22 Haziran 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

22 Haziran 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haziran 22 — Yeni bir Milletler cemi- yetine doğru gidiş mi? Amerikada manevi bir buhran var Nihayet onlar da anladılar ki: İnfirad İlelebed devam edemez! Amerika bugünlerde, Panayın ba fırılması, Avusturyanın işgali,geçen AY zuhur eden Çekoslovak buhranı #ınasında hissetmiş olduğu devri he- | Yecan buhranlarından birini daha teçirmektedir. | — Kamoy bir kere daha dış aleme Yoğru teveccüh ediyor. Bir kere da- ha her Amerikalı kendi kendisini torguya çekiyor. Bir kere daha Bir kendisine yol arıyor. dın bugünkü vaziyetinde Amerika- a !ia%â*—“w? M. Rüuzvelt Bin rolü hemen hemen halli imkân- #z bir muamma manzaramı arzet-| Nevuyorktan geçmeli? Harp tehlikesine —atılma- umumi sahada nasl elbirliği etmeli? Bu muamma halldilmiş olmadığı| | — Orta halli Amerikalı için, dünya-|Y" Yavaş yavaş yeni fikirlere teveccüh ettiği görülmektedir. Büyük harbin bidayetindenberi ilk defadır ki, Amerika Birleşik dev- letleri, sulhun korunması lehinde bir €ereyanın açıkça başına geçmeği ta- savvur etmektedir. 1918denberi ilk defa olarak bugünlerde Amerikanın nafiz şahsiyetleri milletler cemiye- tini doha doğarken terk etmiş ol maktan dolayı kendilerine taan edi- yorlar. Nevyorkun büyük bir gazete- si olan Nevyork Taymis geçen pazar günü şu başlıkla bir yazı vazmıştı: «Milletler cemiyeti öldü. Yaşasın milletler cemiyeti!» «Ne istihzal» denilebilir. «Evct, muhakkak. Fakat buna Mektedir. Ona göre mesele, dış ale-|yık altından gülünürse hata edilmiş ' Min işlerine doğrudan doğruya ka-|olur. Başta cumhurreisi Ruzvelt ve Yışmaktaki pek tabii korkusu ile en|Hariciye Nazırı Kordel Hul olduğu I tamimi kanaatlerini hâkim kılmak Arzusunu uzlaştırmaktır. Esas itibarile Amerika infiratçı kalmaktadır. Kamoyun — ekseriyati, Amerika ile beraber âyni manevi Ve siyasi aileden olan İngiltere ve Fransa gibi milletlere karşı dahi ta- ahhüdlere girişmekten ürküyor. Fa- kat infirad arzusunun, zaman ile,ve- tebileceği neticelerden de ürküyor. Demokrat ve barışçı milletlerin, vak tile emin addettikleri vaziyetleri ar- şlııuıı rağmen terk etmek zarure- tinde kalacaklarından topyekün mil liyetçilik yarışında «sulh düşmanla- Tw nı yaya bırakacaklarından kor- kuyor. Böyle bir yarışın Ameril zarında bir tek intihası olabilir: Ta Savvur ettikleri şeklile demokrat ve hürriyetçi medeniyetin ölümü.. Çindeki ve İspandaki açık şehir- lerin bombardımanı Amerika Birle- Wk Devletlerinde büyük bir tiksinti- ye sebep olmuştur. Derin surette in taniyetçi olan —Amerikalı, bombr Yüklü tayyarelerin kadınları ve ço tukları öldürmesini bütün memle ketler kamoyunun önüne geçilme: bir talisizlik olarak telâkki ettiğin Rörerek âdeta çıldırmakta ve hiç bi: diplomatik protestonun tevkif ede mediği ablâki bir anarşinin — ilerle Mekte olduğuna da bakarak telâş lanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri tari hinde ilk defa olarak Amerika hüki Meti, Asyada ve Avrupada açık şe hirlerin bombardıman keyfiyetir Protesto etmiştir. Fakat, Fransa il halde, samimi ve nafiz adamlar dü- şünmekten ve memleketlerini kamo- yunu realiteye doğru tevcih için ça- lışmaktan geri kalmıyorlar. İmdi bu realitenin manası Amarikanın artık nasihatla iktifa edemiyeceği merke- zindedir. Bir gün onun da 'ıwdeıiıılL ihsas etmesi lâzımdr. Son günlerde büyük devlet — me- murlarından birinin radyoda neşre- dilen nutkunda bu zat, Ruzveltin ge- çen ilkteşrinde Şikagoda — söylediğ? ve infiraddan vazgeçilip sulhu koru- makiçin müşterek bir f tte bu- kunmak lüzumuna işaret ettiği meş- hur nutkunun neticelerini tekrar &t miştir. Bay Sayr'ın bu nutku da, tıpkı B. Ruzveltin nutku gibi, henüz hazır- lanmamiş olan kamoyu altüst etmiş- tir. Fakat bu nutkun böyle bir za-| manda töylenmiş olması — manidar- dar. Mubakkak ki, infiraddan vaz geç- gek bususundaki bu yeni ve kuvvet. 1i temayülü cihan işlerne faaliyetle iştirak etmek suretinde telâkki et- memek icap eder. Amerika bu ta- ravülün henüz menfi safhasında bu- "unuyor. Bir çok tereddüdlere ve bir ©k inkârlara daha şahid olacağız. Fkat bilhassa üzerinde — durulması ktiza- eden — nokta, — kadınların ve çocukların kıtali ve kendileri için iç bir kanun mevcud olmuyan, fa- at buna rağmen kendileri hem çok ruvvetli, bem de pek kudretsiz hir-; bir görünüş Şimdiki halde, bilinmesi iktiza e- ma rağmen, Amerikalıların daha leşik devletler kararsız ve heyecanlı| gibi halledilmek üzere de değildir.|şimdiden «küçük dünya harbi» adını dünyaya karşı olan vaziyetlerine hâ-|Fakat şunu kaydetmek zaruridir ki,| yerdikleri hâdiseler hakkında feci kim mütezad temayüller arasada,|buhrandan buhrana, heyecandan he| (.bliğler man hiç bir m'llet yoktur. Kanzassiti, San Fran-'na tesadüfen götürüldüm. Nevyork, sisko, Hankoa, Kantona, Barselona düşen bombaların yırtıcı gürültüsü- nü dinliyorlar. | — İktısad Vekâleti turizm bürosu i- fadesile bütün valiliklere bir tamim göndermiştir. Bunda deniliyor kit Memleketimizde iç ve dış turiz- min inkişafı için mevcud imkânlar İve yaratılmasıl - âzımgelen. şartları tetkik etmek maksadile Vekâlete biri de «ilk üç senelik turizm plânı» «İlk üç senelik turiz plânır şim- dilik aşağıdaki bölgeleri ihtiva ede- gektir: 1 — İstanbal, Bursa' Kocaeli, 'Trakya 2 — İzmir ve hinterlandı 3 — Karadeniz sahili 4 — Ankara, Bu plânın hazırlanmasında - bü- tünmakam, mücssese ve şahsiyetle- rin mütalea ve bilgilerinden istifa- den şudur ki, Amerikanın füli infira- karşısında - Amerikalılar yecana sürüklenen Amerikan kamo: |( 40 ddet ve ihtiraslu heyecanla- ni bütün teferruatile ihzar etmek- Olan sartlar ve haller. ANADOLU |Fransızcayı en gü- zel konuşan adam Şimdi film çevir- mek üzeredir Şu resimde gördüğünüz 17 yaşında- ki kızım adı madmazel Simon — Brüle- İparttır. Bu kız, geçenlerde Pariste İyapılan bir müsabakada, Fransızca- yı en düzgün söylemek rekorunu kır- mıştır. Bir Fransız muharririne ver- diği izahatta diyor ki: — Böyle bir müsabakaya gireceği- mi aklıma bile getirmiyordum. | Büyük bir sinema yıldızı hakkında yapılan bir münakaşa münasebetiyle açılan düzgün konuşma müsabakası- Konuşma biçimim beğenildiği için birinciliği kazandım. Şimdi ilk olarak film çe- virmede başlıyacağım. imaa 'Hükümet 3 senelik bir turizmplânıhazırlatıyor Ayrılan bölğeler içinde İzmir ve hinnterlandı da dahi:dir. vAğ ÇD ca Bergama havabeleri v Sıhhi tesisat, ö Yol ihtiyacı, Münakale ve şartları, El ve ev san'atları, Mutbak hususiyetleri, Yemiş sezonları, Turistin tecessüs ve alâkasını merbut bir «Turizm bürosu» kurul-|tahrik ve celbedici diğer hususiyet- Bu büroya verilen vazifelerden leri, Bugün turistin şikâyetini mucip (Bunların tashihi Umimiyetle turizm pl ânı vee Umumiyetle turizm plânı ve or- ganizasyonu hakkındaki düşüncele- Macar gazeteleri Çekoslovakyaya hü cum ediyorlar Budapeşte, 21 (Radyo) — Ma- eden bazı milletlerin barbarca usul-İyi çok lüzumlu telâkki ettiğimizden|caristan matbuatı, Çekoslovakyada >ri karşsındaki nefret hissinin Ame-, ikada gittikçe sahasını — genişlet- İngilterenin iştirak ettikleri bu pro-İ.nekte olduğu noktasıdr. testolarn neticelerini biliyoruz. Pro-) Bu derin tahavvülün sonu ne ola-| testoların ertesi günü Kantonda bin|caktır. İyi haber alan bazı Amerika- beşyüz sivil öldürülmüş ve bu suret-|lı müşahidlerin iddia etikleri gibi B. le de, yalnız bu şehirde hava bom-| Kordel Hulun, ölüm halinde bulu- umanlarında öldürülenlerin sa-|nan milletler cemiyetinin yerini ala- yası 15000 i bulmuştu. (cak beynelmilel bir elbirliği organiz- Amerikalılar protestonun kâfi ol-|ması teşkilini tasavvur ettiğine inan- Madığını hissediyorlar. Onların sa- dece böyle toessür ve teessüf göster- Meklo dünyada ggene beynelmilel ahlâkın hükmünü icraya başlıyaca- f ümidlerinin boş olduğunu anlıyor- lar. Yeni bir yol arıyorlar. Fakat ta- Ahhüde girişmeksizin nasıl harekete L malı ma? Pek hisli, pek beyecanlı ve bazan, pek şiddetli olan Amerikan kamoyu nungeniş bir hareketle âdeta gemi azıya alarak ebedi infirad hülyasın- dan kendini kurtaracağını kabul et- meli mi? bölgeniz hakkında iişik aid düşünce ve tekliflerinizi en haziran sonuna kadar bildiriniz. İktısad Vekili Şakir Kesebir Valiliklerden sorulanlar: Bölgenin tabü güzellikleri ve hu-| susiyetleri, Tarihi servetleri, Sıhhi faydaları ve imkânları, Otel, lokanta, gazino mevzulara Sikan Macar gazetelerinden bazıla- geç|"nı dört ay müddetle kapattığından dolayı, Çekoslovakya hükümetine #iddetle hücum ediyorlar. ızılhaç kongresi Landra, 21 (Radyo) — Beynel- milel kızılhaç teşkilâtının 16 mcı kongresi, bugün Dük Doğloçesterin Tiyasetinde toplanmıştır. Kongre, cumaya T Mesaisine (Yani otellerin nerelerde ve ne ce-| 4evim edecektir. samatte kurulması lâzimgeleceği.) Eğlence imkânları ve yerleri... (Ne gibi eğl lâzımgeleceği.) ence yerlerinin ihdast| bombardımanlardan Kongreye bir rapor veren Ameri- ka mümessili (Normane Dövis), il halkı kur- taracak bir çare düşünülmesini is- Spor ve av imkânları ve tesisatı.|temiş ve her yernde bitaraf mıntaka- (Deniz ve kara- sporları) har te; A teklif eylamistir. Tılsımın Vakit akşam.. Granitlerin rastgele yapıştıkları bir yamacın dar patika- sında ilerliyorlardı. Erkek de yarı çıplaktı, kadın da.. Toprağın yüzünde, dağ yolunda, ormanda, henüz insan elinin izleri ve eserleri güzükmiyordu : Tarih içinde, çok, hem — de pek çok eski bir zaman. lesi kabarmı genç-bir ars- Kız da bir ahuya - benzi- ikı, sert, genç ve güzel vücud. leriyle biribirine ışan bu bir Girt yarı yabani mahlük, nihayet, tü tepe- de, kartalların yuva — kurdukları-bir dağ başında durdular, Erek, elinde tuttuğu ateşi üstünde bir odun parçasını kenara koydu. bir kolunu ufuklara doğru uzattı- ve diğe- rini de genç kızın çıplak beline sardı :| — Bak -dedi- artık uzaklardayız, selâmetteyiz.. Göklerin yedi renkli ku-| şağmı aşarak buraya geldik.. Baban. bir yıldırım olsa, artık buraya düşe- mez. Baban fırtına olsa artık burala- ra irişemez. Babanın ordusu buraları bilmez. Babanm iradesi buralarda sökmez. Artık bundan sonra buralar- dü kalacağız. Onları hiç mi hiç gör- miyeceksin!. İyi düşün; kalbin sağ- lam mı?. Kalbinin içindeki şeye güve- niyor musun? Artık bir yarı Allahın kızı değilsin. Bu akşam, aşkımızı İlk takdis ede. ceğimiz yerde, babanın avcılarının getirdikleri kat kat postakiler yok. Belki bir taş parçasına başimizi ko- yacağız. 'Yuca, iyi düşün! Bak, henüz yiyece- ğimiz de yok.. Yollarda yaptığım gibi, okumu, yayımı alarak gideceğim, sa- na kuş ve hayvan eti, sana çeşid çeşid meyvalar getireceğim. Kemöndimle birkaç dağ keçisi yakalıyacağım. Altınların olmuyacak Yuca! Uşakların olmuyacak. — Yalnız bulunacağım yanında.. Sabahları, cariyelerinizin sesi ile ıılı_ğ I, aşağidaki derenin akışı, şu sağe , uki-çallıklarda bir kuş, bir. keklik tüşü ve benim şarkılarımla — uyana- caksın.. Uykunda sana — masalı ben söyliyeceğim.. Fakat çile çekeceksin Yocal, Yoksul düşeceksin.. O rahat, adet yok olacak. Bak, is- ben o servet, tersen ceriye dön. Seni oraya kadar götürür ve kendimi bir uçurumdan aS atabilirim.. - Gözlerinde - biran Tn ölsen, nedametin — çırpındığını görmektense, yüreğimi — koparıp bir kartalın — gagasına — vermeği — tercih ederim.. Ne dersin? Genç kız, rüzgürda uçuşan sacları- ım parmaklariyle düzeltti, başını erke- omuzlarına dayadı, ateş, yecan ce sevda dolü gözlerin bü- ön sıcaklığı ve yakınlığı ile genç erkeğe baktı — Ne mi derim Azer; yalnız seni istiyorum, derim.. Senin yanında ya- şamağı, dünyaya değişmem.. Delikanlı, seri bir hareketle onu kollarından yakaladı. Gene ufaklara baktı: — Bak, güneş batıyor.. Bulutlar, |Pi7 *esi işi gönlümüz gibi tatuşuyor Yuca!. Ve, benim olmak üzeresin.. Ebediyen be- nim olacaksın. Erkeğin dudakları, hararetli ve çıl- gin arayışlarla genç kızın yüzün- 'de dolaşarak dudaklarına gitti.. Akşam.. Mağaranın içinde çıtırdıyan — bir, ocak!.. mHihâye değil, efsane Adaleti Yazan: Orhan Rahmi Gökçe i— — Azer, başını sağ tarafta, örman gibi yükselmiş Tundalıklara çevirdi ve garip bir 1shık çaldı. Islık sesi ile beraber yabani bir at, uzun uzun kiş- nedi. — Seni Tanrılara emanet ediyorum Yuca!.. Haydi, bana güneşin şarkısı- ma söyle! Genç erkek, arkasından — güzel ve genç bir kadın sesinin söylediği şar- kıyı dinleye dinleye yabani atın bu- lunduğu yere doğru uzaklaştı ve kay- boldu. Mağaradan gelen ince ses bâülü söy- liyordu: Ey güneş Tanyı sana Bir emanet gönderdim İçimde yaşıyanı, Dağa taşlara verdim Doğarken ve batarken Karşında duracağım, Ozu her gün her gece Ben senden saoracağım, Haftalar geçmişti. Yuca mağaranın ağzında, korkak, ıslak güözlerle gök- lere bakıyordu. Kaç gün var ki, gü- neş doğmuyordu. Gök yüzü kapkara bulutlarla boydan Boya sıvanmiş gibi ,idi. Yavrasunu çıplak kollarında gök- lere doğru kaldırdı; — Ey güneş Tanrı! -diye hıçkırdı- Nerdesin! İşte sana bir kurban veri» yorum, görün nerdesin!. Azerden ha» ber ver, Azer ne oldu?. Azeri, hangi dağlarda, hangi canavarlar, hangi devler, ifritler yidi?.. Benim Azerimi hangi kartallar kaptı?. Yuca sözüne devam edemedi. Bir- denbire, gökyüzü müdhiş - çatılarla kıvrandı ve dağları sarsan korkunç bir gürültü, yeri göğü biribirine çarpar gibi, ortalığı inletti. Yuca acı bir çığlık attı ve yavrusunu bağrıs pa basarak mağaranın içine doğru kaçtı. Birdenbire gökten birşeyler yağ- mağa başladı: Evet, gök tutuşmuştu. Kapkara bü« dutlar, şimdi ateş almış siyah pamuk yığaınları halinde, rüzgârın önüne ka- tılarak, ufkun bir ucundan öbür ucu- na doğru gidiyorlardı. Yuca tekrar mağara kapısına yaklaştı ve dehşetle, ökyüzüne baktı: Şesmet!.. Şenmet!. Gök yamıyor ve şimdi, bu ateş yağmurla dünyada tutuşacak. Azerim nerelerde kaldı!. | Yuca duramadı ve gene göklere doğru kaldırarak bir deli gibi lhıl'ıı-dı: — Tanrım, Azeri affet!. İşte sana, canım kadar sevdiğim yavrumu hedi- ye ediyorum. Genç kadın sözünü yerine getirmek için soldaki uçuruma doğru koşarken, birdenbire bütün bu yanan alem süte tu, yatıştı, ateşler bir saniye içinde söndü ve serin bir Tüzgür esmeğe ba$ş- ladı. Yuca korkudan bayılmıştı. Ne Ka- dar geçti bilmiyordu. Uzaktan gelen — Yucat.. Yucal., 'Tanıdı, bu onun sesi, Azerin sesi, sevdiği erkeğin sesi idi. Dudaklarını şvuçlarının içine alrak sesin geldii” tarafa doğru cevap verdi: . Azerl.. Ayni ses tokrarladı: — Yuca!.. Gel, Yuca, gel!, Yuta çocuğunu kaparak koş Daha derinlikte, kızı! bir ışık vejzeri, bir kayanın dibinde buldü. Böe onlar.. İki sene geçmişti. Bir çocukları doğr-) muştu. Azer mağaranın - kapısında, yayma, oklarını düzeltiyordu. Kar- g1 tepelerde, avlıyacak epeyce mah- lük sezmişti. İçeriden bir bebek - sesi geliyondu.. Mağara, artık o boş, kürü - ve ra> tıp mağara değildi. Azer ve Yuca ora-|ceksin.. Baban, gün batıda, Ateş dük gını bir yuva haline getirmişlerdi. Bas| gn üstünde oturuyor şimdi... göğsüne alip | bir mehtap veya binlerce yıldız, her|bütün kadınlığı ile bağırdı: Hi t adet, her sabah bir güneş, her akşam zaman bir rüzgür veya bir sis halinde başlarında esiyordu. güluyor gibi idi. Yüzü mosmar ol muştu. Yorgun, hasta ve bitkindi. Heyecan ve ıstırapla üstüne atıldı? — Azerim, Azerim!. Sana no olduğ Erkeğin gözleri açılmıyordu. Güke | sü şiddetle inip kalkıyordu. Nefes alas madığı anlaşılıyordu. Derin bir mwile © 'tı ile cevap verdi: — Ölüyorum Azeri, Babana dönek t Yuca, Azerin başını — Hayır, gitmiyeceğim, buralarda kalacağım. Ben de buralarda — Tlcoe | ÂAzer mağaranın içine doğru baktı|ğim.. Seni terkedemem.. Senin: çür- ve hafifçe güldü: — Yuca! — Azer! — Kaç günlük yiyeceğin v — Bir aylık, bir senelik, hatta da-İölüyorum.. Bak, artık hiç nefez #indiği ha çok.. Sen kalbimde, yavrum bağrımda olduktan sonra açhıin at di ” mivam da|ma: yeceğin toprakları - kokluya - koklıyaj yaşıyacağım Azerim.. Söyle, ne olduğ sana böyle |.. $ — Bilmiyorum.. Nefes darlığındam| oldum.. Azer ölüyordu. Yuca Saki havsalasını wi Mitfen gövürünüz «em

Bu sayıdan diğer sayfalar: