Sayfa 4 İnönünde aîılan kamp Türk genci Atatürkün direktifi yolunda Türk kızı da erkek kardeşi gibi havalarda Eskişehir,S(A.A.) - — — Bir haftadanberi son hazırlıkları — görü- mekte olan Türkku- şunun İnönü yüksek uçuş kampı bugün parlak bir törenle ikinci çalışma dev- resine girmiştir. Saat 10,30 da Türk Hava kurumu yarbaşkanı Atatürk heykeli önünde söylediği aşa- ğıdaki nutukla kampı açmıştır: —Sizden evelki neslin istiklâl savaşında yeni Türkiyenin ilk temel taşlarını attıkları ve as- keri tarihimize iki kahraman:- bk sayfası ilâve ettikleri İn- önünde siz havacılık âleminde Türkiyeye şanlı bir mevki ayır- mak ve memleket havalarında hâkimiyetimizi temin için açı- lan savaşta yer almak - için toplanmış bulunuyorsunuz. Arkadaşlar, uçmanın - bir kahramanlık olduğu devir geç- miştir. O zaman bile Türk gençleri esrarı henüz bugünkü kadar bilinmiyen semalarda basit tecrübelere dayanarak yapılmış tayyarelerle 1913 yılı başında Kahire seyahatini ya- parak dünya tayyarecilik âle- minde Türkiyeye de şanlı bir yer ayırmağa muvaffak olmuş- lardır. Onlar, daha © zaman havacılığın bir memleket için olan ehemmiyetini anlamışlar, beçeriyetin eski bir hastalığı olan her yeni şeye karşı şüp- he ve tereddütle mukabele hususundaki umumi fikre rağ- men bu yeni sahaya atılmiş- lardı. Ekserisi vazifeleri başın- da, idealleri uğrunda — şehit düşmüş olan bu ilk Türk tay- yarecilerini saygı ile anmayı vazife bilirim, Bugün havacılık çocukluk devrini geçirmiş ve lâboratu- var tecrübelerine istinat eden bir şekil almıştır. Artık hava: nın ve makinenin insanlar için meçhul tarafı azalmıştır. Buna mukabil o zamandanberi tay- yarecilik o kadar ilerlemiş ve tayyarelerin tahrib ve muha- rebe kabiliyeti o kadar art- mıştır ki, milletler kara v« de- niz hudutları kadar havaları- nın da müdafaasını düşünmek mecburiyetinde — kalmışlardır. Havacılık bugün bütün mem- leketler için bir zaruret olmuş, uçacaktır Paraşütçülerimiz faaliyette uçucu bir nesle malik olmak milletler için bir mecburiyet halini almıştır. Çok yakın ma- zideki misaller uçamıyan, ha- valarının hâkimiyetine malik olmiyan milletlerin yaşamağa hakları olmadiğını göstermiştir. Bugün beyelmilel hayatta bir mevki kazanmak için yur- dun semalarında hükimiyet temin etmek lâzımdır. Bu yal- nız harb bakımından olduğu kadar iktısadi bakımdan da bir mecburiyettir ve işte bu- nun içindir ki biz de diğer milletler gibi uçucu bir genç:- lik yetiştirmek, herkese uçmak zevkini vermek, herkesi uç: mağa alıştırmak zaruretindeyiz. Türk Hava Kurumu bu ga. yeye varmak için Türkkuşunu tesis etmek suretile gençleri- mize havacılık yollarını açtı. Bir senelik çalşmadan sonra geçen Temmuzda birinci İn- önü kampı açıldı. Buraya iş- tirak eden gençler yüksek yelken uçuş brövesi almağa muvalfak oldular. Burada bey- nelmilel plânörcülük âleminde Türkiyeye mühim bir mevki temin eden rekorlar da tesis edildi. Buseneki çalışmaların daha iyi bir netice vereceğine emin bulunuyoruz. Biz bura- da plânörcülüğü öğretmeğe çalışırken geçen sene yelken uçuş brövesini alan arkadaş- larınız bu hafta- içinde açıla- cak olan Ergazi meydanında motörlü tayyare pilotu olmak üzere yetiştirileceklerdir. Ge- lecek sene siz de orada ça- lışmak - fırsatını bulacaksınız. Bütün Avrupa memleketlerin- de gençler ancak mali feda- kârlıklar yapmak — suretile bu. kamplara girebildikleri halde size uçma vasıtalarını tecrü- beli öğretmenleri, iskân ve iaşeyi hiçbirşey mukabilinde olmıyarak temin eden Hava Kurumunun — sizden istediği Gizli Cihangir . 15 — Başvekil sefirlerin hareketi- ni gözlerile sıkı bir surette takib ediyordu. Sefirler salon- dan çıkıp kapıyı da kapadılar. | Başvekil yalnız kalınca bayıl- mak buhranları geçirdi. Ne oluyordu?Ayaklarına geçirilmiş ağır lâleli zencirler mi vardı? Boynunu çelik bir el mi s- kıyordu?. Pek az zaman içinde geçen ve biribirini takib eden hâdi- seler, başvekilin havsalasına sığmıyordu. Neler — düşünü- yordu? Ve o mahud ve men- hus hâdise olmasaydı şu anda Nakleden: F.îımuddin Bınlioılu ne kadar yüksek bir mevkide bulunacaktı. Fakat şu anda?.. Mevkü ne kadar - sarsılmış, ümid ve hayalleri tamamen yıkılmış bulunuyordu! Artık ne şan, ne şeref kal- mış, ne de yanında bir arka- daş bulunuyordu.. Başvekil birdenbire mazisini hatırladı. Gençlik ve azami yoksuzluk devrini, ilk aşk ve ilk muvaffakıyetsizliklerini, ni- hayet ilk muvaffakıyetini dü- şündü. Hayatı son dakikaya kadar muvalfakıyetler — içinde uçu- | zelzeleye tutulmuş gibi VA Yüzük çalmış Karşıyakada Bostanlıda otu- ran Salih kızı Hatice, Meh- med karısı Habibenin 8 lira kıymetindeki bir altın yüzü- ğünü çalmıştır. Karpuz çalarken Ali oğlu Mustafa adında biri, Kemer istasyonunda sevk edilmek üzere vagonlara yük- lenmiş bulunan karpuzları ça- larken yakalanmıştır. Kaza Keçecilerde Çullu hanında bir kunduracı yanında çalışan Hüseyin oğlu Hasan, mukavva keserken dalgınlıkla falçatayı hızlı çekmiş ve elinden kaçı- rarak sol kolundan yaralan- mıştır. Hasanın damarları ke- silmiş olduğundan kendisi der- hal hastaneye kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştır. Hakaret Karşıyakada Yıldırımkemal sokağında Ahmed- oğlu Ni- hada hakaret eden Salih ka- rısı Meryem ile Kuzuoğlu çar- şısında alışveriş ederken Meh- med Aliyi tahkir eden Mani- salı Mehmed Ali adliyeye ve- rilmişlerdir. Diş Tabibi Cevad Dağlı İkinci Beyler sokak No. 65 Hergün sabahtan akşama kadar hastalarını kabul eder. Tele. 3055 disiplinli, şuurlu çalışmanız, kampın hedefi olan yelken uçuüş brövesini almağa muvaf- fak olmanızdır. Disiplinli, şu- urlu, devamlı çalışmak Kamâ- list Türkiye gençliğinin bir vasfı olduğuna göre bu hödefe yetişmeniz muh: Bayanlar, siz kadın ile er kek arasında hiçbir fark gör- miyen, kadına başka birçok memleket kadınlarının malik olmadıkları bütün hakları ve- ren bir milletin çocuklarısınız. Siz de tipkı erkek - arkadaş- larınız gibi çalışmaya ve on- lardan geri kalmamağa az- metmiş bulunuyorsunuz. Ve bunda muvaffak - olacaksınız. Eğer herhangi bir sebeble az- miniz kırılır, ümidsizliğe dü- şerseniz Türkkuşunun ilk ka- dın plânörcüsü olan ve yakın bir mazide Dersim semala- rında kahramanca uçuşlarile Türk kadınının erkeğin yap- makta olduğu herşeyi başar- mak iktidarında olduğunu is- bat etmiş olan askeri tayya- reci Sabiha Gökçeni hatırla- yınız. Onu kendinize örnek yapınız. Ona benzemeye ça- lışınız. O zaman eminim ki yordu. Son anda bütün bu muvaffakıyetler -kuvvetli -bir yıkıl- mağa mahküm kalmıştı. Ne- den?. Niçin?. Seneler senesi emeklerle kurulmuş, muazzam bir plâna istinad eden bu hayat böylece ikilip — gitsin ıııi;.. Hayır... layır!.. Mihaniki bir hareketle dö- nen başvekil menhus radyoya baktı. İyi bir usta elinden çıkmış güzel bir kutu.. Dışında bazı yerlerde, içinde camlar, ampüller, bazı madeni parça: lara da yani bir insan elinden çıkma basit birşeyl. Halbuki hayatının şan ve muvaffakıyet safhasına darbeyi vurup felâ- ket devrini yeniden açan işte bu âletti. Radyo, başvekile tek gözlü bir canavar gibi akkak demektir. Kardeş öldürülür mü? aşim ve babası Sey- feddin Ağırcezada. İş meselesinden çıkan kavga İs- mailin ölümile neticelendi Çeşmenin Çiftlik köyünde kardeşi İsmail Yurttaşı tabanca kurşunu - ile öldüren- Haşim Yurttaş, şehrimiz — Ağırceza mahkemesinde muhakeme edil- mek için İzmir hapishanesine getirilmiştir. Kardeş katili Ha- şim Yurttaş, tahkikata göre, kardeşi İsmaili iş yüzünden öldürmüştür. Vak'a bir ay evel olmuştur. Yaralanan İsmail, İzmir Mem- leket hastanesine nakledildik- ten iki gün sonra aldığı yara- ların tesirile ölmüştür. Cinayetin sebebi, tarlada çalışmak meselesinden iki kar- deş arasında çıkan kavgadir. İsmail, dağdan bir mikdar çalı getirmişti. Kardeşini evin önünde görünce ona çatmış: —Hep sen mi çalışacaksın. Demiş, İsmail de: — Sen de çalış. Demiş, bu yüzden çıkan kavgada Haşim, yanında taşı- diği tabancasını çekerek İs- | maile iki el ateş etmiş, onu | yaralıyarak kaçmıştır. Yarala: | mnan İsmail, babası Seyfeddin tarafından evine götürülmüş | ve biraz sonra eve gelen köy “muhtarı B. İsmail Yılmaza: için ken- kuvvet bu- çalışmanıza devam dinizde yeni bir lacaksınız. Sözlerimi bitirmezden evel Ulu Önderin Türk gençliğine verdiği direktifi hatırlatmak isterim: *Her işte old âibi ha vıcılıktı":n yüi:ckğu Şı'ıu-yde gökte seni bekliyen yeri az zamanda dolduracaksın..., Bu ülküyü daima gözönünde bütün Atatürk gençliğinin ay- ni zamanda uçucu bir nesil olduğunu herkese gösteren, aramızda bulunmak şerefini bize verdiklerinden dolayı sa- yın Sabiha Gökçene, bizden hiçbir yardımı esirgemiyen sü- el havacılığın buradaki mü- messillerine, kâmunbay ile şar- baya teşekkür ederim. Ankara, 6(Hususi) — Türk: kuşu kumandanı Zekinin ida- resinde ve Vecihinin de işti- rak ettiği bir filo, Zonguldak, Adapazarı, Ereğli, üzerinden İnönüne gitmiş ve bu sabah Ankaraya dönmüştür. Geçen brövesini almış olan plânör: cüler, bu ayın dokuzunda An- karada motörlü tayyare kam- pında derşlere başlıyacaklardır. görünüyordu, artık! Aynı mihaniki halle başve- kil radyoyu açtı, mutad hırıltı ve gürültüler başladı. İbreyi çevirdi, cihanın yüzlerce ista- yonundan bir iki kelime kap- mak, bu iki kelimeden bir teselli manası aramak ve bul- mak istedi. Hiçbir şey bulamadı. Niha- yet ceryanı kesti, bu sırada da aklına general Mars geldi. Bu işin ucu bu hain adamın başının — altından — çıkmamış miydi? Fakat ne oluyor? Ufukta şiddetli bir alev peyda oldu. Bunu şiddetli bir infilâk takib etti. a Başvekil heyecanla irkildi. Şimşekler — biribiri arkası çakıyorlarken — infilâk — sesleri de biribirini hem de gittikçe sene İnönünde A, — Birşey yok. — İsmail, ta- bancayı kurcalarken yaralandı, demiş, evde bulunan İsmailin anâsı ve karısı, da aynı söz- leri söylemişlerdir. İsmail de: — Bir kaza oldu, yara- landım. Demiştir. Fakat tahkikat için köye müddeiumumi, jan- darma komutanı ve doktor gittiği vakit, biraz tereddüd etmiş, sonra: — Beni vuran kardeşim Haşimdir. İş — meselesinden kavga ettik, beni yaraladı. Demiştir. Ertesi sabah Ha- şim, harmanlar arasında giz- lendiği yerde köy bekçisi ta- rafından tutulmuş ve — suçunu itiraf ederek: — Kardeşim — İsmaili vurdum. Silâh da arasında saklıdır. Demiş ve sonra silâhın bu- lunduğu yeri haber vermiş, silâh söylediği yerde buluna- rak alınmıştır. Müddeiumumi tarafından isticvabında da: — Ne yapayım. İsmail beni her gün dövüyordu. Akşam üzeri anamla kavga etti, ba- bamı dövdü, ben ayırmak is- tedim. İsmail onları bıraktı, bana hücum etti. Demiştir. Çeşme sorgu hâ- kimliği, Haşimin Türk ceza kanununun 54 ve 449 uncu maddelerine göre ve babası Seyfeddinin de 550 inci mad- de mucibince İzmir ağırceza mahkemesinde lüzumu muha- kemelerine — karâr vermiştir. Muhakemelerine yakında baş- lanacaktır. Çine be- lediye reisi Ağırcezada bera- etine karar verildi.. Hizmetçisi Bahtiyarı öldür: mekle maznun Çine sabık be- lediye reisi Bay Sakıbın şeh- rimiz Ağırceza mahkemesinde uzun zamandanberi — devam etmekte olan muhakemesi sona ermiş ve suçu sabit olmadı- ğgından beraetine karar veril- miştir. Bay Sakıp, beraet ka- rarı tefhim edilince sevincin- den ağlamağa başlamış ve: — Allah ömürler versin. Diyerek mahkeme salonun- dan çıkmıştır. ben çalılıklar artan bir şiddet takib ediyordu. Hiç şüphesiz bir harp.. Şid- detli bir deniz harbi.. Uzak- tan şiddetli ziya ve infilâk sesleri gelip duruyordu. Kara, korkunç su sütunları göklere kadar yükseliyor, gök- lere binbir şey fırlıyor. Bun- lar hiç şüphesiz kanlı insan kalaları, insan bacakları veya kolları... Her infilâkı yeni bir ateş fışkırması takib ediyordu. Parçalanmış veya hâlâ diri insanlar bu infilâkla göklere uçuyor; deniz, doymaz ağzını açmış bütün bunları yutub, duruyor. Başvekil yorgun ve bitkin ir halde: — Harb.. Halbuki ben harbi hiç istemedim... Fakat ne çare... İşte harp oluyor! ve süratle bi İnce Mehmed k deli mi? İkinci davaya A. cezada başlandı Eşrefpaşada Kahveci Rem* zi ve Kadriyi öldürmekle maz” nun İnce Mehmedle suç arka* daşlarının bir. buçuk ay eveb ki muhakemeleri — esnasında İnçe Mehmed Ağırcezada mah” keme reisine ve heyete bazi fena sözler sarletmiş ve bun” dan dolayı hakkında zabıt hiz rakası tutularak meşhud cür rümler kanununa göre; Asliye” ceza mehkemesine - sevkedir mişti. İnce Mehmedin temâ: ruzi hallerinin devam eti sebebile müddeiumumilik ket” disini müşahede altına aldif miış ve hastane asabiye V€ akliye mütehassısı tarafın! verilen raporda İnce Mehmt din etvar ve harekâtında deli' liğe müteallik birşey ol tesbit edilmişti. Dün Asliy?” cezada bu muhakemeye baf lanmıştır. İnce Mehmed, sorgu sırf' | sında gayri şuuri bazı sözler söylemiş ve sonra şahidlef dinlenmiştir. Şahid Ağırcet? mahkemesi zabıt sekreleri ?' Rauf Benli ile mübaşir B. Hf seyin, B. Ahmed ve iki jar” darma, vak'a günü maz! Mehmedin Ağırcezada mab keme heyetine hitaben: — Ben Beştepelerli Mehr medim. Kadri ile Remziyi öldürdüm. Diyerek hakaret âmiz tehcen sözler - söylediğine hadet etmişlerdir. Maznun 'W Mehmed, şahitlerin bu sö! önünde hiç sesini çıkarm!) rak süküt etmiş ve Müddi Mmuminin, mütaleasını $e mesi için muhakeme, başki | bir güne bırakılmıştır. Üzerine kahve dük: müş, ikiside cez0i” çarptırıldı Çeşme kazasının Geı'll!"ı.;’ı j köyünde sarhoş halde kahvesine gelerek gürültü # pan ve kahve dolu fil elbisesi üzerine fırlatan, sesini kirleten Ömere Ö mek kasdile tabanca maznun — Fahrinin n Ağırceza mahkemesinde “ ( yan etmekte olan mnhlw; sona ermiş, silâhı katil dile atmadığı ve knrwv. maksadile atttığı .nlw“w ) dan hâdisede uhıik“h’ İ edilmek şartile bir gün mahküm edilmiştir. Vi çe kahyeye — sarhoş gtlww VA müs” rezalet çıkararak Fahriyi tahrik ettiği, hatta bıçak V, tiği anlaşıldığından bq hapsine karar yerilmiştir, Diye inledi. Ve birdenbire yeriı“ ladı. Ümidi henüz t kaybolmuş — değildi. yazı masasının başına vaziyetle ne pahayaâ D ekti: “ hir olsun mücadele edec! Hayır.. Umumi fe gh kua gelmiyecekti. Tel”jf zesini eline aldı. B şimdi hakiki harbe demekti. IÜ. Esrarengiz isıııyo'_'" ü hud haberi veı'd"ğ'b./ k Ardenyada mîuli:h yi | iki büyük devlet d0 İ 1 rında efradın kimisi & kimsi oynuyor — vey& dinliyor, zabitler d ç kişi bir arada bir i yukarı dolışıyo (