Güzel Emma, 1786 senesi nisa- nınin 26 sında yirmi bir yaşına gir- mişti. Tam o gün; prens (Sir vil yam)ı hâmil olan gemi, körfezine demir atmıştı. Emma; © gün, Londrada bulu- nan sevgilisi (Crevil) e gönderdiği mektupta şunları yazmıştı «Sevgilim, dayın!z (Vilyam Har milton) a neşeli görünmeğe çalış- yörüum; fakat, yalnız kaldığım an- larda, gözyaşlarımı — zaptedemiyo- rum. Geceli gündüzlü seni düşünü- yordum. Rüyalarıma — girmediğin gece yoktur. En büyük emelim, bi- ran evel sana kavuşmaktır.» "Tesadüfe bakınız ki, Antilli ada- larında gemisinin başında dolaşan (Orad Nelson) da; o gün, karısına su mektubu yazmışt «NVazife, senden uzak kalmaklı- #ımı emrediyor. Bununla- beraber, gece gündüz seni düşü: Sen, hayatımın çiçeğisin. için yegâne teselli, sana kavuşmak saadetine yakında nail olacağım ümididir.» Orad Nelson, 1787 senesi martı- nın sonlarında, idare ettiği (Vorea) gemisile İngiltereye gitmek — üzere hazırlanmıştı. Sonbahardanberi Antilli adala- rında gezen, (Orad Nelson), - Lod- rayı tekrar görmek fırsatını bulaca- ğından, son derece sevinmişti. Ha- kikaten çok defa çekmişti. Hattâ hatıralarını günü gününe — kaydet- meği unutmıyan (Nelson), anava- tan sularına hareket etmek — üzere bulunduğu sırada, hatıra defterine şunları yazmıştı. Hayatta çektiğim meşakkatle- re, dünyada kimsenin giriftar oldu- ğunu zannetmiyorum. Bereket ver- in ki a layık bir kadınlı len- —_ıdığı“_ :f;baov'ım“ e aei evler bana unutturuyor. Ümid ederim ki, #on nefesime kadar bu kadınla be- raber yaşamak saadetini tali, ben- den esirgemiyecektir.» Orad Nelsonun idare ettiği (Vo- rea) gemisi, temmuzun son hafta- sında (Portsmut) a varmıştı. İklim, gerek Nelson ve gerekse zevcesi (Nisbe) için hiç yar olmamıştı. Nelson, derhal ve zevcesi andan bir iki gün sonra, hastalanmışlardı. Hastalık, uzun sürmemişti Nelson; iyileşir iyileşmez, anava- tan suları içinde olmak üzere mu: vakkat birr vazife almıştı. Zevcesi.- nin yanından ayrıldıktan birkaç gün sonra, ona şu mektubu — yaz- Antilli adalarında imişiz gibi, Burada da uzun müddet bir dar. Bu, âdeta zulümdür.» Nelson; birkaç hafta sonra Lond- Tağya dönmüştü. Hayat, son pahalklaşmıştı. Genç adamlar - için Londrada yaşamak, âdeta — muhal olmuştu. Nelson; bunun için karı- sımı ahp, Fransaya geçmeğe karar vermişti. Fakat, genç denizcinin babası, oğlunun Londradan — ayrıl- masını kat'iyyen istememişti. İhtiyar Nelson, çoktanberi gör- mediği Orad Nelsona, esasen hasret kalmıştı. Birkaç defa zevcesini ahp (Berham Torp) köyünü ziyaret etmelerinden; ihtiyar Nelson, son ece memnun kalmıştı. GCelinini kendisi işi (Vorea) gemisi, başka bir kapta- :un kumandasında seyahate cıkmış- D Nelson, yeni bir vazife alıncıya kadar, Londrada beklemek mecbu- 'ıyuinde kalmıştı. Fakat, genç de Tüzcinin her gün beklediği, uzadık- $e uzamıştı. (Orad Nelson); Antilli adaların- a korsanlari takip ederken, son de- Tece şedid davranmıştı. Bu yüzden, Amerikalı tacirlerin mühim bir kıs- Mı, genç denizciden gikâyetçi ol TMuşlardı. Hükümet; (Orad Nelson) u, ba- 21 noktalarda haksız görmüştü. Bu itibarla, coşkun delikanlıya — tekrar ir gemi teslim etmek hususunda Mütereddid davranmıştı. Hükümetin — bu — tereddüdünü, (Nelson) u son derece sevmesine | rağmen, amiral (Parker) de — haklı görmüştü. O; esasen — (Nelson) «Fırtına kuşu» adını vermişti. Genç i| denizcinin fevkalâde ataklıklarına, | amiral bile çok defa hayrette kal- | mıiş vi «Bugibi cesurane hareketleri, an- cak deliler yapar!» Demişti. (Nelson) u sön derece Seven bi- rinci deniz lordu amiral (Hunt) bir gün genç denizciyi nezdine davet etmiş ve kendisile babaca konuş- tuktan sonra: — Sen çok yoruldun. Esasen da-| ha çocuk denecek bir çağdaı Bir müddet Londrada istirahat et ne çı- kar?> Demiş ve birkaç lâhza düşündük- ten sonra, şunları ilâve eylemişti — Genç kaptan! Senin için sa- mimi hareket edeceğime söz veri- .İyorum; fakat, şunu da sana söyli yeyim ki, sen, birçok kalpler kırdın, pekçok kimseler gücendirdin. sikâ- mek üzere bir heyet istenmişti. Gön-| derilen heyet muhafaza altına alın. yetçilerin o kadar fazla ki, bu vazi- Nıklcd'n Kâmi Oral yetin, sarayın bile dikkat nazarını celbetmekten hali kalmamıştir!. Prens (Sir Vilyam) , sana karşı betlediği — teveccüh ve muhabbete rağmen saray, seni iyi nazarla bak- mamaktadır.. Ben: şu dakikada, seni bir gemiye kaptan tayin edebilirim; ancak, o takdirde, biz de seninle beraber müşkül mevkie düşmüş olacağız.» Orad Nelson, amiral (Hunt) un bu sözlerinden çok müteessir olmuş ve hayretle sormuştu — © halde ben, suiteveccüh ka- menfur bir adam vaziyetin- haberim zanmış, de bulunuyorum da yok?.» Amiral; genç kaptanı teskin için, derhal şu cevabı vermişti: — Hayır, hayir, öyle birşey yok- tur! Sözlerimi yanlış anlamayınız!» Nelson, birinci deniz -lordunun yanından mütcessir ayrılmış ve te- selliaramak üzere ilk amirlerinden lolan kaptan (Loker) in ziyaretine gitmişti. — Bevam edecek — Kutupta tekbaşına ya- şıyan papaz Beş yıldır örada bulunuyor, iki müte- hassıs onunla konuştular BPapasın (ok işareliyle gösterilen eski bü Pari Suar gazetesinde okudu! Graham Rovley adlı bir asarı: ka mütehassısile Reynold Bray dindaki kuş mütehassısı bundan iki gBene evel şimal kutbunda ilmi ta- harriyat yapmak üzere yola çık- mışlardı Bu iki İngiliz aliminin iki yıl sü- ren seyahatleri içinde dıkları en mühim hâdise ve anlattıkları şu vak'adır: — Kutupların münteha nokt rında büyük müşkülâtla | yorduk. Kızağımız rüzgârm şidde- tinden mütemadiyen sarsılıyor, ba- zan ne yapacağfımızı — şaşırıyorduk. Öyle tehlikeli bir vaziyete girdik ki, arkadaşımla birlikte hayatımızdan bile ümidi kesmiş bulunuyordu. Bu sırada karşımıza beyaz sa- kalhı, beyaz biyiklı, üstü başı eskimo kıyafetli bir adam çikivetdi. Bu a- dam, beyaz renkliydi ve bizdendi. Bulunduğumuz yer, posta merkezin- den 600 kilometre uzakta idi. Gördüğümüz adam radyosuz, havadissiz, medeni dünya ile hiçbir ilişiği olmadan burada nasıl yaşıya- biliyordu !, Kızağımızın üstünden kendisini selâmladık. O da bizi nazikâne bir g rastla surette |selâmlad Kimsiniz? Eskimo kıyafetindeki mechul as| 6d am) bir hoslene heyeti içindi y vesmi dam gülümsedi: Ben, dedi; rahip Bazin'i yıldanberi burada oturuyorum şeyden ve herkesten uzağım! Kendisini — mal bulmuş mağribi gibi kucakladık. Çünkü bize, kutba dair en özlü malümatı bu kutuplar münzevisi verebilirdi. Hakikaten de öyle oldu Eskimoların rına, aşiret larına dair ihtiyarın verdiği malü- matı başka bir yerde bulmanın im- kânı yoktu. Bize bilhassa: — Eskimoların ğhi kıyafetle- rine baükmayı del Bu yağlı kı- yafetlerin altında saklı olan temiz ve âlicenap ruhu bilhassa size an- latmâak isterim.. Hakikaten noktaj nazarı buldu. Çünkü arkadaşımla beraber k- zuktaki köpeklerimizden hangisini öldüreceğimizi ve diğorlarine yem olarak vereceğimizi düşünürken buz larm arasından ansızın küçük — bir; eskimo Çocuğu göründü. Bize güldü. Beni elimden tutarak ve arkada- gşıma da işaret ederek ilerledi. Bu küçük çocuğu takip ettik. Rahip Bazin çocuğa ve bize memnuniyetle bakıyordu. Birat son- rahip — Bazin'in bu az zamanda sübut İi Hamd Pazar günkü güreşlerin neticesi Kara Aliile Tekirdağlı Hü- seyin berabere kaldılar Müsabaka çok çetin geçti. İbrahim, Gönenli Hamdininsırtı- nı yere geti Sağda vali ve sey Pazar günü Aksancak stadında ya- pılan Türkiye başpehlivanlık müsa- bakaları, 7-8 bin kişilik bir halk küt- lesi huzurunda fevkalâde — heyecenla Bu mühim — müsabakayı görmek için civar vilâyetlerle, kaza- lardan otobüslerle gelenler geç vakit avdet edebildil Güreşlerin, iki çift küçük pohlivan- dün sonra en heyecanlı olanları Baba ili İbrahimle, Gönenli Hamdinin Pışmasile başladı. Kısa bir müd- det zarfında Hamdi yenildi. Hamdi her ne kadar yağlı güreşte “WBdÜF Çrkrrhşküi ” dü' yeni ye: tişen ve on yaş küçük olan İbrahim daha çevik ve kudretli göründü. Bunlardan sonra sahaya gelen M nisanın Hacırahmanlar köyünden Ha Hil ve meşhur Molla Mehmedin gürı leri ayrı ve daha başka zevk veriyol du. Genç ve çok kuvvetli Halil; eski başpehlivan olân Molla Mehmedi sur- sacak kadar kuvvet — gösterdi, fakat Mollanın üstadlığı buna mani - oldu. Yarım saat devam eden heyccanlı ve çetin bir müsabakadan sonra hakem heyetinin vertiği kararla — berabere İkaldılar. Halilin bu husustaki itirazı ve gü- reşin tekrar devamı kabul edilmedi. Çünkü; yekdiğerine karşgı fazla üs- tünlük göstermemiş ve belki Molla nın üstadça kurtarışları daha makbul addolunmuştu.. Bunlardan sonra; uzun seneler baş pehliyanlıkla — şöhret 1 Akhisarlı Rifat, yapılan ısrarlar üzerine ve bir gösteriş güreşi olmak şartile, Gönen- i mağlüp eden Babaeskili İbrahimle on beş dakika devam eden çok kıvrak bir güreş yaptı. -Rifatın çok meşhur olan çevik — hareketleri uzun müddet. alkışlandı Sıra, çelik gövdeli KaraAli ile Tür- kiye başpehlivanlığını üç senedenberi muhafaza eden Tekirdağlı Hüseyine gelmişti. Sahaya çıkan bu baş — pehlivanlar binlerle seyircinin hararetli alkışları arasında mevkilerini aldılar.. Esasen devam eden bütün çiftlerin güreşleri yarımşar saat sürdüğü için Kara Ali- nin güreş başlamazdan evel — hakem heyetine yaptığı teklif üzerine — baş- pehlivanlığın tam bir saât olması ka- rarlaştı ve güreşe başlandı. de ciddi ve sert hamlelerle irciler, molla solda Peklivunlardan Bilşliyan bü gürağ, daha ilk " tütuşta koca Kara Ali Tekirdağlı Hüdsyine yenilmiyecek fikir ve hislerini — ver- Türkiye — başpehli- almış ve iki se meğe başlamıştı vanlığını line kadar bunu idame etmiş olan ara Alinin her nasılaa fena bir ta- li eseri olarak bir defa mağlüp olma- sı, Kara Aliyi çok sinirlendirmiş ola- cak ki; sahadaki adam sanki o Kara Ali değildi. Kara Ali, üç senedenberi Türkiye baş pehlivanlığını kurtarmış olan Te- kirdağlıya mağlüp olmamağa sanki ahd etmiş gibi gürünüyordu. Hakem heyetinin, bilhassa — güreş hocası Nurinin çok dürüst karar - ve tetkikleriyle devam eden bu güreşten halk fevkalâde memnun kaldı. Tekir- |dağlınm sarfettiği bütün emekler hep boşa gidiyordu. İki senedenberi | tün rakiplerini 15-25 dakika gibi kı İsa zamanlarda mağlüp etmeğe miş olan Tekirdağlı Hüseyin, Kara TAliyi yarım saatte yeneceğini tahmin ederken ve halkın bir kısmı da — öyle düşünürken, iş tamamen aksine lli ediyordu. Çünkü, yekdiğerine ok müsavi olan hamleler, kutvetler, kurtarışlar, muvaffakıyetler Hüseyni bunaltan o emekler Kara Alinin sert a evel ne vücuduna, dağ gibi omuzlarına hiçbir tesir yapamıyordu. nin tatbik etmek istediği ©- yunları kudretli bir meharetle karşı- n ve mukabelesinde daha fazla çe- viklik gösteren Kura Ali Hüseyinilen iki kat fazla ve kahramanca saldırış- larına devam - ediyor, rakibinin e- meklerini akim bırakıyordu. Tam ya- rım saat bir makine sürati gibi de- vam eden güreşe hakem heyetinin İ- le beş dakika fasıla verildi. “ Yeniden başlıyan çarpışma artık, *| (Kıran kırana) denilecek bir surette kendimize bol bol fok balığı — bul- duk. Sonradan öğrendik ki, bu kulü- bedeki eskimoların olup olacak yi- yecekleri bundan ibaretmiş.. Bu yiyeceklerini de biz misafir- lerine harcamış oluyorlardı! Bazin'in yanına geldiğimiz — zâ- man onu ufuklara derin derin ba- karken gördük. Artık dönmek zamanı gelmişti. Biribirimizle kucaklaşırken dünya- mn bü en metin münzevisi önünde hürmetle iğildik. kızıştığı sırada, Tekirdağlı, Kara Ali- ye karşı (Boyunduruklar) çekmefe ve kısmen memnu hareketler tatbik etmeğe başlamış ve hakem heyeti kendisine müteaddit ihtarlar yapmış tır. farka rağrmen enerji gösteren düşündürec arındaki 7-8 büyük bir kudret V Kara Ali rakibini kuvyei maneviyesini kıracı de hücumlarla , üstün halkın sik sık alkışlarını toplamıştır. Fasılasız sayılan ve tam bir sant sü- ren bu güreşte, Tekirdağlı, Kara Al yi mağlüp etmek şöyle dursün derece- hareketlerle (pu- " yelinde, y ahış- rdi. Halil ile Molla Mehmed de beraberedirler bir gr van) ' hamle itibari: ik nin vle bile hiç bir fa. göstermemiş ve hakem heyeti- karariyle (berabere — kaldıkları) ân olunmuştur. Mevkiimüstahkem komutam gene.- ınıl Rasim Aktoğu güreşi — müteakip pehlivanları çağırmış, tebrik - etmiş tir. Kara A — «Hüseyinle her nerede — olursa olsun, her çarpışmağa hazırım? Ya yener veyahut yeneceğim» - Öü- mektedir. Hüseyinden — hiç te aşağı |kalmıyan Kara Ali, yağlı güreşler. İden sonra serbest kısımda da çok te- rakki etmiştir. Türk kuvvet ve kudretini Avrupe- ya kadar tanıitan bu iki aslan ayın29. zinde İzmirde tekrar karşılaşacakları |fdır. O vakite kadar, Türkiye buş peke Kara — Alinin rısının da Tekirdağlının ee linde kalacağı gözüküyor. E.BALTALI Hvanlığının yarısımnn | Beşikîaş“î Güneş | berabere kaldılar İstanbul, 18 (Hususi) — Güneş. taş sild karşılaşması dün Tak- a ılmıştır. Müsabaka canhı geçmiş, takımlar 3-8 e kalmışlardır. —— e. —— Galatasaray | Belgradda mağlüp İstanbul, 18 (Hususi) — Yugose İhavyada bulunan Galatasaray 'takıs mı, dün Bolgradda B.S.K takımile ilk maçımı yapmıştır. Galâtasaray, 3-1 mağlüp olmuştur. _Düny;_f-ud;l— ku- pası çeyrek finali Paris, nin ç 18 (A.A.) — Dünya kupası yrek finalleri: Pariste İtalya Fransayı bire'karşı üç gölle mağlâp etmiştir. | — Bordoda Çekeslövakya ile zilya sıfır sıfır berabere k Ldır. Antibde İsveçliler şı sekiz gölle nışlara Kübalıları 1 mağlüp etari enmistii Lilde Mucariı İkaksı iki golle reyi Bti