| Mayledi: “ Lütfen bıça—ğ 188 — kurtarmış olacaksınız,, diye Öğleye doğru odasına Lord dö Vin-|tuk ter gelmişti. Ki O gün oldukça güzel havalı bir kış|ğinden korktuğ Künü olduğu için, aydınlatan ve fakat |itiraf edeceği ayamam, çünkü hkları arasından girmi Mayledi pencereden bakıyor ve ka- Dinin açılışını işitmez gibi davranı- Yordu. rim. —AhLAhi Komedi oynadıktan,| —— Büyüğüme söyleyiniz, madam, Gram oynadıktan aonra, şimdi de a-İçünkü bende ne af ve ne de ceza kuy- tindırma oyunu oymyoruz, ha? veti yök, Allah bu mesuliyeti benden Diye Lord söze başladı. büyüğe vermiştir. Mahpuz hiç cevap vermedi. Diye Felton cevâp verdi. Lord dö Vinter aözüne deyam etti;: | — Hayır! Size, yalnız size si — Evet, evet, anlıyorum; şu kum-|bilirim! Mahvıma yahüd rezil olma- talda serbest durmak İstersiniz; cüm-|ma sebep olsa bile dinleyiniz. Tüt gibi yeşil denizin dalgaları üzerin-| — Madam, utanacağınız, yahud re- de danseden bir gemi — içinde bulun-İzil olacağınız bu şeyi Allaha - itiraf Mük istersiniz; karada yahüud deniz-|için saklayınız. do, benim için, tertibinde çok meha-| — Ne diyorsunuz? Ah! Siz beni an- Vetli olduğunuz, bir pusu kurmasın)|lıyamazdınız! Rezil olmaktan bahse- gok isterşiniz. Sabret! Sabırlı ol! Dört |diyorsam, — cezalandırılmaktan, ha- tün sonra sahile ayağınız lını(ıcnk.lpilu kalmaktan, ölümden bahsetmek döniz belki de istediğinizden daha 'istemiyorum! Allah buna tazı olur âlâ bir halde karşınızda açılacak;'mu? Yoksa hapisliğin yahud ölümün “| tünkü, dört gün sonra İngiltere sizin ne ehemmiyeti var? vücudunuzdan kurtulacaktır. nizden birşey Mayledi ellerini kilitliyerek gözle- | yorum, madam! Tini havaya dikti. Mahpus, şüpheli bir halde Melek gibi sakin bakış ve gekle ce-| Siyerek cevap verdi: Yap verdi: — Yahnd anlamak — Allahbım! Allahım! Bu adamı af- | iz Tet, çünkü ben affettim. — Hayır, madam, askerlik şerefim, Baron ona dedi ki: |haristiyanlık imanım için anlıyamıyo- — Dua et mel'un karı! Seni hiç af- | yum değil, sizden bi na bunu yaparsanız ) lecek dünyada şize hayırlı d — Söz anlı gülüm- istemiyorsu. Yazan: ALEKSANDR DÜMA 1 bir dakika için veriniz. Beni -İleri adamı söylemek istiyorum ; İngil- —— ANADI v C) İ h (' 8 AAW varıyordu. Diye Mayledi lendi. kendi — kendine söy Sonra aşikâre dedi ki: — Reril bir dost herşeyi yapabilir. Kimin için vezil diyorsunuz? Diye Felton sordu. İngilterede bu nama müstahak iki kişi var mı? — VCorç Villye (George Villiera) yi mi söylemek istiyorsunuz. Diye tereddüdiü bakışlarla Felton sordu. — Putperestlerin, —mecusilerin - ve derin Dük dö Bukiugham dedik- terede bu söylediğim adamı anlamak | için bu kadar izah - istiyon bir kimsi, daha tasavvur edemiyorum. Diye Mayledi cevap verdi Felton dedi ki: — Allah ona elini yik olduğu cezadan aP. Föltân'bu sözü bütün — İngilizişrin ona karşı olan hissine tabi olarak söy- lemişti' ki, bunlardan katolik bldnları ona zalim, yağmacı ve derbeder nântı- ni Ve proteatolar da' yalnız şeytan İs. mini veriyordu. Oh! Allabim! Allahım! Diye Mayledi bağırdı. Bu adamın lâyik olduğu cezayı vor diye sana niyaz edişimden kendi mıma öç almak istediğimi ve bütün milletin selâmeti niyaz — ettizimi uzatmıştır, lüs kurtulmıyacak. OLU Ka Direişiş a Gr aa FİKİRLER 'e — İstirahat İstirahat, doktorların - birinci ilâ- cıl. Ben de bunün için gittim. Şekerli bir kahve getirdiler.. Si- garamı yaktım. Oh, ne safalı yer, Oh ne güzel manzara, çiçekler, gül- ler, fesliyanlar, renk renk yıldızlar, | patlar, kebapçı, aşçı, dondurmacı, kara dutcu, tahta kurusu pire tozu, haritacı, kahveci, şerbetçi, kayısıcı Çorapçı, metrocu, ağızlıkçı, tesbihçi, gözlükçü, arzuhalcı, kitapçı, mimar, berber, muvakkit, imam, müezzin, şadırvan, tente, iğri ağaç, zeytinci, jiletçi, boyacı, tayyare biletçi, deli Hasan, apdal Sabri, maruf Matuh, hepsi yüz metronun içindedirler. Sıra ile bağırdıklarından biri diğe- |rine karışmamakta ve hamdolsun tavla pullarından başkası süküneti bozmamakta! Birine sordum, — Yahu burası ne hoş bir yer? Cevap verdi — Buraya «Hisarönü» Burası 20 ağustos - dır. Ayrıldım Apdesthânenin yanindâki kândan biri bağırıyordu : — Dondurmam kaymakl.... İSALETTİN Vİ ——— —-. — — BUAKŞAARİ PROGRA ç z24 HAZİAN 19388 CUMA Öğle neşriyatız 12.30: Karışık plâk neşriyatı. 12.50 Plâk: Türk musikisi ve halk şarkıları. 18.15: Dahilt ve harici haberler. Akşam neşriyatı: derler.. 20 eylül fuarı- dük- Türk musikisi ve halk şarkıları. (Han dan ve arkadaşları). 20: Saat ayarı ve Arapça neşriyat. 20.15: Türk mu- ( 18,80: Plâkla dans musikisi, 19,16: K ö ee Nezibten Doğu İllerimizden Ri )portajlar 4i Enrer Bireciğe.. Bütün memleket milli davamız Hatay işiyle meşguldür Kamyonda on beş kişi kadar v. dık.. Şoförden tutunuz da son sıu oturana kadar bütün yolcular Nizi ten çıkalı beri Hatay hâdiseleri et. rafında konuşuyor. İşgal ettiğim şo- för yerinden bu konuşmaları dinli. yorum, — Fransızlar muahedenin imza edildiği günden — itibaren — sözleri tutmamağa — başladılar. — Ora: Türklere yalnız ekalliyet değil, dü man muamelesi yaptılar. Irkdaşla! mız bu haksız âdi mezalimi on sekiz senedir çekiyor Fakat, artık Hatay Atatürkün milli davası olmuştur Onun milli da- va gözile baktığı her memleket işi- nin nasıl ve süratle iyiye vardığını bütün kâinat öğrendi. Gözbebeğimiz bir davaya el koyar da onu hal mez olür mu hiç? Bir ihtiyar köylü bu sırada lâfa karıştı: Fatihler fatihi, ulular ulusu, bü- atlrk, ölmüş, öldürülmüş bir iriltti. Dünyanın bir daha ne mıyacağı sandığı Türk milleti onuün yüksek ve eşsiz. komutasın. da tek bir arslan gibi şaha kalka- rak cihan tarihinin benzerini kay- detmediği bir zafere vardı. Tarihle. rin yazmadığı böyle bir zafer yara- tan büyük kurtarıcı ve milleti ya- Gençlerden birisi söyledi: — Esasen dava — haledilmiştir. Fakat, bir köprü kurulamamış ol- ması hakikaten acıdır. Köprüye aid proje bundan bilmem kaç yıl önce para sarfile yaptırılmış, keşfinin yüksek bir yekün arzetmesi yüzün- den inşaata başlamak gecikmiştir. Fikrimizce, yarım milyonu —da geçse, Birecik gibi mühim bir iskele ve ticaret merkez için hayati bir e- hemmiyet arzeden köprü işini biran vel haletmek lâzımdır. Yoksa bu ku runuulâ manzara daha uzun müddet devam edip gidecek ve şehir bundan azami surette zarar görecektir. Bu işin kaza yahud belediye büd- cesinden ayrılacak tahsisatla — halli. ne maddi imkân yoktur. Birecik köp rüsü ancak umumi muvazeneden ya- pilacak yardımla tesist odilebir. 44 bin vatandaşın kazaları adına dev- letten bekledikleri himaye ve lütüf da budür. Birecik tarihi bir kasabadır. Mi- lâddan asırlarca evel kurülmuş ve Türklüğünü her tülü işgal ve istilâya karşı pek asilâne surette muhalaza 've müdafaa eylemiştir. Kasabada ©- turanların sayısı — öniki bine yakın- dır. Bu miktar nahiye ve köylerile birlikte kırk bine yakklaşır. Halk zi- raatle meşguldür. Davarcılık müte- rakkidir. Birecik sadeyağları, yün, yapağısı meşhurdur. Belediyo büdeesi elli bin liradır. Riyaset ilçebay tarafından derhude Tetmiyecek bir adamın —avucu içinde | ven bilirsin! kabul ettiğini bildirdi. Suriye komi.| glunmuştur. Çalışılmış ve bazı eser- bulunduğunuz için duanız kabul olu-| hur, Bunun üzerine Mişti. Tam bu anda, yarı açık kaptmın a | odadan — çıkıp ıilıı — Nasıl! Lord dö Vinterin benim hakkımdaki — düşüncelerini — bilmiyor muüsunuz. — Hiçbir şey bilmiyorum. Ben “hiç yalan söyliyemem, madam, Ohi No kadar gizlese siz keşfe- * Talığından nüfuzlü bir gözün baktığı 'gehilirsiniz. Köülmü a Yeeglaveklek SÜDi Sösler. dan Feltonu tanımıştı. Bunün üzerine diz üstü çökerek dü- Aya başladı. — Allahım? Allahim! Dedi. Ne mukadı sebepten — dölayı bü halleri çektiğim sence malümder; Çektiklerime — tahammül — edebilmek İçin bana kuvvet ihsan et! Kapı usulcacık açılmıştı: Güzel dü- Acı bunü İşitmamezliğe gelorek gü Yaşları İle karışık boğuk bir sesle de- | Vat etti: | — İntikam sahibi Allahım! Merhâ-| »rererarmrere e ae lArA A LALALAMRALA (_;_İ MDİKLER Talihimizin Cilveleri Mei sahibi Alihim! Bu adamım o kor- | kunç düşüncelerinin ikmaline müsaa- | de edeoşk misin? | Sonra Feltonun ayak seslerini | | tir gibi görünerek hemen ayağa kalk- '| © ve sanki diz üstü bulunmasından Mtanmış gibi kızardı. Felton dedi ki: — Dua edenleri rahatsiz etmek # İ Hiçbir aamı; aatmir y beklerim, halbuki Lord dö Vinter ba. ga sizin yanınızda — söyled söylemedi. demek siz onun cürüm orta-|” ilsiniz, demek dünynyanın bü- tün cezalarından daha korkunç olmak üzere bana yapmak - istediği şeyi bil. Miyorsunuz. Diye Mayledi bağırdı. Felton kızarak cevap verdi: — Âlâ! Ne olduğunu bilmeden ona ayet diyor! inanmaz bir tavırla € Talih var mıdır, yok mudur, bu- nun Münakaşasını yapacak değilim. Talih «tesadüflere verdiğimiz ma- nadır» diyenler bulunduğu — gibi, AMi EERTe çalığmamı Da- | Loime rinden | | — Biz onu tanıyor musunuz? Diye Felton sordu. Müyledi istediği netleoye bu kadar çabuk varmasından dolayı — duyduğu sevinç sevkiyle kendi kendine: Niha- gorüye Önü tamımak ha! Evet! zliğime yanmış olarak ta Mayledi kendini son dereca kedorli| göstermek için yumrukla aktı. Artık Felten — metanetini — kaybet- İ|mekte bulunduğunu — farkettiği — için kapıya doğru birkaç adım yürüdü; fakat gözlerini ondan hiç ayırmayan mahpus onun peşinden koşarak dür- du! Kurumu namina - konuşma. 21.15: Stüdyo salon orkestrası, 22: - Ajans haberleri, 22.16: Yarınki program ve; istiklâl marşı. 21 HAZİRAN 1938 CUMA 13,05: Plâkla Türk musiki. Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neştiyatı 18, Plükla dans musikisi, 19,15: Konferans Ali Kâmil Akyüz (Çocuk terbiyesi), 19.55: Borsa haberleri. 20: Saat ayarı, Grenviç rasadhanesinden naklen, 20.02: Müzeyyen vearkadaşla- rı tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20465: Hava raporu. 20,48; Ömer Rıza tarafından Arapça süylev. 21: Muzaffer İlkar ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkı- İan. 21 Örkestra. 22.15: Ajanaa haberleri. 22.30: Plkla sololar, opera ve operet parçaları. 22.50: Son haber- ler ve ertesi günün programı. küm bir aşkın bütün manevi — buh- vanları ile sarsılıyordu. Sözüne şöyle devam etti: — Bu cevap, belki talihsizliğime lemem, madam; rica ederim, benim «talih bize hâkim, hayatımızın için. delildir. Çünkü artık - tahammülüm Yüzümden rahatsız olmayınız. Mayledi hıçkırıklarla — kesilen - bir Mesle cevap verdi: — Dua ettiğimi nereden biliyorsu. duz, efendi? Yanlışınız var, efendi, dua etmiyordum, Felton da oöna ayı Mülüyim bir seşel ci — Madam, Kürgi secde edişini men'e kendimde| hak gördüğümü mü zahnediyoratımuz? h güstermösin! Allah gösterme- h) Bundan başka, yapılanı cinayet Te oluraa olsun, günaha nedamet eden Ve Allahına secde eyliyen bir cani gö- müuküaddestir. Mayledi son hükmü merhamete çe- Ptebilmek için gülümsiyerek dedi ki: — Günahkâr! Ben ha! Günahkâr İat Oh! Allahim! Benim — günahkâr Olup olmadığım sann halümdür! Efi » rica ederim, bana mahküm dey ; ancak pek iyi bilirsiniz ki, gehit- *T seven Allah, bazı kerre masumla- Tik'da mahküm olmasına müsaade bt İster mahküm olunuz, ister ma- MT olunuz, şehid olunuz, dua etmek M 'Yacınız dalma arlar, ve sizin dus- Tiniza ben de yardım ederim. Diye Felton cevap verdi. bi uimdi onun ayakları - önüne diz fakat | ciddi ve 'ap verdi: — AR? Siz iyi bir. adamamız! Ar- bir. kulun yaradana *” de gizli gizli işliyen ve zamanı ge- lince kendini gösteren esrarengiz bir keyfiyettir» diyenler de var. Gerek şöyle, gerek böyle, şu mu- hakkak ki, itiyad ve telâkkilerimi. zin tesis ettiği bir halet içinde, ©- nunlaçok Meşgul oluruz. Her ferd, atalihe ile s#ıki sikıya münasebette. Zenginlikte, kumarda, aşkta, her şeyde, her şeyde onu arıyoruz; Bekâr bir döstum vardı. Seviyor- . Gözlerinin içinde nihayetsiz bir yeis ve ümidsizlik taşıyordu. Birkaç &ün evel bana wtırabi- ni anlatırken: — Talihsizlik -dedi. içimdeki has- talığı ona inandırmadım.Bu yetişmi- gibi, bBana cevap ta vermi- yor. Sadece dinliyor ve susuyor. Bu. da talihsizliğin başka çeşidi.. Aşkta böyle talih, bir uğursuzluk değil de nedir? Dostuma geçenlerde gene gedir — Talihinden ne haber? Dedim. Dalgın dalgın: — Talihten haber mi istiyorsun -dedi- nihayet herşeyi anladım. Ce- vap verdi, tek kelime söyledi bana: — Bu hâdise, böylece kalmalı ve| kapanmalı! Cevabını verdi: Arkadaşıma yüreğim acıdı, Mah. kalmamıştı. Şimdi herşeyi gayet sa: rih ve vazih olarak görüyorum. Ö, beni yakan bir ateşti. Ondan uzak: Taşacağım, ona artık hiçbir sey söy- lemiyeceğim. Belki de bu — suretk kurtulacağım. O takdirde de talihli yim demektir. Arkadaşımın sözleri, bana — bir Çinlı masalını hatırlattı. Fakir bir Çinli atını kaybetmiş. Dostları, teessürlerini- ifadeye gel mişler. Çinli de «canım, demiş, bu- mun beni müteessir edece; nere- den biliyorsunuz,belki sevinirim»de- miş. Filhakika bir. müddet — sonra, Çinlinin atı, peşine bir yıgzın yaban! at takarak gelmiş. Dostları bu defa da tebrike gelmişler, O, bu defa da, arkadaşlar, demiş, bunun da beni se- vindireceğini nereden anladınız ki, sevindiniz». Filhakika Çinlinin oğlur bir kaç gün sonra bu atlardan birin-, den yuvarlanmış, ayağı kırılmıs, sa-, kat kalmış Dostları gene teessürleri- ni bildirmeğe gelmişler. O da cevap vermiş: — Teşekkür ederim; fakat bünun| beni sevindirmiyeceği de ne ma-| lüm? Filhakika, — birar — sonra oğ Tunun askerliği gelmiş, fakat sakat- lığı dolayısile aakere alınmamış. Ta- Tihin şu cilvelerine bakın!, Çimdik AVRUPA ADYOLARI Senfaniler: 17.80: Berlin kısa dalgası: Senfo- nik konser, 19.10: Varşova: Senfonik konser, 22: Prag: Çek - filârmonisi, 22.90: Berlin kısa dalgası: Senfonik konser, 28 Vurşova: Senfonik konser, Hafif konserler: 7.10: Borlin kısa — dalgamı ” kürişik müsik! (8.16: Keza), 9.80: Bahriye sandosu, 10.80: Hafif musiki, 11465: 3erlin kısa dalgası: Şebir bandosu, 18: Hafif müsiki, 14.15: devamı 13.26 Bükreş: Plâk konseri, 14.80: devamı, Vi.A45: Berlin kısa dalgası. İş sonü kon seri 18.60: devamı, 18: Brüno: Radyo orkestrası, 19.20: Prag: Bando müzi- <a, 19.40: Bükreş: Mandolin konseri, 20: Berlin kısa dalgasi: Eğlenceli mu. siklli progrâm, 20: Varşova: Londra- dan karışık program — nakli. - 20,30: Prağ: Fok-orkestrası, 21: - Lâypzlg: Sopran, tenor, bas, radyo orkestrası. 22: Ostrava: Müskili ve şarkıh sah. ler, 28.20: Prag: Plâk konseri, 24, 10: Peşte: Çigan orkestrası. Oporalar, öperetler: 21: Bükreş: Biyetnin «Carman> sperakı, 22: Brüno: Thomas'ın eMig- a0N2 Operası, “Oda mustkisi: * : Prag: Yaylı sazlar kuarteti. Rükreş odu müsikisi konseri. italler: !" Berlin kısa dalgası: Piyano Brün, Piyano refakatiyle $ 19, Bükreş çift piyano konseri, 19,10: Vargova piyano resilali. 19,45: Peşte Macar şarkıları. «Çigan refakatiler. Hikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza ve arkadaşları), 21: Çocuk Esirgeme HÜBTKTET. YZ'SÖY| seri bile Hatay delegesini değiştirdi. Türk Hatayda — dönen dolaplar (gevrilen. entrikalar da sona erdi. İ- dare Türklür Glito geçti. İstiktâl ya- kındır. — © Böyle olacağında ve bu neti- ceyi alacağımıza şüphe yoktu. Biz, ilir ve bu hakka inanır hakkımızı kimseleriz. Hatay milli davamızla memleket meşgul bütün. İyice yaklaşmadıkça Birecik teş- his edilemiyor. Nehirden 40-560 met- ve yükseklikle bir sırta yaslanan ka- saba, oyuklu bir taş kale aanılıyor. ancak Fırat kıyılarında şehre ai iskeleti okumak mümkün.. Fıraitn bir yanından diğer yanına geçmek mühim bir mesele.. Siz hiç kamyonların ve insanlarla hayvan- ların bir arada mavnaya benzer a- cayip bir nesnede karşı yakaya ge- çirildiğini gördünüz. mü? Görmedi- nizse gelin de Birecikte doya doya seyredin.. Nehirin kıyısında, baktım herkes kamyondan iniyor. Ne var acaba, diye di Şoför bana dat — Buyurunuz. Dedi İki garip tekne. — Birisine kamyon, birisine de bizler rakip ol. dük. Tallimizin açıklığından mıdır, bilmem, sahilde iki eşeğile bekliyen köylü de bize iltihak etti ortamızda tutuna tutuna açıldık. Fır fına korkusu filân yok. Ellerinde se- kiz kürek büyüklüğünde birer ağaç İki kişi başladı. — Bu ne is.. Diye hayret ediyordum. detli zim tekneyi sürükler giderese?.. Derken eçekler anırmağa — başladı. Alem denilen şey böyle olur işte,. Şaka yapıyoruz, sanılmasın. Bi. reciğegelen bu sahneyi aynen, hele kış mevsiminde daha feci te mü şahede edecektir. Bizim talihi de yolunda ise hayvanat cinsinden sekiz, on mahlükla bir arada sahil. den sahile seyreyliyesektir. Eevt, Gaziantep- Urfa şosesi ü- zerinde-mühim bir santral ve uğrak yeri olan on iki' bin nüfüslu büyük kasaba hayati ehemmiyeti haiz © lan bir köprüden mahrumdur. Gü- nün her saatinde nehrin.öte ve i taraflarında iki, üç kamyon, tonez. züh, insanlar ve hayvanat tekneleri bekler. Belediye bir kaç yıl evel beş n lira sarfile motörlü bir. mavna yaptırmışsa da kısa bir müddet son: ra motörü istop ettiğinden skartaya çıkarılmıe. $ yanlardan suyu karıştımağa ü bir rüzgür, yahud bir akıntı bi- ler meydana - getirilmiştir. Fakat, önül isterdi ki, vücud bulan eser- ler bunlardan ibaret kalmasın. Şeh- rin imarı, topraklarındaki arıza do- layısile her ne kadar güç ise de, e- nerji bu tabü arızaları bertaraf e- derek daha güzel ve bol eserler ver- sin. Maamafih son yıllarda gittikçe terakki ve inkişaf eden faydalı ça- lışmalar Bireciğe bekledi yakınbir atide verecektir. Sanıyo- ruz. Maarif hareketleri gitikçe can- lanıyor. Köylerin pek azında mek- ıbıı vardır. Hastalık çoklukla vaki- ıdir. Açılan t;rılıım dispanseri müm- kün olan Faaliyeti göstermektedir. —— / . -— A ae 5 İlâç fiatleri ucuz- lıyacak İspençiyari ve tıbbi müstahzarlar hakkındaki 21-5-988 tarih ve 1262 sa- yah kanunun 18 inci maddesinin değiz tirilmesine ve bazı hükümlerinin kal dırılmasına dair olan, hükmü 1 Hazi- — lüşünmede meydan kalmadı.|ran 1938 tarihinden itibaren mer'iye- — maddesile 11262 sayılı kanunun 3804 sayılı Ve 5-1-988 tarihli kanunla değiştirilen (16 ve 16 mer maddelerinin - kaldırı!- dağı bir tamimle Mâliye Vekâletinden |vlllyem bildirilmiştir. Bu itibarla 1 jte giren kanunun — ikinel |Haziran 988 tarihinden itibaren tıbbi: — İmüstahzarlardan istihlâk resmi alın- — |mıyacaktır. Ancak kanunun müvak. — kat maddesi hükmüne göre, tibbi müls- ahzarlara yapışlırılmak üzere sahip- — lerinin mal sandıklarından veyahud — rın bedeli kendilerine iade edilmiye- Çeeğinden sahiplerinin ellerinde bulu- Ya şig-|Bümrük idarelerinden aldıkları pulla- — nan pullu müatahzarlar tamamen ga- — tıhncaya kadar, pul kaymetini — mlis- tahzarın fiatine zam suretile müşteri. den mbm hg: istimale luğuna ve müz- — tahzar sahiplerinden pu dar müstahzarı bulundi tahzarlara yapışlırmak için elinde ne kadar pul bulunduğuna dair sayı ve — klüymeti göslerilmek — şartile on gün İsarfında bir beyanname alınması ve kontrol edilerek - beyannamelerde zilt miktarların doğruluğunun ti beri | Üilmesi süretile ecza fiatlerinde ihti- küra mahal bırakılmaması için tedbir ılinması Tüzümlü görülmüştür. Dışa- — rıdan gelecek müstahzarlara yapıştır. mağa mahsua pullardan gümrük ida- relerinden henüz satılmıyarak kalmış — olanlar da mahallerinde gümrük İda- 'erlerinde tesbit edilecek, sayılacaktır. — ir