BeLE DU B. Lebrun'un söylevi | Millt müdafaaistikrazının| İstiklâl m ikinci kısmı da çıkıyor Dahili istikraz tahvilleri, salı gü- nü satışa çıkarılacaktır Paris, 13 (Radyo) — Ka- bine bugün Elize sarayında Cumhur - reisinin riyasetinde toplanmıştır. İstikraz muval- fakıyeti hasebile Maliye Ba- kanı tebrik edilmiştir. Maliye Bakanı Vensan Or- Yol, istikraz hakkında — izahat Vermiş ve: — Bu seri netice üzerine hemen ikinci kısım istikrazı da millete arzedeceğim. De- Miştir. Paris, 13 (Radyo) — İstik- raz fevkalâde rağbet kazan- Miş ve öğle vakti gişelerin Pek çoğu kapatılmıştır. Bay Blum, Vensan Oryol Ve sair ricalin bir içtimaında Matbuata beyanatta bulunmuş Ve maliye bakanı matbuatla Fransız'lara teşekkür ederek: “Sekiz saatte bir istıkrazın hâyle birkaç defa fazla olarak atılması çok zamandanberi görülmemiş bir hâdisedir.,, İstikrazın ikinci kısmı, salı Bünü satışa çıkarılacaktır. Paris, 13 (A.A) — Maliye hazırı müdafaa istikrazının beş Milyar franga baliğ olan ilk tertibinin dün saat 17 de ka:- Yıtları kapandığı zaman hemen milen satılmış olduğunu be- Yan etmiştir. İkinci “tertip tahvillerin ge Salı günü satışa çıkan- "Ntı zannedilmektedir. Bun- ların kiymeti iki buçuk mil- Yara baliğ olmaktadır. Paris, 13 (A.A) — Reisicu- Mur Bay Lebrun radyo - ile Fransız milletine hitaben bir Tutuk söylemiş ve bunda milli Müdafaa istikrazı, milli birlik lehinde beyanatta ve bir “Sergi Mütarekesi, yapılabilmesi için mücadelelerine ve siyasi Mitinglere fasıla verilmesi tav- Siyesinde bulunmuştur. Reisicumhur bu- istikrazın Memlekin zaruri olan teslihatı Fi.'l lâzım olan parayı temin kin aktedilmekte olduğunu letmiştir. Bay Lebrun demiştir ki: — Hükümet büdçe muva- Zenesini, iktısadi kalkınmayı Ve masrafların - tahdidini ta- akkuk ettirmiye azmetmiştir. D'İer taraftan kambiyonun Tman altına alınması, istikraza İştirak edecek olanlara tam bir iyet temin eylemektedir. ANADOLU Günlük siyasal gazete Sakip ve Başyazganı ullaydar Rüşdü ÖKTEM İmumi neşriyat ve yazı işleri * Hamdi Nüzhet Çançar üt İsmir İkinci Beyler ıokısı G Halk Partisi binası içinde ı"dıııı: İzmir — ANADOLU *ltfon: 2776 — Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ 1200, alü &; 700, üç aylığı 500 kı!ııı'ı%(ur. e memleketler için senelik ücreti 27 Hradır Yallığı Her yerde 5 kuruştur ş - İstikraza iştirak edecek olan- lar ayni zamanda hem iyi bir iş görmüş hem de vazifelerini ifa etmiş olacaklardır. Reisicumhur sözüne devamla: -Memleket 1926 senesinde Poincare'nin davetine icabet ettiği zaman milli kalkınma tahakkuk etmiş idi. O zaman- ki müşkülât şimdikilerden çok daha ciddi idi. Mali müşkülât yalnız harp, haraşarat ve iktı- sadi inhitatın değil ayti za- manda ortaya yeni bir takım teslihat yükleri — çıkmasının mahsulüdür. Ecnebi memle- ketlerde yapılmakta olan umu- mi silâhlanma karşısında kara deniz ve hava kuvvetlerimizin takviyesi bir zarurettir. Pro- gramımız metod dahilinde tatbik olunacaktır. Hükümetin tatbikine karar vermiş olduğu tedbirler yeni istikraz tahvil- lerinin piyasaya müsaid şart- lar dahilinde çıkarılmasını te- min edecektir. Diğer taraftan kambiyoya müteallik zaman- lar kaçmış olan sarı madenin ve sermayelerin Fransa'ya dön- mesine medar olacaktır. Bay Lebrun Fransız mille- tini — milli birliğe ve sükün içinde yaşamağa teşvik etmiş ve yakında açılacak olan beynelmilel — serginin açmış olduğu —mes'ud ihtimallerin esasliı unsurlarından biri mü- dafaa unsuru olan mutasavver tedbirlerin tahakkuk etmesini temin eyliyeceğini söylemiştir. Federasyonreisi istifa etti. İstanbul, 13 (Hususi muha- birimizden) — Futbol fede- rasyonu reisi Bay Sedat Riza, prensib meselecinden istifa et- miştir. Yerine federasyon reis muavini Bay Nasuhi geçecek- tir. Bay Nasuhi, yakında; İz- mir'e gidecek ve spor işlerini tetkik edecektir. Bilhassa İz- mir'deki spor kulüplerinin lâğ- vile hepsinin üç kulüp halinde fbirleştirilmeleri meselesi üze- rinde meşgul olacaktır. Venedik Kanallarında münakalât durdu. Venedik, 13 (Radyo) Şiddetli bir meddicezir hase- bile Venedik kanallarında mü- nakalât satlerce durmustur. Kros şampiyonası 28 Mart'ta yapılacak İstanbul, 13 ( Hususi ) — 28 Mart'ta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Balıkesir ve İzmit atletleri arasında; Türkiye kros şampiyonası yapılacaktır. Mesafe beş bin metredir. Tıb Fakültesinin yıldönmü. İstanbul, 13 ( Hususi ) — Tıb Fakültesinin yıldönümü, yarın (Bugün) merasimle kut- lulanacaktır. Almanya- Portekiz Hava münasebetleri Lizbon, 13 (Radyo) — Liz- bon'da Almanya-Portekiz ha- va münasebetleri hakkında bir uzlaşma imzalanmıştır. a buhranı Arkadaşımız Abidin Dave- r'in, “Cumhuriyet,, te bir fık. rasını okudum: Istanbul'da İstiklâl marşının notasını bulmak - imkânsızmış. Arkadaşımız, devlet matbaa- sının bu işi yapmasını tavsiye ettikten sonra: — Dünyada, herşey aklıma gelirdi amma, İstiklâl marşı notası buhram - olacağı - hiç aklıma gelmezdi. Diyor. Yerden göğe kadar haklı olan bu hayret ve ıstı- raba, gene İstiklâl marşı üze- rinde, söylenecek pekçok söz vardır: 1 — İstiklâl marşını beğen- meyip çekiştirenler var.. 2 — Bu marşı, nota ile her hangi bir musiki âletinde çal. mak ve dinletmek kadar, bunu her Türk'ün bilmesi lâzım iken münevverlerimiz bile bilmiyor. Geçenlerde de yazdım ve bu- gün de ısrarla tekrarlıyorum: Münevverler, bu marşı bil- miyorlar.. Evvelâ birincisini ele ala- hm: Bu beğenmeyiş, Nurullah Ataç'ın Akif'e karşı açtığı, daha doğrusu “Akif şâir 'de- gildir, nâzım da değil, hiçtir, şeklinde tecelli eden tenkid içinde patlak veriyor. Türki- ye'de tek kimse, bu marşın güzelliğinde, tarihi kıymetinde ve içinden fışkırdığı bir mil- letin o günlere aid telâkkisin- de en küçük bir tereddüd ve şüpheye düşmemişken Nümmlz lah Ataç, tenkidinin cephesin: de herhangi bir gedik açılma: ması için İstiklâl marşını da kalemine taktı. Akif'in sanat ve vicdan hayatı. hakkında evelce söylediklerimizi tekrar edecek değiliz. Çünkü mev- zuumuz başkadır. Fakat Nu- rullah Ataç, İstiklâl marşım beğenmemekle halk ve millet parçaları ile asıl şür — arasın- daki büviyet ve ifade farkını unutmuş — oluyor.. - Elbette ki şiir başkadır, böyle marşlar da başka.. O marş ki, tesadüf ettiği en mücadeleli ve ıstırap dolu memleket günlerinin ru- hi isyan ve ıstıraplarının en kudretli ifadesidir. Onu halka verebilm-k için, şiirin ideal san'at ölcülerini mi esas tut- mak gerekti? . Böyle birşey olabilir mi? Dahası vâr: Falan yerde, eski Türk mi- marisinden kalmış herhangi bir parçayı, — Bu iptidai birşeydir, bu- günkü Türk mimarlığı ve mi- marlık — san'atı, çok — parlak eserler veriyor. Binâenaleyh bunu yıkmalıdır! Diyen çıkmış mıdır? Yoksa, bilâkis “Onu muhafaza ede- lim, mi deniliyor? Gelelim ikincisine: Arkadaşımız Abidin Daver- le biz de beraberiz. İstiklâl marşı notası üzerinde buhran doğabileceği hiç hatrımıza gel- mezdi. Fakat içinde yaşadığı- mız ve yaşamakta olduğumuz daha kuvvetli ve utanç verici bir buhran vardır ki, yalnız İstanbul'da ve hattâ kütüpha- nelerde değil, bütün Türkiye- de, hattâ kalbur üstünde du- ran münevverlerde bile ara- zına rast geliyoruz: arşı Musevi'ler ve Türkçe Bay Naum Gazetemizin, Musevi vatan- daşların Türkçe konuşmaları ve cemaat hayatını, teşkilâtını dağıtarak milli bünyemize ka- rışmaları mevzuu üzerindeki anketi muhitimizde büyük bir alâka ile karşılanmıştır. Biz bu mevzuu, çok temiz bir fikirle ve bizim gibi Türk tabiiyetinde olan Musevi va- tandaşların — artık tamamen bizimle beraber olmaları gibi bir emelle kavramiş bulunuyo- ruz. Herhangi bir mülâhaza- vın, bu harekette yeri yoktur. Biz. bu suretle, hem — milli gürürün — tatmin edileceğini, bundan iyi neticeler alacağını ve onların da bugün nail ol- dukları saadet ve refaha tama- men istihkak kesbedeceklerini duşündük. Bu meyanda, Musevi — va. tandaşların — fikirlerini de al- mak istedik, Çünkü hatıra- mızda yanılmıyorsak, bundan yirmi beş sene evvel İzmir gazetelerinde Milâslı Bay Gad Franko “ Avukat Bay Gad Franko , imzasile bütün Mu- sevilere Türkçe konuşmalarını tavsiye eden yazılar çıkmış ve hattâ bundan memnun olan Türkçü Bay Necip üstadımız da “ bravo B. Gad Franko . başlıklı bir yazı ile buna ce- vap vermişti. Anket üzerinde temaslar yapan muharririmiz Esnaf ve Ahali bankası eski müdürü B. Nauma — mürocaat — etmiştir. Muharririmiz intibalarını şöyle anlatmaktadır: — Tesadül, B. Naum ya- nında B. Gömel ve Karataş Musevi mektebi müdürü Bay Hasan da vardı. Bundan mem- nun kaldım. Belki onları da dinliyebilecektim. Bay Naum fikirlerini şu suretle ifade etti: Bizce bu — mesele, çok- tanberi halledilmiştir. Hükü- met bu işi kökünden koparıp atacaktır. Bunun içindir ki, ev- velâ Türk harflerini kabul et- miştir. Türk harfleri, hem (Fo- netik) ve hem de dilimizi, dün- yanın en iyi dillerinden biri haline koyacak ve az zaman içinde tamim edecek derecede mükemmeldir. Daha dün, mü- nevverlerimiz bile doğru dü- GEZRKLPE TER YU GNO DS TRLRDZ İstiklâl marşını bilmemek.. Hattâ ne güftesini adamakıllı biliyorlar, ne de bestesini. Buna ne buyurulur? Söylesem tesiri yok, Sussam gönül razı değil! | Orhan Rahmi Gökçe l rüst okuyup - yazamazlarken bugün, en bilgisizlerimiz mü- kemmel gazete okuyabiliyorlar. Yahudi'lerin Türkçe'ye biran evel alışamamaları, eski idare- nin hatalarından birini teşkil eder. Bu hatayı, Cumhuriyetin kuvvetli silindiri silip süpüre- cektir. Nasılki silmektedir. Ben her sabah, kalkar kalk- maz (Anadolu) okurum. — Ya- hudi'lerin, niçin Türkçe konuş- madıkları hakkındaki son po- lemik, esas itibarile yerindedir. Yalnız şunu söyliyeyim ki, eski Yahudilerin Türkçe konuşma- maları, dilimizi bilmediklerin- dendir. Bakınız ben, her yerde olduğu gibi evimde de Türkçe konuşurum, Refikam Türkiye- de doğmamış olduğu — için Fransızca konuşurdu. Fakat, yavaş yavaş, o da dilimizi öğ- reniyor. Aile doktorumuz Bay Hulki'nin, refikamın Fransızca mükâlemesine — karşı daima Türkçe cevap vermesi, refika: mın, Türkçe'ye alışmasına se- bep olmuştur. B. Kemal Kâmil, (Yeni Asır) da yazdığı makalede: “Yahüdi'ler, mekteblerinizi apayınız,, — diyor. Halbuki, Yahudi mekteblerinin mevcu- diyet ve bekâsına sebep olan, ilkmekteblerimizin azlığıdır. İz- mir'de, daha yirmi mektebe ğ gaK ÜT ON tiyacı yüzde kırk nisbetinde temin edilsin, o zaman İzmir- de tek Yahudi mektebi ka- hr mı, görürüz. Bilirsiniz ki, Yahudiler bi- raz da hesablarını bilen in- sanlardır. Bunlar, — meccani mekteb dururken, para vere- rek çocuklarını okutmak ister- ler mi? Fakat ne yapsınlar? Çocukları sokaklarda gezmek- tense, bir cemaat mektebi açıp onları orada okutmağı tercih ederler. Bay Naum'un sözlerinin bu- rasında Musevi mektebi direk- törü Bay Hasan mükâlemeye karıştı: — Bayım -dedi- Yahudi mekteplerindeki ders program- ları, diğer mekteplerde cari programların aynidir. Ben de Karataş Musevi mektebi mü- dürüyüm. Bugün, İzmir'de lü- zumu kadar İlkmektep laçılsın, mektebimizi hemen kapatır ve anahtarlarını Kültür direktör- lüğüne teslim ederim. Bay Naum, çok iyi söyledi, bu işi zaman halledektir. Be- nim — çocuklarım, çoktanberi Yabudi'ceyi — bıraktılar. " Zira mektepte — Türk'çe, öoyunda Türk'çe sokakta, Türk'çe ko- nuşa konuşa, artık bu dille kuvvetli bir alışkanlık peyda etmişlerdir. Bu — alışkanlığı, bundan sonra hiçbir kuvvet kaldıramaz. Binâenaleyh, dil meselesi, kendiliğinden halledi- lecektir. Bay Naum atıldı: — Yalnız -dedi- kaynaşma meselesinde durabiliriz. Evet, niçin kaynaşamıyoruz? Bu hu- susta, gâzetelerin vazifeleri, hem çok ve hem de mühim- dir. İçtimat — teşekküllerimizin oltlrm Musevi münevverleri ne- ler söylüyorlar? Hata hep eski idarenindir, fakat mesele hallediliyor, diyorlar. Yahudi mektebinin mevcudiyetini şehir. deki mektebsizliğe atfediyorlar i YA e e O Y rolü mühimdir. Ben veya her FATR ' MASALLARI Bu sütunlarda okurlarımıza, ara sıra, Türk, ecnebi halk masallarından, daha doğrusu halk - felsefesini canlandıran masal ve fıkralardan vereçce: ğiz. Bunlar hem vakit geçirici, hem düşündürücü, hem de öğ: retici ve güldürücü olacaktır, Arslan ve insan Vaktile bir arslan, genç bir | mandaya saldırıyor ve onü parçahyor. Tam bu sırada eli silâhlı, beli kamalı bir haydud ormandan çıkıp, arslana: — Bana bak -diyor- ben de hisse isterim. Arslan, ona hiddetle ba. kıyor: — Eğer sen, bu haydutlü- gunla bu ve buna benzer his- seler alamayaydın sana hisse verirdim. Fakat sen haydudun bir'sinl Herşey elindedir! Diye bağırıyor. Haydut ta kaçıyor. O sırada kendi ha- linde bir adam da oradan ge- çiyormuş. Vaziyeti görüp kor- kuyor, bir kenara çekiliyor. Fakat arslan önun farkına va- riyor. Tath bir sesle: — Gel, diyor, benden kork- mal. Bu mandadan sana bir hisse ayırıyorum.. Çünkü sen, haydud değil, kendi halinde bir adamsın! Arslanın âlicenaplığını dü- şünmekle beraber, bunu hayata da tatbik ediniz, bakalım öy- le midir? hangi bir kimse, ne milletten olursa olsun, davet edilmedi- ğgim bir kulübe ne giderim, nede o kulübün azası olurum. Fakat çağrılırsam, yahud da birkaç arkadaşım - tarafından teşvik edilirsem, gitmemekte hiçbir. zaman israr etmem, Edersem. — içtimai bir kusur işlemiş olurum. İzmir de 1se, öyle kulüpler de pek mebzul değil. Bence, kaynaşıma mes'e- lesi de, içtimai kulüplerin ço- galmasile mükemmelen temin olunabilir., Eski ve tecrübeli bir zat olan B. Gomel'in de fikrini anlamak - istiyordum. Fakat, ben sormadan kendisi söyle- meğe başladı ve: — Hüâlâ -dedi- unufamam! Eskiden Yahudiler çok ağır muamelelere maruz — kalırdı. Rum'lar, Ermeni'ler, yahudi unsurunu yıldırmışlardı. Hattâ Manisa'da, Yahudilerin, toplu- ca ikâmet ettikleri hanlar, da- ha güneş batmadan kapılarını sımsıkı kapatırlardı. Şimdi ne o milletler var, ne de eski devrin fena idaresil! Yepyeni bir Türkiye. Hep müsavi mu: ameleye mazhar oluyoruz. Bi- naenaleyh, sevişmemek ve kay- naşmamak için hiçbir. sebep yoktur ve olamaz. Yalnız im- kânları hazırlamak lâzımdır.,, Bu fikirler fena değildi. Fa: kat bazı aksak cihetleri de vardı. Maamafih bir hüsnüni- yetin mevcudiyet ve uyanışi da maksad için bir kârdır sa- nırim. Güneş T1,59 6,08 12,23 3i ikinci. 9,29 15.43msak 10,20 4,