2i ifadan mahrum kalmış olacağımızı fakdir buyurursunuz. Dartanyan, haş Metli efendimize teşekkür etmek için fırsat arıyordun, işte kendileri bura- da bulundukları için borcunu eda et. * Bu kelimelerde tehlike zamanımda Atosa mahaus olan azametli serin kanlılık ve büyük bir nexaketle söyle- Miş olduğu için kendisine âdeta kral olarak doğmuş krallardan daha yük- #ek bir kral tavrı vermişti. * Dartanyan ileriye geldi ve teşek- kür makamında birkaç söz söyledi ki, Kardinalin abus bakışları — arasında kayboluvermişti. Atosun açmış bulunduğu - çığırdan Golayı ilk kanaatini hiç değiştirme- Miş olduğu anlaşılan Kardinal sözün- de devam etti: — Bu anlaşılır şey değil, efendiler, anlıyamıyorum; ben böyle askerleri — 182 — lirmişti;. Kahusak ile Kudeniyere emir vermek ister gibi etrafına bu- kındı. Atos bu hareketlen maksadını anladı; tüfeklerin yanına —doğru bir. adım atlış öteki arkadaşları da, san- ki tevkif edilmeğe karşı duracak kim- seler gibi, gözlerini silâhlara dikmİş- lerdi. Kardinal partisi üç kişiden jba> retti; silâhşorlar uşakları ile beraber yedi kişi oluyorlardı; Atos ile arka- deşları kurşı düracak olurlarsa mü- savj kuvvette bulunmuyaçaklarını dü-, şündü; kendisinin her zaman elinde oluan çabuk değişme kuvveti sayesin- de bütün hiddeti gülümsemeğe dön- müştü. — Âlâ! âlü! dedi. — BSiz gündüz mağrur ve gece Sa- dik cesur delikanlılarsınız; — başkala- rını çok dikkatle gözlediğiniz içinken- il i de güzlemenizi kusur saya- Yazan: oldu. — Arumla, mektubu verecek miy- din? Diye Dartanyan sord: Aramis — incecik verdi: — Ben mi! Ben yapacağıma karar vermiştim; mektubu almak için 1srâr bir elimle mektubu uza- tıp öteki elimdeki kılıçla da karnımı gösterseyi tim. Atos dedi ki: su, bu adamın bu sözlerine mül olunmaz; sanki karı yabhud çocuk zannediyor. Dartanyen dedi ki; ANADOLU Aleksandi DÜMA Silâhşorlar biribirin yüzlerine bakıştılar. Hepsinin yüz- lerinde tehlike şüphesi görülüyordu. Çünkü.. le cevap — Ben de öyle umduğum için ge- ninle onun aranıza girmiştim, doğru- taham- karşısındakileri Türk harflerile T B eZ e peğriyat ( Doğu İllerimizden Röplarortaj — | . — 13— Birer nüıhas.I Gaziantep savgasından bazı andaçlar: gönderilecektir KA AA Te Araptepe vak'ası - Bayrak hâdisesi- Bakanlığından bildirilmişti. - | Çınarlı bizi bilir - Adsız kahraman Harf inkılâbının onuncu yıl 1 Akincikâ 920 ikind dönümü dolayısile memlekette |1, Fioğlunun Baba burnu mevki, Ali Enver Yazon: Kalenin düşman karargâhına na- zır burcuna teslim bayrağı ne — Grimo iyi nöbetçi deği bugüne kadar Türk harflerile |ihde bozulan düşman kuvvetleri|büyük kıt'ada şanlı bir Türk bayra- ' Grimo affedilmek - için cevab ver-| yapılmış ber türlü neşriyatı ihti- | Antep garnizonundan yardım isti-| ğ çektiler. mek iştemişti. Atos parmağını kal-| ya etmek üzere bir Kibliyoğ- İyor. Hazırlanan 400 piyade, 50 sü- *kk dırdı, - Grimo da - susmağa — mecbür| Çafya çıkarılması mükarferdir. | vari, mitralyöz ve iki dağ topundan| — İki aylık mütareke devrinde idi. mürekkep bir kuvvet ikindi vakti yola çıkarılıyor. Düşman kolu geceyi geçirmek, üzere Antepten 20 kilametre mesa- Bunua katiyetle noksansız ol- Tiyatro veriliyordu. Halktan isteni- masımıan temini maksadile bütün müellif ve naşirlerin İstanbulda bualunan basma yazı ve resim- leri derleme direktörlüğüne ister şahsen mür: t ederek bazır- lanan fişleri gözden geçirmek ister yazı ile malümat alıp ver- mek suretile memleketimiz irfa- nının bu bilânçosunun noksan- sız. çıkmasını temin etmeleri irca olunur. Salı günü yatroya başlardı. Fakat, açılınca or- taya iki elinde iki Fransız bayrağı tedeki büyük Araptarda konaklı-|ile bir dansöz çıkmış ve milli marşı- yor. Telaşa düşen köylü henüz buninı terennüme başlamıştı. çok geç- İarın maksadını anlıyamadan taar-İ|medi. Türklerin oturduğu — sıralar — ruza uğrıyor. Ekserisini Ermeniler|boşalmıya ve bir kafile dışarıya teşkil eden bu kafile evlere saldıra-Jakın etmiye başladı. Seyirciler ara- rak kışın şiddetli soğuğunda bütün|sında yüksek rütbeli düşman komu halkı dişari atiyor. Ve - yağmayajtanları (Adana garnizonu general- başlıyar. leri de vardı) ve muvakkat hükü- Son kânun ayının karlı ve soğuk|met erkânı da vardı. Her kesi bir te. bir gecesinde sokağa fırlatılan bullâştır. aldı. Tiyatroyu — terkeden zavallılar civardaki köylere iltica|Türklerin arkalarına düşmüşlerdi. ile büyüklerini Boyno oğlu Memi-|Niçin gittiklerini soruyorlardı. İçler ge gönderirler. Boyno oğlu derhallrinden bir genç atıldı: len para toplandı. Ve — vaktinde ti- — fendiler, Kurmızı Güvercin-| —— Azizim Atos, muameleniz çok hizmet ifa ediyoruz diye büyük âmir |) m gece bana muhafızlık|hoşuma vitli, fakat her halde hata Yolü oynanıyor; nizam her asker için(ettiğinizi unutmadım; şimdi gidece-|ettik. Sövmem, çünkü mümtaz bir fTırkada Avam kamarasında harekete geçer ve topladığı — otuz — Biz buraya paramızla Fransız kadar silâhlı ile çatâl Mazı sırtlarını|marşı dinlemiye gelmedik. Eğer münakaşalı bir celse |tutar. böyle yapacaksanız çınarlı cephesi hirdir, 3 Atos, Kardinalin sözü tamamile bi- tinceye kadar dinledi ve sonra tasdil eder tarzda boyun iğerek cevap ver- iğim yolda da bir tehlike umsaydım| —— Niçin hata ettik! Nefeslendiği- sizi de yanıma alırdım; - fakat öyle, birşey yok, olduğumuz yerde kalınız, şişelerinizi bitiriniz oyununuzu Oyna- miz bu hava kimindir? Baktığımız bu ulu deniz Kimindir? Uzandığımız şu ? Metresinden gelen kumlar kimindi; Geceyi soygunculuk ve köyde|bizi birlir, biz de çınarlı cephesini... kalanlara işkence yapmakla — geçi-| | çınarlı Gaziantebin -Arıburnu — ren düşman kuvvetleri sabaha kar-| di. Ş yapılacak Londra, 16 (Redyo) — Bar- vekil Nevil Çemberlaya, önü- Türkleri yalvar, yakar - içeriye Şeyleri okuyabilsem, çünkü okumakta uz mektubu benim geldi-. V| — iüimi görünce sakladınız. di: — Efendimiz, zannederim ki, bi- Rim nizam haricne çıktığımız yok. Şimdi vazife başında — bulunmuyoruz Ve vazife başında bulunmadıkça vak- timizi istediğimiz gibi geçirmekte ser best bulunduğumu — zannediyoruz. , Bğer efendimiz için yapılacak hususi bir vazife varsa hemen yapmağa ha-|söylememişlerdi. Zırız dedi. Ve bu tareda mükâlemeyo| — gonra biribirlerinin Câni sıkılmağa başlıyan Atos aözünde| kıştılar. Gevam etti: Hepsinin yüzlerinde — tehlike — güp- — Buraya silâhsız gelmiş olmadı-|, .4i görülüyordu; çünkü Kardinalın Üamızı efendimiz görüyorlar. ——— V eatça selâm vermiş olmasınarağmen Bu esnada parmağı ile üzerinde| | ... örkeli olarak gittiğini biliyor- o 8un küğıdları we zarlar bulunan ||. 4, ettti yakobiğinda catılı. Dartanyan söze karıştı: bolduktan sonra Atos hiddetini — Böyle az muhafızla efendimizin |) *, o dan çıkarmak için dedi ki: bize doğru gelişinden haberimiz ol-| — ——— O eee ÇIM DİKLER Saydı karşılamağa çıkacağımıza efon- Şiir ve şairle karışık dimiz emin olabilirler. Kardihal bıyıklarını ve hatta dü- Şöyle bir şarkı vardır: Anterin dediği gibi, kadeh ve saz be- Sendemi hülüâ esiri zülfüyar ol- - İni tanıyor. Ben gelinte de bu hal olu- yınız ve mektubunuzu okuyunuz, adi. yo, efendiler! Kahusak — tarafından — getirilmiş olan atına tekrar bindi; eli ile onları selâmladı ve atım sürdü. Dört delikanlı hareketsiz. olarak durup arkasından bakmışlar ve göz. den kayboluncaya kadar — hiçbir söz o mektup kimindir? Bunların hepsi Kardinalın mı?) Şerefin — hakkı için bu adam dünyayı kendisinin sanıyor; öyle, dili tutulmuş, aptallaşmış ve kendinizden geçmiş gibi duruyordu-, nuz! Size bakan insan gözünüzün zından gelmiş ve dey gibi Me- dusa vücudunuzu taş etmiş zanne- derdi, Sevmek yasak mıdır? Siz bir kadın seviyorsunuz, Kardins! ise ol| kadını hapsetmişlir ve siz de onu Kardinalın pençesinden kurtarmak istiyorsunuz ; işte Kardinala kargı oy- niyacağımz oyun budür. Bu mektup sizin oyununuzdur, — oyun kâğıdınızı hazmınıta niçin gösterecekmişsiniz? yüzlerine bu- fedebiliriz! — Sonu var — duklarını isırmağa başladı: — Böyle ailâhlı ve uşuklarınızla Küzlenir halinizle neye benzediğinizi musunuz, efendiler? Gizli meş Veret kuran kimselere benziyorsunuz maktasın — |yor. dedi. Uslan ey dil artık ihtiyar olmak- Atos cevap verdi: tasın. Yazımı buradü kesecektim, Fukat — Oh! Bu söylediğiniz bir derece- Ye kadar doğrudur, efendimiz! Biz Meşveret kurarız, ancak - geçen gün *#fendimizin gördükleri veçhile yalnız Roğelliler aleyhine meşveret kurarız. Kardinal da kaşlarımı çatarak ce- Vap verdi: — Ay! Ay! politikacı efendiler! Kabil olsa da fikirlerinizde saklı olan Dün kahvehanede ihtiyar bir çap- kın, sokakta geçen genç bir kıza ba- kıyordu, Yanındaki diğer bir ihtiyar, arkadaşının omuzuna vurarak, şarkı- nın yukarıdaki beytini söyledi. Hırsı anlaşılar diğeri de şöyle bir hesap yaptım İhtiyaca kâfi değil. Bugün şiir ve şair tarafından açtığım konuşmayı, yine oradan bitirmek istedim. Bir aralık ben de, süzüm yabana, şis ir yazardım. (Hoş. gü meydanda do- laşanların çoğundan iyi şeyler çikd-i rirdim ya).. Bir gün, bir avukat ge- di, benden beni sordu. — Buyurün, aradığınız adam — ben im, Dedim. Maksadını anlayınca gül- mekten kendimi alamadım : Genç bir kız ölmüş, benden mezür taşı İçin bir kitabe latiyormuş. Avukatın nezaketi karşısında ka- ilden güzelden hüâkaar olsak ta biz. Gönlümüz benzer bir bakara ihtiyav olsak ta diz. Bizim Orhan Rahmi, eski illeti debreşmiş olacak, şiir yazıyordu. Baktım, şöyle bir beyit çıkarmış: Rüya dolu gözlerle bir akşamı buna Atosun yüzünü kızıllık bastı, Kar- dinala doğru bir adım ilerledi. — Bizden ciddi olarak şüphelendi- Üanızı ve istintak edilmekte bulundu- baktın ; i a biyen Hüki kumuzu — zannediyoruz, — efendimiz;| Lakin ebedilik gibi — gönlümden | !e mecbur kaldım ve birkaç d“" *ğer böyle ise, efendimiz maksatları- uzaktın., |Kada, bir kitabo çıkardım. Ertesi gün T açık söylesinler de biz de vaziyeti-| - Dostum; - sigarasın) — çekiştiriyor, |geldi, kitabeyi aldı. Masanın kenarı- Hü bir zarf birakıp çıktı? Zarfı açtim, içinde beş lira vardı. Kızardığımı, kızdığımı — hissettim. Arkudaşlar etrafımı sarmış alay edi- yorlardı: — İğin iş, gazeteye birşey yaz. «<Me zar kitabeleri yazarım. Sultan Ahmet mektupları gibi hazır olunlar iki bu- Çük, ismarlamalar — beş, hece — vezni olursa birinciler -bir, diğer wmarla- lar üç liradır.» şeklinde ilân yap. Arkadaşlar kahkahalarla - gülüyör- lardı. Kâmi İlâve etti: «Eğge Mmintakasında gündelik - vefi- ydt Şu kadardır. Vasatf 2,5 Nradan günde «10> tane yazsan, yirmi İira.. Üç, beş senode bir apartman yap. Me- zar kitabesinden apartman..> Onlar alay ede dursunlar, ben aklı- mt bağıma topladım: Fıkra, roman, tefrika, yazıyor da para almiyor müyüm, — şu halde şil- rimden de para almaklığım hakkım- | dı. Amma kitabe, amma harabe!. Çimdik TMüzi bilelim. » Kardinal cevap verdi: — Olsa bile yanımızdakilerin istin- Yakı lâzimgelir, M. Atos, cevap vere- Seklerdir ya! — O halde, efendmiz, “*vap varmeğe hazırız. Çift göze kolktır da — Okuürken birdenbire — sakladığı- beyun ganceyi takten Tüz mektup neydi, M. Aramis? * — Bir kadın mektabu, efendimiz! | 1sim lâzım değil, bir şairimiz, bir — Ah! Evet, anlıyorum, bu gibi|gazinoya gtmiş. Kendisini tanıyan sa- plar sırdır; fakat bununla be-İzende ve hanendeler, onu - görünce, » günah itiraf olunurken gösle-|derhal fasıl değiştirerek, şairin bes- ir: ve benim bu salâhiyeti hasz|telenmiş güzel bir şarkısını çalmağu *ldağumua bilirsiniz. başlamışlar ve Kâzino adamakıllı bir Atos cevap verirken başmın tebli-|cürcine içine düşmüş.. Şajrin masa- ş" gireceğini de düşünmiyerek Of-İsının yanıbaşındaki masada — otüran Ve fakat serin kanlılıkla dedi ki; İmütekaid bir Zat, hayrette - kalarak — Efendimiz, mektup bir kadın-|şaire hitap etmiş: öymeğ fakat Marian de Lorme, ya-| — Azizim bayım, siz teşrif edince «4 Madam de Cambalet ve Madam|bir hal oldu, sazm çakdığı şarkı bizi Aiguillon imzalı değildir. ihya etti. Bu nedir, ne öluyoruz? 'dinaha benzi ölü gibi sarar-| Şair şu cevapı vermiş: Büşlı; gözlerinde şiddetli bir atoş besl —— Na olacak - demiş - Arap şairi ikinci beyti düşünüyordu. Bir kâğı- gdın üstüne ben de $u beyti yazdim ve çenesinden korkarak — kapıdan çıkıp kaçtım ? Mutlak ki © gün sen de sorsunlar, garip bir avanaktını, şı büyük bir neş'e ve şetaret içinde yola çıkarak çatal Mazı - önlerine, geliyor. Bayno oğlu çetesi gecel yarısındanberi bu — gelişi beklediği için bir kurşun yağmurudur başlı- yor. Ve topu ile, mitvalyöz ve tüfe- iile mukabeleye geçen düşmanı he- men kâmilen imha ediyor, * kk BAYRAK HADİSESİ Yeni ve mühim kuvvetlerle An- tep muhasarasını ikmal eden gene- ral Gobo, verdiği son bir ültima- tumda; şehrin yirmi dört saat zar- fanda teslimini, aksi takdirde on beş buçukluklarla bombardımana baş- hyarak taş taş üstünde bırakmıya- re kalenin Fransız karargâhına na- zır burcuna beyaz bir bayrak çe- kilmesini istiyor, Karatarla camisinde yapılan top- lantıda bütün halk (Harp isteriz) diye bağırmıştı. Halbuki, o gün yi- yecek ekmekleri yoktu. Acı zerdalı çekirdeğinden yapılma ekmekle ze- hirlenme vak'aları olmuş, en fenası bu da bitmek üzere bulunmuştur. Barut ve kurşun imali pek müşkül bir safhaya girmişti. Kaç aydır dur- lan yağan mermiler — binlerce evi, hanı, hamamı, kışlayı yıkmış, binlerce ceset boşlukta savrulmuş- tu. Bütün bunlar hiçti. Bütün' bun- ları hiç tanıyacak bir iman, Atatür- ke karşı besledikleri derin ve sarsıl- maz bir inan taşıyorlardı. —— aa aamanmae Fransa müzdeki Salı günü toplanacak olan Avam kamarasında harici vaziyet hakkında — münakaşalı bir celse yapılmasına muvafa- kat etmiştir. comarteti günleri mat 6,30 da İzmir-Tire-Ödemiş: Hersabab met £,35 de bir katar, ber akşam sat 17,30 Ödemişe bir — trea, 16,30 da Tireye otorar. Afyon hattış Başmaneden: İsmir-letanbul-Ankarız Her gün #at T de fpanar, cumu, — çarşamba günleri yataklı vagoa-bife buluaur| Tümir .Soma Pazar ve pazar hesi günleri sast — 15.28 de a Pazar, salı, pen şembe ve cumartesi sabahle. yic saat 7,20 de muhtelit katan _İM çarşam | cana —_ ekepres sast 12 ı'i" TemizSomu Pasar ve pazartedi gönleci ö 1828 A Her zaman lâzem olan tele fon numaralar Yangın ihbarı: 2222 . çebir tele İspanyol mültecileri. ni topraklarında ka. bul etmiyor. Henday, 16(Radyo) —Fransız topraklarıma iltica eden Cum- huriyetçi — askerlerden, — istiyen Frankoya ve istiyen de tekrar Cumhuriyetçi İspanyaya — iade edilmektedir. Fransız hükümeti; mültecilerden kimsenin, uzun müddet Fransız topraklarında tutulmamasını hudud memur- larına emreylemiştir. Prens Bifesko Kai aa A Bükreşten Romaya hareket etti Bükreş, 16 (Radyo) — Bey- nelmilel tayyare federssyonu reisi prens (Bifesko), bugün bu- radan Romaya hareket etmiştir. Prens ( Bifesko ) Romadan sonra Berline gidecek ve bey- nelmilel sivil tayyare federi | yonu kongresine cektir. soktular. İki elinda iki Türk bayra- i: olarak sahneye çıkan dansözün söylediği marş bir milli Türk mar- şıydıi. Bu marşı Türklerle - beraber orada bulunan yabancılar da ah * kışladılar, alkışladılar. KA Küçük kahraman şerif, o gün çok —memnundu. Mıntaka — kumandanından — aldığı © tüfeğini omuzuna asmıştı. Tüfek boyundan uzun olmasına rağmen o, bunu çok kolaylıkla taşıyabilece- ğini söylüyor, sevincinden yerinde duramıyor, zıplıyor, sıçriyor, koşüs yordu. Koşarken ayaklarına lan tüfeğin kundağı onu düşürüyor, derhal kalkarak gene koşuyordu. — Henüz on, on iki yaşlarında bir çocuktu. Antep müdafaası — başlı« yınca babası bütün Antepliler gibi — silâhımı'alarak Çopboya kdşeeğll Annesi evde çetelerin çamaşırlarını — yıkıyor, ve yırtık ve — sökükler Z İdikiyordu. Kendi de en yakın cephe 'bulunan Aydınbaba mıntaka — ku- — İmandanlığı karargâhına gelmişti. © cephane, su taşıyordu. çok cesur ve atılgan bir çocuktu. Bu meziyetlerile az zamanda tema- yüz etmiş, kendisini tanıtmıştı. Ufaktefek hizmetler ona artrk nz geliyordu. Diğer çeteler — gibi o da — silâh taşımak ve onlar gibi harbet- mek istiyordu. Bu arzusunu yerina getirmek için haftalarca ağ 3 rına dayanamamış, şevk ve gayre tini takdir ederek ona bu silâhı ver- mişti. O, artık tam mânasile bir çe te idi. Yürüyüşü, duruşu değişmiş, ciddi, temkinli, büyük bir adam ol muştu. $ Her gün akşam olunca kumanda: nından müsaade alır ve ileri hatlara haber bırakatak düşman — hatlarına dalar saatlerce dolaşır dü bet yerlerini, siperlerini rini öğrenir, geli; tecrübeli asker Bir gün mintaka karargâhı ile Yıldırım taburu arasındaki — telefon hattı, düşman bombardımanlarından parçalanmış, Bbirkaç yüz — metreli kısmı işe yaramaz bir hale elmisti. :î.imhıuıdu.ı Yedek tel de oln ği ü hattın yenilei ( imkânsızdı. - Mintaka - kumandan muhabere h mütcessir, ninin teessürünü gören şerif ıkrm“ kâravanasından sonra ortadan ayı bolmuş, gece yanısı bir kangal kab lo tello avdet etmişti. Bunu nere den bulduğu sörülüüce; — Fransız ların kollejle çitçi garafı arasında ki telefonu keserek getirdiğini, öy le saffetle ve bir iş görmemiş tevi zuu ile söyleyişi vardı ki, orada b lunanların, başta kumandan olmal üzere hepsinin de — gözlerinden cak gözyaşları aktı.