28 Teşrinisanİ 1930 Camh&riyei SQN TELGRAFLAR Gazi Hz. Trabzon'da H. F. teskilâtı Vergiler hakkında anket •;• Heyet yeni şekli tesbit için notlar almaktadır C. H. F. teşkilât heyeti dün akşam da Beyoğlu kazasmın nahiye ve ocaklannı ziyaret ederek tetkikatına devam etmiştir. Gerek evvelki akşam Fatih'te ve gerek dün akşam Beyoğlu'nda nahiyelerin teskilâtı mülkiyeye göre tadili İçin tetkikat yapılmıştır. Bu meyanda bazı nahiyelerin lâğvine lüzum hasü otanaktadır. Çünkü bu nahiyeler teskilâtı mülkiyede diğer nahiyelere raptedilmislerdir. Afyon meb'usu All Beyin riyasetindeki heyet halkla da temas ederek noksanlan tesbit etmiş ve Iâzım gelen notları da almıştır. Katl şekil bilahare kararlaştınlacaktır. Hasü olan kanaate göre gerek nahlye gerek ocaklara gençliğin celbi için çalışılacaktır. Hatta nahiyelerin birer kulüp haline konması da kararlaşmıs.tır. Bu kulüplere halk devam edecektir. Gençlik kendilerini tezahüratla karşıladı Trabzon 27 (A.A.) Reisicumhur Hz. ni hâmil Ege vapuru saat 14 te limatumıza demirlemiş ve ta uzaktan moförler ve sandallarla karşılanmıştır. VaH, Belediye Reisi, Kumandan ve C. H. Fırkası, Ticaret ve Türkocağı mümes sillerinden mürekkep bir heyet vapura gelerek şehir namına GaziHz. ne hoş geldiniz demiştir. Reisicumhur Hz. iskeleye çıkarken bütün vapurlar düdüklerini çalarak ve sahili dolduran halk mütema diyen alkışhyarak kendilerini selâmla mışlardır. İskeleden Türkocağına kadar yolların iki tarafı ve evlerin pencereleri Gazi Hz. ni görmek istiyen on binlerce halk ile dolu idi. Merasim yapılmaması hakkındaki arzularına rağmen ahali otomobilleri arkasından koşuşnyordu. Emsalsiz bir heyecan gösteriyordu. Gazi Hz. Türkocağında bir miiddet istirahatten sonra hükumet dairesini, belediyeyi ziyaret eylediler. Ve belediye heyetini kabul buyurarak şehir işleri hakkında görüştüler. Müteakıben şehir ve civa rında bir otomobil gezintisi yaparak misafir kalacakları Türkocağına avdet bnyurmuşlardır. Vergiler umumiyet itibarile ağırdır Vergilerin tahsili taksitlerle almmalıdır Kazanç vergisi Muamele vergisi ve fabrikalar NAUNAİ MIHINÂf Galatasaray! Galatasaray Lisesinde riyaziye, fizik, kimya derslerinden başka, bütün derslerin Türk'çe okuttu • rulması düşünülüyormuş. Bazı sa* lâhiyettar zevat yalnız bu üç ders Fransız'ca olarak tedris edildiği takdirde lisedeki talebeye Fransız lisanının bihakkın öğretilemiye • ceğini ve memleketimizde Fran • sız'caya bihakkın vâkıf binlerle talebe yetiştirmiş olan bu mekte bin diğer liselerden farksız bir hale geleceğini iddia ediyorlarmış. Galatasaray Lisesine, diğer bu» tün mekteplerin hepsinden fazla rağbet gösterilmesi, bu irfan yu • vasında yetişenlerin, bir ecnebî Iisanını iyice öğrenmelerinden ve bu lisenin yegâne Fransız'ca öğreten Türk mektebi olmasından ileri gelmektedir. Bu haberi veren refikimizin dediği gibi, bizim, daha senelerce müddet Avrupa lisanlarî vasıtasile Garb'in irfan hazinele rinden istifade etmeğe ihtiyacımız vardır. Onun için Galatasaray'da Fransız'cayı azaltmak değil' arttırmak lâzımdır. [Vergiler hakkındaki anketimize zarureti her iki taraf için de varittir. Kumkapı'da Telliodalar'da: Fikn gönderüecek eevaplar kısa olmalt ve kâğtdın bir tarafına yazılmalı Muamele vergisi fabrikaların en dtr. Gelen eevaplann dercine debüyük engelidir vam ediyoruz.'] Sanayii dahiliyemizın terakkisini istıyen hükumetimiz fabrikalara bazı muVergilerin tahsili taksitlerle afiyetler bahşetmiştir. Hatta prim usulü olmalıdır bile kabul edilmiştir. Ancak bu muafiıimımıurnmMmlll 1Yol vergisi; vilâyetimizde geçen se yeti ve primi sıfıra indiren şey muamele ne olduğu gibi bu sene de( 13)liradır. Ha vergisidir. Bu vergi (sağ el ile verılen bir pishanemlz elyevm bu vergiyi vermiyen şeyin sol el ile verilenden ziyadesile ve lerle doludur. Sabahtan akşama kadar kat kat alınması) cümlesile ifade oluiş arayıp bulamıyan bir çok zavallılar nabilir. Muamele vergisi fabrikalann vergilerinl verememişlerdir. Hatta 13 li ayağında terakkiye mâni bir engel, bir raya mukabil 10 lira verenler gene hap buğağı halindedir. Çünkü bir mal vücuse maruz kalıyorlar. de getirilirken onun yalnız mevaddı ipk Roma 27 (A.A.) Türkiye] 2 Musakkafat vergisi; pek ağırdır, tidaiye kıymeti nazarı dikkate alınarak muamele vergisi alınmıyor Fabri| Hariciye Vekili Tevfik Rüştü! Darülfünun divanı dün saat (10) fiu ben oturduğum evin âdeta kirasını verika da o malı mamul haline getirmek için I Bey, Roma'ya gelmiş, M. Grandi] çuktan İtibaren gece sekize kadar de yorum, asgarl %50 tenzilât lâzımdır. verilen amele yevmiyesi de malın kıymevam eden uzun ve hararetli bir içtima i Arazi vergisi; ağırdır, eski aşardan tine inzimam ederek maliyet riatı tavin â ile Türkiye sefareti erkânı ta Galatasaray'da Fransız'ca ted • aktetmiş ve barem mes'elesl hakkında f enadır. Ekesriyet vergiyi verebilmek icin edildiğinden bu cihet fabrikatöre ağır risat ehemmiyetini gaybeder ve | rafından istikbal edilmiştir. bir karar vermiştir. İçtima gece (8) 1 bütün mahsulatmı satıyor. geliyor. Yani fabrikatör verdiği yevmiye(10) geçede bitmiş ve Dartilfünun Eml4 Sayım vergisi; çok fena bir vergi ler için de muamele vergisi nadı altında bu liseden çıkanlar da diğer Iiseni Muammer Raşit B. bize şu beyanatta dir, hayvan yetiştirmek istiyenleri bıktırMeksiko 27 (A. A.) Irapuato köyü bir vergi vermek mecburiyetindedir. Son lerde yetişen talebe gibi bir ecnebi bulunmuştur: mıştır, büsbütün kaldırılmalıdır. ra bu vergi otomotik surette çalışan fab Iisanını yarım yamalak öğrenir • civannda bir cambaz kumpanyasının do< Divan içtimaında Darülftinun büt5 Kazanç vergisi; ağırdır, asgarî rikalara tevcih edilmiştir. Fabrikalar laşmakta olduğu bir sırada bir benzin çesi İttifakla tanzim ve ikmal edildi. E %50 tenzilâta muhtaçtır. Bilumum ver bundan kaçmak için el tezgâhlarına mu lerse netice ne olacaktır, bilir ml> iştiali vuku bulmuştur. Bu iştial esnasında Ankara 27 (A.A.) Türk Tayyare Ce debiyat ve İlâhiyatçılarm da lltihakla giler her aya taksim edilmeli ve 12 tak racaat etseler tekemmülden iptidaiyete siniz? kumpanya efradından 13 kişi ölmüş, 18 miyeti merkezi idare heyeti intihabatı rile Fen Fakültesi reisi Mustafa Beyin sitte alınmalı. Bilhassa yol parasını tah doğru yürümüş yani terakki edecek iken Bütün Fransız'ca öğrenmek istîkişi de vücutlerinin muhtelif yerlerinden bugün yapılmış ve Fuat (Rize), Muhit Formülü veçhile bütçeye (250) bin lira sil eden memurlara biraz insanl vazifeyi bilâkis tedenni yolunu tutmuş buluna yen Türk çocukları pazar mektepcaklardır. Muamele vergisini eğer fabriağır surette yaralanmışlardır. Iştialin vu tin Vami (Bitlis), Mahmnt (Sürt), Ce zam kabul edilmiş ve umuml Darülfü öğretmek lâzımdır. lerine gideceklerdir. nun bütçesi (1) mllyon küsur bin lira (Van), Hâkim Rıza (Isparta), Rasim Adapazan'nda Amasya'lı oğlu kalar mamulât kıymetine zammederlerkuu ile büyük bir korkuya tutulan birçok olarak tanzim edilmiştir. Bu (250) bin Lâik Cumhuriyetçi Türk çoculc» se rekabet imkânını izale etmiş olurlar. Uehmet Emin aslan ile vahşi hayvanlar köye dağılarak lâl (İzmir), Saffet (Errincan), Hakkı liralık zamda; müderrislerle beraber aBundan dolayıdır ki bir çok fabrikaları Iarını Kurunu vustaî bir taassupla (Sıvas), Abdülhak (Erzincan)( Asaf ahali arasına dehşet salmışlardır. Bu kaza (Bursa), Bahri (Erzurum) Beyler azalı sistan ve idare memurlannm da bareme mız zararma çalışıyorlar. Işi azaltıyor tedrisat yapan papazların eline Kazanç vergisi lar. Bunun iktisaden, istihsalen ne bünın cambaz kumpanyasını getiren tirenin ğa ve Neşet (Aksaray), Emin (Tekir ithali hesap edilmiştlr. Kazanç vergisinin tarzı tahakkuku bir yük bir zarar olduğu şimdiye kadar ta teslim etmek için, doğrusu, GalaKararda daiml ve serbest müderrislesarnıçb bir vagona çarparak ateş alma dağı), Ali Rıza (Mardin), Hüseyin (İs rin vaziyeti takrir edilerek müderris, takım sui iatimallere meydan veriyor, hakkuk etmiştir. Maliye Vekâletine de tasaray'ın Fransız'casını zayıflatsından ileri geldiği söylenmektedir. Bil tanbul), Kâmil (İzmir) Beyler de yedek muallim, ve müderris muavinlerinln ma ve bu tarz en ziyade devletin zararına bu yolda bir çok şikâyetler dermeyan emaktan mükemmel bir tedbir buvererek dilmiştir. hassa filler, önlerine çıkan her şeyi yıkıp azalığa seçilmişlerdir. aşları tesbit olunmuştur. Buna nazaran neticeler veriyor, beyanname Iunamaz! * kırarak sokaklar arasında koşuşmağa baş Adliye Vekâletinin tavzihi müderrislerin maa§ı (400), (288), (256) defterlerinin üzerinde tahkikat ve tetEn kısa söz şudur: Türkiye'de sanayikikat yapılmakta olan tacirlerden çoğu in terakkisi isteniliyorsa muamele vergiGalatasaray, bu memleketin en Iamışlar ve nihayet dağlara kaçıp kaybolAnkara 27 (A.A.) Adliye Vekili Yarın lira olmak üzere üç derecedir. Muallim hükumete doğru defter vermiyorlar. Kasine nihayet verilmelidir. Çünkü bu vergi güzide muharrirlerini, ricalini, en muşlardır. Nüfusça vaki zayiat 20 kişi gazetesinin 25 teşrinisani tarihli nüsha ler (210) ilâ (256) lira alacaklardır. Müderris muavinlerinin maaçı (126) zanç miktarımn salim bir surette tahak fabrikalarm en büyük engelidir. parlak hariciye memurlarını, en iyi sında kendilerine hitaben intişar eden akuku için faturalar da kâfi değildir. kadar tahmin edilmektedir. Fabrıkact: Huseyin çık mektun dolayısile Ajansımıza atideki ilâ (165) liradır. Fransız'ca bilen ve binaenaleyh Çünkü her hangi bir faturanın aslına * Bütün maaşlarda kıdem esası nazan gayrı mutabık olarak muharref bir nüsJaponya'da zelzele afeti tavzihi göndermiştir: Garb'in irfanından en çok istifr ' i Tokyo 27 (A. A.) Dünkü zelzele esBir tavzih Yarın gazetesinin 25 teşrinisani tarih dikkate alınmıştır. Darülmesai sahibi o hasını fabrikalardan almak kabildir. eden münevverlerini yetiştirmiştir. lan müderrisler, en yüksek maaş alacak Bütün bunları nazarı dikkate alacak hüMuteber gazetenizin 27 teşrinisani nasında 252 kişi ölmüş, 143 kişi yaralan li nüshasında münderiç ve Adliye Veki lardır^ Galatasaray, Türkiye'nin Garb'e line hitaben yazılmış mektupta bahsolukumet verginin tahakkukunu ivicaclı 1930 tarihli nushasında ^Musakkafat, mış, 1550 bina tamamen ve 4637 bina nan dava Adliye Müfettişinin ve mahalli Edebiyat Fakültesi reisi ve muarız ta yollardan yürütmiyerek en basit usulleri arazi, mesken ve yeni yapılacak binalar açılmış penceresi, kapısıdır. Onun kısmen harap olmuştur. meüdeiumumiliğinin mütalealarına bi raftan Fuat B. ayni ifadatı teyit etmişvergisine» dair ve mütekaidinden: Ra içindir ki fakir, zengin herkes çoTokyo 26 (A. A.) "Resmi,, son naen Vekâletçe yapılan müracaat üze tir. Darülfünun Emaneti, bütçe mes'e kullanmalıdır. Bu mes'elede en büyük şit imzası altında bir makale neşredilcuğunu Galatasaray'a vermek is doğruluk vazifesi memurlara düşer. Eğer rine ve Temyiz mahkemeseinin bu bapzelzele neticesinde ölenlerın miktarı 223, taki mutlak salâhiyei.nin kullanılması lesinin bu suretle halli üzerine bir çay tetkikte ufak bir haksızlık yapılırsa o diğini gördüm. Onu yazan veya yazdıran ben değilim. Zaten bu gibi mes'ele tiyor ve lisenin talebe yekunu her ziyafeti verecektir. yaralıların miktarı 146, kaybolanların mik suretile D^aizli'ye naklolunmaştur. DaDarülfünundaki ecnebi müderrisler adam ateşe yakılmış gibidir. Binaen lerle meşgul bulunmadığımdan maka sene muntazaman artıyor. tarı da altıdır. Bir çok mebani harap veya vanın emniyeti umumiye noktasından tahsisatı da yeni bütçeye ilâve edilmiştir. aleyh tarzı teklifin ihtimallere meydan eyi de okumadım. Karanlıklar arasından bir ışığa Antaa'da görulmesine mâni olan ve esas Esbak Maliye Nazırr Raşit hasarzede olmuştur. Yeniden ecnebi mütehassıs getirilmi vermiyecek bir şekle istinat ettirilmesil mektubu yazanca da kabul edilmekte olhücum eden pervaneler gibi, Garb'Tokyo 27 (A. A.) Zelzelenin şiddet duğu anlaşüan mülâhazalar Vekâletçe yecektir. Gazi Hz. nin İstanbul'a teşrifin nur irfanına kosan çocukları nedevresinin geçtiği zannolunmaktadır. Bu Antalva'ya civar olup mektupta zikredi lerini müteakip Emin Muammer Raşit len yerlerin cümlesi hakkında varit gö B. Ankara'ya giderek yeni bütçeyi Veden yabancı kucaklara, gayrimillî nunla beraber, zelzele vuku bulan yerler rülmüştür. Vatandaşların bir veya mükâlete arzedecektir. Bursa 27 (Hu ocaklara atmalı ? de mütevalı sarsıntılar hissedilmektedir. teaddit olsunlar tabiî hâkimJerinden susî) Raşit R Marifet, Galatasaray'ı diğer liseRasatane ılk hareketten itibaren 850 kadar za Bey ve arka başa hâkimler huzuruna gi'tmeğe meclere değil, öteki liseleri Galatasahafif sarsıntı ve sayısız ihtizazlar olduğu bur ol.ıalarını görmek teessürü mucip daşları burada ilL ray'a benzetmektedir. Asıl bunu nu kaydetmiştir. Bu felâkete uğrayan yer tir. Fakat müstesna hallerde kanunun temsilini muvaf yapahm. ler ahalisi yeni tezelzüller vukuundan gösterdiği fevkalâde ve zahmetli yollara fakiyetle verdi gitn.ek gene kanunu tatbik etmekten ve korkarak geceyi açıkta ve ısınmak için Sofya 26 (Hususî) Ruıya'da Oümrük İstatistik müdiriyeti umu Hey'ette çalışan binaenaleyh vazife ifa etmekten başka birbirlerine sarılı bir halde geçirmişlerdir. bir şey değildir. Suçlu kim olursa olsun Stalin aleyhinde bir hareket vuku miyesi; en son gelen Kars ve Urfa mer Muammer Ruşer Felâketzedelere yardım için gönderilen hakkında kanunun emrettiği muameleyi bulduğuna ve Rusya ile Lehistan ara kezlerinin beyannamelerini de alarak Beyin refikası ve ve tertip edilen müfrezeler halkın ihtiyaç yapmak Adliye makamlannın vazifesi sındaki muhaberatın munkati olduğu dün; Türkiye'nin teşrinievvel ayına ait İzmir Valisi KâTeşekkür larını temine ve ıstıraplarını tahfife ça dir. Fakat kanunun çizdiği eşkâl ve me na d^ir şayialar deveran etmektedir. ticareti hariciye istatistiğini ikmal ve zım Paşanm kız' Etfal hastanesinde mühım bir ameliyat ra«' <ien ayrılmamak şarttır. Bu hareketin Fransız mehafili tara tanzim etmiştir. Bu istatistığin ifade Şükran H. dür lışmaktadır. yapılan zevcemin pek az bir zamanda şifa» fından da teşvik edilmekte olduğu î ettiği netice ve erkam memleketin ha gece ilk defa ro' İsmet Pş. bir nutuk yap olması ve esnayi ameliyatta büyük alarak sahneylâve edilmektedir. yatı iktisadiyesinin bir ölçüsü olmak çıkmıstır. bir muvaffakiyet gösteren Operatör Raif söyliyecek itibarile cidden memnuniyetbahiştir.Bu Ankara 27 (Telefonla) 12 kânunuFehmi Beyle muhterem arkadaşlanna aTetkik seyahati Ankara 27 (Telefonla) Gayri evvelde milli tasarruf haftası başlıyateşrinievvel ayı zarfmda memleketimilenen teşekkür ederim. Şükran HanımŞükran H. Çocuk hastalıklan mütehassısı doktor ze vaki umum ithalât 12 milyon 707 bin cak, bu munasebetle Türk ocağında miibadillere tevzi edilecek 62 bin liBakırköy'de mukim ve merasim yapılacak ve İsmet Pş. mühim radan ilk taksit olarak 600 bin lira Semiramis Hanrmefendi ile zevçleri bogaz, 885 lira kıymetindedir. Buna mukabil Muammer Bey hâdisesi İstanbul Nikola Zapko bir nutuk irat edecektir. talimatnamenin tasdikini müteakip İs kulak, burun mütehassısı doktor Ekrem bu ay zarfında yaptığımız ihracat ise İzmir'de uzun dedikodular ve iki ketanbul'da dağıtılacaktnr. 47 ve 12 bi Behçet Bey bugün Avrupa'ya hareket et 20 milyon 736 bin 744 lira kıymetinde re kaçma ve kaçırmalarla devam e göre Şükran Hanım da kocasımn mes* Vergilerin tadili Ankara 27 (Telefonla) Vergi ner lira tutan ikinci, üçüncü taksitler mişlerdir. En maruf kliniklerde şubelerine dir. Aradaki farkı teşkil eden 8 milyon derek nihayet izdivaçta karar kılmış lekine girerek sahne aktrisliğine baş* müddettenberi lamış oluyor. Hayatta lira, Türkiye tediye müvazenesi lehine tı. Muammer Bey bir !eri tetkik eden komisyon, bazı meb' bir buçuk ay sonar Yunan emlâkinin velveleli bir us azalarının seyahatlerde bulunma sahiplerine iadesini takiben verile ait en son terekkiyah tetkik ve tetebbu büyük ve müsbet bir netice husule ge Raşit Rıza hey'etinde rollere çıkmak • rolu binnefis başaran Şükran Hanım ederek iki ay sonra avdet edeceklerdir. tirmiştir. cektir. ta idi. Bursa muhabirimizin telgrafına sahnede bakaltm ne yapacak?.. ları sebebile toplanamamaktadır. Bir şehre Hücum eden Vahşi hayvanlar! l Tevfik Rüştü B. Parülfünun bütçesi Dün ittifakla tesbit edildi Romaya vasıl oldu Nüfusça zayiat yirmi kişi kadar tahmin ediliyor Tayyare Cemiyeti idare heyeti Teşrinievvelde Şükran H. sahnede Rusya'da mukabil bir Ihracatımız, ithalâttan 8 milyon fazladır ihtilâl mi başladı? 125 bin lira nasıl tevzi edilecek? ONLARIN ROMANI Yazan: Koca Ilgaz dağının etekleri sağa doğru yükseliyordu. Gülöz kendini canlı sinema zannediyordu. Ankara ile Çankırı arasındaki çorakhğı gördüğü için buradaki azametli yeşilliğin sahici olup olma dığında mütereddit idi. Yeni annelikle yeni kardeşlik iki gün geçirmişti. Artık onlarla alâkadar olmak hakkını duyuyor du. Can sıkıcı, uzun bir yokuştan sonra Ilgaz nahiyesine girdiler. Kaç saat sarsıldılar? Hiç sorma dı. Zaten kolundaki saati de kurmamıştı. Çünkü lüzum görmemişti ve zira anlamıştı ki Anadolu'da günün yirmi dört saati beşe taksim olunmuştur: Seher, öğle, ikindi, akşam, yatsı... Ve mesafelerin de bir tek ölçüsü vardır: Nah şurada! Bu nah şurada ister bir saat ol»un, ister bir gün... Çarşıya yakın viran, küçük meyAKAGÜNDÜZ dandaki çeşmenin arkasında dur dular. Çıplak ayaklı, partal kız çocuğu, sümüklerini çekerek çeş menin ılık suyunu kulpu kırk testisine dolduruyor. • Çamura toza bulanmış, çenele ri çıbanlı bir kaç çocuk bir sokak köpeğini kucaklamışlar oyun oy nuyorlar. Temiz, damalı uçkurlu çarşaf giymiş bir kadın tek gözünün beşte biri ile bastığı yeri görmeğe çalışarak geçiyor. Ayakla rındaki kırmızı fiyongolu, kalın tabanlı yeni pabuçlarından, yürüyüşünün kıvrakhğından, kınalı parmaklarının narin uclarından belli ki bir taze... Şurada, penceresinin teki kâğıt kaplı bir arzuhalcı dükkâm.. Ya nında bir eskici.. Gene bir arzuhalci ve bir daha... Arzuhalcı ve Anadolu. Bunlar birbirinden ayrılmıyan iki yapışık «CUMHURtYET» TEFRIKASI • 14 doğmuş kardeştirler. Anadolu'nun ilk ve son mercii arzuhalcidir. Derdi olur, oraya gelir, arzuhalini ya zar, götürüp verir, derdine çare a rar, döner dolaşır ve bir gün gene arzuhalciye gelir kapısından başını sokar: Hani bir arzuhal atmıştım işte o derdim görülmedi. Diye son merci olarak haber verir. Derdinin görülmediğini arzuhalciye haber vermek ihtiyacı nereden gelir, bilmez, yalnız derdi nin görülmediğini kimse bilmezse, hiç olmazsa o derdi kâğıda çeken adam bilsin. Ama bunun böyle olması o arzuhalcinin merhametli olduğuna de • lâlet etmez. Hemen yapışır: Vah vah! Bir daha yazalım. Adm ne demiş, kırk defa, Hasan demiş, kırk birincide; ya, merhaba Hüseyin demiş. Söz misali sen de derdini anlatıncıya kadar uğraş bakalım. Hele bir elli kuruşluk ile on bir kuruşluk pul al gel! Efendi ağa, altmış bir kuruşum yok ki» ı Nitmeli canım? Helkesi delik olan çayboyuna suya gitmez, derdine derman arıyan kesesine ferman etmeli. Söz misali yirmi beş kuruşluğunu zahra, peynir neyi getirsen de olur. Eleli tutmak için parmak oynamalı. Gülöz, bu malumatı hasta Ah met'ten alıyordu. Ahmet yorul dukça anası tamamlıyordu. İhtiyar kadın, ana oğul anlattıklarım teyit için: Rahmetliden kalan dulluk ayhğımı almak için ben bile sekiz arzuhal atmıştım. Çok kişiler arka çıktıkları da bir yana kalsın. Ama nideceksin, değirmen çarkının doğrusuna döndüğünü kim gör • müş? Dedi. Arabacılar yem torbalarına birer avuç saman koyup atların başına geçirdiler ve dar yokuşun ötesin deki çarşı taslağında birer lokma bir şey yemeğe gittiler. Üç yolcudan biri ağzına bez tıkanmış bira şişesinden iki üç yudum süt içti. İkisi de zarzor birer kuru köfte yiyebildiler. Arabacılar gecikiyorlardı. Vak • tinde hareket edip konak yerine vaktinde ulaşmaları umurlarında bile değildi. Onlar atlarına mümkün olduğu kadar fazla mola verdirmeği düşünüyorlardı. Nihayet geldiler. Biraz sonra yolları bir vadiye düştü. Ilgaz kasabasının çıplaklığından kurtulan Gülöz vadinin güzelliğine hayran oldu. Köyler yakın, yolun iki tarafı hep meyva ağaçlarile kaplı idi, dallar arabanın tentelerine çarpıyordu. Bir yokuşun altında atlı, eşekli bir kafileye rast geldiler. Artık her çeşit vasıtai nakliye ayni tempo ile yokuşu çıkıyordu. Sür'at mevzuu bahis değildi. Atın birisine siyah çarşafh yüzü peçeli bir kadın binmişti. Heybenin iki gözünde birer çocuk ve bir teneke ibrik vardı. Çocuklar sepet arabalarda park gezintisi yapar gibi rahat, fıldır fıldır etrafa bakıyorlar, anaları göğdesinden biçilmiş bir akasya kadar cansız ve hareketsiz. Katırın üstünde İstanbul'lu kıyafetinde taze bir kadın. Yüzü açık. Rengi mat sarı, gözleri çukurda. Katırı sarı iskarpinli, yün çoraplı, dizleri çıkık pantalonlu, mintanh bir adam yediyor. Arkadaki eşeğin üs* tünde yedi sekiz yaşında bir çocule biteviye «Anne şunu isterim, baba karnım aç» diye densizleniyor* Katırcılar iki ihtiyarla bir çocuk. Gülöz gittikçe hayatın daha başka bir şey olduğunu sezmeğe baş* lıyordu. Arabacı yokuşun dibinde* ki kısa molada hepsini öğrenmiş, Gülöz'e anlatıyordu: Şu beygirin üstündeki avrat orman kolcusunun karısı imiş. Erî geçen hafta ölmüş. Köyü Bolu ta« rafında imiş, şimdi oraya gidiyor» Sessiz kadıncık. Sen öyle sanın. Bir de kocasının kolcu olduğu yerde sor, acaba bir kağnilik tezkereli keresteye ne anafor ahrdı, bir de karısı köy kadınlarının başlarında ne belâ ke « silirdi. Koca ölünce işte böyle sümsük köyüne gider. Ama boş mu gider? Koca gitsin Hiceze görünelim acze Sırma kaftan biçelim Altını dize dize... Ya ötekiler kim? Mabadi var