23 Fo nrrrvot ANADNONU di Yazan Alehğn& Dümn f Bi l w Genç kadının henüz kerku içinde de bulunan çeh- resinde acı bir gülümseme geçmişti.. — Dilini tut, ahmak herifl Diyen Dartanyan pencerenin <erçevesini açarak aşağıya kay- di we çok yüksek olmadığı için bir yerine bir zarar gelmemişti. Doğru kapıya koşarak çaldı. Bağırıyordu: — Fare kapanına kendi aya- Yımla , Hakat be- aim gibi bir fareye saldıracak kedilerin vay haline! Kapı tokmağının sesi çıkıp daha delikanlının elinde bulün- duğu sırada içerdeki gürültü kesilmişti, adımlar yaklaştı, ka- pi açıldı ve Dartanyan - yalınkı- hç M. Bonasyönün apartmanına dalar dalmaz yayla hareketine şüphe olmıyan kapı hemen ka- manmıştı. Junu müteakıp Bonasyönün Felâkâtzede evinde kapalı bu- lunanlarla civardaki komşular feryatları, ayak patırdılarımı, kı- hç şakırtılarını ve eşya kırılma- sından hasıl olan sesleri - işiti- jorlardı. Pek az müddet sonra bu şa- matanın aslını öğrenmek — için pencerelerine koşanlar kapının açıldığını ve siyahlar giyinmiş dört kişinin, kanatlarının tüyle- rini yerlere ve eşya köşelerine Jöküp kaçan ürkmüş — karga- lar gibi, kapıdan fırlayıp ka- çıştıklarımı görmüşlerdi; demek istiyoruz. ki, elbiselerinin bir Koşamumn >wer larını bırakıp kaçmışlardı. İtiraf olunmalıdır ki, Dartan- yan az bir zahmetle galip gel- memişti, çünkü zabitlerden yal- nız birisi silâhli olup © da an tak kendisini müdafaaya çalış- Mmıştı, Diğer üçünün de delikanlıyı devirmek için sandalyeler, is- kemleler ve çanak çölmek gibi ellerine geçen şeyleri savurup fırlattıkları da doğrudur. Fakat Gaskonlunun kılıcı ile açmış olduğu üç yara kendile- rini yıldırmıştı. Münhezim olmaları için bir kaç dakika kilayet etmiş ve Dartanyan kavga yerinin hâki- mi olmuştu. O zamanlar Paristeki daimi isyan ve ihtilâllere halkım alış- kn olması sebebile pencerele- rini serin kanlılıkla açmış olan komşular s'yah elbiseli dört ki- şnin kaçışlarını görünce, tekrar kapamışlardı: Hâdisenin şimdi- lik kapandığına kani olmuş'lardı. Bundan başka, vakit gecik- mekte ve o günlerde Lüksem- burg civarında oturanlar da cr- ken yatmakta bulunuyordu. Dartanyan, Madam Bonasyö ile yalnız kaldığını görünce, onun yanına doğru gitti; bıçare kadın bırakılmış olduğu yerde yatı baygın bir halde bir. kol- tuğa dayanmıştı. Dartanyan çabuk ve fakat ciddi bir nazarla onu gözden geçirmişti. O, yirmi beş yaşlarında ka- dar siyah saçlı, mavi gözlü bur- nunun ucu bir az yukarıya kiv- rik, dişleri çok güzel ve yüzü de gül ve sümbül renklerile ka- rişık pembe beyaz, güzel bir kadındı. Bununla beraber çehresindeki alâmetlerden kend'sinin asil bir hanımefendi olmadığı anlaşılr yordu. Elleri beyaz, fâkat nazik de- ğgildi; ayakları kadın ayağına benzem yordu. Bereket versin ki Dartanyan henüz bu incelik- lere vakıf değildi. Söylediğimiz veçhile Dartan- yan Madam Bonasyönün yanına rada yerde görmüş olduğu bir müslin mendili el çabukluğu ile alıvermiş ve köşesinde gördüğü markanın Aramis ile biribirleri- nin hemen gırtlaklarını kopar- malarına sebep olacak olan, o mahuüt mendil markasının ayni olduğunu anlamıştı. Dartanyan o zamandanberi üzer lerinde arma bulunan mendiller hakkında ihtiyatlı olmayı öğren- miş olduğu cihetle şimdi yerden eldiği mendili Mm, Bonasyönün cebine koymuştu. Bu esnada Mm. Bonasyönün aklı başına gelmişt. Gözlerini açtı, korku ile etrafına bakın- dı; apartmanın boşalmış — oldu- ğunu ve halâskârı iİle yalnız kalmış olduğunu gördü. Gülüms yerek ellerini hemen ona uzattı... Mm. Bonasyönün bu gölümsemesi dünyanın n lâtif tebessümüydü.. —Ah, efendim; dedi, “beni kurtardığınız için size teşekkür etmekl öme müsaade buyurur nuz. — Madam, ben her aslzade- nin yapmağa mecbur bulundağa şeyi yapmış olduğum — için te- şekküre borçlu değilsiniz. — Oh, evet efendim, evet; bununla beraber, bir nanköre hizmet etmemiş bulunduğunuzu da ispat edeceğimi ümit ede- rim. Fakat, önce hırsız zannet- tiğim bu adamlar benden ue işt yebilirler ve M. Bonasyö ne- den burada yok? — Madam, bu adamlar hir- sızlardan daha tehlikelidirler. Çünkü onlar. M. lö Kardinalin casuslarıdır; kocanız M. Bonas- yönün burada bulunmay şının sebebi ise dün akşam Kaleye tıkılmış olmasıdır! — Kocam kalebent mi edi- di, ohl Allahıml O ne - yapmış olabilir? Zavallı adam onun ka- bahati olamaz!.,. Genç kadının - henüz korku içinde bulunan çehresinden acı bir gülümseme — geçmişti. Dar- tanyan cevap verdir — Ne yapmış olabilir. Ma- dam? Bana kalırsa onun en büyük kabahati- zengin olması ne . masıdır. — Fakat, efendim, demek biliyorsunuz.... — Sizin kaçırılmış olduğunu- zu biliyorum, Madam. — Kimin tarafından? Biliyor musunuz? 'Oh! -Eğer - biliyorsa” sanız, bana söyleyiniz! — Kiırk ile kırk beş yaşta, esmer yüzlü, siyah saçlı ve şa- kağında bir yara nişanı olan bir adam. — Fwvet, evet, fakat ismi nedir? — Ah! İsmil: Bunu ben de bilmiyorum. — Benim - kaçırıldığımı ko- cam biliyor mu? — Sizi kaçıran adamın ona yazdığı bir. mekteptan haber almıştı. tam kendisi; — Sonu var — Inkılâb hatıralarından %M Gördes beledi- yesi, vaziıyeti —— e— — Gördest Tifo mu var? Gördester aldığımız bir mek- tubun iddiasına nazaran, iki gürmümeşhud hâdisesinde, Gör- des müddeiumumisi B. Arif Hik- metin gösterdiği Jüzum üzerine Gördese gelen Salihli Hükümet tabibi Dr. B. Sabit, bazı has- taları muayene ederken Tifo vak'aları ile karşılaşmış ve bu- nun suların pisliğinden ileri ge- dıği neticesine varmıştır. Gördes Hükümet tabibi Dr. Nihad mezun — olarak - ayrıldığı için, daha evel vukubulan bazı mevsimsiz vefiyat hâdiseleri de buna hamledilmektedir. Şehrin su ve temizlik işleri hakkında, Manisa valisi B. Lütfi Kirdarın alâkası istenmektedir. Bundan başka, Gördes bele- diye resi B. Raminin tütün zeriyatı gibi işlerle uğraşarak şeh r işlenile lâyıkile alâkadar olamadığı-da ileri sürülmektedir. B. V. Zeland Romadan Londraya mı gidiyor? Roma, 21 (Radyo) — B. Van Zeland Par.se gitmiştir. Paris, 21 (Radyo) — B. Van Zeland tarafından hazırlanan ra- porun Noelden evel tevdi edi- leceği tahmin — olunmaktadır. Maamafih bunun - tatbiki - için henüz hiç bir bazırlık yoktur. Rıpor, evvelâ B. Van Zelandı bu işe memur eden İngiliz ve Fransız heyetleri tarafından tet- kik edilecektir. B. Van Zelandın Londr: î Yiaları Benliz t etmemiştir. Fransada grevler biri- birini takib ediyor Paris, 21 (Radyo) — Fran- sanın bir çok yerlerinde — yeni grevler başlamıştır. Bugün, bir makarna fabrika- sında çal şan dokuz yüz amele, işi terketmişler ve fabrikayı işgal eylemişlerdir. Bundan — başka, daha beş muhtelif fabrikanın amelesi grev ilân etmiş vo fab- rikalar da kapanmışlardır. Bulgar Kraliçesi Belgrad, 21 (Radyo) — Bul- gar Kraliçesi İyaorc, beraberinde prensesler olduğu halde dün gece buradan Solfyaya geçmişlir. Kraliçe, istasyonda saray erkâmı tarafından selâmlanmıştır. Hamide çekilen telgrafta, kanunu esasinin meriyete konularak , 93 de kapatılan meclisi mebusanın içtimaa daveti, isteniyordu Bir alkış tufamıdır. gitmişti. Minberden yavaş yavaş — inen Kemaleddin — efendi” kucaktan kucağa taşınıyor, elleri öpülü- yordu. Derakap bu kararı sul- tan Hamide yazmak için bir heyet seçildi. Seçilen bu heyetin Sultan Hamide çekilmek üzere kaleme aldığı telgraf ta sabahtanberi söylenen sözlerin hemen bir hulâsası idi. Telgrafta: “Padişah ile millet Aarasına bir çok hailler, hakikati â.”ııhınînnı olduğu gibi söyliyememelerinden milleti mu- azzamai Osmaniye için bir felâ- ket teşkil etmiş, idarci umür ve devlet sarsıldıkça sarsılmış, bu sarsıntilardan vatan ve millet mutazarrır - oldukça — olmuştur. | Umuru devletin oaehil ellerde / bulunması, kanunlara nisyanı e artırmış zulüm ve itisafa alabı- diği kadar çığır açmıştır. Bu zulüm ve itisaftan d 'gir olan anasırı hıristiyanenin kendi mezhep ve ırkdaşları olan hem hudud bulunduğumuz hükümet- lerden gelen muzir. propagan- danın tesirlerine bizzarur kapıl- analarına vesile olmuş ve bu yüzden senelerdenberi vatanımız - bir hercümerç içinde çalkandı- ğından ne cana ve ne de mala emniyet kalmamıştır. Bu hâlin böylece devamı mü- dahalâtı ecnebiyeyi intaç ede- geği aşikâr olup bunun İse sal. tanatı şahanelerile şevketi — os- amaniyeyi inhilâle götüreceği aşi- kâr bir keyfiyet bulunduğundan bu gbi müessif ve telâfisi na- kabil vekayie meydam verilme: mesi için İslâm ve hiristiyan bilümum- anasırırOsmaniveyi bir arada — bulundurmak, — banların hariç-ile olan ümid we alâkar larının kösünden kesilerek ken- di watanlarında - kendileri — için çalışarak refâh temin - etmeleri ancak ve âncak kanunü esasi- nin mer'iyet “mevkiüne — konula: rak 93 de bilâ müddet kapa- tılan mebusag - mecisinin — içti maa davetile kabil 'l:- :îmâ olacağı kanaatinde bulunan biz şimali Arnavadluk ulema, eşraf ve mütehayyızan ve rüesası yüz binden faz a vatandaşlarla bu- gün Firzovikte yaptığımız bir içtimada bu kanaatinizi âmali milliyeye muvafık olarak gör, mu:y:z kabul edilmiştir. ue Bütün vatanı Osmaniyi relfah ve saadete kavuşturacak - olan bu maruzatımız hukuku saltanatı seniyelerinden nezedilecek bir hakkı talep.eden.bir cür'etkârlık dahi olmayıp esasen mevcuüt olan meşra bir hakkın tekrar mevki imeriyete konulmasımı iste- mekten ibaret olan milli bir arzu olduğunu arzederiz. Sarsılmaz itaat we sadakatı: mize halel verici nalâyık bir takım harekâta meydan bırakıl- mıyarak milli âmalin kabulünü tebşir eden iradel şahanelerine makine başında intizar edildiği maruzdur, İerman... - Denilmişti. Heyetin kaleme aldığı telgrafin hülâsası yükarıdâ yazdığımızm hemen: yti Telgraf guşık dıktan sonra içtimada bulunan- lara okundü, — imzalattırıldı ve telgrafhaneye g dılerek mabeyni humayun başkitabeti celilesi va- sıtasile atabei şahaneye denile- rek hemen çektirildi. ü ubamm Sonln YAZ , nabafi |Halk Diyor kı.]Motörlu vasıtaların kontrolu meselesi Vazifesini dürüst gören me- murlara bir diyeceğimiz yok ve onlara rasgeldikçe insan mem- muniyet duyuyor. Amma defalarca yanıbaşımda Bu sebeblerden dolayı ağız do- lusu küfür savuran — şoförlerden şunları da dinledim; “Ne yapalım, kat'i ve kesk'n icraat olsa tabit bir iki cezaya verememiştir. 'Geçen senedenberi — görüyo- rum ki, İzmir belediyesi ve vilâ- yeti fikir birliği yaparak bu kontrolu bütün vilâyete teşmil etmek istiyor. Bunun için de kaza belediye büdcelerine tahsisat koydurmak ondan sonra da elde edilecek bu para ıİı sevyar hıııılıol zar belediyelere tebliğ edilmiş, bazı belediyeler bu parayı vermeği kabul etmiş, bazıları da uıukiı den ele almak fikrinde olduğu anlaşılıyor. Belki de — bu sefer her belediyenin bu parayı ver- mesi iça usul ve kanun yolu da bulunacak. Eğer ba temin edilirse ondan sonra ehemmiyetle vilâyetin ve belediyenin düşünmesi Jâzımge- len iki cihet daha kalır. A — Kontrol işlerini dürüst ve ehliyetli ellere vermek bunr dan evel tasvir ettiğim münase- betsizliklere meydan bırakma- mak. Aksi tâkdirde bu kontro- lun da evelkisi gibi nakliye va- sıtaları - sahiplerine, — yolculara bir az daha fazla giran olmaktan başka bir netice vermez. B — İzmire uğrayan motötlü vasıtaların bir kısmı hatta yarı- sından fazlası bizim vilâyete ait değildir. Bunların çoğu Aydına, Denizli, Burdur, Afyon, Kütah- ya, Manisa, Balıkesir ve ilh.. vi- lğeühl işler, Çoğu da bu | vilâyetler belediyelerine kayıtlı- dır. Haydi vilâyet dahilinde bun- ları bir müddet tâkip edelim, | ya hududumuzu geçtikten sonra? Görülüyor ki mesele burada t çıkmaza — giriyor. Onun için bence bu mescle bir vilâ- yet ıuuluı olabilir. amma da- ha ziyade hükümet merkezi “İşi- dir. Meselâ Nalıa ve Dabiliye Vekâletleri de behemehal - vilâ- yetlere bu kontrol işlerinde yar- dımci olmak gerektir. Nafıa mühendisleri, jandarma ve polişler de bukontrolda va- zife alırsa aacak © zamandır ki Türkiyede mühim hizmetler gö. Ten ve şoseler çoğaldıkça daha ziyade vüs'at kazanacak olan motörlü mnakliye vasıtaları mese- lesişumumun menfaat ve selâmeti namına sağlam bir yola konur. Aksi takdirde akıntıya kürek çekmekten ibaret kalır. Bu hayati mesele ile yakm- dan ve candan alâkadar olan ve olmak istiyea İzmir beledi- y -0 yesi ve ıvılıyn son ıl!ılc ni- Yazan: Turgud Türkoğla Munisa saylave hükümet merkezile bu hususta ehemmiyetle temaslara girişme- lidir. Üç mühim nokta daha: Kam- yonlarda, İzmir belediyesi tara- fından tesbit edilmiş bazı tari- felere rasgelinir. Meselâ İzmir- Turgudlü tarifesini ele alalım: İzmirKemalpaşa kırk kuruş. İz- mirArmudlu gene kırk.. Kemal- paşa ile Armuadlu arası on ki- lometre kadardır. Bu kadar yol için biç olmaz ise beş kuruş olsun verilmemeli mi? Hoş, ben esasen belediyelerin ne narkla endan, ne tarilelerinden ön- rümde ameli bir fayda görmüş değilim. Okuyucularım, belki de belediye bu sözüme hayret edecek amma ne yapayım? Son zamanlarda — İzmir belediyesi lokantalar listesinde fiat tesbit etmiş. —Pilâv 15 kuruş idi on kuruş olacak demiş! İyi amma on kuruşluk pilâvın yağını, mik- darını, pirincin nev'ni de tesbit edebilm'ş mi? Ne münasebel O halde ne oldü? Şu oldu ki ağız tadı ile bir pilâv yiyor idi isek şimdi ondan da mahrum kaldık. Basmahaneden hükümete ka- dar binek arabası için hatırım- da kaldiğına göre 25 kuruş tarife koymuş. İyi — havalarda ben daima 20 kuruşa giderm. Amma bir de hava yağmurlu ise... İşte o zaman da bir lirayı bayılırım. Demek isterim ki, mülhakata işliyen kamyon ve kamyonetler. de 'de vaziyet tamamile ayni... İşte onun içindir ki, ben, bele. diyelerin nark ve tarifelerinden "meded ümülmâz dedim. ÂAksini bilenler varsa söylesin. Bununla beraber hiç olmazsa tesbit ve ilân edilen bir şey — mantıki olsun. Sonra cezalar da çok insafe sızdır. Bir kamyona bir — kişi fazla alınmış, şoför bilmem yan bakmış.. Ver bakalım beş lira, on İira.. Cezaların bu derece ağır ol ması 'hem suiistimale yol açar, 'hem de cezayı verenleri yekten harap eder. Cezadan ise mak- sad bu değil, slahtır. ' Bir de anlıyamadığımız bir nokta var; Sıra meselesi, İzmi: den çıkaâan mülhakat motörlü vasıtalarından muntazaman yirmi beş kuruş #linir, sıra kâğıdı werilir. Hele Turgutludan İzmire işliyen kamyonlarda bu usul bir iki senedir tatbik ediliyor. Bu tahdidin ve sıranın sebeblerini anlıyamadım. Yalnız şunu gör düm ve görüyorum ki yazın bu sıra yüzünden yollarda yüzlerce watandaş yığılıb kalıyor, binecek yolcu kamyonu bulamayınca yük kamyonlarına — biniyor, yahud yolcu kamyonları çaresiz fazla yolcu alıyor. Vilâyet mademki - gazetelerin yazdığına göre-gene molörlü wasıtaların kontroju için bu sene, hem de daha etraflı olarak uğ- raşmağa karar vermiştir. Bu Mütalealarımı da göz önüne ala cağımı umarım, Doöğrusu belediye ile vilâyetin bu Mmeselede hemfikir olarak yürümeleri teşekküre değer. Hayırlı, müsbet ve umumi menfaat namına geniş mikyasta muvaffakıyetler dilerim. T. Türkoğlu Manisa saylavı dİrakta Bağad, 21 (Radyo) — Kral, neşrettiği bir irade ile parlâ- M onun 23 İlkl:lnıındı ıçlıı