ht Çinde İfrit ve yedi başlı ejderler Zavallı Çinliler bunlardan meded umuyorlar.Heykel lerini de yapmışlar ş Pekin civarında bir. sarayda bulunan bronjdan mamul muazzam ifrit heykeli Çocukluğumuzda, büyük an melerimizin söyledikleri Peri, Cin, İfrit, Ejderha ve Cadı masalları yüzünden bir çok gecelerimiz korku içinde ve uykusuz geçmiştir. Bu korkunç masalların te- siri ile geçirdiğimiz kâbusla- rın, gördüğümüz korkulu rü- yaların da haddi ve hesabı yoktur. Bunlara belki çocuk- Tuğunda inanmış olanlar var- dır; fakat bir müddet sonra, bütün bu masalların boş ve manasiz olduğuna hükmetmi- yen de hemen, hemen yoktur! Vücudüne ok işlemiyen aslan, yedi - veya 21, veya 100 - başlı ejderha, dilleri kızıl ateş- n ihitler, büyük — ve küçük ne bulursa yutan - balıklar... Bunlar cidden inanılmıyacak hayallerdir! Bilhassa görün- meden her yere girip çıkan, her harikayı yapan, verdiği tılsımlarda büyük - kudretler bulunan peri veya - cinlere, cadılara inanmak çok güçtür. Bugünün çocukları, dünün ço- cuklarına — nisbetle bunlara “masal!, deyip geçmektedir. Fakat... Garbde böyle olan vaziyet Uzak Şarkta böyle değildir. Toprakları üzerinde korkunç bir harbin devam et- tiği Çinde, ifritlere, Cadılara, yedi veya daha fazla- başlı Ejderhalara, vücudüne ok iş- lemez arslanlara inananlar pek Çoktur. Bir İngiliz mecmuası muha- ı>i.'i. Çinde, Avrupalıların pek Uğramadıkları bir şehirde bir T Geeam e UK LarmIr K Halkevi közesi 1 — Bu akşam salonumuz- da saat 18 de Evimiz hesa- bına Türk Tarih Kurultayına gönderilen Tarih öğretmeni B. Hüznü, Tarih Kurultayına &it intibalarını konferans ha- linde halkımıza anlatacak ve 'Ojeksiyonla da Kurultaya ait fotoğrafları gösterecektir. Hal- izin bu alâkalı konferansa eleri. “2 — Dün akşam Kızılay # münasebetile Kızöğ- Tetmen okulu talebelerinden Çelik ve Muammer ta- Tafından Hilâliahmer ve Sali- er — teşkilâtının kuruluş =u bir konferans veril- 3—Bu akşam saat 18 de >osyal Yardım Komitesi ile saat 17 de Halk dersaneleri Şi *î i Ve kurslar komitesinin haftalık vardır. masal dinlemiş ve bu masalın kahramanlarını da bir sarayda görmüştür. Masal şudur: — Göklerin hâkimi arzı iki oğluna mahsus olmak üzere yaratmıştır, fakat şeytan da arzı kendi çocuklarına hasret- miştir; bu sebeble gökler hâkiminin oğulları, garbden Gene Pekin civarındaki bir sarayda muazzam esatiri arslan gelen şeytanın evlâtlarile mü- cadele mecburiyetinde kalmış- lardır. Gökler hâkiminin bir oğ- lu Çin hakanı, diğer oğlu da Japon hükümdarı Mikadordur. Bu iki kardeş, miras farkın- dan olsa gerek biribirile hiç geçinmemekte ve garptan ge- len şeytan oğulları da sarı irkın yerlerini benimsemekte- dirler. Bu iki kardeş uzlaş- yınca sarı ırk - şerefine göre mevki bulamıyacaktır. Asırlar ve asırlar Çin - Japon muha- saması devam edecek, — bu muhasama — devam — ettikçe Çinden şeytan — oğullarının - yani beyaz ırkın - hâkimi- yeti kalkmıyacaktır. Bu halin uzun müddet devamı göklerin hâkimini kızdıracak ve - ifrit- leri, ejderhaları, arslanları da- ima asi ve haris — mevkide kalan Japonlar üzerine musal- lat edecek ve bu sayede Çin yalnız kalacak, beyaz ırkı da yerlerine tard ve defedecektir. Çinliler bu masala o kadar inanmışlardır ki, gizli kalmış, mukaddes ve mahrem bir sa- rayda bu masaldaki vazifedar- ların, yani ifritlerin, ejderlerin, arslanların heykellerini yapmış- lar ve canlanmasını beklemek- tedirler. İşte, İngiliz tüccarı, bacmi tabülerinden çok büyü rak yapılmış bu acayb mahlü- katın heykellerini görmüş ve bazılarının resimlerini almıştır. Bu resimleri biz de gazetemize dercediyoruz. İnsanlığın muh- taç olduğu aşı Muhakkak ki, aşı dediğimiz nesnenin, “cana can kalmak, şeklinde büyük bir kuvvet, büyük bir muvaflakıyet ve kerameti vardır. İlim ve fen adamları, aşıyı yavaş yavaş, her sahada tatbika başlamış- lardır. ı Meselâ, yabani Zeytine iyi zeytin aşısı vurulabiliyor. İnek, kısrak gibi mahlükat, ene aşı gibi bir telkih amec Bit Tamliz Gilebiliyör. Voronofun — meşhur — aşısı, dillerde destan olmuştur. Ameliyat —masasına yatıp gençleşen gençleşenel, Hastaların damarlarına kan aşılanıyor; Sıtma, frengi, ve- rem, hep aşı istiyor. Kaysı ağacına üzüm aşılandığı gibi çekirdeksiz. üzüm kütüğüne siyah üzüm aşısı da vuruluyor. Bakkallar, lokantacılar halis tereyağına hile aşısı vuru- yorlar. Komünizm, sosyalizm, fa- şizm aşıları; Avrupa siyaset pazarlarında damping şeklin- de satışa çıkarılmıştır. Alıp satanlar, avaz avaz bağırışı- yorlar. Evet, tarihin bu dev- rine bir “aşı devri, demekte hiç hata olmaz. Aşı, maddi ve manevi olarak, hiçbir asır- da bu kadar rağbet görme- miş ve bu kadar da muvaffak olmamıştır. Yalnız.. Evet, yalnız bir aşı var ki, ne bulunmuştur, ne de böyle birşey keşfedilse bile, tatbik kabiliyetini haiz olacaktır. Bu aşı, sadamlık — aşısıdır. Amma, eşeğe, sığıra, kurda, kuzuya tatbik edilmek üzere değil, bilâkis, insan geçinen- lerin bazılarına tatbik edil- mek üzere bir aşı.. Yakından tanıdığım — bazı tiplere, gözlerimin — önünde şöyle bir geçid resmi yaptı- tiyorum: — İşte şuna, buna, şu ge- çene, şu yeşilli kadına, şu züppe kıza, şu kalın paltolu, şişman ukalâ dümbeleğe, şu şu kendisini — dev aynasında gören manevi cüceye, şu şık, çiçeği yüzünde delikanlıya, şu herkesin aleyhinde atıp tutan, fakat kendi hakkındaki söylenenlere kulaklarını uzat- mıyan herife vesaire vesâireye insanlık, yani hakiki adamlık aşısı vurulmalıdır. Diyorum.. Dünyayı kurtara- bilecek, insanlığa biraz insan- lık saadet ve ferahı verebile- cek yegâne aşı, asıl bu aşıdır. Böyle bir aşı, yukarıda _dı söylediğim gibi, ne bügün, ne de gelecek asır keşfolunabi- lecektir. Hayat aşısının keşfedilece- ğine aklım yatıyor. Fakat b_lr edamlık aşısı.. Hayır, bütün ihtiyarımıza rağmen, maal böyle bir aşının keşfolundu- ğunu ne biz göreceğiz, ne de çocuklarımız!.. _ç,'îd,lk— Cezalandırıldılar Belediye nizamatına — aykırı hareket edenler sıkı bir kon: trola tabi tutulmakta ve df." hal cazalandırılmaktadır. Dün çarşıyı işgal eden beş seyyar satıcı ile sabahleyin erkenden bağırarak satış yapmağa Ça- lışan ve herkesi rahatsız eden iki satıcı, harice süprüntü atan bir ev sahibi ve sinemada si- gara içen bir kişi cezalandı- rılmışlardır. Almanyaya ısmarlanan | rib bir hapis- İzmir limanı modern tesisat Te lt Şlacak vapur kızaktadır --. Betonarme Konak iskelesinin üzeri nezih bir kazino olacak İzmir liman iş- letme işleri, alı- nan yerinde tedbir lerle islah edilmiş ve mükemmel bir hâale getirilmiştir. Yakında limanda ve gümrükte yaz pılacak - yeni bazı tesisatla işler, da- ha mükemmel bir bale getirilecektir. Gümrüğün liman işletme müdürlüğü emrindeki ambar- larında yeni bazı inşaat — yapılmak- tadır. Gümrük ambar ları dahiline dört elektrikli vinç kon muştur. Gümrük dışına da bugün- lerde üç eletrikli — Pt vinç — yerleştirile- cektir. Ayrıca gümrük dışında Almanyadan on bin liraya alınan büyük vinç çalışmak- tadır. Elektrikli vinçler de — çalış- mıya başladıktan sonra güm- rük ambarlarında kullanılacak işçi miktarı çok azalacaktır. Böylece İzmir limanının maki- neli vesaitle teçhizi için ha- zırlanan programının ilk kıs- mı da tatbik edilmiş olacaktır. İzmir limanı ve gümrük am- barları, — İktısad Vekâletinin eline ve İşletme müdürlüğüne B. Haşmet Dülge gibi pratik iş gören ve müsbet çalışma- sını iyi bilen bir zat geçtikten sonra mühim bir çok işler başarılmıştır. Limana gelip giden vapur- lâara yolcu alıp vermek mese- lesi iyi bir şekle bağlanmış, Kurunuvustat sandal usulü kal- dırılmış, Türkiye limanlarından gelen vapurların yolcularının şatlardan' yapılan yoldan ko- layca çıkarılması, ecnebi va- purlarile gelenlerin de motör:- lerle taşınması temin edilmiş- tir. Şatlarla yolcu alıp verme- deki kolaylıktan herkes mem- nundur. Motörle yolcu nakli- yatında hem rahatlık, hem de sürat temin edilmiştir. Karşıyaka vapurları: n İımiı-Kııqıyılu arâsında iş- liyen vapurların seferleri inti- zama sokulmuş, yeni vapurlar ısmarlanmıştır. Almanyaya si- pariş edilen iki vapurun omur- galarının kızağa çekildiği Li- man İşletme müdürlüğüne ge- len malümattan anlaşılmıştır., Bu vapurlar Mayısta İzmire getirilecektir. İngiltereden — satın alınan vapurun parası — ödenmiştir. Sigortası yapılmak üzere olan bu vapur Teşrinisani ayı için: de İzmire getirilecek ve derhal Karşıyaka — seferlerine — başlı- yacaktır. Asfaltlama: Birincikordon Liman - işlet- me müdürlüğüne aiddir. Par- kelerin üzerine kum dökülün- ce hem nakil — vasıtalarının fazla işlemesinden toz — bulut- ları yükselmekte, halkın — sıh- hati tehdid edilmekte, bem de yağmurlar kumlari denize götürmektedir. Taşların ara- larına çimento dökmek ise, L UŞN DA İ Gümrükte çalışan büyük vinç * gene ayni vaziyeti ihdas eder. Onun için taş aralarına gayet ince asfalt dökülmektedir. Bu ameliye, şimdilik tecrübe ma- hiyetinde ve Konak-Balıkha- ne arasındaki sahada yapıl- maktadır. Tecrübeden iyi ne- tice alınacak olursa — bütün Kordon, bu suretle — asfaltla: nacaktır. â Konak vapur iskelesi: Liman işletme müdürlüğü, Karşıyakadan sonra İzmirde Konak vapur - iskelesini inşa ettirmektedir. — Bu iskelenin üzeri gazino olacaktır. İzmir körfezinin — açıklarına doğru uzanan emsalsiz manzaraları seyrederek güzel vakit geçir- mek istiyen halkın toplanacağı bu gazinoyu inşa etmek cid- den” çok yerinde bir hare- kettir. Bu gazino, nezih bir aile yuvası şeklinde idare edile- cektir. Gazino ve Konak va- pur iskelesinin inşaatı Birinci kânun başlangıcında — bitmiş olacaktır. Gümrük ambarlarında: Gümrük ambarlarında kapı memurlarının çalışma yerleri ve tuvalet mahalleri yeniden inşa ettirilmektedir. Fransız hükümeti Tahkikata başladı Paris, 26 (Radyo) — Ved Mela adındaki Fransız posta vapurunun, dün meçhul bir tayyare tarfından bombardı- man edilerek batırılması üze- rine, Fransız hükümeti tahki- kata başlamıştır. Bir torpido ve iki destroyer bugün hâdise mahallinde tet- kikat yapmışlardır. Fransa Hariciye Nezareti, gerek cumhuriyetçi ve gerekse ihtilâlci İspanyada bulunan konsolosları vasıtasile tahkikat yaptırmaktadır. Lübnan intihabatı Müslümanlar reye iştirak etmediler Beyrut, 26 (Radyo) — Lüb- nan intihabatı dün yapıldı. Müslümanlarla Katolikler bu intihabata - iştirak — etmemiş- lerdir. İntihabata iştirak edenlerin yüzde yetmiş beşi, hükümet lehine rey vermişlerdir. Hükümetin 24 namzedi ka- zanmışlardır. Amerikada ga- hane İzdivaç Mahbusu buradan kurtaran yegâne çaredir Amerikada Oklahomada sı- kı ve diddi bir adalet vardır; fakat buradaki hapishanelerin pek hoş ve rahat olduğu da muhakkaktır! Vakta bir Japon - darbime- seh: “Aşkın tatsızı, — hapisha- nenin rahatı olmazi, — der. Fakat bu hüküm Oklaghomaya tatbik edilemez. Bu memle- kette- bilhassa bir hapishane vardır. ki kadın” ve - kızlara mahsustur. Halen bu hapis- hanede 282 kiz. ve kadın vardır. Buraya yaşlı kadın veya pek çirkin kız da giremez. Bu nasıl hapishanedir? Diye sormak karilerimizin tabiatile haklarıdır. . Bizde bâhsi biraz daha izah edelim: Bu hapishane, doğru yolu kaybetmiş genç ve güzel, be- kâr veya dul kadınlara mah- sus bir ıslahhanedir! Hapisha- nenin müdürü, bizim sabık evlenme memuru Bay Hakkı Bıçakcıoğlu gibi ihtiyar, se- vimli, iyi kalbli bir zattır, görmüş, geçirmiş, insani duy- guları çok yükselmiştir. Hapishane mükemmel ve lüks bir otel demektir. Sabah- leyin mahbus kızlara ve ka- dınlara mükemmel bir çay verilir; sabah çayı ile öğle yemeği arasında bir saat gü- neş banyosu, iki saat müzik ve dans vardır. Öğleden sonra iki saat isti- rahat, gene iki saat dans ve müzik, akşam da mükemmel bir suvare hayatı vardır! Arada bir iki saat konleranslar var- mış; fakat bu eğlence ale: minde, eğlence saatlerinin bol- luğu karşısında, bu konferans- lar âdeta gözden kaçmak- tadır. Bu mükemmel yerde, mah- bu:ların en çoğu üç seneye mahkümdurlar. Fak: mah- kümlardan herhangi birisi, is- tediği anda hapishaneden çık- mak ve serbest olmak hakkına maliktir! Aman!. Bu nasıl mah- kümiyet? Bu nasıl mahbusluk? Değil mi?. Fakat serbest olmak içın bir şart, tek şart vardır. Bu hapishaneye her kaç sene için atılmış olan genç kız veya kadın, evlenmek - is- tediği ve kendisine bir koca bulduğu anda serbest bırakı- hrl Şimdi de bu bapishanede hâlâ 282 mahbus kadının bu- landuğuna şaşmak - istiyecek- siniz!- Bu kadar kolay serbest kalmak şartı olduktan - sora... Ne diye hapishane boşalmı- yor! Sizi daha fazla hayrete dü- şürmemek için haber verelim ki, bu hapishane mahbusların- dan şimdiye kadar evlenmek suretile serbesti kazanan — kız veya kadın adedi, ancak 22 dir! Bu 22 kadının seçtikleri zevçler üzerinde bizzat hapis- hane müdürü tahkikat yapmış ve bunun üzerine evlenmek ve serbest kalmak müsaade- sini vermiştir,