j WT » <D 12/1/937 General Veygand yazıyor “Bize İskenderun değil, - Tmay başkanı gencral Veygand s“"iye 'de çıkmakta olan L'ori- nt gazetesinin 1-1-937 tarihli Tüshaşında, birinci sahifenin Fransa'nın Şarki Ak- denizde en elverişli askeri üs Olarak — İskenderun'a değil, Trablus limanına — muhtaç ol- duğu hakkında bir makale heşretmiştir. Bu makaleyi ehem- Miyeti dolayısile aynen neş- Tediyoruz. * .. *“Son aylar zarfında mühim siyasi hâdiseler büyük devlet- lerin dikkatini şarki Akdenize — gektiler. -Eskidenberi İngilte- /— Fe'nin geniş müstemleke ara- tisi ile muvasala yolunu teşkil ba Etmekte olan Akdeniz, Etyop- — Yanın İtalya tarafından istilâ- — $ından sonra İtalya için de — Ayni şekilde bir imparatorluk | Yolu mahiyetini almış bulunu- | yor. İngiltere, Malta ve Ce- | belüttarık'a sağlam bir su: — Tette yerleşmiş olmayı artık “kâfi görmiyor, Kıbrıs'ta Fa- Magosta'da da iyi bir tesisata İstinat etmeyi lüzumlu adde- diyor. İtalya ise kendisinin bir Akdeniz devleti olması hase- | bile haiz bulunduğu ehemmi- yeti daima takdir etmiştir: İtalya'yı oniki adalara sürük- lemiş olan uzağı 'görürlük, onu, menfaatleri — icap ettirdikçe şarka doğru sevketmekten geri kalmamış, Trablus'tan Binga: ziye, sonra Etyopya'ya götür- Mmüş ve şarki Akdeniz'de, Ro- dos'ta, kendisine kuvvetli bir istinat noktası temin etmesine | yardım eylemiştir. Avrupa'da Alman kontrolünün genişle- mesi ile onun da kat'i bir su- rette — Avusturya - Adriyatik, veya Tuna - Karadeniz - yolu ile Akdeniz'e ineceğinin mu- ANADOLU Sahip ve başyazganı Haydar Rüşdü ÖKTEM Umumi neşriyat ve yazı işleri | müdürü: Hamdi Nüzhet Çançar — :î Günlük siyasal gazete İ| tüsrebanesi: İzmir İkinci Beyler sokağı C, Halk Partisi binası içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telefon : 2776 -- Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ 1200, altı aylığı 700, üç aylığı 500 kuruştar. — » | Yatığı | Yabancı memleketler için senefik | abone ücreti 27 liradıt | — Ha yerde 5 kurüştür çÇMİŞ müshalar 25 kuruştur. Fransız donanması — Fransa'nın lihğ_genel kur- | hakkak olduğunu gözden ka-*| Mak, şüphesiz bize de lâyiktır, Çıramayız. Şu halde istikbali doğru bir görüşle tahmin etmekte olan büyük devletlerin pasifik Okyanus'u ile alâkadar ol- maktan hiçbir zaman vazgeç- memekle — beraber -Akdeniz mes'elelerini de meşgüliyetle- rinin birinci plânına koymakta devam ettiklerini söyliyebiliriz. Fransa'nın Akdeniz'de çok mühim menfaatlere sahip bu- lunduğunu söylemeğe bile lü- zum yoktur ve herşeyden evel Fransa'nın şimali Afrika ile olan muvaslâ yollarını dikkate almak lâzimgelir. Fakat bütün dikkatinin yal- nız Akdeniz'in doğu kısmına inhisar etmesi doğru olamaz. Akdeniz, Fransa için olduğu gibi İngiltere için de Hindi Çini müstemlekesi ve Okyanos'taki arazisi için en kısa bir yoldur. Bundan başka her hangi bir Avrupa ihtilâfının - zuhurunda Akdeniz'in, merkezi ve şarki Avrupa'daki — müttefikler — ile, küçük antant ve Polonya ile faydalı bir muvasalâ yolu te- min eder. On sekiz senedenberi bu politikayı takib etmekte olan Fransa'nın herhangi bir ihtilâf zuhurunda şarki Akdeniz'de bir istinad noktası teşkil ede- cek ve bu suretle deniz kuv- vetlerini orada tutabilmesini mümkün — kılmakla — beraber müttefiklerinin Fransa'dan ta- lep etmekte haklı olacakaları yardımı da yapabilmesine rayacak yer teminini düşün- memiş olması karşısında haklı bir surette hayret edilse ye- ridir. Suriye'de 1919 senesinden- beri Mandater devlet ' sıfatile yerleşmiş olan Fransa'nın bu- gün oralarda nizam ve inti- Zzamın tesisi ' ve idamesi em- | 'nî.ycı ve adaletin yerleşmesi | için insanca ve paraca yapmiş olduğu fedakârlıklar tmukabi- linde kendine hiç-bir şey te- min etmeden ve devamlı bir fayda beklemeden oraları ter- ketmek üzere bulunduğu dü- şünülürse bu hayretin ne kadar yerinde olduğu bir kat daha tebarüz eder; burada Fransız kültür ve lisanına karşı olan bağlılığı ve yurdumuza karşı gösterilen muhabbeti mevzuu bahsetmek istemiyoruz, çünkü bunlar. manda »| idaresinden çok daha evel muallimlerimiz, Misyonerlerimiz sayesinde te- min edimişr. Trablusşam lâzımdır.,, Kış illetimi Fransa sabık G. K. başkanının mühim bir makalesi Başka bir şey mi? İzmir — belediyesi, şu kış gününde, geniz, gırtlak ve ci- gerlerinin pis muhteviyatını, sokak ortasında ve halkın gözü önünde ağız ve burun dolusu şeklinde sağa, sola savurup boşaltanları sıkı * sıkı takibediyor ve cezalandırıyor. Bunun umumi sıhhat ve bele- diye varidatı aoktasından yük- sek isabetini takdir etmemek imkânsızdır. Çoğumuz o kadar Tâübaliyiz ve buna o kadar alışkınız ki, nezle, öksürük ve gribin de tazyiki ile, yılda birkaç defa cezalandırılabiliriz, gene uslanmayız. Hem - bizi yola getirmek, hem de bu fena vesileden Belediyenin âciz ve naçiz büdçesini kazandır- Belediyeye del. Cürmü meşhud kanunu, di- limizin küfürbazlığını zincire vururken, Belediyenin de böyle bir harekete geçmemesi, ağız ve burnumuzdaki diğer pislik- lere karşı mücadele etmemesi esasen doğru olamazdı. Ne ağızdır, ne dildir ba- yım 0? Küfürü, hakareti, kaba-saba sözleri; salyası, mikrobu, suyu, sümüğü hepsini camil! Belediye vaktile, atların kuy- ruk altına torba takmağı dü- şünmuştö,. Hani bu - gidişle, bu gibi insanların burnuna ve ağzına da birer teneke kutu asmak istenilse, itiraza hakkı: mız ve kudretimiz olmıyacak- tır. İnsan olduğumuz. halde bu kadar lâübalilik gösterir: sek, muhakeme ve şuurdan nasibi, sıhhat ve medeniyetten haberi olmıyan biçare hay- vanların Kemcraltı caddesinde kaldırımları berbat etmesine karşı hiddetlenmek — dağru- mudur? Bu arada aldın; Bizim belediye reisi, nezle içir mualiyet aşısı da getirt- miş. Bittabi hususi şekildel. Doktorlar, bunun - faydalı olduğunu, tecrübelerinden jiyi neticeler alındığını ileri sü- rüyorlar. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, şehir büdçesine bir tahsisat koyarak kış basınca bütün halkı baştan aşağı aşı- dan geçirmekte çok yerinde, çok muvafık bir tedbir - olur. bir şey haber kilde nihayet bulacağım tes- bit etmekte olan anlaşmaların imzası ve Türkiye'nin bu va- ziyet karşısında ortaya çıkar- miş olduğu İskenderun San- cağı meselesi, bu mütalealara daha büyük bir aktüalite ver- mektedir. Bu münasebetle İs- kenderun'un Suriye sahillerinin en iyi deniz üssü olduğu söy- lenildi. Biz ise teknik noktai nazar- dan birçok defalar bunun ta: mamile aksini işittik; ve de- nizciler bu körfeze girebilme- nin enginlerden gelen rüzgâr- lardan ziyade karadan esen kuvvetli - rüzgârlar yüzünden son derece tehlikeli olduğunu birçok defalar söylemiş bulu- nuyorlar. Esasen sahilin çok dar bir şerit halinde olması İskenderun'un inkişafına mani ANADOLU Büyük Şef Istanbuldate- zahüratla karşılandılar bulunmaktadır, ve az bir me- — Başı inci sahifede — işaret olmuştür. Buna karşılık olmak üzere üç bin Arap ta- lebesi sükünetle - tezahüratta bulunmuşlar ve müşahitlerin ollmönünden ellerinde Suriye bayrakları olduğu halde ve Suriye milli marşını söyliyerek geçmişlerdir. Anadolu Ajansının notu: Havas Ajansı ayni Arap nümayişi hakkındaki telgrafın- da bin talebeden bahsediyor- du. Royter ise nümayişçilerin adedini müzayedeye koyarak üç binden bahsediyor. Hiçbir çücük bir kasabada bin veya üç bin talebe dünyanın her- hangi bir tarafında olursa ol- sun pek güçlükle elde edile- bilecek bir rekor teşkil eder. Bundan da anlaşılıyor ki mev- zu bahsolan talebe herşeyden habersiz masum bir gezinti yaptırılan ilk mektep çocuk- larıdır. İskenderun, 11 (Hususi) — Sancak'daki ecnebi gazeteci- ler, daima Fransız memurları- nın nezareti altında bulundu- rulmaktadır. dört defa aşı lâzımdır, deni- lecek. Bunda da tereddüde mana yoktur. Şikemperver insan - sofraya oturunca, bir kuzuyu, bir sini baklavayı midesine — indirir. Ağzı, Lurnu pek lâübali olan- lar için de, ayni esas dahilin- de çifte nezle aşısı yapmak icap ederse, bunu yerine ge- tirmek gerektir. Şehir için böyle umumi bir muafiyet temin edildiği tak- dirde zavallı sokakların ağız ve burun pisliğinden kurtula- cağı şüphesizdir. Amma, kör- olası tükürmek ve sümkürmek âdetini bırakamıyanlar, tıpki küfretmek ihtiyacını gizli yer- lerde tatmine kalkışanlar gibi, kenarda bucakta gene marifet- lerini savuracaklardır. Bu mevzu Üzerinde ısrarla ve etraflıca yazı yazmaklığım- daki hikmeti aramak icap ederse, kariin yüksek idrak ve mantıkı hiç te zorluk çek- mez sanırım. Cebimde üç tane mendil var. Hançerem yanıyor, bur- numun içi, Firavun'un burnu üriversitesi ve hattâ İisesi ol- | mıyan önbeş - bin kişilik kü- TU L ASA MAD AMT MK B Amma bazılarına çifte, hattâ | Adana, 10 ( Hususi ) — Hatay'dan — gelen yolcular, Fransız - otoritesinin -Sancak: taki hakikt? vaziyeti saklamak Tenkit Tuhaf bir talihim vardır; is- temediğim, aramadığım halde birçok dedi.kodular benim ku- için her çareye başvurmakta lağıma çarparlar! olduğunu ve şiddetli tedbirler aldığını söylemektedirler. Sancak — Türk'lerine gelib giden — mektub ve telgraflar sansöre — tâbi tutulmaktadır. Müşahid heyete, her taraftan gönderilen — yüzlerce şikâyet mektubu ve istidalar da, ken- dilerine verilmemekte ve aley- himize sahte mektub, istida- lar hazırlatılarak gönderilmek- tedir. İstanbul, 11 ( Hususi ) — Sancak'ta büyük bir heyecan hüküm sürüyor. Son alınan haberlere göre, Antakya'da, Türk'ler'le Arab'lar arasında kanlı çarpışmalar başlamıştır. Dün ansızın — vukubulan - bu çarpışmalarda bir kişi ölmüş ve sekiz kişi de yaranmıştır. Sancak'a giden bitaraf he- yet, oradaki kardeşlerimizle henüz adam akıllı temas im- kânını bulamamışlardır. Bun- dan dolayı — Sancak ahalisi, bariz bir infial içindedir. Dün onbeş bin kişi toplanarak mü- şahidlerin ikamet etmekte ol- dukları evlerin önüne gelmiş- ler ve sancak'ın istiklâlini is- temişlerdir. Müşahidler, Türk halkımn bu haklı heyecanını ehemmi- yeti mahsusa ile kaydeylemiş- lerdir. Antakya, 11 (Radyo) — İs- kenderun ve Antakya Arab- ları tarafından Reyhan'da çı- karılan gürültüler neticesinde bir kişi ölmüş, sekiz kişi ya- ralanmıştır, Köyler ve dağlarda bulu- nan bedevi Arab'lar kamyon- larla Antakya'ya inmişlerdir. Bu bedevilerin şehire aldık- ları emirle geldikleri anlaşıl- maktadır. Çünkü Arab ve Er- meni dükkânlarının hepsi de kapalıdır. İstanbul, 11 (Hususi) — Müşahitler, Sancak'ta gördük- leri hâdiseler hakkındaki ra- porlarını verdiler. Heyet, (Kı- rıkhan)dan geçerken toplanan halkla görüşmemişlerdir. Bu- nun Üzerine kendilerine bir telgraf çekilmiş ve müşahitler geri dönerek halkı dinlemiş- lerdir. Dövmek Karataş'da Duatepe mek- gibi kaşımıyor mu, kaşmıyor!. | tebinde Avram oğlu Salvo Nedir şu kışın bize çektirdik- leri yahu?.. Çimdik bire sarp bir şekilde yükselen bir mani teşkil eden Amamus, memleket dahili ile yapılacak münakalâtın yol ve demiryolu yardımı — ile yapılabilmesini müşkül kılmaktadır. Demek - oluyor ki, Fransa ile Türkiye arasındaki müza- kerelerin ortaya koyduğu me- selelerden biçbirisine temas etmeksizin, İskenderun'un bir deniz üssü olarak seçilebil- mesinin hiçbir suretle yerinde bir iş olmıyacağını söyliye- biliriz. Halbuki Trablusşam'a ge- lince iş değişmektedir; Suriye sahilinin orta yerinde, uzak şark ile olan muvasala yolu- muzün Üstünde ve Hums'a karşı bulunan, Lübnan ve Ensariye tepeleri arasında de- niz ile Suriye'nin kalpgâhı ve Mpnl'un puSrol pipelinenin | vamlı bir anlaşma husulünü Hüseyin oğlu Fethi'yi dövdü- | günden yakalanmıştır. tası arasında biricik tabii mu- vasala yolunu temin Trablusşam.. Liman geniş ve muhalaza- hdır. Su vaziyetleri ve inmeye müsaid arazi mükemmel bir hava istasyonu — kurulmasını mümkün — kılarlar; civardaki arazi orada yapılacak tesisle- rin inkişafına ve muhafazasına müsaiddir. Trablusşam; Şarki Akdeniz- de kurulacak bir Fransız üssü için lâzım olan bütün şartları mükemmel surette haiz bu- lunmaktadır. Politikamızın tra- düsyonlarına uygun ve bu suretle hakikaten faydalı fik- rin tatbik sahasına konulması Lübnan ve Suriye milletlerinin eden iktisadi hayatını kolaylaştıracak | ve istiklâle kavuşturulmuş olan bu iki memleket arasında de- | mükemmel İşte size, “Bir kulak misa: firliği, mahsulü daha; » Birinci genç. — Yazık, çok yazık, Almanya'ya çok acıyo- rum doğrusu.. İkinci genç — Hayrola.. Ne var?. Bir felâket mi? Birinci genç — Evet - felâ- ketlarin en- büyüğül İkinci genç — Vah, vah.. “İstilât bir hastalık mı, - bir kasırga mı?. Ne öoldü Alman: lara, söyle Allahaşkına? Birinci genç — Bunlardan da fena.. Almanya'da edebi, bediü ve hertürlü tenkid yasak edildi! Bir memlekette fikir ve ruh hayatı sönerse.. Kasırga- nın, müstevli hastalıkların, hat- tâ harb felâketinin ne ehem- miyeti kalır? Almanya bir müddet sonra beşeriyet fikir âleminden dışarıda kalmış de- mektir! İkinci genç — Sadece ten- kidin yasak edilmesi bu kâ- dar büyük bir felâket midir?. Birinci genç — Bunu söy- lemeğe lüzum var mı bilmem?. Tenkitsiz san'at olamaz, tees- süs edemez. Tenkid, miyob olanların gözlüğü demektir. Halk, san'at ve bediiyatta reh- bere mühtaçtır. Tenkid halka iyiyi gösterir, iyiye ve güzele rağbeti temin eder, ayni za- | manda cumhurun zevklerile san'at dâhilerinin zevki ara- sında bir hattıvâsıl yaatır! İkinci genç — Bu kadar uzatma; bir milletin yüksel- — mesi nihayet bir tenkide mi iftikar ediyor? Münekkid de- diğin kimdir? Zevkini neden bütün bir millet zevkine teh- ber tutalım? Ne hakla, hangi vukuf ve tahsille milletin sa- ğ:kkulıklannı. kör gözlerine iki, güzeli ve iyiyi göste- Tiyorsunuz?. Birinci genç — Hayatın rehbersiz yürüyeceğine kanaat en yanlış ve geri bir kanaat- tır. yB'ırilleh'gn" her ferdi ayni dirayet ve görüş kabiliyetine, ıyııiy idıreg liy:kılmı yîtnılik olamaz. Bence tenkidsiz Al. manya, geriye doğru yol tut- muştur.. *..* Ne birinci, ne de ikinci genci tanımıyorum; belki de kendilerine bir daha tesadüf etmiyeceğim. Fakat neye in- kâr edeyim: Birinci genci çok sevdim, ruhuma çok yakın buldum. F.B. Bunun için Trablusşam' Suriye'nin ötedenberi istemek- te olduğu sahil mahrecini te- min edecek şekilde bir ser- best liman yapılması da icab etmektedir. Bu vaziyette 'Lübnan'dan küçük bir arazi parçası ayrılı- yorsa da -Ki Lübnan çok bir liman olan Beyrut'a malik bulunmaktadır- bu memleketin müslüman ve hiristiyan ahalisi arasında da güzel bir müvazene temin edil- miş oluyor ve bu suretle de bunun tatbiki çok hayırlı bir netice vermiş oluyor. Bu münakaşaya arzedilen bir düşünüş tarzından ibaret- tir; fakat bu düşünüş tarzının esası Akdeniz'de Fransız dev- leti için o derece hayati lüzum- lara istinad ediyor ki burada / arstmeyi yerinde bir kareket Sayfa $ Bi