Bir macera adamı.. > Nakleden: Mecdi Enön Büyük Adanın en büyük otelle-jeder. Belki ancak bu şartla işler y rinden birine İzmirden yeni gelmiş|luna girebilir. olan Bayarı Şahendenin yatak odası| — Buradan gitmek, Nihadı gör- kapısı o sabah erkenden çalındı. meden gittnek mi? Fakat bu benim İçeri giren oda hizmetçisi, yaban- (için çok elim bir şey olur. cı bir erkeğin» çok hayati bir meu-l — Yegâne hal çaresi budur. Teh Te için kendisini görmek istediğini> | likeli bir maceraperest, bir dolandı- ve bu kadar erken olmasına rağmen |rıcı, bir namus hırsızından başka bir çok ısrar etmekte olduğunu haber | şey olmıyan o adamdan sizi kurtar- verdi, lrnılı için başka hiç bir çare düşüne- Bayan Şahende aynanın önün-miyorum. Anlıyor musunuz? Baş de, yüzünün ilk rötuşunu yaparken, | ka çare yok. uzatılan kart vizite bir göz attı. Ev-| — Nihad mı - bir maceraperest velâ hayrette kaldı. Sonra biraz me-|dolandırıcı ve namus hırsızı? Fakat rak saikasile ve biraz da vahim bir|bu büyük bir iftiradan boşka bir $ey vak'a olabileceğini düşünerek bir-|değildir!.. denbire kararını verdi. Derhal üze-| — Diye kadın siddetle reddetti: rine sabahlığını giyerek, ziyaretçi-| — Maalesef söylediklerim dağ- nin içeri alınmasını emre! rudur. Ve ben bunu size bildirmek Yabancı adam içeri girince kibar| vazifesile mükellef olduğum için we bir reverans yaptı ve kendisini tak-|tırap duyuyorum. Dün gece sizir dim etti n henüz çıkmıştı ki onun- — Recai Tezel. la karşılaştım. Konuşmamız kise Ve kendisine gösterilen yere otur|sürdü. Ve inkâra bile sapmadı. Fa: duktan sonra ilâve etti: kat, artık buradan çok uzakta bulu * — Kart vizitimden de anladığı-|nuyor. Adaletin - eline düşmemek nız veçhile Hukuk mezunlarında-|için ortadan kayboldu. mm, Fakat, işlerimin fena gitmesi,| Şahendenin korkudan gözleri fa! ailevi bazı felâketler, yazıhanemi | taşı gibi açılmıştı. Her hecesi bir tok. kapatıp başka bir iş aramağa beni Mak gibi beynini saran bu — sözleri mecbur etti. y > dinliyordu: b — Bense onu erkeklerin en iyisi — Eğer bir iş istemek için geldi-|en temizi sanmıştım. Ne büyük su nizse İzmirde bulunan kocama mü-| kutu hayal yarabbi!. racaat etmenizi tavsiye ederim, Di- O evvelâ kadınları aşkla tu yerek sözünü kesti. zağına düşüren ve sonra paralarını Recai başile menfi bir işaret yap-| Yeyip bitiren cinsinden bir adamdır tır 3 Mücevheratınız arasında bir eksik olup olmadığına bakmanızı rica ede- rim, Kadın derhal masa üzerinde du ran mücevberat kutusuna koştu, tı. Heyecandan titriyen ellerile hep- — Hayır, bayan, şimdi bir vazi- fer var artık, dedi. Ve bu vazifem dolayısile sizi böyle erkenden rahat- #z etmek mecburiyetinde kaldım. Şahende hayretle: — Ne münasebet? Demekten #ini yokladı. Ve biraz sakinleşti: « kendini alamadı. — Allaha çok şükür, her şey ye Adam müşkil mevkide kalmiy' gi 'rindevİşter yüzükler, pırlantan ki bi bir tavır takındı: lerim, bileziklerim, ve, Kutunun alt gözünü hçar açmaz bir feryad kopardı: — Elmas pantantifim yok! Ça- hnmış!.. Recai hemen yanına koştu! — Şimdi meseleyi size arzedece- gim. Kocanız Bay Şemsi, hususi su- rette, beni hizmetinize tayin etti. Daha doğrusu İstanbulda kalacağı- 'nız müddetçe sizi her tehlikeden ko- rumak vazifesini bana yükledi. Şahende birdenbire — fenalaşmış- tı. Hissedilir derecede titrek bir ses- le konuştu: — Fakat, size verilen bir gizli bu şekilde açığa vurmakla acemilik etmiş olmuyor musunuz? Bunu ge- lip bana söylemenizi çok çocukca buluyorum, doğrusu!.. Mi imişim? Dedi. —Ah alçak herif! Fakat onu satmağa vakit bulamıyacak | Çabuk polise haber verelim ! Kadın telefona koşunca adam mani olmak istedi: Erkek ciddileşti: — Aııı.ın rica ederı'm. kenılırı!r y GA ir aa ::z!.:ımıı. Böyan. Deldik etmeyi: şey, mahvınıza sebep olacak kadar| — Şimdi bay — Nihadı yakalamak ağır bir itham olabilir sanızım. —— İyor, belki de imkânsızdır. Yakaları Kı&nfn Peh benzi kül kesildi. dığını da farzetsek elimize ne ge- Kendisini müdafaa etmek için bir çer) Pantantif artık yerini bulmuş tek söz bulamıyordu, Bitkin bir hal- tur. Bu şekildeki kibar hırsızlar ya- de yerinden kalktı; biraz hava al- pacaklarını evvelden — kararlaştırır. rr!ılı. kendine gelmek için pencere- lar. Netice ne olacak? Her şeyi po- ğ'ı açtı. Derin derin içini çekerek lise söylemeniz icap edecek Tabii ir kaç dakika o vaziyette kaldı. Son- beni de hakikati söylemek mecburi- ra büyük bir ciddiyetle arkasına dö- yetinde bırakacaksınız. Hakikaten HÜp: adamın plânı çok müdhiş.. Diyecek — Sükütunuzun bedeli nedir? yok, Fakat, artık mücevherinizi dü- Ne kadar istiyorsunuz? diye haykır-|şünmeyiniz. Olan olmuştur. Sonra, (ANA Bugün vaziyetleri've alınyazıla- le bütün dünyayı uğraştıran, bir çok milletlerin başını ateşe yakacak ğ inen bu Südetler kimlerdir ? İatikballeri ne olacak olursa olsun, siz onların bugünkü hallerine ve ha yatlarına bir göz atalım. Çekoslovakyanın dağlık bir sa- “yasında bu Südetler köy ve kasaba- 'arını kurmuşlardır. vir havza gibidir ve Avrupanın mer- sezinde bulunan bu yer, dört deni- te de ayni mesafededir. Yamaçları çam ormanlarile dolu slan bu memlekette, güzel kahve sişirilir, kaymak yapılır. Gene bu sölgede bir çok çağlıyanlara ve ma- H göllere rastgelirsiniz. Bu memleket bu kadar güzel ol- tuğu için Hitleri sevdiklerini ve Çek 'erden nefret ettiklerini iddia eden tenç Südetler de yabancı memleket- lerden vatanlarına döndükleri za- nan içlerinden huduttaki Çek nö- betçilerini öpmek geldiğini - söyler- er, Buranın iklimi ziyadesile İngil- serenin iklimine benzer, Hararet rüksek değildir ve bu yüksek vadi- 'ere bir hayli yağmur yağar. Bura- lan ayrılıp ta Praga giden Südetler stasınin fazla sıcak olduğundan Şi kâyet ederler. Bu vadiler arasında madenler ve fabrikalar vardır. Südetlerin çoru: »ndüstri adamları ve işçilerdir. Bu havzanın orta yerinde yaşıyan Çek- ler ise daha ziyade ziraatle uğraşır- 'ar. Bu iştigallerin ayrılığı da Cekos- 'tovakyada bir Çek - Südet ihtilâfına yol açar. Madencilik, dokumacılık ve aair #ndüstrilerden bir çoğu çalısır. Bu “ndüstrilerde Buhran olunca Südet eti hir istirap bölgesi haline zelir ha orada kargaşalık çıkmasının bir «ebebi de budur. . Südetler buraya nasıl gelmişler- dir? Eskidenberi burada mı bulunu- yorlardı ) Şurası muhakkak ki hiristiyanlık | 'an önce de buralarda Almanlar var-, — Gördünüz mü? Haklı değil|dı. Fakat daha sonra oradan ayrılıp gitmişlerdi. İsadan 500 sene sonra- sındanberi Bohemya — isimini bu bölgenin sahipleri çeklerdir. Bun- Ve samimi bir tavır uzattı. Recai: ifem artık bitmiş demektir. diyerek uzatılan eli hürmetle öntü ten sonra derin bir reverana yaptı ve odadan çıktı. Ayni günün akşamı Beyoğlunun (- kinci sınıf bir otelinde Recai bir ka- dınla göyle konuşuyardu: —Şu elmasları görüyor — muüsun? Taşların büy ü nasıl? Bu sabah, la adama elini Buralarda ya-| 'ar, dururlar. Burası dağlar arasında alan | “iların arasından çıkmiş ve - oradar DOLU) reden gelmişlerdir? Bazı yerlerde iki ırk biribirine çok karışmış- tır: meselâ Heynlaynın annesi bir Çektir! | ların krallarından en meşhuru 935 'senesinde öldürülmüş - olan Vense- laadır. 1200 tarihlerine doğrudür ki Al- İmanlar, tekrar buralara gelmeğe baş: |lamışlardır. O zaman onlar, aşağı yukanı, bugün bulundukları yerle- re yerleşmişlerdi. Buraya tekrar gel- melerine de, madencilere ihliyaç du- yulması sebeb olmuştur. 1200 tarihinden bugüne kadar /Bohemya ile Almanya arasındaki sınır ayni kalmıştır. Bohemyah Al- manlar, hiç bir zaman Almanyanın | idaresine girmiş değillerdir. Bohem- ya krallarından Jon, Kresi muhare- besinde çarpışmış, ondan sonra öl- düğü zaman yerine Kara Prena geç- miştir. Çeklerin dinlerini slâh eden ve milli bir kahraman - sayılan Jon Husun 1415 senesinde maktul düş- mesini takip eden muharebeler ne- ticesinde burada bulunan Almanlar- dan çoğu memleketten dışarı çıkarıl- mıştır. Fakat dağlardaki madenler inkişaf ettikçe bu işte çalışacak iş- çilereihtiyaç arttığından bunlar ge- ne geri gelmişlerdir. O günlerde Çekler Almanyadan değil, Avusturyadan korkuyorlardı. 1620 de Çekler Akdağ muharehe- sinde mağlüp oldular. Bundan son- ra tâ büyük muharebinin neticesi ne kadar da Avusturyalıların idare- sinde kaldılar, Avusturya imparatorluğu, bir çok Almanları bu Südet bölgesine mu haceret ettirmişti. Gene Avusturya- hların zaru ile Almanca Çekoslo- vakyanın resmi dili haline - getiril mişti. | — Üç asır müddetle Çekler bir akal 'liyet halinde - kaldıl. Hakikatte Avusturyalı olan Südetler, daima Viyana hükümetinden — müzabere' görüyorlardı. Bü îlqlkleqxi k:ınr?ıy..u ni Bohemya havzasında ve Çekos lovakya ifaresinde bulmuşlar, işte VAlman-Çek ihtilâfı o zaman başla mıştır. Südetler arasında Nazilik cereya ni ilk defa Çekosloovakyanın garp tarafında baş gösterdi. Buradaki Sü idetler, şimaldeki ufak tefek, siyal saçlı Südetlerden faıklı va iri yarı- idarlar. Bunlar oldum olasıya Alman ta raftan Çek ve Yahudi düşmanıdır Har. Bugünkü Nazilik cereyanı bun memleketin öteki taraflarına yayıl- mıiztir. Bütün Südetlerin tamamile Hit- jlerden yana olduklarını zannetme! doğru değildir. Burada bulunan 4.000.000 kisiden yarım milyonu Çek, 3.500.000 kisisi Südet, fakat bunlardan 500.000 kişi Henlayna ae ——— — oe aa eonmam — -e SAHİFE £ BR Südetier kimlerdir, ne-| Aşk hazretleri ne- ler yaptırıyor? Kürek mahkümu kaçtı Paris belediyesinin 14 üncü mın- takasında efkâm umumiyede heye- can uyandıran — garip — bir evlem hâdisesi cereyan etmiştir. Gelinin mi Zorzete Nuveldir ve bir lokanta- da garsondur. Güvey ise kürek mah- kümu iken firar eden Emil Lorâ na- mında bir şahıstır. Bu garip evlen- me hâdizesinin mazisi ve son şekli şöyledir: Güvey Lora 1922 senesinde 26 ya- şında idi. Ö zamana kadar ahlâk ve terbyesi lekesizdi. Namuslu çalışkan ve akıllı bir gençti. Adliye binasının yüzünü bile görmemişti. Bir gün arkadaşlarının — tesvikile zengin bir kuyumennun mağazasını soyarlarken — yakalanmış ve Tulüs Ağırceza mahkemesince sekiz sene ağır kürek cezasına mahküm edile- vek Göylanes hapishanesi bodrumla- rma atılmıştır. Fakat — terbiyesi ve hezaketi sayesinde az zaman zarfın- da gerek gardiyanların ve gereyse hapishane idaresinin itimadını ka- zanmış Ve diğer mahpusların yap- tıkları ağır işlerden yakayı kurtara- rak normal bir hayat geçirmeğe baş- 'amıştır. Ve mahkümiyetinin altı yım tm bâpishanede refah içinde geçir- miştir. Fakat cezasını bitirmeze dört ay bir müddet kala, tekrar arkâdaş larının kafasına uyarak haplahane- den firar etmek cürmünü işlemiştir, Lora hapishaneden Tirar eder et- mez Fransız topraklarını terkederek Venermetirce gün işl n sönrü topladığı para ile Kolambiyaya gelmiş, orada iş te- min etmiştir. Fakat Avrupaya avdet etmek için muktezi parayı biriklires Koponhag — Skandinavya yarım udası ile havalisindeki halkın iklimle- — Edepsiz Bir mahallede 37 kıza izdivaç vadetmiş Bundan başka zavallıların külliyetli miktarda paralarını almış Genç, güzel bir garson kızla sevişti Nikâh muameleleri süng'iler altında polisin gözleri önünde yapıldı memiştir. Nihayet Avrupa için ha- reket eden bir vapurun — ambarına saklanmış ve Barselona — gelmişir. Orada da üç ay kadar bir Resturan. da garaonluk yapmıştır. Bu müddet zarfında Zoz Eml Bidegen namile sahte pasaportlar tedarik — etmiştir. Güzel bir günün sabahında Parise varmıştır. Faal ve çalışkan bir adam olan Lora derhal — bir lokantada iş bulmuştur. Ayni lokantada çok na- muslu ve güzel bir kız çalışmakta. dır. Delikanlı birkaç gün içinde kıza aşkını ilân etmiş, kız da mukabele eylemiştir. Ve lokanta sahibinin yar- dimile nişan merasimleri yapılmıştır. Fakat gencin peşini bırakmıyan adalet, birkaç gün sonra onu tekrar yakalamıştır. Bittabi hapishane firarisi tekraı Sente kovuşlarına sevkedilmiştir Fakat Zorzete mumaileyhi çok sev- diğinden belediye bir İstida İle mü- racnilt etmiş ve Lora ile evlenme muatnelesinin ikmalini — İstemiştir Talebi — reddedilmemiş ve evlenme muamelesi çok hazin ve ayni zaman- du çok garip şartlar dahlinde icra edilmiştir. Evlenme — salonunu sivil polisler doldurmuş tüfekli jandar- malar da İkişer ikişer belediyenin ve evlenme dairesinin Kapılarımı tut- muşlardır. Muamele neticelendikten sonra güvey Jâhdarmalara tezlim edi- lerek Jügionaya — sevkolanmuştur. ÜLAKSAETTYT AT GT gee zetecil — Kocamı hapishaneden çıkınca ya kadar bekliyeceğim. Demiştir. herif gün, sen hayatımın yazâne aahibesi olacaksın. demekte devam etmiştir. Fakat birdenbire güzel muganni ti- büyük adatlda Şahende adında bir bu- yan hediye etti. Sabahleyin vakayı aleyhtardır. Günliyon ka: |,, Bt hesaba göre Südet bölgesin. n soğukluğuna uyguna bir tabina | malik olduğu ve bu sebepten — dolayı caret yollarını başka mahalleye naklet- ince, derin, heyecanlı hisler taşıma- meyi mfnasip görmüş. Ve alt üt etti- din: —Peki, Nihad denilen adam gsana mücevheri nasıl oldu da verdi? diye sordu: —Sen de amma safsın hat Zavallı de bir milyon kişi Henlayna düş- man, üç milyonu ona taraftardır. Bundan başka, halk, biribirine zi: desile karışmıştır. Bazı Alman böl- gelerinde Çekler, Çek bölgelerinde 'de Almanlar vardır. Bir takım köy- dı. Adam kızgın bir tavırla: dün gece olanların da bir sır kalması — Bayan benim, eski bir avukat için süküt etmekten başka çare olduğumu ve buraya bir şantaj yap-|yok!. mak için gelmediğimi anlamanızı — Fakat, kocam.. İstarim, dedi. kaybettiğimi öğrendiği — Peki buraya ne için geldiniz? |yapacağım ) Ne istiyorsunuz benden? —Kocamıza, mesalâ burada canım — Size yardım etmek, sizin yar- |Zi sıkıldığını, İzmire — döneceğimizi dımınıza koşmak için geklim, muh-|YAZımız. Vapurun güvortesinden par terem bayan!.. Mesleğim bazan ka-/Maklığa dayanmış, denize — bakarken rakterimle tezad teşkil ediyor. Eğer|iymetli mücevheriniz düşebilir. Ufak korumakla mükellef olduğum kadı-|bir feryat, yolcuların nazarı dikkatini nin böyle ilâhi bir güzelliğe sahip|sekmeğe küfidir. Bana gelince, sırrı- olduğunu bilseydim, bu işi üzerime | "!Z! dalma gizli tatacağım. Sonra, dün- almazdım. Hele kocanızın beni pe-|Kü vakadan haberdar oluşum sırf bir şinize takılmakla boşanmak için bir|tesadüf eseridir. Çünkü benim vazi- ip ucu aradığını hisseder gibi olduk-|feye bugün başlamam lüzımdı. Dünkü fan sonral.. meseleyi görmemiş olmakla vazi Zavallı kadın hıçkırıklarını zap-|*tlistimal etmiş sayılmam, tedemedi: Bayan Şuhande biraz silkünet bul- —Ne yapayım, ne yapayım? Ba-|Muştu. Biraz düşündükten sanra : ha yardım ediniz! Kurtarınız beni bu| — Döğru söylüyorsunuz. yapacak azabdan Allah aşkına!.. başka hiç bir şey yok diye hak verdi, — Eğer dün gece gördüğümü|dene taliim varmış ki sizin gibi bir a. Pantatifimi zaman ne ğ * unütmam İâzım geliyorsa, —derhaljdam önüme çıktı da beni uçuruma yu.|hareket edemiyecektir. Ve mücevhe. buradan hareket etmeniz, hiç kim- | Yarlanmaktan kurtardı. seye haber vermeden gitmkeniz icap' — Bu iyiliğinizi hiç unutamıyacağım. İmıyacaktır. Anladın mı? sülşirier Nihad dünyanın en iyi adamıdır. Ka- dına maceraperestin biridir diye ben |) 5 > tantttım. Çünkü bir daha onunla gel ” yan yana yaşamaktadırlar. ler ve kasabalarda Çeklerle Alman- İrklar, böyle yan yana yaşarlar: Füşmesini istemiyordum. Zaten o dülken tabiatile iki ırk arasında karışık an$ bir iş dalayısile o subah erkenden vi eler de olmuştur. 'Toros ekspresile Ankaraya hareket et-| — Bazı bölgelerde iki ırk biribirine mişti. Bir kaç gün adada gözükmiye-|, kadar karışmıştır ki hangileri Al- cekti. —— TAR C , |man, hangileri Çektir, söylemek — Peki Cei nasıl elilmümkün olamaz. ne geçirdin? Meselâ Henlaynın annesi bir — Kadın pencerenin önüne - gidipleektir; kendisinin propaganda me- dakikalarca kendine gelmeğe çulıştığı muru bay Sebolovski bu sırri saklı sırada, ben de mücevherat kutusunda), /tmak hususunda emir almıştır. elime tesadâf eden alt gözünü çek-) İşin garabetine bakınız ki Sebolovs- tim ve kıymetli pantatifi cebime ak-İy; de bir Çek adıdır. tardım. — Bu mücevher yerine bol para steseydin, daha iyi olmaz mıydı? — Fakat, hiçbir zaman kadından 0 mücevherin bana temin edeceği Ku- dar para koparamazdım. Kocasından istemesini beklesem — belki bir şüphe| uyandırırım, Halbuki — şmidi artık kadın benim plânımdan başka türlü a: ğ Göz Hekimi MITAT OÖREL Adres: Beyler Numan sokağı No, 23 Kabul saatlezi: Öğleden eve! saat 10-12 öğteden sonrca 15.30-17 Tele, 3431 rin çalındığından kimac haberdar ol- ÜdaL İsmala leüde Yü av xÖYL. H* dığı söylenir. Hafbuki daha geçen gün Danimar- ka payitahtında bu iddianın tamamiy- k aksini isbat eden garip bir vak'a geçmiştir. gi ilk mahalleden yavaş yavaş alüka- sun çekmiştir. Yani ayni oyunu, başka mahallede tatbike gitmiştir. Fakat birdenbire bir dava işi berbat |disini sevdiğinden ve onunla muhak- | —rraraaama. aa . İkilariyle kilaramla şöhret, balacağım Jarı, etmiş, zabıtai ahlâkiye harekote gel- meydana çıkmıştır. Bu muganni kitar miş ve meşhur muganni çok geçmeden ile mahalle mahalle dolaşarak ş:ırkı,:dî!liny penşı.ıjne ;üqmı:?_m. Vn:'ııy; söyler ve para toplarmış. Kendisi gü., Paber alan kızlar. birer birer — adale! SMAR YA Den İA KDA Te Te a a TeAATUIZ. Dara vi kızların rahlarımı yalmız şarkılariyle| DUMİ bir resmi tebliğle vaziyeti |- n ğ İ a lân etmiş ve neticede izdivaç vaad et- değil güzelliği sayesinde harekete ge- N vEk tiripor. kalblerine hâkim oluyormuş. | 21 Kızların kayım 87 ya kadar çıkmış Daaa a Geden ve Kapılardan sna a |UF- Tahkikat neticesinde, — eserlerinli n Daralar arasında tek tük, randg |" eSredecefi bahanesile hepsinden kütl, vü pusulaları da atılıyormuş. Genç mü- ganni hiç birinin kalbini kırmıyor ve- rilen radövülere sedakatle icabet edi- yormuş. Mülükat esnasında kız, kı Son zamanlarda güzel bir mugann! tedir. Kiralık yalı kak evleneceğinden behsediyor ve bu suretle paralarını çekiyormuş. Göztepede Yalıda bahçeli, on o* Bu vaziyet aylarca sürmüştür. Ma- | ga, iki mutbab- banyo deniz banyı hallenin bir çok kızları da bu — aşkin| çu ve konförü kavi 932 numaralı hulyasiyle genç muganninin ağlarına |15 teşrin evel 918 tarihinden i düşmüşlerdi! iren kiralıktır. Taliplerin — Kardıçe! Muzanni, bütün kızlara xıra ile ve hanında BÜ nümeralı biribirine biç ihsas ettirmeder. sar- Avıkat Enver Özsene