r Faik gazetesini katladığı vakit gözleri gene aşağıya doğm bakar bir vaziyette kaldı. Saat heniiz dört olduğu için tramvayların tenha zamanıydı. önündeki kadının üstüste atılmış bacaklarını derin bir vuzuh ile gorüyordu. Bileklerinden baldırlarına doğru kusursuz bir intizam ile yük selen bu bacakların sahibesi kahve renginde kadif e bir manto giymişti. Faik bir müddet gözlerini kaldınp kadının yüzüne bakmakta tereddüt etti. Içinden: Genç ve güzel bir şeyse, diyordu, niçin görüp te müteessir olayun!.. Çünkü Faik çok çapkın ve kadma düşkün bir gençti. Kendine ait olmıyan bütün yakışıklı Havva kızları için kalbinde bir yara açıldığını, ruhunda bir iztırap filiz verdiğini hissederdi. Fakat uzun müddet dayana madı. Kıvrık burunlu, biraz büyükçe ağızlı bir çehreyi inceden inceye tetkike başladı. Otuz beş yaşına yaklaşmış de nebilirdi. Kocasile veya her hangi birile son bahannın en hararetli devresini yaşadığı gözlerinin al tındaki mor hatlardan belliydi. Harbiye'ye geldikleri zaman kadm davrandı. Faik ta arka • sından.. O onde, delikanlı arkada Maçka'ya doğru yürüyorlardı. Aksam güneşine maruz kaldığı için sol kaldırım tenha idi. Rus'ların oturdukları apartı • manın önüne geldikleri zaman sanki birlikte gidiyorlarmış gibi Faik yanına yaklaştı ve: Hanımefendi, dedi, ayni semte gidiyoruz galiba.. Beraber vurümemize müsaade buyurulur mu?. Eğer aksi bir cevap almış, yahut hiç cevap almamış olsaydı, böyle alaturka flört yapmağa kalkmış olduğu için çok derin bir mahcubiyet duyacaktı. Fakat kadm hafifçe gülümsiyerek: Bilmem! Cevabını vermişti. Bunun: «Hay hay!» Demek olduğunu anlamıyacak erkek var mıdır acaba bu dünyada.. Uç, dört dakika içinde öyle sıkı fıkı ahbap oldular ki konuşa konuşa ne kadar yürüdüklerinin farkına varmadan Beşiktas'a kadar inmişlerdi. Şüphesiz Faik ta kadının hoşuna gitmişti. Yoksa bu kadar kısa bir tanışıklık neticesinde onun apartımanını ziyareti kabul eder midi hiç.. Peki, diyordu, gelirün.. Fakat bu ilk ve son görüşüsümüz olacak.. Bir daha birbirimizi arıyıp sormıyacağız. Bir erkek, hususile Faik gibi bir Don Juan için bundan büyük bir nimet olamaması lâzımdı. Halbuki bu teklifin kadm tarafından yapılması canını sıkmıştı. Sureta kabul etmiş görünüyor, lâkin içinden: Korkma, diyordu, ben seni arar tarar nasıl olsa bulurum! Çılgın bir sevişmenin sarhos Iuğunu gidermek için yumuşak arkalıklı asrî koltuklara yaslan dıkları vakit Faik mütecessis ol duğu kadar da endiseli soruyor du: Kuzum bana çok merak oldu.. Niçin bir daha birbirimizi görmemeği çart kostunuz.. Bunu bana anlatır mısınız? Kadm gülüyor: Niçin diyordu, bir kadının da siz erkekler gibi hareket et meğe üzenmesi tuhafınıza gidiyor.. Devamlı münasebetlerden hoslanmadığım gibi onlan idare için vaktim de müsait değil.. Arasıra böyle macera aramağa çıkıyorum.. Tıpkı bir erkek gibi şikârımı ben intihap ediyorum.. Bakmıyın, ilk teşebbüsü gene size bıraktım ama bu, ne kadar olsa gene kadınlığımın an'anevî te.sirinden kurtulamadığım.. Haydi.. Verin elinizi. Allasımarladık. Hiç müteessir olmayın.. Benden çok gençsiniz. Ve çok yakışıklı sınız.. Yann birini daha bulursunuz! Nakleden CtttnKuriyeİ jjiıiııiHiımniRiiııniMiııııııııııııııuııiıııtıııııııiHiııııınnuımınit^ ^>nrııiHnıiHnııiMiNiııı«ııınıınınınıniHiiH(iinıııııııtHiiHuıııiıiir 3 Majns 1931 Son maç Selânik panayiri Sırp'lar bugün İstanbul muhteliti ile karşılaşıyorlar Belgrat şampiyonu Beoğradski takımı bugün dördüncü ve son müsabakayı Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş takımları oyuncularından teşkil edilecek bir muhtelit takımla yapacaktır. Misafir takı mın şimdiye kadar yaptığı üç müsabakada aldığı neticelerden sonra bugün yapacağı son maç çok şayani dikkat olacaktır. Misafirlerimizin oynadığı üç oyun göstermiştir ki, Belgrat şampiyonu futbolda bize nazaran bir çok noktalarda yüksektir. Galatasaray'ın galibiyeti ve Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın berabere kalmaları, bizun onlardan yüksek oluşumuzdan değil, çok gayretli ve canla başla oynamamızdan ileri gelmiştir ve misafirler de cuma günü hakikaten çok iyi oynamışlardır. Bugünkü müsabakayı kazanmak bizim için bir zarurettir, bu takıma karşı ayn ayrı mağlup olmadan, hatta bir tanesinde galip gelerek üç müsabaka yaptıktan sonra bir muhtelhin bu takım karşısında iyi bir netice alamaması çok abes olacaktir. Maamafih misafirler de bu son maça azami ehemmiyeti vermekte, bütün kabiliyetlerini sarfedecekle • rini söylemektedirler. Oyun tarzı • mızi kavramış, oyuncularımızı ye • gân yegân tanımış ve sahamıza a • hşmış, ayni zamanda bir günlük fanladan istifade ederek dinlenmis olan Belgrat şampiyonu bugün hakikaten tehlikeli bir rakip olabilir. Sırp takımının karşısma çıkarılacak muhtelit takımın bu noktalar nazari dikkate ahnarak müsbet bir şekilde tertip edilmesi çok şayani arzudur. Hususî Tedris Usulleri Faaliyet, Toplu tedrisat ve Demokrasi prensiplerine göre Maharrirî: Müderris tsmaü Hakkı Bey. Naşiri: Muallim Ahmet Halit kitaphaneri tstanbul 1931 Müderris ts mail Hakkı Beyef endinin ( Hususî Tedrisat Usulleri) unvanlı eseri neşretmekten mak sadı ilk mektep muallimli ği edenlere yeni tedris usulleri hakkında düşündükleri tsmaü Hakkı B. ni söylemektir. (Sahife 7) Eski terbiye usulü: değişmez, âlemşümul ve her zaman ve mekânda tatbik olunur kaidelere müstenit idi. Halbuki terbiye düstur ve kaideleri değişe bilir. Değişmiyen terbiyenin ka • nunlan, prensipleridir. (Sahife 8). Terbiyenin en büyük kanunu değişmek, yeni hayatın İhtiyaçlarma uymaktır. tnsan mücerret bir mefhum değildir. Mensup olduğu cemiyetle yaşar, değişir, terakki eder, tarihî, coğrafî bir mefhumdur (sahife 8). tsmail Hakkı Beyin hedefi asrî a dam yetiştirmektir (sahife 9 ) . Muhterem müderris, bu yeni pedagojiyi, esermde izah ve bütün terbiyeye ait usul ve dersleri ayn ayrı tetkik ve misallerle teyk ediyor. Bir methalden maada muhtelif fasılla • ra bölünmüş krtaplardan terekküp eden bu eserde: 1 Bedenî şahsiyetin teşekkülü 2 Ahlâkî şahsiyetin teşekkülü. 3 Lisanî şahsiyetin teşekkülü. 4 Be diî şahsiyetin teşekkülü. 5 Mesleki şahsiyetin teşekkülü • Bahisleri altında, terbiye ve talimm bütün kısımlan çok etraflı tetkik ve mütalea edilmiştir. Îsmail Hakkı Beyef endinin terviç ettiği yeni usul hulâsaten şudur: Müşahhasatan mücerrede, terkipten tahlile, mürekkepten basite gitmek.. * * * tsmail Hakkı Beyef endinin bu eserini okurken f ikirlerinin Utinat ettiği felsefî akideyi (doctrine) anlamağa çalıştım. Bunun için eserin muhtelif yerlerinden bir kaç misal nakledîyorum: «... Zekâyok ..» (S. 13) «... Şahriyetin teşekkülünde bü • tun bu ruhlann, juurların müdaha lesi hakkı cccrdır. (S. 15) «... Eski pedagoji bir zekâ ve mantık pedagojisidir... Akliye çidir... (S. 15) «... Tekâmül ani daha doğrasa yarattct bir tarzda oltrr... (S. 17) «... Tabiat haridnde üttun bir kavvet olabilir... (S. 22) «... Goatermelidir ki âlemde şeniyet sadece maddeden ibaret de > ğildir. Meselâ, uzvi ve ruhî seni yet te vardtr. (S. 58) «... Hükumran olan yalntz madde âletni değil, bir de mana âlemi vardtr. (S.58) «... llmin bir ayağı maddiyatta, bir ayağt maneviyattadtr. (S. 211) ve olâh... Şimdi muhterem müderrisin, muonz bnlunduğu felsefe esaslan ile kabul ve terviç eyiediği esash felsefe düsturlarını aşağıya hulâsaten derc ve yanlarına fransızca mukabille rini ilâve ediyorum: tsmail Hakkı Beyin reddettiği felsefî esaslar: 1 Zekâ. (tntelligence). 2 Mantık (logigue). 3 Akıl (raison). 4 Madde (matiere). lerini muayyen yerinde okuyabilirsiniz. Fiklr ve mütalealann idaresi salâhiyetli olduğu kadar kudretli ve kıymeti malum ellerdedir. Olempiyadın en büyük hususiyeti de havadLsleri vennek itibarile diğer mecmualara benzememesidir. Mümasil mecmualar intişardan 2 3 gün evvelki hâdiseleri ancak bir hafta sonraki nüshada verebildlklert halde (Olempiyat) cumartesi günü çıkma sına rağmen cuma maçlarını bile bütün tafsilâtı, hatta bütün resimlenle beraber vermektedir kl bu cihet taze spor yazısı okumak istiyenler için her halde bir tercih vesilesidir. Olempi yad'a muvaffakıyet temenni ederiz. * Beoğradski maçlan tertip heyetinden: Aşağıda esamisi muharrer Futbolculann 3/5/931 pazar günü saat 16 da Galatasaray kulübünde isbatı vücut etmeleri rica olunur. Beşiktaş kulübünden: Hüsnü ve Osman Beyler. Fenerbaheç kulübünden: Zekl, Cevdet, Fikret, Muzaffer ve Niyazl Beyler. Galatasaray kulübünden: Avni, Bürhan, Mithat, Nihat, Suphi Rebii, Ke mal, Farukl, Mehmet Salim, Oelâl Beyler. 5 Tedricî tekâmül (evolution progressive). Hulâsa: Akliyecilik. Rationalisme. Buna mukabil kabul eyiediği felsefî esaslar: 1 Hats (intuition). 2 Sevki tabiî (instinct). 3 Şuur (conscience). 4 Ruh (esprit). 5 Yaratıcı tekâmül (evolotion creatrie). Hulâsa: Ruhçuluk (Spritualisme). tsmail Hakkı Beyef endinin (Bergson) dan mülhem ruhçu felsefe meslekine taraftar olduğu anlaşılıyor. Âlâ. Herkes felsei akidesinde ser besttir. Nitekim ben de, bunun tamamile zıddı olan akliyecilik (rationalis me) taraftarıyım. Âciz düşünceme göre, insanları şeniyete isal için akıl ve mantıkın gösterdiği ilmi usullerden başka yol yoktur (1). (Şuursuzluk, hades, derunî benlik, hu lâsa ruh) tetkiklerile hakikate irişüebileceğine benim aklım ayıp değil a bir türlü ermiyor. Çünkü tetkik ve taharri işlerinde ancak, umuınî ve herkesin ayni sekilde kullanabileceği maddî ve Umî vesait ile seniyetin (2) mahiyetine nüfuz edilebilir. (Hades, derunî benlik, hayat ve ruh) tarikile yapılacak tet kikler: Muayyen ve müsbet olamaz; şahıs ile değişen hissiyat ve ha • yallere yolaçan bütün manasile subjectif ve metaphysique bir usul olur. Hiç tahsil görmiyen ve bittabi fennî usullere vâkıf olmıyan ümmi bir adamım yalnız (hades, derunî dü şünce, şuurun ilk raalumları) gibi vasftalarla Umî bir hakikat meydana çıkardığına dair tarihte bir misal var mıdır? Bergson, zekâ mahsulü olan il min şeniyete isal eden bir vasıta olmadığım, istediği kadar iddia et sin ( 3 ) . Akli beşer, hakikati ve şeniyeti ancak tecrübe usulile ve bi • naenaleyh zekâ marifetile keşfü tesbit edebilir. Fennî ve maddî u suller sayesindedir ki bunca terakkiyat ve ilimler meydana gelebil miştir. • •» Hayat nazariyesi: Akliyecilerle ruhçulan ayıran en mühim nokta (ha.yat ruh) mes'elesidir. Ruhçularm zan ve iddia et tiklerinin hilâfına olarak (hayat) maddiyatın fevkmde ve haricinde ayri bir mevcut değüdir (4). (Ha yat) ile (madde) ye ait hâdiseler arasında mahiyet itibarile hiç bir fark yoktur. (Hayat) (fizikî kimyevî) bir hâdisedir. Hayatı başka türlü telâkki ederek (ruh) tarikile yani (metaphysique) delâletile hakikate ulaşmağa çahşmak abesle iştigalden başka bir şey değildir. Bergsonism çıkmazda: (Bergson) un (ruhu) ve binnetice (uluhiyeti) isbat edici son ve kat'î bir eser meydana getirmesine senelerdenberi intizar edenlerin ne büyük bir inkisan hayale uğradık lan malumdur. Baştan başa parlak bir edebî eser olup kendisine Nobel edebiyat felsefe değil mükâfa tını kazandıran (L'evolotion Creatrice) (Yarabcı Tekâmül) isimli eserinden sonra Bergson susmuş gibi • dir. Hades ve batmî tetkik usulünün nihayet bir çıkmaza saptığı ve beklenilen Umî ve felsefî delillerin ortaya çıkarılamadığı, en hararetli Bergson'culardan, felsefe muallimi Mr. Jacques Chevalier (5) nin bile itirafı tahtmdadır. Bu zat, Bergsonısm'in şiddetli taraftan ohnakla beraber neticenin hiçliğini istemiye istemiye itiraf ediyor ve (ruh, uluhiyet, kemali mutIak),(AbsoIu)n, Berg son felsefesi ile, açıkça, reddi kabil olamıyacak ilmî delillerle isbat edilmesîni haklı olarak bekliyenlere hitaben diyor ki: «... Neticelerimizin, herkesin nazartnda isbat edilebîlecek mahivette olduğunu heniiz iddia edemiyiz. His ve iman ettiğimiz şeyi. kat'î ve reddi kabil olmıyan delillerle isbat edemiyiz. Acaba varabilece • (1) J.de La Harpe. Les principes fondamentauz du rationaUsme. Revue pMlosophique N. 3 et 4. 1929. (2) Emüe Meyerson. İdentite et ReaUte. Paris. Fe?ix Alcan. (3) Bergson Energie spiritueUe. (4) Abel Rey La phüosophie moderne. (S. 208 V.S.) Paris Ernest Flammarion. (5) Jacqwes Chevalier Bergson. LibrcOrie Phm (S. 243244). Bu senede eylul içinde açılacak Yunan'lılar bizim de • iştirakimizi istiyorlar Yunanistan'da uzunca bir seya • hatten avdet eden bir arkadaşımız Selânik'te açılacak bir panayır hakkında da uzun tetkikat yapmış ve buraya iştirakimizin çok faydalı olacağı neticesine varmıştır. Selânik panayiri dört senedenberi eylul içinde açılmakta ve 15 gün devam et • mektedir. Panayır bilhassa Balkanlıların büyük rağbetini kazanmış ve malî blânçosunu her sene muvaffakiyetle doldurmuştur. Büyük küçük baraka ve köşkJerle gazino, lokan • ta, muzik yerleri, ve Lunapark taklidi muhtelif eğlence yerlerinin terkip ettiği bu sahada hazır pavyonlarm kirası bir devre için 150200 tngUiz lirası arasında tehalüf etmektedir. Dekorasyon müstecire aittir. Arsa kirahyarak pavyon inşası da kabildir. Geçen sene bütün Balkan hüku metlerUe Japonya ve Yunanistan'daki Avrupalı müessesat müttefi • kan veya münferiden panayıra iştirak etmîşlerdir. Panayır müdde tince vapur ve treo tarifeleri yarıyarıya tenzilât yapmaktadırlar. Ecnebi ziyaretçilerin pasoları parasız vize edUmekte ve kendilerine otellerde tenzflât yapılmaktadır. Panayıra gelen eşya transit usulüne tâbi tutuluyor, yalnız az bir rıhtım ücreti ve satılan kısımdan da rüsum almıyor. Yunan malî ve ikti • sadî müessesatı Türklerin panayıra iştirakine çok büyük ehemmiyet vermektedir. FUhakika yerli müstah selâtı Balkanlarda tanıtabilmek ve revacını temin etmek itibarile Selânik panayiri bizim için büyük bir fırsat addedilmelidir. Yunanlılar çiftçilik, hayvancılık, bağcılık, şarap çılık, balıkçılık, zeytincilik, inşaat malzemesi, yünlü, ipekli mensucat işlerine fevkalâde ehemmiyet ver mekte ve bilhassa bu kısımlarda it''»'âtı indirmeğe çalışmaktadırlar. Halbuki bunlardan bir çoğu bizim istihsal ve üıracatımızın mühim unsurlarını teşkil etmektedir. Binaen • aleyh Selânik panayjrında muvaf fakiyetli bir neticeye^^varmamızı tabiî sayarak şimdiden hazırlanma mız Iâzımdır. Panayırda teşhir edeceğîmiz eşya arasında ipekli, yünlü bilumum men sucat Ue döşemelikler, hal'lar, pa muk, yün, afyon, zeytinyağı, tütün, kuru üzüm, incir, saraç eşyası, yerli seker nümuneleri, pasta ve şeker, kehrüba işleri, ıtrıyat birinci sınıfı teşkil ederler. Bilhassa afvon, tü tün, mensucat çok mühimdir. Avrupa müessesatmın da iştirak etti§i Hı teşbir ve satış yerinde eğer Türk mamulât ve müstahselâtını hakkile gösterebümek muvaffakiyetine erjjc sek muhtelif mallarmuz için bir çok yeni p(azar ve piyasa bulmuş, hatta temin etmiş oluruz. Çünkü bu takdirde yalnız Balkanlı komşulardan bir kaç tanesi bile bize başlı • başma birer müsteri olur. Misafirlerimize dün Ada'da bir zîyafet verildi Belgrat şampiyonu takımı oyuncuları dün hususî bir motörle A • da'ya götürülmüşler ve orada kendüerine bir öğle ziyafeti verilmiş tir. Bilâhare sporculara Ada'nın muhtelif mahalleri gezdirilmiş ve akşam ayni motörle avdet edilmiş • tir. AHMET HİDAYET Seyyahlar için.. 100 bin lira davası Sırp'lar bizi Belgrad'a davet ediyorlar Beoğradski takımı ile tstanbul'a gelmiş olan Yugoslâvya federasyonu umuınî kâtibi M. Andrejeviç Ana dolu Ajansına beyanatta bulunarak kendilerine gösterilen hüsnü kabulden memnun olduğunu, oyuncula • rımızın merkezî Avrupa takımla rında oynıyabilecek kıymette bulunduğunu, seyahat etmemek sebebüe Avrupa'da Türk futbolünün iptidaî tarzda olduğuna dair yanlış bir telâkki husulüne sebebiyet verdiği mizi, Balkan kupasma iştirakimiz için temaslarda bulunacağını söyledikten sonra demiş tir ki: « Emin olunuz ki Türk takımı bu takımlarm en tehlikelilerinden biri olacaktır. 31 mayıs ve 1 haziran tarihlerinde Almanya'nm Eintracht takımı Yu • goslâvya ve Beoğradski klüplerile Belgrat'ta maç yapacaktır. Sizden de bir klübün istirakini rica ettim. Bu suretle yapacağımız turnuvada birinci gün 4 klüp çarpıştıktan sonra ertesi gün galipler ve mağluplar ayrı ayrı müsabaka yapacaklardır. Buna da muvafakat edileceğini tahmin ediyorum.» İstanbul'da yeni 2 otel Cahit ve Müştak Beyler inşası düşünülüyor arasında bir mes'ele çıktı Haber aldığımıza göre tstanbuPdaki büyük seyahat acentalannm bîr kaçı şehrimizde otel ücretleri nin yüksek ve aranılan konforu havi olmadıklarını nazari dikkate a larak seyyabların istirahatinî temin için iki büyük otel tesisini düşün mektedîrler. Bunlardan bîri BeyoğIu'nda dlğeri de Boğaziçi'nde ola • cak ve bu otellerin ücretleri şikâ yet« meydan vermiyecek hadde buhmacaktır. Bu suretle seyyahlann gece vapurda kalmıyarak şehirde ikametleri esbabı temin edilmiş olacaktır. Hüseyin Cahit Beyin evvelce ts mail Müştak Beyle yapmakta olduğu müşterek kumusyonculuktan ayrıldıktan sonra tasf iye edilen hesapta Hüseyin Cahit Bey üzerine geçi • rilmek istenen (100) bin liralık bir açık çıktığmı gazetelerm biri yaz mıştı. Habere Ismail Müştak Beyin bu mes'eleden dolayi Hüseyin Cahit Beyi dava edeceği de ilâve ediliyordu. Dün Hüseyin Cahit Bey kendisile görüşen gazetecilere bu havadisin tamamen yanlıs ve hilâfı hakikat olduğunu söyledikten sonra demiş tir ki: « Böyle bir mes'ele yoktur. Vakia ortada bir dava var. Fakat bu dava yazılan şekilde değildir, bu müessese tarafından Devlet demir yolları aleyhine açılmış matlubat davasıdır.» Adalar elektriği Mukavele imzalandı, tenvirat kışta baslıyacak Adalar'la Anadolu yakasının e lektrikle tenviri için Nafıa Vekâleti ile tstanbul Elektrik şirketi arasın • da yapılan mukavelename imzalanmış ve bunun bir nüshası da tstan • bul Belediyesine gönderilmiştir. Elektrik şirketi hemen faaliyete geçmiştir. Evvelâ Anadolu kısmınm elektriği temin edilecektir. Esasen Kartal'a kadar elektrik cereyanı verilmiş olduğundan diğer köylerin tenviratı da ikmal edilecektir. Kartal'a bir muhavvile merkezi kona • cak ve Adalar'a ondan sonra cere» yan verilecektir. Bu transformatör henüz gelmediği için Adalar'a e lektrik cereyanı ancak onvmüîdeki kış bidayetinde verUebiIecektir. Binaenaleyh Adalar bu yaz da elek triksiz kalacaktır. ğimiz hakikat bundan ibaret mi • dir? Belki, fakat bunu da büemiyiz. Söyliyemiyiz..» * * * En müteassıp bir Bergson'cunun bu açık itirafı üzerine fazla bir şey söylemeğe lüzum var mıdır? Vehmü hayalin karanlıklarına, hüsrandan başka bir şeye sevketmiyen me taphysique v yollarına doğru git mekten ise, beşerî vesaitin aczini bilerek, ilmin ve tecrübenin aydınlık ve ivicaçsız meydanlarında cevelân etmeği tercih edenlerdenim. Gelen seyyahlar Dün Karantiya vapurile 300 tn • gfliz ve Fransız, Trovidence vapu rile 250 Fransız seyyabı gelmiştir. Karantiya vapuru tstanbul'dan da bir çok seyyah aldıktan sonra ak • şam üzerî Odesa'ya hareket etmişUr. Seyyahlar Odesa'dan sonra ilk defa olarak Samsun'a uğrıyarak iki gün kalacaklar ve dönüşte Bükreş'te bir gün kaldıktan sonra tekrar ts tanbul'a avdet ederek tskenderi ye'ye gîdeceklerdir. tsmaü Müştak B. ne diyor? Diğer taraftan îsmail Müştak Bey bir muharririmize şunları söylemiş tir: « Gümrükçülük muamelâtile iştigal etmek üzere bundan üç sene mukaddem Hüseyin Cahit ve Ah met Refet Beylerle bir kollektif şirket akdetmiştik. Bundan altı ay evvel şerikler birrıza şirketi feshe karar verdiler. Hesabatımızı tetkike bîr zatı memur ettik. Bu zatın verdiği hesap neticesinde şeriklerden ikisinin şirketten beş, altı bin lira raddesinde bir matlubu görünüyor. Bundan fazla bir açık varsa bunun sirketle alâkası yoktur. Ve şirke tin müdürü olan Hüseyin Cahit Bey elbette bu hesabı verir. Şeriklerden Ahmet Refet Beyin mahkemeye müracaat ettiğini ben de gazetede o kudum. Şu halde bu zat tasfiyei hesap işini hükmen bitirmek cihetini ihtiyar etmiş deraektir ki buna bir şey demeğe hakkımız yoktur. Bu Ahmet Refet Bey sirkete sonradan iltihak etmiş değildir. İlk müessisler • dendir. Kendisi ötedenberi şirketin îyi idare olunmadığmı ve bu yüz den dağılarak kârdan mahrum kaldığını iddia etmekte idi.» Trakya'da lik maçlart Edirne 1 (A.A.) Uzunköprü Ergene spor klübü lik maçları yapmak içm muıtaka reisi thsan Beyle Keşan'a gitmişlerdir. Yapılan maçta Uzunköprü takımı 13 Ie galip gelmiş ve maç gayet heyecanh olmuştur. Bütün memleket maçla alâkadar olmuş ve oyunu seyretmek üzere Keşan'a gitmişlerdir. Güzellik Kraliçesi şerefine balo 1931 Güzellik Kraliçesİ Naşide Saffet Hanımın şerefine Beyoğlu'nda Türkuvaz lokantası müdiriyeti tarafından, mayısm yedinci per şembe günü akşamı bir balo verilecektir. Balo, danslı akşam yemeği şeklinde tertip edilmiştir. Müsamereye Naside Saffet Hanımın hemşireleri de davet edilmiştir. Türkuvaz müdiriyeti fazla kalabahk olmamaM için mahdut miktarda davetiye goadermiştir. Naside H., seyahat batıratmı yazmakta olup bunları kkap seklinde neşredecektir. Tayyare kupası Dün intişara başlıyan «Olempiyat» mecmuasının Ankara'dan verdiği bir habere göre Tayyare Cemiyeti An kara'da büyük bir turnuva tertibine teşebbüs etmiştir. Bu turnuvanın Ankara ve fstanbul birinci ve ikincileri arasında olması arzu edilmektedir. Turnuvaya kıymettar bir kupa tahsis edilecektir. «Olempiyat» çıktı Maruf spor muharrirlerinden Sadun Galip ve Eşref Beylerin çıkardığı bu mecmuanın İlk sayısı dün, münderecat ve tabı itibarile hakikaten mü kemmel ve nefis blr tarzda intlşar ettl. Olempiyat yazı ve havadis cihetinden çok etraflı, o nisbette de mazbuttur. Meselâ sporun her şubesinl ayn ayn bahisler halinde bulabilir, en yeni dünya ve memleket spor hâdise Yusuf Osman