Cumhuriyet SON TELGRAFLAR . ı ıı ı | mi Bursa'da çirkin bir tecavüz hâdisesi oldu! Zavallı bir genç kızı feci bir şekilde tuzağa düşürdüler Bursa 10 ((Hususî) Orta mektep talebesinden İbrahim ismin de bir şahis 17 yaşlarmda Edibe itminde bir kızı karidırarak kıra götürmüştür. İbrahim yolda arkadaşma rastlamış ve beraberce Na ip deresine gitmişlerdir. Evvelâ İbrahim arkadaşından ayrılarak kızın bikrini izale etmiş sonra arkada şını da aynı şeni harekete tevessül ettirmiştir. Diğer taraftan hâdiseyi tarassut eden beş tatar çocuğu yorgan ve yatak getirerek sabaha kadar eğ • lenmişler ve kızcağızı perişan et mişlerdir. Kızının eve gelmediğini gören babası polise müracaat et miş ve taharriyata başlanmıştır. Edibe ertesi sabah bulunarak hastaneye kaldırılmış ve miiteca vizler derdest edilmif lerdir. Sahibinin rızası olma ı dan bir mal nasıl satılabilir ? Mersin'den Kemal Efendi isminde bir zat Istanbul'daki ehibbasından Abdülkadir B. namına bir sepet içinde por • takal, tatlı ve kaysı gönderi yor. Paket usulüne tevfikan gönderilen bu sepet içindeki maddelerden bazıları sulan mış olacak ki Haydarpaşa'da sepetin altında bir sızıltı görüliiyor. Sahibinin müracaatine ve rızasına bakılmadan paket yüz otuz kuruşa talibine satı • Iıyor. Abdülkadir Bey paketi almak için Haydarpaşa istas yonuna müracaat ettiği zaman hâdiseden haberdar oluyor ve istasyon müdiriyetine müracaatle sepetin niye tetkik edil meden satıldığını soruyor, istasyon müdürü: kaide böyledir. Bu gibi eşya ambara kaldırılmaz, sizin sepet te yüz otuz kuruşa satılmıştır. Müracaat edin, paranızı| alın, cevabını vermiştir. Eğer böyle eşyayı ambara kaldırmak kaideden değilse ashabının itimat ve emniyet lerini celp için olsun onları ayrı bir yerde muhafazanın da imkânı yok mudur? Çünkü muhteviyatı ne olursa olsun ashabı onları aynen almak isterler. Ve idarenin halk nazarındaki beraeti de ancak bu suretle temin edilir. Sepetin içinde sulanan maddelerin yanı başında kıymetleri yü; otuz kuruşun kat kat fevkinde eşya bulunmadığım memurlar nasıl anlamışlar da bunu kendilerince sepetin değeri addederek onu satmışlardır. Emanete hiyanet nasıl caiz değilse halkın mevduatına karşı da çok kıskanç ve daha dürüst davranmak lâzımdır. di yortız. Şan ve kahraman |HEM NALINA MIH1NA Yazan:: CENAP SEHABETTİN SEHABETTİN %mm^mmmm^ Şan nedir ki uğrunda hayat feda olunuyor ve hayattan uzun yaşıyor?. Mev'ut mükâfatı şan ulunca ihtiyar edilmiyecek fe rağat yoktur. Şan hürmetine insan işkencelere katlanır ve şan kazanmak için tebessümle can verir. Şan eğer insanı yutan bir dev olsaydı gene beşeriyetin gözü için o bir iştiyak ufku olacaktı Beşerin faniliğinden emin olmak ve ölümle kapanacak gözlerin bir daha açılabilmesini inıkânsız görmek şan sevdasına mâni değildir. Velev hayalierde bir hayal şeklinde olsun, n)ha • yetsiz uzun ve nihayetsiz ulu yaşamak: lşte şan âşıkmın yayesi budur. Şandan istiğna ancak yüreğinde şan ümidi kalmıyanların yapmacığıdır. Dünyayı terkeden keşiş bile inziva bucağında şan umar; ve sonunda şan iftarı muhakkak olsa bütün ömrünü perhize vakfederdi. Beşer için şan dinlerin tebsir ettiği Cennete benzer: Herkesin gönlü ve nazarı oradadır, ama eli yetişmez. Şanın samimî müptelâlarına öyle gelir ki hayatını cömertçe sarfetmiyen kuvvetli yaşamış olmaz ve hayat ancak dağılmakla imtidat kazanır. Şan şüphe yok ki ölüme mâni değildir; fakat ölenleri hafızamıza taşır ve nis yan boşluğunda hiç olmaktan kurtarır; cismi değilse bile ismi mumyalar ve yıkılmıyacak zaman ehramının şahikasına rekzeder. ömrünüzün ötesinde sizi asırlara arzedecek güneştir ki şan güneşidir. Şan ile şohreti tağlit etmeme liyiz: Şöhret için az çok geniş bir dairede tanılmış olmak kâfidir. Göze çarpacak yahut gürültüsü kulakları dolduracak her iş şöhret teminine kifayet edebilir; şöhret getiren hareket iyi yahut kötü olsun: Meselâ Don Juan meshur bir zendostu; Hacı Bekir bir meshur şekerci; Fantoma Mehmet meshur bir hırsız; Çakırcalı meshur bir haydut... Şan için beşerin vüs'ünden taşkın işler lâzımdır. Başına bir taç koyup tahta kurulanların çoğu şöhret aldı; lâkin ancak parmakla gösterilen bir, ikisidir ki şan almıştır: İskender gibi. Şan bir muvaffakiyet mes'elesi olmadığı gibi bir müddet mes'elesi de değildir. Bir günlük şöhretler vardır, bir gazete sütununda gömülü kahr. Neron'un şöhreti gibi uzun asıriara süren şöhretler de görülür. Bunların hiç birine şan denmez... Şöhret, hayret değil, hayranlık telkin elmelidir ki şan olsun: Dara meşhurdür, Vaşington şanlı .. Makyavel şöhretlidir, Patsör şanlı. Her taç bir şan olmaktau uza<csa da her şan bir teçtır, vc çok kere hayattan çıkmış başlara konar Zafer lezzeti ve beka iştiyakı: Şan galiba bu iki unsurdan te rekküp ediyor. Hayata inanıyorsanız mücadeleden hoşlanacaksınız; mücadeleyi sevenler galebenin meftunudurlar; her galebe bir kaç galebe iştihası getirir ve galebe iştihalan beka aşkına müncer olur: Zanmmca işte şanın şeceresi. Kahramanlar için hayat yolu şan yoludur. Zira kahraman ancak kendi kuvvetini hissettiği nisbette yaşadığını anlar; ve ya şadığından emin olmak için kudreti kendisine şan temin etmek lâzımdır. Kahraman ne zafere doyar, ne zaferin getireceği şana. Bütün cihanı fethetse kendine yeni fütuhat kıt'alan bulmak için bir cihan daha yaratmak ister. . Kahramanları kartallara teşbih ederler; evet, haklıdır, fakat yuvası bütün arz olmak şartile!. Maamafih şan münhasıran bir kuvvet semeresi olmadığı gibi her kuvvetli de kahraman değildir. Kahraman o kuvvetlidir ki yalnız vukuatın silsilesini değil, tesadüfü de iradesine münkat eder. Onun teşvikine hiç bir di mağ mukavemet gösteremez. Câzibesile istediği gibi toplar ve dilediği anda dafiasile dağıtır. Doldurmak ve boşaltmak onun için iki âzim kımıldamasıdır. Onu kovana davet etseniz bir saat sonra an beyi olur. Zira kuvvetini yalnız müessir ve müsmir darbelere sarfeder ve onun her vurduğu yer velut bir meşime olur. Kuvvetini, darbesini, hedefini, hepsini hayra matuf bir isabetle ölçtüğü için kılıcı neyi kesse kabzasında fazilet biçimi vardır. Her büyük kahraman yeni bir imanın peygamberidir: Beşe • riyetin hayatî ihtiyaçlarından birini tatmine gelir ve guya tarihte kaza ve kaderin vekili olur... Kahramanlar alelekser iğtişas devirlerinde doğarlar ve iğtişas âmillerini ezen bir salâh ve necah vazu kesilirler. Mahsulü çabık çürüyen galebelerin kahraman nazarmda hiç bir kıymeti yoktur. Onca her eserin mahiyeti yaşadığı müddetle tayin olunur. İradeleri kahramanların kulaklarına daima şunu telkin eder: «Başardığmı yaşat!» Filhakika kahraman için nükbet ve sükut, vücude getirdiğinin yok olduğunu görmek ve ezeldenberi sıfır olup giden hesapsız insanlara kendisinin de bir sıfır olarak iltihak edeceğini hissetmektir. Kolay olduğu için varlığa galebe kahraman nazarında istihkara şayan görünür; o, yokluğa ve karanlığa galebe etmeli ki zafer tadı duysun. Alelâde bir umandan mekân fütuhatı ile iktifa edebilir, fakat zamanı zebun etmedikçe bir kahraman kendini muzaffer hissetmez. Kahramanlar muhitlerinden belki biraz muhabbet, fakat daha ziyade hayraniyet isterler. Onların hayatı her zaman iyi olmıyabilir, lâkin baştan başa güzeldir. Ve o güzellik aşktan ziyade hayranlığı celbeder... Hemen her kahramanda kuvveden file gelmiş bir veya bir kaç hulyamızı buluruz; hayattan umduğumuz ince mükâfatların, bakarı/ ki, en yüksekleri onun koltuğundadır: Onun için gönlümüz hayranlıkla ona atılır. Kahramanlar geniş götürler ve toptan karar verirler; fakat kim bilir neden, hazır cevap değillerdir. Maamafih bütün ken dilerinden sâdır olan hareketler gibi sözlerinde de kuvvet vardır: Senaları okkalı, hicivleri birer yıldırımdır. Onlar çok kere dimağ ve kalp şairi, ve her zaman her zaman vukuat ve icraat şairi • dirler. CENAP ŞEHABETTtN Bir şey kırılacak ama... Şu Fransız artisti Marie Bell yaman . ^m. Hem yaman olmasaydı, hiç Mısır'ın pamuk Kralı ile Türkiye'nin şeker Kralı, onun için biri Mısır'dan İstanbul'a, diğeri İstanbul'dan Bükreş'e kışta kıyamette vapur veya tayyare ile seyahate çıkarlar mıydı? İşte bu yaman san'atkâr, şimdi bir Fransız tayyarecisile beraber rökor kırmağa kalkışmış. Tayyareci Delarochette (Dölaroşet) tayyaresine Marie Bell'i de alarak «hattı müstakim üzerinde mesafe rekorunu kır • mak üzere» semanın maviliklerine saldırmış. Tayyaresinde o fettan Fransız güzeli varken «hattı müstakim» üzerinde rökor kırmak için insan melâike olmalı.. O şevk ve işvekâr artist yanın da iken tayyarecinin rökor yerme kemiklerini kırması daha muh • temeldir. • * * ım..»THiraflllllMI!llffliniHHHIIIIII|llllllflllt!lffllfflmillwmımi(mnm Bütçe Encümeninde Arazi vergisinin kâmilen ilgası vemahsulâttan vergi almması düşünülüyor Ankara 10 (Telefonla) Bütçe Er< ümeni arazi vergiti Uzerindeki tetkikatına devam ediyor. Encümene dahil olan meb'utlardan mühim bir kısmı bu verginin kâmilen ilgasınt, buna mukabil mahtulâttn hini ihracında cinslerine ve nevilerine göre birer vergi alınmaaını ileri *ür • mektedirler. Bu suretle tahsilât için teşkilâttan v devamlt maaraflardan kurtulma imkâm hatıl olacaktır. Tahriri arazi heyetleri ile bunla • rtn koyacakları kıymetlere itraza ve bu bedeli tetkik için tekrar heyeU ler ikamesine hacet kalmıyacak şekilde yaptlan çok mahim bir teklif ehemmiyetle tetkik edilmektedir. Garip bir tesadüf! «Yeni Gün» ün birinci sahifesinde her gün kırmızı yazılarla ihtilâl, hücum, bomba, kurşun, tabanca, kama, boğuşma, boğazlaşma gibi serlevhaları gördük • çe gayriihtiyarî irkiliyorum. Sonra hatırlıyorum ki bunlar, Allah göstermesin, bugüne değil; Zaptiye Nazırı Nazım Paşanın hatıratına ve Sultan Hamit zamanının vak'alarına aittir. «Yeni Gün» bu kanlı vek&yiin tarihçesini tefrikaya 13 haziran günü başlıyor. Ben 13 rakamının uğursuzluğuna inananlardan değilim ama, o şeametli devrin gün< lerine ait bir tefrikanın meş'um addedilen ayın 13 üncü günü başlaması, her halde, garip bir tesadüftür. İki menfidenbir müsbet çıktığı gibi iki şeametten de bir meymenet çıkarak bu tefrikanın gayet çok okunacağını ümit edebiliriz. Ziraat mektebi Iktisat Vekâleti bir kanun hazırlıyor Ankara \V (Telefonla) İkti sat Vekâleti inşaatı ikmal edilmek , üzere ol»n Yüksek Ziraat Mühen dis mektebi hakkında bir kanun lâyihası hazırlıyarak Başvekâlete göndermiştir. Iktisat Vekâletinin tâli ziraat mektepleri muallimleri için hazırladığı bir talimatnameye göre tâli ziraat mektebi muallimlerinin dereceleri 12 den başhyarak 25 aene sonra 4 üncii dereceye kadar çıka • rılabilecektir. İki meb'usluk Kütahya ve Uşak Be lediye reislerinin meb'| usluğu kabul edilmedi Ankara 10 (Telefonla) Meb'us intihap edilen Uşak vc Kütahya Belediye reislerinin intihap mazbataları Kütah ya'dan gelmiş ve alâkadar encümenlere havale edilmiştir. Belediye reislerinin meb'us intihaplan gayrikanunî olduğundan maıbatalar reddedilerek yeniden meb'us intihabatının icrası için mahallerine tebliğat icra edilecektir. Doğru değil mi ? •M l^ll ^ ^ Komünistler Nakz kararı üzerine bazıları beraet ettiler Ağırcttza mahkemesinde evvelce muhtelif surette hapis cezasına mahkum edilen komünistler hakkındaki karar nakzcdilmiş ve bu davaya yeniden başlanmıştı. Bu dava hitam bulmuş, yeni karar tefhim edilmiştir. Yeni karara göre maznunlardan Emin, Remzi, Hasan Âli Ef. lerin cezası iki seneden bir seneye tenzil edilmiş, Cazim Ef. beraet etmiş, Münire ve Nihal Hanımlara altışar ay ceza verilmiş, cezaları tecil olun muştur. Evvelce birer sene hapse mahkum olan tsmail, Ziya, Nusrat Halit Ef. ler beraet etmişlerdir. Celâl MuhtarB. Avrupa'ya talebe göndermek vadinde durtnuş mu Meshur iktisatçılarımızdan ve zenginlerimizden doktor Celâl Muhtar Bey her sene masrafını kesesinden vererek Avrupa'ya talebe göndermek için Tıp Fakültesine bir vaitte bulunmuştu. Muhterem doktor o zamandan • beri bu vadini incaz etmemiştir. Celâl Muhtar Bey, bunun sebebi kendisine sorulunca, şu cevabı vermiştir: « O zamanlar Fakültede yağIı boyalar, mermer tezyinat ve saire gibi lüks işler için 60 bin lira sarfedildi. Tasarruf mefhumile kabili telif olmıyan bu sarfıyata israf demek daha doğrudur. Sonra Fakülteye Rasim Âli Bey gibi bir zat muallim diye tayin edildi. Avrupa'ya talebe göndermek için vereceğim paraya bir yedi emin aramak hakkımdı. Halbuki o zamanlar Faükltede harvurulup harman savruluyordu. Belki vadimi, kendim ve kendi paramla yerine getirdim ve getiriyorum. Bundan kime ne, kese benim, para benim değil mi?» Muhittin B.in temasları Ankara 10 (Telefonla) İttanbul Valisi Muhittin B. bugün Da • hiliye Vekili Şükrü Kaya Beyi zi yaretle bir buçuk saat kadar görüştü ve Vilâyet ve Belediye işleri hakkında izahat verdi. Muhittin B. müteakıben Dahiliye Müsteşarı Hilmi Beyle de ayni mes'ele etrafında temasta bulunmuştur. Komünistler Norveç'te kanşıklıklar ve müsademeler oluyor Oslo 9 (A.A.) Dün ögleden sonra Portsgrund'de ciddî kanşıklıklar olmuştur. Bin kadar nümayişçi, iki aydanberi devam eden pat ronlar grevine rağmen cebrcn rıh tıma giderek çalışmak istemifler • dir. 120 polis memuru rıhtımın methalini müdafaa etmiştir. Nümayiş • çilere karşı itfaiye tulumbaları kullanılmıştır. Bir aralık nümayişçiler taş yağdırmak suretile polis hattını yarmağa muvaffak olmuşlarsa da polisler tekrar cephe tutarak nümayişçileri geri atmışlardır. Bir çok polis memuru hafifçe yaralanmıştır. Diğer taraftan rıhtıma giden yolu müdafaa eden altmış polis memuru ile mühim bir nümayişçi grupu arasında daha ciddî bir müıademe olmuştur. Bu grup hemen hemen tamamen komünistlerden mürekkeptir. Hâ dise mahalline asker kıtaatı gönde rilmfştir. Bir kaç gün evvel tevkif olunup Oslo'ya gönderilen ve iki gün evvel de tahliye olunan Portsgrund sos yalist fırkası reisi nümayişçiler ta rafından yapılan bu tecavüzleri şiddetle takbih etmiştir. 30 senelik memurlar Ankara 10 Vekâletler 30 senelik memurların listesini hazır Iamaktadırlar. Bu listelerin önü • müzdeki hafta zarfında ikmali muhtemeldir. Izmir'de satılacak kitaplar Izmir 10 Metruk mallar idaresindeki kırk bin cilt kitaptan bir çoğunun yunanca olduğunu haber alan Atina'lı bir müessese bu kitaplara telgrafla talip olmuştur. Ki tapların tetkiki için ilmî bir heyet teşekkül etmiştir. Katil Rilstem 15 sene hapse mahkum oldu Geçen kânunuevvelin 17 in ci gecesi Tak sim'de Gazha • ne yokuşunda sarhoşluk sai kasile İsmail isminde bir berberi öidüren Rüstem'in mu hakemesine dün Ağırcezada başlanmış ve muhakeme intaç edilerek karar Katü Riıstem tefhim edilmittir. Rüstem'in bir münazaa neticesinde Ismail'i sustalı çakı ile öidürdüğü sabit görülmüş, on beş sene ağır hapse mahkum edîlmiştir. Bir fahfelbahir batfı Londra 10 (A.A.) Posedon i simli tahtelbahir Çinde kâin Wihaimei limanının 21 mil şimalinde bir tüccar gemifi ile çarpışarak batmiştır. Beş zabit ve 26 tayfa kurtarıl mıştır. Mürettebattan kaybolan 18 kişinin cesetleri bulunamamıştır. îki tayfa kurtulduktan sonra ölmüştür. Heyeti Vekilede Ankara 10 (Telefonla) He yeti Vekile bugün toplanarak cari muamelâtla meşgul oldu. Hukuk ve Mülkiye mezunları Ankara 10 Dahiliye Vekâleti Hukuk ve Mülkiye mezunlarının tâbi tutuldukları iki buçuk senelik staj müddetini kısaltmağa karar vermiştir. Mevcut kaymakamların yüzde kırkı âli tahsil görmemiş ol • duğundan Hukuk mezunlarından idarî vazifelere tayinini arzu eden • ler, bunların yerlerine tayin edile ceklerdir. Marie Bell rekor peşinde Leburje 9 (A.A.) Tayyareci Delarochette, 280 kilo sikletinde 2 kişilik ikinci smıf hafif bir tayyare ile hatti müstakim üzerinde mesa • fe rekorunu kırmak üzere saat 7,26 da havalanmıştır. Tayyarede 40 beygir kuvvetinde bir motör vardır. MTayyareciye Comedie Française artislerinden Marie Bell refakat etmektedir. Mumaileyhima, saat 13 te Berlin üzerinden uçacaklarını ümit etmektedtrler. Hali hazırda reko run sahipleri 600 kilometre mesafe katetmiş olan bir Fransız takımı dır. Edirne ve havalisinde feyezan Çekoslovakya'ya tötGn ihracı tzmir 9 (A.A.) Çekoslovakya tütün rejisi hakkında şehrimiz Ti caret Odasına gelen malumata nazaran badema münakataya iştirak e decek her satıcmın tsklif «ylediği tütünlerîn kendi malı veya tütünlerden bizzat mes'ul olduğunu mübeyyin resmî bir şehadetname ibrazı mecburiyetinde olduğu bildirilraiş tir. Tapu U. müdürlüğü Ankara 10 (Telefonla) İnhi lâl eden tapu ve kadastro müdiri yeti umumiyesine şimdilik kimse tayin edilmîyecektir. Bu müdiriyeti uraumiye yeni teşkilâtın icrasına kadar bizzat Vekil Mustafa Abdül halik Bey tarafından idare edilecektir. Idam mahkumu bir doktor Montpellier 9 (A.A.) İki zevcesini birbirini müteakıp zehirle miş ve hemşiresini de zehirlemeğe teşebbüs etmiş olmakla itham edi len doktor Laget idama mahkum edilmiştir. Bu dava, müttehimin şah•iyeti dolayıtile büyük bir alâka u yandırmıştır. Bulgaristan'da yağan şiddetli ve sürekli yağmurlar yüzünden Meriç ve Tunca nehirleri taşmış ve Edirne şehri ile nehir kenarında bulu nan bazı köylerin mezru arazisi su altında kalmıştır. Hasarat miktarı henüz tesbit edilmemiştir. Zarara ugrıyan halka yardım edilmesi için Dahiliye Vekâletine müracaat • • dilmiştir. Cenubî Bulgaristan, s«y • Paris 9 (A.A.) Beynelmilel içki ^ lâp ve doludan müteessir olmuştur. memnuiyeti aleyhtarları birliği bu Bulgaristan'ın uğradığı zararlar bigün Paris'te 12 inci kongresini ak zimkinin bir kaç misli fazladır. tetmiştir. Içki taraftarları Tayyare piyangosu bugün Darülfünun Konferans salonunda çekiliyor