tamhariyet 6 Eylul 1931 ALHAN TAHTELBAHIRLERI f Nakili: ABİDİN DAVER j^lUHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIllllUINIIIIIIlMIIIMIlllllllllllllllllllllll'iı^ "liııiııııııiMinıııııııılıııııııırrııııiıiMiMiıınMMipııııııııııııııııııııııııllr ^p©ır i Güreşçilerimiz ILMI MUSAHABE Kötü bir taklit cereyanı Bu güzel ve geniş memlekette apartıman yapmak manasız bir lüksten başka bir şey değildir Aklı başında olanlara en yakışmıyan hareket şuura istinat etmiyen kör taklitçiliktir. Medenî zümrelerine girmek istediğimiz hayat ve maişet tarzlarını beğendiğimiz milletlerin her yaptıklarında mutlak mahiyetli birer kıy met bulunacağı zehabına düşmek koyu bir gaflettir. tçinde yaşadığımız kâinatın te meli izafiyat üzerine kurulduğunu, hâdiselerin ancak zaman, mekân ve muhite intibak sayesinde kıymet aldıklarını unutmıyalım. Her nerede olursa olsun tatbik edilir edilmez faydah semereler verebilecek mutlak mahiyetli hâdiseIer yoktur. Bunlara müsbet ve menf i ^ıymetler veren keyfiyet zaman ve mevki intihabındaki isabet veya ademi isabettir. Zümre medeniyetlerine intisap eden yüksek milletler müşterek esas olarak yalnız ana hat ve kaideleri almışlar. Bunları memleketlerinin tabiat ve kabiliyetlerine göre işli yerek ayni zümreye ait muhtelif medeniyet nevileri vücude getirmişlerdir. Mütekâmil milletlerin millî şah • siyetleri, hayat ve tekâmül tarzla rında vazih olarak görülür. Ve bu manevî şahsiyetlerdir ki ayni medeniyet zümresi içinde millî varlıkları ayrı ayrı yaşatır. Yeni bir medeniyet grupuna iltihak ederken/ asıl marifet, lisan ve edebiyatları daha yüksek olanların tesirleri altında hazmedilmemekte, müştereken takip edilecek nurlu yolun benliğini muhafaza eder bir yolcusu olabilmektedir. Lisan ve edebiyatlarını muhit ve emsalinin derecesine yükseltmeğe çalışmıyan, millî an'anelerinde me tin bir muhafazakârlık gösteremiyen beşerî cemiyetler iltihak ettikleri zümrenin umumî harsı altında ezilir ve derhal kozmopolit bir mahi yet alır. Kadim tarihin bize yalnız isim lerini müphem olarak haber vere bildiği milletler acaba ne oldu? Nesîlleri mi birdenbire kesildi? Semavî bir âfet köklerini âlem haritasından söküp arz haricine mi sürükledi? Hayır bunların hiç biri değil, neslî membaını münderis milletlerden al mış bir çok insanlann ilk menşele rinden haberleri olmıyarak aramızda yaşadıklarına şüphe yoktur. Or tadan yok olan şey o kadim milletlerin uzak evlât ve ahfadı değil, onları diğer milletlerden fark ve temyiz ettiren manevî varlıkları, zatî hars ve hüviyetleridir. # *# Bana Yukarıki mütaleayı yazdırmağa sebep olan şey, kat'î Iüzum ve zaruret görülmeden evvel appartement hayatına gösterdiğimiz rağbet ve fazla verdiğimiz ehemmiyettir. Appartemanlar hîç bir yerde serbest, asude, sıhhî meskenler değildir. Avrupa ve Amerika'nın pek kalabalık şehirlerinde bu gibi umumî meskenler medenî bir lâzime değil, naçar düşünülmüş bir zarurettir. Milyonlarca nüfusu sinesinde barındıran şehirlerde belediyeler halk arasındaki münasebet ve temasları her şeyden evvel düşünüp tanzim etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Böyle yerlerde ne kadar munta zam yollar, yerin ait ve üstünde işler şimendiferler, tüneller, otomobiller, otobüsler gibi seri vasıtalar çoğaltılsa şehir muayyen bir muhit içine alınmadıkça bu temas temin ve tanzim edilemiyor. Böyle muazzam şehirlerde eğer her ailenin etrafında bir miktar da bahçesi bulunan sıhhî ve münferit evlerde oturduklannı farzedersek o milyonlarca nüfusun yayılacağı pek geniş sahamn ne hayatî ne idarî rabıtasını teshil imkânı kalmaz. Naklî vasıtalarda geçen uzun zamanlarla tabiatile artacak ücretler telâfi ve tahammül edile mîyecek raddeleri bulur. Günün eğlencesi Dünkü bilmecenin halledibniş şekli 1 KUYRUK, 2 ESTER, 3 • RENKLİ, 4 TIRNAK, 5 EŞEK, 6 NALÇA, 7 KURSAK, 8 EZİK, 9 LENGER, 10 ENCİK. (KERTENKELE) 16 Bu babayiğitin ismi «Texel» imiş, Porto Rico'dan yüklediği şekerleri New York'a götürü yormuş. Amerika'nın şeker istihsalâtını tahdit etmek beîki zalimane bir hareket olacak ama ne yapalım, vazife! Okkahk bir dinamit oaketi, Texel'i denizin dibine gönderdi. Şekerleri deniz ilâhi, «Neptune» nin kahvesini tatMandır mağa yarıyacak, fena mı? Telsiz telcraf islemeğe başladı. BWi cok alâkadar eden bir seri haberin birincisini zaptedivoruz. Bn sabab, ilV evvel batırdıçimız iki eeminin fîlikaları bir vamıra tesadüf etmis'er. vaour. icindeki1 » i almıs, bu fi'ikalarda o jjemi<r lerin mürettebatından başka bir av beraber eezdirrligimiz misafirler de vardı. Şimdi vapur, bunları D*»'aware've eötürüvor. <"î'»le jyüle çitsinler ama art'k deni^dfki bütün eem'l'»*" rnevrudivetimizden haberdar oldular. Çok geçmeden takİD baslıyacaktır. Rizi arıvıp bulmak için yap»lacak harekâtın inkisafını Amerika'nın telsizlerinden H^reneceğimizi ümit ediyo ruz. Her iki telsiz memurumuz da gayet mahirdirler. Kendilerine. gece eündüz, serana dikkat kesil" melerini ve ne içitirlerse hepsini zantetmelerini tenbib ettim. ^aat 17,25 te bir vapur göründü. Gel, bakalım, hemşeri, seninle de ahbarjlaşalım. Bu vapur da kac mak istiyor. Topçularımız bırakırsa, Allah selâmet versin, güle güle kaçsın! Bir kaç tam isabet! Stop! Bu. bir posta vapurudur. tsmi «Caroline» dir. AntiIIes adalanndan New York'a çidiyor. Gö vertesinde kalabalık bir yolcu kafilesi kaynasıyor. Mürettebat ile yolcular, f ilikalara binerlerken vapura bir telsiz geliyor. Beraberce zaptedip beraberce okuduğumuz bu telsiz, bakınız, ne diyor? «En yakın limana gidiniz, büyük Alman tahtelbabir tehlikesi var.» Bu ihtar, çok iyi ama, yalnız bir kaç dakikacık geç kalmıştı. Fi likalar tıklım tıklım dolu. Ka dınlar bağırışıyorlar. Bazıları dualar mırıldanıyor, bazıları kor kudan ağlıyor. Zenciler, kendilerini hedef ittihaz ederek tüfek ve top talimi yapacağımızı zannediyorlar. Tahlisiye filikalarını bombardıman ettiğimiz^ masalı sağlam kanatlı bir ördeçe, da yanıkli bir balona benzjvor. Kim uçurmussa iyi ucurmuş! Böyle bir şey belki bir defacık olmustur ama, ben baberdar deŞilim. Yolcuları teskîn etmek için elimizden çeleni yapıyoruz. Esasen pek ya" kın olan sabile eitmek icin en kısa yolu tarif edivoruz. Caro line'nin süvarisi, filikalara prova battı teşkil ettiriyor. Sonra, filotilla ilerlemeğe bashyor. Motörlerin takırtısı gittikce hafifliyor ve çok geçmeden filikalarm sesleri de, kendileri de büsbütün kayboluyor. oiîmpiyadma ! iştirak edemiyecekler Bugünkü bilmece Güreş jederasyonu reisi Ahmet Fetgeri B. Tarih yolunda... IBaşmakaleden mabaifi biri, alnında beyaz nişanesi bulunan atın adını kendisi için bir un?un, yahut totemlik bir unvan olaark kabul etmiştir. Ayni alâmeti şarklılar (hayır sabahı) diye tavsif ediyorlar! Ikinci bir safhada alnı beyaz nişaneli atların adını alan Türk'ler, yani Töker'ler Turova muhitinde görü nüyorlar. Burada tesis edilen ilk şehrin yerini intihapta tlâhe Atana'ya mahsus mukaddes bir noktanın tesiri hâkim oluyor. Atana'nın tahtadan yapılan bir at üzerinde temessül eden kutsiyeti Turova'nın istilâsı efsanesine karışmış; harabenin top raklarında bulunan heykeller atlı güneş mabudelerini gösteriyor; ay rıca Tiirk kadınları arasında bir Atana an'anesi bugüne kadar mevcudiyetini muhafaza etmiştir. Artık Turova'yı tesis eden Töker'lerin, yahut îlâhe Atana'nın menşeini gozle gormeınek kabil değildir zannederiz. Tökerin Türkçe'deki lugat manası etrafmda toplanan Aetoli, şafak, sabahülhayir fikirleri Şark'ın miisterek bîr an'anesini temtil etmiyorsa kablcttarih tetkiklerde lisaniyattan ve an'anelerden istifade etmek imkânı kalmaz. Elimizdeki deliller kuvvetlendikçe ondan daha kuvvetlilerini arıy^ 'iz. İlk Turova şehrinin tesisine ai f efsanede Töker'in kızı Bateya ile ev lenen Dardanya'nın tlus, ve Eriktoniyos (Ericthonios) isminde iki çocuğu olduğu kaydediliyor. Bu isimlerin sonradan birer hü • kiimdar adı gibi telâkki edildiğine kıymet vermiyeceğiz. O tevcihler efsanelerden çıkmıştır. Hiç bir delil böyle indî tahminleri teyit etmez. Ef sanede aynen söyle denilmiştir: «Eriktonyos fanilerin en zengini idi. Mer'alarında üç bin at besleni yordu. Kısraklarından bir kaçı Şi mal rüzgârı Bore'den gebe kaldı. On iki tay doğurdular.» fşte gene iki isim, sonra atlar ve tayları! An'ane devam ediyor; Bateya tam Turova'nın, daha doğrusu bîrinci Turova şehri (flyon) un karşısında bir hoyüktü. Homer'e göre, İnsanlann Bateya 'dedikleri Hoyüğe mabutlar Mirin'îp mezarı diyorlardı. Mirin yahut muallim Says'ın kabul ettiği ikinci bir şekille Morin Sibel Artemisinin i simlerinden biridir. Emesayinler (Aîrazonlar) ilk zamanlarda bu Asya'lı Atletlerimiz ile tenisçilerimizin Atina'daki Baikan oyunlarma ve is krimorlarımız ile binicilerimizin de Sofya'da yapılacak Balkaniyat mü sabakalarına iştirak edecekleri ma lumdur. Bu müsabakalar için hazırlık görmiyen sporcular yalnız güresçi lerimizdir. Güreşçilerimiz bunlara iştirak etmiyeceklerdir. Federasyon reisi Ahmet Fikri Beye müracaat ettik. Bize şu calibi dikkat beyanatta bulundu. Sür'atle karanlık basıyordu. Baikan oyunlan programına güCaroline vapuruna bir tahrip pos reş ithal edilmemiştir. Keyfiyeti Yutasi göndermek istemedik ve ge nanistan'dan sorduk. Bize ve diğer Baikan devletlerine şu mektubu gönmiyi top ateşile batırdık. derdiler: Bir bayli i? gördü£ümüz bu «Türk federasyonu Baikan oyun günden sonra, rahat bir gece geları programına güreşin de ithalini teklif etmektedir. İktisadî vaziyet doçirmek için engine doğru yol verlayısile atletizm ve teniste deruhde dik. Bir günde 3 vapur, 3 yelkenettiğimiz masarif i güreşte taahhüt e li batırmıştık. Hepsi cem'an yekun demiyeceğiz. Cevabınızın serian iş'a14,518 ton ediyordu. Memnun ol rı...» Bu mektubu alınca hayret ettik... mağa değer, değil mi? Spor ticaret ve kâr kasdile yapıl«İnsaniyetli Hün'ler!» maz. Hele Baikan milletlerini birbiBir de bebek esir ediyoruz! rine tanıtma ve aralarında sporu ilerletme gibi yüksek gayelerle süs Telsiz telgraf, bize pek hoş haberler getiriyor. 3 haziran sabahı, lenmiş olan bu işte bu gibi maddî cihetler mevzuubahs olmasa gerektir. erkenden, tahtelbahrimizin HatBahusus Yunan spor teşkilâtı gibi heras burnu açıklarında görül hükumetinden ve belediyelerinden azamî derecede yardım gÖren bir teş düğünü bidiren tebliği zaptettik. kilât için böyle bir şey düşünülemez Mabadı var • bile. Saniyen: Güreş sporunun Yu nanistan'da masrafmı kapatamıya ' cak kadar gağbetsiz olmadığı Kum kapı kulübümüzün Atina'da yaptığı hususî mahiyetteki güreş temasına 15000 kadar seyirci gelmesile sabitilâhenin rahibeleri idiler. tir. tlyada'da mirinden bahsedilirken O halde Yunan federasyonunun bu buna çevik, cevval manasında bir sı tarzı hareketini neye hamledebiliriz! fat ilâve edildiği görülüyor. Yunan Pekâlâ biliyorsunuz ki. Yunaniscoğrafyacısı Istırabo bu kelimenin atlara mahsus bir sıfat olduğunu kay tan atletizmde ve teniste Baikan mifdettikten sonra kendisince bazı uzun letleri arasında pek kuvvetlidir. Bu tevillere girişiyor. Bu tahminler ara müsabakalarda galebe muhakkaktır. Güreşte ise Yunan'lılar henüz o kasında miispet olan nokta şudur: dar kuvvetlenmetnişlerdir. Binaena • Homer Mirin'in şahsında bir at leyh akla en mülâyim gelen cihet, an'anesinin izini buluyordu. EmesaYunan spor teşkilâtının kaybetmek yın'Iarın Moğol kabilelerinden oldutehlikesine maruz bulunduğu bir spoğunu meydana çıkaran tetkikler, Si run müsabakalarını organize etmek bel Artemisindeki (Atana) nın ev istememesi demektir.» safile karşılaşır. Moğol lisanında (Mori) at demektir. Mirin, Morin ve Mori kelimeleri birbirlerinden teba dül edebilir. ( Birinci sahifeden malmit ) Efsanenin ifadesinden anlaşılı ve Eczacı mektebi müderrisleri, yor ki, Dardan'lar Töker'lerle birleşDarülfünun Emini Muammer Ratikten ve hudutlarım Bateya (Ba yat?) Hoyöğüne kadar ilerlettikten şit Beyin riyasetinde içtima etmişsonra tlleri ve Erüksünleri olmustur. ler, kendi fakülte ve mekteplerine Şimdiye kadar uzak yakın hiç bir mensup müderrislerce yapılan itimuavyen mefhumla izah edilmemiş orazların gayrivarit bulunduğuna Ian İIus ve Eriktoniyos kelimelerinkarar vermişlerdir. deki os, üs lâhikaları zaittir. Darülfünun Divanı bu sabah fl uygurcada at sürüsü ve atlılar toplanacak, bu kararla beraber manasınadır. Kodatkobilik'in devlet Edebiyat Fakültesi müderrislerinişlerinden bahseden beyitlerinde ilbaşı, süvari kumandanı manasına den bazılarının itirazlarını da tetkullanılmıştır: kik edecektîr. Söylendiğine göre Subaşığa İlbaşı bulsa özünk Edebiyat Fakültesi müderrisleri bu tabir görülür. hakkında evvelce Divan tarafınErüksün Çagatayca ordu ku dan verilen karar üzerinde bazı mandanının konduğu yer, karargâh tadilât yapılacaktır. demektir. Tahfifen Erüsün gibi de kullanılır. Şimal rüzgârı mabudu Bore'den gebe kalan kısraklarm sayısile on iki Eczacı ve Tıbbiye mektepleritay doğurması hiç şüphesiz hakikî nin birleştirilerek bir fakülte hamanasile alınamaz. Bore'den gebe linde idaresi, Dişçi mektebinin de kalmak tıraklarla birleşmek mana Tıbbiyeye merbut bir enstitü sına mahmul olabilir. Tıraklara (Boşekline konulması hakkında veriralar) deniliyordu. Bütün efsaneler Bore mabudünün ikametgâhını Tırak len karar için alâkadar zevat şu ya tarafınJa gösterir. Dardan'ların izahatı vermektedirler: Tırakya'dan geldiğine delâlet eden Fakülte meclisinin bu hu muhtelif rivayetler vardır. On iki tay susta verdiği karar henüz bir maTurova'da Töker'lerle karşıtığı zaten na ifade etmez, bu baptaki ev malum olan atlı Tırak kıt'alarından rak divana gelmemiştir. başka bir şeye delâlet etmez. EfsaneDivanca tetkikat yapılarak bir nin maksadı bu olmasaydı askerî bir karargâhın üç bin atlısından bahse karar verilmesi ve bu kararın vedilirken on iki tay ileri sürülemezdi. kâlet tarafından tasdikı lâzım Turova'ya ait efsanelerin verebildi dır. ğimiz malumat noktasından okunması daha bir çok hakikatleri meydana çıkaracaktır. Vilâyet Ziraat Müdürü Tahsin B. SAMİH RİFAT Bari sergisine gitraiştir. A, AK, DA, GIL, GÜN, KIŞ, KO, KÜZ, LA, LA, LAK, LAZ, MO, Ö, PA, RA, RUK, TAR, Ü, ÜZ, VAK, VAR, VEZ, YAY. Yukarıdaki heceI leri ikişer ikişer 2 .... i yanyana getirip a 3 şağıdaki tariflere 4 göre birer kelime 5 teşkil ettiğiniz tak6 dirde, baş harfleri 7 yukarıdan aşağı o 8 .... kununca: 9 BİR MEVSÎM İS10 Mİ 11 .... Meydana çıka 12 .... caktır. 1 Mer'a; 2 Mandıra; 3 Kaz Yukarıda bir kısmını sayabildi veya ördek yavrusu; 4 Balın özlü ğimiz bu zaruretler iradile geçinen, kısmı; 5 Mahalle bonmarşesi; 6 şehrin her günkü hummalı faaliyeŞitaiye; 7 Sürü; 8 Geviş getiren tine karışmağa muhtaç olmıyan zen boynuzlu bir havyan; 9 Ham üzüm; 10 • Hasta, harap; 11 Bir müddet ginler istisna edilirse ekseriyeti teşdurup dinlenme; 12 Bir meyva. kil eden halkın yekdiğerine müm • kün olduğu kadar yakın oturmalarını, ev masraflannı ucuza mal ey lemelerini mübrim bir zaruret ha • line sokuyor. Halbuki Türkiye gibi bir kaç yüz bin nüfuslu şehirleri bile mahdut olan memleketlerde pekâlâ bahçeli, kârgir, müstakil evlerde oturulur, naUrfa'nın Yalak kazasının Bekil vasıtalarile nihayet (20) daki • ris köyünde feci bir cinayet ol kalık bir zamanda en uzak yerle rinde faaliyet merkezi olan ma • muş, bir sabıkalı 12 yaşında bir kızcağızı öldürmüstür. Bu köy hallere erişilebilir. den Ibrahim'in kızı on iki yaşın Zaten bizde appartement hayatı da Gevri köye beş dakika mesa ucuzluk ve sühulet temin eden mahîyetini kaybetmiş, adeta lüks ha • fedeki bağlarını bekliyen sekiz yatın timsali olmustur. Bu temayülyaşlarındaki küçük kardeşine yeIeri doğuran sebeplerden biri de mek götürmekte iken sabıkalı münferit evlerimizde hayat için zalardan Ramazan kendisini takibe rurî olan konforun bulunmamasıdır. başlamış ve bağa kadar arkasın • Ahşap evler başımızın belâsıdır. dan gelmiştir. Ramazan mevkiin Onlardan kurtulmak için müracaat tenhalığından istifade ederek kıedeceğimiz çare appartement tar zı kaçırmağa teşebbüs etmiş ise de zına temayül değil, ufak, nefis bahGevri bağırmağa başlamıştır. Yaçelerle yekdiğerinden ayrılmış kükalanacağmı anlıyan Ramazan çük, kârgir, sıhhî müştemilâtı haiz elindeki tabanca ile zavallı kızı evler vücude getirmeğe teşebbüs öldürmüstür. Katil yakalanmış tür. Her tarafından güneş ve hava tır. Ramazan bundan evel de bir alan bu nevi evlerde bulunan rahat ve sıhhati hava ve ziyası mahdut cinayetten dolayı yedi sene hapappartemanlarda bulmak imkânsızse mabkum olmuştu. dır. Urfa'da bir cinayet Bir sabıkalı kaçırmak istediği kızı öldürdü Hele Beyoğlu'nun karanlık ve dar sokaklarındaki appartementler sıhhat ve inşirahı davet eden manza ralardan mahrumiyetlerile şehrimizi ziyaret eden Avrupa halkının dille rinde destan olmustur. Kolaylıkla güneş ve hava girebilmesini temin için karşıhklı appartemanların irtifalarınm mecmuunun caddenin arzını geçmemesi zarurî bir kaide olduğu halde, sokaklarımızın darlığı bu sıhhî kaideyi de ih male uğrattığından bu gibi binalan kat'î bir zaruret olmadıkça oturulması caiz olmıyan meskenler derekesine düşürüyor. ABDÜLFEYYAZ TEVFlK Hamlş İlmî mes'elelerde derin alâkalar gösteren mektuplar gittikce çoğalmakta, memnuniyet ve iftiharımızı mucip ol maktadır. Sıra ve münasebet düştükçe her kari taıizin arzusunu is'afa gayret edeceğim. Erkânıharp livalanndan ve ilmi heyet mensuplarından İncirköy'lü Sait Paşa ile muhterem Cemil Beyefendinin izahını istedikleri felekî ve uzvî hâdiselere pek yakmda temas etmefe gayret edeceğim. Muhterem karılerimden, ayrı ayrı cevap yazmağa imkân bulmadıeım için, beni mazur görmelerini rica ederim. A. F. VüKUAT Balık tutarkendenize dokülenler Anadolukavağı'nda oturan Ali Bey ve kiracisi Salyo Efendi ailesile bir likte kendi sandalı ile balık tutmaktalar iken şirketin 66 numaralı va purunun dalgalarına maruz kalarak denize dökülmüslerdir. Etraftan ye tişenler bunları kurtarmışlardir. Darülfünunda barem Yakalanan hırsız çocuklar Polis Sirkeci civarındaki bir çok sirkat vak'alarının faili olmak üzere Mehmet, Lutfi ve Asım isimli üç çocuğu tevkif etmiş, adliyeye vermiştir. Bunlardan Mehmet hakkındaki tahkikat mevkufen icra olunmaktadır. Dogururken şüpheli bir ölüm Edirnekapı'da oturan marangoz Sabri Efendinin zevcesi Hatice Ha nım vaz'ıhamil edeceğinden diplo malı ebelerden Şerife Hanım çağı rılmıştır. Ebe çocuğu ölü olarak müşkülâtla almış, fekat sonu rahimde bırakmış*r. Hatice Hanım bu esnada çok kan zayi ettiğinden biraz sonra vefat etmiştir. Zabıta doktoru cesedin morga nakline Iüzum görmüştür. Tetkik edilen bir mevzu Gayrimübadillere tevziat (Birinci sahifeden mabait) ( Birinci sahifeden matait. ) Tıbbiye ile Eczacı meateple rinin tevhidi Ziraat Müdürü Bari'ye gitti tün esnaf cemiyetleri murahhasBonoların mühim bir kısmının ları dün gene Ticaret Odası içtikıymetleri yüksek olduğundan az ma salonunda sabah saat onda istihkak sahibi olanlara tevziat toplanmışlardır. İçtimaa esnaf yapılırken müşkülât çekileceği cemiyetleri murakabe bürosu baş tahmin edilerek bir kısmının ufak murakıbı Kadri Bey riyaset et miştir. îçtimalardan maksat es bonoya tahvili için Vekâlete münaf cemiyetlerinin daha mükem racaat edilmişti. Bu husus da henüz mel bir şekle ifrağı ve esnaf a çok cevap gelmemiştir. Maamafih faideli birer teşekkül olmaları eldeki mevcut bonolarla vaziyet nın teminidir. Dünkü içtima öğ idare edilmektedir. leye kadar devam etmiş ve her ceBonolara karşılık gösterilen emmiyetin kendi esnafile ne suretle alâkadar olması lâzım geldiği hak lâkin listesi yakmda Maliye Vekında varidi hatır olacak mütalekâleti tarafından neşrolunacaktır. atın bir rapor tarzında on gürie Bankalar, gayrimübadillerin bir kadar murakabe heyetine veril banka ile anlaşarak bir anonim mesi takarrür eylemiştir. İçtimaşirket teşkili teklifine bu emlâk da meb'uslardan da bazı zevat listesinin neşrinden sonra cevap hazır bulunmuştur. vereceklerini bildirmislerdir. Zonguldak'ta feci bir kaza Zonguldak'ta «Uzülmez» kömtir ocakları mıntakasında feci bir kaza olmustur. Asma maden mevkii istasyonunda gece servisi yapan bir tren hareket ederken lokomotifin kazancısı Baştarla'h Mehmet Ef. yanhş bir hareket neticesi raylarm üstüne yuvarlanmış ve lokomotif üstünden geçerek biçarenin bacağını kesmiş tir. Kazazede feci bir çığlık koparmış, bunu duyan makinist şaşkın Iıkla lokomotifi geri yürütmüş ve makine biçarenin üstünden bir kere daha geçerek öteki bacağı ile kollarını kesmiştir. Mecruh hastaneye kaldırılmış ve orada ölmüştür. Riyaseticumhar orkestrası Riyaseticumhur orkestrası, bngün saat Oçten gece on blre kadar Suadlye plAJı gazlnosunda çalacaktır.