•7 Kânunusani 1932=^" Agaoğlu Ahmet Bey, Ressamlara Hitap! Kimi insafa davet etmeli? Salih Murat Beyin son. makalesi «İlim milletlerin refahına hiz~ met eden bir ruh ve butün terekkiyatın canlı bir membatdır.» PASTEUR Bu makalede Fen Fakültemizin proğramını civar memleketlerdeki fakülte programlarile mukayese e dip şimdilik son sözümü söyliyece ğim. Sofya Darülfünununun riyazî fizik fakültesinde bizdeki kurlardan tnaada riyaziye talebeleri îçin ayrıca eliptik tâbiler, hendesei tefadüliye, tecerrübî fizik ve fizik massası,riyazî fizik ve umumî meteoroloji ve bunların seminarları var. Fizik talebeleri de bizde riyaziye zümresinin oku makta olduğu riyaziyeyi görüyor lar. Atina Darülfünununda riyaziye talebeleri bizdeki kurlardan maada hendesei tefadüliye, satıhlar naza riyesi, tevabi nazariyesi, yüksek tahsil. hesap tahavvülâtı, riyaziye ve ] yüksek hendese derslerini ve fizikten riyazî fizik, tecerrübî fizik ve tensor tahlilini okudııklan gibi fizik tale beleri de yüksek riyaziye kurlarına devam ediyorlar. Yevmî gazetede bunların teferrüatına girmek doğru değil. Arzu edenler Sofya ve Atina darülfünunları riyaziye fizik fa külteleri programlarını tetkik edebilirler. Bu programları görünce insan kendini minyatör bir darülfünun fen fakültesi karşısında görüyor. Fen fakültesi içinde öyle kıymetli arkadaşlar biliyorum ki bunları burada da yapabilirler. Yapmıyorlar ve Darülfünun Fen Fakültesi zayıf görünüyor. Lise talebesinin zâfı ana rolü oynamaz. Çünkü ayni lise talebeleri Avrupa'ya gidiyorlar, muvaffak olu yorlar veya Yüksek Mühendis mek • tebine geliyorlar ve tedrisatı takip ediyorlar. Fen Fakültesindeki arka dasların Mühendis mektebinj Fen Fakültesinden daha kolay bulacak lannı zannetmem. Yirmi üç senedenberi Avrupa'ya talebe gönderiyoruz. Buna rağmen darülfünun tahsilini burada temin edebilecek vaziyete gelemedik. Bana öyle geliyor ki Fen Fakültesi kuvvetlenirse liseler kuvvet kesbeder. Lise mes'elesi bilhassa muallim mes'elesidir. Fen Fakültesi mezun Ian çoğaldtkçdve fakülte zenginlestikçe liseler inkişaf eder. Ben şu ka dar senedir darülfünunun hiç te terakki etmediğini söylemiyorum. Fakat terakki hatveleri pek batidir. Fen Fakültesi müfredat programına biraz ilişsem bazı arkadaşlar bana Sorbon'u gösteriyorlar. Acaba Sorbon ve Fransa ilim tarihini iyi tetkik et tin mi? Sorbon bizden pek uzakta dır. öyle bir an'aneye bağlıdır ki rauhafazakâr görünür. Sorbon'dan ve Fransa'dan aldığımız yanlıs örneklerden biri de tek dersli tnüderristir. Atina ve Sofya'daki müderrislerin çoğu Fransa'da tahsillerini bitirtniştir. Fakat her iki darülfünun Sorbon'a değil daha yeni olan Merkezî Avrupa darülfUnunlarına teveccüh etmistir. Atina darülfünunundan bir müderris hendesei tefadüliye, satıhlar nazariyesi, te • vabi nazariyesi ve setninarlannı, diger biri mihaniki riyazi, tensorlar ve umumî riyaziye, riyazî fizik 7e seminarlarını veriyor. Sofya darülfünu nunda da böyledir. Belki Fransa gibî bir iki memleket istisna edilirse diğer yerlerde bütün hayatında riyaziyenin yalnız bir tek dersine bağlan mış bir müderris ve kompartiman usulünde tedris sistemi görülmez. Diğer memleketlerin darülfünunlarında profesörün unvanı riyaziye müderrisidir ve okuttuğu ders te seneden seneye değişir. Tek dersli müderris ümî tetkik recherde itibarile iyi vaziyette bulunan yüksek şahsiyet olursa, ne âlâ. Yok orijinal bir şey çı kartnak kabiliyetini göstermiyorsa o müderris tembel kalır ve okunan ders lektüre benzer. Çünkü netice ayni ders ve ayni defterdir. llmin terakkisi itibarile bu vaziyet tehlikelidir. İlmin 1900 senesinden sonraki hatvelerini tetkik edelim ve hiç olmazsa f ihristleri gözden geçirelim, korkarız. 35 sene evvel Thomson elektronlan keşfetti, bugün kendisi sağ... Fakat oğlu elektron âlemine girdi. Bu ne şeref, bu ne terakki. Darvrin ailesine mensubiyeti olan birinin yeni bir kitabı çıktı. (Madde hakkında yeni mefhumlar)) unva nmı taşıyan bu eser beş senelik fi zikten bahsediyor. Bir sene evvel Merkezî Avrupa'da ve BalkanMarda on yedi darülfünun ve mühendis mektebini gezdim, yetmişi mütecariz profesörlerle konustum. Bu darülfünunlardan hesipnin fizik kiitüpane sînde en yeni kitaplan gördüm. A merika'da çalışan bir fizik ve bir kimya müderrisinin birlikte meydana getirdikleri 300 sahifelik «Moleküller, Atomlar, Kuvanta» unvanlı eser her fizik kütüpanesinde görülüyor. Yirmi sene evvel böyle bir eser yazılsa idi belki 100 sahifeyi geçemezdi. İlim ve fende o kadar seri terakki var ki içtimaiyat ve hukuk bunlara yetisemiyor ve belki dünya buhranının mühim sebeplerinden biri de budur. Muhterem müderris Ağaoğlu Ahmet Beyefendi bizde âlim yoktur diyor. Eğer âliır.i mesleğinin felsefesini kavramıs, şubesine orijinal şeyler ekliyen kimse addediyorsak ben de bu fikre istirak ediyorum. Darülfünunda oturanlar, âlim olmaları beklenmez se de yaradıcı kabiliyette bulun • malı, kendi lisanından gayri bir iki lisan bilmeli, mesleğindeki asrî te rakkiyatı takip etmeli v* tek budu olmıyarak mesleğinin felsefesini bellemelidirler. İşte bir darülfünun müderrisinde aranan mühim hassalar. Ben de bilirim ki Aynştayin'in en velut senesi 1905 tir. Üç mühim na zariyeyi o »ene zarf ında neşretmis tir. O sene Aynstayin bir profesör değildi. Zurih'te bulunan bir ihtira beratı of isinde mühendis olarak çalısıyordu. Ben sahıstan bahsetmiyorum, Fen Fakültesinde çalışanların bir çoğunu tanırım ve hürmet ederim. İlim iti barile fakir olan memleketimizde tek tük görülen, ve büyük emekler sarfile yetişmis bazı arkadaşlar var ki onlar beni sevmeseler bile ben on lara hürmet ederim. Fakat dar dü sünüslerinden, kısa görüslerinden dolayı, memleketin sür'atle terakki ve inkişaf beklediği bir devirde, ilmin terakkisine karşı vaziyet aianlar veya ağır yürüyenler balunursa bunları aralarında arkadasım değil kendim de bulunsam tenkit ederim. Çünkü de • mokrasi ve ilim bana bunu emrediyor. Hele bu arkadaşlar ellerindeki kitabın birinci sahifesinin birinci satırı olan «Darülfünun maarifi âliyenin terakki ve inkisafına hâdim bir müessesei ilmiyedîr» sözlerile alâkadar olup bu gayeyi tahakkuk ettir meğe çalışmazlarsa muhterem mü derris Ağaoğlu Ahmet Beyin insa fa davet edeceği kimseler evvelâ onlar olmalıdır; Kâzım Nami değil! Darülfümınu daha millilestirelim; herkese sevdirelim. Bunu yapraak için mihrakînin içine girdiğimiz mukaar aynadan uzaklaşalım, hatta merkezin dışarısına çıkıp oradan yalnız müesseselerimize değil, kendimize bir bakalım. Düşünelim kı malî buhran içinde çtrpınan bu memleket bir avuç yüksek ilim müessesesi için bütçesinden iki milyon lira ayırıyor. Oturalım, konusaltm, kabahatlerimizi bulalım, tedavi çaresine bakalım. Bunu biz bir ecnebi mütehassıstan iyi yapabiliriz. Yapmazsak mes'ulüz. İhtilâstan do layı mahkemeye verilenler var, ga zete sütunları bunlara hasrediliyor? Yapılabilecek şeyi yapmazsak biz de mes'ulüz. Eğer bu davalar mahke melerin haricinde kahyorsa, bu memleketin sür'atle inkişaf a mecbur ol duğu ve bu terakki için bir çok es babı ihzar ettiği şu devirde bize dü şen vazifeyi ynpmakta atalet gösterdiğimizden dolayı tarih bizi mes'ul tutacaktır. Muhterem müderris Ağaoğlu Ahmet Bey incilden çıkardığı bir fıkra ile Kâzım Nami'yi cennetlik addediyor. Eğer vazifemizi yapmazsak o kitaba göre biz de cehennem Hğiz, muhterem efendim. MÜDERRİS SALİH MURAT Uyammz arkadaşlar! Bugünkü program İSTANBUL (Postane) 1200 m. 18: Gramofon. 19,30: Türk musifcisi. 20,30: Selim Sırn Beyin konferansı. 21: Türk muslkisi. 22: Orkestra musikisL BERLİN KÖNİGSV. 1635 m. 19,05: Muhtelil söz ve dersler. 21,35: «Der Postlllon Von Lonjumeau» lsmindeki 3 perdellk opera temsili. Müteakıben Otto Kermbah caz takımı. VARŞOVA 1411 m. 13,30: Talebe matinesi ve filârmonik konser. 16,30: Mütalea. 17,45: Gramofon. 18,40: San'atkâr heyetin konseri. 19,55: Muhtelif. 20,40: Gramofon. 21,05: Hafif musikl. 21,45: Euhî Rus muslkisi. 22,30: Monolog. 23,25: Cazband. BUDAPEŞTE 550 m. 18,35: Mr Polgar'ın idaresinde hafif orkestra musikisi. 20,05: İngilizce ders. 20^5: «La Juivo ismindeki 5 perdelik opera temsili Müteakıben: İmre Macari Sigan musikisL VİYANA 550 m. 18: Çay zamanı konseri. 19.15: Kadın neşriyatı. 20,45: Köylüye mahsus pro gram (konser). 22: Musikili bir temsll. 22,45: Haberler. 23: «The Melody Makers» takımının dans musikisi. PRAĞ (Praha) 488 m. 19.35: Konferans ve sair neşriyat. 20,25: Solo saksofon fantazileri. 20,40: Opera mugannisi tarafmdan şarkı ve hafif havalar. 21,05: Tiyatro. 23,05: Son haberler. 23,25: Beranek sinemasından: Org kon seri. ZÜRÎH 459 m. ' 18,05: Mütalea. 19,35: Meşhur san'atkârlann eserlerinden <gramofon ile). 20,35: Göthenin Fausfundan birinci perdesi. 21,05: Tiyatro müsameresi. 21,40: Taganni konseri. ROMA 441 m. 21: Gramofon ve spor haberleri. 22,05: Senfonik konser ile taganni. BÜKRES 394 m. 13,05: Gramofon. 14: Keza. 18: Romen havalan ile orkestra. 19,05: Hafif parçalar. 21,05: Taganni konseri. 21,25: Senfonik konser. 22,05: Konferans. 22,20: Rimsky Korsakov'un eserlerinden «Şe herzade> den bir fantazi. Avrupa âlimlerinin belki kasten ihmal ettiği ve kısmen değiştirerek neşrettiği bir Türk tarihi vardır. Hakikatleri diri diri defnederek safsataları yaşatmak istiyen o tarih, yakın vakte kadar bizde de çok âlim geçinenleri şaşırtmış bir kitaptır. Türk inkılâbı o hakikatleri de gö müldüğü yerden çıkarıyor. Büyük Gazi'nin memleket inkılâbı bununla bir de dünya inkılâbı yapıyor. Türk Tarih komisyonunun bugüne kadar bulduğu hakikatler eski ka naatlere parmak ısırttıracan kadar mühimdir. Bu mühim ilim arayıcılığında hepimizm uhdesine ehem miyetli vazifeler düşüyor. Yalnız tarihçilerimizin gayretile olmaz. Bu işte üç muhtelif meslek erbabının elele vererek çalışması lâzımdır. Yani: Tarihçiler, arkeoloğlar, res samlar. Bunlar arasında en âtıl duran bizleriz: Ressamlar. Uyammz ressam arkadaşlar! Oturmakla, gevşemekle vatan perverlik olmaz. İnkılâp Türkiye'sinde her meslek erbabı bir asker gibi çahşmalıdır. «Askerin tüfeği, topu varsa ressamın da fırçası vardır.» Avrupa ressamları da tarihçileri gibi kastî safsatalara sapmışlardır. İşte sen, hakikatlere iman eden fırçanla o mugalâtaya galebe çalacaksın. Tarihlerimizin, arkeoloğlarımızın bulduğu ilim hakikatlerini Avrupa'ya sen tanıtacaksın. Türk tarihi on asırdanberi bütün Avrupa ressamlarına tükenmez mevzular yaratmıştır. Fransıziarın kâbesi olan «Panteon» da bile «Eme Moro» nun Attilâ ordularma ait tablolarını görürsün. Fakat vaesefaki onlar, mukaddes tarihimizi istedikleri gibî tasavvur etmişlerdir. Sen onu hakikatle canlandıracaksm. Yalnız şunu da bil ki her şeye rağmen Avrupa'da hak ve hakikate âşık bir ilim ordusu vardır. Onlar ilmin hakikatlerini kimin nezdinde bulurlarsa alırlar ve medeniyet âlemine mal ederler. Fakat ilim hakikat • leri ne kadar doğru olursa olsun bu memleketlerde onu irfan muhitme sunmanın bir usulü, bir yolu vardır. İşte ressam arkadaş, bu noktada sana iş düşüyor. Arkeoloğlar, tarih âlimlerimizin nasıl tutar eli, görür gozü olacaksa sen de tarihlerimizin mühim bir kolu olacaksın. Bilirsin ki resmin dili beynelmileldir. O, her memlekette kolayhkla okunur. Bazan cfltlerle kitabın ifade edemediği bir mevzuu, ikna edemediği bir müddeayi, iyi düşünülmüş ve iyi yapılmış bir resim derhal anlatır. Avrupa'da iyi resmin meftunları sade okuyu • cular değildir. Onu her sınıf halk sever ve alâkadar olur. Ciddî resim ilmin, ticaretin, ziraatin, gazeteci • Hğin hemen hemen her mesleğin yardımcısıdır. Şimdiye kadar mesleğimizle memleketimize faideli hiç bir şey yapa madık. Unutma ki her şeyin fevkinde milliyetin ve mevcudiyetm vardır. Türk tarihi mevcudiyetinin temelidir. Millî san'anatını tesis edebilmek için işte sana çok vâsi ve çok zengin bir çalışma sahası. Müstakbel Türk ta* rihini fırçandan çıkacak tablolarla süsliyebilirsen memleketin senden beklediği vazifeyi ifa etmiş sayılırsm. Size hitap ediyorum ressam ar kadaşlar, silâh başına! Evvelâ kitaplara, sonra fırçaya sarıhmz. Bil • mem biliyor musunuz, beynelmilel spor muhadeneti ve spor teşekkülleri olduğu gibi bir de ressamlık muhadeneti vardır. Bütün dünya milletleri birbirlerile müşterek sergiler yaparlar. Bunlar bir milletin kültürünü diğer milletlere tanıtmak için çok canlı vasıtalardır. Biz henüz böyle tek bir sergi bile yapamadık. Uzaklara gitmiyelim, komşumuz Balkan milletlerinden birinin yarın böyle bir davetmi alırsak onların karşısına ne ile çıkacağız?. Bütün millet çalışıyor, çabahyor, biz uyuyoruz. Esrarkeşler, afyon tiryakileri gibi uyuyoruz. İn saf ediniz de uyammz arkadaşlar. î?essam ALt SAMl Güzel San'atlar Akademisi müdürü Namık Ismail Beyin makalelerimden birine cevap verdiğini haber aldım. Bunu söyliyen zat, ne gazetenin ismini ve ne de tarihini hatırlıyabiliyordu. Gazeteyi aratıyorum, bulur bulmaz cevabını yazacağım. A. S. tesbit edilemiyen iki kişiden yirmi kilo koyun, on sekiz kilo dana, yedi kflo kokmus manda, altı kilo kokmus sığır, Silivrikapı'da fırıncı Paskal'dan seksen üç kilo inek, Vezneciler'de kasap Hamdi Efendiden bes kilo sığır, Edirnekapı'da Bekir Efendiden kırk iki kilo kokmus sığır, Aksaray'da Hamdi Efendiden on beş kflo kokmus keçi, Eyüp'te Recep Efendiden yarım kflo koyun, Fener'de Bürhanettm Efendiden yirmi üç kflo sığır, Hahcıoğlu'nda Halit Efendiden yirmi bir kflo keçi en' musadere edil • misaV. Türkütı vatanını müdafaa hususunda gösterdiği kahramanhgı tasvir tden, Türk ve înriliz ordulannın vardımile vjicıde getirilmij sesli ve sdzlü muazzam filim. Yılbaşı piyangosunu kazanan Mesrup Ef. nin teberrulart Hilâliahmer Beyoğlu Kaza Şubesinden: Yılbaşı piyangosunda bir milyon lira isabet eden tütün deposu ustabaşüarmdan Mesrup Ef. Hilâliahmer ianesi olarak şubemize iki yüz lira teberru etmiştir. Mu maileyhin işbu hamiyeti insaniyetper veranesine teşekkür olunur. • Himayeietfal Cemiyeti İstanbul Merkezinden: Yılbaşı piyangosundan birinci ikra miyenin bir kısmını kazanan Mesrup Gülezyan Ef. tarafından bu kere Cemiyeti mize (100) lira teberru edilmiştir. Mumaileyhin Cemiyetimiz hakkında göstermiş olduğu alâka ve ulüvvü himmete karş' âlenen teşekkürü bir vazife biliriz. ARTISTİK AŞK ve CiNAYEl dramatik filminde gorünüz. Pek müessir mevzuu ile her sınıf temaşakiranı hayrette bırakıyor. Bir liiks filmidir. Cö ülecek bir filim dir. Asla unutmıyacağınız bir filimdir Haşiye. Bugün saat 13 te talebeye mahsus matine. Duhuliye 20 kuruş Artık hayattan ı,ekil c e ; olan LiANE HAiD'i Sinemasında Mevlldi şerif Merhum mühendis Yusuf Kenan Beyin ruhuna ithaf edîlmek üzere Kadı köy'ünde Osmanağa camiinde yarın ki cuma günü öğle namazmı müte akıp mevlidi şerif okutturulacaktır. Merhumun akraba ve dostlarfle arzu edenlerin tesrifleri rica olunur. MAR1E BELL'in TALi son sözlü filmı Gençler Mahfili kongresi Cumhuriyet Gençler Mahfüi Umumı Kâtipliğinden: Cumhuriyet Gençler Mahfili senelik umumi kongresi 8 kânunusani 932 cuma günü saat 14 te Beyoğlu'nda Mahfil merkezinde icra olunacaktır. Bilumum azanın tesrifleri. FDN. JOSt IVÎOJICAİ . = Sinemasında I= E ^l^^^ Şabeseri^. a ^ ^ ^ H i II!!llimillll[lll!IIIIIİIIIIHimfflnilfflilIIDflBaBIII!niII!llil!llll«HB« Ticaret Odasının Yeni Meclisi Dün ilk içtimamı aktetti, bir çok kararlar verdi Ticaret Odasınm yeni meclisi dün ilk defa olarak toplanmıştır. İçtimaa Habipzade Ziya Bey ri yaset etmistir. Celsenin küşadından sonra Reisicumhur Hz. ile Müiet Meclisi Riyasetine, Başvekâlete, tktisat Vekâletine arzı tazünat telgrafları keşidesi kabul edilmiş ve ruznameye geçilmiştir. Zahire Borsasma iki aza seçilmişve idare heyeti riyasetine Hasan Necip Bey intihap edilmiştir. Bundan sonra Ingiliz lirasının sukutundan mütevellit ticarî ihtilâf • larda beynelmilel ticaret odasının hükümlerinin kabulü kararlaştırıl mış, badehu 931932 bütçesi tasdik edilmiştir. tstanbul Zahire Borsası bütçesi zeytinyağı hariç olmak üzere kabul edilmiştir. Esham ve Tahvilât Borsasına Muammer Saffet Bey intihap edilmiştir. Sicilli ticarette mukayyet olmıyan tacirlerin gerek unvan ve gerekse imza tasdiklerinin odaca yapılmamasına karar verilmiştir. Arap harflerile yapılan tesçillerin yeni harflerle yapılmasma ve 928 senesinden itibaren odadaki kayıt larını tecdit ettirmiyen muhtelif ti carethaneler hakkında idare heye tince takdir olunan naktî cezaların icraen tahsiline karar verilmiştir. Fındık ihracatının korunması için Heyeti Vekilece kabul edilen tali matname mucibince fındık muaye nelerinden mütevellit ihtilâfların halli için ticaret odalannca kurulması lâzım gelen komisyonun teşekkülüne kadar bu işlere idare heyetinin bakması kararlaştırılmış ve önümüzdeki hafta içtima edilmek üzere celse tatil olunmuştur. ISTANBUL BELEDİYESİ Darüîbedayi Temsilleri BL'GÜN AKŞAM İsîanbu! Belediyesi H A R EM E S R A RI Sark'ta Paris'te Yhana"da ve serarengiz sahrada cereyan eden müessîr dram^,. dır. Saat 2 1 , 3 0 d a Ş h T t | I Sözlü ve şarkılı filmin1 İ de altın sesini saçıyor. = E İŞ ADAMI O. Mirbeau Tercüme eden : Reşat Nuri B. Yakında Enindü Sonunda = ^ rıtıııiMiıuuuMiıııııııııııiınıııııııııııııiiiııfplMP111"111^1^ DİPLOMALI DANS MUALLİMESİ DERS VERİYOR Modero danslar, sahne danslan, çocukIara dans dersleri. Zayıflamak için hnsnsi dans ve sporlar. Adres: Elhamra apartımanı No. 5 Müracaat saatleri: Çarşamba ve cu martesi günleri 14 ten 15 e kadar. Üsküdar Hâle sinemasında Büyük şark filmi Sinemasında Görülmesi tasavvur edilebilen en güzel filim: ^ . E LHAMR A MARLENE D I E T R I C H ' in Mahkum kadın İlâveten: Hafiyeler Kralı 27 No. lu CASUS Müheyyiç ve müessir filmidir. BugOn gidip görünüz. Kadın hafiyesinin hayatım ve feci aşklarını tasvir eden Raşit Rıza tiyatrosu (Şehzadebaşı'nda) Raşit Rıza ve arkadaşlan 10 kânunusani pazar günü akşamı 21.30 da resmi küşadı Acemî çaylaklar Beşte gelen H L Â L SlNEMASINOA Büyük tayyare harp filminin son günüdür. Bugün: 12 de utnuma ve talebeye enzilâtlı bir matine gösterilecektir. 2,5, 4,5 matınelerinde bu senenin muaTzam iilimlerinden olan büyük artist CON B'RİMOR".n temsil ettiği sozlü. şarkılı şaheser filim gösterilecektir. Talebe}e 15 kuruştur. Gece 8,5 te başlar Sinemada: TAÇ DEVİREN JENERAL Hafız BÜRHAN Bey ve MEDİH * SUZAN Hanımm konseri, Komik DUMBULLU ISMAİL Efendi vt heyeti temsili'. esi ANASTAT balesi santeler, millî rakslar. Ayrıca HAVEL ailesi tarafından akrobatik ve Jonglör numaralar. ASSO ailesi tarafından Çingene düetosu D u h u ; i y j 2 5 kuruştur. ^ H i wmm ŞEHZADCBAŞt Komedi 3 perde Nakleden: Hüseyin Suat B. Pazartesi akşamı Fiatlar: 100 60 mevkii mahsus 125 kuruş Perşembe günleri saat 2,30 da ve cuma günleri 11 de talebe ve muallimlere tenzilâtlı matine 30 50 kuruş ŞAFAK KEŞiF KOLU Bir haftadır göstenlmekte olan Vecihi takvimi Tayyareci Vecihi B. güzel bir dıvar takvimi bastırmıştır. Tavsiye ederiz. TAÇ DEVİREN JENERAL Acele satılık hane Üsküdar Valideiatik Kasımağa Çinflihamam caddesi köşebaşmda 30 numaralı beş oda ve miktari kâfi bahçe ve kuyuyu havi hane satılıktır. Görmek için içindekilere ve konuşmak için de Üsküdar merkezinde polis Kemalettin Efendiye müracaat. Şeker yerine incir Kaçak etler Maarif Müşteşarı gitti Bir müddettenberi şehrimizde bu lunan Maarif Müstesan Salih Zeki Bey dün akşamki trenle Ankara'ya gitmiştir. Manisa Ticaret Odasının Belediyeye yeni bir liste kararı alâka uyandırdı daha verildi Manisa Ticaret ve Sanayi Odasının millî iktisat ve tasarruf hafta sında verdiği şayani dikkat bir ka • rardan bahsetmiştik. Bayramlarımızda şeker yerine incir, üzüm ve fındık gibi mahsulâtımızın ikram edilmesi temennisini ihtiva eden bu kadar bilumum ticaret odalarına bildirilmiştir. Bu karara muttali olan Mersin Ticaret Odası telgrafla üzüm sipariş 'ermiştir. İleri sürüien temenni her yerde a. <aka uyandırmıştır. Belediye kaçak etler hakkmdaki mücadelesine şiddetle devam etmektedir. Kânunuevvelin yirmi dokuzuna kadar muhtelif manatıkta muhtelif kimselerden musadere olunan kaçak etlerin listesi evvelce neşredilmişti. Bu hu susta kânunuevvelin 29, 30 ve 31 inci günlerine ait olmak üzere Belediye riyasetine yeni bir liste verilmiştir. Listeye nazaran bu 3ç gün zarfmda Şehremi • nTnde Hüseyin Efendiden on sekiz kilo karaman, Şişli'de Osman ve Sait Efendflerle ahçı Dimitri'den ve henüz isimleri BU A K Ş A M M A J İ K ' t e B Ü Y Ü K 6 A L A RICHARD TAUBER (Die Grosse Atraktion ) filminde Yerlerinizi evvelden tedarik ediniz Gişe saat 10 dan itibaran açıktır. BÜYÜK VARYETE