ea T BT CNT LT TT TT Menfi tipler rBenim mevzubabs edeceğini menfi tip, kadında değil, daima erkek- pler arasında bulunur. Çünkü bu kürakter, eks veki bir şaklatanlığa ; istinad eder ki, şimdiye kadar olan yaşayışı ve cemiyet münmebetle- , riodöki geriliği itibarile kadında böyle bir bünyenin teşekkülüne imkân " yoktur. 1Bü menfi tipin Tuht dokumasında muhtelif atmalar, yani gu kötülükten, 1.bu fevalıktan renkler, iplikler; işlemeler vardır. Menfi üp, ayak üstün- »'de dolaşan bodgâm bir allâmeliğin ta kendisidir. Kendisine bir kıymet- şten bahsediniz, omuzanu silkerek, yüzünü buruşturur: Bırakınız canım onn! VDer. 'Yeni bir esermi mevtubahistir. Müstebziyane bir şektlde: — Vaektimi boşa barcamam İdör- okumam, imkânı yük.. Evet, boşa harcayacak vükti yoktur onun.. Başka birşeyler mi oku Xyor sanırsınız, bayır!.. İki parmağı ile çevirdiği bir eseri bile cel felka. | ilem inkâr ve “ptale kalkan bir insanın, böyle birş ibeklenemez. 'Onun dikkat harcaması, başka türlüdü Pencere dibinde otururkes, gea iyanında kimse yoksa kaplumbağa gi iyi giyinmiş bir kadın geçti, #ne güzel şey?.., der. Fakat yanında başkaları varsa; derin derin — Artık rezalet derecesine Der.. Zenginle beraber — yaşar, daf. batta onun sofrasından geçinir. Beri tarafa gelince, fakirlerin dirseklerine dokunur: -— Bunlar -diyerek zengini gösterir. bunlar yok mu?. Asaaaah, ahi. O, aynı zamanda — inkılâbçıdır, öyle görünür. Fakat eski bir fikir pazarına düşünce, başında muazzam sarığı, elinde beş yüzlük tesbihi ile, ayet okur. Ö, menfidir, ne İsanın, ne Muhammedin, ne de İâyisizmin kuludur. O, dün de müşteki aynı şekilde bulacaksınız. idi. Bugün de öyledir. Yarın gene onu En muvaf fakıyetli, en büyük bir eserden alaylı alaylı bahseder: — Bu da birşeymiş gibi? Der. Politikacıdır, iktısadçıdır, fen adamıdır, edebiyatçıdır, dir, arkeologdar, herşeydir, fakat hepsine düşmandır, tezyif eder. Bu bizim maruf p. Bir İngiliz kadınının maddi kıymeti! Doğrusu, bizim bu yazıyı yazmağa kalemimiz cesaret edemiyor. Fakat meseleyi ha- ber veren ve işaa eden bir İngiliz gazetesi olduğu için biz de gazetemize - nakledi- Tuz: Bir İngiliz kadınının maddi kıymeti, bir mahkeme kararına istinad eden şeklile bir man- gırdan ibarettir. Divlen adlı bir İngiliz, kom- şusu Kuper adında bir deli- kanlının zevcesini kandırarak kaçırdığını ileri sürerek bir davâ açmış ve zarar ziyan is- temiştir. Hâkim, davayı ariz ve amik tetkik etmiş ve Kuperin, kom- şusunun karısını kaçırdığını ve tazminat istemekteki hakkını kabul ve tasdik etmiş ve Ku- peri bir peni tazminata mah- küm etmiştir. İngilizler de garip adam- lardır. Zevcesine mukabil bir beşlik tazminat alan adamca- ğız, hiç istifini bozmamış ve: *Mahkemenin kararı beni son derecede memnun etmiş- tir. Çünkü karımın hakiki kıy- meti meydana çıkmıştır. Ken- disini Bulunmaz bir Hind ma- tar sanıyordu; o da ne mal olduğunu anladı!.,, Demiştir. H&lâ taç giyme merasimi İngiliz kralı altıncı Corcun taç giyme mezasimi yapılınış ve arlık tarihe mal edilmiştir. Fakat bu merasim etrafında neşriyatın arkası hâlâ alınma- mıştır. Bir İngiliz gazetesinin bu hususta son verdiği habere göre, taç giyme merasiminde tam 40 milyon bayrak satılmış ve kullanılmıştır. Zavallı ilim adamıl Uyku hastalığı, malüm ol- duğu üzere Afrikada çok mü- him bir hastalıktır. Bu hasta- hğın arâzı, teşhis ve tedayisi üzerinde çalıştığı için doktor Jamot şöhret kazanmıştır. Fa- kat bu şöhret zavallı doktorun S0 S S le e a mülelee d crüilbr Bit hekim- hepsini inkâr ve Saime Sdâdi bir hale düşmesine mani olma- miştir. Hayatının sonlarında büyük bir sdliintr' içinder kadari döktür Jamot, nihayet 60,000 frank kadar bir yekün tutan borçla- rını ödiyememiştir. ve ölünce de alacaklılar bütün eşyasının ve bu arada uyku bastalığı üzerine vücude getirilmiş dosya ve kolleksiyonların da icra va- sıtasile satılmasını istemişlerdir. Doktorun oğlu da bir dok- tordur; babasının uyku hasta- lığı araştırmaları ve seyahat- leri yüzünden yaptığı bu borcu tediyeye muktedir. değildir. Fransız matbuatı, fen uğrunda borçlu olarax ölen bir dok- torun fen tarihi için kıymeti büyük olan kolleksiyonlarının kurtarılması lehinde neşriyat yapmaktadırlar. Çinlilerin tuhaf bir kararı Çinde Kuvantuk şehrinde çok garip bir kulüp kurulmuş- tor. Bu kulübün azaları, ev- lenmemeği taahhüd mecburi- yetindedirler. Böyle bir kulübe Çinlilerin niçin lüzum gördükleri meç- huldür.” Bu kulüp “erkâktim, evlenmekten korkmalarına, bazı Çin gazeteleri gayri ahlâki bir mahiyet atfetmektedirler. Öyle ya... Beşeri ve milli bir ihtiyaç olan evlenmekten, çocuk yetiştirmekten korkmak için başka ne sebep olabilir? Bugün doğacak çocuklar.. yürelülkieincei Bügün semavatın tesirleri zu. hal ile göüneşin mürekkeb ve müşterek bir tesiri şeklinde ola. caktır. Bugün mahsulâu arziye fiatleri özerinde ya bir tereffu, ya da teref fua sebeb kaydedilecektir. Bugün bazı mübim kazalar da melhuzdur. Kadınlar — için bugün Ççok dikkat İâzımdır; feci ve içti. mat sukutlar olacaktır. Bugün doğan çocuklar, tetkik ve tetebbua meraklı olacaklar ve “Alim,, olmak için çakşacaklardır. Kant, Ford, Gandi böyle bir gün- de doğmuşlardır. KĞÜT gl ae 'ANADOLU Türkiye " . tüccarlarile ÜTRKETİ İş yapihak istiyen echebi firmaları Avrupanın muühtelif mem: leketlerindeki tanınmış — şirket ve müesseseler, şehrimiz Tür- kofis şubesine müracasat ede- rek memleketimizdeki tüccar- larla iş yapmak arzusunda bu- lunduklarını ve almak - iste- dikleri mahsullerin cinslerini bildirmişlerdir. İsviçrenin gıda — maddeleri Üzerine iş yapan en büyük idhalât sosyetesi, memleketi- mizden kuru üzüm, incir, nö- hud, zeytinyağı, ceviz, yumur: ta, yaş ve kuru meyve, ka- buklu, kabuksuz badem, ke- ten ve kendir tohumu, maden kömürü almak istediğini bil- dirmiş; gene İsviçrenin Zürih şehrinde bir firma, İzmirde en iyi kalitede helva imal eden fabrikaların adreslerini sormuş, geniş mikyasta iş yapacağını bildirmiştir. Safyadan, portakal, yaş üzüm ve yaş meyve, Hamburg- tan da kuru üzüm, incir kayısı çekirdeği istenmektedir. İmtihanlar Yarın notlar ilân edilecek.. Ortaokullarla liselerde ve öğretmen okulunda 26 Mayısta derslerin kesildiğini yazmıştık. İki gün evel, okul direktörle- rinin riyasetlerinde toplanan öğretmenler, talebenin kanaat notlarını atmışlar, geçirilecek talebe ile sözlüye kalacak olanları tesbit etmişlerdir. Ya- rın sözlü imtihanlara kalan talebenin isimleri okullarında ilân edilecek ve bu talebe 4 Hazirandan itibaren başlıyarak 19 Hazirana kadar sürecek olan sözlü imtihanlara girecek- lerdir. 19 Haziranda imtihanlar bitecek ve sonra ortaokullarla liselerin ve öğ- retmen okulunun son sınıf ta- lebesinin olgunluk imtihanla- rına başlanacaktır. ve sözlü Limanımızın ihracatı Mart ayında neler ihraç ettik İzmir Ticaret odası tarafın- dan Mart ayında İzmir lima- nından yapılan ihracat miktarı hakkında bir istatistik hazır- lanmıştır. Mart ayında limanımızdan 1279,9 ton üzüm, 466,3 ton incir, 2513,8 ton meyankökü, 242,1 ton kepek, 4 ton pala- mut, 1579,3 ton palamut hu- lâsası, 429,7 ton tütün, 31,5 ton deri, 197 ton pamuk, 8,7 ton halı, 9,3 ton çamfıstığı, 361,5 ton maden, 38 ton darı, 21,3 ton karaağaç kütü- gü, 1072 ton küsbe, 9 ton defne yaprağı, 241,1 ton tü- tün kırıntısı, 2 ton balmumu, 4 ton yerfıstığı, 100 ton buğ- day, 120 ton arpa, 384,8 ton kuümdarı, 772 ton çavdar, 6,2 ton kenevir, | ton ceviz, 468,4 ton zeytinyağı, 11,3 ton pi- rinayağı, 100 ton zımpara madeni ve 1579 baş kuzu ih- ; edilmiştir. — — — ee HOGERLUR Sigala yağı öylüler 'günlük ağaçla- rını kesiyorlarmış Radostan yapılan Sigala yağı ı'lıracatmı1 memleketimize çevirmek lâzımdır Şehrimiz Ticaret odası, (Si- gala yağı) hakkında tedkikler yapmış ve bir rapoör mıştır. Bu râapora göre, hüda- Yinabit olarak - yetiştiği memleketimize pek Çök para getireceği muhakkak bulundü- ğü halde ihmale uğradığı için bizi faydalandırmıyan mahsul- lerimizden biri de (Günlük ağacı) dır. Akdenizin ikliminde ve sulak arazide hüdayinabit olarak yetişen bu ağaçların ihmale uğrayışı, memleketi senevi 100,000 liralık bir ge- lirden mahrum bırakıyor. Hat- ta bu ağaçların ihmal değil, imha cihetine de - gidildiği esefle görülüyor. Çünkü bu ağaçlar, diğer ağaçlara naza- ran daha dayanıklı - oldukla- rından köylüler bunları kese- rek inşaatta kullanmakta, dam- larına çatı. — yapmaktadırlar. Böylece hergün biraz daha azalan bu ağaçların günün birinde tamamen tükeneceği tahmin edilebilir. hazırla: ve sıcak Türkiyede yalnız Köyceğiz ve Fethiye kazalarında sahile yakın yerlerde bulunan bu ağaçlar, memleketimizden baş- ka bir de Hindistanda yetiş- mektedir. Günlük ağaçların- dan sigala yağı ve günlük buhuru elde edilir. Ağostos ayında ağaçların gövdelerinde açılan yaralar kazınarak çıka- rılan yağla, sıcak suda kayna- tılıp “döğen,, denilen prese- lerde - sıkıldıktan sonra - elde edilen madde sigala yağı, ge- riye kalan posa da günlük buhuru adını almaktadır. Ya- ğın istihsal şekli iptidaidir. Bu istihsal şeklinin daka fenni usullerle ıslahı mümkündür ve bu yapıldığı takdirde sigala yağı istihsalâtının artacağı şüp- hesizdir. Fakat sigalayağı istihsalin- den evel günlük ağaçlarının korunmasını temin etmek lâ- zımdır. Şimdi bu yağ, en fazla Rados adasından Fransaya ihrac edilmektedir. Radosta yapılan tasfiye ameliyesi basit ve ibtidaf olduğu için mem- leketimizde de derhal tatbiki mümkündür. Bu yağ, ittriyat ve tababette kullanılmaktadır. Fakat memleketimizde bu bil- giye sahib pek az kimse var- dır. Onun için şimdilik sigala yağının memlekette istimalin- den ziyade ihracı cihetine gi- dilmesi daha faydalı olacaktır. Yağ, stok kaldığı ve müş- teri beklediği takdirde top- rak içerisinde kazılan çukur- larda muhafaza edilmektedir. Yağın, Radosa gönderilerek orada tasfiyesinden sonra ih- racı, memleket menfaatinin ya- bancı ellere bile bile bırakıl- masıdır. Sigala yağının tasfi- yesi için şimdiye kadar İzmir- de yalnız bir teşebbüs vuku bulmuşsa da bu hareket, mak- sadı karşılıyacak mahiyette ol- mamıştır. ne az mil gala yağı ihraç edilmiştir. Bu ihracat, bu yağın fazla miktar- da istihsal edildiği takdirde ihraç edileceği hakkında bize bir fikir vermiştir. Memleketimizden — Radosa ihraç edilen sigala yağının fi- ati, oradaki ihracatçıların key- fine ve isteğine kalmıştır. Bu yağın hâkikt değerinin - bilin: memesi de bu maddenin ti- cari inkişafında ayrica tetkike değer bir noksanlıktır. Evelce — İngilterenin müstemlekesine kadar ihraç edilen ve memlekete epey para getiren günlük burhuru ihracatı, son zamanda tama- men kesilmiştir. Netice itibarile pek az emek bekliyen böyle tabii servetlerimizin heder olmaması ticart menlaatlerimizin müsa- ade etmiyeceği bir mesele olarak cle alınmalıdır. İlk ya- pılacak iş Köyceğiz ve Fet- hiye kazalarında ağaçlarda ya- pılan tahribatın önüne geç- mek, hatta bunların çoğaltıl- masina emek vermek ve daha sonra da yağları Radosa gön- dermiyerek tasfiyeyi memlekette yapmaktır. Yangın sahasında araştırma Evelki gece zabıtaca yangın sahasında yapılan umumi bir araştırmada evi belirsiz yatıp kalkan 11 kişi yakalan- mıştır. İş, güçleri bulunmiyan bu şahıslar hakkında serseri muamelesi yapılmış ve hepsi de adliyeye verilmiştir. Dilekler: Yerinde bir dilek İzmirde Hacı Ali Paşa ote- linde misafireten mukim Rem- zi Ulucandan bir mektub al- dık. Bunda, Tepeköy pazarın- dan — bahsedildikten — sonra, şehir belediyesinin helâ ihti- yacını düşünmesi lâzım geldi- ğgi, bu hususta gerek şehirli- lerin, gerekse pazara gelen halkın çok sıkıntı. çektiği bi dirilmektedir. Torbalı belediyesinin nazarı dikkatini celbederiz. Nazillide nöbetçi bakkallar Nazilli basma fabrikasında tesviyeci İzmirli Halid Kara- soydan aldığımız bir mektub- da hulâsaten deniliyor ki: Belediye, halkın ihtiyacını düşünerek, pazar günü nöbet- le biri aşağı, diğeri yukarı Nazillide olmak Üüzere — iki bakkalı açık bulunduruyor. Ben ve diğer bir müşteri ayın 23 ünde nöbetçi bakkala git- tik, lâmba şişesi, çay, karabi- ber, zeytinyağı istedik, yok cevabım aldık. Aşağı Nazilli, gitlikçe kalabalıklaşmaktadır. İçinde hiçbirşey bulunmıyan bak- kallar ihtiyaca cevab veremez. Belediyemizin çok - çalışkan olduğunu -biliyoruz. Büna da " bir çarebulmasını - dileriz.... Kap ve 30 Mayia 9370 d ! ç Bulodanda bir memur ne demi!” Hükümetin Türk köylü sünü okutmak, onu ı'ııkiw çerçevesi içinde — tu! fikrt, millt, içtimat har€ ketlere alıştırmak ve taft bir cemiyet uzuu J“J herşeyden haberdar ı—tj istediğini herkes bilir. Bi | nan en büyük vasıtası #" | şüphesiz gazetedir. But başka gene hükümet # parti, yeni halk neşril ! hazırlıyarak köylümüze b0 ve ucuz kitab vermeği dir şünmektedir. Yani, hal ruht ve fikri gıda ııe'# için, neşriyat meselesi" büyük bir amil olarak mektedir. Her memu bu prensiblere mıw“': etmese — bile a!eylıwı göstermemesi, ı'ııluldbnl':; rettiği bir vazifedir. |K dı ki, yardımı bile Tâzık' dırfj Halbuki, seyyar y habirimizden aldığımız ıı’ mektub, bize hâlâ ve tamamen eski ıiı.n.'yıl!" malüâl memurların met? diye ini gösterdi. De J) vilâyetine —tabi Bul! w kazasında bir memur, münasebe ne demiş billi musunuz? İf — Filân 2at köylüli gazelelere abone yapm?” cinayet işliyor. Bu sözler karşısında sanın nerede ve hangi ' cemiyet içinde yaşadığı") şüphe edeceği geliyor: | kılâbçı, köycü, müntt” Türkiye cumhuriyeti! 1937 yılında sarf edi bu sözler, bizi çok düş', dürmelidir. Küçük k larda halka önayak oli inkılâbın esaslarını ve neşretmek gibi bif 4 zife sahibi bulunan Mi Türk memuru, bu sö: ligemez. Çünkü — köylüye $' okutulması, cinayet *“4 fazilettir, borçtur. Ve ( zete, kolera mikrobu *4 kafa ışığıdır, ruh ve rı' birliğinin en kuvvell! 4 sıtasıdır. Uyan ey V" uyan, neredesin, hanö' y miyetin adamısın, İT V bak!.. Hatta, ilk del* zete okul.. SAPAİ T ! Varolsun! Bayındırın - Keçi köy”) Ahmad namındaki bif daş, sahibi bulunduğ! Pf bir. kısrağı, Türk Hı rumu Bayındır şubesit? # ru etmek gibi büyük miyet göstermiştir. g K takdir. ederiz, vııol'“ğ' Tuzla müdür”. İnhisarlar idaresinitt * | Tuzlası müdürü B. inbisarlar umum mü” tarafından İslınbul“’ | nin şabe müdürıau; rine tayin edildiği mıştır. Tuzla müdürü: zifesine başlamak Ü* bula gitmiştir. Müddeiumumt Ba? " Mezuniyeti sona ©F şehrimiz Cümhuriye Ç* umumiliği bı'ş%_ıînıvîi har Tüzel dün, lik — vazifesine — tektf” v