1/ Nisan 1931 = Cumhuriyet SONTELGRAFL ARffi elfit Adana'da feyezanlar Seyhan Ceyhan'la birleşti, bir çok köyler su altında kaldı Adana 16 Yağmurların şid • detinden Seyhan ve Ceyhan taşmış ve iki nehrin suları birleşmiştir. Yuregil ovasile bir çok yerler ve Karataş köprüsünün gözleri tatna men su altındadır. Sular şosayı takip ederek Şimale doğru yani Adana'ya tamamile makus istikamette çoğalıyor. Bir çok köylerin etrafı sarılmıştır. İncirli, Kotas köprüsünden geçmeğe imkân yoktur. Cilinalâz köyünü su basmıştır. Halep treni cenuba înememiştir. Toros ekspresinin yolcuları da A • dana'da kalmağa mecbur olmuşlardır. Yüzbaşı köprüsünün bir gözü yıkılmıştır. Gövceli köyü civarı Karaümevli, Cimali, Develiveren, Terliksiz, Beykoz, Kınhasuan, Kanisili, Sirkenli köyleri su altında kalmıstır. Seyhan pek o kadar taşkın de?ilse de Ceyhan'ın suları gittikçe yükselmektedir. mektedh*. İzmir'in bir çok yerleri gene su altında kalmıştır. Bu son yağtnurlar mevsimsiz ve zararlıdır. Bunun tesiri olmak üzere şimdiden üzüm fiatları fırlamış ve 58 kuruşa çıkmıştır. Depolarda stok olarak ancak 2500 çuval kadar üzüm vardır. Bu tereffü bağlarındaki yağmur tahribatından ileri gelmektedir. araya otııran vapur Amelenin hayatı sîgorta ettiriliyor vapurunun tahlisine başlandı Peşte seyahati Yalnız Izmir'den 15 kişi iştirak ediyor •<Cumhuriyet» in muhterem okuyucuları, Peşte seyahatini tertipteki muvaffakiyetimizin kıy met ve ehemmiyetini hakkile takdir etmişlerdir. Hal ve vakitleri müsait olanlardan hâlâ müracaat edenler bulunmaktadır. Yalnız İzmir'den, seyahatimize iştirak | içîn şimdiye kadar on beş kişi müracaat etmiştir. Orada kayıt muamelelerini ikmal ettiren zevat ta hep mümtaz şahsiyetler dir. Sabık belediye reîsi Hulusi B. de bu meyandadır. İstanbul ve diğer yerlerden de müracaatler tevali etmektedir. Seyahat kaf ilemiz, evvelce de arzettiğimiz üzere yalnız elli kişiden müteşekkil olacaktır. Kayıt içm tayin ettiğimiz müddet bi tinciye kadar müracaat edecek olanlann adedinin bu yekunu tecavüz etmesi pek muhtemeldir. Bu takdirde müracaat sırasını nazari itibara almak günü geç tikten sonra kaydolunmak istî • yenlere ret ile cevap vermek ıztırarında kalacağımız tabüdir. Bu sebeple seyahate karar vermiş olanlann kararlarından bîzî bir an evvel haberdar etmelerini tekrar rica ederiz. Peşte Şehremînî muavinî M.j Vilmoş'un dünkü nüshamızda çıkan beyanatı Türk misafirlerinin dost ve kardeş Macar'lar tara fından ne kadar hararet ve mu • habbetle karşılanacağı hakkında iyi bîr fikir vermiştir sanınz. O sözler ayni zamanda, «Cumhuriyet» in tertip ettiği seyahatin alelâde bir gezinti olmaktan çok uzak olduğu, tüccarlanmızın, iş adamlarımızın büyük bîr sergîyi görmelerini temin ettikten maada iki kardeş millet arasındaki münasebetleri de takviyeye hiz » met edeceğinî gösterir. Bu istifadelere mukabil bütiin seyahat için edîlecek masrafın da (150) liradan ibaret olduğunu hatırdan çıkarmamak icap eder. Seyahat için îdarehanemizden olduğu gibi Beyoğlu'nda (Natta) seyahat acentasından da daha fazla malumat ve tafsilât ahnabilir. İki muhakeme Kahveci Osman nasıl öldürüldü? Şil ile'li bir maznunla 2 sahit tevkif edildi Siirt'li hamal Osman çavuş Çemberlitaş'ta kahveci Siirt'li Hakkı'nın geçen ramazan başını yarmış ve arada bir husumet başlamıştır. Hakkı epey sonra Osman çavuştan intikam almak için bir akşam tabancasını üvey oğlu Hüsnü'ye vermiş ve. ,' Git bu adamı öldür > demîş, Hüsnü de Şehzadebaşı'ndaki yangın yerinde Osman cavuşun yolunu beklemiş, gece karanlığında üç kurşun atarak zavallı adamı öldürmüştür. Baba, oğul, idam talebile Ağırceza mahkemesine sevkedilmişlerdî. Dün bunların muhakemelerine başlanmıştır. Maznunlardan Hakkı, üvey oğluna tabanca verdiğini: Osman çavuşu öldür dediğini külliyen inkâr etmekte ve: Ben esasen bu hayırsızı evlâtIıktan reddettim, bu gibi şeylerden haberim yoktur, demiştir. Asıl katil olan Hüsnü de o akşam Çemberlitaş'ta iki surahî afyonlu şira» içerek sarhoş olduğunu, yangın yerînde, yeni tabancasını tecrübe ederken kurşunların oradan geçen Osman çavuşa kazaen tesadüf ettiğini, üvey babasınm kendtsine ta banca verip böyle bir sey de soyle • mediğini beyan etmiştir. Mahkeme şahîtlerîn istimaı için talik edilmiştir. FHEM NAU MIHIN Seyhan ve Ceyhan iniyor Adana, 16 ( A.A. ) Seyhan nehri mmeğe başlamıştır. Cutlu köyüne civar yerlerde çadır kuran seyyar aşiretlerden Seyit oğlu Ali ve Şeyh Ali'nin çocuklannı ve ça dırlannı su alıp götürmüştür. Bunlann akibetleri hakkında bir malumat yoktur. Ceyhan nehri 30 san • tim inmiş olmasma rağmen tehlike bertaraf olmuş değildir. Ceyhan'ın istilâsuıa maruz kalan köylerde nüfusca zayiat kaydedilmemiştîr. Abit oğlu, KaraçeleK, Karyeli köylerinde aç kalan ahaliye vilâyetin gönderdiği yiyecek ve sahe ka • yıklarla taşınarak ihtiyaçları te mîn olunmaktadır. İzmir'de şiddetli yağmurlar İzmir 16 İzmir'de şiddetli yağmıjflar devam ediyor. Ayni za raanda şiddetli bir rüzgâr da es Yarm davası Temyiz Izmit mahkeme} Diin yerli mallar sergisinin kararını nakzetti î sini ziyaret ettiler İzmit 16 ( H U T M U . ) Yann davası, Vali Eşref Beyin, asılsız olduğu anlaşılan isnadatın isbatı talebinde bulunmadığı ve vekil lerden Vasfi Raşit Beyin bu ta • lelepte bulunmağa salâhiyettar olmadığı noktasile bir çok yerlerinden Mehkemei Temyizce nakzedilerek evrak buraya iade edildi. r r Gazi Hz. Düseldorf katili . Düseldorf 15 Dokuz kadin katili Peter Kuerten dünkü celsede verdiği son derece müstehcen taf • silâttan dolayı hâkimler heyeti bugünkü muhakemenin hafi olarak icrasına karar verdiğinden salona kimse girmemiştir. Fakat halk daha erkenden mahkeme koridorlarını doldurmağa başlamış, celse küşat edileceği sırada koridor ve civar sa • Ionlarda kımıldıyacak yer kalma • mıştı. Katil mahkeme salonuna dünkü gibi büyük bir soğuk kanlıhkla girmiş ve ifadesini cebinden çıkardığı büyük bir not defterine baka rak ve vesikalara istinat ettirerek vermiştir. Alman matbuat cemiyeti nezdinde yapılan müteaddit teşeb • büsler neticesinde gazetelerin gay • riahlâkî olan bu tafsilâtı neşretme • mesi kararlastırılmıstır. Kahire 15 (A.A.) İkramiyeli ve yüzde üç faizli Mısır Kredi Fonsiye tahvilâtının dünkü çekilişinde şu numaralar kazanmıştır: 1886 senesinde tedavüle çıkarı lan tahvillerden 283,796 No. lu tahvil yüz bin. 1903 senesinde tedavüle çıkarı lan tahvillerden 593,212 No. lu tahvil yüz bin. 1911 senesinde tedavüle çıkarılan tahvillerden 126,927 No. lu tahvil elli bin frank kazanmışlardır. J Ankara 16 (Telefonla) Ga? Zi Hz. bugün saat 2,5 ta şehir J de bîr gezinti yapmıslar ve bu A arada Karaoğlan çarsısındaki A Gazi çiftliği mağazasma da ^ uğramışlardır. Gazi Hz. bun ^ dan sonra Hakimiyeti Milliye f matbaasmı ve eski Türk Ocağı f binasını gezdikten sonra yerli P mallar sergisini ziyaret buyur? muşlardtr. Gazi Hz. burada bir 5 saat kalmışlar ve memnuniyet£ lerini beyan etmişlerdir. Mü k teakiben refakatlerinde Şük • ty rü Kaya , Mahmut Celâl, Tevf fik ve Rüsuhi Beyler olduğu $ halde Ankarapalâs'ı teş • * rif etmişler ve geç vakte ka * dar kalmışlardır. Bu sırada I Başmuharririmiz Yunus Nadi 6 Bey de Reisicumhur Hz. tara fından kabul buyuruhnuşlar dır. i Geçenki fırtınalarda Karadenîz'de kazaaya uğrıyan vapurlardan îngiliz bandırah ve benzin yüklü «Velfit» vapurunun kurtarılması çok tehlikeli ve dikkatli ameliyata ihtiyaç göstermiştir. Vapurda binlerce ton benzin bulunduğundan tahlisiye kumpanyası benzinleri boşaltmak için iki büyük dubah vapur isticar etmiş ve (Velfit) vapurunun hamulesini bu va • purlara boşaltmak suretile tahlis ve tahliye ameliyesi başlamıştır. Vapurun etrafını teşkil eden deniz sahası kâmilen benzmii olduğu için küçük bar ateşin bile büyük tehlikeler tevlit edeceğinî nazari dik • kate alan liman idaresi, bu tahlis ameliyesinde istihdam olunacak ameleden hayal ve memat senedi almakta ve her amele hayat sigorta»ına kaydettrrOmektedir. Vapurun hamulesî boşalırken alelusul gümrük memurlarının da hazır bulunmaları icap etmekte ise de memurların hayat ve memat aenedi veremiyecekleri re hayatlarını da sigorta ettiremiyecekleri cîhetle gümrük idaresi tamfından gönderilmelerinden sarfı nmcar edilmiş ve mahallî jandarma fcumandanhğı vasıtasile muhaf aza mus'elesi temin ettirihniştir. Ancak muavm vapurlarm şehre getirdikleri benzinler, gümrük idaresi tarafından kontrol edildikten sonra transit benzin depoiarına konmaktadu*. Şimdiye kadar vapurun yarısından fazla hamulesi boşaltılmıs ve vapurun kurtanlraasi da imkân dahiline girmiştir. Belediye Daimî Encümeninin bar, gazino, birahane ve lokantalarla *tnemalara narh koyacağını ve bu narhın üç ayda bir değiştirileceğini bütün gazeteler yazmışlardı. Meğer, bu saçma haber uydurma imiş, fakat bazen olduğu gibi gazeteciler uydurmamışlar, Belediye Daimî Encümeni azasından Avni Bey uydurup gazetecilere söylemiş, onlar da ina nıp yazmışlar. Gerçi, haber inanı Iır gibi değil amma, bizim Beledfyeciler, hep böyle inanılmaz ve hatirü hayale gelmez işler görürler d* onu niçin hemencecik inanıverdik. « * Neden inandık? i i Ingiliz gururu ! Ingiltere'de gazetenin biri bir aşk mektupları müsabakası açmış, eıf güzel aşk mektubunu yazacak olana bin liralık bir de mükâfat vadetmiş. Birinciliği bir genç kızın yazdığı aşk mektubu kazanmış, kız bin lirayı almış amma, nişanlısı olan İngiliz zabiti tarafından terkedilmiş, çünkü kendisine yazdığı bir mektubu neşretmesi İngiliz zabitinin gu • ruruna dokunmuş. Bu haber bana İskenderiye'de «Paviyon BİÖ ismindeki barda bir artistten dinlediğim bir hikâyeyi hatırlatti. Macar Romen kırması olan bu artist, bilmem nerede, bir İngiliz konsolosu ile evlenmiş, sonra koca sından ayrılmış tekrar bar hayatına dönmüş, fakat Mısır'daki İngiliz tahakkümü, bu kadının barda numara yapmasına mâni oluyormuş, çünkü İngiliz gurur ve azametini, Mı sır'lıların nezdinde küçük düşürmemek lâzım imiş. Dana kalırsa bir konsolosun sabık karısına barlarda numara yaptırmamaktan îse ecnebî bar artistlerîle evlenen konsolosu meslekten kapıdışarı etmek dah» doğru bir gurur olur. Ahmed'in muhakemesi Islah edilmiyen ahırlar kapatılacak Şehir civarmdaki hayvan ahır larının fennî ve sıhhî bir hale ifrağı için tesisata başlanmak üzere ahır sahiplerine nisana kadar mühlet verilmişti. Bunun için Belediye kaymakamIıklara verdiği emirde şimdiye ka • dar hiç bir ruhsat almamış olan • iarla ruhsat alıp ta nisana kadar inşaata başlamamış olanlann ahır larının seddedilmesini bildhmiştir. Kaymakamlıklar seddedilen ve inşaata başlanan ahırlar hakkında birer liste tanzim ederek Belediyeye göndereceklerdir. Naşide Saf fet H. (Birinci Sahifeden mabait* güzellik müsabakası vesilefile Av > rnpa'da ve cihanda ne dereceye kadar kuvvetli memleket propaganda»ı yapldığı daha iyi anlaşılacaktır. YemU'te fare mücadelesi Sıhhiye müdiriyeti Yemiş, £ » minönü, Tahmis mahallâtına fare itlâfı için meccanen zehir tevzi etmiş ayrıca dükkânlardaki deliklerin kapatılmış ve aptesanelere asitfinik ve sarre dökülmesi için tebligatta bulunmuştur. Kraliçe ve ziyafetler İrtişa tahkikatı Ankara 16 (Telefonla) îrtişa tahkikatmı yapan karar hâkimi yakmda kararını vererek evrakı mahkemeye verecektir. İstintak dairesî Nisim Mazliyah Efendinin ne suretle öldüğünü tstanbul'dan sormuştur. Kredi Fonsiyesi Edirnekapı dispanseri Edirnekapı dispanserinin ihzaratı kısmen ikmal edilmiştîr. Yalnız binanın içinde bir havuz ve etrafında bahçe insası kalmıstır. Televizyon tecriibesi Parİs 15 (A.A.) Eiektrikçüik yüksek mektebinde M. Barthelemy, televizyon (uzaktaki eşya ve eşhası bir perdeye aksettirerek görmeği temin) usulü hakkında müsbet ne • Ankara 16 (Telefonla) Ankara asfalt yollarının inşasma başlanmıştır. Etibba Odası toplanıyor Etibba Odası idare heyeti.yann bir içtima aktedecektir. Rasim AIi Beyin son çıkardıği kitap mes'ele sinden dolayı diğer doktorların E tibba haysiyet divanına müracaat ve divanı haysiyetin bu işe vaziyet etmesini istiyecekleri haber alımıştır. benim bir malumatım yoktu. Şen ve güzel bir delikanh idi. Etuaile meydanında bir otelde dört gün dört gece başbaşa kaldık. Sonra kocam ordusuna, ben hastaneme döndük. İşte evlenme hayatım ve ondan ilk ve son hatıram bundan ibarettir. Jan kışın yeniden bir izin alacağım umuyordu, fakat 1916 şubatmda Verdun'da vuruldu, gitti. O zaman kendismi sevmiş olduğumu zannet • tim. Bilâhare üzerinde çıkan evrak ve onlann arasında taşıdığı fotoğrafım geldiği zaman temiz bir kalp ile çok ağladım. Asfalt yollar Bu sırada verilen bazı müsame relerde Güzellik Kraiiçesi Naşide Saffet Hanımm da bulunacağı ilân edilerek bilet satmağa kaliuşıldığı görülmektedir. Naşide Saffet H. seyahat hatıratım yazmakla meşguldür ve hiç bir müsamereye, çaya veya baloya gidemiyeceğini bildirmektedir. Yalnız, 30 nisan 1931 trrihinde Türkuvaz salonlannda verilecek bir supe dansana gitmeğî vadetmiştir. Güzellik Kraiiçesi intihap edildiği bir salon tarafmdan vuku bu lan daveti reddedemiyerek şerefine verilen bu baloya gidecektir. Kraliçe, Paris'ten hareketinden evvel, Versailles sarayını da ziyaret etmiştir. Bu münasebetle Naşide Hanımın saray bahçesinde alınan bir resmini de dercediyoruz. mekte güçlük çekmedi. Kendimi Rene'ye raptetmîştim; onun hayrani idim. öyle bir hüküm ve kuvvetle hareket ederdi ki, gıpta ederdim. Fakat bu gürbüz ve metin müstesna kızda ayni zamanda bir yara, ta canevinde bir yara görür gibi olmakta idim. O, herkese evlenmekten ferağat etmiş bir kız olmak intibaını vermek isterdi. Fakat Fi Iip Marsena isminde bir amca • zadesinden bahsedişindeki ahenk ve edaya bakarak onunla evlenmek derdinde olduğunu farzederdim. Gayet ketum bir mahluktur; yakından tanılmadıkça kayıtsız bir şey zannolunur, hakikatte korkunç denilecek bir hassasiyeti vardı Harp mutat hayatından ayırmak suretile üzerinde iyi bir tesir yaptı. O büyük bir fabrikayı mükemmelen idare etmek için yaradılmıştır. Tıpkı benim büyük bir aktris olmak için yaratılmış olduğum gibi... Yani ? Başka bir işlemi meşgul oluyor ? Hayır, işle değil, kendini okumağa vermiştir; çok münevver ve hayretlere şayan bir ihata sahibi • dir; çok hoşunuza gidecektir. Katil kasdile silâh atmakla maznun Şile'li Ahmed'in muhakemesine dün başlanmıştir. Ahmet, kahvede otururken Recep ismindekt adam, bir şeye kızıp kendi çocuğuna küfretmiş, Receb'in eski karısı ve bu kt~ zın annesi olan Ayşe Hanım da el yevm Ahmed'in metresî bulundu ğundan çocuğa savrulan küfür Ahjned'in hoşuna gitmemiş ve ayağa kalkarak eline geçhdiği balta île Receb'i öldürmeğe teşebbüs etmiş • rir. Orada bulunanlar araya girerek bunlan ayırmışlardır. Fakat Ahmet bir müddet sonra belindeki tabancasını çıkararak Receb'in üstüne ateş etmek istemîş,bu hareketine de mâni olunmuştur. Recep dava etmiş.fakat Ahmet mahkemeye gelmeden evvel kendîsini tehdit ederek davadan feragat ettîrmiş, bu hâdiseyi görüp te hakikati hali müstentiklikte söyliyen şahitleri de tehdît ederek mahkeme huzurunda tamamen aksi mahiyette şehadet etmelerini temin eylemiştir. Dün mahkemede dinlenen Recep ve Osman ismindeki iki sahit aksî şehadette bulunup, istintaktaki ifadelerinin yalan olduğunu soylemişler, ve müddeiumuminîn talebi üzerine maznun Ahmet'le beraber tevkif edilmişlerdir. Ses Kraliçemiz Glorya'da pek çok alkışlandı Ses Kraiiçesi Hudadat Şakir Hanımın evvelki akşam halkın arzusu üzerine Glorya sinemasmda bir kaç parça tegannî ettiğini yazmıştık. Havanm çok yağmurlu olmasma rağmen, Hudftdat Hanımın teganni edeceğinî haber alanlar Glorya sî nemasını doldurmuşlardı. Bu me * yanda Vali ve Belediye reisî Muhittin Beyle erkânı memurin ve gazeteciler de bulunmuşlardır. Hudadat Hanımm filimde göründüğü ve teganni ettiği kısım şiddetle alkışlandıktan sonra elektrikler yanmış ve Ses Kraliçemiz alkışlar arasında sahneye çıkmıştır. Huda * dat H. birbiri arkasına «Bose Mairc ve «Still wie die Nacht» parçalarım okumuş ve şiddetle alkışlanmıştır. Alkışların devamı üzerine Ses Kraliçemiz İtalyanca hafifçe bir parça olan tfOki Türki.. yi okumuştur. Fa kat alkışların arası kesilmediği içm son defa olarak ta Schubert'in Se renad'ını teganni etmiştir. Alkışlar devam ederken halktan bazı kimseler Hudadat Hanımın Türkçe de teganni etmesini îstemişlerse de şark musikisine ait parça iarda kendisine refakat edecek piyanist mevcut olmadığından buna imkân hasıl olamamıştır. Hudadat Hanıma Galatasaray spoı kulübü de çok güzel bir büket takdim etmiştir. Yok, ev teyzemin evi, baronun karısı Kora bilirsiniz ki teyzemdir. Göreceksiniz evinde hemen daîma çok değerli adamlar bulunur. Bahnsus gelecek salı amcazadem Filip te var, şayet sıkılırsanız biz üçümiiz ayrı bir köşeye çekiliriz. A bu iyi, onu görmek îster dim. Hakikat iyi. r Rene'yi dinliye dinlîye şu Filip Marsena'yı • tanımak arzusuna düşmüştüm. Bana Filip'in evlilik hayatı macerasını anlattığı zaman karısına rastladığımı ve çok güzel bulduğumu hatırlamıştım. Kocasının nelerden sonra onu hâlâ sevdiğinden bahsederlerdi. Rene kendisi de yengesinin her halü ha reketini hoş görmemekle beraber dünyada daha mükemmel bir sima güzelliği bulmanın imkânsızlığını tasdik ederdi. «Yalnız, ona affede miyeceğim bir şey vardır ki, o da, yolsuz hareketlerinin Filip'e karşı yapılmış olmasıdır; çünkü Filip te ayni mahiyet ve kıymette ulüwüc«nabın, kemalin timsalidir. > Derdi. Mabadi vmr Türk Iran Tahran sefiri Hüsrev Beyin ahiren İran Hariciye Nazırı Füruği Han ile mühim bir mülâkatta bulunarak Şark hududunda hâdiseler hazırlamağa çahşan şakilerin imhası hususunda noktai nazarımızı kendisine iblâğ ettiği haber verilmektedir. İran Nazırı eşkiyanın tenkili için kuvvetli bîr müfreze tahrik etmeği vadetmistir. Kani idim ki, onu seviyordu... Şimdi bh* çok adamlar, delikan Iılar etrafımda tavaf ediyordu. Harbin akebinde ahlâkta oldukça bü yük bir gevşeme hasıl olmuştu. Yalnızdım. Rene'nin etrafındaki bu hekimler, genç âlimler âleminde benî alâkadar eden kimselere de rasgeliyordum. Fakat bütün bunlara mukavemette bir zorluk çekmedhn. Beni sevdiklerine dair nakarata manamazdım. Annemin «maalesef çirkinsin de!» Hitabesi hastabakıcılık zamanımda dinlediğim çok samimî tekziplere rağmen kulaklarımdan bir an çıkmazdı. Kendime karşı itimatsızlığım derinliğini muhafaza ediyordu. Beni servetim için almak, yahut bende bir kaç gecelik bir metres; rahat, şunu bunu beklemez, bir şey istemez bir metres bulmak istediklerîne zahip oluyordum. Bir gün Rene vasıtasile Baron Şuain'den bir yemek davetnamesî aidım. Rene oraya salı günleri ek • seriya giderdi. Sıkıhyorum, kalabahktan hoflanmıyorum, dedim. Cumhuriyet'in tefrikası: 43 Yazan: Andre Moruva IKLIMLER Babam vazife başında ve Fransa' « dan çok uzaklarda, annem de onun yanında idi. Cedlerim, harp ilânının verdiği dehşet ve teessür içinde bu mukaddes maksat yolunda gitmemî tensip ettiler. Belmon'da girdîğim seyyar hastane Baron Şuan tara fından tesis edilmişti. Hastanenin müdürü Rene Marsena isminde bir kızdı; oldukca güzel, çok zeki, kibirli bir kız. Bende hapsolunmus fakat hakikî bir kuvvetin vücudünü derakap gördü ve yaşımm küçük • lüğile beraber beni kendine muavin tayin etti. Dünyada benim de hoşa gidebileceğimi îşte şu hizmet başında öğ rendim. Rene bir gün yanımda, Madam Şuan'a (İzabel benim en iyi hastabakıcımdır; tek bir kusuru var: Fazla güzel.) Dedi. Bu söz benî sevincimden çıldırt j 9 Terceme eden: Haydar Rifat mıştır. Gene orada hafif bîr yarasına baktığımız bir piyade mülâzimi, hastaneden çıkarken, benden mektup gönderebilmesi için müsaade istedi. Maruz bulunduğu tehlikeleri bilmekliğim, arzumdan fazla, teessürle cevap vermerai müeddi oldu. O da büyük bir hulus ve nezaket gösterdi, mektup mektup üstüne geldi, nihayet nişanlandık. Buna inanamıyordum, İşin ciddiyetine kail değildim. Fakat o snada hayat, cinnet ile tev'em idi ve her şey yıldmm sür'atüe yürüyordu. Anamdan, babamdan gelen ce • vapta Jan dö Şeverny ismindeki bu zabitin mükemmel bir aileden olduğu ve projemin tasvip edildiği bildirilmiştî. Adamcağız hakkında III Mütareke sırasmda babam Pe kin'e elçi tayin edilmiş bulunuyor • du. Beraber gitmemi istedi, reddet • tim. Aile esaretine yeniden taham • mül edebilemiyecek kadar müstakil hayatın tadını tatmıştım. Gelirim, yalnız yaşamama müsait idi. E beveynim konaklarının ikinci katını bir apartıman halîne ifrağ ettiler, ben de hayatımı Rene'nin hayatına teşrik ettim. Harpten sonra kendisi Pastör enstitüsüne girmiş, orada lâburatuvarda çalışıyordu. Çok memduh hizmetleri sebketmekte oldu ğundan beni de kayıt ve kabul ettir