M. Venizelos'un makalesi Son harp Halkın bilmedîği şeyler Dost olmasaydık neler görecektik? Ergasia mecmuasındaki makalenin metni [/fet gun eovel Atina'dan gelen telgraflar Başvekil M. Venizelos'un haftalık Ergaria mecmaannda çok mühim bir makale neşrettiğini haber verdiler ve bu makaleden bazı pat' çalart halâsaten bildlrdiler. Atina'ya mreti mahsusada gSn derdiğimiz muharriritniz Ihtan Bey dün bize bu makalenin tercume edilmiş metnini gonderdi. Telgraflartn Verdiği halâsa ile bu metni makayese ettik ve neticede makaleyi aynen koymağı faydalı bulduk:} Türk Yunan dostluğunun bir sene zarfında, yani Ankara itilâfna mesinin akti arifesinden bu itilâf • namenin iki gün evvel Atina'da teatisine kadar geçen kısa ıpüddet içmde katetmiş olduğu mesafeyi tesbit ve bu dostluğun samimi^îtini takdir eden herkesin, bu dostlugun, bu dostluktan çıkan sıkı iştiraki mesainin gayet sağlam bir esasa dayandığını görmesi ve görünce de tasdik etmemesi kabil değildir. Yunan halkının tsmet Pş. nın burada ikameti müddetince yaptığı mütemadi tezahürat iki memleket ri • cali siyasiyesinin vücude getirdik • leri büyük eserin vereceği iyi neticelerin her gün geçtikçe daha mebzul ve daha zengin olacağına en kuvvetli zâmandır. Bu eseri tenkit etmek istiyen bazı kimseler, Türk Yunan mületlerinin bu dostluğunun asırlarca devam eden uzun bir tarihin înkân ve yahut nisyani demek olduğunu sÖylüyorlar. Bu dostluk iki milletin tarihi inkâretmelerini veya unutmalarını derpiş etmemektedir. Bu dostluk sadece tarihî tekallübatm bir neticesidir. Bu dostluk iki memleket ricalinin ibraz ettikleri zekânın, merdane azmin eserMir. Türk'lerin evvelâ Anadolu'yu, bılâhare Balkan'lan isjilâ ederek Bizant tmparatorluğunu gün geçtikçe sıkıştınnalan iki millet arasında başlıyan mücadelenin sebebidir. tstanbul'un fetbinden ve Bizans tmparatorluğunun ortadan kaldınlmasından sonra Yunan milletinin yabancı boyunduruğu tedricî surette omzundan atmak için çalışmağa ve çarpısmağa kalkışması tamamen tabiî idi. Mükerrer muvaffakiyetsizlikler milletin azmini kirmadı. Nitekim millet istiklâl mücahedesile üzerinde hakkı tesahup iddia ettiği arazinin bir kısmında millî hürriyetini ka • zandı. Hürriyetine nail olan bir Yunan toprağının, on dokuzuncu asrın imtidadınca millî istikrannı tek • m : le uğraşması da tabiî görülmeli dir. Balkan şibihceziresindeki hris tiyan milletlerin 191213 te inhidam etmek üzere bulunan Osmanlı traparatorluğuna karşı müşterek bir mü cahede yapmaları da ayni derecede tabiî idi. Nihayet, harbi umumî patlak verdiği; Bulgaristan ve Osmanlı tmparatorluğu merkezî devletlerin cep • hesinde tnevkî aldıklan zaman Yu • nanistan'ın en esaslı millî menf aat Ierini himaye etmek için itilâf ı mü selles tarafına iltihak etmemesi mümkün değildi. Esasen bu sırada Os • manlı tmparatorluğu Anadolu sahillerine yakın adaların Yunan'lıhğını . kabul etmiyor, hatta Anadolu sahillerinde asırlarca yaşamış Rum'lan tehcire kalkışıyordu. Yunan devletinin ve Yunan milletinin bütün bu müddet zarfında Osmanlı tmparatorluğuna karşı güt • tükleri siyaseti tabiî bulmak lâzımdir. Nasıl ki, tâbiiyeti altında bu lunan milletlerin bu mücahedelerine, karşı Osmanlı tmparatorluğunun mukavemeti de ayni derece tabiî idi. Türk'ler ve Yunan'lılar tarihlerini iftiharla tetkik edebilirler ve buna mecburdurlar. Umumî harpten sonra Türk'lerin Yunan'hlara ve Yunan'lılann Türk'lere karsı takındıkları vaziyet nedir? Yunan'lılar Balkan'larda ve Ak deniz adalarmda mülî istikrarlannı hemen hemen tam bir muvaffaki yetle, Anadolu'da ise tam bir mu vaffakiyetsizlikle ikmai ettiler. Son mucadele isbat etmiştir ki, Akde • niz'in Sark sahilinde yerlesmek hususundaki gayret ve cehtimiz haricî büyük bir harple meşgul olduğu haldedahilî mükateiât ile de zayıf d"*en kürük bir milletin kuvveti haricinde idi. Diğer taraftan Osmanlı tmparatorluğu umumî harp ile inhilâl et miş, onun ankazından, büvük bir ıslahatçının riyaseti ve güzide refik lerinin iştiraki mesaisîle, pürhayat, medenî ve müterakki devletler arasında mevki almağa lâyık teokratlıktan halk cumhuriyetine intikal etmiş, mütecanis millî bir devlet meydana gelmiştL Lozan muahedenamesi iki millet arasındaki arazi Utatukosunu, bizim için bedbaht bir harbin neticelerine göre, tesbit etmiştir. Bununla beraber, hatta Lozan müzakeratında bile, Türkiye'nin bun dan böyle nazarlarını Anadolu'ya atfettiği görülmüştür. Sisam, Sakız, Midilli, tkarya, Limnos adaları üzerindeki hukuku hakimiyetimizin Lozan muahedesine istinat ettiğini, Türkiye umumî harpten evvel bu adalar üzerindeki hâ kimiyetimizi inkâr ettiği ve hatta bu adalar yüzünden tekrar bir harbe [ girişmeğe hazır bulunduğu halde, son harbin kendisi için mes'ut olan neticelerinden sonra adalar üzerinde hiç bir hak iddia etmediğini bildir diğini, yalnız bu adalann Yuna nistan tarafından Anadolu sahiline karsı bir taarruz üssü olarak istimal edilmemesini istediğini az kimseler biliyor. Garbî Trakya'ya gelince ancak oradaki Türk ekalliyeti hukukunun temini istendi. tsmet Pş. Garbî Trakya üzerinde yalnız arazi müddeiyatı olmadığını değil, hatta Türkiye diğer Balkan hükumetleri tarafından Balkan'lardaki arazisini tevsie davet olunsa bile böyle bir teklifi kabul etmiyeceğini bana sarahaten ifade ve tebliğ eyledi. Türkiye, Lozan muahedesile, yeni Türkiye arazisindeki Yunan unsurunun gitmesi şartını bize kabul ettir miştir. Fakat ayni zamanda, muhacirlerimizin yerlestirilmesi için Yu nanistan'daki Türk'lerin Türkiye'ye gitmeleri hakkındakj mukabil şartımızi da derhal kabul etmiştir. Bu sartlar her iki tarafm alâkadarlan için anlaşılamıyacak kadar meşak • katleri ve rlvanlan mucip olmuştur. Yunan devleti için bu kadar bü • yük bir miktarda bir muhacir kütIesini yerleştirmek mes'elei mühimmesi meydana cıkmış, fakat bu mes'ele millet teşkilâtının ve malî bünyenin kuvvetleri hiricidirde bulunma dığı sabit olmuştur. Bugün hepimiz anlıyoruz ki Yunan devleti, bu ka dar kıymetli bir unsurun faaliyetile zenginleşerek, günden güne halkı nın refahmı temin edecek daha kuvvetli bir kabiliyet kazanm^Vtadır. Bu şerait dahilinde ve Lozan muahedenamesinin imzasından sonra Yunanistan'ın, yeni Türkiye'ye karşı siyaseti ne olmak lâzımdı? Bu muahedenameyi bajit bir mütareke telâkki etmek, bütün dikkat ve faaliyetimizi bir gün tekrar A • nadolu'ya avietîmizi hedef yapa • cak yeni bir harbi hazırlamağa atf etmek mümkündü. Fakat bövle bir siyaset sureti mutlakada delilikti. Yunanistan'ı tam ve kâmil bir felâkete sürüklerdi. 14TeşrinîeTY«l CamJittrîyeti Bugünkü program tSTANBUL (Postane) 1200 m. 18: Gramofon. 19,30: Hafız Ahmet Beyin Iştirakile studyo saz heyeti. 20,30: Gramofon. 21: Alaturka musikl. 22: Dans mu sikisL BERLİN Königsvusterhavzen 1635 m. 20,10: Bolşeviklik ve Faşizme dair konferans. 20^5: İktisadiyat. 21,05: 4 aletil takımın konseri. 2135: Meşhur RICHADR TAUBER'in taganni konseri: 1 Şuman ve Şubert'in eserlerlnden şarküar. 2 cKarmen> ve «Kont Hofman> operalanndan şarkılar.3 Pranz Lehar'ın Volga şarkım İle «Neş'eler diyan» operetlnden ve Tauber'ta şaheserl olan «Dein ist mein Ganzes Herz> şarkısı. (Bu programı Nevyork nakledecektir.) Müteakıben Lâypziğ'ten: Dans musiklsL VARSOVA 1411 m. 18 40: Hafif musıki 19,55 Muhtelif. 21,45: Musahabe. 22: Irlandalı bestekârlannm asarından konser. 23" <Ledi Vln demerin yelpazesi» lslmli monoloğ. 24: Hafif musiki ile caz. BUDAPESTF 550 m. 18 35: Peâp ile Macar şarkılan ve saire. 19,35: Ders. 20,05 Konferans. 21,35: İrlânda bestekârları eserlerinden senfonik konser. Müteakıben Sigan musikisL VtYANA 516 m. 18,05: Çay dansı. 19,10: Muhtelif mu sahabeler. 21,05 Berlin'den naklen : RICHARD TAUBER'in taganni konseri (Berlin programını lutfen okuyunuz). 23,05: Haberler. 23,20: The Kanada Band takımının dans musiMsi. PRAG (Prahe) 4S6 m. 20,25: Konser. 20,55: İrlânda gecesi: İrlândalı bestekârlann eserlerinden mü rekkep konser. ROMA 4^1 m . 18,35: Aksam konseri. 20.35: Haberler. 20,55: Plâk. 21,35: Musahabe. 22,05: İr lânda musikisi. 23,20: «MORENİTA» operası temsili. BUKREŞ 394 m. 13: Gramofon. 13,50: Keza. 18: Radyo orkestrası. 19,10: Keza, serenat ve operet parçalan. 20: Ders. 20,40: Gramofon. 21: Piyano Keman konsedi. 21,40: Enesko'ya dair konferans. 21,45: Flüt İle meşhur kemanist Enesko"nun asanndan parçalar. 22,15: Bethoven, Mozart, Bah, Şubert ve Pederevski'nln eserlerinden solo keman konseri. Yann akşam saat sekiz buçukta rad yoda Selim Sırn Bey mutat konferansla nnın 39 uncusunu verecektir. Mevzu: «Neş'e ve Gençlik> tir. Rusya şeyahati raporu! Futbol kafilemize riyaset eden Taip Servet B. mufassal bir rapor verdi Raporun Şayani dikkat kısımları Rusya'ya gidip gelen futbol kafilemizin reisi Taip Servet Bey seyahat hakkmdaki raporunu ver miştir. Raporda hareket gününden av det gününe kadar kafilenin bütün harekâtı. ve müşahedeleri kayde dilmektedir. Raporun şayani dikkat bazı fık • ralarını berveçhiati dercediyoruz: «Bütün gittiğimiz şehirlerde çok samimî muamele gördük. Her şehrin gazeteleri bizden takdir ve muhabbetle bahsettiler.» «Temasta bulunduğumuz zevat ve mihmandarlarımız daima bizimle mesgul oldular; yemeklerimize, is tirahatimize, arzularnnıza fevka lâde itina ve ihtimam ile alâkadar oldular.> «Bize mihmandar tayin edilen Mat! mazel Nelli Kayitmazova ile Soko lof ve Kara Han Yoldaş tarafından refakatimize memur edilen Polye kof Yoldaş bize candan ve cansi • parane hizmet eden, dostluk gös teren kimselerdir.» «Dinamo stadı müdürü Pisal yevski, Leningrat'ta Malinim, HarkoPta Bunçuk ve Kosmaçof Yol daşlar dostluklarile heyetimizin hürmet ve muhabbetini celbetmişlerdir.» «Kara Han Yoldaş Zeki ile benî bilhassa davet etmişti. Bizi mesai bürosunda kabul etti. Fevkalâde bir hüsnü kabul gösterdi. tki millet ve hükumet arasındaki dostluğu tak viye için bu gibi spor temaslannm çok faydalı olduğunu söyledi, bil hassa bunun tekerrürünü hem bir hükumet adamı hem de bir sporcu sıfatüe istediğini tsmet Pş. Hz. le Tevfik Rüştü Beyefendiye selâm larile beraber arzetmemizi rica et ti. Güzel oyunlanmızdan ve dürüst hareketlerimizden dolayı çok memnun olduğunu bil dirdi, hükumet namma beyanı takdirat ve teşekkürat etti.> «tstanbul'dan hıbaren tekrar ts tanbul'a kadar bize hemen hemen hiç para harcettirmediler. Telgraf ve mektup ücretlerimizi, hatta tiraç paralanmızı bile bize verdirmediler.» Taip Servet Bey raporunun oyu na ait kısımlarında ezcümle diyor ki: «Futbol oyunculuğunun marifetli cihetlerinde Rus'lara tefavvukumnz vardır. Ferdî ve şahsî kuvvet ve kudret itibarile onlardan geriyiz. On larda azün ve metanet, enerji biz den fazladır. Onlar oyuna başladıkIan gibi bitiriyorlar. Biz kuvvetimizi lüzumsuz ve maksatsız israf ederek yanyolda kesiliyoruz.» Raporun Rusya'daki spor harekâtına ait olan kısmını da şöyle hulâsa etmek mümkündür: «Rusya'da hâlâ mevkii iktidarda bulunan fırka, sporu başlıbaşına bir memleket mes'elesi olarak kabul etmiştir. Spor orada hükumet ve fır kadan maddî ve manevî müzaheret görmektedir. Fırkadan spor işlerine memur edilmiş olan zevatın bu işleri arizî ve munzam bir meşgale değil, daimî ve aslî bir vazife halindedir.» Taip Servet Bey raporunun so nunda memleketimizde bir kaç stadyom yapılması temenniyatını izhar etmektedir. * Halkın bilmediği şeyler Almanya'da olduğu gibi, ancak bir kaç bin drahmi ile tedarik edile bilecekti. Halis bir emperyalist siyaseti takip ederek hudutlanmızı tevsie çakşırken memleketimizde ve hudu dudumuz dahilinde burjuva istatukosu iflâs edecek, tahayyül ettiğimiz arazî tevessüü ve haricî harp yerine bugünkü Yunanistan dahilî muka telât ile inhilâle uçrıyacaktır. Böyle bir siyasetin tam bir inhilâl ile neticeleneceği o kadar aşikârdır ki o siyaseti müdafaa edecek kimse zuhur etmemiştir. Yalnız Türkiye ile iyi münasebatta bulunmakla be • raber bunu sabit bir dostluk ve hakikî bir iştiraki mesai haline koy • mamanm mümkün olduğu fikrinde bulunanlar da var. Fakat sade iyi münasebat müte kabil emniyeti telkin edemezdi ve iki devlet haricî bir endişe ile bikarar l M olarak ^•« î ıslahata devam ede Veceklerdi. Acaba ne için sade iyi münase • batla iktifa ederek bu münasebata dostane bir mahiyet vermiyelim? tki milletin yaşama şartlarında sıkı ve ahenktar bir müsterek hayata mâni olacak tezatlar mı vardır? tstiklâl mücahedemizin hita mmdan umumî harp arifele rine kadar Türk'ler ve Rum'ların gerek Anadolu ve Pon tos'ta ve gerek Trakya'da pek ahenkIi bir hayat yaşadıklarını hepimiz biliyoruz. Keza hepimiz biliyoruz ki Türk'ler ve Rum'lar, bilhassa Ana dolu ve Pontoe Rum'lan müsterek kan sahibidirler. Orta Anadolu'dan küçük Anadolu'ya gelen Türk'leri ne kadar tahmin edebiliriz? Bu adet bir kaç yüz bin rakamı ile ifade edilebiliyor ki bunlar da Anadolu'nun eski zamanlardanberi inkişaf etmiş, asırlarca Bizans tmparatorluğunun mesnedi vazifesini görmüş ve ahalisinin büyük bir kısmı Türk'leşmiş ve Pontos'un yirmi, otuz, hatta kırk defa fazla mahallî nüftuu arasında temessül etmişlerdir. Şu halde haricî endişelerden azade olarak dahilî ıslahatımıza atfi dikkat etmekliğimize hâdim bir vaziyet ihdas eden sağlam bir dostluk ve sıkı bir iştiraki mesai ile iki milletin elele vermesine mâni nedir? Sonra Türk'lerle Rum'lann elele vererek teşriki mesai etmeleri ilk defa mı vaki oluyor? Tarih bize bu • nun aksini isbat edecek vakayile doludur. Vatandaşlarım bugünkü Yuna nistan'ı istiklâl mücadelelerinden çıkan Yunanistan ile mukayese etsinler. Yalnız (100) sene zarfında sulh zemininde ne hayretbahş terakki yatı tahakkuk ettirdiğimizi göre ceklerdir. Bunu görenler müteakıp yüz sene içinde de artık millî vahdet ve istikrar mücadelelerinden kur tulmuş olarak, haricî emniyet ve bilhassa Türk'lerle sıkı dostluk ve teş riki mesai sayesinde ne kadar ilerliyeceğimizi anlarlar. Bu uzun makalemi bitirmeden evvel hemşerilerîme anlatmak isterhn ki 'J'ürkiye ile dostluğumuz, iki devlet için de bekledijrmiz semerelerin kâffesini hemen veremez, bu zamanla, halk tabakaları arasında müte • kabil emniyet kuvvet buldukça olacaktır. Buna, tstanbul'daki Rum ekalliyeti ve Garbî Trakya'daki Türk ekalli yeti vatandaşı oldukları devletm maddî ve manevî menf aatlerîne uyarak mühim mikyasta yardım edebilirler. Bu esas vazifelerile âmil olan bu iki millî ekalliyet iki milletin dostluk ve teşriki mesaisine, hiç şüp( hesiz, munzam bir rabıta teşkil edeceklerdir. Onlar bu vazif eyi ihmal ettikleri takdirde bu hal yalnız ken • dileri için felâketi davet etmekle kalmıyacak, iki milletin dostluğuna engel çıkarmak tehlikesini de do ğuracaklardır. Diğer taraftan mübadîl kategorisine tâbi Yunan vatandaslan unut mamalıdırlar ki eski ocaklarım zi yaret etmek icin bundan böyle Türkiye'ye gitmek hürrivetini haiz ol dukları halde mübadele ile alâkası olmıvan diğer Yunan vatandaslan eibi Türkive'de ikamet ve teessüs edemezler. Cünkii bu ikamet, Lozan muahedesi mucibince, Türkiye'nin hu'usî müsaadesine tâbidir. Bundan banka, ben Yunanistan icin Türkive'nin vann çıkın ta bü tün müb«»dîHerinÎTi tc'rrar Törkiye'ye yerleşmelerine müsaade ettiğlne da Başka bir iddiaya cevap i Rusya'ya giden futbol kafilemizin rtfai Taip Servet B. kafüenin mihmandan Rtu futbol tıeyeti reisi Sokolof Yoldasla beraber sabakaya çağırmıştır. Yaptığımız tahkikata göre gerek Galatasaray, gerek Fenerbahçe takımlan cuma günü bu davete icabat etmiyecekler, müsabakayı yapmıya • caklardır. Bu vaziyet karşısında kulüplerle futbol heyeti arasmdaki ihtilâf hâd bir şekle girmiş olacaktıv. Bakalım bu yeni ihtilâf nasıl hal • ledilecek? Şarkey Karnera maçı Şarkey, on beşinci devrede galip ilân edildi Bookleyin 13 (A.A.) Şarkey ile Karnera dün akşam 40,000 seyird huzurunda çarpışmışlardır. tlk çan sesini müteakıp iki bok sör uzun zaman ihtiyatlı hareket etmişler ve birbirlerini denemişlerdir. Maçın ilk safhalannda iki boksor kâh birisi, kâh diğeri oyuna hftkhn vaziyet ahyordu. Karnera 4 üncü ravuntta hasmma hücunı etmeğe balamış ve 678 inof ravuntlar hâkimiyeti altında cere yan etmiştir. 4 müteakıp ravuntlar» da Şarkey hâkim idi. 13 üncü ra vuntta .her ikisi de müsavi bulumı • yordu. Karnera hemen umumiyetle he*mının vücudünün'beld«nıasagi ln sımlanna vnruyordu. Şarkey ise daha ziyade hasmmın başını hedef htihaz etmeğe çahşıyordu. Hakera neticede Şarkey'i sayi hesabile galip ilân etmiştir. Dost olmamtz lâztm rmdır? Selim Stm Beyin konferaSin Niçin mucadele eimiştik? Kara sularımızda vurulan gemici Atma 13 Yunan hükumeti Çeşme sahillerinde bir Türk kaçakçı motörü kaptanmı öldüren, Ali ismindeki tayfasım da beraberine alıp Yunanistan'a götüren rüsumat motörü mürettebatını mahkemeye vermiştir. Buna sebep hâdisenin Türk kara sularmda vuku bulmuş olma aıdrr. Mösyö Venizelos maktulün ailesine münasip miktarda tazminat ve rileceğini söylemiştir. Kars ve Erzurum Havalisinde Bütün devairde umumî bir tef tiş var! Kars'tan yazılıyor: Bir aya yakra zamandanberi borada teftişat yapmakta olan mül kiye müfettişleri, son günlerde sui istimalini bulduklan vilâyet hususİ muhasebe müdürü Hikmet ve başkâtibi Cemil Beylerle tahsildar Bekir Efendiye işten el çektirmişler ve tahkikata başlamışlardır. Ankara Maliye mektebinde tahsilde bulunan muhasebe başkâtibi Cemil Bey hakkmdaki karar mahalline tebliğ edilmiştir. Tahkikat müf ettiş Muhtar ve ö mer Cevat Beyler tarafından yapıl maktadır. Geçenlerde bu havaliye kadar tef» tifini temdit eden Ziraat Bankası umumî müdürü Şükrü Beyi iki banka müfettişi btihlâf etti. Bu havalinîn en birinci mahsulü hayvancılık ol • duğuna göre bankanın bu işlerle ne suretle alâkadar olabileceği tetkik ediliyor. Buranın muntazam bir değirmeni yok, un, Bayburt ve mül • hakatından geliyor.Bursa Ziraat Ban« kası şubesi, evvel den mevcut ve hâ • len bazı aksamı harap bir değirmenrn ihyasma yardım edflmesi fik rini ileri sürmüştür. Son günlerde hemen her dairenin müfettişleri yekdiğerini takibe başladılar. Mülkiye müfettişlerini mü teakıp, adliye, sonra Ziraat Bankası ve şimdi Müskirat tnhisan müfettişleri buraya geldiler. Haber aldığnnıza göre Karaköse ve havalisi müskirat işleri pek yolunda gitmiyor. Müfettişler bu memurlarm vazifelerindeki lâkaydiden müştekidirler. Mülkiye müfettişi Yahya Sezai ve Sahip Beyler Kars'tan Erzurum'a gitmişlerdir, bazı tetkikat ile meş guldürler. Duyduğuma göre Maarif Vekâleti hesabına yapılan Erzurum Erkek Muallim mektebi bmasınm inşaatmda, müteahhidin mukavelename harici yaptığı bazı noksanlann şikâ yeti üzerine Vali Fevzi Beyle müteah« hit yekdiğerini şikâyet etmişlerdir. "" v •«ler şimdi bu ciheti tah m V kik ile lîî Yeni siyaset ne olmalt idi? Dostluğun faydalari M. Grandi'nin Berlin şeyahati Roma 12 (A.A.) Gioruale df ttalia gazetesi M. Grandi'nin Berlin'e 25 teşrinievvelde gideceğini bildirmektedir. Cemiyeti Akvam meclisi açıldı Eğer dost olmasaydık... Anadolu'daki Yunan unsurunun kal'inden sonra Anadolu üzerinde arazi emelleri beslemek emperyalist bir siyaset olurdu. Büyük devletler için bile tehlikelerle malâmal adde^lebilecek böyle bir siyaset Yuna nistan gibi kücük bir devlet için tam bir inhidam olurdu. Böyle bir siyaseti takip etmek için, siyasetimizin muhtariyetini takyit ve tahdit edecek ittifaklar aktine mecbur olacaktık. Türkiye ile münasebatımız mütemadiyen gergin bir halde kalacaktı. tstanbul'daki Rum ekalliyetinin mevkii tahammülü imkânsız bir vaziyet olacaktı. Bir kaç bin nüfustan ibaret olan bu şehirli halk Yunanistan'a hicret ederek devletin ağır lıklarını ve fazla sanayicilikten mütevellit tehlikeleri çoğaltacaktı. Türkiye ile münasebatımızdaki bu müükülâttan bizimle hal ve tanzim edilecek muallâk mes'eleleri olan her hangi bir komşu memleketin istifade etmek istemesi pek tabiî idi. Türkiye'ye karşı taarruzkâr si yasetimize istinatgâh olmak üzere büyük bir harp gemisi tedarik et mekli&îmiz zarurî idi. Teslihat yanşı bütçe tevazününü berbat edecekti. Bütçedeki tevazü • nün bozulması neticesi millî paranın ist'^rarı kabil olmıyacaktı. Müsbet işlerimiz, tahsisatsız lık yüzünden kalacaktı. Yarıda kalan i*,'«r ir.m yamlrr^ masraf ta boşa gidecekti. Millî paramız düşecekti, , bir okka ekmek, bir kaç sene evvel Ekalliyetlerin üazifesi Cenevre 13 (A.A.) Cemiyeti Akvam meclisine M. Lerroux'nun talebi üzerine M. Briand riyaset et miştir. Çin mümessil» Çin Japon ihti lâfının halli işini tamamile Cemiyeti Akvama ve Amerika hükumetine bıraktığını söyledikten sonra demiştir ki: < Mançuri mes'elesinin hallinde muvaffakiyetsizliğe uğraması bey nelmilel emniyet ve selâmet fikrile tahdidi teslihat projesinin iflâsı neticesini hasıl edebilir.» Sofya 12 (A.A.) Bulgar telgraf ajansı, Bulgar Kral ve Kraliçesinin Türkiye'yi ziyaret edeceklerine dair ecnebi memleketlerde intişar etmiş olan haberleri tekzip etmektedir. Bulgar Kralı Türkiye'ye gelmiyor Galatasaray Fener Maçı yapılmıyor Futbol heyeti ile kulüpler arasındaki ihtilâf Yunan muhtelit takımının şehri • mize gelmek ihtimali üzerine Galatasaray'la Fenerbahçe arasında oynanacak olan geçen seneki Şilt turnuvasınm final müsabakası tehir edilmiş ve müsabaka teşrinievvelin 16 ıncı cuma gününe bırakılmıştı. Bu müsabakanın oynanıp oynanmıyacağı etrafında kulüplerle futbol heyeti arasında bazı ihtilâf lar da çıkmıştı. Kulüpler, bu müsabaka hası latının tamamen iki kulübe veril mesini istiyorlar, futbol heyeti de hasılatm Şilt turnuvasma iştirak eden bütün kulüplere taksim edilmesini talep ediyordu. Kulüplerle futbol heyeti arasında haftalardanberi devam eden mü zakerat müsbet bir netice vermemiş, iki taraf ta noktai nazarmda ısrar etmiştir. Maamafih futbol heyeti dün gazetelere gönderdiği bir tebliğde cuma günü için her iki kulübü de mv Umamî harpten sonra Mübadiller neler bilmeli? ir bir tebliğ neşretmesi kadar büyük bir musibet tasavvur edemem. Bu hal malî noktai nazardan Yunanistan'ı tezelzüle uğratacaktır ve Yunanistan'ın Balkan yanmadasın daki siyasî mevkiini dün bir vaziyete sokacaktır. Mütekabil emniyetin gün geçtikçe inkişafı ile bir kaç sene sonra ferdî ikamet müsaadelerinin ve rilmesi pek tabiidir. tsmet Pş. ve Tevfik Rüştü B. şereflerine verilen ziyaf ette dediğim gibi Türk Yunan dostluk ve teşriki mesaisinin, hatta ona önayak olanlann bile tahayyül ve intizar etmedikleri zengin semereler vereceği hakkın daki kanaatim pek derindir. Fakat bu semerelerin daha sağlam bir surette iktitafı için olgunluğunu tacil etmeği istememeliyiz. Bu dostluk ağacına her iki taraftan mütemadiyen bakmalı. Bu ağacın mahsulünü yalnız bir tarafın istifadesine değil, iki mil letin müsterek menf aati hesabına tezyit etmeliviz. ELEFTERlOS K. VENİZELOS