» Leylâ ile Mecnun ü CRüÜMÜŞ ve yıpramınış ki; büyle doktordan ne ğ bi Pa se) n » ', Lekeli dişler ğ ğ ;:ğdmutın söylenmekte ve içi- Beşeriyet “ve sulh, - Leylâ ile hengi kaf dağın arkasındadır. » Ve zavalliyı, meçhal Meenon'u andırıyor, — Leylâ kimbilir Hangi demir pençeler saçlarımı çözmekte K uçurumlara doğru sürüklemektedir; bilen yok!. öşeriyet, ayağında demir çarık vo elinde üsa; diyar diyar d ; yar dolaşıyor. » Her taştan, her kurgadan, her martiden onu soruyon — Leylü'yı görem var *m diyel Gerçi — Leylâ'nın öldüğünü kimsa söylemiyor. Nüfus kaydı açık ve | SNazesi de top arabası üstünde —mozirlığa taşımmadi amma, Mocaun'a onDun rııııdc. bulunduğunu söyleyib teselli veren de yok. Mecnun'a acımamak imkânı var mıdır. Onları — hazb sontasında büyük derletler, nişanlamışlardı. — Zavallı Mecnun, ıı:mıufılı !.e_,h 'sını uzaktan bir cam arkasında gördü.. Artık ebedi ı;:ılıı ümidlerinin doğduğunu sandı. Fakat o gün, bagün, hâlâ ve bâla, tevgilinin arasına dağlar, süngüden ormanlar, dişine, turnağına hıı-_r geliklenmiş yığınlar girdi.. 'Op arabalarıma ve gökleri alay alay kartallar gibi dolduran tayyare görültülerinin arasında; ne zavallı kıvın” " , ” — Mocnun!... Mecnun nerdesin! Diye bağırdığını, ne de zavallı Mecnun'un; — Teylâ ılı v'ıulıııııııı— güne kaldı ey Cenevre! T Di: hı-ııu.. düyan var.. Bu, deamatik aşk, günden güne ümidini n..u: jest yapanı diplomat, Mecoun'a mütemadiyen kan ve hayat zerketmek stiyor. Fakat Mecnan'un takatı, mukavemeti de o kadar çü- ifa umuyar, ne meded! Huldsa, gelecek asırlar, yirminci n l v fhar yi z üel “:ı ci asrın bu Leylâ ile Mecnun'un ma- b 'n ikisi de yatab kül oldular ve murada eremediler. N Saime Sâdi Dilenciler kulübü Yugoslavya'da — Bagondina şehrinde garib bir kulüb vardır. Bu kulüb, dilenciler kulü- büdür. Kulübe girebilmek için kan- bur, sağır, dilsiz, kel, sarhoş, afyonkeş, sinirli, sar'alı olmak memleket - larda halkın dişleri lekeli aha Bu halin iklimden, t i şekillerinden, ıdı:ı'; diâ::: ara mes'üliyet atfedil- ıeheıd'gı:ı Maamafih dişlerin 1 bözan en - başlı y _nlmılstıdır. — Sicak sularda bi — Madde “Demir, dir. Flüor" su nl;nkkeblhndı"hul:ı:'n:: dıılznı_ı Tengini ve teşekkül inde bozulmasını mucib Flüor —deri, alınan sularda, ârrinl!î;ind: sularda, pınııluî'!ıve bilhassa sularda bulunur, milyon- gî.r ın:ii;lchı_ıdı Flüar bulun:n . lerin Tengini bozmı — Müktedirdir. Ki $A . Güvercin südül! Bizde elde edilmesi — Mümkün birşey ifade etmek — Dözmn geldiği vakit, “Evi " kuş südü bile vardır!, d:'rrîg: B Kuş südü var midir? Süd : _ııltılım ylı. memeli hayvanla- Tin hüsüle getirdiği bi .î,llşıddesidîr: halbut'i :ı'ıvşııcd: hin memesi yoktur; kuşl, — Bu kanaat hilâfına - ol, — profesör l:enn Binet .diyîr. ':ğ Ek ercin yuıın:tıdın çıktığı b ten, hem anasının hem de babasının südü. ( beslenir! Erkek ve dişi büvale kursaklarında husule bu gıda, tavşan südü dar mugaddidir. O kadar ki ;['ivlılueın palazı - yumurta- - Can çıktığı sırada takriben 20 ğ “z okfı“h halde bellkingün- v ğ ; 435 gnwııı olı:!: süd sayesinde K B;ı- Amhmııın işi dahal meril hriyesi - kumandan Rnylîımğoîş:ı emur olduğu filo ile Çin su- ha gitmiştir, p. -Evıı'ıde yalnız kalan madam İ canı sıkılmış ve evin- de sıcak denizlere mahsus 50 n mürekkeb bir havuz nış Ve bunlarla - vaktini € lamıştır. Mada- min eğle; j | ÜĞ ada 0a Kumandan Rolan bu haberi alınca hemen Mezuniyet iste- miş ve Amerika'ya.. K aleyhine bmmy.d"“'::f mak üzere dönmüştür. kısmı azamında olduğu gi:?ı' lâzımdır. Haydutlar kulübe girmemek- tedirler. Çünkü bunların ömrü ya firar, yahud hapis halinde geçtiğinden içtimalara iştirak edemezler. Kulübe kaydedil- mek için senede 100 frank verilir! Emsalsiz adi? bir karar! Birleşik Amerika'da, Şika- go'da Tomas Trük isminde bir şehir haydudunun — muha- kemesi görülmüştür. Bu adam cürmümeşhud halinde tutulma- mış olduğu gibi şahitler ken- disini , teşhiste tereddüd gös- termişler ve kendisi de masum olduğunu iddia etmiştir. Bu vaziyete göre haydudun beraatı kararı muhakkak de- necek dereceye gelmiştir. Fa- kat hâkim birdenbire şu ka- rar) vermiştir: — Maznun hapisanede tak- riben yirmi kilo kadar zayıf- lamıştır. Şahidler; kendisini bunun için teşhis edemiyorlar; maznunun yirmi kilo Şişman- layıncaya kadar hapisanede kalması lâzımdır. Bakalım, haydud şişmanla- dığı vakit şahidler tarafından teşhis edilecek mi?.. Ya adam- cağız zayıf kalmakta israr ederse?... Bugün doğacak çocuklar.. Güneş ile müşterinin müşte- tek tesiri sayesinde arz güzel ve müsaid bir gün yaşıyacaktır. İğ- ler müsaid ve nikbinlik veren bir bava içinde yürüyecektir. Bugün yapılacak nişanlara — gönül rabıta- ları devamlı olacaktır. Bugün doğacak çecuklar kâfi derecede teki ve çalışkan olacak- lardır. Bugüü doğacak çocuklar iyi Tüallim iyi zabit ve iyi hâkim olabileceklerdir. a ANADOLU ; —-. varr — em YEHİRHABERLERİ Kömür fiatle- — rinde yükseklik ! Bugânler;l.e. fazla kömür gelecektir.. Kömür fiatlerinin yüksekliği devam etmektedir. Havalar nisbeten iyi devam ettiği halde kömürün toptaa 6,5 ve pera- kende 8-9 kuruşt-n satılması fakir aileleri düşündürmektedir. Yaptığımız tahkikata göre açık denizlerde - fırtınanın devam etmesi yüzünden deniz yolile İzmir'e kömür de getirileme- mektedir. Evelki gün limanı- mıza gelen kömür yüklü bir kayık Karataş kömür ihraç iskelesine yanaşmış ve kömür- lerin ihracına başlanmıştır. Poyraz kesildiği takdirde ka- yıkla İzmir'e fazla miktarda kömür geleceği anlaşılmak- tadır. Yakalanan Bay- ram komünist mi? Birkaç kahvede bazı sözler sarfetmiş.. Şehrimizdeki bazı kahveler- de komünizm lehinde sözler söylemek suretile propağanda yaptığı iddia olunan kunduracı Bayram hakkındaki tahkikata adliyece devam olunmaktadır. Yaptığımız tahkikata göre Bay- ram'ın komünizm propağan- dası yaptığı ve komünist ol- duğu — söylendiğinden tevkifi icab etmiştir. Şimdi hâdise ile alâkadar bir şabidin İzmire gelmesi ve sorgu hâkimliğinde isticvabı beklenmektedir. Bu şahidin vereceği izahat, hâdisenin ha- kiki mahiyetini meydana çıka- racaktır, deniliyor. Ölüm Halkın Sesi refikimizin sa- hib ve başmuharriri Sırı Sanlı ve kardeşi M. San- h'nın validelerinin vefat etti- ğini büyük bir teessürle ha- ber aldık. Meslekdaşımızın ve kardeşinin yürek acılarına samimiyetle iştirak eder ve taziyetlerimizi sunarız. Terfi eden Haâkimlerimiz.. İzmir icra muavini hakimi Nimet Hadi, Manisa mahke- me reisi İsmail Rasim, Manisa müddeiumumisi Rifat, Aydın müddeiumumisi Etem, Aydın mahkemesi reisi Ahmed Mitat, Manisa hukuk hâkimi Galib, Söke hukuk hâkimi Ali, Bur- dur reisi Seyid Yahya, Denizli hukuk hâkimi Ali Hakkı, Uşak mahkemesi reisi Mustafa Er- dem, Muğla mahkemesi reisi Mes'ud Adliye vekâletince Ba- reme göre bir derece terfi et- tirilmişlerdir. Âyin verinde Yarın keşif yapılacak Cumaovası nahiyesinin Bul: gurca köyünde âyin yaptıkla- rında haklarında takibat yapı- lan 21 kişi hakkındaki tahki- kata devam olunmaktadır. Ya- rın müddeiumumi baş muavini Mazhar Yuca ikinci sorgu hâ- kimi Hasan Basri Bulgurca köyüne giderek âyini idare etmiş olduğu iddiaâa olunan Şeyh Halil'in evinde keşif ya- pacaklardır. O gün şahid ve maznunlar da ikinci sorgu hâ- kimliğinde dinleneceklerdir. Ziraat teşkilâtımızda'ya- pılacak değişiklikler - 'Ziraat Vekilinin ayın sekizinden sonra İzmire gelmesi bekleniyor Burnava Ziraat mektebi mü- dürü Hilmi Omay Ziraat Ve- kâletince Ankaâra'ya davet edil- miş olduğundan bugün Anka- ta'ya hareket edecektir. Şeh- rimizdeki alâkadarlara gelen haberlere göre Ziraat Vekâle- tinde toplanan zeytincilik kon- gresinde Türkiye zeytinciliğinin inkişafı için mühim kararlar alınmıştır. Bu kararlar üzerine mahsulü almak olacaktır. 8 İkincikânunda Ziraat Vekâle- tinde mühim bir toplantı daha yapılacaktır, Bu toplantıya mem- ketin diğer yerlerinden ziraat mütehassısları da çağrılmıştır. Memleketin muhtelif yerlerinde yeni yıl içimde vücuda getiri- lecek ziral teşkilât için bu toplantıda mühim kararlar alı- nacaktır. Ziraat Vekili Muhlis Erk- men'in bu toplantıdan sonra İzmir'e gelerek zirai işlerimiz üzerinde mühim tetkikler ya- pacağı haber alınmıştır. mühim bir proje hazırlanarak Büyük Millet Meclisine bir kanun teklif olunacaktır. Lâyihanın gayesi, memleke- timizde zeytin bakımını ıslah etmek ve hersene bol zeytin Suç olduğunu bilseydim hiç yaparmiydim. Belevi köyünde Arapça salâ oku- yan Raşit böyle diyor. Geçen gün Tire kazasının Belevi köyînde İsmail oğlu Raşit Labon adında birinin, vazifesi ve alâkası olmadığı halde yatsı zamanı köy camiinin minaresine çıkarak Arabça salâ verdiğini ve bundan dolayı tevkif edilerek İzmir hapishanesine getiril- diğinl| yazmıştık. Raşit hakkında Türk ceza kanununun 163 üncü maddesi mucibince Arapça salâ okumak suretile halkın dini hislerini tahrik etmek suçundan takibat yapılmaktadır. Mevkuf Raşit, Küçük Menderes nehri kurutma ve islâh işlerinde makinist olarak çalışmakta idi. Evelce İzmir'de Yapıcıoğlu mahallesinde Politika: Oniki yıllık bir fıkra oturan Raşit, ifadesinde: — Bunu kasten yapmadım. Suç olduğunu bilmiş olsaydım yaparmıydım. Demiştir. Yakında İzmir Ağır ceza mahkemesinde muhake- mesine baslanacaktır. Şahitlerin ifadelerile Arapça salâ oku- duğu sabit olmuştur. Adliyemizin bir yılı Adliye dairelerinde bir yıl içinde görülen işler hakkında istatistikler hazırlanmıştır. Ağırcezada Ağırceza mahkemesine 935 yılından 97 davası dosyası devredilmiş ve bu sene de 275 dava dosyası gelmişti. 372 dava dosyasından 261 i karara bağlanmış ve yeni yıla 111 dava dosyası devredil- miştir. Bunlardan başka mahkeme- ce itiraz vesaireye aid 330 karar verilmiş, mahkeme reis- liiinc.e 112 karar da resen çıkarılmıştır. Gelen 109 talimatta şahit- leri dinlenerek yerlerine gön- derilmiştir. Birinci sorgu hâkimliğinde Birinci sorgu hâkimliğine 935 yılından 118 dosya dev- redilmiş ve 936 da 853 dos- ya gelmişti. 971 dosyadan 907 si karara bağlanmış, yeni yıla 64 tahkikat dosyası dev- redilmiştir. Ayrıca taşradan 333 talimat gelmiş, 330 tali- matın muameleleri ikmal edil- miştir. İkinci sorgu hâkimliğinde İkinci sorgu hâkimliğine 935 den 144 tahkikat dosyası dev- redilmiş ve 936 da 802 dosya gelmiştir. 946 dosyasından 899 u karara bağlanmış, 937 ye 47 tahkikat dosyası devro- lunmuştur. İzmir mahkeme ve sorgu hâkimleri çok iyi neticeler elde etmişlerdir Bir sene içinde gösterdikleri fevkalâde gayret ve faaliyetten dolayı Ağırceza mahkemesi reisi ve âzaları ile Birinci ve İkinci sorgu hakimlerimizi tak- dir. ederiz. Kadın yüzünden Bir bekçi fena Halde dövüldü.. Büyük Gazri bulvarında uyuş- turucu maddeler İnhisarı bina- sına iki yabancı şahsın girdi- ğini gören Hasan oğlu bekçi Yaşar, bunların arkalarını ta- kibetmiş ve ayni bina kavası Hasan oğlu Osman'ın oda- sında seyyar sürtüklerden Şa- 'diye adındaki kadını görmüş- tür. Bekçi Yaşar, bu kadını dışarı çıkarmak - isteyince Os- man muğber olmuş ve Mustafa oğlu Mehmed ve Mehmed oğlu Mehmed adını taşıdıkları an- laşılan iki kişi, bekçi Yaşar'a hücum ederek dövmüşlerdir. Vak'a failleri tutulmuşlardır. Ye S A Ankarapalas Büyük bir titizlik ve inti- zamla kurduğumuz — büyük Ankarapalas otelinin kalori- fer tertibatı da bitirilmiş ve otel, artık yeni kalorifer te- sisatile —ısıtılmağa — başlan- BZ Müdüriyet Aşağıda — neşrettiğimiz bu fıkra 1924 yılı Mayıs ayında İstanbul'daki Akşam gazete- sinde, o zaman onun sahible- rinden ve şimdi bizim başya- zarımız Falih Rıfkı imzasile neşrolunmuştur. Bu fıkra bu- gün Mösyö Vienot'dan başka kime ithaf olunabilir? “Cenubta Türk kanı akıyor; yabancı zabtiye, keyfi hapisler, nefiyler, idamlar, yangın ve yağma, bir vakitler Adana'ya ıstırab çektiren facia, cenub Türklerini de kıyam ve muka- vemete sevketti. Her Türk is- tilâ ve zulüm âcısını tattığı için, cenubtaki bedbaht kar- deşlerimizin derdini pek iyi hissederiz; hududun ötesinde hergün birkaç Türk köyü ya- nıyor; kadınlar, ihtiyarlar, ço- cuklar, kafile kafile, hicrete mecbur kalıyorlar. Silâhsız bir halkı, muntazam bir istilâ teş- kilâtına karşı isyan ettiren, yuvalarının tahrib edilişi, aile- lerinin dağıtılışı bahasına onu ihtilâle cebreden sebeblerin neler olabileceğini biz pek iyi bilirir; - YYİN Fransız'lar Suriye tarafında kalan Türk topraklarına muh- tariyet vermeği taahhüd ettiler ve sözlerini tutmadılar. Bütün ihtilâf bundan çıkıyor. Sonra Fransız'lar, garbi Anadolu'dan artımış ne kadar serseri varsa hepsini zabtiye veya çete şek- linde, © bedbaht ve kimsesiz halkın arasına salmışlar, bu katillere Türk etinden ve Türk kanından intikam ziyaleti çe- kiyorlar. Harbı umuümiden evvel o saydı, bu faciayı hayretle işitir ve acaba mübalâğalı mıdir, diye tereddüd — gösterirdik. Lâkin İstanbul, garbi Anadolu, Adana sergüzeştlerinden sonra, her Türk garb devletlerinden her hangi birinin istilâ ve te- mellük siyasetinin ne olduğunu bilir. Vaktile milletler arasında o kadar sevdiğimiz Fransız'lar hakkında dahi sukütu hayale uğrıyoruz. Hiçbir vaid, ihtilâl etmiş olanları ve cenubdaki kardeş- lerinin ıstırabına — ağlıyanları teskin edemez. Cenub dahi kur- tulmalıdır. Türk'ler beş sene- dir şu hakikâti anlamışlardır- ki, şarktâ hürriyet, esir olan- lar için yalmz bir şerel ve tarih davyâsı değil, fakat bir hayat mes'elesidir. Fransa ce- nubtaki Türk'ler için bize ver- diği sözü tutmak zaruretin- dedir. Biz. Anadolu Türk'le- rinden bir kısmımı Fransa'nın resmi taahhüdüne bağlanarak, milli hududun ötesinde b raktık. Suriye'yi seksen par- çaya bölen ve her birine iyi kötü ayrı bir idare bahşeden Fransa'nın Türk - topraklara karşı bu ceberutunu nasıl izah edebiliriz. Cenub Türk'lerinin ıstırabı, bizim kalbimizi iki türlü ya- kıyor, iptida Türk olduğumuz için, sonra onları aldatmış mevkiinde kaldığımız - için... Cenub Türk'leri şimdiye kadar tahammül ettiler ise bu, Fransa ile beraber bizim de sözümüze itimad etmiş olmalarındandı. Fransa'da, umumi siyasetinde bir tebeddül beklediğimiz şu günlerde Fransız ve Türk dost- Toğunu “bulaiıd.ran müşkülâtı Fransız efkâm —umumiyesii hatırlatmak belki faydalıdır. — - 3/1/937 Ha aa