(ANADOLU) Nakleden: KÂMİ ORAL Fransanın en yüksek kumandanlarından biri, vatan haini diye umumi harbın başlangıcında gizli ve hususi harp divanına verilmişti Başlangıç Bugünden itibaren neşrine başla- suğuimaz tefrika; umumi harpte giz- lice Versay sarayında kurulmuş bir harp divanının safhatını göstermek- tedir. Ba harp divanı yalnız bir maz- nun için kurulmuştu. — Bu maznun, Şimdi Fransanın kalbinde yer tutan ve o zaman Fransız ordusunda en çok zevilmiş olan meşhur ve çok me- ziyetli bir kumandan olduğu halde va tana ihanet gibi ağır bir cürümle it. ham edilmişti. Maznun kumandanın beraetile neticelenen bu mühim da- va; umumi harbin tarihi yazılırken meydana çıktığından dolayı, Fransa erkânı harbiyesinde umumi bir infial uyandırmış, bin bir münakaşadan sonra kitap halinde neşredilmesine müsaade edilmiştir. Okurlarımızın bu mühim tefrika- yı merakla takip edeceklerine şüphe yoktur. . . Bir emir Karargâhmuda, erkâmıharbiye he- yetiyle komuşurken, yaverim mülü- zım Duven, ikinci ordu kumandanlı- #ından gelen bir süvari neferinin bana müstacel ve hususi bir mektup getir- diğimi bildirdi. Konuşmaları keserek süvari nelfe derhal kabul etmek mecburiyetini hissettim. fer, içe- riye girince zarfı uzattı. Üzeri, ismi- me yazılmış bir emirname. Zarfın kenarına ayrıca şu cümle yazılı idi: «Tamamen hüsüsi ve — müstacel- dir.. Zarfı imzaladıktan sonra onu ne- fere iade ettim. Mazrufun kısaca — münderecatı, beni yıldırımla vurulmuşa döndürdü. Gözlerime inanamıyodum. Mektubu tekrar okudum. Ordu kumandanla- rından L)yı muhakeme etmek üzere teşekkül eden hususi harp divanına beni de aza tayin etmişlerdi. «Ordu kumandanı (L), vatana iha- met cürmiyle itham edildiğinden, bu- Fada ismini sarahatla yazmak istı j miyorum.> Emirnamenin sureti 8 de Versay sarayında ilk celsesini aktederek, general (L) yi muhake- me etmeğe başlıyacak olan — hususi harp divanına aza tayin edildiğiniz- den, o gün yeni vazifeniz başında bulunmanız İlüzumunu bildiririm. Mahkeme reisi, muhakemeye başl: madan eevvel, maznun generalin, vatana ih&net cümile harp divanına sevkedilmesini icap ettiren ve dava dosyasında mevcut olan delâil hak- kında malümat ve izahat verecektir. Elinize vüsul bulan emirname, — su- reti kaliyede mahremdir. Kaymakam Gonten, si: larak tayin edildi. Emrimi: ne tebliğ ediniz. Saygılarlar İmza T. S. General (L), vatana ihanet vekil o kendisi. cür- 31 Nakle .l ı miyle harp divanına sevkolunuyor. sında bulunmaklığım, hiç -şüphesşiz Ben de, kendisini mahküm edecek o-/ona cesaret verecektir. Reyim, şüp- lan mahkemeye aza tayin ediliyo-|hesiz beyaz olacaktır. Bir ihtimal rum!! müstesna.., Maiyetinde bulunduğum ve zaman| — Böyle bir ihtimalle karşılaşmama- Zaman kahramanlıklarına şahid ol-|ğ1 temenni ederim. Kabil değil!.. duğum bu kumandan, Fransız ordu-| Meğer, kumandanın yüksek meziyet- sunun tacı mesabesinde değil miydi? lerine dair olan kanaatim — hilâfı- Kumandan (L) vatan haini ve o-'na, harp divanının tespit ettiği de- nu mahküm edecek olanlardan biri lâil, kat't ve sarsılmaz bir derecede de ben! o, maznun sundalyesinde, 'olsun. O zaman!! O zaman vazifem, ben hâkim mevkiinde karşılaşacağız harbeden Fransayı düşünmek ola - ve ben kendisini ithum altında — bu-|caktır.. lunduran efali hakkında ona sualler| Bütün geceyi düşünmekle geçiri- tevcih edeceğim! yorum, Gözüme uyku girmiyor. Göz- Bütün bu mülâhazalar, zihnimi'lerimi kapamağa çalışıyorum, fa- altüzt etti. İtiraf edeyim ki, bu an- kat ne mümkün, hadekalarımın yan- larda âdeta dalâlete düştüm., Erkâ- / dığım hissediyorum. Üzerimde bir nı habiye heyeti, konuşmalarımıza kâbus vardır. Kumandan (L) yi devam etmek için karşımda ve süküt |karşımda ve ayakta göüyorum. İfa- içinde beni bekliyorlar. Fakat tek söz delerde bulunuyor ve sesi ancak işi- söylemek bile benim için imkânsız- tilebiliyor. Müttehem kumandan, o- z muzlarına çöken ağır ithamdan kur- Bir behane bularak, konuşmaları 'tulmak için âdeta çabalıyor!!.. — Bir ertesi güne talik ettim. , İralık, sesi yavaş yavaş sönen bir ' _f;“:zr;g:_&':;fx_ 'ılıîıw ğ’ı“' mum gibi kısılıyor.. Birdenbire, ol N düğu yerde yıkılıyor. Artık, bir yığın Vazife, bazan ne kadar çetindir? / , » emik halinde!! Ansızın başı- Ben, düne kadar ümirim olan ku -| / kaldırıyor ve gözleri yaşla dolu öl mandanı muhakeme edeceğim. Bu-' ( L A lğe hâkimlere bakiyor; Ya- nunla beraber, böyle olmak lâzım-| z z Bi dır. Nefaimle mücadele ederek, 0!"*1S8 bir $ AY ge LEL Ağ ni düşünüyor ve gü neticeye varıyo- Müdafaasını yapıyorl. Fakat hâkim- B |ler, masaunün bu sözlerini bir türlü «Böyle bir vaziyet karşısında his- ' ififemiyor! Mahkeme y :"'"“' iyatima tabi olmamalıyım. Maznun sizliği: den d“,ın“ TU BT kumandânın tarafını siltizam: edip, (17 tayip'ediyor. Ki z — Arkası var — onun İstifade etmesine meydan ver- memeliyim.» Maznun kumandanı, hayatının bü müşkül zamanındau hakikaten kur. taracuk mevkide olmamakla beraber,| — İzmir nafın müesseseleri ve şirket- nazikâne davranmaklığım lüzimgele- ler baş müfı ne Nafıa Vekâle - eceğine kani oldum.. ince B. İsmail Küçüken tayin edilmiş- || Muhakemede benim hâkimler ara-, tir. İsmail Küçüken İngiltere hükümeti, son seneler zarfında süratle silâhlarını artırmak- atdırr. Deniz, hava ve kara orduları her gün yeni harp — vasılalariyle mekte, takviye edilmekte: Yeni deniz programı da yavaş yavaş tahakkuk etmeğe başlamıştır. Bu programım ihtiya ettiği beş yeni tayyare gemisinden üçüncüsü olan «Ork Royal> sefinesi inşaatı tamamlanarak filoya iltihak eylemiştir. Yukarıda resmini gördüğünüz gemi, İngiltere anafilosunun en yeni ve son sistem techizatı cami tayyare gemisidir. Şimdi Portamut lima- nındadır. v İlanoviç, her gün başka bir iş adamı Belgradda bir | dolandırıcılık Kendisine meb'us süsü verenMurad yakalandı BU Dolandırıcı Murad Arslanoviç Belgrad zabıtası, aylardanberi Bel- grad halkım dolandıran birisini mey- dana çıkarmış , tevkif etmiştir. Zabıtanın yakaladığı bu dolandırı. cınım ismi Murad Arslanoviçtir. Son defa olarak bir manava gitmiş, kendi- sinin mebus olduğunu, görülecek derhal bitireceğini söylemiş ve üçbir dinarımı alarak Saraybosnaya — firar etmiştir. Yapılan tahkikata göre Murad Ars. rolünü oynamış, kimisine mebus, ki. misine devlet memuru olar&k kendini tamtmış ve böylelikle binlerce dinar dolandırmıştır. Memleket hastanesi dahiliye mütehassısı Dr. Celâl Yarkın Muevenehas: İkinci Beyler tokak No, 25. Telefoan:3955 Evi: Göztepe No.1013 Telefon: OA ANADOLU GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Sahip ve Başmuharriri HAYDAR RÜŞTÜ ÖKTEM Ümumi neşriyat ve yazı işleri müdürü HAMDİ NÜSHET ÇANÇA.: İPAREHANESİ İzmir ikinci Beyler sokak €. Halk Portisi Binası içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU | Yaullığı 1400, Altı aylığı 800 Kuruştur. Yabancı memleketler için senelik abone ücreti 27 liradır. | Günü geçmiş nüshalar 25 kuruştur. VADOLU MATBAASINDA Jtanbulda hırsızlık 28 Birincikânun 1938 Çup-h İİSTANBUL MEKTUPLARI L TRAMVAYDA: Genç kızın mendilinin başına gelenler Şîşman adamın karısı da çaça- çaç YOD ise ve zavallıya' Tramvaylarda haikım ma ruz kaldığı bir hücum Ka SS Sekiz sene evvel İzmi lik yaptığım sırada İstanbulda men- sup bulunduğum — gazet, mektupları»; yazardı tanbulda gaz: habiri bulunduğum dİstanbul mektupları» vazacağ Bu niyetle y evvel bir müddet düszündüm; okuyucular diyecekler ki; «— İstanbul gezeteleri buraya ge- liyor, okuyoruz... Hatta mühim han- vadisleri de (Anadolu) nun hav sütunlarında telefon ve telgraf ha- berleri olarak günü gününe buluy ruz. eİstanbul mektuplarır nda ne gibi şeyler bulacağız.» Fakat bence, bütün bunlar ha cinde «İstanbul mektupları> olabile- tek o kadar çok me ki.., |celbeden öyle garip Meselâ: İstanbulda kış edebi münakaşalar, İzmi; |Yalnız tramvayın üstünde yer kal Ufak bir vapuz, atinde bile i vardır ki ve birer ktan uzak değil miş iken size, .!ı.* nlar bile hirer İs. şehir işleri, İs-|Mektup mevzüu olm İstanbulda Bugün sırası g mar, İstanbulda kanlı vakı oğlu hayatı, İstanbulda Tuhu dele, şu vey bunlar başına entel 4 birer mevzu lar. Gazetel ları ci mevki bir tramv nde gözümden kaçmıyı Ben bmnu bir m ve akhıma geldikçe r, gülüyorum.. akışta insanı utandırmakla be raber, hayat sahasında bir hâdise iduğu için onu yazmaktan kendimi amıy İstanbulun tramvayları malüm; balık istifi gibi. Tıklım tıklım dolu- dur. İzmirin ıskartaya çıkardığı oto- büsleri mal — bulmüş — gibi kapup otobüs seferleri de başladı. Fakat - tramvaylar gene kalabalık, gene bü- kalabalık... Ağzına kadar yolcu do- lu olan tramvayımız, Karaköye gel- diği zaman vatman bermutad sağ elt arabası bir hâdi. yi anlatayım türlü bita vaka sında şöyle küçük bir haber görürsü- nüz. | (Fatihte oturan tenberi berabı zel bir kadın vücudünün muhtelif yerlerinden br çaklıyarak öl İşte gazetenin bir altı satırla sıkışan bu haber üz de biraz meşgul olunur ve b nişçe tahkikat yapılırsa o vakit nun bir <İstanbul mektubu> değil, hatta mezuu derecesinde bir mace- Bir müddı * KÜ orum, köşesine, beş BASILMIŞTIR ra olduğu görülür. — Devamı 6 ncı Sabifede — —UPRN T TRT GONSDK L OA YT SY G 0 U ZU OAY UNUK AUADA O TRZSK MA MAD ata koku birdenbire içeri. girm Kolların şil bir kol yun . Lükin bu sefer kıyı açık bırakan düz siyah e vardı. ki el arkasından gözlerini kapadı, Delikanlı asına döndü. Naciye, bir gün evvelki zibi gene sessizce &feti daha düzgün, daha ciddi idi. bir elbise giymişti. Boynunda da ye- — Bizi sabırsızlıkla bekliyorum Naciye.. — Mazideki intibalarınzın silindiğini söylemek içindir inşaallah.. — Buna siz de eminsiniz. — Bütün gün sizi düşündüm. den: Vâlâ- Nurettin D4i Bu fantaziye gütmüştü. Şimdi bugün kendi Vaktiyle ona bu derece garip gelen gun değil miydi? İlk önce nefret duy Geldiği günleri — Ben bu kadından ilk önce Gal kendine soruyordu: — Ne garip üç hafta evvel biril bir isim, hayatın ilenatine pek Uy- 'duğu kadına karşı insan sonradan den tüt Yanyana oturdular. Naciye elini yolladığı için sinirlenmiştim. Tümsedi birimize son dorece düşmandık. Hal- buki şimdi samimi surette hislerimizi açtığımızdan dolayı dost olduk. eri pencerenin önünde ayakta söylüyorlardı. Genç adam, ka- . Kurmızı maruken kanapenin üstüne sürükledi. Adnanın kolunun üstüne koyarak gü- Fakat şimdi hakikati üğrendikten sonra kızmıyorum. Zavallı Naciye! Meğer kıskanıyormuş... Abdallığıma bak!.. Bunu anlamamıştım. Ne tuhaf !.. Daha dün ona tahammül edemiyordum, Şim- di aklıma geldikçe hoşuma gidiyor. Vücudu da güzel, Yakası açıldığı zaman gerdanı ne hoştu.> Yavaş yavaş ismini tekrarladı; «— Naciye! Naciye!.... O akşam hava pek sicaktı. Adnan saat ondanberi — kütüphaneae buhran içinde bekliyordu. Kitap falan okuyamıyordu. Pencereye da- yanmiış baheı yrediyodu. Yarım ay bahçeye bir ışık serpiyor, ağaç darin yaprakları arasından, boğazın suları gözüküyordu., — Birdenbira * Söylediklerinize tamamen itimad ediyorum. — Nasl olur? — Farzedelim ki, kalben benimle barışmadınız. Durun, fena anlatı- yorum. En fena ihlimal beni merhameten affetmiş olmanızdır. İyi kalp Jisiniz. Etrafınızda bedbaht gömek istemezsiniz. Belki şöyle düşündü- nüz: «Bu biçare kadın benim yüzümden üzülüyor... Onu teskin edeyim, Kendisine naziküne sözler söyliyeyim... — Çıldırdasız mi Naciye.. Böyle şeyler düşünmenizde hiç mana yok.. Evet üç haftadanberi size düşmandım. Sizden nefret ediyordum. To- katliyan meselesinin intikamını her fırsatttan bilistifade almak istiyor- dum., Fakat birdenbire ne oldu bilmem. Herşey değişti. Bir mucize gibi, , bütün fena hislerim silindi, Sizi seviyorum. Bugün gezmeğe «ittim. Oru da mütemadiyen sizi dü rTum, O kadar düm. Demindenberi kitap dahi okuyamıyo. la seni bekliyordum. Bunlar merhameten söyle- yormusun, Gözlerime bak. Bakıştılar. Sonra yavaşça kadım göz kapaklarını indirerel — Evet inandım, Adnan., Dedi. — Şimdi tamamen dostuz değil mi? Boyhude yere kaybetmiş oldu- #umuz bu Üç uzun haf acısını çıkarmak lâzım, Hayatına — dair hiç bir şey bilmiyorum. Yalnız muhaceret felâketiyle İstanbula geldiğini duydum. — Benim gibi bedi bilir? — Hayır, hayır Naciy bt bir kadının hayatında enteressan ne ola- , Size ait herşeyi bilmek isterim, avaş yavaş, mazimi anlatırım. İatilâ memleketlerinde başımdan geçmiyen kalmadı. Ah Adnan! Bunları birer birer size nakledebilsey. dim.. Şüphesiz ki kalbiniz bana karşı daha evvel yumuşayabilirdi. —- Zavallı Naciyeciğim ! ——Lâkin bu akşam bunlardan bahsetmek d ne kadar güzel, Sıkıntılar, karanlık bir maz zıra bakalım. Naciyenin başı, Adnanın omuzlarına dayandı. Genç uzattı, Kadının vücudünü sardı. Dudaklarını âdeta bir puse iğildi. — Yooo.... Yalnız arkadaşl Adnan, müteessir içini çe Ki d "T idi. O, genç adamı, istediği noktaya sevketmişti, Bu xıkıım bu kadr kâfi idi. Çabuk elde editmiş olmanın tehlikesini bilirdi. Oyuna o kadar mükemmel mu- vaffak olmuştu ki, ufak bir falso i i bozmak istemi; Er- keleri iyi tunıdığı için hattı haroketini ona göre t 1 Yakın hayat tense hali ha- kolunu ekler gibi fal ordu. in ediyordu: — Arkası var —