4 Eylul 1931 SON TElLGRAFLAB Sarıkamış'ta 'Cumhurtyet KÜÇÜK KÖŞE Yeni maarif kadroları Vilâyetlere bildirilen yeni kadrolardaki değişiklikler Ankara 3 (Telefonla) Yeni tnaarif kadroları tamamen tesbit e« 'dilmiş ve vilâyetlere bildirilmiştir. Kadrolardaki tayinler, nakiller, becayisler, yüzde doksan, müdür ve muallimlerin izhar ettikleri arzu tizerine yapılmıştır. Yeni kadrolarla vaziyetler! değîŞen müdür ve muallimlerden bir kısraının isimlerini bildiriyorum: Kastamonu muallim mektebi mü'dürü Vehbi B. Antalya orta mektebi müdürlüğüne, Bahkesir kız orta meketebi müdürü Münür B. Ankara îsmetpaşa kız enstitüsü müdürlü ğüne, Giresun orta mektebi müdürü Zeki B. Bursa orta mektep müdürlüğüne, Gelenbevî orta mektep müdürü Kemal B. Gaziosmanpaşa orta mektep müdürlüğüne, Ankara maarif emini Avni B. Ankara kız lisesi müdürlüğüne, Yalvaç orta mektep müdürü Tevf ik B. Kütahya orta meklep müdürlüğüne, Trabzon kız mektebi müdürü İmadettin B. Samsun kız lisesi müdürlüğüne, Istanbul ilk ledrisat müfettişi ömer Lutfi B. Trabzon kız orta mektebi müdür lüğüne, Samsun kız orta mektebi müdürü Hüsnü B. Erzurum erkek lisesi müdürlüğüne, Siirt orta mektep müdürü Kemal Askerî B. Er feurum erkek muallim mektebi müUürlüğüne, Kütahya orta mektep müdürü Hamdi B. Uşak orta mektep müdürlüğüne, Usak orta mektep müdürü Tayyar B. Tarsus orta mektep tarih muallimliğine, Demirci orta mektebi ruhîyat muallimi Nahit B. Antalya orta mektep ruhîyat muallimliğine, Gazi Antep orta mektep tarih muallimi Zuhuri B. Bolu kız muallim mektebi tarih mualliraliğine, Antalya orta mektep müdürü TaIftt Tahsin B. fsparta orta mektep türkçe muallimliğine, Ankara musikî muallim mektebi türkçe muallimi Münür B. Kütahya orta mektep türkçe muallimliğine, Antalya orta mektep fransızca muallimi tshak Cemal B. Erzincan orta mektebi fransızca muallimliğine, Şebinkarahisar maarif müdürü Tevf ik B. Çorum orta mektep müdürlüğüne, Kadıköy kız orta mektebi beden terbiyesi muallimi Feriha Ulvi H. Rize orta mektep beden terbiyesi muallimliğine, Kadıkoy orta mektebi türkçe muallimi Baha ettin Tevfik B. Çangırı orta mektep türkçe muallimliğine, Istanbul kız orta mektebi riyaziye muallimi Hatice H. Erzurum kız orta mektebi riyaziye muallimliğine, Ankara Sa karya mektebi muallimlerinden Şevket B. Samsun orta mektep tarih, coğrafya muallimliğine, Ankara muallimlerinden Şevket B. Yozgat orta mektep türkçe muallimliğine, Çanakkale orta mektep müdürü Hamdi B. Erzincan orta mektep müdürlüğüne, Erzincan orta mektep müdürü Ramiz B. Çanakkale orta mektep müdürlüne taym ve becayiş edilmislerdir. Idarei Hususiyede 8 bin liralık bir sui istimal!.. Sarıkamış'tan yazılıyor: Bir haftadanheri Sarıkamış'ta bulunan Mülkiye müfettişlerinden Muhtar ve Cevat Beyler hükumet dairelerini sıkı bir surette teftişe başla dılar. Uzun zamandanberi memleketimizin görmediği ve memurları mızın unuttuğu bu hal mühim akisler ve semereli neticeler vermeğe başladı. Son günlerde ziyadeleşen dedikoduya ve kulaktan kulağa işitilen rivayetlere inanmak icap ederse İdarei hususiyede şimdilik sekiz bin lirahk bir ihtilâs meydana çıkmış, memur ve iki tahsildar müfettişler tarafından, vazifeden menedilmiş • lerdir. Oldukça tertipli ve dolambaçh bir tarzda ika edilen bu ihtilâsa mü fettişler de zekâ ve kabiliyetlerini istimal ederek mukabele etmişler ve bir taraftan evrak ve vesaik üzerinde tetkikat ve tahkikat yaparken diğer taraftan köylerden makbuzları toplatarak tetkiklerini tevsi ve binnetice sui istimal şebekesini meydana çıkarmışlardır. Cumhuriyet hükumetinin b'u faal müfettişleri, bu tarzı muameleierile, halk üzerinde derin tesir ika •tmişlerdir. Belediye ve hükumet daire sinde çalışan müfettişlere yapılan müracaatler günden güne çoğalmaktadır. Dumiupınar'dan sonra... 1HEM Teşekkür: Dumlupınar'daki Şehit Askeri ziyaret için neşrettiğim Gönül Be yannamesi, vatandaş gönülle rinde, beklenen tesiri, en büyük mikyasta yaptı. Hâlâ bir çok iltifatlı, muhabbetli mektuplar a • lıyorum. Bu, benim, hayatımda ender edinebildiğim manevî mükâfatların en büyüğüdür. Ben milletime ve onun yaptığı ruh ve hayat inkılâbına iliklerine kadar inanmış bir adamım. Bunun içindir ki heyecanlarım tiikenmez, ve gururum tevazusüzdur. Büyük kalpli erkek milletime teşekkür ederim. Dumlupınar'daki Mehmetten, makbul özürler saikasile gelemiyen aziz vatandaşlarıma selâm getirdim. ÖIçüsüz bir minnetle ka" bul etmelerini bildiririm. NALJNA MIHINA Mağlubiyetin sırrı! ı Rusya'ya giden sözde Darülfünun takımı, bütün yaptığı maçlarda mağlup olduktan sonra avdet etti. Rus'Iar tarafından bir sportmenlik göstermek maksadile sonradan bağışlanan beraberliği kabul etmeğe de, tabiî, bizim sportmenliğimiz mânidir. Onun için dört maçın dördünde de yenildik. Bu siyasî spor seyahatine iştirak edenlerden bazıları, meğlubiyeti mizi talihsizliğe atfederek bir takım mazeretler buluyorlar. Bir galibiyetin ferdasında bu galebeyi kazananIar, kendi meharet ve kuvvetlerin» den başka hiç bir sebep aramadıkları halde bir mağlubiyetten sonra, mağlup olanlar, meğlubiyetlerin? yükliyecek bir sürü sebepler ve özürler ararlar. Halbuki özürden bol şey yoktur. Talihsizlik, idmansızlık, yorğunluk, yağmur, sıcak, rüzgâr, soğuk, sahanın çimen olması, hakemin tarafgirliği mağlubiyet için hep birer sebep ve özürdür, ama fay dasız... Hatta futbol fotinlerinin sıkmasını ve kunduraların altındaki ızgaraların kopmasını bile mağlubiyeti mazur gösterecek bir behane diye saymak mümkündür. Bence, Bal kan'lar müstesna olmak üzere Avrupa'da yapacağımız müsabakalarda şimdilik kazanmak değil, kaybet mek esastır. Bu haricî müsabaka larda talihin mevzuu bahsedilmesi bir noktadan doğrudur. Çünkü böyle maçları kazanmamız, hakikaten talihe kalmıştır. 1930 haziranmda Galatasaray takımı ile Merkezî Avrupa'da yaptığımız ve mağluben döndüğümüz turneden sonra, bu gidişle Avrupa'da yaptığımız ve yapacağımız futbol maçlarını kazanmamızın talih ve tesadüfe bağlı ve hakkımızın bekle • mek olduğunu söylemiş, mağlubiyetlerimize hiç bir özür ve bahane aramamıştım. Galatasaray'ın beş maçını da kaybetmesi, hasis kulüpçülük illetine müptelâ olanları, o zaman, adeta sevindirmiş ve ayaklandırmışti. Bugün gazetelerde «Darülfünun takımı son maçı da kazanamadı» şeklinde çıkan serlevhalara mukabil o zaman «Galatasaray gene mağlup oldu» gibi serlevhalar intişar ediyor ve Galatasaray'a bir sürü hücumlar yapılıyordu. Daha ileri gidenler de olmuştu: Bugün tekaüde sevki lâzım geldiği halde yerleri doldurulamı • yan bazı meşhur oyuncularımızın en kudretli zamanlarında, tstanbul'da Slâvya'yı yenmiş olduğumuzu delil göstererek Türk futbolunu Alman ya'da hacil ettiğimi bile söyliyecek kadar akıl ve mantıktan uzak iddialarda bile bulunanlar da olmuştu. Bu iddiayı ortaya atanlar Slâvya muvaffakiyetlerinden sonra, kendilerinin millî takımı nasıl elim mağlubi yetlere uğrattıklarını unutmuş gö rünüyorlardı. Neyse, şimdi ya hakikati anlamış yahut ta Darülfünun takımı sadece bir kulübe mensup olmadığı için kulüpçülük yapmağa imkân görememiş olacaklar ki son mağlubiyetleri sükunetle karşılıyorlar. Bu takımın seyahatindeki gaye, spordan ziyade siyaset yapmaktı. Sporla siyaset ise ayrı ayrı şeylerdir Onun için, esasen futbolda gittikçe tebarüz eden zâfımıza, mevsimsiz, hazırlıksız ve eksik gidişimiz de inzimam etti. Bu netice hasıl oldu. Bence, pek tabiî olan bu mağlubi yetlerden sonra, artık ciddiyetle çalışmağa başlamak lâzımdır. Sporda, muvaffakiyet muntazam, ciddî ve bilgiye müstenit bir çahşmadan sonra kazanıhr. Millî Borc: Bütiin Türkiye belediyelerînin bir millî borcu vardır. Vadesi gelmiştir. Birinci sînîf vilâyet Belediyeleri elli, ikinciler kırk, üçüncüler otuz lira.. Birinci smıf kazalar yirmi, ikinciler on beş, üçüncüler on lira.. Ve belediye teşkilâtı olan nahiyeler beş lira... Her sene bu para Şehit Âsker abidesi için resmen teşekkül edecek komite namına millî bir bankaya yatırılırsa orada istenilen her şey olur. Bu para her belediye için nakıs sıfır bile değildir. Çünkü orası bakıma ve imara çok muhtaçtır. «Şehit Yıldmm Kemah kabartması oyulmalı. Şehit Askere giden yolun iki tarafına ikişer, hatta üçer sıra çeşitli ağaç dikmek hakkı da Uşak'lılarındır. Liseler için: Orada, o giin, tanîmadığım bir zat güzel bir fikir verdi: Yeni tarihin ilk harfi bura dan başlar, dedi. Başkumandanhk meydan muharebesinin cereyan ettiği bu sahanın 2 X 2 kabartma bir haritası yapılmalı. Çoğaltılmah ve her liseye bir tane bundan, bir de izahname gönderilmeli. Senede bir veya bir kaç saat talebeye bu mücessem harita üzerinde yeni tarihi ve istikbali gösterip öğretmeli. Büyük bir masraf değildr. Posta paketleri Gümrük resmi muamele vergisi nasıl alınacak? Ankara 3 (Telefonla) Posta paketlerinin tâbi tutulacağı güm rük ve muamele vergileri hakkında Gümrükler ve Posta Umum Müdürlükleri arasında cereyan eden mu habrat bitmiş ve mes'ele Maliye Vekâletince kat'î bir sureti halle bağlanmıştır. Badehu yalnız mürseller tarafından yazılıp gönderilmiş bu lunan beyannameler gümrük resmine tâbi tutulacaklardır. Paketlerin muamele vergileri de bu beyanna melerde yazılan kıymetlere, gümrük idarelerince gümrüklerden paketle rin çıkarılmasına kadar ihtiyar olunan raasarifin ilâvesîle hasıl olan kıymetinin yekunu üzerinden alınacaktır. Muamele vergisi için şimdiye kadar aranılmakta olan orijinal faturalar eskisi gibi aranmakla beraber, paketlerin beyannamelerde yazıh kıymetlerine gümrükçe kanaat hasıl olursa, başka fatura talebinde ısrar edilmiyecektir. Bu paketler, kıymetlerine kanaat hasıl olmazsa kıymet takdiri için ehli hibereye sevkolunacaktır. Gümrükler bu mutavassıt sureti hal ile paket güm • rüklerinde müterakim paketlerin bir an evvel muamelelerini intaç ve sahiplerine teslim için emir almışlardır. Posta ve Telgraf idaresi de paketlerle birlikte faturaların da irsalini, aksi takdirde paket muamelâ > tının teahhurundan mes'uliyet kabul edilmiyeceğini Bern umumî merkezi vasıtasile bilumum posta idarelerine tamim edecektir. gelmiş olan sivil vali ile adliye reisi vekiline taarruza kalkışmışlardır. Ciddî bir karışıklık çıkmıştır. Ateş teati edilmiş ve bazı mebani yıkıl mıştır. Vali, askerî kıtaatla, gardi diyanların hücumla hapisaneyi mu hasara ettiklerini ve sükuneti iade eylediklerini beyan etmiştir. İtfaiye yangını sühuletle bastırmıştır. görülmemizi istemiyordum. Gözlerim kapalı bile olsa sizi şatonun hangi tarafına olursa olsun götürebilirim.. Harp esnasında burada arkadaslarımla o kadar çok dolaşmıştık ki her ağaç dibinin, her taş parçasının bende birer hatırası vardır. Ekseriya muharebe oyunları yapar, bir kısmımız Rus, bir kısmı • mız Avusturya'Iı olur ve taş, toprak, çam kozalaklarile bîrbirimizi deh • şetli bombardıman ederdik. Bu küçük yol bizi doğru tepenin şimal tarafına götürür; buradan gidersek kimseye görünmeyiz... Halbuki şu patikaya saparsak bu sefer doğruca kapıcının kulübesinin önüne çıkarız. Parka cenup istikametinden de girmeğe gelmez, o vakit Vlata nehrine yüz elli metreden bakan tepenin yamacına çıkarız ki hem tehlikelidir, hem de bir şey görmeyiz. Çamlıktan çıktık. Uç kuleli büyük cephe karsımızda idi. Binanın cephesini kaplıyan sarmaşıklar karla tamamen örtülmüştü. Bazı pencerelerde ışık vardı. Bu ziya parçaları koca binanın sakit ve esrarlı cephesine biraz canlılık veriyordu. Havelek'e sordums ., «•«»ııınmıııııiHitııınııınııııınıııtııuıııııııınıııııtımıııııiHHttiıııuoıomırm. Sundurma, yol, arteziyen: YunanBulgar ihtilâfı Tevfik Rüştü B. ile M. Grandi Cenevre'de ihtilâfın halli için tavassut ediyorlar <T*erilen habere göre Türkiye Hari fciye Vekili Tevfik Rüştü Beyle ttalya Hariciye Nazırı M. Grandi Yu han • Bulgar ihtilâfı hakkında büyük bir alâka göstermişlerdir. Tevfik Rüştü Beyle M. Grandi ve Bulgar Başvekili M. Malinof arasında vuku bulan son mükâlemelerin nihaî bir itilâf zemini hazırlamakta olduğu zannedilmektedir. Atina 3 (Hususî) Sofya'dan gelen telgraflara göre, M. Venizelos tarafmdan Paris, Londra ve Budapeste'de yapılan teşebbüsat neticesi oiarak Cemîyeti Akvam mehafili Yunanis tan'a müzahir vaziyet aldıklarından, Bulgar matbuatı Yunan Bulgar itilâfı hakkında endişe izhar etmekte Stîna 3 (Hususî) Cenevre'den dirler. Atina'd* çıkan Elefteran Vima gazetesinin verdiği habere göre son Avrupa seyahatinden dönerken îstanbul'dan geçen M. Venizelos, Türkiye'nin Cemiyeti Akvama girmesi ihtimalleri etrafında Türk ricalile samimî hasbıhallerde bulunmuştur. Gazete bu haberi verdikten sonra Tev • fik Rüştü Beyin muhabirine: « Türkiye Cemiyeti Akvama girmesi için henüz müsaît zaman gelmiş olduğuna kani değildir» dediğini kaydederek diyor ki: «Vazîyetin bugünkü şeklile böyle bir dühulün Türkiye için büyük bir faydayı mucip olması da mümkün srörülmemektedir.» Cemiyeti Akvam ve biz Kasaba Demiryolu kumpanyasî Selkisaray'da asgarî bin kişilik bir bekleme sundurması yaptırma Netice: h'dır. Büyük bir masraf değildir. Millî ruh ve millî inkılâp ter • Tesviyesi zaten mevcut olan se biyesi için en kısa zamanda en kiz kilometrelik yolun her tarafın esaslı bir teskilâta başlamalı. da taş vardır. Bunu bu sene Âf Hatıralarunız eriyecek, hafı yon yaptırmalıdır. Çünkü gelecek zalarımız zayıflıyacak diye öy • sene onuncu yıldönümüdür. Büle korkuorum ki .. yük bir masraf değildir. AKA GÜNDÜZ Abide civan susuzdur. Bir, iki arteziyen açmak vazifesi KütahMaliye Vekili istanbul'a ya'ya düşer. Büyük bir masraf degelmiyecek ğildir. Ankara 3 (Telefonla) Maliye Abidenin cenubundaki düz, Vekili Abdülhalik Bey 10 gün sonra merasim sahasına lâzım gelen ge işe başlıyacaktır. Vekil Beyin bu müddet zarfında tstanbul'a gideceği nif tribünü tzmir memnuniyetle doğru değildir. hediye edebilir. Çünkü buradaki Mehmet, Izmir yolunda can veTayyare Cemiyeti şubelerinde renlerin timsalidir. Büyük bir tasarruf masraf değildir. Ankara 3 (Telefonla) Tayyare Hâlledilmeli: ..»."iııumııınllillllllllllllllllllHIIIIHIIIIIIHIIIIIIIimillllimilimııııımm,»!,,. Böbrek hastalıklarına çare bulundu Berlin 3 (A.A.) Viyana'h profesör ve seririyatçı Glaessner, karaciğer ve kum hastalıklarının tedavisi îçin her yemekten evvel bir çeyrek litre maimukattar içmek suretile hastalığın def'i çaresini keşfetmiştir. Bu su tedavisi muztarip nahiyelerde toplanan âfet sebeplerini inhilâl ettir mektedir. Bu tedavi ayni zamanda şiryan tasallübü için de çok faydahdır. Tasallübü 250 den 160 a indirdiği müsahede edilmiştir. Sarılık illetini de iki üç günde tedavi etmek tedir. Yapılan tecrübeler çok iyi neticeler vermiştir. 72 mahpus açlık grevî yapîyor Barcelone 2 (A.A.) Barcelone haplsanesinde bulunan 72 mahpus tevkif ve muhakeme edilmelerinin şeraitine karsı protesto mahiyetinde olmak üzere açlık grevi yapmakta • dırlar. Bunlann akraba ve dostlarından bazıları mahpuslardan bir kıs mınm açlık grevi hasebile fazla hararet ve ateşleri olduğunu öğrenerek hapisane kapısında nümayiş yap mağa kalkışmışlardır. Barselone 2 (A.A.) Mah'puslar, Öğleden sonra açlık grevi yapanlan ziyaret için nümune hapisanesine tiği nehir ve diğer tarafında mun tazam bir sıra ile dizilmi* ağaçlarm arasına sıkışan yolu geçtikten sonra daha dar bir yola saptık. Yeni yükselen ayın zayıf ışığı önümüzü kâfi derecede aydınlatamıyordu, buna mukabil karm menekşe rengindeki parlakhğı etrafımızdaki dekoru tenvire yardım ediyordu. Dik yolu dönerken, arkadaşım durdu ve tepede, koyu çamların arasmdan yükselen beyaz bir kütleyi işaret ederek: tşte, dedi. Şuvarzenberg Prenslerinin şatosu... Üç kulesini de görüyorsunuz değil mi?.. 1342 senesine doğru İmparator Dördüncü Şarl tarafından inşa ettirilmiş. Oldukça garip fiziyolojik tecrü beler yapmak için Leh'li bir doktor dört sene evvel buraya yerlesmişti. Sonra ne olduğunu bilmiyorum. Bu doktor esrarengiz bir surette ortadan kayboldu. On sekiz ay evvel de sanatoryoma tahvil etmek üzere doktor Şomberg şatoyu satın aldı. Bu tarihî bina hakkında bildiklerim bundan ibaret! Yolu terkederek çamların altına daldık. Şatonun adamları tarafından Burası Afyon'Ia Kütahya ara • sında paylaşılamıyor. Abidenin hazin noksanları bu yüzden artı yor. Bu vaziyet halledilmelidir. Meselâ Altıntaş bir kaza merkezi yapılabilir; hiç olmazsa tam teşkilâtlı bir nahiye.. Bu civardaki elli, altmış köy işleri için Kütahya merkezine gitmek isteseler vasatî 90, Af yon'a ise 60, 65 kilometre yol tepmeleri lâzım gelyir. Yeni ingiliz hükumetinin haricî siyaseti Cemiyeti riyaseti şubelere gönderdiği tamimde gerek memurin kadro ve maaşlarında, gerekse masraflarda azamî tasarruf icrasım ve neticenin sür'atle bildirilmesini tebliğ etmiştir. Yıldırım Kemal ve arkadaşları: Kahramanın adı verilen istasyondaki şehitler sütunu ebedilik ifade edecek şekilde yenileşti rilmeli ve üstüne Yıldırım Kemal denilen büyük genç Türkün bir Şatonun etrafını devredebilir miyîz? Tabiî. Beni takip ediniz. Genç kemancınm arkasından yürüyor Şomberg'in inine seri nazarlar atfediyordum. Bu, acayip bir doktordu her halde... Çünkü sanator • yom tesis etmek için bu kadar kor kunç bir yer intihap eden adamın ya hastalarının eğlenmesini istememesi, yahut ta tarzi tedavisi itibarile cazip ve güzel manzaralardan uzaklaşmağı arzu etmesi lâzımdı. Havelek kolumdan çekerek kulağıma fısıldadı: Aman dikkat ediniz... Bakın!.. Pencerenin arkasında birisi var! Kimse tarafından görülmemizi is temiyordunuz. İkinci katın aydınlık penceresine dikkatle bakınca bir kadın gölgesi gördüm. Gölge hareket ediyordu. Arkasındaki elbise açık renkte idi. Havelek'e döndüm ve: Bir hastabakıcı galiba, dedim. Yahut ta bir hasta. Müteverrim bir hasta bu tarzda seri hareketler yapar mı?.. Zannet mem. Bakınız başlığmı düzeltecekmiş gibi kollarını nasıl kaldırıyor. Londra 2 (A.A.) Millî hüku • metin takip edeceği haricî siyaset dahilî mahiyette bir takım müsta cel mes'elelerin müzakeresi dolayı • sile son safa bırakılmış gibi görün • mektedir. Bununla beraber evvelki hükumetin haricî siyasetine ait istikamette hiç bir inhiraf vuku bulmamıştır. Hariciye Nazırı Lord Reading kabinenin birbiri ardısıra yaptığı içtimalar a • rasında müsait bir zaman bulur bulmaz haricî siyaset hakkında beya • natta bulunacaktır. Her halde bu gece burada balo verilmiyor.. Bu beyazlı kadın, bütün bir gün hastanın başı ucunda bekledikten sonra elbisesini değiştiren bir hastabakıcı idi. Birden, aydınlık söndü. Binanın diğer taraflarını dolaşmak için oradan ayrıldık. Şatonun garp tarafını teşkil eden cephesinde, geniş bir taraça ve bu taraçanın panjuru kapalı müteaddit pencereleri vardı. Panjurların araIıklarından bol bir ziyanın dışarı fışkırdığı görülüyordu. Havelek yavaşça kulağıma: Burada oldukça kalabalık var, diye mırıldandı. Bakınız rüzgâr banjurlardan birini aralamış... Gördü nüz mü?... Eğer cesaretiniz varsa usulca taraçaya tırmanıp sanatoryomun içine şöyle bir göz gezdirelim. Tereddüt etmedim. Yavaş yavaş, çıtırdı yapmaktan çekinerek, Havelek önde ben arkada, taraçayı boylu boyuna yürüdük ve aralık panjurun önüne yaklaştık. Ziyadan taşan salona korkak bir nazar atfettim, Gör düğüm man^arayı bir daha unutmama imkân yoktu. Mabadı var EDEBl TEFRİKA: 14 Kadife alev MAURİCE DEKOBRA'dan Çok teşekkür ederim. Sözünüze itimat ediyorum. Kar fazla değil... İsterseniz bu akşam, yemekten sonra doktor Şomberg'in sanatoryomuna gizli bir ziyarette bulunalım... Nasıl? Teklifim genç Havelek'in cidden hoşuna gitmişti. Sedlo Stare, eğlence hususunda o kadar fakirdi ki, es • rarengiz bir vazife ile mağmum köylerine gelen bu seyyaha rehberlik etmeği genç viyolonist memul edil miyen bir nimet sayıyordu. Akşam saat dokuz olmuştu. Sedlo Stare'nin sokaklarında canlı bir tek mahluk yoktu. Bazı alçak pencere ) den çıkan sönük ışıklar, karların ndeki kaba kundura izlerini güçî ' ^ydınlatıyordu. Genç Havelek ör ' anatoryomun yolunu tutmuştuk. Bir tarafında granit taşlarının arasından koşarak, sıçrıyarak hızla ye gürultü ile akan suların genislet Gümrük resminden muaf bir madde Ankara 3 (Telefonla) Yün, ipek ve kumaş hurdalarının didik lenmesinden hasıl olacak sodi isimlr maddenin mevadı iptidaiye cetve • line ithali ile gümrük resminden istisnası kararlaştırıldı. Mürebbiye Kibar bir tngiliz kadını iyi bir aile nezdinde 12 yaşından itibaren Kız çocuğu için mürebbiyelik vazifesine taliptir. Ihtiyacı olan ların gazetemiz idarehanesinde (Mis) adresine müracaatleri.