6 Ağustos 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3

6 Ağustos 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j S İ I..IABERL[L Milisler .son taarr uzlarında da muvaffak olamadılar ——— — ...— — İhtilâlciler, hertarafta ilerlemekte olduklarını ve yeni zaferler kazandıklarını iddia ediyorlar Paris, 5 (Radyo) — Havas Ajansına göre, Teruelde asi- lerin ileri hareketi devam et- mektedir. Albarasin cebhe- sinde yeniden 40-50 kilometre daha ilerlemişlerdir. Goadalaharaya — doğru da K l ktedir. ür kol ileri harekete geç- TRİDLLA B. Daladiyenin yatı, Miştir. Asilerin bu muvalla- gi Si kıyetleri mühimdir. Ve cenah- "'E;""* hafif: surette lar, taarruz sayesinde elde SA edilmiştir. Birçok köyler asi- lerin elindedir. Salamanka, 5 ( Radyo ) — Resmi tebliğ: Asturya cephesinde, milis- ler yeniden bir mukabil ta: arruz yapmışlardır. Bu taarruz- da mühim kuvvetler ve tay- B. Daladıyenın yatı az daha batıyordu Cenova, 5 (Radyo) — Fransa Harbiye Nazırı B husust yatile Fiyumeden ayrılmıştır. B. Daladiye burada bek- Daladiye Livernodan gelmekte olan bir İtalyan müsademe etmiştir, maamafih hasarat Belgradda çıkan (Politika) gaze- tesi, sporcularımızı methediyor.. Belgrad, $ (Radyo) — Yugoslav matbuatı, Türk-Yugoslav milli takımlarının temasları hakkında uzun makaleler neşret- mekte ve mütalealar yürütmektedirler. Gazeteler, Türk takımı- nın güzel bir oyun gösterdiğini yazmakla beraber, beynelmilel yareler — kullanılmış — olmakla | tekniğe vakıf olmadığında müttefiktirler. beraber — muvaffakıyet — elde Futbol mevsiminin Türk takımile yapılan maçla başlamasını edilememiştir. Kucroda 500 | memnuniyetle karşılıyan politika gazetesi şunları ilâve et- milis maktul düşmüştür. mektedir: Bu maktuller arasında bir kumandan ve birçok zabit cesedi vardır. Yugoslav takımı, Türk ekibini Albasin cephesinde iki bin | yenmiştir., milis Karyonera dağlarında tecrid edilmiş olduklarından bugün teslim olmuşlardır. Asilerin piştarları Kocfkaya on kilometre yaklaşmışlardır. Temizlik hareketi devam et- Mektedir. Naval Garuer, 4 (A.A.) — Havas Ajansı muhabiri bildi- rında bizzat *“Türk temsili takımı, heyeti umumiyesile güzeldir. Teknik biraz zayıf olmakla beraber, Avrupada bir mevki kazanabilir. bütün varlığını ortaya dökerek Politika, son dakikalarda Türk oyuncularının şahsi teşeb- büslerinin bilhassa takdire şayan olduğunu yazmaktadır. B. Musselini Sicilya manevrala- bulunacak.. Roma, 5 (Radyo) — Sicilyadaki manevralarda hazır bulun- | mak üzere B. Mussolini tayyare ile Sicilyaya gidecektir. B. Mussoliniye iki general ve bir amiral refakat edecektir. B. Mussolini 11 Ağustosta Palermoya gidecek ve manevra- fiyor: Frankistler dün bütün gün | ların muhtelif safhalarını tetkik edecektir. Madridin askeri hedeflerile | — 13 Gün zarfında 9 muhtelif kasabayı ziyaret edecek, 9 nutuk hükümet merkezini ihata eden | irad edecektir. istihkâmları bombardıman B. Mussolini, manevraların sonunda sonyncu ve siyasi söy- etmişlerdir. levini verecektir. Hükümet — topçu kuvvetleri hemen - hiç mukabele etme- mişlerdir. Âtatürkle Mısı Kralı arasında Zonguldak mendifere Çekilen samimi telgraf lar Ankara, 5 (A.A.) — Mr- Sır Kralı Majeste Faruk 1 in taç giymesi münasebetile Cumhur Başkanı Atatürkle Kral Faruk arasında aşağı- Zonguldak, 5 (A.A.)— Ma- den kömür havzasını Ankaraya bağlıyan demiryolunun Çatal- ağzından Zonguldağa — kadar olan kısmının inşaatı bitmiştir. Ray döşenmesine devam dil- mektedir. Şimendiferin — 13 Ağustosta Zonguldağa gire- d.,kiv 'ttlgıınııı teati edil ceği anlaşılmıştır. Bu haber S gae Zonguldaklıları ” çok vevindir miSgte Tana K miştir. Trenin memleketimize Kahire ulaştığı günü Zonguldaklılar ANADOLU Günlük siyasal gazete Majestelerinin — tetevvücü Münasebetile kendilerine ha- Taretli ve samimi tebriklerimi arzederim. Majestelerine uzun ve me- sSud bir saltanat temenni tderek şahsi saadetlerini ve Mısırın refahini dilerim. K. ATATÜRK Ekselâns Kamâl Atatürk Cumhur Başkanı İstanbul Beni çok mütehassis eden güzel temenni ve tebrikleri Muhtevi nazik telgrafınızdan dolayı hararetle teşekkür ve #ahsi saadetlerile Türkiyenin Tefahı için beslediğim samimi tememnilerimi arzederim. FARUK | Sahip ve başyazganı Haydar Rüşdü ÖKTEM UÜmumi neşriyat vo yazı işleri Müdürü: Hamdi Nüzhet Çançar — İdarehanesi : İzmir İkinci Beyler sokağı C. Halk Partisi binası içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telefon: 2776 — Posta kutusu 405 ABONE ŞERAITİ Yıllığı 1200, altı aylığa 700, üç ylığı 500 kuruştur. Yabancı memleketler için senelik abone ücreti 27 liradır Her yerde 5 kuruştür - sünü geçmiş nüsbalar 25 kuruştar. ANADOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIR yakında şi- Şİ- -kavuşuyor Açılma töreni, bu ayın on üçünde, çocuk bahçesi hazırlıkları bir. bayram - olarak kutlulıya- caktır. Zonguldak, 5 (A.A.) — Ço- cuk Esirgeme Kurumu şubesi- nin başarılı| çalışmasının yeni bir eseri olan çocuk bahçesi için hazırlıklar bitmek üzere- dir. Bahçe, en modern tesisatı ihtiva etmek üzere yedi bin liraya mal olmaktadır. Eylül ayı içinde açım töreninin ya- pılması tasarlanmaktadır. Milli takım Belgraddan döndü İstanbul, 5 (Hususi) — Yu- goslavya sporcularile maç yap- mak -üzere Belgrada giden milli takımımız, bugün geldi- | ler ve Sirkeci istasyonunda karşılandılar. Okmeydanında kanla neticelenen bir kavga İstanbul, 5 (Hususi) — Ok- meydanında, bostan sulamak yüzünden kavga eden iki bah- çıvan biribirlerini - yaralamış- lardır. Biri dokuz, diğeri iki yerinden yaralıdır. Felâket depoları vVe mes'uliyet Dünya ile hiç münasebeti olmıyan dini kanunlar ve tanrı kitapları, hâkim olmak iste- dikleri insanları, uzak -ebedi- yet ve mahşer günleri hesa- bına bir ceza veya mükâfat ile karşı karşıya ' bırakmışlar dir. Bü süretle daimi - bir mes'uliyet ve mürakabe hissi- * nin mevcudiyetini teessüse ça- lışmışlardır. Halbuki mes'uli- yet, manevi - sahada kalıp meşkük itibarlara - bıra: kılacak bir şey değil, bilâkis hayatın içinde herkesin kalıp ve terbiyesine girecek, teza- hüratını gösterib — neticesini verecek müessir, faydalı bir kuvvet olmak iktiza eder. Yani, hiç mi hiç bir şeyin, bir mes'u- liyet objektifi haricinde - kal- maması ve hiç olmazsa bir kere onun içine girmesi lâ- zımdır. Bir gaz depasu patladı. Bir yığın can gitti. Bu kadar telâş ve heyecan geçirildi ve geçi- rilmekte.. Hangi mantıkla kalkıp ta; “sadece bir dikkatsizlik,, veya *“masum bir hata, der, kolla- rımızi kavuşturur. ve -boynu: muzu bükebiliriz. Mes'uliyet bu işte, parma- ğına fenerini takmış bir Diyojen gibi, o hâdisenin içine, sebeb ve illetlerinin mesamatına, me- selâ o müessesenin kuruluşuna, teknik tesisatına, çalışma sis- teminde esasen mevcut, fakat ihmal edilmiş muhataralara ve her şeye birer birer girmek iktiza eder. Hâdiselerin, muh- telif cılız ve sathi birer maske altına girerek kollarını sallayıb yürümeleri kadar cemiyetleri tehdid eden bahtsızlık olamaz. Meselâ, bu düşünceyi, şu karşıda boydan boya sırıtan ve denizin, şehrin dibinde ateş ve ölüm kusacak ejderhalar gibi boy gösteren gaz depo- larına da teşmil edebilirsiniz. Bu depoların üstünde mes'u- liyet denilen bit şey görüyor musunuz? Hayır! Eseri, ne kadar feci ola- caksa olsun, arkasından kaç tabut kalkacaksa kalksın, kaç bin ocak yıkılacaksa yıkılsın, bir felâket vukuu takdirinde, *“filân havyacının, filân tene- kecinin — dikkatsizliği — yüzün- den..., denecek değil midir?. Şu halde, böyle bir itibarsız ve manasız tevekkülün, böyle bir peşin, fakat saçma inkiyad ve boyun eğmenin yeri veya zamanı mıdır?. şadece Ne pahasına olursa olsun, en ufak bir nokta halinde hatta çok uzaklarda bile dursa, bir felâket ihtimaline karşı onu şehir hudutlarından eli kolu bağlı olarak nelfyetmet- lidir, Canileri, hastalık mikropla- rinı nasıl başıboş - birakmaz- larsa, bir şehrin binlerce hanü- maninı tehdit eden böyle bir nesneyi de, Turan sahillerinde bacalarını denize uzatmış, fır- sat beklemekte olarak - bırak- mazlar. Çünkü mes'uliyet diye bir şey tanımıyor ve yarın da ta- nımıyacak.. Hatta, bir, on, karşımıza çıkıp ta, yirmi — kişi Seyahat mektubları : Trabzon uzaktan ve kar- Sayfa 8 şıdan çok şirindir İskelede otomobil aramayınız. Onlar belediye meydanında pinekler.” Trabzondan bir görünüş 28 Temmuz İzmirliler; durub durup ta haksız yere sıcaktan - şikâyet etmiyelim. Bizim biraz da İz- mire münhasır zannettiğimiz sıcaklar hemen her tarafta ay- nı... Karadenize çıkarken ve bahusus günden güne Trab- zona doğru ilerledikçe ben kendi hesabıma - sıcakların ceste ceste azalacağını, hele Trabzon taraflarında biraz ge- niş ve serin nefes almak müm- kün olacağını zannediyordum. Ne kadar aldanmışım. Aksa son bir sara ile sar- sılpp durduğu zaman gayri ih- tiyari uyandım. Trabzona gel- miştik. Karadenizin bu en büyük Türk şehri dışardan ve uzaktan ne kedar şirin gö- rünüyor. Bir saat sonra traş olmuş, banyomu yapmış, kahvaltımı | etmiş sahile ayak basıyordum. | Hiçbirşeyini, hiçbir ferdini ta- nimâdığım — bir şehir.. İnsan böyle yerlerde âdeta salakla- şıyor. Nereye gideceksiniz? Hangi istikameti tutmalısınız ki, sizi kasabanın bir yabancı için görülmeğe lâyik yerlerine götürebilsin?. İskelenin üstün- de istikamet arar gibi bir iki dakika durdum, kafamı yor- maya başladım, tamıdıklarım- dan burada kimse bulunup bulunmadığını hatırlamıya ça- lışıyordum. Eğer birisini bula- bilirsem herşey kolaylaşacaktı. Bu tanıdığı yakalıyacak, ya- bancılığımın bütün — angariye- sini ona çektirecektim. Fakat nafile... Hiçbir tanı- dığımın burada bulunduğunu hatırlıyamıyordum. — Talihime küsüp kendimi mukaâdderata terketmekten başka çare yok- tu. Dışarıya doğru yürüdüm. Gözlerim karşıdaki kulübeye ilişti. Burası muhalaza teşkilâ: tına ait bir yerdi. Levhayı okürken kalamın — içinde bir şimşek çaktı. Ah evet, Trab- zonda bir tanıdığım, hem de yakından bir tamdığım vardı ki'İnhisar idaresinde idi. Ar- tık kurtulmuştum. Önüme çıkan ilk zabita me- — Kendi boynumuz ve mil- yarlarca İiralık — servetimizle buna tekeffül ederiz.. Deseler bile cevabımız şu olmalıdır: — Hayır, şehirden dışarı, çıkınız, gidiniz! Orhan Rahmi Gökçe murundan yol sordum. Zabıta memurlarımızın hemen bütün iskelelerde benim gibi yaban- cılara karşı gösterdikleri neza- ket ve kolaylığı burada min- netle yadetmeliyim. — Derhal yanıma bir adam kattılar, yü- rümeye başladık. Henüz sa- bah olmasına rağmen yakıcı, çok yakıcı bir güneş altında yokuşu tirmanıyorduk. — Orta- larda ne bir araba, ne bir otomobil vardı. sordum. Meğer otomobiller ta ilerde, şehrin hemen he- men de göbeğindeki Belediye meydanında bulunurlarmış... Ber oraya kadar bu yakıcı güneş altında yürüyüp te anam- dan emdiğim süt burnumdan geldikten sonra Trabzunun Belediye meydanında pinikli- yen otomobilleri ne yapayım? İlk çıktığınız şehirde ilk in- tibam tesiri daima baki kalır. Ben de Trabzona ayak basar —© basmaz - otomobil yüzünden uğradığım bu müşkülâtın tesiri altında mı kaldım, nedir, her- şeyi fena görüyordum. İşte bakınız; Belediye dairesinin önünden geçiyoruz, — elimde mendil, yüzümden akan ter- leri silmeye çalışmakla bera- — ber belediye kapısının önünde içi su ve çöp dolu çukurluk- ları görmeden geçemiyorum. Sanki tında yürüdüğüm — yetişmiyor- muş gibi zavallı delilim beni İn- sa: si yerine icra dairesine ötürüp bırakmaz mi?.. Be- reket versin ki iki daire ara- sındaki mesafe fazla değilmiş.. Tanıdığımı bulduğum zaman attık bende de terden, gunluktan kıpırdıyacak — hal kalmamıştı. Trabzonu görmeği | değil, herşeyden evel şu za- vallı terlerimi kurutacak, ban; rahat bir nefes aldıracak serin — bir köşe bulmayı düşünüyors dum. Arkadaşımın ikram ettiği kahveyi içip ilk suallerine ce- vab verdikten sonra dönüşte uğramak vadile kendimi dı; bu bunaltıcı sıcak al- yoreiğ nya dar attım. Bereket beles | diye parkı uzakta değildi. B raya gelirken içinden geuı tik... Hemen oraya yürüdüm. Yorgun, bitap vücudümü bi şöminenin altına bırakırken dönüşte de eğer iskelede b otomobil bulamazsam - Trabs zonu gezmek değil ya, iskele: sinden öteye bir adım atmamaya kendi kendime dettim. Hamdi Nâzluf C' İzmir Enternasyonal Fuar ko mitesinden; 20 Ağustosta açılacak İzmir Enternasyonal Fuarı için neş! veren bir tango xültesi ve bestesi bazırlayanlara ellişer lir, 3 ikramiye verilecektir. v - 6 9 2668 Merak edib — K

Bu sayıdan diğer sayfalar: