Artık Mayledi bu kadar sabır gösterebildi. Elleri sandalyesinde kilitlenmişti. Dişleri gıcırdıyordu. hiddetle hiç bir; Yacağımı bili lara karı benden rak, Jirdim. Fakat erkeklerli Mecburum ve ber ye muvaffak rum.Kuyvetimi kadın- ydım, belki e Kibi mücadeleye girişmeliyi nim kudretim zafiyetimdir, d Bunun üzerine, yüzüne verebile- Ceği tahavvülleri tecrübe etmek Mmaksadile, en korkunç bir vaziyet veren kederli hiddotten başlıyara €h tatlı, en nazik, ve en sevimli Ziyetler geti hallere — varıncaya tayırları takındı. Sonra | ileceği güzellikleri göz rerek meharetli — ellerile teltti. Nihayet kendi güzelliğine ka- Saçlarının çok zarif bir şekilde dü- Hüat getirdiği için kebdi kendine Söylendi: — Âlâ, daha fırsat kaybolmadı. Henüz güzelim. Dedi. Ö esnâda akşamın ssat sekizi ol- Muştu. Mayledi odada bir yatak bu- İmduğunu fark etti hatin yalnız başını ve eraber yatağa girmezden e- Vel akhna daha iyi bir düşünce gel- Mişti. Yemek hakkında konuşulmuş #lduğunu işitmişti. O, bu odaya ge- İsli bir saat olmuştu; yemeğini ge- mek için daha fazla gecikemezdi Mahpus vakit kaybetmemeğe karar Verdi; hemen o « gardiyanların he ahlâkta birer kimse olduklarını Anlamak suretile tutacağı yola kı Pâr vermeği düşündü. Kapının altından bir ışık görün- üştü. Bu işik zındancıların tekrar teldiklerini bildiriyordu. Ayakta du Van Meripde kemen avisuğa vuuruy şını arkaya dayamış, güzel, da- Baik saçları buruşuk dantelâ göm- :'CH altında yarı öğsl üzer Gökülmüş, bir elini kalbinin Üstün: açık e KSF EURUUYAT TT YU TTT İ ton ka kadar baktığı halde, bit bu 1 Çevirmemişti. üzerine, Lord dö Vinterin i ve o ge ndancısına emirler, ve kuvvet vereceği. Mayledi birinci tecrü- ini kaybetmişti. Başka — çarelerine itimad eden bir kadın gibi davran- İdı; bunun için başini kaldırdı, g lerini açti ve derin bir alı çekti. — Ay, uyandınız. mı, madam, İdedi, o hülde burada işim kalmadı Birşey isterseniz çıngmrağı çalabilir- siniz. İ yeniden ni düşündü, Oh! Allahım! Allahım çekiyorum. Diyen Mayledi, bu sözünü, eski zamanın sihirbaz kadınlarınn harap Teşekkür ederim efendim. etmek İstedikleri kimselere karşı gıkardıkları sesler gibi, pek ahenkli bir sesle söylemişti. Sandalyesi üzerinden — davranı rak uzanmış bulunduğu zamankin- den daha işveli ve daha cazibeli bir "|vaziyet ahp oturdu. Felton ayağa kalktı: mek getirilecek, madam. dedi. — Size böylece günde üç defa |bahleyin saât dokuzda, gündüz saa bir de ve akşam aaat şekizde, Eğer bu vakitler size muvafık değilse, hangi saatleri muvafık gö rdüğünü- Zü söyleyiniz de arzunuza reket edilsin. — Fakat ben bu kocaman Ve kaş- etli odada hep yalnız m kalaca- göre ha. Diye Mayledi sordu, —Civardan bir kadna haber gön- dorildi ki, cek ve ne bal M - — Teşekkür ederim efendim. Diyerek Mayle vazuhla cey Felto yarın sabuh şatoya gele- nİZ, Yanmmız- | İ di büyük bir” to- da halifce başını iğerek .İlarını düşünerek kenı ANADOLU Yazan: Lord di ide May gütüren adır sişesi vda görünmüştü. Ve pe: n bayıldığı habor ti ? Bu ölmüş kadın gene Feltan, oğlum seni cahil yerine koy- duğünü ve ilk perdes komedinin seyretmek şerefi: anlıyamadın mı? — Ben de bünu düşünmedim değil Maylort; fakat, mahpus nihayet bir kadın olduğu ve her terbiyeli erke- &in, bir kadına kârşı nezaket ter duğu yet gösterdim. Mayledinin bütün sinh mişti. Feltonun bu sözleri damarlarına işlemişti Dö Vinter gülerek cevap verdi: — Sön derece meharetle dağıtıl- muş olan şu güzel saçlar, şu Beyaz ten, şü manalı bukışlar sizi baştan çıkarmadı mı, taş kalpli misiniz? — Hayır, ort, beni baştan çı- karacak kadın hilekâr ve aşifte ol. Mmamak Vâzımdır. — Şü hâlde benim cesur yüzba- Şşım, Maylediyi başka bir tedbir bul- ma n yalnız bırakalım da yeme- ğe gidoll N düşündel Fakat onun çok becerik- olduğunu ve komed- inci perdesinin de çok ge- cikmiyoceğini hatırda tutunuz Bu sözleri söyliyen Lord dö Vi ter kolunu Feltonun? koluna geçirdi ve güle gül onu dışarıy Mayledi yanım Oymuş ve diğerini yanı başına sar- KADIYA doğru yürüdü. Tam kapıdan! imaştı. Sürgüler çekildi; kapı menteşele- H üzerinde gıcırdıyarak açıldı ve o- 4 içinde hasıl olan ayak sesleri yak İktiyordu. — Sofrayı oraya kurun. Diyen sesin, Feltonun sesi oldu- nt mahpus tanımıştı. REmir icra edildi — Lâmba getiriniz ve nöbetçiyi Yeğiştiriniz. Diye Felton devam eti Bu ikinci emir delik; Amlara vermesinden, İ ayni adamlar, ayni a: Yüğumu Mayledi anladı. Peltonun emirlerinin —sessiz — bir #lratle icra edilmesi, sözlerinin na- İ& olduğu hakkında iyi bir fikir ve- 'ordu, e7 itayet Felton Maylediye dön- l lanın ayni a- zmel erler ol — Ah! Ah, uyuyor, çok âlü; uya- 'a yemcini yer. Dedi. Bunun üzel ÜWordu d Aayledinin yunına kadar gelmiş & asker, zabitinden daha az kay- bir halde dedi ki: SFakat, yüzbaşım bu kadın uyü- Myor. W Ç Nasil! Uyumiyor mu dedin! Ya Yapıyor? Diye Felton sordu Nîmhıyılmı;; yüzü sapsarı ve din- , nefes aldığını duymadım. Pelton olduğu yörde durdü ve iye döğrü bir adım bile atma dedi rine kapıya doğru gi- ki: git Lard dö Vin. ayıldığını haberi * birsey görmediğim için bi den aldığı emri n,: Bitti; Felton tesadüf olarak ka "it yanında duran bir koltuğa o- bir ğ mıiyarak — bekli dınların da yaptı- Kru — bal bazka k arasından İÇİMDİKLER L SN 5 Vinter kapı eşiğinde durar dedi ki: — Sonu,var — "*- İetmiş olan müşterek nüfuz ve sami- B. Çaldarısın mühim beyanatı Balkan ittifakı, Balkanlardasul- hun yegâne mes- | nedidir Belgrad — Yunan başvekili ge- | neral Metaksasın; eski Yunanistan- daki seyahati ve Patrasta verdiği si- | yasi sözlev, Balkan mehafilinde de izin akisler yapmıştır. | General Metaksas; Yunanistanı fırka entrikalarından kurtaran — ve| Yunan milletini terakkiye sevkeden bir şahsiyet olmak itibariyle, Balkan umumi siyasetini idare edenler ara- sında mütebariz bir nüfuzu hâiz bu- lunuyor. Bu münasebetle, alâkadar | mehafil, general Metaksssın Pat rasta iradeylediği nutuk, fevkalâde ehemmiyetli telâkki edilmektedir. General Metaksas; — Patras nut- kunda Yunullstanın dahil vaziyeti etrafında uzun uzadıya söz söyle- dikten sonra, Balkanlarda tec: mi birlikten bahsetmiş ve ezcümle şunları söylemiştir : —— Yunanistan Balkan ittifakıma tamamen bağlanmış ve milli varlığı üzerinde çok müessir olan müteka- bil dostluk siyasetine ilelebed sadık | kalmağa azmeylemiştir. x Balkan ittifakı, Balkanlarda sul- hun yegâne mesnedidir. Biz, kıy- metli müttefiklerimizin dostluğuna inanmış adamlarız. N Dün, mazinin menhus tesadüfleri yüzünden çarbıştığımız en asil - bir milletle ve diğer müttefiklerimizle bugün dostuz ve daima dost kalaca- ız. İ Yunanistan, diğer — müttefikleri- ne bağlı kalarak “sulh içinde yaşa- mak istiyor. Fakat bununla -bera- ber kuvvetli olmağa da çalışıyor. Ve bu husustaki mesaisinde büyük bir azimle devam ediyot.» c ecrzansler Eczanelerin bir haftalık nöbet günlerini gösterir cetvek Pazartesiş Bu da kafaya dair No rahatım, ne rahat!. Kafamın üst ve arka tar: 1 yok öl- Mmuştu. Düşüncesizdim. Hayatın her« Seyİ değişmişti. Gözlerime herşey gü- !.Zd görünüyordu. Artık hiçbir Şeye Kazmıyorum. Benim için eyarın» de- nilen bir musmma kalmamıştı. Ne ileri- benim derdim kalmıştı, ne de başka-| Jiarmı düşünmek hastalığım,. Mazi namına hiçbir şey tamımıyo- rum. Herşeyi, hir adım - ötede veya bir dakika Yiyor, uzanıyorum. Kulaklarımda ne bir uğlayış, ne bir inleyiş, ne bir fırtına çatırtısı, ne bir. biçarenin şikâyeti vardı. Sanki ku- laklarımın İçinde de birşey olmuş ve her acı ses, orada tasfiye edilerek ba- na, güzel, münis, ruhu okşiyan birşey halinde geliyordu, Herkes bana mesud ve mütebessim İgibi görünüyordu. Herkes de sanki benim gibi idi. Sevdiklerimi unutmuştum. Onların vefasızlıklarından, — yakınlarımın — vi- yakârlıklarından, —uzaklarımın — kiş- kançlık ve — tscessüslerinden kurtul- muştum.. Rahatım, ral Hayalın di kâlnatın — burnuna ayaklarımı — UZatnıştım.. Kafasızlık meğer, ne güzel geymiş, ne bahtiyar- hk, ne saadetmiş. Boynumuzun üstün- de şu yedi delikli Nesne, bütün bir ömür boyu, belâ gibi, taun; felâketi gibi; aklıma gelmiyen, havanlama siğ- mıyan bizi en bayağı paçavralar ha- line getiren neler — İcad - etmiyormuş, neler?. Şimdi, kafamim oyulan — noktası, 6 zehirden yağurulmuş kısmı vök ölün- ben de rahatlanmıştım. — Yaşasın sönra — unutüveriyorum. t I, ca Kafasızlı! Diye mırıldanmışım. Hâdise, üykü. İda olmuş meğer., — Oğzlum, — ilerirlen | | İ Bordu: Ne dedin b Kendi kendim — N& mi dedim? B mes'ud ola- | saktım, fakat tam zamanında uyan« düm, © teselliyi de kaybettim Yavrum, Diye mırıldandım ve bir fıkra ha- tırladı Adamın biri, kafasından mustarip- tir. Aylarea, kafa tasının içinde âğe rılar, sızılar duyüyor. — Nihayet dok- | torlara başvuruyor.. Bu doktordan ©| doktora; -vaziyet malüm. nihayet bir doktor; — Feci «diyor. beyniniz berbad ol- Müğş.. — Aman — Ağamı zamamı yok, derhal ame | iyat lâzım. Beyninizi çıkarıp buruda || ” alıkoyacağım, temizliyeceğim, bir ay sonra gelip alacaksınız. Yani, kafa değil, kundura — tamiri | Kgibi birşey.. Hasta, bunu kabul ediyor ve ameliyat masaşına yütıyor. Doktor kafa tasımı açıyor, beyni çıkarıyor, tası gene kapıyor ve bir ay sonra gel- mesini söyliyerek adâmı — saliveriyor. Bir ay geçiyor, adam yok. İki ay ge- çiyor, gene yok. Üç ay, dört ay oluyor. Beyin, neredeyse kokacak!. - Nihayet| sol rşilaşıyorlar.. — Aralarında | Şü mühavere göçiyor: — Yühu, neredesin sen? n? Niçin ge- | amu yok, birkaç xe- | alırım. | — Canım, böyle gey olur mu?. Hiç insan beyinsiz dolaşır m? — Haberin yok g. — Hayrola birşey mi var?. — Ben mebus oldum — azizim, me- as.. Son seçimde — Parit — mebumi ol n? sonrâ gene g takarsınız. Kemeraltiada Şifaş Cüzetyalıdı Gözelyalış Tılilkizte B. Pai 1 çeşmelikte İkiçeşmelik; Alssatactı B. Fuad, Ayvukladı Halik | İyı da kararlaş danlık genişletilerek mem | N -İ5- Gaziantepte te T —XXT 19 daziran Doğu İllerimizden Röplarortaj Ka Yazan: Ali Enver cim ve endüstri üç bin dokuma tezgâhı çalışmakta ve fıstıkla delitütünden bir buçuk milyon liraya min olun eskidenberi mühim et ve sanayi merkezidir. M- uğtundaki hususiyet ve tenevvü lüstri şubelerindeki taaddüt ona, bu mevki çok evellerden vermiş, | cumhuriyet devrinde ise mazhar| Iduğu himaye dolayısile bu sahada çok terakki ve inkişaf eylemiştir. Antebin çeşitli toPrak mahsulleri sında Fıstık ve delitütün gibil kendisine hâs olanları da vardır. |Şam fıstığı denilen ve fakat Şamda | tek ağacı dahi bulunmıyan kay- metli mahsul yalnız Antep ve mül- hakatından bir kısmında - yetişir, Şam adını almasında vebep olarak biz şunu görüyoruz: İhracatın Su- riye yolile yapılması.. Filhakika, re- koltenin yüzde yetmişini çeken A- merikaya ihracat bu tarikle yapık- |maktadır. Ermeni şirketlerinin Su-/milyona yakın İriye damgasını vurması ve eski 1-|lar yolsuzluk darenin alâkasızlığı onun bu ismi almasında yegâne âmil olmuştur. Suriye tacirleri fıstığın Antepte kırılmasına dahi rıza göstermeme- ktedir.. Bu takdirde orada çalışan| Ermeniler iş bulamıyacakları cihet-! le siyi kırılmıyor» behanesi ileti vü- rülmektedir. Memlekete — senede bir milyon lira getiren fıstıkçılığın inkişaf ve ihyası için mutavassıt ellerden kurtarılması lâzımdır. Bu işi meselâ İş Bankası pek âlâ taah- hüt edebilir ve bu suretle hem mem ekete büyük bir hizmet hem de ken disine mühim bir kâr temin edebi- Hükümetinliz fstkçılığa son ga| manlarda lâyık olduğu alâkayı gö- tir. Ziraat enstitüsü- profe - sörlerinden bazılarını ve bu meyan-| da Mösyö Vaysbergi göndererek | tetkikat yaptırmış olduğu gibi Gı-[ ziantepte bir fıstık enstitüsü açma- Mevcut fi- İ di- gter ğer aksamına fidan y le sokulmuş ve hastalıklarla mücade- le başlamıştır. İtalya ve Afganitan! da yetiştirilen fıstık mahsulümüz -) den sonra gelmektedir Delitütün de Antep topraklarına hâs bir mahsuldür. Yegâne mahre- Salt: Kemoraltındı Şifa; Karaatinada B. Eşteli Komarde Kamer; Alasar cükte B. Ahmed Lütfi, Eşrefpayada Kşcsipaşa. Çarşamou: Başdurakta — Sıhhat, — Karatayta B. Habif, Tülkilikte Yeci İsmiz İeğatpasanında — c — Udssiyada Alıyek | Perşembe: Kemeraltında Hilâi, Güzelya'ı da Güzelyası, — Tilkurele B teseş Tştelpaşada Kştolpaşa Cuma: Kemeraltia di İtihat, Gözelyerl| ada Güzelyai, İrgatp: danla U, bund. Cumartesi: Başdacakla — Sılhat; - Karantiam Pazar: —— Kemeraltında — Hudi, Karatayta B. Kabil, Koçecilerde Yezi lamiş İrgaypazarındı. Aari. SA RMALARM A G —D ranamae D GUN TAKVİM Rumi - 1354 | Arabi - 1357 Hazi * | Rebialahir 117 HAZİRAN ı AD PAZAR İş ————H———E ” baş b | ci Misırdır. . Nil vâdisinde oturan Misir köylüleri Cevza tabir ettik - leri nargilelerde tömbeki yerine ku- İllanırlar. sada Hasan keyfi Antabi ge çalışanların sayisı al. adını alan tütünümüz ağız otu ul.ı—l rak da istimal olunur. MeşruP tütünden tamamile fark- h olan Delitütünün ekimi bir kanu-| nla yalnız Antebe hasredilmi ki sene evel bazı menfaatperestler tarafından yapılmak istenen — ihti- kârin anlaşılması üzerine parti ve kârın anlaşılması üzrine parti ve Iş Bankasının yardımı ile bir koo - peratif tesis olunmuştur. Koopera- tif ikraz suretile müstahsile yardım- da bulunduğu gibi fiat düşüklüğü- nün de önüne geçmiştir. Bugün vaziyete eyi denilebilir. Umumt farpte yolsuzluktan istifade eden Amerikanın Deyrüccebel adı ile Mı- gıra soktuğu tütün ile Trablus Garp | mahsulü Piyasalarda ikinci derecede igelmekte ve Türk deli tütünü mem- lekete senede vasat olarak üç yüz bin lira temin eylemektedir. Bağcılık Atepte çok ileri gitmiş- tir, Umumi harpte vuku bulan tah- ribat, gösterilen kolaylıklar sayeı de tlâfi edilmiş ve tiyek adedi üç milyonu geçmiştir. Burada kurulan rakı fabrikasının ihtiyacı giderildik- ten başka ihracat ta yapılmaktadı Antep pekmezleri: daima müşte bulmuş ve rağbet görmüştür Rakı fabrikasının bazı - seneler üzüm almadığı ve bu halin piyasa: da büyük tesir yaptığından şikâyet edilmektedir ki, eğer doğru jse all kadarların nazarı dikkatlerini betmek isteriz. Rakı kaçakçılığına mâni olmak maksadiyle açılan v bunda tamamiyle muvaffak olan bu resmi mücssese -Antep bağcılığını kçan 13 1 Yatae 204 21, Tmsak 620 2, 1 12,14 VB,IZ V6,IS) ı |lı. 1 Ecan Vasat da düşünmeli ve hatta bunu ikin ci derecede mühim saymalıdır. Bu İhususta sebep gösterilmemelidir. Şu İyerin üzümü daha sulu, buranınki yakın gelir te- maktadır dâha ucuz, gibi asıl maksadı hırpa: hyan ve öldüren mütalâaları bir se. bep addetmemelidir. GCaziantep sanayü çok ikeri — ve tmütenevvidir. Dokumacılıktan *tu- tunuz da nikelaj işlerine varıncaya kadar hemen her san'at şubesi bu- rada tecssüs ve terakki etmiştir Bunların hepsinden ayrı ayrı bah setmeğe sütunlarımız müsait değil- dir. Biz, ancak, ihracat yapılanları ele alacak ve mahalli ihtiyaçları sağ- hyan kısmını bırakacağız. DERİCİLİK Bir tarihte çok — müterakkiydi Muhtelif renklerdeki deriler bütün Suriye ve şimali Afrikaya kadar önderilir, memlekete senede yarım Para girerdi. Sonra- & fazla resimler mah reçleri kapadı. Şimdi a Anadoluya bir mikdar yemeni ih- racah yapılabilmektedir. BAKIRCILIK Son zamanlarda ehemmiyet bul- muştur. Tesis olunan fabrikada alt- mış tona yakın bakir kap imal edil- mekte ve mühim bir kısmı Anado- luya ihraç olunmaktadır. SABUNCULUK İleri san'at şubesidir. Antep, Kilis ve İzip kazalarındaki hasılâtın nısfı, yirmiyi bulan sabun imalâtha- nelerinde sarfolunmakta ve yüzde |otuzu yağ olarak ihraç edilmektedir. Bu ihracat, bereketli yıllarda vilâ- yete bir milyona yakın para geti- rir. DOKUMACILIK En mühim bir san'at şubesidir. 1913 te beş bini aşan tezgâh sayısı her ne kadar bugün üç bine inmiş ise de elde olunan randıman hiç te ondan aşağı değildir. Ayrıca yetmiş zgâhlı bir mensucat ve ikişer bin li iki iPlik fabrikası kurulmuştur. Dokumacılığın esasını alaca teş- kil eder. Aba ve kuşaklar, yüz ve hamam havluları, elbiselikler, sair imalât ikinci derecede kalır. 250 kilim tezgâh mevcut olup 160 tona yakın istihsalât yapar. Her kilim dörtle beş lira atne'a bütün Anadoluya satılır, De işlerin- ni müte- cavizdir. Trikotajcilik ta müterekkidir. Ma- kina adedi yüzü bulmuş ve ihracat gittikçe daha mühim bir para ge- tirmeğe başlamıştır. Sanayi bahsini ikmal ederken An tep kızlarının ve kadınlarını ev elişlerini de unutmamız İâzımdir Büyük harpten evvel Amerikaya kadar yollanan bu zarif işler meya- ninda kaeyula, çay ve sofra takım- ları, blüzler, mendiller, gecelikler ve daha neler yoktur? Mazhar ol duğu rağbet dolayısiyle bu ince sa: at işi de terakki ve inkişaftadır. |Hzikevi köşesi| 1 — Halkımızın havaya karşı - ko. runmaları hususunda bilgi edinmeleri için evimizde 11-6-938 tarihinden ( baren bir kurs açılmış Ve derslere başlanmıştır. Her hafta — Cumartesi “İgünleri saat 18 de verilmekte olan bu derslere bütün yurddaşlar — gelmeli- dir. j 2 — Halkevimizin sosyal yardım kolunun teşebbüsiyle açılacağı evelce * |bildirllen kimsesiz kadınlar tarafir dan yapılacak Türk el emekleri satış zası Çok yakında açılacaktır. Bu a kadar Halkevi sekreter- Diğine müracaatla — işlerini — makbux mukabilinde teslim etmelidirler. yük Türk hekimi İbnisina- — nin 901 inci yildönümüne — müsadi? 21-6-988 Sah günü evimiz salonunda >ir tören tertip edilmiştir. Bu tören bütün yurddaşlar davetlidirler, 4 — 208208 Pazartesi günü 17 de Spor ve Müze, sergi komitel nin haftalık toplantıları vardır.