YOT TÇT TT AŞ ÇANADOLU; (SAHİFE 6) n AŞT eeei ĞÜ 16 Ağustos 1989 Çarşamba Romanyada Almanyanın | şiddetli propagandası / Almanlar, bu mühim memleketi içten kavramak için nasıl gayret sarfediyorlar Medeniyet yolun: da mücadele : Şimal Tundraların- da iki sene Moskova, (Tas A.) — Sovyetler birliğinin en şimal — kısımlarındaki Tundra urazisi, Neneenler, Lapon- lar, Çükçisler, Vogullar ve Ngana sanlar ü kavinslerle | meskü r, birinci sı- nıf avcıdır ve gerek kara gorek deniz avı ile geç ismini v müş ikametgâhlarını, Ren geyikler'- nin veyahut köpeklerin çekti b larla, çabucak bir yerden öbürüne |her daim av yerlerine naklederler. |Her kavmın ayrı dili ve ayrı âdetler: vardır. Bu uzak şimal Tundrası halkı ara- S sında halen geniş bir kültür faaliyeti S yapılmaktadır. y N | Tundra mmtakasında 150 ilâ 200 ki lometre murahbama bir nüfus düş mektedir. Fakat burada 50 ilâ 100 Çinüfusluk ufak kolonilere de rastlar- maktadır. İşte bu küçük kolanilerde kültür merkezleri — kurulmaktadır. Bu merkezler göçebe - halkı Tayga- larda takip eden seyyar kulüpler teş kil eylemektedir. Ekserisi mualfim Üniformalı Almanyada geçen birkaç yıl Hitler nutuk söylerken, Almanyada bütün dükkânlar kapanır; herkes nutku dinlemek mecburiyetindedir r. Büyük harp fiilen durduktan bir müddet sonra, memleketleri içten fethetmek maksadiyle propa- ganda faaliyetleri başladı. Bu faaliyetler, gittikçe artarak ciddi bir teşkilât haline getirildi. O kadar ki, bazı memleketlerde bilhassa bu işlerle meşgul Siz, balık nefesi ile tarp suyundan tere- olmak üzere enazaret» ler ihdas olundu. Almanya, en çok gayret sarfeden propaganda nezaretine maliktir. Bu nezaret silâhın kazanamıyacağını ma- nen elde etmek istiyor. Amerika ve Merkezi Av- Fransız ve- ecnebi.. memleketler | halindedirler. Bu mümessiller matbuatı son günlerde Avrupa dev-| zamanda bir raporla füaaliyetlerii letleri ve Amerikada şiddetli Alman | Alman ticaret ateşesine- bildirmeğe propagandası yapılmakta olduğuna | de mecburdurlar. dair haberler neşrediyorlar, Bu bi-| — Kültürel propaganda: lâ fasıla üzerinde durmamız İcap e-| Kültürel ve sosyal bakımdan da ben bir noktadır. Çünkü bu propa -| Romanyada Alman propagandası ganda vasıtasiyle öyle şeyler elde | şiddetle hissedilmektedir. olunuyor ki artık hiç bir devlet bu| Alman kitapları Romanyada rös- emrivakilere karşı harekette buluna | mi fiatlarından yüzde yirmi beş nl: mı, betinde daha ucuza satılmaktadır. Fransanın yarı resmi Lö Tan gazetesinin B gönderdiği hususi mubabiri tarafından m Bu malların dışarıdaki müşteriler| Almanya, Polonya, Çekler, Fransa « nn Süriye ordusu, İngilizlerin Fi - listin kuvvetleri, Misir, İngilterenin Akdeniz ve Malta filoları olacaklat dir. Zirai membalar: Nehir manssbının temin ettiği -si raj menmbalar da sayısızdır. Bilhas« a pamuk ve pirinç fevkalâde'meb- Hitleri alkışlıyan halk, sokalka: zorla getirilmiştir. — Baştarafı dünkü sayımızda — Nutuk biter bitmez kız başını kal- diriyor: — Madam saat acaba kaç? — Sekiz yavrum. Kız içini çekiyor.. — Dükkânımın işlerine bakan bu kızcağızın ünifor malara, bilhassa askerlere büyük bir meyli var.. Şimdi bir birahanede, k: çaman bir bira bardağı karşısında kendi bekliyen nişanlı: nüyor. Bu akşam, nişanlısına kavü- şurken göğsünün biraz daha gurur- la- kabardığını görecek : çünkü Hit- 'n nutkunu dinlemiştir. Nutuk bitmiştir. Fakat radyodan hâlâ çılgınca (yaşasın) sesleri geli. yor. Sokakta Hitlerin nutkunu mec eanen ve mecburi dinlemek için kili- selere ve umum! yerlere dolmuş olan halk yavaş yavaş görünmeğe başla- mıştır. Sokaklara hoparlörlerden şi Alles» sesleri gelmeğe başladı. A man mülli marşı — binlerce ağızdan dint bir veecd ile çıkıyor, Sonra hal- kın hissiyatı birdenbire coşuyor. Harp ve zafer şarkılarını teren- nüm etmeğe başlıyorlar. Dükkânı min etrafında halk, manyatize olmuş gibi. kolları kalkık bu marşları dinli- yor. Bu dakikada yalmız Münih de- ğgil bütün Almanya ve Hitlere müte- veccih aşkını ve sadakatini haykırı yor. Bu coşkun heyecan arasında ken- dimi kimsesiz, yabancı ve biraz da mustarip hissediyorum. Pazar yerit Pazar yerinin gürültülü kalabalığı içerisindeyim. Köylü kadınlar şemsi- yelerini açarak kaldırımlar üzerine oturmuşlar. Etraflarına, bahçelerinin taşlı topraklarında yetiştirdikleri ct- hz sebzeler var. Etrafıma bakınırken bir kadın sesleniyor: —RNe arıyorsunuz? var.. Bana hitap eden kadım, bir açılır, kapanır iskemleye — oturmuş güler yüzlü bir köylüdür. İspanakları çok güzel değil.. Fakat çiğle nemli ıspa- nak demetlerinden ıslak toprak ko- kusu yayılıyor. Kadın yakama yapı- şacak kadar devamlı israr ediyor: — Demeti on beş frank madam. Pahalı değil.. Hem ne kadar isterse- niz verebilirim. Almanyada, sebze satışında tera- zi, dirhem kullamlmıyor. Sebzeleri demetle, tane ile hatta avuç dolu- suyla satıyorlar. İşte şuracıkta kocaman beyaz turp Jar bir tepecik gibi yığılmış. Alman- lar bu turpları tuza batırarak ek- Mmekle yiyotlar. Üzerine de bol bol siyah bira içiyorlar. Pazarın bir köşesinde gürültülü bir faaliyet var. Burada, sokak ortasın- da kurulu seyyar ocaklarda pişen et yemekleri, bira, ekmek ve kahve satılıyor. Satıcılar ve alıcılar bir te- raftan rozarlık ediyor, bir taraftan dâ yemek yiyorlar.. m.c2z göbekli bir İyi mpanak düşü-| ra şeflerin'n emirleri ile ve Alman yağlı bıçağını deri pantalo- nuna siliyor.. Ve tatlı tatlı konuşu- yor: — Tere yağının içerisine turp &u- yunu fazla karıştırıyorlar. Amma yapıyorsunuz ha.... Jmanyada artık tereyağı yed var mı? Terkip tarikiyle yaptığımız yağ, balık nefesiyle turp suyundan barettir. Hararetle devam eden mübahaze birdenbire kesiliyor. Üç resmi elhise- N polis seyyar lokantaya yaklaşmak- tadır. Derhal ağır bir süküt başladı. Başka bir tarafa gidiyorum. Bir adam yumurtacı ile konuşuyor: Bana dört yumurta sakladınız Maalesef üç yumurtam kaldı Fakat karım evde tatlı yapa- cak, ne derim ona şimdi ben? Bu yumurtalar taze değildir. Çün- kü taze yumurta Almanyanm meç- hulüdür. Almanyanın yediği yumur- ta Danlmarkadan, Bulgaristandan, Yunanistandan, Türkiyeden ve Çin- den gelr. Ren de yumurtacıya yanaşıyor ve bana kaç yumurta verebileceğini so- ruyorum. — Bir tane bile veremem madam Bu gördüğünüz yumurtaların hepsi satılmıştır. Dükkânımın kapısı önünde müşt ri bekliyorum. Serin bir akşam.. &: kak dopdolu.. Birdenbire «'msiyah bir arabı yeyi döndü.IScn bir fern el tam dükkânımın yanında durdu. İçeriden Iki memur indi ve bir kapı- dan içer'ye daldılar. Sokaktaki kala- balık durdu, dükkâncılar toplandı. Bütün ağızlarda ayni mirilti: «Daşov arabası, acaba kimi götürecek?..» Bu siyah araba tecrid kamplarıma tecrid edilen insanları götüren ara- badır. Bu arabayı her görüşüm de te- peden tırnağa kadar ürperirdim. U- zun, penceresiz, kapısı yarısına ka- dar demir parmaklıklı bir araba.. Bu, Münihten aldığı adamları yir- mi kilometre uzakta Daşov köyünde- ki kampa gölürür. Bu kamp eski bir tuğla fabrikasıdır. Etrafına yaklaş- mak yasaktır. Her tarafında süngülü nöbetçiler dolaşır. Buraya giren in- sanlar, buradan çıksalar bile kampta gördüklerini — anlatamazlar. Çünkü arkalarında hafiyeler dolaşır. Sokaktaki halk korka korka bek- liyor, Mahallenin hayatı durdu artık. Biraz g#onra polisler sapsarı yüzlü, gözleri kıpkırmızı bir adamı omuz - larından tutarak arabaya sokuyor- lar, ve araba derhal harekete geçi- or. K Süküât hâlâ devam ediyor. Kalaba- lık, ses çıkarmadan — ayrılıyor. Bu vaz'yette kim fikir beyan edebilir? |Hiç kimse yanındaki — adamın sivil polis olmadığından emin değildir ki., Dükkünıma gir.yorum.. Komşum ağlıyarak arkamdan geliyor. —C n g n Ti 2. önü - İtisaslarını şöyle anlatmıştır: ve doktor olmak üzere genç Sovyelt atandaşları, bu kültür merkezlerin- de ve bu seyyar kulüplerde feragat- le çalışmaktadır, Taymir yarımadasında Katangâ merkezine merbut seyyar kulüpler. den birisi, iki sene müddetle, Masko- valı genç muallim Bayan Amalda Ka- zanoviç tarafından idare olunmuş- tur. . Bu genç kız, bir müddet istirahat çin Moskovaya — dönüşünde, şimal! Tundrasındaki faaliyati hakkında ih. — Ben, demiştir, Taymir yarıma. dasının en geri kavimlerinden birisi. ni teşkil eden Nganassanlar arasınd. çalıştım. Nganassanlar, Neneenler!: bir şubesidir ve bütün kavim sekir yüz k'şiden mürekkeptir. Daha sön zamanlara kadar, Nganassalar hiç yıkanmazlardı. Senede ancak bir de- fa elbise değiştirirler, ve Çiğ et yer dendir Hahlern maddi ve MANET hava tına hâk'm bulunan Şamanlat, bün- ları, hurafelerle uyuşmuş ve çok ize- ri bir halda tutarlardı. — Şamanlar, meselâ, okumaya başlıyanların kör olacağını, yıkananların sararıp sola: cağını ve nihâyet te öleceğini &i lerdi, İşte iki sene ben, bu halk ile berabor Tundrada göçeba hayatı ya- şadım. Bunların kamplarına, Ren ge- yikleri tarafından çekilen küçük e- vimle gid'yordum. Bu evceğiz, ayni keti her sahada fevkalâde ileri Bu propaganda iktişadi, içtimai ve kültürel sahalarda büyük tesirlerini göstermektedir. elverişli mübadele muamelelerin; Al manya ile yapmaktadır. Almanya ile ticaret yapması Romanyanın menfa atlerini korumaktadır. Çünkü Al - manyada Romen parası kıymetlidir. Bir mark, kirk bir buçuük ley kıyme- tindedir. elverişli alışverişlerini Almanya ile yapmaktadırlar. Meselâ bir Rumen tüccârının Fransa veya Almanyadan bir zirant makinesi almak istediğini kabul edelim. Böyle bir makine F- ransada on bin frank kıymetinde - dir. Almanyada ise resmi fiati 660 marktır. man malını tercih edecektir. Çünkü Fransız 10.000X3,85-38500 leye . Alman makinesi ise; 660X41,5—27390 le- . |ye mal olacaktır, ci haliyle Alman mabni tercih ede- cektir. zamanda kulüptü. Beraberimde fo- toğraf aksettiren makine, bir fonog- raf, küçük bir kütüphane, resimli al- bümler ve buna mümasil birçok şey- ler götürüyordum. Ya konferanalar tertip ediyor, ya fotoğraflar gösteri- vor, yahut yüksek sesle kitaplar oku- yordum. Büyük güçlüklerle hurafe- erden — kendilerini — kurtarabilen Nganassanlar, yavaş yavaş mödeni leşiyorlardı. Kulübe merbut ufak bir ektep vardı. Burada ilk zamanlar valnız bir tek talebe ile çalışlım. Oku maya ve yazmaya başlıyan bu tek talebemin, tablatiyle, — gözleri kör olmadı.. Bunun üzerine, yavaş yavasş talebemin adedi fazlalaştı ve kör olmıyacaklarını gören Nganassanlar okumaya başladı. Nihayet. talebe- min adedi, 17 yi buldu. Bu Nganas- sanların ilk mektebi idi. Fakar, ha- len, talebemden birçoğu, Laningrad- da şimal kavimleri enstitüsünde oku- malarına devamdadır. Ben de, kendi bakımımdan, bir şe. hirlini nbilmediği bir çok entressan goyler, Nganassanlardan öğrendim. Medeniyeti, moemlektim en uzak ve en ücra kıyılarından birisine ka- Çar götürebilmak ve buradaki insan- mak büyük insanlık eseri kendi! faaliyetimizle elimden geldiği kadar yardım edebilmiş olmaktan dolayı sidden memnunum, Ve bundan- bü- zük iftihar duymaktayım. da götürdüler.. Kadın hıçkıriyor, kocası Hitlerden evvelki hükümet polisi memuru idi. Hitler geldikten sonra nasyonal soz- yalist oldu. Rejimin hararetli bir ta- raftarı değildi. Sadakatinden daima pına götürülüyor İşte Almat ralar.. lan bütün memleketlerde leyin kıy- metin yüzde 88 kiymetinde, dokuz miligram ağırlığında altın ile müva- zenet buldurulmuştur. metten daha ucuza değiştirmektedir. müşter; bulmasını intaç ediyor, liğin önüne geçmek j vizli memleketler ile ticaret yapan tüccarlara primler verdi, fakat ser- best ticarette yüksek dövizli memle- ketlerin hiç biri Almanyaya reka - bet yapmamak için malını yüzde 88 den daha aşağı bir kıymet ile ödene- cek ley ile satmadı. den Almanlar, halen Romanyadaki 2500 ü mütecaviz ajanlarını hep ken di ırklarından , Transilvanya- Sak - sönlarından veya Rayş Almanların dan seçtiler. Taşmazımda Alman hükâmeti Roman yada ticaret ajanlarının hepsinin Ra- y$ Almanı olması şartını da koştu. Bu madde Rumenler tarafından red dedildi, fakat Almanlar başka bir- çok maddeler; kabul ettirdiler ve bu ları nihayet — medeniyete kavuştur-|na da başka bir hal çaresi buldular. deli krediler sistemini tatbik etmek-! tedir. Almanyaya yapılan her sipâ- rişe mukabil yüzde otuz mahusuben para verilmektedir. raç edilen malın kiymetinin yüzde yetmiş beşini vermektedir. Alman ti earet müesseseleri mümessilleri Al- Tasnya ile ticarette bulunan bilu - şüphe edildi.. Bugün de tecrid kam-|mum ticaret müesseselerini ziyaret etmektedirler, Bilhassa bu müessese dan getirdiğim *-tı-! lerin de Romanyada |Rumen müesaseseleriyle daimi temas r. Mübadele meselesi: Alman devlet mekteblerinden her Romanyada bu propaganda hare-|hangi birine kaydolunan bir Romen iyor.|cocuğu her ay yüz yetmiş beş markı, mârk 41,5 ley hesabiyle - değil bir, mark yirmi beş ley hesabiyle almak tadır. Bunun farkı Alman devleti ta- rafından kabul olunmaktadır. Alman gençlik kampları sık sık Rumen genç lerini davet etmektedirler. Alman hükümeti Rumen gençlerinin bütün masraflarını seve seve kabul etmek- tedir. Rumen - Alman iktisad anlaşma s1 yapıldığındanberi her sahada faa liyette bulunan bir çok Rumen mü - hendisleri Almanyaya akın etmişler ve memleketin zenginliklerin; moy - dana çıkarmak hususunda rasyonal plânlarını konferanslar ile halka bil dirmektedirler. Faaliyet: bilhassa muhtelit bir ce mMiyete tevd; edilmiş olan zirat an - laşma şimdik; halde başka bir gaye- ve Met olmukmakladıu. Son olarak Rumenlerin Munca Si Voe Bimadaki sergilerine Almanlar çok büyük mikyasta iştirak etmişler di. Alman pavyonları tamamen Ru - men pavyonlariyle ayni genişlikte idiler. En faal propaganda Transilva, Banat ve Basarabyanın ekalliyet mu hitlerinde yapılmaktadır. Rumen gençleriyle dolu trenler sık sık Almanyaya gitmektedir. Rumen gençleri Almanyada bir ay müddetle misafir edilmekte, sonra yerlerini başka kafilelere : terketmektedirler. Almanyayı ziyaret eden bu genç- ler için muhtelif şehirlerde konfe - ranslar tertip olunuyor.. Almanya - dan dönen bu gençler artık tamamen Alman tezini almış - bulunuyorlar. Bundan maada bu okalliyetlerin ha- reketlerini idare eden adam da bir Almandır ve kendisine Bükreş se- faretinde bir de vazife vermiş ve bu şekilde iki millet arasındaki dostluğu daha yakından temin! imkânları ha- zırlamıştır. Aslan Transilvanyalı bir Alman olan bu zat Romanyada kül- türel bakımdan Alman propaganda- sını idare etmektedir. Bu müşterek ve metodik hareket- ten , birçok bedbin cenebi muhitle - rinde husüle gelen endişe arlık Ro- manyanın Almanyaya karşı hiç bir şgökilde hareket edemiyeceği kana - e| atidir. raklı bir ifade ile ve muhayyel bir #i | İngiltere ve Fransanın hatası : fer bayramı gibi kuılulıyom;:iivg Bu şekilde serbest bırakma bütün|kat kalemle silâh, hayalle kardeşlerimizle mücade etmemiz |i -Jayrı ayrı şeylerdir. Dünyıml'_ n cap eden bir hata mahsulüdür. nasından temaşa edeceğimiz a Fransa ve İngiltere de hâlâ Roman|leri şimdiden Roma “'“H.nınt yanm bir çok büyük işlere, meselâ |settirmek istemiyen kara bult" büyük sanayi hareketlerde sermaye|gün İtalya topraklarının isteyip istemediklerini düşünüyorlar. | şecektir. Fakat o gün her Halbuki Almanya ayni hareketi F -|iş işten geçmiş olacaktır. ransa ve İngiltereden evvel yapmak| — Yıldırım hırbi.bıiu. bell tadir. mağnezyumu gibi cf Hiçbir şey olmasa bile yalnızca | vermiştir. Fakat tarihe El"':f;ş 'Tuna deltasında bile yapılacak bir|geçirmiş ve imtihan verv_l“_' hter Çok müşterek tesisat emsalsiz menfa-|kek milletler, ıünzîile"'f":dk oo9 atler temin edebilecek vaziyettedir.İşem çatısının dibine — seril' m#.r Meselâ teknik faaliyet, her türlü ba-|mihverin lâşesine hiç de b M lık konservesi fabrikaları, cam fab-|miyeceklerdir. İşte, Türk a14” ait zul bir surette yetişmektedir., Nel kenarlarında saz ve kamış füiz de çoktur. Halk bunları yakmakta veyahut da hasır örtüler ve -Baire mal etmektedir. Şi Halbuki bu suzlardan istifade ede- rek çok ucuza kâğıt imali mümkün- dür, Mikroskop ile yapılan tetkik:ve ekspertizler çok tıbbi netlceler ver« mişlerdir. Bu kâğıt fabrikalar bütün Avrupa piyasalarına hâkim olabilif ve hiç bir firma kendileriyle-rekabet edemez, Çünkü bu kâğıtların mali* yet fiatları fevkalâde-düşük olacak tır, Romanyada bu sanayiin kalkınmae sı için Paris ve Londra bankalarının müşterek yardımları beklenmekte * dir. Bu şekilde tesis ve nakliyat im. * | kânları temin edildiği takdirde eld? edilecek menfaatler her iki tarafı:d tatmin edecektir. . Sonra bu hareketlerden sivasi ba” kımdan da menfaatler memuldür Çünkü bu şekilde Almanların nüfu” zu azaltılacak ve krediler, sermayt” ler; İle Romanyaya tesir edecek 0” ian İngiltere ve Fransa hükümetje” ri Tuna vadisine yapacakları sermi” yeleriyle hem maddi manfaatler te” min edecekler hem Romanyayı. kA; zanacaklar ve hem de Karadenizi Boğazlara açılan ve diğer tarafi yukarı Tunaya çıkan yolları ellerif” de tutacaklardır. — daşğan ğ eei Ni Düşündüklerim —Baştarafı 3 ncü Sahifede— calama!.! İtalya, bir Balkan devlet değil, Arnavudluğun bir müstevli$” dir.. Fransa, Tunusu vermiyor. sikayı vermiyor.. Aldenla' sehillerinde îıılv'"; tek ayakkabının altındaki toprak verilmiyecektir. & Arapları — kandıramıyacaksıt! Gaydal. Yalanı işlemek ..n'.ıınnj, ki bütün maharet ve incelil ledir. & On iki adalara gelince, bunu senin zekâna bırakıyoruz, —k:ü* kendine hakikati ve neticeyi 7 et, kâfil.. / Şuna dikkat et Cayda: der Sen de hazırlanan bir harP Cij labının çığırtkanları arasındasın İ"“ letinin felâketini, bugünden HU Malüm olduğu üzere Romanya en İşte bu münasebetle Rumenler en Rumldn altı KKKT SÜFENE A makinesi , kendisine Bu vaziyet karşısinda Rumen alı- Rumenler ile ticaret yapmakta o - Yalnızca Almanya |. u da piyasalarm daha çok Rumen Rumen milli bankası bu nisbetsiz- yüksek dö Bu avantajlarını çok iyi takdir e- Hattâ son nisan ayındaki Berlin an ::T MM şey birmit uw"." Krediler: Diğer taraftan Almanya uzun va- arasında Rayşbank (hracatçılara daima ih- rikaları, ayna fabrikaları kurmak, Lir kaç sözü: ç nakliyat kolaylıkları, husüsi vapur. «Ne ekdinse, onu biçece lar imali bu mıntakadan elde edilebi «Kendi düsen a#lamaz lecek menfaatler moyanındadır. l Orhan Rabmi mümessilleri