| im 937 K 5 tiki nkü ve bagünkü Türki- | Yeye bir. yabancı bakışı: İTürkiye, boğazları isterse açar, isterse kapar Çanakkaleden bir görünüş — Başı 1 inci sahifede — / Müttefikler, Mustafa Kamâ- in protestolarını ilk önce cid- di telâkki etmömişlerdi. Dün- Yahın en müthiş orduları ara- Sında vuküa gelmiş Olan bir tevlet harbinde muzaffer çıkan büyük devletlerden böyle bir tiliz adam ne - istiyebilirdi?. ilhakika bu meydan okuma Rülünç idi. Fakat kısa bir za- Ttan sonra fikirlerini değiştir- Teleri lâzimgeldi. Çünkü biz- Zat galipler bile bitab bir hale Zelmiş bulunuyorlardı. Sulh, Senelerce devam eden müthiş lit mücadelede — müttefikleri Maye etmiş olan manevi lıa'llleyi kırmış - bulunuyordu. arpten dolayı bitab bir hale miş olan eski alaylar terhis eliyesinin çok bati bir tarzda !d'u. geldiği kanaatini hasıl Iyorlardı. Bolşeviklere karşı Üi bi Rusyaya asker sevko- ti 'duğu zaman harp gemile- 'de isyanlar başgösterdi. & radaki kuvvetler başdön- İdîrüca bir sür'atle erimekte Ve herhangi bir izmihlâle hi olmak için, kuvvci ma- ’:“Yenîn kırılması dolayısile L"' halde sarsılmiş bir halde ; askeri fırkaları azami iatle vapurlara yüklemek ediyordu. ku'bünyı harbi - galiplerine ı' lAnkııı ve Erzurumdan ütan asiye karşı çarpı- a;.ik ordu artık mevcut de- k&i asker bulmıya uğraşı- &” büyük Yunanistanı vü- b": getirmek hulyaları içinde , 'an Yananlılara dönüldü. Yo SiN vaitlere mazhar — olan i hlar İzmire çıktılar ve “l:flllrdı Anadoluda sür- İ;.:tılcı:lileı. tüğü feci vaziyette Mus- l:::tukımil tabil bir istinat By , aramağa mecbur idi. Ususta intihabını yap- la düşünmeğe mahal yoktu. Trkün, bugün olduğu gibi & dahi komünizme karşı P.L“!Yİİ ve muhabbeti yoktu. biş © boğulmak üzere olan B“:"" kendisine yardımda İ'.—:'dın hüviyet — varakası B ,'hi:ıd.n başka yeni Türki- B ŞEfı iç politika ile dış bir n l’]îıbiıine karıştırmıyan St oldu. Yargılafa Kamâl Moskovanın nidu_m'“! kolaylıkla mazhar Wî“ğ. t_"’y'&c müttefikler gü- İtanpiritde Asya sahillerinin h"llı:j karşısına tesadüf eden %hh: €en asri silâhlarla Ordua, ©? Ve muzaffer bir Türk biş Sünun teşkil ettiği tesirli 'Zara karşısında kaldı- lar. Bu teslihat bizzat mütte- fikler tarafından Denikin ve Vrangele “verilip “Bölşevikler tarafından iğtinam olunan ve Mustafa Kamâle verilen tes- lihattı. Mağlüp ve müzmehil edilen Yunanlılar - süratle vapurlara yüklenmek mecburiyetinde kal- dılar. İstanbul önünde mevzi almış bulunan müttefiklerin zayıf — kıt'aları, hatta, usulü dairesinde vaki olacak bir tecavüze karşı gelecek vazi- yette değildiler. Diplomaside bile terhis vaki olmuştur. Hal- buki, yeni bir vaziyet vücude getirmek icab ediyordu. Ölü olarak doğan Sevr muahe- desinin yerini, Türkiyeye Trak- yayı Asyanın hakikaten Türk olan ' vilâyetlerini” inde "eden Lozan muahedesi aldı. “Hasta adam, bu büyük badireden, hakikaten bir mucize eseri olarak, zayıflamış ve fakat genç ve zinde bir halde çıkı: yordu. O zamandanberi de daima daha ziyade kuvvetlendi.Vak- tile müthiş bir düşman olan Rusya tarafından himaye edi- len “hasta adam,, yavaş yavaş şarki Akdenizin anahtarı me- sabesinde olan Boğaüzlar üze- rinde hâkimiyetini tesis etti. Bu nihayet 1936 senesinde İngilterenin itirazına rağmen, Boğazları askeri bakımdan silâhlandırmak hakkını yeni- den ihraz eyledi. Zaten bazı garazkârlar “has- ta adam,, n gizlice harekete geçmek için Montreuks kon- feransını beklememiş olduğu- nu iddia etmektedirler. Diktatörlerin — diktatörden başka bir şey olmadıkları sık sik söylenmektedir. Fakat Tür- kiyenin dirilmesini bugünkü elendisinin irade ve enerjisine olduğu gibi tenasüb ve teva- zün hakkındaki mutlak şuur ve takdirine borçlu olduğu kat'iyen şübheden beridir.Bu- nun idaresi altında cumhuriyet dünya harbinden evelkine nis- beten çok daha kuvvetli bir askeri devlet halini almıştır. Şüphesiz ki Türkiye bir kara devletidir ve donanması, istisgarı kabil olmamakla be: beraber, büyük filolarla boy ölçüşemez, Fakat mütecanis bir halde bulunan ve mükemmel bir kumanda heyetine malik olan Türkiye kara ordusu, Avrupa ordularından herhangi birinin tecavüzünü reddetmek kudre- tindedir. Zaten Türkiye sahillerini daima uyanık bir dikkatle gözönünde bulundurmaktadır. 1934 senesinde Romada söy- ANADOLU lenen bir nutukta şarktan “İtalya tarafından bir geniş- leme mıntakası olarak istihdaf olunmaktadır, - tarzında bah:- sedildiği zaman Türkiye der- hal İzmiri ve Çanakkaleye ka- dar olan Anadolu sahillerini müdafaaya muktedir bir hale ifrağ etti. Daha birkaç gün evel “XX leme Siecle, muhabirlerinden biri Mareşal Fevzi Çakmağın Ege sahilleri boyunda mevcut tayyare meydanlarının ve tay- yarelere karşı mevcuat tesisatın tamiri işlerini teltiş etmek üzere Adanaya gittiğini gaze- tesine haber veriyordu. Mu- vazzaf orduya mensup müte addit sınıflar sahil ve Bağaz- lar mıntakalarında — tahşid ve talim devresi için silâh altına çağırılmışlardır. Fakat Türki- yeyi birinci derecede ehemmmi- yet ve azameti baiz bir rol ile tavzif ettiren âmil coğraf- yadır. Boğazlar yolile Akde- nizi Karadenize bağlıyan ve kara yolıyla da Avrupa ve Asya arasında temas ve rabıta tesis eden bir kıt'anın politik ve okonomik ehemmiyetini te- barüze kalkışmak boş yere yorulmak olur. Türkiyenin askeri kıymet ve ehemmiyetine gelince toprak- larını işgal edebilmek - için Harbi umumide sarfolunan ve semeresiz kalan devâsa gay- retlerini hatırlamak bu hususta bir fikir edinilmesine kâfidir. Velhasıl Türk, tarihte bir rol oynamış bulunan bu ka- pıyı, keyfine göre, isterse açar ve isterse kapar. Türk, Rusyayı Karadenizde kapalı bırakır veyahut, dilerse, Akdenize çıkmasına müsaade eder, Bir vakitler — hali ihtizara geldi sanılan Türkiyeye bugün en büyük devletler kur yapmak- dırlar. Ve elinde bu kadar kuvetli kozlar bulunan - ve kavi bir orduya malik olan Türkiyenin — istikbalde yeni menfaatler ve imtiyazlar elde etmemesi — şaşılacak — birşey olur., Yarbay C. Reguette —— van — Harb kazancı vergileri Tahakkuk ve tahsi- line başlandı İzmir defterdarlığı 1336 se- nesina aid harb kazancı ver- gilerini — tahakkuk - ettirerek tahsile teşebbüs etmiştir. Umu: mi harbde zengin olanlara tar- hedilen bu vergininin bir kıs- mı, vaktile mükellefler namına tarh ve tahsil olunmuştur. Şimdi de mütebaki) mükellef- lerin vergileri - aradan (18) yıl gibi uzun bir zaman geçme- sine rağmen - tahakkuk etti- rilimştir. General Milşk Parise vardı.. Paris, 4 (Radyo) — Alman: ya Hava? Nezarett müsteşari General Milşk, bugün öğleden sonra tayyâre ile buraya gel- miş ve merasimle karşılan: mıştır. Bu seyahate büyük ehemmiyet verilmektedir. 7 yaşındaki ço. cuük kaçırıldı Hayret! Zabıta birşey anlıyamadı Yedi yaşında bir kızcağız, ailesinin evinden 300 ve bir dostunun evinden 150 metre mesafede, gelip geçeni çok olan bir yolda, sır olub git- miştir. Tıpkı peri masalların- da olduğu gibil. Bu kızın âdı Odet Loran- dır ve üç gündenberi izi bulu- namamıştır. Loran ailesi Fuger civarında Sen Hilerde Landda oturmak- tadır. Aile reisi taşecağında Bu nasıl şey? Peru €. reisi . .—— Bir zatı zorla, metresi — ile evlendirmiş.. ——— Karıkoca ğibi yaşamadıkları halde kadın do_ğurmuş Silâhlar altında enteressan amele, zevcesi de terzidir. He- | nüz yedi yaşında olan Odet Sileninon. büyük aanaağudur. Biri beş diğeri üç yaşında iki Üp Zerbele”” çosuldarı Odet, çok terbiyeli cuktur. Mektebin en ;iyi tale- besindendir. 15 Eylüld tebe başladığı zaman: —Bu tatil ne kadar uzun sür- dü? Ben rim! Demiştir. Geçen cuma günü bu kü- çük kız sabahleyin saat 7,30 da ailesinin evinden ayrılmış- tır. Çocuk, kitab ve defterle- vardir bir ço Kaçırılan yavrucak rini havi çantayı ve yol üze- rinde bulunan amcasının kah- vehanesine bırakılmak - üzere boş bir litreyi beraberinde al- mıştır. Ev ile ana cadde ara- sında 600 metroluk bir saha vardır. Annesi, Ödeti, bu kısmı geçerek yola çıkıncıya kadar gözile takib etmiştir. Çocuktan 200 metro kadar uzakta elma toplamağa giden çiftçi çocuğu Ambruoz Pilon vardır. Kızcağız sağa ve sola bile bakmadan, uslu, uslu yoluna devam etmiştir. Ken- disini 150 metro kadar uzak- ta ve yol üzerinde bulunan evde mekteb arkadası Mari Koklen beklemektedir. Her sabah bu kız Odeti bekler; fakat bu sabah beyhude yere beklemiştir. Çünkü Odet, gö- rTünmemiştir. Bu 150 metrelik mesafede kız - sanki duman olup uçmuş, yaht yeri yarıp yerin dibine geçmiş gibi - kaybolmuş, ne çantayı, ne litreyi, ne de kâ- ğit ve kitapları bulunama- mıştır. e mek- mektebi çok seve- | » durmuş.. e ERR kiliseye gidis 've bir ihâdise... Silâhlar altında bir izdivaç Neyork, (Hususi) — Nev- yorkta çıkan Deyli Mirror ga- zetesine 14 Eylül 1937 tarihile Vaşingtondan yazıldığına göre, Amerika tebaasından olan bir adam istida ile mahkemeye müracaat ederek sabık Peru Reisicumhuru tarafından cebir ve tehditle evlendirilmiş oldu- ğunu ve bu biçimsiz evlilik bağından kurtulmak istediğini bildirmiştir. Vaşingtonlu Luis M. Klark- son 1920 den 1928 senesine SURRADALNA T DEEE Z ST VAA Kızcağız ne olmuştur? Bu hususta birçok ihtimal- ler ileri sürülmektedir: Sen Hiler halkı bir cuma sabahı siyah bir oto geçtiğini görmüşlerdir. Bunu gri bir kamyonet takib etmiş ve Ode- tin kaybolduğu yerden tak- riben bir kilometre mesafede durmuştur. Siyah otoda bir kadın var- mış ve bir de çığlık duyul- muştur. Maamafih burada bu yoldan geçen bütün otomo- billerin bir müddet durması âdet imiş!. Çocuğun kaybolduğu yer- den 600 metre mesafede ve yol dışındaki arazide kadın ayakkabı izleri görülmüştür. Fakat bu da bir iz veya ip ucu değildir; çünkü burada perşembe günü genç kızlar çok gelip geçerler. Bazı genç kızlar, siyah otomobile yanaş: mışlar amma otomobil hemen uzaklaşmış imiş. Zabıta, 7 yaşında bir kızın berhava olup gideceğine ihti- mal vermediği için tahkikata | devam etmektedir. Zabıta, kı- | zın kaçırıldığına emindir, bu- nun için kızın kaçırılmasile alâkadar hakkında tadır. Bir şahid, Loran ailesinin komşularından iki kişinin per- şembe akşamı, siyah otomo- bilin cuma günü durduğu yer- de görüştüklerini gördüğünü söylemiştir. Perşembe gecesi- de Loran ailesi, mütemadiyen havlıyan köpekler yüzünden birkaç defa uyanmağa mecbur kalmıştır. Bu da göteriyor ki küçük Odetin kaçırılması evel- den ve büyük bir dikkatle hazırlanmıştır. takibat olabilecek - olanlar | yapılmak- | kadar Amerikalı bir şirketin Perudaki vekili olup Lima şehrinde ikamet edermiş. İfa- desine bakılırsa Reisicumhur Augusta B. Leguia ile diğer bazı hükümet erkânının met- resi olan Senora Mersedes de la Guintana Viuda de Ludvig Reisicumhur tarafından cebren kendisile evlendirilmiştir. Klarksonun istidasına göre, 1924 senesinde Senora Merse- desi iki defa çok kısa müd- detle tam bir hüsnüniyet içinde görmüş; bunun üzerine Reisi- cumhur Leguia kendisini gö rerek Senoranın çocuğu ola- cağını ve kendisile evlenmesini söylemiş. İstidada Klarksonun - talebi şiddetle reddettiğini ve buna karşı Leguianın “Peru düşman- larının kaçınılmaz mutlak aki- beti ya bitmez tükenmez felâ- ketler veyahut ölümdür,, demiş olduğu yazılıdır. Klarkson istidasında Legu- ianın söylediği sözlerin şaka- dan Ççok uzak hakikat olduğu- nu tecrübe ile bildiğini ilade etmektedir. Bunun için 9 Mart 1925 te evine gelen - silâhlı büyük bir kafilenin nüfuzu altında sokağa çıkmağa ve bir kiliseye doğru yol almağa mecbur. kaldığını ve kiliseye vardığı vakit yalnız Reisicum- bur Leguin ve Senora Merse- des ile değil, fakat Perunun berri, bahri ve silâhendaz kuv- vetlerinden müsellâh bir küme ile karşılaşmış ve hemen Mer- sedes ile evlendirilmiş oldu: | gunu beyan etmektedir. İstidadan şunlar dahi anla- şılıyor: Klarkson üç ay Mersedes ile yaşıyor, fakat karı ve koca gibi değil... Bu müddet zar- fında Senora bir çocuk doğu- ruyor, Bundan sonra Klarkson Mersedesi biırakıyor. Kadin ise Leguja ve diğer kimselerle gayri meşiu münasebatına de- vam ediyor, Klarkson — canın- dan korkarak Perudan kaç- mağa teşebbüs edemiyor, Bu hal devam ettikçe Leguia mü- temadiyen Klarksonun Peru tebaasına dahil olmasını mu- sırren istiyor. Klarkson redde- diyor. Nihayet 1928 senesinde Peru ile Bolivia arasında hu- — Sonu 6 1ncı sahifede —