•28 Temmtu 1931 fCamhmiyet SÖKI TEt;GRAFLA Matbuat cürmü! Miiddeiumumî İstanbul gazetelerini dava eiti Bulagristan buğday koruma kanunu Hazine bonoları ne suretle tedavül edecek [Bulgaristan'da iıuğdayı korumak için köylünün elinde mevcut bütün mahsulü satın almak üzere bir miidiriyet teşkil edildiğini ve bu ha susta Bulgar hükumeti taraftndan neşredilen kanunun ana hatlartnt neşretmiştik. Bugün de bu kanunan tatbikına ait kararnameyi derce diyoruz:'} Madde 1 Kanunu mahsus mucibince müdiriyet tarafından satın ahnacak zahirelerin bedeli, tasdik edilen tarife mucibince teslim edilecek istasyonda şu suretle tesviye edilecektir: Zahire bedelinin yüzde yetnıişi peşin para ile ve yüzde otuzu da bayiin hükumete olan borcuna mukabil kabul edilecek olan hususî bonoîarla tesviye edilecektir. Bono larda, zahireyi satan çiftçinin ismi muharrer bulunacaktır. Madde 2 Çiftçi, hükumete karşı olan borcunu ödedikten sonra (bu cihet vergi tahsil memurunun bir vesikası ile isbat edil • melidir) elinde kalacak bonoların faz lasını Bulgar Ziraat Bankasına satabilecektir. Bunun için de köylü, bankaya, sattığı zahirenin çiftçi sıfatile kendi mahsulü sâyi olduğunu mübeyyin mensup olduğu nahiye (belediye) den bir vesika ibraz edecektir. Ziraat Bankası, bu bonoları satın alırken, çiftçinin bankaya borçlu bulunduğu parayı tevkif etmek hakkını haiz olacaktır. Bu, bonolar banka tarafından, kıymeti itibariyesi üzerinden satın ahnacak ve bedeli hükumet hesabma çiftçiye tesviye edilecektir. Bnaka, bu bonoları bilâhare vergi borçlarını ödemek için diğer eshasa satabilecektir. Bu tedîyat esnasında vergî tahsil memurları yüz leva kıymeti itibariyesinde bulunan beher bonoyu mükellef tarafından hükumete 120 leva tesviye edilmiş gibi hesap edeceklerdir. Madde 3 Ziraat Bankası tarafından mükelleflere satılamıyan bonolar için banka «vergi tediye cüzdanı» namile bir takım bonolar çıkaracaktır. Hükumet bankaya bunların nizamî faizini ödiyecektir. Madde 4 Bonoları hâmil olan çiftçi, hükumete olan vergi borç larını ödedikten sonra, ellerinde kalan fazla bonoları, mahsulünün doluya karşı sigorta kooperatifi Mer kez Bankasına karşı olan borçlarmın tesviyesinde istimal edebilecekler dir. Madde 5 1931 senesi mah • sulâtına mukabil köylüye verilecek bonolar 30 kânunusani 1932 tari hine kadar muteber olacak ve bu tarihten sonra keenlemyekun adde dilecektir. Köylüyü Boğdunnıyacağız GAZİ'NİN ESKİŞEHİR'DEKt BEYANATLARINDAN İLHAMLAR: Çok açık ve çok hiddetli söylüyoruz: Medrese kafanız kavuğunu kaldırmadık, mantığı da yasaktır. Fikir softalığını da simokinli, bonjurlu görmeğe tahammül etmiyeceğiz. Bu memlekette şimendifer yaparız, karşımıza melonunu çarpık giymiş bir alâfranga softahk çıkar. Bu memlekette millî banka yaparız, kolumuza softa mantığı dirsek vurur. Bu memlekette enstitüler, lâboratuvarlar, istasyonlar, millî müesseseler kurarız; gece gündüz çalışırız, onların en kısa zamanda en genis randmanlarını bekleriz, ensemize ilmî, fennî. malî, siyasî softalığın binbir çeşid" çullanır. Bu memlekette geçmiş ve gelecek tarihlerin en büyük zaferini yaparız, kafasının içi sanklı ve kalbinin içi incilli bir softalık, dizi dizi mantığı ile onu inkâr eder. Bu memlekette malî fırtınayı ölii ve son dalgalar haline geti • ririz; dünya buhranından hissemize düşeni asgariye indiririz ayni mantık bize hem «milleti batırıyorsunuz!» der hem «haramiler içinde kaldık!» diye haykırırBu memlekette köylünün bir avuç buğdayını asgarî derece kıymetlendirmek ve borcunu azaltmak isteriz, ayni mantık mâni olmağa var kuvvetile çalışır. Böylesini Ali Kemal bile yapmamıştır. Bunu Sevr bile madde perdesile örtmüştür. Buna yanlış bir hükümle (demagoji) diyen arkadaşlarımıza söyliyelim ki bunlar demagoji değildir. Dümbedüz inkılâp hıyanetidir. Günlük politikanın demagojisine dünden öbür gü ne kadar razıyız. Fakat bunlar millî varhğın özüne üşürülmüş zehirli ve çuurlu hançerlerdir. Şimdi de bu softalığın ve bu mantığın çeşitli tipleri, çeşitli meslektekileri, çeşitli yolcuları on milyon Türk köylüsünü bir tahtada, top yekun boeazlamak istiyorlarNiçİn? Çünkü Türk köylüsünün buğdayını ve kesesini korumağa canla başla teşebbüs ettik. Dün bize: Köylüyü batırıyorsunuz! Diyorlardı. Bolluktan fiatlar düştüğü için. Bugün bize: Köylüyü batırı yorsunuz! Diyorlar. Bolluktan düşük olan fiatı yükselteceğimiz ve köylünün kendi cebine birazıcık para sokacağımız için. Eğer meydan verirsek yarın da : Köylüyü kurtarmakla bizi batırdınız! Diyecekler. batırdımz! Diyecekler. Kimleri ama? tliklerine kadar pürüzlü ve kozmopolit bir takım müesseseleri, kemiklerine kadar pürüzlü simsarları ve yardakçılarını. Bu işlerde demagoji, gaflet alelâde ihtiras filân gibi şeyler yoktur. Bu işlerde tastamam bir şuur, dörtbaşı mamu bir tasmim tıkh bulunmak icap ediyordu. O gece yeni açılan Mulenruj barına gittim. Anahtanmı orada bulmuştum. İdil'i prada bulduğum gibi anahtarını da orada tedarik edecektim. Macar artistleri şişesi altı yedi liraya kokain satıyorlardı. Üç şişe bana yeterdi. Ve üç şişeden hiç bir zarar gelmezdi. Kilit açıhncıya kadar... * ÜÇÜNCÜ FASIL ve tasavvur vardır Fakat artık müsaade etmiyeceğiz. Köylüyü şu veya bu murabahacının, şu veya bu spekülâsyoncunun, şu veya bu siyasî enj trikanın kurbanı etmiyeceğiz. Türk köylüsünün en küçük k.ızancı bile Türki'ye en büyük candır. Türk köylüsünün en küçük kazancından en büyük zarara uğrıyacaklar biz değiliz. İşte bu bakımdan da yapılan şey ne demagojidir, ne münakaşadır, ne muhalefet. Tek ve açık hükmü ile hiyanettir. Türk köylüsünü boğdurmı yacağız. Biz Sakarya'yı yapan ve Lozan'dan dönen yağız, y'ğit ve fakir Türk köylüsünün iki kuruşluk buğdayına ve iki dakikalık rahatma göz koyanların gölerini oyacağız, dil uzatanların küçük ve büyük dillerini koparacağız! Çünkü: (... Zarar gorer en ziyade Türk köylusüdur te bunu da hemmiz goruyoruz, duşünuyoruz.) İHEM NALINA MIH1NA Gazetecilik mektebi Yeni matbuat kanunu, bugünkü gazetecilerd»n âli mektep mezunu olmıyanların üç sene daha icrayi san'at etmelerine müsaade ediyor. Buna da sükür! Çünkü, Ahmet fhsan B. gibi, sırf gazeteci oldukları için meb'us olan bazı meb'uslara kalsaydı, âli tahsi! görmemiş gazeteciler üç gün bile gazetecilik edemiyeceklerdi. Muhtelif esbaptan ve bilhassa hayatlarını kazanmak mecburiyetinden dolayı âli bir mektepte tahsilini ikmal edememir olan ?azeteciler, üç sene sonra, ne yapacaklar? O vakte kadar rahmet» rnhmana kavuşmazlarsa. meşrutiyette tensikata uğrıyan memurlar gibi bakkal dükkânı mı açacaklar? Vakıâ gazftecilikle bakkalhk ara sında, münasebet te yok değildir. Ne münasebeti diyeceksiniz? Satılmıyan ve gazetecilik lisanında «iades denilen gazeteler bakkallnra satılmaz mı ya. iste o münasebet!.. Bana kalırsa yeni matbuat kanununun, âli tahsil görmiyenleri, ga zetecilikten menetmesi menfi bir harekettir; bunu müsbet bir hareketle itmam etmek, bir «yüksek gazetecilik mektebi ^ açarak orada bugünkü gazetecilerden. istiyenlerin tahsil « lerini ikmal etmelerini temin eyle mek lâzımdır. Âli bir mektepten mezun parlak ve istikbali açık bir gencin. artık sıkıntılı, cezası bol, mükâfatı az, terakkisi mahdut bir meslek olan gazeteciliğe 3540 lira maasla intisap edeceği pek ümit edilemez. Bu meslekin kahrını, olsa olsa, nasılsa onun aşkına kapılmış olan bugünkü gazetecilerden başkalan çekmez. Buğday mubayası| Tahsis edilen sermaye i inin tezyidi düşüniiliiyor J Ankara 27 (Telefonla) MecAnkara 27 (Telefonla) Zi * • listen çıkan yeni matbuat kanunu ¥ ü raat Bankası borçlu zürradan 7' Âli tasdika arzedilmiştir. Kanun buğday alma muamelesine yakın f resmî gazetede intişarını müteakıp da başlıyacaktır. İlk mubayaat y mer'i olacaktır. sahillerde ve tren güzergâhından !* « yapılacaktır. Bankanın bu işe tah ? Büyük Mtllet Meclisinin cumar sis ettiği 5 milyon lira düşünülen i tesi giinkü son içtimaında kabul eyardım için kâfi gelemiyeceğin f dilen yeni matbuat kanununu, resden satın ahnacak buğday ban / mî gazete ile neşredilmeden evvel yazan gazeteler hakkında Müddeikaca depo edildikten sonra bu umumilikçe dava açılmıştır. mahsulün karşılık gösterilmesi su k [Cumhuriyet Yeni kanunun retile baska bir bankadan istik 1 metni cumartesî akşamı Anadolu Araz yapılarak çiftçiye daha genis *, jansı tarafından bütün matbuata kredi açılması mutasavverdir. ıâ tebliğ edilmiş ve gazetemiz de diger refikleri gibi havadis vermek itibarile vazifesi olan nesriyatı yapmıştır. Anadolu Ajansı hükumetin nimresmî bir müessesesi olduğuna ve bu kanunu da bülten halinde tebliğ ettîğine göre bittabi gazeteler bunun neşrinde bir iştibah ve tereddüde düşemezlerdi. Kasti ve gayrikastî Leningrat 27 (A.A.) Dün sa bir ciirüm olmadığına kani bulundu bah Kutba hareket eden Zeplin bağumuz bu neşriyat için mahkeme lonunda bütün gece faaliyetle çalıye gitmemiz icap ederse neşriyat maşılmıştır. Balon 9000 metre mikâbı hiyetinde olan Ajans bülteninin de gaz almıştır. ayni evsafı cürmiyeye iştirak ve Balonun hareketinden evvel kuithali tabiidir. ] mandan Ekner, Tas Ajansının mu habirini kabul ederek şu beyanatta bulunmuştur: Ankara 27 (Telefonla) Yeni Şimale tam bir muvaffakiyet itikadroların tatbikına başlanacak ve madı ile gidiyoruz. Hava müsait olbu münasebetle lâğvedümiş olan duğu takdüde 20 saatte François Matbuat Umum müdürlüğü vezai Goeseph adalanna varacağımızı üfine de nihayet verilecektir. Yalnız mit ediyorum. Bu adalar civannda Matbuat Hariciye müdiriyeti hali Malguine buz kıran vapurunu bulahazır kadrosile kalacak ve bu ı«ne rak derhal temasa gelmeğe çalışacaiçin dahilî matbuat iflerine de ba • ğım. kacaktır. Kumandan Ekner en son malu mata istinaden müessesesi tarafm dan tayin olunan şimal Kutup hariBursa 27 (Hu. Mu.) Uç sene tasım da beraberinde almıştır. Kuevvel Heyeti Vekile kararile sed • mandan Ekner beyanatı esnssında dedilen Amerikan Kolleji buıasın Sovyet Rusya'nın da yakında kabili da bu sene Türk Maarif Cemiyeti sevk balonlara malik olacağı ümi • tarafından memleketin ihtiyacı düdini izhar ederek demiştir ki: şünülerek ücretli ve leylî bir kız liFriedrich?hafen tezgâhları Sov sesi açılmıştır, lise ayni zamanda yet balonlarının inşası için memnuneharidir. niyetle teknik müzaherette buluna caklardır. Bu bapta müzakerat ce reyan etmektedir. tki taraf arasında Ankara 27 (Telefonla) Hâlen maaaile tstanbul'da bulunan, ts Ban başlıca mes'elelerde itilâf hasıl ol • muştur. kası Hukuk Müşaviri Şevket Mehmet Alî Beyin Yenişehir'deki evin de bir çok eşyanın tahrip edilmiş olduğu bir kaç gün evvel görülerek tahkikat yapılmış, evde bekçi olaSherbourg 27 (A.A.) Liman rak bırakılan aşçı Selim'in eşya ve reisliğine gelen bir habere göre Apara çalmak için evi altüst ettiği an lain Gerbaut'nun Fireceest ismindeki gemisine refakat etmekte olan laşılarak tevkif ve Adliyeye tevdi Reville romorkörü havanın birdanedilmiştir. bire bozulması yüzünden limanlardan birine sığınmağa mecbur olmuştur. Alain Gerbaut'nun gemisi batAnkara 27 (Telefonla) Memmıştır. Bu gemi, Brest bahriye meklekette yetişen koza mahsulünün tebine teslim olmak üzere götürül • ıslahı için Borsada ciddî kontrol mekte idi. yapmak lâzım geldiğinden Bursa [Cumhuriyet Alain Gerbaut'Ticaret ve Zahire Borsasına müte • nun battığı haber verilen küçiik hassıs aza sıfatile Bursa Ipek Böceği enstitüsü müdürünün de iştiraki mu kotrast geçen sene Abidin Daver B. yafık görülmüş ve borsa nizamname arhadaşuruzın naklettiği üzere, tam sinde yapılan tadilât Heyeti Vekile beş sene Büyük Okyanos'larda en müthis fırttnalarla çarpıstıktan sonce tasdik edilmistir. ra $ağ ve talim Fransa'ya avdet etmiştu] Zeplin balonu Kutba gitmek için hareket etti Ve çünkü (Koylu hepımi'.ln velinimehmizdir. Bu nectp unsvrun refahını duşuneceğız.) Matbuat U. Müdürlüğü Bursa'da kız lisesi Evi tahrip eden aşçı! Bu sebepten nankörlüğe de hiyanete de meydan ve imkân vermiyeceğizKöylü buğdayını piyasadan fazlaya satacaktır. Köylü sattığı buğdayın parasını koynuna koyacaktır. Köylü banka borcunu zahire ile ödiyecektir. Köylü mahsul mukabilinde Esasen, gazeteciliğin kendine göyüzde elli avans alacaktır. re bir ihtisası vardır, ki o ihtisası hiç Köylü arazi vergisini bunun bir âli mektep öğretmez, gazete öğIa verecektir. retir. Tecrübe görmemiş âli tahsüli Velinimetimiz refah ve rahat gençleri gazeteci yapmağı diişü nimetine kavuşacaktır. nürken tecrübe görmüş gazetecileBunları sırası ile ve gününde re de âli tahsil vermeği ihmal etmebiz yapacağız. mek münasip olmaz mı? Çünkü, onların da çoğu henüz pek gençtir Evet biz: Bu fırka ve bu hüve pekâlâ mektebe gidebilirler. tnkumet... Yapmaga kat'iyyen azmetti kılâp, herkese, kırkından sonra, mektepte alfabe okuttuğu gibi gazete» ğimiz ve yapacağımız bu işler cileri de, tekrar mektebe başlata den kim zarar görürse görsün, bilir. kimin canı çıkarsa çıksın; umuGazetecilik mektebinin muallimrumuzda değil .. liklerinden birine de Ahmet İhsan B. AKA GÜNDÜZ tayin edilirse üstat ta, talebesi de istifade etmiş olurlar. Alain Berbauf nun gemisi battı İngiliz Başvekili ( Birinci sahifeden mabait ) Kozaların ıslahı Buğdaylarımtz hakkında bir rapor Yunanistan Ziraat Nezareti Türk buğdayları hakkında malumat el • mak için Ticaret Borsasına müra • caat etmişth*. Borsa kimya lâbura tuvarı Türk buğdaylarının evsafı hakkında bir rapor hazırhyarak Yunanistan'a bildirecektir. ticelerin takibine medar riacağını iimit ediyorum. Avrupa'nın mali vaziyetinin heypti umumiyesi hakkında bu vaziyete aklı selim ile ve şeniyetlerden mülhem hîslerle temas ve onu bu sı retle tetkik etmege karar vermis oSan kimseîer müzake ratta bulunacaklardır.^ Sür'at katarı 18,15 ie hareket etmiştir Londra 2v 'A.A.) M. Henderson Beriin'o hareket etniMir. Hazin bir irtihal Emanef sıhhıye muduru doktor Neşet Osman Beyin buyuk mahdumu ve Izmır tuccaranından Talât Beyin damadı guzıde genç eczacılarımızdan E§ref Neşet Bey kısa bir rahatsızlı.ğı muteakıp dıın saat uç buçuk raddelerinde Babıali'deki hanelerınde vefat etmiştir. Cenazesi bugun oğle namazından evvel Babıalıde'ki hanelerinden ihtifalâtı lâyıka ile kaldırılarak Eyup'teki aile kabristanma defnedılecektır. Cenabı Hak garıkı rahmet eylıye ve daha henuz on beş günluk yavrusuna tulu omur ıhsan eyliye âmin. Isanbul belediyesi sıhhiye müdnrn doktor Neşet Osman Beyin oğlu ve Babıali'de Turkiye eczanesi sabibi genç ve kıymetli arkadaşunız eczacı Eşref NeşetBey beş gunlıik hain bir hastalı ğın kurbanı olarak aramızdan ebediyen ayrılmıştır. Bugun saat dokuz buçukta Babıalide'ki hanelerinden kaldınlacak olan cenazelerini ebedî istirahatgâhma teşyi suretile meslektaşları son hizmet vazifelerini ifaya davet olunurlar M. Sitimson Alman harbiye nazırile görüştü Bsrlin 27 (A. A.) Amerika Hariciye Nazirı M. Stimson M. Grbner ile uzun bir ınülâkatta hulunmuştıır. Zannedildiğine göre M. St'mson haricin muavenetini temin için Almanya'nın fedakârlıkta bulvnması lâ zım geldiğini ehemmiyetl*' kaydetmiştir. M. Stimson Fransız Alman münasebatın; ıslah için Almanya' • nın yapacağ* siyasî feıiakârlıklerı saraheten bildirmiştir. Akşam keyfin çok yerinde ninem. Meb'us mu oluyorsun? Hayır. Bizim şirkete mi girmeğe karar verdin? Hayır. Uzme insanı! Söyle işte! Çok güzel bir hanım mı buldun? Hayır! Öööf! Y a n e o l d u ? Ucuz bir ev bulducn! Kahkahalarla boynuma sarıl Izmir maçları tzmir 26 (A. A.) Şehrunizde bulunan »stanbul Spor futbol takı • mı ikinci maçını Altın ordu ile yaptı. Birinci devre 2 1 tstanbul Sporrun galibiyetile bitti. İkinci devrede Altınordu hâkim oynadı ve müsabaka 4 4 e bera berlikle neticelendi. Buna kat'î karar vermiştim. İdil tamamen benim olacak. Bunun için de mazisinde bu «benim oluş» a mâni bir taraf var mıdır, yok mudur? En kısa zamanda bunu öğrenmeli. îşte bu noktada önüme bir kale duvan çıkıyordu. O, bir me zardı. Onu yalnız İdil olarak ta myorlardı. Teyzesinin bir iki sene evvel kanserden öldüğünü İdil söylemişti. İş İdil'e kahyordu. Bunu bana tdil söyliyecektir! Bunu idil'e ben söyleteceğirn! Bir izdivacı lekeliyebilecek taraflar varsa bu hayat böylece devam eder. Yoksa evleneceğim! Bunu biraz da nişanlanmak uzere olan kızımm hesabına yapmağa mecburdum. Ben geniş bir müsamaha ile hareket edebilirdim, fakat kızım ve gireceği cemiyet için çok dikkatli ve man Türkiye Eczacılar Cemiyetitaden: Manisa hapisanesinde hadise Manisa 27 Saat beş buçukta hapisanedeki mevkuflar arasında bir kavga çıkmış, müsademeler olmustur. Neticede mevkuflardan birisi ölmüş, birisinin gözü çıkmış, bir diğeri de ağır surette yaralanmıştır. Diğer üç kişi de hafifçe yaralan dılar. Cenevre 27 (A.A.) Tınaztepe topito muhribi bugün denize indirilmiştir. Merasimde mahallî hüku met erkânı, kalabalık bir halk hazır bulunmuştur. Getninin kordelâsını Türk Bahriye Müsteşarının kızı kesmiştir. he vermişti. Orospuluğundan o kadar tatlı tatb, açık açık bah sediyordu ki adeta, ben tertemiz bir kadınım. Kötü ve müfsit insanlarla alay etmek îçin onların iftiralannı tekrar ediyorum, demek isterdi. ö t e d e görünen bir hayatı da vardı. Sabaha kadar Oral'in düştüğü zâfla muztarip oldum. İhmal edilen aşkı o kadar mı müessirdi ki onu çok feci ve korkunç bir iftiraya kadar sürüklemişti? Ertesi gün bunu arkadaşıma açtım: Evet, dedi. O mes'ele halledilmiştir Mes'ele anlaşıldı, ne kadında ne iki arkadaşında fena hiç bir şey yoktur. Ercan da kurtulmuştur. Artık İdil'i serbest bırakabilirsin. Bu son sözü içimden şöyle tashih ettim: Artık bu kadını tamamen kendine hasredebilirsin. Tınaztepe denize indirildi EDEBÎ TEFR1KA: 38 KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ Hadi, hadi, o kuruntuları bırak ta ömrümüz ne kadar sü recekse o kadar mes'ut yaşıya • Iım. Birdenbire sustu ve iki kadeh susuz ralnyı birden içti. O gece geç vakte kadar bütün matemli, göz yaslı, hıçkırıkh sarkıları çaldı, söyledi ve oteline çok yorgun götürdüm. Bu kadında kendisinin de söylediği gibi bir bulanıklık vardı. Fakat bu bir kova çirkef bula nıklığı mıydı, yoksa bir bardak su mu? Bu anlaşılmıyordu. Hem bu kadında kendilerine güve nen, iradeli insanların ifadesi Bu bana nq,üsbet bir şüp dı. Ne iyi, ne iyi! Müstakil değil mi? Kapı kapamacasına! Oh! Ne alâ! Küçük mü? Aman küçük olsun da onu ben kendi elimle tertibe koyayım. tki oda bir sofa ha! Biri sana biri bana. Sofayı da misaf ir saionu yaparız. Bir gün sen yemek pişirirsin, bir gün ben. Üşendiğimiz günlerde de Abdullah Ef endinin Merkez lokantasından getirtiriz. Vay vay! Sen bu akşam mufassal sofra hazırlamışsm. Mi ölü renkli şeytan Bir tane de boş kokain şişesi aldım. Eczaneye uğradım, biraz asitborik istedim. Eve gelince asitboriği boş şişeye doldurdum ve yeleğimin üst sağ cebine koydum. Asıl kokainlisini de sol cebime.. Akşamı bekledim. Kapı açıldı, merdivenlerde onun ayak sesleri. Çok neş'eli göründütn. Benim neş'emi görünce o da neş'elendi: saf irlerin varsa haber ver savu şayım. İki takım oluşuna göre bu ziyafet özömüze mahsus demek. İçeriz be ninem! Bal gibi içeriz. Bir akşam da böyle olsun. Yarın benim de işim yok. Gâvurcukla nonoş bugün beni rahat bırak mağı kurmuş olacaklar ki ne telgraf çekmişler, ne mektup gön dermişler. Ne vakit geliyorlar? Bu gidişle uzıyacak. Uzıyacaksa seninle bir şey yapalım. Ne istersen hazırım. Önce şifa niyetine şu susuzu bir çak ta sonra söylerim. Kadehini kaldırdı: Allahasmarladık! Gülegüle! İçki kadehini kaldırıp «sıhhatinize» yerine «Allahasmarladık* sözü Ankara'ya İdil'den yadigârdır. Mabadi var