21/4/937 Şelçika me mektubları. ransız sınırından Belçi- ka toprağına girerken | Hayatta mavlıtfak 'olitikacılar nasıl bağırırlar? uuuu Berline, yuuu kodese! Brüksel, (Hususi) — Olduk- ( 8 uzun ve yorucu bir Avrupa | fahatinden — sonra nihayet Ptansa hududundan Belçika Opraklarına girdik.. Hava her zamanki gibi sisli yağmurlu... Her taraf me- deniyetin en büyük - eserlerile Her yerda Bik bir çalışmanın ifadesi gö 'eça.p.;,,u Bışı et burada Bislenmiş... dina- İl'*rhu esine ul. ŞmIş... Ble bu Belçika İdsanların elinde esir gib Bu ülkeler ki; bir vakitler © Mmuazzam Roma imparator- ğunun fütuhat devirlerinden 'eri, batının yıllarca bir harp |teydanı olmuştur. Ve gene bu ülkeler ki; yıl- rca, garp tarihinin bütün te- fellilerini benimsemiş olan nlı bir beşik vazilesini gör- Bekten kur!ulamamışn Şimdi ise: Tam manasile geniş bir Ürriyetin ve sonsuz bir ser- 'estliğin diyarı... Hak ve ada- tin senbolü... - Yedi milyonun yedi zıd par- Sinin ana kucağı!.. Her seçimde bu yedi zıd Partinin yedi milyonundan her iri kendi fırkasının muvafla: İyeti için bütün bızile haykı- hYor ve var küvvetile çarpı- Nyor... caddeler binlerce kişi ile luyor.. Varlıklar maddesiz e harcketsiz çarpışıyorlar... seriya, komünizm ile, faşizm İâvaşa girişiyor.. Fakat tokat da sille silleye kan göv- *Yi götürmüyor.. En heyecanlı, en coşkun mi- İİnglerde bile tek damlacık hi olsan kan akmıyor. Biribirilerine en fazla haka- _“lrn “yuvul.. Berline, veya Yuvul.. Kodese,, kelimeli olu- Yor. ülkelerinde Onlarca en şiddetli küfür iyılan bu kelimeler karşısın- alkevi köşesi Konferans Yarın akşam saat 18 de Dr. B.y Ali Agâh (Spor ve çocuk) Bevzulu Sektir. $Bugün saat 17 de Halkevi d"saııclu ve kurslar, de de Sosyal yardım komi- bir konferans - vere- saat —le €ri toplantısı vardır. masından korkulmaktadır. olmuşladı. Çimdili Her fırkanın mitingin- | Belçika kralı Sa Majeste üçüncü Leopold da merhum Mehmed Âkifin: *Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!.., Mısraını hatırlamamak kabil | olmuyor.. Ne muüutlu bu milyonlara ki; medeniyet denen canavarın bütün dişlerini sökmeğe kud- ret göstermişler!. Memleket müdafaasında bu günün yedi parlisi yarının bi- rine iniyor. Va bugün' için yurtlarında — yalnız — fikirlerile çarpışmaktan, çekinmiyen bu milyonlarca insan yarının teh- likesi karşısında bir tekcik La | Bra bausonun (La Bra bauço- nne) melodisi ile kendilerinden geçiyorlar.. Ve ona taparcası- na berşeyi unutuyorlar.. Artık onlarca kendi partilerinin şar- kıları değil, milletlerinin biri- cik milli marşlarının nağmeleri mevzuu bahistir. Ve onlarca artık “Valon, ve “Flaman, diye iki çeşit halk yok, (Bel- gikabi.). vardır. ve gene artık onlarca, bu vakit, “ Ben , “Sen,, “O., yok “Biz, xnrdır İşte size Belçika ve Belçi | kalının kısa bir krokisi!.. Müfid Ramiz Grev umumileşe- cek mi? Londra, 20(Radyo) — Oto- büsçülerin Kent mıntakasındaki grevi umumi bir şekil almak- tadır. Bu hâdisenin taç giyme günlerinde umumi bir hal al- Fırtına Ali Büyük Korsan Romanı -123. — Evet, bir gemi... ı Fakatj'iyice seçilemiyordu. gemi, yekdiğerine doğru "'İ-'ym'du Bir müddet sonra, l"'mı Ali bir nâra attı: e Muhakkak Mariyal.. Ço- Suklar, top başınal SN irtina Alinin kumandası ine * tayfalar, birdenbire akine gibi harekete geldiler. Mi, hafif bir manevra yapı- “'du_ Tam bu isırada, Mariyanın Zemisinde hafif bir duman, bu' ışık zozukru ve onu mü- akıp, bir top sesi duyuldu. Yazan : ı , M. Ayhan, Faik Fırtına Ali, güldü: — Bu cadı kudurmuş galibal Hemen ateş açıyor. Belki de aklını bozmuştur. İki dakika içinde, gemi, top ateşine müsaid bir vaziyete gelmişti. Ali, bir fırtına gibi gürledi: — Ateşi, Ve onu müteakıp yerinden sıçradı, top başına geçti. — Her iki gemi, çok hızla gidiyor. Biribirimize tane dü- şürebilirsek ustalığımıza değil, tesadüfe vermeliyiz. Mesafe de çok uzakl | Şemseddin olma Bir arkadaş: “Hayatta nasıl muvaffak - olabiliriz, başlıkh,£ [ bir yazı neşretmiş. Gazeteyi | elinde tutan, nükte sever bir döstüum, serlevhayı okür okuü: maz, güldü: — Allah Allah -dedi- bunu | şimdi: çocuklar bile biliyor. Evvelâ yalancı, saniyen riyakâr, salisen şarlatan veya züppe | olacaksın. Bilgili olmağa lüzun | yok. Elverir ki bilenler mecl, et, ara sira, başını salla!... , nabzı sayarak - ah fazilet, demek te Yalanın yanıbaşında bi garnitürü ve mantık bulunacaktır.. Biraz - kafa sal- Jamağı da bilmek şarttır.. Fi- kirler üzerinde ısrar da buda» lalıktır.. Baktınız, fikir tutına- mişsa, sök, yerine başkasını | koy.. Fakat dil çabukluğile.... * Oyl .. Biraz sonra, bir kahvehaneye gelmiştim. Büyük bir müesse- senin müdürü nargile içiyordu. Karşısında, gene tanıdığım biri vardı.. Müdür, ara sıra birşeyler söylüyordu. Diğeri, can kula- gile dinliyor, ara sıra yerinden hürmetle doğrulur gibi oluyor: — Aman Bayımız, diyordu. Ne isabet, ne keramet!.. Yah, yah, değil mi Bayım ya?. Vaziyeti kavramıştım: Oracıkta, hayatta muvaffak olmağa çalışan biri oturuyordu. » Bir mağazanın kapısı önün den geçiyordum. İçeriden iki kişi çıktı. Biri, diğerine yavaşça fısıldadı: — Gördün mü-dedi- öyle bir dil döktür ki, herif, niha- yet bizim kazık marka tapon malları yuttu... Düşündüm: Bu da hayatta olmuşlar lan biri idi. * muvaffak 0*6 Biraz ileride konuşyordu... Sorma, geç gittim diye annem © kadar kızdı ki... reket versin ki, biraz saf ta yalam yütuyor.. Öyle bir kan- dırdim ki... - Ya benl... Ya benl.. Babam da sofraya oturmuştu. Öyle yalanlar savurdum ki, babam bile anneme: — Canım -dedi- ne uğrşı- yorsun kızlal... İşte sana dos: doğrusunu söyledi... Ve be yine düşündüm: Onlar da hayatta mı iki genç kız Üçüncü gülle, Mariyanın ge- misinin tam dibine düşmüşlü. Uzaktan, beyaz bir su sütunu yükselip tekrar dağıldı.. Fırtına Ali, gülerek tekrar gözden geçirdi: — Yalnız!... Başka gemi yok!. Şu halde elimden kur- tulması imkânı da yok! Diye mırıldandı. Top ateşi fasılasız devam ediyordu. Fakat Ali, ihtiyatlı hareket ediyordu.. Ö, mese- lenin top ateşi ile değil, k- hçla, tabanca ile halledilece- ğini anlamıştı.. Fakat o sıra- larda, tabancadan ziyade kılı- ca, baltaya, topuza daha fazla ehemmiyet veriliyordu.. Kah- ufku | kesi de Be- | ramanlık davalarının icabı da bu idi.. Mariya da, ıynı dıhhdıı : arşıki gemiye — Zavallı ;avrucuk kazaya kurban ğıtlı Aydına faydalı yağmurlar düştü Aydında iktısadi vaziyet iyileşmektedir elle- ($ Dikkatsiz. şoför bir ço- cuğu çiğnemiş Şoför İbrahimin idaresinde- ki 79 numaralı kamyon dün Karapınardan — Koçarlıya gi- derken, — Karapınarda Halil oğlu Remzi adinda 6 yaşında bir yavrucuğu altına almış, bundan sonra demirci Musta- fanın dükkânının köşesine de çarparak zarar vermiştir. Remzi ölmüş, şoför İbrahim yakalanarak adliyeye teslim edilmiştir. Faydalı yağmurlar İki akşamdır Aydin ve ha- valisine sabaha kadar bere- ketli yağmur yağmaktadır. Ar- tk ilimizin yağmur ihtiyacı kuraklık — tehli- ortadan kalmamış ve tamamen kalkmıştır. Su boruları Aydın belediyesine Nafıa Aydına gelen su boruları Vekâletince istasyona - verile- cek su karşılığı verilen su boruları tamamen gelmistir. Gönderdiğim resim boruları istif halinde istasyonda gös- teriyor. Kooperatiflerin vaziyeti Aydın — incir müstahsılları kooperatifleri ittihadının tas- fiye - edildiğini - bildirmiştim. İttihada bağlı olan ortaklar, Germencik, Erbeyli, Karapı- nar, Umurlu, Köşk ve Öde- miş istihsal kooperatiflerinin kredi kısımları ; mahalli zirai kredi kooperatiflerine - iltihak kararı verdikleri gibi, halen satış kooperatifi adını alan, istihsal — kooperaltifleri heyetleri de dün Aydın milli bankasında toplanarak İzmir- de kurulan birliğe iltihak ka- rarı vermişler ve tescil için ilbaylığa müracaat etmişlerdir. idare Kahraman Urfanın Kurtuluşu Urfaya milli kuvvetlerimiz girerken Urfadan bildiriliyor: 11 Nisanda kahraman Urfanın düşman elinden kurtuluşunun önyedinci yıldönümü kutlulanmıştır. O gün muazzam tezahürat yapılmış ve milli kuvvetlerin şehre girişi de parlak bir muvaf: fakıyetle temsil edilmiştir. Şehir baştanaşağı donatılmış, hal- kın derin sevinçlerini ve Urfanın kurtuluş şeklini tebarüz etti- ren nutuklar verilmiştir. bakıyordu.. Fakat Alinin ge- misini tanıyamamıştı. Çünkü onda epeyce tadilât yapılmış, teknenin rengi deniz rengine çevrilmişti: — Fakat -diyordu: bunun bir Türk gemisi olduğu da muhakkak.. Direğinde gördü- güm, kırmızı bir bayrak!.. Mariya, gene eskisi kadar güzel, fakat biraz “solgundu. Gözlerinde, kaşlarında, küçük bir değişiklik vardı. Maamafih vücudca daha şişmanlamış gö- rünüyordu. Hiç durmadan ateş emri veriyordu.. İsabet olmadığını görünce, hiddetlendi. Top başına geçti.. Namluyu bizzat idare ederek bir endaht yaptı. Fırtına Ali- nin gemisinin yakıninde, şim- diye kadar böyle isabetli bir gülle sukutu olmamıştı. Biraz sonra ikinci gülleyi savurdu. Onun da, “Ali gemisinin arkasına düştü gördü: Ali, bu iki mermiyi bir kü- fürle karşılamıştı. —Ateş kes! Diye bağırdı ve ondan sonra gemiyi, doğrudan — doğruya Mariyanın gemisinin üstüne çevirdi. Mariya da bu neticesiz tane dücllosundan sonra işin göğüs göğüse çarpmağa intikal ede- ceğini anlamıştı. Ölmek istemiyordu. Henüz gençti. Dümeni kırıp tekrar açılmağı da düşündü.. Fakat tam bu sırada Marko bağırdı: - Kaptan!.. Kaptan!. — Ne var Markol. — Eğer bu gemi, Fırtına Alinin gemisi değilse beni di- reklere asıp gebertiniz! eei n Kooperatıfler ve milli banka m.ı..—m—— Aydın. da bir h_..ı.u anberi şeker ek; Bu yüzden ekeri 28 kurüşa — satmakta dırlar. Aydın milli bankası Aydın kooperatiflerinin tas fiyesi şkül bir du- ruma düşen ÂAydın milü ban- kasının vaziyetini - tetkik için tüccarlar Halkevinde bir top. lantı yapmışlar ve uzun gö- rüşmelerde — bulunmuşlardır. Halk, bankanın Aydın ve Ay- dınlılara mal edilmesini arzu ettiğinden bu dilek kabul olunmuş ve bir komite seçi- lerek derhal faaliyete geçil- miştir. İktisadi durum Her yerde olduğu gibi ili- mizde de iktısadi vaziyette gittikçe artan bir salâh görül- mektedir. Geçen yıl mahsu- lün rekolte bakımından nok- san olmasına rağmen fiatleri müsaid olması köylünün satın alma kabiliyetini yükşeltmiş ve bütün tüccarların yüzünü güldürmüştür. Bu, evelce yazdığım ve: zi tahsilât — nispetinde kendini gösterdiği gibi inhisarhı mad- deler satışında da belli olmak- tadır. Nitekim köylü sigara- sının satışı azalmakta ve halk sigarası dahba çok rağbet gör- mektedir. Bu yıl -Aydında tütün ve sigara — satışında 18000 liralık bir çokluk vardır. İspirtolu — içkiler satışı da geçen — yıllara nazaran çok artınıştır. Ödemiş Bir lise istiyor. Gölcük çok güzelleşti Ödemiş, (Hususi) — Gün- den güne güzelleşen ve terakki eden Ödemişin bir liseye ih- tiyacı vardır. Her sene Orta mektebi bitiren yüz kadar genç, mecburen İzmire veya diğer yerlerdeki liselere git mektedirler. Bu vaziyeti göz- önünde bulunduran memle- — Sonu J :nci sahifede — erine mü — Alinin mi? Mariya sapsarı kesildi. Ne olduğunu bilemedi. Bir 'an için- de gözlerinin içi yanıp tutu- şur gibi'oldu. Kalbi, ona bir gün Ali ile karşılaşacağını kaç delfa söy- lemiş, fakat ihtimal verme- "mişti. O, Midilliye uğrayan bazı gemilerden, Alinin =ı evlendiğini de duymuştu ve o dakikada, içinde bir. ümit dünyası parçalanmış, yanıp tutuşup mahvolmuştu. Fakat bu inkisara rağmen kalbindeki aşk, derin bir has- retle karışarak daha fazlalaş- mıştı. Kaç gece, tayfaların uyu- dukları dakikalarda güverteye çıkarak uzanmış, yıldızlara ba- ka baka ağlamıştı. — Sonu var.