uıali. Cumhuriyet SON TELGRAFLÂR Avukatlar hakkında Adliye Encümeni dün tadilat lâyihasını müzakere etti Anfcarct M (Tetefbnkı) Adliye enctimeni bugtin avukattar hakfcıncîaki lâyi banm müaakereslni icra etmiştir. Mazbata şu esasları bavidir: 1 Hâkimler kanununun yedinci maddesi mucibince, avukatlık meslekine tntisap edenlerin bu meslekte bilfii! geçirdikleri müddetin yarısının hâkimlik hakkındaki kıdemlere zammolunması. 2 Ayni kanunun 14 üncü maddesi mucibînce, yirmi sene bilfiil avukatlık edenlerin devletin en yiiksek mahkemesi olan Temyiz mahkemesine aza intihap olunabilmesi. 3 Türk ceza kanununun müteaddit maddelerinde avukat ve dava vekilleri bakkında meslekî hareketlerine müteallik şiddetli cezaî müekkedelerin mevcut bulunması. 4 Avukatlık meslekinin adaleti tevzie memur mahkemeler huzurunda serbest yapılan sair mesleklerle mukayese edilemiyeceği tensip edilmiştir. Bundan başka: Avukatlık yapabilmek lçin her halde bir baroya kayıt mecburiyeti olmasına; Baro inzibat meclislerinin intihapla teşekkül etmesine; baro inzibat meclislerinin avukatlar hakkmda terkini kayıt ve muhtelif cezalar vermek salAhiyetini haiz olmasına; inzibat meclisleri kararlarının, hususî bir usulü muhakeme ile mahkemelerde ihzarcn görülmesine göre de barolar resmi mü esseselerden sayılmaktadır. ran verflenlerfiı, Avtıfeattıfc kannnnnün iklnoi maddeâiftdeki (stri «öbrtf) Ite anruf olmamak evsafını kâybedlp etmlyeceklerine gelince, Adliye Vekâleti tefsir mevzuunu şöyle yapmıştır: Avukatlık serbet bir meslek telâkki edilmemektedir. Avukatlık kanununun ikinci maddesinin beşinci fıkrasında evvelce memuriyetten azledilmiş olanlarm cevazı istihdam kararları almak mecburi yetleri vardır. Avukatlık kanunu şartları arasında devlet memuriyetinde istihdam ftdilebilmek kabiliyetlerl aranmaktadır. Binaenaleyh cevazı istihdam karan almak imkânı münselip olanlann avukat'ık yanamıyacaklan kabul edilmiştir. Heyeti mahsusaca haklannda karar verilenler de esasen bu evsafı kaybetttik'erinden bıınîarın da avuk^tlıkta devamlarına imkân görülememiştif. Baro teşekkül etmiyen yerlerdeki dava vekillerinln dahi ayni evsafı haiz olmaları mütalea edilmiştir. Su itibarla fena şöhret ile tanmmıs oianlar ile Heveti mahsıısa ksrarile haklannda muampie tatbik edilenier avnkatlıŞa kabul pdilmiyecekîerrHr. Ve bıınlprdnn şimdiki balde avukat olaninrm da kayıtları terMn olunmasma ittifakla karar verilmiştir. Adliye Encümeni mazbatasmdan anla«îildıçma göre bu tasfiye yalmz, Heyeti mahsusaca haklannda bir daha devlet memurlnçnnda ku'lanılmamalanna kaHeyeti mahsusaca haklannda rar verilenler lcindir. Heyeti mahsusaoa karar verilmiş avukatlar haklannda karar verilin bilâhare AH Heyeti mahsusaca haklannda, devlet karar heyetince beraet eden'er bu hüksünrnlünden istisna edilmiştir. memuriyetinde istihdam edilmemek, kaHI iHiııınmiüllllllllllllllllllllllHlllllllllllinilllllllllıı» ANKETİMİZECEVAPLAR Ziraat Bankasının asıl sahibi bizzat zürra olduğu halde.. IHF N A L I N A MIHINA j Meb'us oluyor muşum! I B. M. Meclisi Meclisin yarın tatil edileceği doğru değil Ankarfe 14 (THefotıla) Millet1 Mtetolbmin pttaoftesi gtinti tetil e J (tecefhve dair dwvieran eden s*y lar üzerine, Medis Reisi Kâzımj Paşa ile görüşen bir muharririmi ze Müşarünileyh şu beyanatta bu| lunmuştur: Meclis mutat içtimalarına del vam etmektedir. Pazartesiye ta , "'°ce<n doğru değildir. İntihabat H. F. na 500 kişi müracaat etti tntihabata evvelâ Denizli'de başlanacak Ankara 14 (Telefonla) İntihabat defterlerinin bir hafta zarfında hitam bulacağı anlaşılmaktadır. Müntehibi saniler kısa bir müddet zarfında intihap olunacaklardır. Bazı vilâyetlerde Belediye meclisi ve Meclisi umumî azaları müntehibi sani olarak intihan olunacalkardır. Meb'usluğra namzetliklerini koyanIarın miktarlan gittikçe artmaktadır. Simdîye kadar vaki olan müracaatler beş yüze baliğ olmuştur. Ankara 14 (Telefonla) NamzetlikIerinin vaz'ı için F. merkezine müracaatler srittikçe co»almaktadır. Meb'usların ekserisi, F. Kâtibi umumiliçine bir mektut» göndererek yeni Mecltete vazife deruhte edebileceklerini bildirmişlerdir. Meb'us namzetlerinin listesi meb'usTann İntihap edileceği günün arifesinde ilân olunacaktır. jlk tahsil Pulluklar Türk mekteplerin Yapan ve satanlade icra edüecek ra prim verilecek Ankara 14 (Telefonla) İlk tahsilln Türk mekteplerinde icrasına dair olan ka,au» Iâyüıası şudur: Madde 1 Türkiye'de ilk tahsillerini yapmak üeere mektebe girecek olan Türk vatandaşı çocuklar bundan böyle ancak Türk mekteplerine girerler. Madde 2 Bu kanun neşri tarihinden muteberdir. Madde 3 Bu kanunun icrasına Maarif Veklli memurdur. Hükumet esbabı mucibe lâylhasında, halen ük tahsillerini başka mekteplerde ya pan talebeler için bir sıkıntıya meydan vermemek üzere bazı tedabir ittihaz ede oefctt*. «Kkfen 14 rreJefoola) Hastemelerin BBB ötö 6eWeferk* ait boıçlattnin tesvî yesi Için tanzim 'edilen lâylha HieclLse gelmiştir. Ankara 11 (Telefonla) İktlsat Vekâleti pulluk kanunu lâyüıasma göre senevî setış miktarlan üzerinden asgarî 253 adet pulluk imal edilmiş ve satanlardan başlamak üzere bir prim vermeğe karar vermiştir. Pullukların evsaflan ve mamulâtmın derecei kifayede olan yerli pulluk imalâthanelerine kanunun yedinci maddesi mucibince verilecek primlerin nisbeti şudur: 250 den 1000 pulluk imal eden müesseseler birinci 1000 den 2000 kadar imalât yapan müesseseler ikinci ve iki binden yukarı müesseselerde yüksek smıf sayılmıştır. Verilecek primler, pullukların tesbit edilecek satış fiatları üzerinden hesap edile cektir. Bu suretle birinci sınıf müesseselere yüad* on, ikinoüere ytizde on iki v» ytiksek sınıflar için yüzde on beşe kadar ola caktr, Fuilulc unalâUm ıslah ettaek üaert vu cude getirilecek techizat için bilâfaiz (10) bin liraya kadar İktisat Vekâletince ikrazat yapılacaktır. Bu ikrazat, müstakrizlerin gösterecekleri teminata göre on senede ödenecektir. Bu husus için bir talimatna me yapılacaktır. tntihabata evvelâ Denizli'de başlanacak Ankara 14 Telefonla) Dahiliye Vekâletine pelen malumata göre Denizli, Bursa, Tekirdağı, Kırklareli, Çorum, Eskisehir. Kütahya vilâyetlerinde intihabat defterferi asılmıştır. Bunlardan en evvel defterleri asılan Den'zli Vilâyeti olduiru iein meb'us intihabatına da önce or.ida basanacaktır. H. Fırkasının göstereceği meb'us namzetlerini fırka erkânından daha lyi bilir görünen bir muhalif gazete, gazeteci arkadaşlarm çoğuna meb'usluk payesl tevcih ediyor. Bu meyanda benim de ismira var. Şimdi gazete sahibi ve başmuharrlri olan meb'uslar intihap edilmiyecekmiş te onların yerlerine bizler meb'us olacakmışız! H. Fırkası gazetelerinin tahrlr müdürlerine, muharrirlerine meb'usluk Ziraat Bankasının esas vazifesi çiftçiye yardımdır. Halbuki bankanm bu vazifesini hakkile yapmadığına dair ötedenberi pek çok şikâyetler vaki teklif edilmiş, fakat bu tahrir müdür olmaktadır. Ezcümle çiftçinin bankadan az çok para alabümesi için füzüli !erinin ve muharrirlerin muhtelif yer terden aldıklan maa^'ar bin lirayı geetlmasraflar ihtiyanna mecbur ve bir çok müşkülâta maruz kaldığı söyle *t irin, bîiim meb'uelui^H reddetmemfc niyer. Biz açtığımız anket te «bankanm ifasile mükellef olduğu çöfc ehem mohtemeîmfs. fakai meVus «lufsafc mrmmiyetli işlerde ne gibi tsfehat ile zürraa daha müfrt olabileceğini ve ban dafti maas fsrkırı Fsretc sahi^lerl kewkanın ne gibi şikâyetlerî oldugunu» bizzat alâkadarlardan ofrenmek is terinden vereceklermiş!... (Bu haberl tiyofuz. Bu mes'elelerle alâkadar olan bütün karilerimizi halka ve fnemle Yunus Nsdi B. okursa vallahl, uykusu kete hizmet maksadile açtığımız bu f aydalı ankete iştirake davet ederiz. kacar). Ne nef's hivadfa ama maalesef Mektuplar «Cumhuriyet gazetesi anket memurluğu» adresine gönderilme ash yok! Diçer arkadaslan bilmem, fa kat bana böyle bir sey teklif eden olmaIidir. <lı. Esasen. meb'usluk P'bi mühim ve &Ii bîr vazifevi dernhte ef*ecek livakati nefMemleketimizde yapılacak bir çok iş j mıyor, çiftçi bir çok zaman ve vakit kay «î'mde g:ör»ı»»ıef')s'ÎTn irin mnb'us olmağı ler meyanında en mühimmi ve en lü bediyor.. 'iftirıma hile eetirmis Ziraat Bankasının para vermekte göszumlüsü Ziraat Bankasının ıslahıdır, tamamen çiftçiye yardım ile mükellef bir terdiği müşkülât devletin tapu ve tasarBu yan'ıs habTden t müessese haline getirflmesidir. Banka ruf kanunlarına tebeiyet etmesi neticema ayda b'n lira kazandıgımı duyan nın esas vaziyeti ıslah edilmedikçe ser sidir. Avrupa'daki ipotek usulü memle bazı aç ?Ö7!'il(*rin nazan defer; diye maye (100) milyona değil ya, 300 mil ketimizde de tatbik edllirse müşkülât o zaman ortadan kalkar. Bir de kuru bir 'îorktum da bir kaç satır yazayım, de yona iblâğ edilse gene faidesizdir. Çiftdim. çiye bugünkü şerait dahilinde para ik tarlanın hiç bir kıymeti yoktur. Tapu Bu hnbpri veren earatenin yardıŞına raz etmek kadar manasız bir şey ola ve vergi kıymetleri vergive esastır ve fa ?5re, akalliyet mekfpnlerfnde alfabe horazidir. Tarlanm kıymetl onun üzerinde maz. Bununla beraber banka çiftçiye ralı^ından ve Saireden bin lira alıyor verdiği paranın ciheti sarfmı da teftiş eörüiecek sâyü amele batlıdır. Bir defa, nrnsum. Evet. selnz senedir akalliyet iki kere natas olan ve gübrelenen tarlave tahkik edemiyor. Çiftçi ekseriya bannın kıymetile senelerce üzerinde sapan mektenlerinde b^'fikaten alfabe hocalıkadan aldığı parayı ziraate değil, kasaba ^lenmemlş tarlanm kıymetleri arasında *ı edlyor, ayda 50 saat« yakm ders veve kazada diğer ihtiyaçlanna sartediyor. pek cok farklar vardır. Bu farkı tapu ve riyonım ve elîme ötesi berisi kesildikten Diğer taraftan bütün dünya Ziraat vergi kıymetleri gösteremez. Nitekim ^on'a ancak 50 Hra geçiyor. Bin lirayı Bankalan ayni zamanda ziraat sigorta bazı yerlerde tüccar köylüye ne kadar •lo'durmak iHn 950 !?ra... Alfabe hoealan vazifesini de görür. Mahsulâtı dolu dönüm tarla natas etmiş ise, ona göre 'ı*ınclan «onraki yerâne kazancım de, ya, kuraklığa, velhasıl her türlü afetlere ödünç para verir. Dinlenmemis tarlanm Tazetedeki hizmetimp mukabil aldıeım karşı sigorta eder. Bilcümle hayvanat mahsulü için kimse ana avans para ver miasa münhasırdır. Bu hesapça «Hem üzerine para verlr ve hayvanlan da si mez. Halbuki Ziraat Bankası bu cihetle nalına Hem mıhma» sütnnannn ftciz muhaiTirİ Cnmhuriyet gazetesinden aygorta eder. Bizde ise bunlann hiç birisl re hiç dikkat etmez. yoktur. Hele hayvanatı maldan bile sayZiraat Bankası köylünün, zürram a da 950 lira a'ıvor, demektir. Muhterera mayız. Banka, ziraat bankacılığından zi nası babası demektir ve onun yegâne kariler, nM tebrik ederim, cünkü, yazı Iarı, bu kadar yüksek ücret alan btr nmyade ancak emlâk ve arazi üzerine para h?m!si olmalıdır. verir bir müessesei sarrafiye ve insaflı Her halde Ziraat Bankası bugünkü harririn incllerini okuyan talihli Insaabir murabahacıdır. Bu isler düzelmedik teskilâtını tevsi etmeli, sermayesi bir 'arsmız. JKv. mrn öğre^dikten sonra yaçe, ıslah edilmedikçe bankadan hakkile miktar olsun tezyit edilmeli ve çiftçiye nlnnmı. lutfen, daha dikkatli okuyunuz. Şimdi, bu havadlsi duyan Avrupa ve istifade imkânı yoktur. Halbuk! bugünkü Voi.avlıklü ve en kısa bir müddette nara ikraz edebilmelidir. İkrazat muamele %merika'nm en ytiksek mnharrirlerl bile vaziyette çlftçiyi canlandırmak ve ona yardım etmek düşmani vatanm harimi lerindeki bir cok külfetler kaldınlmalı *enf kıskanacaMar. Türkiye'de, herffln '•leîâde geveTelik'er yazan bir fıkra muismetinde boğmak kadar mühimdir. ve kolaylaştınlmalıdır. harrîri ayda 950 lira alırsa, Um bfllr, Memleketi yükseltecek, besliyecek, ihya Hulâsa. ZJraat Bankası bilmelidir ki edecek ziraattir, çiftçilikür, ziraattir. kendisi zürram bankasıdır, ve vazifesi b'îsmuharrirler. rüzide edlnler. bfiyfik Bizde Ziraat Bankasından (50) lira al de her şeyden evvel zürraa, çiftçiye hiz romancılar ne ka7anıyorlar, diyecekler! O haberi uyduran jrazeteci arkadaşlamak istiyen bir çiftçi en aşagı (10) lira met ve yardımdır. Unutmamalı ki buprün ra te«ekkür ederim. Beni. yazılarlle Ira kadar masraf etmek mecburiyetindedir. Ziraat Bankasının asıl sahibi bizzat zürmemlekette eörülmemfş derecede fazla İstida, ilmühaber, kefil, tahkikat, noter radır, çiftçidir. "rra. adeta bir servet kazanan, harikuM. M ve sair bir çok muamelât ta seri yamlrte Mr müharrîr yantılar. Yalan ama, Banka başka türlü çahşiyor, vazifesi her şeyden evvel zürraa hizmet ve yardım etmek olmalıdır Aile faciası İran sefiri inşallah. haVikat olnr da hergün ziyafet çekerim. kendHerine Atina'dan îsfanbul'a iki seyyah grubu geliyor Atina 14 (Hususî) Paskalya yourtuları münasebetile İstanbul'a iki seyahat tertîp edilmiştir. Bunlardan biri seyyahin cemiyeti tarafından tertip edilmiştir ki buna 300 kişi iştirak edecektir. Bunlar arasında münevverler, tacirler ve siyasî mehafile mensup bazı zevat bulunacaktır. Bu grup İstanbul'da yedi gün kala caktır. Cemiyet Türkiye'ni»» «tzmir» vapurunu kiralamıştır. İkinci seyahat Mason locaları tarafından tertip edilmiştir. Bu grup ta bir kaç gün İstanbul'da kalacaktır. Askerî femyiz reislikleri Ankara 14 (Telefonla) Vazife müddeti hitam bulan Askerî temyiz birinci reisliğine Ferik Nihat ve ikinci reisliğine de açıkta bulunan Galip Pş. lar tayin edilmişlerdir. Alman'lar 4 zırhlı yapfırıyorlar Berlin 13 (A.A.) Rayiştag, 4 zırhlı inşasına müteallik olan programı kabul etmiştir. Bunlardan üçünün inşaatı 1936 senesi nihayetinden evvel bitecektir. İran hükumetinin Ankara büyük elçlsi Eskişehlr'de bir aile faciasa olmuştur. Eskişehir İtfaiye kumandam Hıfzı B., kayin Sadık Han dün akşamki trenle Ankara'ya Ankara 14 (Telefonla) tktlsat Ve biraderi Ahmet Ef. üe bir aile mes'elesin hareket etmiştir. Kendisine sefaret müs kâleti, biri pamuk, diğeri bağ ve üzüm den dolayı kavga etmiştir. Hıfzı Bey o ge teşarı refakat etmektedir. işlerile meşgul olmak üzere iki Ameri ce evde bir hâdise çıkmamak için itfaiye Sadık Han, İran şahı Pehlei Hz. nin huka'lı mütehassıs celbedecektir. Pamuk garajında yatmağa karar vermiştir. Fakat susî bir mektuplannı Gazi Hz. ne takdim mütehassısı Adana'da, üzüm mütehas kendisi çarşıda iken garajdan ailesinln edecektir. sısı da İzmir'de çahşacaktır. kendisini beklediği haber verilmistir. Hıfzı İran sefiri, bugünlerde itimatnamesini Ziraat Bankası, geçen sen» olduğu gibi Bey garaja gittiği zaman kayinbiraderi bu sene de İzmir ve havalisi baçcılarına gooukiarı ve karlaı da dahil olmak tieere takdim edecek, bilâhare iki menılek»t ara«renif mikjr»*ta yardım »deoektir, İemlr bütün ev halklnl oradA butou« ve eebebinl «ftda bftU IhUl&tta olau tehdidl oudut linaA Bftnkas» müdütu imrn^m geimiş sotunoa, Aiunet Ef«ı<öuln fâkl İQttİften lnebde fioktulârı mes'eleelal haüetmek ü v© jnapOaoak yarduu bakkında talimat 9onxft evl yâJanağâ kaMığını ve korkaraK sert Hartdye Vefcâleti Ue miteakerattft BtiaJmıştır. VehâJUtç. küttiyttll miktarda kaçtıklannı ögrenmlşfcir. lunacaktır. kükürt ve göztaşı slparlş edllecektir. Bunun üzerine Hıfzı Bey aile halkınl beİran mehafilinde gösterilen hüsnü niyeEski hesaplcmn mahsubuna dair raberine alarak eve götürmüştür. Ayni za te göre bu ihtilâfm kısa bir zamanda mu manda kayinbiraderine nasihat etmiş ve vaffakiyetle hallolunacağına ihtimal ve bir katiftn Ankara 14 (Telefonla) 1336 tarihin ayrümıştır. Fakat biraz sonra bu hâdise rilmektedir. den 1929 tarihine kadar mahsupsuz ka tekerrür etmiş ve bu defasında da bastınlIan ve altı milyon lira kadar tahmin e mıştır. Üçüncü bir defa Ahmet Efend ev Fırtınadan İstanbulAnkara tele ionu hasara uğradt dilen hesaplarm mahsuplannın icrası halkını öldürmeğe kalkmıştır. Bunun üzeiçin Malive Vekâletince bir kanun lâyi rine Hıfzı Bey yanında bir şoför olduğu Ankara 14 (Telefonla ) Dün akşamhalde eve gitmiş ve kayinbiraderine nasihası teklif edilmiştir. ki fırtınadan İstanbul ile olan tclefon hat etmek istemlş ise de sözünü dinlete ve telgraf telleri hasara uğramıştır. AnYeni tran sefiri memiştir. cak öğleden sonra saat on beşte bir teAnkara 14 (Telefonla) Yann şehriAhmet Efendi eniştesinin gırtlağına sa lefon hattı tamir edilerek muhabere temize gelecek olan yeni İran sefiri Sadık nlarak onu boğmak istemiştir. min edilmiştir. Han, bu hafta zarfında itimatnamesini Arada bir döğüşme başlamış ve Hıfzı B. Fare macadelesi Reisicumhur Hz. ne takdim edecektir. hayatının tehlikeye düştüğünü görünce Alman maslahatgüzarımn ziyareti tabancasını çekerek kaylnbiraderini öldur Ankara 14 (Telefonla) İktisat VeAnkara 14 (Telefonla) Alman mas müş ve karakola giderek teslim olmuştur. kâleti tarla fareleri ile mücadele ve bunHıfzı Bey elyevm hastanede kan kus lann itlâfı için Meclisten tahsisat iste !âhat?üzari Hariciye Vekâletine gelerek miştir. maktadır. Vekil B. ile göriismüştür. Bulamıyarak nefes nefese döndüğüm zaman, onu huzur ve sükunun kema linde tıpıştıpış diğer bir taraftan ge Iir bulurdum. Mütebessim ve güzoJ bir güneş banyosu yapmış olmaktan bahHyar görünürdü. Yemeğin başlangı cında bu halin tesirile ailenin an'anesi dolayısile bir müahaze makammda sofrada sükut hâkim olunca onun her birimize ayrı ayrı bakarak tebesaüm ettiğini gördüm ki bu bana onun vaziyet ile eğlendiğini ve herkese meydan okuduğunu anlatırdı. Halbuki haftada bir yemeğe gitti ğimiz Male'lerde kaziye ber akis olur, orada herkes beni tetkik eder ve bc ni mahkum ederdi. Orada zaten sof ra merasiminden eser yoktu. Odil'in kardeşleri kalkar, ekmek alır; Mösyö Male okuduğu bir cümleden bahseder, onu da doğru zikredemez, sofradan kalkar, kitaba bakmağa gider; mükaleme tamamen açıktır; halbuki benim için Mösyö Male'nin kızı önünde tehlikeli, mülevves mevzulara temas et mesi müstekreh bir şey olur. Böyle küçük füruata ehemmiyet vermemek abes olduğunu hissederdim, Fakat bunlar akıldan gelen bir hüküm değii ruhtan doğan bir teessür idi. Male'lerde rahat değildim. Bu iklim benim iklimim değildi. Orada kendi kendim den bezerdim. Resmî bir vaziyet alırdım. Sükutuma levmetmekle beraber onun içine sığınıp saklanmaktan başka çarem yoktu. Fakat Male'de ra hatsızlıklarım Gandüma'da olduğu gibi değil, sathî kalırdı; çiinkü orada Odil'in açıhp serpildiğini, şakradığını görürdüm. Bir yemekte onun karşısına konulduğum zaman ona bakmaktan fariğ olamazdım. Yüzünde nurlar saçan bir beyazlığın gönül alıcı bir revnakı vardı. Mehtapta parhyan büyük bir pırlantayı andırırdı. Bu sıralarda hep beyazlar giyerdi, evde de beyaz çiçeklere müstağrak yaşardı. Kendine en yaraşan da bu idi. Saffetten ve esrardan mahlut bir füsundu. Alelâde bir çocuk yanında yaşıyorum zanne derdim. Fakat bazan diğer bir erkekle konuştuğu zaman, meçhul kalmış bilmem hangi hissiyatın in'îkâsatını sezer ve umumî ihtirasatı ayağa kalkmış vahşi bir kabilenin uzaktan uzağa gelen tehacüm gürültüsünü andıran bir şey keşfeder gibi olurdum. aletler tarafından örtülen ilk teşhirini duyurmağa çalıştım, henüz bitmemiş bir senfoniden ibaret olan hayatım bu temrinler etrafında işlenmiştir. Döşe meci mağazası hikâyesine hayatta bir dönüm noktasının başlangıcına işa ret olmak üzere işaret ettim. Şimdi rahim ve şefik olmanız, ve bir hüküm vermiyerek beni dinlemede devam etmeniz münasiptir. Bu tarihin ait ta raflarını yazmak için çok zahmetli emekler sarfedeceğim, bununla bera • ber vazifemi dikkatle ve tam yapacağım. Uğradığım felâketlerden, şimdi kurtulmuş, iyileşmiş bulunuyorum. Şimdi bunları... Derece derece tecennün eden ve gene öylece iyî olan bir doktorun, imkânın müsaadesi nisbe tinde müşahede ve intibalarını yaz mağa kalkması kabilinden, yazmak üzere kaleme sarıhyorum. Hastalıklar vardır ki, hafif hafif ağrılarla, yavaş yavaş başlar; gene hastalıklar vardır ki, birden müthiş bir hiimma nöbeti ile bir gece içinde infilâk ediverir; kıskançlık bende böyle nagihan ve çok had bir halde ortaya VIII Size bir takım musiki temrinlerinin •krmştır. Bugün her şeyden uzak, sübaşlangıcını ve bunun daha kuvvetli kun bulmuş bir kafa ile bunun sebeple Pamuk ve bağ mütehassıslart celbedilecek Bir itfaiye kumandam İtimatnamesini takdim kainbiraderini öldürdü etmek için Ankaraya gitti İtf aıye Tahsisat yok, bu sene bir şey yapılamıyacak Belediyenin yeni beş aylık bütçesinde itfaiye için tahsisat mevcut olmadığından hazirana kadar itfaiye için yeni bir şey alınatnıyacaktır. Halbukt itlaiyeıüu bir çok noksanları mevcut oluj? BeC ^ o g ı a «UMl unâa göEâ oarpcoalftaâuh İt*aij«(^ ffttâOen hortum ahndığı yâzilmı$ Jae de bORun aslı yoktur. ttfaiyeye ancak Ml bftteerinde tahsisat ayrüarak bazı malzeme mubayaa olunacaktır. Bunun için itfaiyenln nok sanlan sorulmuştur. Bu noksanlar tesbit edllmektedir. ' İtfaiye için talim yerleri yapüması ta « karrür etmişti. Bu talimlerin ev veya apartıman gibi bina üzerinde yapüması mukarrer bulunduğundan muvakkat bir ev inşa edilecektir. Bu evin şimdilik yalnız İstanbul cihetinde yapüması münasip görül müştür. Bilâhare her gurupta bir talim binası yapılacaktır. Kadıköy'ündeki itfaiye garajı pek eski olduğundan sebze ve meyva hâlinin bir kısmınm garaja tahvlline karar verilmişti. Bunun için yeni bütçede tahsisat ve rildiği için binanın tadiline başlanması emredilmiştir. rini arasam, bu sebeplerin büyük bir .ekuna varacağını zannederim. Bir ke re derin bir mhabbetle yanıyordum; yalnız bu itibarla da Odil'in «zaman» diyip geçiliviren o kıymetli şeyini.. sözlerini... Tebessümlerini.. Nazarla rını.. En küçük parçalarma kadar kendime mahsus ve münhasır bulundur • mak arzum tabiî idi. Fakat işin esası bu arzuda değildi; Bunun böyle olmadığının izahı çok basit olarak şudur ki, Odil'i tamamen kendime tahsis edeL"^!ğim zamanlar... Mes lâ bir akşam evde yapayalnız kalınca, yahut başbaşa şöyle ufak tefek seyahatlere çıkınca... Kendisini ikinci plâna bı rakır vaziyette kitaplarımla, düşün • celerimle daha ziyade meşgul oldu ğumdan şikâyet eden, o, idi. Halbuki onun başkalarının olabileceği zamanlardadır ki, yalnız benim olması.. yalnız benim kalması derdi içimde baş gösterirdi. Bu bir histi ki, babamın soyundan gelme, mahviyet ve ihtiyatla maskelenmiş bir gururla beslenirdi. Odil'in fikri üzerinde... Tıpkı fabrikalarımızın bulunduğu vadilerde: Mabadi var Cumhuriyet'in tefrikası: 14 Yazan: Andre Moruva IKLIMLER Terceme eden: Haydar Rifat Odil kendine hayran olan babamı | bile kızdırmaktan hali kalmazdı. Babam bu hissini göstermekten çok yiiksek idi. Fakat onun arü haya hissi yatına vakıf ve bu hisleri ondan tevarüs etmiş olan ben Odil'in halü tav rınm onu ne derece sıkmakta olduğunu pek anlıyordum. Karım bir şeyden şüphelenir veya bir şeye hiddet e derse onu şiddetle ortaya atardı, gerçî bes dakika sonra her şeyi unuturdu; fakat bizim terbiyemiz buna tamamen muhalifti. Meselâ Odil bana: Anneniz ben yokken gelmiş ve hizmetçilere söylenmiş, kendisine böyle bir hareketi kabul edemiyeceğimi telefonla bildireceğim... Diyordu. Ben kendisine ricalar ediyordum: Güzelim, dinleyiniz. Esas itiba rile hakkınız var. Fakat bunu bizzat söylemeyiniz. Çiinkü kalbini kırmış o lursunuz. Ya bana bırakımz yahut teyzem Kora'ya anlatımz Odil kahkahaları salıverir: Ne tuhaf an'ane... Ne garip ni zam ve intizam. Bunun birinci fenalığı bu halin sana da geçirilmiş olmasm da. Bu tabiilik hilâfı hal senin cev herinde yok, seni görenekler aşıla mış... Derdi. Gandüma'da birlikte geçirdiğimiz ilk yaz, epey zor geçti. Evimizde öğle yemekleri tam on ikide yenirdi ve babamı sofrada bekletmek aklımdan geçmiş bir şey değildi. Fakat Odil bir kitap alır, çayıra çıkar, yahut selin kenarında gezintiye gider, saate dik kat etmezdi. Tam yemek saatinde isbati vücut eden babamı kitaphanede enine boyuna dolaşır göriirdüm. Parka dalar, kartmı aramağa koşardım.