GİRİD BİR NUMUNEDİR Bahr-i Sefid'in en büyük bendergah-ı ticareti, Yunan Denizi'nin en büyük, en tarihi, en azametli bir adası olan Girit'in, bundan on sene evvel Yunan komiteleri reisi meşhur Vasos ma'rifetiyle dökülen otuz, kırk bin Girdli Müslüman kanı bahasına Osmanlı hakimiyetinden nasıl çıkarıldığı, gemilerini gönderen Düvel-i Muazzama'nın Yunan Prensi ma'hud Corci'yi Girit'e nasıl komiser tayin eyledigi malumdur. Prens Corc Girit'e geldigi zaman, Girit'de idare-i meşruta ile hükumet ider bir idare-i muhtare te'sis edilmişti. Bu idareden evveli, Türk zulmünden yanıyoruz, dayanamıyoruz, diye bağıran Girit palikaryaları içün hür, mes'ud bir hayat başlamış demekdi. Artık bu palikaryaları bedbaht idecek Türk zulmü, Türk boyunduruğu kalkmıştı. Girit'de başka bir kanun, bir kanun-u esasi, hürriyet adalet te'sis etmişti. Hele bu hürriyet ve adalet palikaryaların hesabına o kadar vus'atli ve o kadar şümullü idi ki, Giritli Müslümanların günde yüz danesi sokaklarda, kanlar içinde süründürülse kimse ne soran, ne de arayan bile olmazdı. Palikaryalar içün bundan güzel hürriyet, bundan yüksek medeniyet olur muydu? Fakat her ne ise palikaryaların, bütün hududlarının bu hürriyet dahi hırs ve tama'ını teskin idemiyordu. Çünkü bu kadar bir muvaffakiyet elde eden Yunanlılar on sene evvel Türklerle muharebeyi bile göze aldırmışlardı. Niçün? Türkleri, Türk askerini mağlub edip Girit Adası'nı, Yanya'yı Selanik'i, Manastır'ı hatta İstanbul'u bile zabt ve fethe kadar hazırlanmışlardı. Yunan milleti içün bu kadar yüksek hayaller şayan-ı istiğrab degildir. Vaktaki İstanbul hükumetinin havf ve ihtiraz zincirleri arasında, bir hırs ve gazab, diş bileyen Osmanlı askeri kükremiş, arslanlar gibi Yenişehir'i Teselya'yı aşmağa, beş on gün içinde Milona'yı(?), Dömeke'yi zabta muvaffak olub Atina'ya doğru yürümege başladı. Sakız mastikasıyla beyinleri sulanmış olan palikaryaların da ayakları suya irdi. Hanya'yı, Konya'yı onlar da anladı. Bu muharebe Türk askerinin, Türk milletinin henüz kanı kurumadığını isbat etti. Fakat ne faide? Millet meziyetini gösterdi, ama o milletin mensub olduğu reis-i idare-i hükumet, bir meziyet-i siyasiye gösteremedikden sonra kaç para ider? Bütün Teselya'ya giren Osmanlı, askerini geri çekdikden ma'ada, üste diş kirası olarak Girit Adası'ndaki hakmiyetini de terk ve ferağ eyledik. Rusya, o zaman mevki-i iktidarda idi. Prens Corc'un adaya komiser olmasına sebeb, en ziyade yine Rusya oldu. Girit Adası hakimiyet-i Osmaniyeden çıkmağla beraber, güya Yunanistan'a ilhak edilmişti, ama adada te'sis idilen idare-i muhtare riyasetine Yunan Prens nasb olu-