Haziran 1930 l Cumharîv*>f Maarif, mektepler Bravo îktîsat Vekâletine! Köylüye 2 milyon tfrahk pulluk tevzi edilecek Medis dün müteferik lâyihalan kabul etmiş, her gün içtimaakararverilmiştir Ankara 2 (Telefonla) Büyük Millet Meclisl saat 3 te toplandı. Ruznamede mevcut Türkiye tspanya adlî tesviye ve uzlaşma muahedesinin tasdiki, ihtiyat zabitlerinin sinlerine dair kannna bir madde tezylli, devletlerle katT ticaret mu ahedeleri aktine kadar muvakkat itilâfnameler yapılmış ve tstanbul, Ankara valilerine temsil tahsisatı verilmsine dair Muğla meb'usu Ali Nazmi Beyin verdifi Iftyiha kabul edilmiştir. Bu lâyihanın metni şöyledir: «tstanbul mahalll idare memurları devlet memurları hakkındaki hukum ve şartlara tabidirler. tstanbul ve Ankara valilerlne belediye butçesinden miktarı İcra Vekilleri Heyetince tayin olunacak senelik temsil tahsisatı verilir.» Bu tahslsat ayda 400 liradır. Muteakiben çiftçiye pulluk tevzii için 2 milyon lira sermaye tesisine ve üç senede beş, yuz bin lira yatırılarak bu vazifenin Ziraat Bankasınca ifa ettirümesi hususunda mukavele aktine dair lâyihanın muzakeresine geçildi. Rasih Bey (Antalya) söz alarak bu hususta bir çok tecrubeler rapıldığını, alış veriş mes'elesinin Ziraat Bankasına bırakılmasımn doğru olmadığmı, eğer maksat çiftçiye yardım etmek ise pulluk almaları için bu paranın doğrudan doğruya kendilerine verilmesini söyledi. Mazhar Müfit Bey pullukların yerli mamnlâtından olmasının temininl istedL İktlsat Vekili Şakİr B. cevap vererek pulluk alış verişinde eski tecrübelerden tamamile istifade edileceğini ve en muvafık suretl hallin bulunacağmı, pullukların yerli mamulâtı olmasının gayesi olduğunu ve ancak yerli imalât kâfi gelmediği takdirde hariçten de pulluk alınabilecegini bildirdi. Kanun kabul olundu. Bundan sonra Ziraat Bankasınca köylüye tevzi edilecek tohumluklann maliyet fiatile satış fiatı arasındakl zararın tktisat Vekâleti butçesinden bankaya verilmesine dair lâyiha müzakere ve kabul edildi. Ziraat mektepleri ve müesseselerinln snreti idaresi hakkındaki lâyiha da kabul olunarak badema her gün saat on beşte toplanılması kararlaştırüdı ve celse tatil edildi. Maarif Vekili talebesini zayıf vetiştiren müdür ve maallimlerin mes'al olacağım söyliyor Gazeteci ve karü Birgramer lâyihaZiraat Bankası muhite senevî 1 milyon Istanbul Polis müdürü Şerif Beyin mesı hazırlanıyor zuniyetl bittiğinden orduya iltthak edelira kredi temin ediyor ceğine ve yerine diğer bir zatın tayin edll diğine dair Dahiliye Vekili Beyin evvelld gunku gazetelerde beyanatı vardı. Halbuki, ayni haberi, bir muddet evvel yazan Akşam gazetesi «esran askeriyeyl ifşa» curmile mahkemeye sevkedildi ve Bursa müddeiumumisi bundan dolayı refikimizin mahkumiyetini bile istedi. Eskişehir'de faaliyet fvaıraOci Mühim bir kanun Tahsisat harici taahhüt ve mubayaa borçlan Maliyece odenecek Ankara 2 (Telefonla) Mec 1 ve 2 inci maddelerde yaliste derdesti müzakere olan tahsi zılı borçlar ödenmeden bu borç sat harici taahhüt ve mubayaaların ! ların taalluk ettiği fasıllardan ve tediyesi kanunu şu mevadı ihtiva bu fasıllar dahilindeki maddeler • etmektedir: den münakale yapılamaz. 1 1928 ve 1929 seneleri zarfın5 Maliye Vekâletince yukarıda dairelerce tahsisat harici yapı ki sekiller dairesinde borçlar ödenIan taahhüdat ve mubayaalardan dikten sonra tahsisat harici taahmütevellit borçlar taaluk ettiği da hüt ve mubayaalarda bulunanlar irenin cari bütçesi masraf tahsisa aleyhine kanunî takibat yapılır. tından karşıhğı mevkuf tutulmak 6 Bu kanun mucibince ödenen şartile Maliye Vekâletince tediye borçların müfredatı ile takibata olunur. tabi tutulanların miktarı birer cet2 1927 ve daha evvel senelere vel halinde 193132 bütçelerile birait hükumet borçlarmdan 1513 nulikte Meclise arzolunur. maralı kanun mucibince tesbit o7 Devlet menfaati veya zaru lunup ta bütçede tahsisatı bulunmadığından dolayı tesviye edilemi ret icabı, bu gibi taahhütlere girişyen borçlar da birinci maddede miş veya hizmet ifa ettirmiş olan yazılı ahkâm mucibince tediye o ita amirleri hakkındaki takibat, Icra Vekilleri kararile tevkif olulunur. 3 1 ve 2 inci maddeler muci nabilir. Böylece takibatı tevkif ebince mevkuf tutulacak borçlar dilenlerin bir cetveli yukarıki madtahsisatsız borçlar namile Maliye dede gösterilen cetvellerle birlikte butçesinden açılacak bir fasla nak Büyük Meclisin tasdikma arzolunur. lolunur. Maarif Vekili Cemal Htisnu Bey Maarif işleri hakkında vaki olan beyanatında onumuzdeki senenin Maarif faaliyetini izah ederek çalışan ve talebesini iyi yetiştiren muallim ve mektep müdürünün, onlarj bu yola sevkeden mufettiş ve Maarif müdürünun taltif edileceğini izah ettikten sonra demiştir ki: « Muallimlerin 3 senede bir maaşlanna yüzde on beş zam edflmekteâir. Fakat ban muallimlerin vazifelerini şöyle orta derecede yapsalar da bu müddeti doldurduktan sonra terfi edecekleri hakkında mevcut yanlıg. kanaatlerini zihinlerinden silmek için talebesinf zayıf yetiştiren muallim ve müdürleri şiddelte mes'ul tutacağız. Bu sene gönderdiğim bir tamim ile ilk mekteplerde imEskişehir'de istasyon caddesi ve çalışkan Belediye Reisi Kâmil Bey tihanlara çok itina edilmesi lüıumunu 25/5/930Bu defaki seyahat progra ediyor. Yardımlar yapıyor. Vilâyetin kebildirdim. Gelecek sene de orta mektep mında Eskişehir yok iken hiç gormedi faletile banka halka 200,000 lira vermişimtihanlanna fazla itina edeeeğiı. Muğim ve bilmediğim üç, hatta dört hattın tir. Bu paranın 120,000 lirası ile Eskişealimlerin meslekî malnmatını arttırmak birleştiği bu şehir bugün en büyuk bir hir'den itibaren «Bejiik kopru» ye kadar için kitaplar terceme ettireceğiz. İlk zahire ambarı ve yarının da en muhim (250) kilometroluk arazi ıska olunuyor. mektep progTamlan tatbik edilirse iyi Bu sene Eskişehir mıntakasında bir san'at yurdudur. Eskişehrin gayretli neticeler elde edilir. Orta mektep prog1,500,000 donüm zeredilmiştir ki bunun belediye reisi Kâmil Beyin himmetile yaramlarında bazı tadilâta luznm vardır. dörtte üçü buğdaydır. Mutehassısların pılan Porsuk oteli kendisinden bahsedilBu tadilât esasları tedricî olarak tatbik kanaatlerine nazaran vasatî bire sekiz mesi icap eden bir müessesedir. edilecektir. Tadile muhtaç olan cihetlermahsul vardır. Gene mutehassıMarın Belediye bu oteli ynz bin liraya yapmış den blri de fen tedrisatıdır. Bu tedrisatın sözlerinden anladım ki Eskişehrin Akmüstecirleri de büyuk bir itina ile teşrif sureti icrasına dair kitaplar terceme etbuğdayı dünyanın en güzel, yumuşak etmiş. tiriyornz. Millî lisanın eksikliklerinden buğdayıdır. » • * blri Gramer'dir. Dil encümeni Gramer Gluteni fazla, değirmene elverişli ve Glttiğim gece otelde, Eskişehre berayı lâyihasınm bir kısmmı hasrlamıştır. Sekiz yfiz sahifelik olan bu lâyiha DU teftiş gelen Ziraat Bankası umum müdü unu çok merguptur. Eskişehir'de [Mutheyetince kabul edildikten sonra ba rü Şükrü Beyle uzun bir mülâkat yaptım. talip] denilen bir cins arpa yetişiyorki sılacaktır. Bu lâyiha mekteplerde millî Kütahya tarikile gelen Şükrü Bey geç umumi harpten evvel yalnız İngiltere'ye lisanın tedrisatında iyi bir esas olacak tiği yerlerdekl mezruatm feyzü bereke senede bin vagon gönderilmiştir. * * * tır. Bir kısım gençlerin ahlâkl temayül tinden çok memnun oldugunu söylüyor. Eskişehir'de Ziraat Bankasından başlerinden çok maddl olmalanndan şika Hakikaten senelerdenberi görulmemif yet ediliyor. Şikâyet edenler sahiren bir bir bolluk var. Bütün çiftçiler bu bereket ka Osmanlı, [ Adapazan Türk Ticaret noktada birleşmiş görünüyorlarsa da ha ten memnundurlar. Geçen sene bile Bankası], [Eskişehir bankası) da çalışıkikatte muhtelif hislerle hareket ediyor 1,035,004 kilo buğday ihraç eden Eski yor. Bilhassa Adapazan Türk Ticaret lar. Bir kısmı çocukların kendileri gibi şehir bu sene üç misli mabsul almağa Bankası her bulunduğu yerdeki iyi hizmetlerini Eskişehirde'de gösteriyor. Osdüşünmemesinl doğru bulmuyorlar. muvaffak olacak.. Eskişehir'de Ziraat Bankası pek müs manlı bankasının faaliyeti burada kenHalbuki eski neslin yetiştiği muhit Ue yeni neslin muhiti arasmda çok fark tesna bir faaliyet ile çalışıyor. Burada disinden beklenilen derecede değilmiş. • * * vardır. Bence bu şikâyetlere ehemmiyet ^nUanılan iki müyon lira kredinin heEskişehir yavaş yavaş bir sanayi şehri verilmemelidir. Asıl dikkat edilecek nok men yarısmı Ziraat Bankası temin edide oluyor. İskenderzade Behçet Beyin yor. Bilhassa bu bankanın buradaki ta, gençlerde medeni insanın haiz olmaboya ve yağ fabrikası, müteaddit tuğla müstesna çahşışh müdürü Şevket Bey sı lâzım gelen itiyatların ve millî idealin ve an fabrikalan bu mes'ut gidişin kalpçiftçilerle temasta, köylülerle dertleşizayıflamamasıdır. Mektepler bazı gençyor. Onlara tohumlannın ziraatlerinin lere ferah veren birer nişanesidir. lerde görülen içtimal tesanüdfl bozan ve A. Fuat ıslahı için fikir, nakit hatta ekmek sarf efkârı umumiyeyi rencide eden bazı hareketlerle mücadele etmelldirler. Bu, bütün muallimlerin vazlfesidlr. Bu noktalarda çok hassas olmak vazlfemizdir.» IBaimakaleden mabaif] çıkarmıştır. Bu mes'ele bizim dava «Yavuz»un geçirdiği macerayı Mısır'daki sağır sultan bile duymuştu. Nihayet bir gün bu gemlmizin tamiratı bitmiş ve Yavuz'un tamirini der'uhte eden ecnebl müesseseler erkânına bu münasebetle mükellef bir ziyafet çekilmiş ve ziyafette Istanbul'dan da Türk, Hristiyan bir çok davetliler bulunmuştu. Bu hâdiseyi dost ve düşman herkes bilirken, «Sonsaat» gazetesi Yavuz'un tamiri hakkında yazdığı bir haberden dolayı gene esran askerıyeyı ifşa cürmile mahkemeye verildi ve müddeiumuml mahkumiyet talebinde bulundu. * Bazı kimselere ruşvet verdikleri ittihamile Istanbul'da tevkifat yapıldı. Gazeteciler tafsilât almak için müddeiumuml Beye muracaat ettiler ve bu irtişa mes'elesi hakkında Akşam ve Sonsaat'eki beyanatmdan başka ilk malumat bııtün gazetelere gene müddeiumumî B. arafından verildi. Halbuki ayni zat kendı verdiği malumatm gazetelerde intişanndan sonra gazetecileri «efkân umumiyeyi tehyiçs. curmile mahkemeye gönderdi. Gerek kendisi, gerek Bursa müddeiumumisi gazetecilerin tecrimini taep ettiler. * Seyyar, sabit bütün esnaf, İstanbul belediyesinin bazı zabıta memurlanndan yaka silktiler, içtlmalar aktettiler, belediyenin haksız cezalanndan şikâyetlerde bulundular, nihayet hükumet te bütün bunlan nazarı dikkate alarak belediye ezalan hakkında yeni bir kaide vazetti. Halbuki «Emanet halk demektir!> E«ye kendinin halkçı olduğunu göstermek istiyen Şehremini Bey avukatlanna açık bono verdl, halkın şikâyetinl kaydeden ve Emanet aleyhinde neşriyat yapan gazeteler hakkında derhal dava ikamesini ve zararı manevî olarak her gazeteden asgarl yirmi beşer bin lira talep edilmesini emreyledi. Alınacak paralardan yüzde yirmisinin Emanet avukatlanna ikramiye olarak verileceğini vadetti Şimdi Emanet tarafından gazeteler aleyhine açılmış bir çok davalar vardır ve bu davalara elân mahkemelerde bakılmaktadır. * Bütün şehir halkı bilir. Istanbul'da btt zamanlar hırsızlık vak'alan her semtte çoğaldı. Zabıta tertibat aldı. Bekçiler sıkı kontrola tabi tutuldu. Vllâyet makammdan, Polis müdiriyeti binasından, Adliye dairesinden bazı esyalar çalındı* Ankara'dan müdürler geldl, tetklkat yapıldı; hatta Polis müdürü resml bir makarnda vukuatın çoğaldığını teyit edet sözler söyledi. Gazeteler, hırsızük vak'alan çoğalıyor; dikkat ediniz, dlye halU teyakkuza davet ettiler. Bu yazılar da ceza kanununun maddel mahsusasma tev* f ikan müstelzimi ceza görüldü ve gazeteciler mahkemede duruştular, sorguy» çekildiler, şimdi heyeti haklmenüı b« hustısta vereceği karan bekliyorlar. * Gazetecilerin vekilleri, iki gündenberl Bursa mahkemesinde müdaf aalanna devam etmekte idiler. Dün devam eden btt müdafaalann tahriren yapıünası hakkında mahkemenin verdlği karar* dair telgraf haberlerini okumakla meşgulken matbaamıza bir zat geldf. «Bazı şikâyetlerim var, dinler mlsinla?»" Diye soluya soluya dert yanmağa başladı, hemen sözünü kestik ve kendlstoe gazetecilerin davasından yukanya kaydettiğimiz bir kaç tanesinl anlatmağ* başladık. Mabadini dinlemeğe taham mül edemedi, Allah razı olsun, munslf adammış, «affedersiniz efendim, rahat sız ettim, yanlış kapı çalmışım!> Dedl. başını önüne iğdi, düşüne, düşüne idarehanemizden çıkıp gitti. * * • t Gazeteler aleyhindeki davalar GRAF ZEPPELÎN ILE 49 SAAT HAVADA Bu seyahatı bizzat yapan YUNUS NADl Beyin intibalart GÜZEL BÎR CİLT HALÎNDE NEŞREDİLMİŞTtR Fl: 1 IİRADIB Yunan hey'etî cevap bekliyor Ankara 2 (Telefonla) Türk Yunan müzakeratında hiç bir te beddül yoktur. Yunan hey'eti murahhasası Atine'den cevap bekli yorlar. M. Rist tetkike devam ediyor Ankara 2 (Telefonla) Malî mütehassıs M. Rist tetkikatına devam ediyor. Kendisme icap eden malumat verilmektedir. Mütehas sısın tetkikatına Âli lktisat Meclisi kâtibi umumisi Nurullah Esat Bey yardım edecektir. Ankara 2 (Telefonla) Adliye encümeni bugün toplanarak harice sevkedilecek malların tağşiş edilmemesini temin edecek men'i tağ şiş kanun lâyihasını müzakere etmiştir. Her Kitapcıda bulunur Matbaamudan da istenebilir. Tren kazası Ankara 2 (Telefonla) Dün Ankara' dan hareket eden marşandiz treni Yaylâ ile Karaköy arasmda yoldan çıkarak vagonlardan bir kısmı hasara uğramış, bir gardifren yaralanmıştır. Posta treni yol açıhncıya kadar Bilecik'te beklemiştir. Ekspres te bira zteahhurla saat onda Ankara"ya gelmiştir. •• Mnallim ANJEL hnsusî Men'i tağşiş kanunu İF.< ANSIZCA dershanesinden KMALE kalan efendıler seriaı muracaat etsinler. Arkadaşlan hazı lama a bsşladılar, Babçekapı Ertuğrul'a karşı Kasapyan Han derim, beni de kanştırmayın... Reyhan benim masama geldi, yalvardı. Ben de, arkadaşlık hatırı için kalktım, geldimî.. Peki, o, ne istiyor? Daima, o! Diyorsunuz Rey han'ın adını ağzımza almamağa yemin mi ettiniz? Necil Sabit, etrafına baktı; yerden, gökten, ağaçtan, taştan imdat umuyordu. Yanmda Sündüs'le Zerin olmasa, Faika'nın haddini bildirirdi. Raci, dediği adamın ne serseri olduğunu Necil Sabit, pekâlâ bilirdi; ondan çekinmek şöyle dursun, tahkir etmek bile lüzum suzdu. Çünkü o, her çıkan «vukuat» ın kendi aleyhine netice vere bileceğini düşünür, derhal savu şurdu. Faika'nın cür'eti, Necil Sabit'in yanında aile kızları bulunmasın dan ileri geliyordu. Yalnız bunu sui istimal etmek te, zararlıydı: Yooo... ö y l e fena fena bak mahkumiyet vasıl olunacak her larımızın Bursa'ya naklinden çok hangi hüküm neticelerinin bizi ta daha mühim ve cidden ağır bir mamile tatmin edebileceğinden mes'eledir... şüpheliyim. Demek ki adalet husuSonra Ali Cenani Beyin gene İssî ve umumî vicdana nisbetle esa tanbul gazeteleri aleyhinde olarak sen itminan verebilmekten başka Ankara'da ikame ettiği dava... İkabir şey değilmiş! mesi noktasından bu davada ka • Kime kimden şekva edelim? ts nun metnine pek muhalefet yok tanbul gazeteleri davalarımn Bur ama o da ortaya bir mes'ele çıkarsa'ya nakli için büyük Temyiz mah maktan hali değildir. Bunda da takememizden karar almışlar. Bu is bi olduğumuzdan gayri bir mahkete anlatılışa göre karar veren bü meye çağırılıyoruz. Fakat kanun yük mahkemenin biraz da dalgın gazetenin tabolunduğu ve tevzi olıkla hareket etmiş olduğuna şüphe lunduğu yerlerde dava ikame oluyoktur. Genç ve inkılâpçı Türkiye' nabileceğini yazıyormuş ta hasım nin vicdanlı adliyesi ancak bu işin hasma maval okumıyacağı için Ali yanlış bir iş olmuş olduğunu ilân Cenani Bey de bize zor gelecek taetmekledir ki sebepsiz ve haksız rafını ihtiyar ederek davayı inadıyere üzerlerimize kondurulan bu na tutmuş Ankara'da ikame etmiş. şaibeyi silebilecektir kanaatinde Kendisine gene teşekkür etmeli. Ya yim. tstanbul müddeiumumisinin davayı Ankara'da yapacağına gi bize Iutfetmek perdesi altında dahi dip Diyarbekir'de, Van'da ikame olsa her hangi bir Türk mahkeme • etseydi daha fena olurdu ya!... sinden şüphe etmeğe hakkı yoktur. Bu işte de bir yanlışlık var. GazeBize usulden, kanundan bahsede teler aleyhine olarak memleketin mezler. Adaleti rencide eden ve her tarafında dava ikame oluna mahkemeden şüphe eden usul ve bilmesindeki kargaşalık ihtimali bu kanun olamaz. Siz bir mahkeme yanlışlığı bedahaten göstermeğe kânizden şüphe ederseniz başkası bin fidir. Tercüme tarikile aldığımız mahkemenizden ve bütün adaleti kanunun asıl memleketine bakmanizden şüphe etmeğe hak kazanır... lı, bu işin orada geçirdiği safahatı tstanbul gazeteleri davalannın görmeli, sonra kendi memleketi Bursa'ya nakli ortaya Türk adliye mizi de nazarı itibara alarak işin sinin ve Türkiye Cumhuriyetinin her türlü kargaşahğa mâni en sa behemehal halledeceği bir mes'ele lim şeklini bulmah. Bu iş te Türkimayın... Reyhan'ın bana söyledik lerini söyliyeyim. Reyhan, sizinle konuşmak istiyor. Bugün kabil değil... O da, bugün için demiyor. Siz, ne zaman münasip görürseniz... Sebep? Size, mühim söyliyecekleri vannış! Size söyliyeydi? Uzunmuş! Masal dinlemeğe vaktim yok! Necil Sabit, geri dönüp yürüyecekti, Faika, yavaşça kolundan çekti: Dunınuz, daha bitirmedim... Reyhan, dedi ki: Necil'e söyle, bana bir randevu versin... Kendisile, bugün ve yahut yarın muhakkak konuşmalıyım... Eğer teklifimi kabul etmezse, rezalet çıkarırım! Faika, sözünün tesirini an lamak için durdu. Necil Sabit'in dudakları sararmıştı: Tehdit ha?.. M. Agâh ye Büyük Millet Meclisinin teceği işlerden biridir. YUNUS NADf Sabit'e sordu: Şu kadını tanıvor musunuz? Necil Sabit, gözlermi etraft^ gezdirdi: Hangi kadını? Genç kız, Reyhan'ı gösteriyor • du: Beyaz saçlı adamın yanında oturan fıstiki esvaplı kadınla ko • nuşuyor. Necil Sabit, tabiî görünmeğe ÇJH hşıyordu: Hayır... Tanımıyorum.. Niçmi sordunuz? Demindenberi bize öyle ta • haf bakıyor ki... Ihtimal birine benzetmişth% Sündüs, el çantasile oynuyordaf Sizi mi? Bizi m»? Necil Sabit, gene kizın imasnif anlamamazhktan geldi: Onu da keşfetmek möşku1~. Acaba? Edebi roman tefrikamız: 4/ KALBİMİM SUÇU Yazan: MAHMUT YESARİ Reyhan mı? Evet... Görmediniz mi7 Nerede? Bahçede... Beraber misiniz? Hayır... Ben, Raci ile bsraberim... Reyhan'ın da bir ahbabı var. Bir arkadaşınm dostu... Görmediniz ha? Demek gözleriniz dünyayı görmiyor... Eh, öyledir; yeniler, eskileri unutturur. Faika, Necil Sabit'in kaşlarının sinirli sinirli inip kalkışlanna, dudak uçlarının oynayışına dikkat ediyordu: Reyhan'ı da sevdiğinizi söylerdiniz? Necil Sabit, küfiir etmemek için kendini güç tutmuştu, kısık sesile haykırdı: Ben kimseyi sevmedim ve sevmiyorum. Reyhan, size inanmamakta haklı imiş!.. O da haklı siz de hakhsınız... Kâinat haklı... Yalnız, ben, ben haksızim... Kabul ediyorum. Çabuk söyleyin, benden ne istiyorsunuz? Faika, Necil Sabit'in hiddetini, smirlenmesini, Reyhan'ın hesabına pek tehlikeli buluyordu.. Bundan kendine de hisse çıkarmasından korktu: Ne istiyorsunuz? Diye rica e Bilmiyorum!.. Söylemesi benden... Necil Sabit, kendi kendine gibi, yumruklarını sıkarak homurdanı yordu: Demek tehdit?.. Bu, eksikti... Başını kaldırdı, sesi bir tunç giJ bi katı, sertti: Bir şartla kabul ediyorum.. Gene o, madam Zoi'nin pansiyo nunda oturuyor, değil mi? Evet... Yarın öğleden evvel gider görürüm. Yalnız, şimdi buradan kalkıp gidecek... Başka sözüm yok. Faika'nın elini sıkmağa lüzum görmedi, şiddetle döndü, yürümeğe başladı. Faika, onun arkasından bir kahkaha kopardı: Vah, Necil Bey, vah... Sen, bu, piliçlerden birine tutulmuşsun! 13 Zerin, küçük mendilile, yavru kuş ağzına benziyen, yumuk, körpecik dudaklarını siliyordu; Necil