HALİMİZ YAMANDIR Bir makalemizde cehaletin bir mülk ve millete açdığı yaralardan en mühimi gurur ve nahvettir demiştik. Bu sözümüz hakikaten mütalaaya şayandır. Cehaletin başımıza açdığı yaralardan belki en müdhişi gurur ve nahvettir. Zira millet-i islamiyeyi mahv ve perişan eden yegane sebeb nifak ve şikakdır. Nifak ve şikakı tevlid eden sebeb-i yegane ise gurur ve nahvet yani benlik iddiası değil midir? Başdan başa heyet-i ictimaiyemizin ruhu, ahlakı tedkik edilirse cümlemizde "menem diğer nist" gibi. İddia-yı ruhi meşhud olur ki başımıza gelen belaların da hangi birisini tedkik idecek olsak sebeb bu menhus ahlakımızdır. Bize şu satırları ilham eden sebeb, ahıran "Tuna" hezeyannamesinde Kembiriç Dar-ül-Fünunu mu'allimlerinden faziletlu Halil Halid Efendi ile Midhat Paşanın mahdumu Ali Haydar Beg arasında cereyan eden ihtilaf, ba'dehu şikak ve rezalettir. Mes'elenin en tuhaf ciheti Halil Halid Efendi Midhatpaşazadeyi Osmanlı Milletinin hürriyetini, haysiyetini tahkir etmekle itham iderek Avrupa merasimince davay-ı namus içün düelloya davet idiyor. Midhat Paşanın oğlunu düelloya davet etmişler deyince Tuna'nın üç Osmanlı imzay-ı mudhikini taşıyan babayiğit muharriri, o koca babayiğit hemen copuna, sopasına sarılıyor; Avrupa'da alaturka düello yapmak üzere Halil Halid Efendiye meydan okuyor. Esasen babayiğit muharririn düelloya gideceğinden falan değil ya. Şu babayiğitlik lafı olsunda ne olursa olsun!... Bizim babayiğit muharrirle anın şimdiki refik-i rezaleti olan eski arkadaşım Ali Şakir'in bu haller ötedenberi adetleri hükmüne geçmiştir. Avrupa'da şurada burada ne ne kadar zenginçe, rütbeli kimse evladları falan duydular mı hemen bir mektub-u mahsusayla Bulgaristan'da bir cemi'yet kurduklarını ve Türkiye' de inkılab yapacaklarını, asacaklarını, keseceklerini yazarlar da yazarlar... Hatda bir gün damad Mahmud Paşazade Sabahaddin Beğefendiye de Tuna'nın babayiğit muharriri bir mektub ile yazıyordu ki "Kuzum beğ bizim cem'iyete reis ol, biz laf söylemeyeceğiz, inkılab yapacağız, asacağız, keseceğiz, titredeceğiz..... gibi bir şey" Durendiş ve akl-ı selim sahibi olan Sabahaddin Beğ bu mektubdan son derece canı sıkılmış bir halde bana:"Canım be birader!Bu adamların meramını anlamıyorum. Bunlar asacaklar, keseceklermiş bana ne sorarlar hem yapacak adam böyle sormaz "yapar" gibi daha bir kaç acı laf söylemişti ki o zaman fart-ı teesürümden bu edebsizler hakkında müdafaa idecek söz bile bulamamıştım. Şimdi Türkiye'de inkılab elhamdülillah betti, hürriyetleri saadetleri feth ettik; kabadayılık sırası yekdiğerimize geldi. Uzakdan uzağa yekdiğerimize carta!.... Halil Halid Efendi [-satır okunmuyor-]