solduyruyor. — Spor bunun için gençlere mâkul, makbul, temiz bir — meşgale oluyor. Onların miza: | İdy Ü ter, mizaç ve fikir ile alâkası Yazan: Selim Sırrı Tarcan Spor medeniyet ovalarını sulayan berrak bir nehirdir ki membatı doğruluk ve cesa- ret olduğu için yalan, hile, fütur onun sularını bulandırır. Evet, spor bir doğruluk mektebidir. Yalan orada ba- rınamaz. Ben iki metreden aşarım. Ben hız alarak - altı metre atlarım, ben on iki sa- niyede yüz metre koşarım! Ben elli kiloyu bir elle kal- diririm! Bü gibi iddialarda bulunan bir kimsenin sözleri- 'nin sıhhatini haber veren öl- Ççü, tartı ve kronometre var- dır. Sporda insan ne başka- larını, ne de kendini aldata- bilir. Yalan ve hile bu işe sığmaz. Fütur da sporla bağ- daşamaz. Azim, sebat ve ümitle insan sporda gayesine kavuş- muştur. Spor azim ve sebatı emreder, bu iki kuvvet ümidi takviye eder, Cesaret, sporun yavaş-yavaş . arttırdığı bir melekedir. Merd- liğia en büyük alâmeti cesaret değil midir? Bir tehlike önün- de, bir felâket karşısında bir anda doğru bir karar vere- bilmek için bilgiden çok cesa- ret lâzımdır. Bir maniadan aş- mak, yüksek bir mahalden at- lamak veya mücadele sporla- rında hasımdan yılmamak, se- rin — kanlılığını kaybetmemek için güvenilecek en büyük manevi kuvvet cesarettir. Bil- hassa boks, güreş, eskrim gibi mücadele sporlarında adaleler daha kuvvetli, daha dayanıklı - bir hale gelmekle beraber asabi kuvvetler de kudretini arttırır. Bu gibi sporlarda ga- ye korkunun, tehlikenin ne olduğunu bilmemek değil, bile bile ona karşı koymak; onu yenmektir. Yalçın kayalara tır- manmak, bir küçük kotra ile yüce dalgaları aşmak, ski ta- bir edilen kar kayaklarile dik bayırlardan aşağı uçmak, has- mın yumruğundan yılmamak, en haşarı atları manilerden atlatmak, hulâsa ister insanla, ister hayvanla, ister tabiatla mücadeleye alışmak, korkma- mak, yılmamak, her eziyete katlanmayı itiyad haline ge- tirmek! İşte sporun seciye (caractere) üzerine olan tesiri budur. Sporun mizaç üzerine tesiri de çok mühimdir ve bu tesir bilhassa gençlerde çok göze çarpan, onları havaperestlikten zararlı eğlencelerden korur. Hep biliriz ki günden güne ilerliyen medeniyetin gençler üzerinde faydalı olduğu gibi zararlı tesirleri de vardır. Ro- manlar, tiyatrolar, sinemalar, kafeşantanlar, balolar, suvare- ler, dansikler gençlerin hassa- siyetini artıryor. Çabuk uya- nıyorlar, Aşk, iptilâ kalple- rinde erken yer tutuyor ve ekserisini vaktinden çok evvel gını dürüst bir yola sevketmiş- oluyor. Spor onları menhiyat- tan, vücudu takattan düşüren suüstimallerden koruyor. Spor- cu tütün içmiyor, içki içmiyor, çabuk, daha kavi, daha yük- vayı, güneşi, suyu seviyor. Bunların hepsi onun karakteri gibi mizacını da perkinleşti- riyor. Hayatında hiç spor yapmı- yan fikir adamları vakitsiz ih- tiyar olurlar. Dimağın fazla faaliyeti tesirini mutlak “sair uzuvlar üzerinde gösterir. Yal- nız kafasını — işleten adamlar çabuk yıpranırlar. Hükümet- lerin olduğu gibi beşer maki- nesinin de umumi bir büdçesi vardır. Her uzuv kendi mas- rafı mukabilinde o büdçeden hisse alır. Bu müvazeneye dikkat olunmaz da bir taraf çok alırsa, büdçe sarsılır. Fi- kir için böyle olduğu gibi vücut için de böyledir. Her işi bırakıp ta yalnız güreş eden veya boks yapan gençlerin kafası fena işler. Öyle ise bir taraftan vücudu sporla terbiye ederken, diğer taraftan fikri ihmal etmemek için her iki- sinin de kudret ve kabiliyetini istidadı nisbetinde arttırmak lâzımdır. Beşer zekâsı, yalnız fikri değil adali meharetlerde de tecelli eder. Bir zihni zekâ ibi bir de adali zekâ vardır. ir Triyaziye mes'elesini sür- atle halletmek için bilgi kadar işlek bir zekâ lâzımdır. Sureta yalnız bir. dimağa taallük et- tiği zannedilen bu fikri meha- retin inkişafına spor da hiz- met eder, Alâlde san'at sahib- leri içinde öylelerine tesadüf edilir ki bu iptidai bilgilerine rağmen çok mahir ve çok beceriklidirler. Ellerine aldık- ları herhangi bir işi yapmakta büyük bir meharet gösterirler, Onların yanında nice parlak zekâlı fikir adamları görürüz ki ameli sahada çok becerik- sizdirler. Bu hakikati anlamak için ilim ve irfanını çok takdir ettiğiniz. bir zata bir futbol topuna bir kere ayakla vur; masını teklif ediniz veya sa- dece çocukların atladığı iple atlamasını yahud da bir kü- çük çomakla bir çemberi sev- ketmesini teklif ediniz; o za- man merhametsizliği, becerik- sizliği derhal kendini gösterir. Maddi ve manevi her işte müfekkirenin — dahli vardır. Fikrimiz de — adalemiz gibi terbiye görür. Spor adaleler gibi, asâbın da, havassın da, melekelerin de terbiyesine hâ- dimdir. Bir maniden aşarken birçok şeyleri bir anda faaliyete ge- tirmek lâzımdır. Ayağın ba- sacağı yeri, maniin yüksekliği yere düşerken alınacak - vazi- yeli bir anda dimağ hesabla- mağa mecburdur. — Önceleri birçok hatalı — hareketlerden sonra adale ve veterler gibi cesaret ve meharet melekele- ri de vazifesini iyi görmeğe alışır. Hulâsa yoluyla yapılan muh- telif sporlar sayesinde genç- lerin karakteri, mizacı ve fik- ri inkişaf bulur. Hayata ken- dini böyle hazırlıyan gençler içtimat cidalde yüzde yüz mu- yaffak olurlar. İster fikre, ister bedene aid faaliyetlerde hükümran olan bir, düstur vardır. Citius, fortius, altius: daha Hariciye Vekilimiz Dr. Aras, yarın Cenevre'ye gi- diyor. Sunday Ekspres gazetesi, İngiltere, Fransa- — Başı T inci sahifede — nevrede bulunacaktır. Ankara, 14 ( Hususi ) — Hariciye vekâleti umumi kâ- tibi Numan Rifat, yarın (Bu gün) İstanbul'a gidecek ve Hariciye vekilimize — refakat ederek Cenevre'ye geçecektir. Ankara, 14 ( Hususi ) — Vekiller heyeti dün, Başveki- evvel 4,5 yap- lin hareketinden saat süren bir toplantı ANADOLU Başvekil, Fransanın son va ziyeti üzerine Cenevre'ye l lardır. 15/1/987 B O YEERARE T DA TTEETERCANLİE X BORSA Üzüm satışları Çu. Alıcı K.8. (8 146 H. Alyoti 13 50 15 75 e Ha 71 H.fAlberti 13 13 50 gitmekten vazgeçti. — (7 çer zz n 47 F. Solari 13:62$8 13 75 ae 33 K. Kâzım 14125 14125 16 J. Taranto 12 75 12 75 12 Jiro ve ş. 13 13 10 Esnaf ban. 15 15 .. b G *A 2 Ü. kurumu 22 50 22 5S0 ya uyarak Türkiye'ye İiıarşı gelemez, diyor. B ciye vekili Rüşdü Aras, Da- | elesinde İngiltere'nin, Türki- 1300266 hiliye vekili Şükrü Kaya, bu | ye'ye karşı ve Fransa ile bir- 3090650 sabah hususi trenle Ankara: “k*l’_ h“î'k"”d_imkâ" ve ihti- | İholr sntişlari dan şehrimize — gelmişler ve ' Mali yoktur, diyor. Haydarpaşa istasyonunda par ça Te aa bların | Ve aai y KS KS lak merasimle — karşılanmış- Va S k'ta bFI. 887 A.H.na. 425 475 ir kısını, Sancak'ta bulunan Hurda Ğ ç bitaraf heyetin nezdine gitmiş- Başvekil ve Vekiller, tren- | Jer ve isteklerini bildirmişlerdir. |174095 den indikten sonra hususi bir Londra, 14 (Radyo) — Bu |174982 vapurla İstanbul'a geçmişler | ayın 21 inde toplanacak olan Z. yağı satışları ve Dolmabahçe sarayına gi- | Uluslar sosyetesi konseyinde | Kilo Alıcı K BÜ derek Atatürk'e mülâki olmuş- | İngiltere'yi hariciye nazırı M. 2500 Ş. z. Galip 51 S1 mıştır. Ankara, 14 ( Hususi ) — Başvekil İsmet İnönü, Harici- ye Vekili Rüşdü Aras ve Da- hiliyo Vekili Şükrü Kaya, dün hususi trenle İstanbul'a hare- ket ederlerken yüzlerce kişi tarafından uğurlanmışlardır. Kor diplomatik arasında, bilhassa Fransız sefiri ile İn- giliz sefiri nazarı dikkati cel- bediyorlardı. Heriki sefir de Rüşdü —Aras'ı — samimiyetle uğurlamışlar ve Cenevre'de muvalfakıyet dilemişlerdir. Roma, 14 (Radyo) — Pa- ris'ten alınan bir habere göre düne kadar Türkiye ile Fransa arasında Sancak müzakerele- rinde bir değişiklik husule gelmemiştir. Türkiye Sancağın istiklâlinde, Fransa da geniş bir muhtariyet iddiasında ısrar etmektedir. Türkiye'nin Paris sefiri Su- ad Davaz'ın mezuniyetinden dönecek olan Başvekil M. Blum ile bir mülâkat yapacağı söylenmektedir. Beyrut'tan alınan habere höre Antakya ve İskenderun'da ma- hud nümayişlerden sonra sü- künet hüküm sürmektedir. Ma- amafih Antakya ve Reyhan'da bazı küçük hâdiseler çıkmak- tadır. Uluslar sosyetesi müşa- hidleri Fransız memurların re- fakatile bütün Sancağı gez- mişlerdir. Şimdi Cenevre'ye dönmek için haâzırlanmakta: dırlar. Beyrut gazeteleri “Müşahid- lerin elde ettikleri netice Türk tezi aleyhine değildir, demek- tedirler. Tevfik Rüşdü'nün bir Yunan gazetesine beyanatı Belgrad, 14 ( Hususi ) — Türkiye Hariciye Vekili Tev- fik Rüşdü Aras, Atina'da çı- kan Vradini gazetesinin An- kara muhabirine şu beyanat- ta bulunmuştur: — Türkiye hükümeti, San- cak mes'elesi hakkında Fran- sa'ya yeni bir teklifte bulun- du. Bu teklif, Fransa başve- kili M. Leon Blum'a arzedi- lecektir. Türkiye'yi pek iyi bilen Leon Blum'un, iki tara- fi da tatmin edecek bir hal çaresi bulacağını ümid edi- yorum. Biz, sulhu ve kıymetli Fran- sız dostluğunu muhafaza et- mek istiyoruz. Fakat Sancak mes'elesi, bizim için milli bir mes'ele, — Fransa içinse, bir manda mes'elesi — olduğunu unutmamak lâzımdır. İstanbul, 14 (Hususi) — lardır. Başvekil İsmet İnönü saray- da, Atatürk'ün nezdlerinde kalmışlar; diğer - vekiller de istirahat etmişlerdir. Akşam, Dolmabahçe sara- yında, Atatürk'ün nezdlerinde mühim bir toplantı yapılmış ve son vaziyet tetkik edil- miştir. İstanbul, 14 (Hususi) — Baş- vekil İsmet İnönü'nün, Sancak dâvâmızı izah için bizzat Ce- nevre'ye gitmeleri muhtemel iken, Fransa'nın aldığı son vaziyet üzerine bundan vazge- çilmiştir. Maamafih vaziyetin değiş- mesi, Fransız başvekilinin de Cenevre'ye gelmesi — muhte- meldir. İstanbul, 14 ( Hususi ) — Londra'da münteşir Sunday Ekspres gazetesi; Sancak mes- |General Göering Türki. — ye'ye de gelecek. SEealendğe aai -Başı 1 inci sahifede - cek yerleri gezmiş ve akşam da gerefine resmt bir iyafet verilmiş tir. Yarın da İtalya'nın banı yerle rini gesecek ve faşist tezabürlerin. de hanır olacaktır. Yarın akşam Ciyano da bir ziyafet verecektir. Roma, 14 (A.A) — Havas Ajansından: M. Göering'in Roma'daki ikameti halende tamamen hu:- susi mahiyette gösterilmekte- dir. İtalyan gazeteleri neşret- tikleri programda Sigi veya Venedik sarayında - hiçbir zi- yaretten bahsetmemekte ise- lerde birincisi daha bugünden vaki olmuştur. Cereyan edecek görüşmeler) hakkında salâhiyetli hiçbir işar mevcut değildir.| M. Mussolini'nin'protokolda> derpiş edilmediği halde M. Göering'i bizzat karşılamak istemesi M. Göcring'in karşı- lanmasına dostane bir husu: siyet mahiyeti verilmek isten- diğini göstermektedir. Roma, 14(AAT M Göering Meçhul asker âbidesi. ve faşist ölüler mezarlarını ziyaret etmiş ve müteakıben kral tarafından kabul - edil- miştir. M. Mussolini ile ilk görüş- mesi saat 12,30 da olacaktır. Roma, 14 (Radyo) — M. Mussolini, bugün iki defa ge- neral Göering'le konuşmuştur. Birinci konuşma, saat 12 den- birbuçuğa kadar sürmüş ve saat 17 de iki başvekil;tekrar en temsil edecektir. Konsey, evvelâ Sancak mes- elesini ve sonra da iptidat | Çu. Ginsi K.S. K.S. maddeleri az olan memleket- |3905 Buğday 6625 725 lerin ihtiyacını konuşacaktır. | 48 B. pamuk 50 50 53 Fransada kaçâkçılık Hükümet bu tedhiş hareketleri karşısında âciz vaziyettedir. Paris, 14 (Radye) — Cenubt Fransa'da şayanı dikkat bir vaziyet vardır. Perpinyan, Pertüs, Serber ve İspanya ile hemhudud bulunan yerlerde kaçakçılık hüküm sür- mektedir. Komünistler buralardan istedikleri gibi sevki- gyat yapmaktadırlar. Perpinyan'da müsellâk kaçakçıların tethişi hüküm sürmekledir. Hükümet bu tethiş hareketleri karşısında dÂciz vaziyetledir. Polonya Aragon vapuru Asayişini boz. Alman'larca mak istiyenler var! |Müsadere edildi. Zahire satışları Varşova 14 (Radyo) — Po- lonya adliye nazırı; Polonya- da asayiçi bozmak istiyen bir- çok ecnebilerin mevcudiyetin" den bahsetmiş ve 1936 sene- sinde Varşova'da 54 ecnebi casusun yakalandığını, siyasi sebeblerden 1500 kişinin öl- dürüldüğünü ve bin kişinin de yaralandığını, iki binden fazla silâh müsadere edildiğini söy- lemiş ve halen Polonya hapis- Cebelüttarık, 14 (Radyo)— Amiral Şer adındaki Alman zırhlısı, tatmuş olduğu Aragon adındaki İspanyol vapurunun mürettebatını bir İngiliz tor- pidosuna teslim ederek Ma- laga'ya gönderilmiştir. Aragon vapuru, müsâdere edilmiştir. hanelerinde yüzlerce tedhişçi ile komünistin mevkuf bulun: duğunu ilâve eylemiştir. Çünkü ASPİRİN seneler- denberi her türlü soğukal- gınlıklarına ve ağrılara karşı tesiri şaşmaz bir ilâç olduğunu isbat etmiştir. ASPİRİ N in tesirinden emin olmak için lütfen kasına dikkat ediniz. mar-