4 20/2/937 Paris, 19 (Radyo) — Havas tamamen neticesiz kalmıştır. ihtilâlciler galebe çalmışlardır. eylemişlerdir. Vekiller bulundular İstanbul, 19 (Radyo)—Şeh- rimizde bulunan Vekiller, bu- gün Dolmabahçe sarayına gi- derek Başvekili ziyaret etmiş- lerdir ve Atatürk'e arzı tâzi- matta bulunmuşlardır. Büyük Şef, bugün şehirde bir gezinti yapmışlar ve Filor- ya'ya kadar gitmişlerdir. İstanbul, 19 ( Hususi ) — Naha Vekili B. Ali Çetinkaya ile İnhisarlar Vekili B. Râna Turhan, bugünkü Ankara eks- presile şehrimize gelmişlerdir. Resmi gazete Dört dil üzerine çıkacak İstanbul, 19 ( Hususi ) — Resmi gazete, Hazirandan iti- baren Türk'çe, Fransızca, Al- man'ca ve İngiliz'ce olarak dört dil üzerine neşredile- cektir. B. Şükrü Kaya Ankara'ya dönüyor İstanbul, 19 (Radyo) — Da- hiliye Vekili Bay Şükrü Kaya, Halkevleri merasiminde bu- lünmak üzere yarın akşam Ankara'ya gidecektir. Bay Tahsin Uzer'e ameliyat yapıldı İstanbul, 19 ( Hususi ) — Çüncü umumi müfettiş Bay Tahsin Uzer'e burada birame- liyat yapılmıştır. Karaya oturan vapur Atina, 21 (Radyo) — İtal- Ya bandıralı (Eridon) vapuru, unan adalarında karaya otur- Muştur. Bu hadise esnasında Mürettebattan - bir kişi öl- Müştür. Yunan — hükümeti, vapuru k"'lırıııık için — romorkörler İ"ndermışlır ANADOLU Cııınlül: nyıııl gazete hip ve başyozganı LHıyd.. Rüşdü ÖKTEM Mumi neşriyat ve yazı işleri Talllürü ; Hamdi Nüzhet Çançar ıa"*hımd ğmıı İkinci Beyler sokağı — Halk Partisi binası içinde mallgraf: İzmir — ANADOLU *lefon: 2776 — Posta kutusu 405 Yü ABONE ŞERAİTİ 3& 1200, altı aylığı 700, üç Yab; aylığı 500 kuruşt ancı memleketler için senelik e ücreti 27 liradır yerde 5 kuruştur - K bışvckıl Mıı.uıkı ile g İspanya'da'dünkül| vaziyet ' % E'İ Ihtilâlciler, milislerin 16 tayyaresini düşürdüler Ajansı muhabiri bildiriyor: YJarama) cebhesinde milis kuvvetlerinin yaptıkları hücum, İhtilâlciler, (Arganda) ve (Morana dö Tatajona) cebhelerinde yalnız top ateşi ile iktifa etmişlerdir. (Aragon) cebhesinde milislerle yapılan hava muharebesinde Bu cebhede beş ve Madrid âfakında da 11 milis tayyaresi düşürülmüştür. Franko kuvvetleri Valânsi yolunda da (Sudat Real) kasaba- sını ağır surette bombardıman etmişler ve mühim hasarat ika İhtilâlciler; milislerin (Zarama) cebhesinde yaptıkları şiddetli hücumu akim bıraktırmak için Madrid üzerine yüklenmişler ve Üniversite mahallesinde büyük zayiat verdirmişlerdir. Atatürk nin tazimat telgrafına cevap verdiler. Ankara, 18 (A.A) — Ati- na'da toplanmış olan Balkan antantı ikinci matbuat konfe- ransı reisi Papadakis Reişi- cumhur Atatürk'e aşağıdaki telgrafi göndermiştir. Atina'da 15 şubat 1937 de toplanan Balkan antantı ikin- ci matbuat konferansı işlerine başlanmadan — evvel Balkan antantı milletlerinin kardeşçe dostluğu — davasının yüksek hâmisi olan ekselânsınıza en derin *hürmetlerini arzetmeyi kendisine ilk vazife bilir. Reisicumhur Atatürk — aşa- ğıdaki telgrafla cevap vermiş- lerdir. B. Papadakis Balkan antantı ikinci mat- buat konferansı münasebetile gönderdiğiniz telgraftan çok mütehassis olarak - hararetli teşekkürlerimin kabulünü ve konferans azasına tebliğini rica eder ve mesainizde tam bir bir muvaffakıyet elde etmenizi temenni eylerim. Fransa Âyanı Almanya'nın müstemleke talebile meşgul olacak Paris, 18 (A. A) — Âyan meclisi ticaret encümeni Al manya'nın müstsmlekâta aid metalibi ile alâkadar olmak üzere iptidai maddelerin ye- niden tevzii meselesi hakkında derin tetkikat icra edilmesine karar vermiştir. Âyandan B. Jean Bose bu mesele için mazbata muharriri tayin olunmuştur. Tahrikât yolule B(!yuk işleri elde etmek istediler. Belgrad, 19 (Radyo) — Alman kapitalistlerinin, Yu:- goslavya'da büyük sanayi iş- leri yapmağa karar verdikleri ve fakat iyi karşılanmadık. larından siyasi tahrikâta baş- ladıkları anlaşılmış ve âlet olan bir şebeke yakalanmıştır. Bay Göting Ava devam ediyor Varşova, 19 ( Radyo ) — General Herman Göring bu gün Biyeloviç'ten ayrılmış ve Kont Potoki'nin malikânesine gitmiştir. General Göring burada da ava devam edecektir. Mareşal Riç Smgli bu ak- şam Biyeloviç'e gelecek ve Arab'lar Yahudilere karşı cihadı- ekber ilân ediyorlar İstanbul, 19 ( Hususi ) — Arab âleminde; Yahudi'lere karşı sonsuz. bir kin beslen- mektedir. Arab'lar, Yahudi'lere karşı cihadı ekber ilân edecek- lerdir. Suriye heyeti Paris sefirimizi ziyaret ettiler. Paris; 19 (MÂ) — Suriye Başvekili Bay Cemil Mardam ile Suriye Hariciye Nazırı Bay Sadullah Cabir'i Türkiye bü- yük elçisi Bay Suat Davaz'ı ziyaret etmişler ve kendisi ile dostane bir görüşme “yapmış- lardır. Atatürk'e arzı tâzimatta (Balkan matbuat kongresi- Belgrad’a döndüler Bay Antonesko yarın! Bükreş'e gelmiş bulunacak Belgrad, 19 (Radyo) — Baş- vekil Bay Stoyadinoviç ile Romanya hariciye Nazırı Bay Antonesko, bugün öğleden sonra Semplon treni ile Ati- na'dan Belgrad'a gelmişler ve istasyonda merasimle karşılan- mışlardır. Romanya hariciye Nazırı bu gece Belgrad'da kalacak ve yarın sabah hareketle Pazar günü Bükreş'e muvasalat etmiş bulunacaktır. Sofya'da tevkifat İstanbul, 19 ( Hususi -) — Sofya, zabıtası, Makedonya komitesine bağlı iki gizli grub meydana çıkarmış ve birçok kimseleri tevkif etmiştir. * Gazetecilerimiz Yunanistan dahilinde seyahat ediyorlar Belgrad, 19 (Radyo) — Yunanistan hükümetinin daveti üzerine “memleket dahilinde seyahate çıkmış bulunana Tüik gazetecileri gezilerine d:vırn etmektedirler. Rusya, bir büyük adam kaybetti Moskova 19 (Radyo) — Sovyet Rusya ağır sanayi ko- miseri Bay Ordjonikidze sek- tei kalpten ölmüştür. Mütevel- fa 1886 da doğmuştur. Japonya'da milli müdafaa mes'elesi. Tokyo 19 (A.A) — Mecli- sin bugünkü toplantısında iki muhafazakâr grup olan milli birlik ve Tohokai teşekkülle- rinin reisleri Hayasi kabinesi” nin müstakbel siyasetine iti- matlarını bildirmişler ve Milli müdafaanın takviyesi lüzumu- na işaret etmişlerdir. Büyük faşist meclisi 1 Marita toplanıyor.. Roma, 19 (Radyo) — Bü- yük faşist meclisi 1 Martta toplanacak ve ağlebi ihtimal milli müdafaa ve İngiliz silâh- lanması üzerine müzakeraltta bulunacaktır. Kostümlü balo Verem Mücadele Cemiyeti- nin yıllık kostümlü balosu, bu akşam İzmir Palas salonların- da verilecektir. Balonun eğ:- lenceli ve güzel geçmesi için lâzımgelen - tedbirler alınmış, iyi bir orkestra temin edil- miştir. İzmir'in tanmmış - aileleri, baloya iştirak için milli kos- ANADOLU '_ğ,%%&/gm Altın! Et Fiati.. Bunu bile münakaşa ve ted- kik ederken, bir garib mantık tezadı içinde yuvarlanıyoruz. Bir vakitler, şehirde et fiati asgari bir seviyeye düşmüştü. Şehirli memnundu. - İstanbul gazetelerinden bazıları da im- renme dolu bir ifade ile bunu sütunlarına geçiriyorlardı. Düşünen, meyus olan, ıstı- rap duyan, yalnız. bir. kısım halktı: Köylü ve hayvan, sahipleri ! Sebebi mi? Çünkü bu gayri tabil ucuz- luk, köylümüzün yaşamak ve başını şiddetle sıkan ihtiyaç ağrısını gidermek için, her ne bahasına olursa olsun, nunu, keçisini, haşerat koyu- sığırını, man- dasını satmasından ileri geli- yordu. Bunun nesine sevinilir, nesinden zevk alınırdı? Şehir ve köy menfaatleri arasında belki tezad da vardır. Fakat en doğru olan şey, hakikati anlamamak ve kavrayamamak: tı. Şimdi de vaziyet ber akistir. Et fiati fırlıyor ve şehirler- de telâş vardır. Fırlayışta öyle bir scbep te gösteriliyor.ki, bunu, memle- ketin vaziyet ve istikbali na- mına bir müjde, bir saadet olarak telâkki etmemiye im- kân yoktur. Diyorlar ki: — Köylü buyıl kazandı ve bu itibarladır. ki, hayvanını, haşeratını satmakta nazlı dav- ranıyor.. Temenni edelim, hep be- raber temenni edelim ki, bu böyle olsun ve sebep, sadece bundan ibaret bulunsun. Hat- tâ bütün şehirlilerin bir müd- det eti bu kadar bahalı ye- mesine ve hattâ hiç et yeme- mesine rağmen!... Köylünün şehir piyasasına hâkim olması devletçe takibedilen ve ismi henüz konmamış olan en bü- yük prensip ve davadır. Köy- lü, en merhametli, en âdil bir babadır. Kazanınca, şehirdeki evlâdına vermesini bilir, bun- dan hiç şüphemiz — olmamalı- dır. Fakat şehir öyle bir ev- lattır ki, “kendisine bağ ve- ren babasından — bir çiltim üzümü esirgeyen,, insana ben- zer. Binaenaleyh, et fiatinin fır- laması, hakikaten bu sebebe istinad ediyorsa, beyhude te- lâş etmiyelim. Bilâkis köylü de kendi işine ve servetine tamâamen sahip olabilmek ve bunları, herhangi bir yöksul- luk devresinde, mutavassıt be- zirgânların kucağına ölü ba- hasına atıvermek — felâketine karşı kuvvetli bulunmak gibi bir vaziyet doğduğunu düşü- nerek müteselli olalım,. Çün- kü, köy ağacının meyvası, şe- hire çabuk iner.. Yoooook, eğer hakikaten sebep böyle değil de, hayvan haşeratın köyde mübayaa fiati ile şehir piyasalarındaki fiati arasında fark varsa, o takdir- de köyden gelib — midemize giden bir lokma etin içine, şunun, bunun ihtikâr mikro- bunun bulunduğunu da - bil. meliyiz ve, bütün şiddetimizle ,lnücıdıle açmalıyız. Çocuktum, Nazilli'deydim. Dişim ağrımış- tı. Babam elim- den tuttu. Be- ni, avuç içi ka- dar bir berber dükkânına sok- tu. Kapının sağ tarafında üstü haşırlı bir pey- ke vardı. Beni oraya oturttu- —Ş lar. Babam ber- - | bere bir "göz işareti — fırlattı. Berber, ağzımı, karşı dıvar- daki küçük pencereye doğ- ru çevirdi. Artık beni oyala- mağa başlamıştı; — Hay yaramaz diş hayl.. Demek ki küçük beyi rahat- Diş tabibi Ali Halim sız ediyor hal Biz de o maska- rayı, şöyle bir ucundan tutub tereyağından kıl çeker — gibi alıverelim de görsün.. Çocukluk bu; inanmışım ben- de.. Ağzımda madeni bir tıkırtı oldu. Ağrıyan dişim, iki demir parçasının arasına girdi. Berberin kocaman, kıllı, varyosa benziyen eli sıkıldı. Yüreğime dökülen bir acı ile: — Ooooool... Gaaaaaal Diye bir çığlık attım. Dana bağırması gibi birşeydi bu çığlık.. Diş çıkmıştı ve berber, onu, bir kale fetetmiş muzaf- fer gibi, evire çevire gösteri- yordu. Ben dururmuyum, fer- adı basarak sokaklara daldım.. lâlâ unatmam onu! Şimdi, diş tabibi dostum Ali Halim'le konuşurken o da- kikayı hatırlıyarak — ürperiyor- dum. Fen, dev adımlarile yü- rüyor. Şu modern ve zengin muayenehanc ile o berber dük: kânı arasında, sanki asırlara baliğ olan bir tarih yatıyordu. Dostum, ziyaretimde birşey sezer gibi olmuştu: — Kahve söyliyeyim mi? Diye sordu. — Yok, mersi -Dedim- be- nim hatırıma birşey geldi de onu soracaktım. Devlet, mem- leketteki altını harice çıkar- mamak için çalışırken, şimdi harıl harıl mezarlığa altın ta- şıniyor: — Anlamadım.. — Canım, şu dişlerde kul landığınız altınlar ne oluyor? Onları, ölünün ağzından sö- küp almıyorlar ki... — Bııılın, ölüyü leıı:şır Bir zocak!uk hatırası ar, ölü dişinde me- zara gidiyor!.. j Mekteb çocuklarının yüzde doksanının dış!erı ledavıye muhtaç... Diş çektırmekte erkek kadın- — dan fazla korkar ve sinirlenir. ; Eskıdeıı diş böyle çckılırdı Sayfa 3 zında altın diş varsa hepsini söküp çıkarmalı ve altını me- zara göçetmekten kurtarmalı, diyorlar. Amerika'da bazı hir- — sızlar, mezardaki ölülerin altın dişlerini söküp çalıyorlarmış. Hattâ bir kızcağız, dişi sökü- — lürken &dirilmiş. Ne dersin — doktor.? Güldü.. Başını salladı: — Hakikaten -Dedi- evet, altın mezara gidiyor. Fakat büna aâaid çareyi, memleketin servetini muhafaza ile alâka- — dar olanlar daha iyi takdir ederler. — Dişlerde altın ve plâtin- den başka madenler kullanıp ü ucuz ucuz diş değil, iş yapan- lar varmış!... — Evet, var. Bunu satanlar da bol bol “Zararsızdır, ayni, kuvvettedir, — diyorlar, fakat, rafile, ben bu kanaatte deği- lim ve kendi hesabıma, altın ve plâtinden başka hiçbir şey kullanmam.. Kapı çalındı. Bir hasta gel- — miş. Hem de kadın.. Mülâkat kesildi. Fakat bereket versin ki, küçük bir tedavi imiş, çar- çabuk gitti. — Şey -Dedim- doktor, diş çıkarılışında ve tedavisinde en fazla erkek mi korkar, kadın mı?. — Erkek daha fazla sinir- lenir, daha fazla korkar.. — Peki, hangisinin dişi da- ha fazla çürür?. — Kadının.. Sebep de; ge- — beliğinde çocuk kemiklerinin teşekkülü esnasında dişlerin — zayıf düşmesidir. — İlk insanların dişleri na- sıl tedavi görürdü.? — İlk insanlarda diş, hiç şüphesiz ilk defa bünyenin — kuvveti ile mütenasip olarak, sağlam kalırdı, — çürümezdi, Çünkü bünyenin tesirleri bü- — yüktür. Şimdi bile, herhangi — Sonu 4 ncü sahifede — TAKVİM İ Rumi - 13553 | Arabi-1355 Şubat 7 Zilhicce 8