4 Sayfa 6 T Bergama Ege bölgesinin zengin bir tarih kaynağıdır. — Bir zamanlar Küçük Asya'nın — hükümet merkezi olan Ber- “ gama, bu noktadan da- en yüksek eserleri sinesinde top- lamıştır. p Taş ve lunç devrinden eser- ler veren Bergama, birbiri — Ardı sıra hemen bütün devir- — leri yaşatmış ve bugün bun- lardan izler vermekte bu- lunmuştüur. Geniş ve münbit bir ovanın üzerinde ve denize yakın bir yerde yükselmiş olan Bergama Akropolu asır- larca hâkimiyetini korurken, medeniyetin de en yüksek var- lığını yaşatmıştır. “Küçük Asya'nın bütün dert- lerine derman veren eski dev- — vin hastanesi Bergama'dadır. — Bügün “Küçük Asya'nın eski medeniyet merkezleri arasında en geniş harabesi olan ve - ayakta kalmıs en büyük bina- ları bulunan yer ancak bura- sıdır. - O hastane ki; Lokman he- — kimin —mezhebini — yaşatmış — ve Calinos hekimin kudretini — dünyaya tanıtmıştır. O büyük | binalar ki, bugün harabesi — yirtmibeş metre yükseklikte olup dünyanın hiçbir. tarafın- “da görülemiyen kadın - erkek — çift heykellerden mermer ko- Tonlarla süslenmiştir. “Bergama'nın medeniyet ba- kumundan en koca vasıfların- — dan biri de tiyatrolarıdır. 50 bin, 25 bin, 15 bin ve has- lar için üç bin, talebeler için bin kişilik tiyatroları bulun: maktadır. Dünyanın en dik tiyatrosu ile portatif sahnesi ı de burada mevcuttur. Vahşi hıyvınlırh esirlerin boğuştu- x mldugu ve sun'i gölün yapıl- — dığı tiyaâtro da tamamen mey- ı dana çıkarılmıştır. İ İşte bütün bunlar ve bunun : gıbı sayısız eserler, Berga- — ma'nın tarihi durumunu - can- | landırmakta- ve — Bergama'yı | zengin bir tarih kaynağı yap- l “maktadır. Bergama'nın bu çok önemli | vaziyetini göz önüne alan İlbay Fazlı Güleç'in Başkanlığında Bergama'da yapılan bir top- lantıda, şimdiye kadar düşü- nülememiş ve yapılması imkânı bulunamamış bir proğram tes- bit olunmuştur. İlbay Fazlı Güleç'in kıymetli l buluşlarından olan bu program | Bergama'yı yükseltmekte ve İ bir seyyah şehri yapmaktadır. Şimdiden tatbikine geçilen bu progmnın en bışlıca tarafı, Bergama'da: ESKÜLAP, sıhhat yurdu gece ) eğlenceleridir. Bu eğ- lencelerin en başında Akro- pol'un tiyatrosunda oyunlar vermek, — Bergama'nın - tarihi mesiresi olan ve milyonlarca Çam ağaçlarile örtülmüş olan kurak yaylasına gitmek, Diki- li'de deniz âlemleri yapmak İnsan vücudunu gümüş gibi yapan Bergama'nın kenarında- ki ( Güzellik İlçesi ) nde ki asri banyolar ve duşlar yap- tırmak ve burasını park haline getirmek gibi canlı -işler bu- lunmaktadır. Daha şimdiden — otelciler sıhhi ve sasri banyo - tesisatı yapmıya mecbur edilmişlerdir. Yarım kalan ( İlim evi ) nin bitirilmesi için de tahsisat istenmiştir. Dünyanın en büyük akro- polini gezmek için Berga: ma'ya gelenler 335 rakamın- daki tepeye çıkmakta güçlük çekmekte idiler. Artık bu da ortadan kaldırılmış ve tâ te- peye kadar düzgün bir yol meydana gelmiştir. Üçbuçuk kilometre uzunluğunda — olan bu yoldan Bergama ve çev- resinin en güzel —manzaraları seyredilmektedir. Otomobil ile tepeye çıkan seyyahlar, akropolin kurulu- şuna göre tepeden aşağıya doğru daha iyi tetkikatta bu- lunmuş olacaklardır. Üçbuçuk yıldır. yapılmakta olan yeni müzenin de işleri bitirilmiştir. Depolarda bulu- nan eserlerin ilmi bir şekilde tasnifi ile vücud bulan müze, Bergama'nın tarihini bir kat daha canlandırmıştır. Bu müze lokal bir müze olup, kendi koynundan çıkan eserleri gene kendi kucağında toplamış bulunmaktadır. Bergama — harabeleri açık müze halinde olduğundan bun- ların hiç bir suretle vaziyetle- rine dokunulmamış yeni müze yalnız depolardaki — eserlerle meydana getirilmiştir. Gerek müzenin, gerekse yeni yolun açılıma töreni Cumuriyet bayramında yapılacaktır. Ayın otuzuncu Cuma günü İlbıyımıı Fazlı Güleç'in Baş- kanlığında Bergama'ya 25 ki- şilik bir heyet gelecek ve açıl- ma töreni yapılacaktır. Yapıl- ması mümkün olan işlerin bi- tirilmesi için büyük bir gayret sarfolunmaktadır. Bergama, ta- rihi çalışmalarında muntazam bir program ile -yürüdükçe, dünyanın belli - başlı şehirle- rinden biri olacağına şüphe -Ege bölgesinin zengin ta|29Birinci Teşrin — rih kaynağı: Bergama. * Mayısta, yedi gün yedi gece eğlenceleri — tertip edilecek; Akropolda temsil verilecek — ve güzellik kaynaklarında yıkanılacaktır. Hepimiz biliyoruz ki bu ta- rih; yeni Türk devletinin ku- ruluşunda, milli tarihimizde önemi en başta olan mutlu günlerimizden biridir!.. Kurtu- luş savaşından sonra kurulu- şumuzun çok temelli ve özlü işlerle yürüyen seneleri, görü- yoruz ki bizi milli ülkünün, günden güne yükselen verimli yollarına çıkarıyor. Türkiye cumuriyeti, Türk dehasının alım ve verim ka- biliyetlerini hep isabetli yollar açarak ileri götürmek pren- sibile tarihine ün vermiş, da- ha da eşsiz. muvaffakıyetlerile çok ünler verecektir!.. Cumuriyetimiz tarihi, henüz kaç yıldır?!.. Asırların her türlü idaresile yıkılan, ölgünleşen bir milletin yeni baştan canlanması, hayat ve istiklâline sahip olması, siyasal ve sosyal bütün yol- lerda bir inkılâp Türkiyesi yaratması, ölgünlükten — işte sayılan şu kısa yıllar içinde hayata hattâ olgunluğa ulaş- ması nedir, ne demektir?!.. Bunlar unutulur ve ulu-orta yazılışlar, söylenişlerle geçilir şeyler midir? Değil —sahifeler, — kitaplar dolsa az.. Kafamızdan, - içi- mizden taşan heyecanı, hiçbir şeye sığdıramıyacak — kadar kuvvetli duymamız, bunu can- dan dillendirmemiz lâzıml.. Unutulmıyacak ve — unutul- maması İâzım — günlerimizin duygusu; her zaman tazc, her zaman coşkun, canlı — olmalı, kelime halinde, kılişe halinde kâğıt üzerine kalıp almış ol- mamah, hep duygululile bir şelâle gibi içden dışarı — taş- malı, aşmalı ateşi - canlılığını kaybetmemelidir!!. Hepimiz her zaman her yıl dönümünde, yeni kuruluşumu- zun tarihçesini silâhlı ve silâh- sız. zaferlerimizi batı uluslarını geride bırakan, inkılâplarımızı ayrı ayrı gözden geçirelim; muhakkak mesut bir heye- canla kendimizi alkışlarız!.. Atatürk'e, Atatürk Türkiyo'- sinin, büyüklerine bağlılığımız artsın ve ryurtta bize düşen vazifeyi yapmak kudretimiz her zaman yeni baştan can- lanırl.. Her mutlu hâdisenin de- gerleri yalnız bizzat * binnelfs içimizde kalmamalı, harekete heyecana geçerek hız göster- melidir!. Milli günleri kutlulamak adeti; biliyoruz ki, yüksek bir terbiye rejiminin icabı, millet- lerin, devletlerin istikbal için hız. alabilmelerinde çok fay- dalıdır. Yeni kültür sizde de bunu görüyoruzl!.. Gençlik; İnönü zaferini, Mu- danya — mütarekesini, — Sevr muahedesini ve bunların ehem- miyetini biliyor; halk, demir- yol, fabrika, banka, mektep, ziraat, ticaret işlerinin bun- lardaki ıslahatı görüyor. Ka- dınlıkta bütün bunlarla bera- ber aldığı seviye ile bu dev- rimin nereden geldiğini, bunun neyi gösterdiğini anlıyor, tak- dir 'ediyorl!.. Şüphe yok ki her verimde hükümetimizin yüksek idare ve tekâmülünü göstersin, alım- da da seviyeyi görüş ve biliş vardır! Bütün bunların daha ileri gitmesi, inkılâp —ve — rejimin temelleşmesi için mutlu gün- lerimizi daima yeni bir heye- ANADOLU Belçika faşistleri nasıl bir meslek tut- muşlardır? Bu, 1936 senesinin Belçika için en mühim hâdiseleri Reksist- lerin (Belçika faşistlerinin) son intihabattaki galebesi ve bu- gülerdeki şiddetli — hareket. leridir! Reksistlerin merkezi Brük- sel'de Şartrö sokağındadır; fakat ne bu merkezde Mü- nih'in mahud ve Nazi merke- zinin — somurtkanlığı, ne de Reksistlerde Nazi veya faşist huşuneti, azamet ve tahakküm hali, ne de hususi bir selâm, ne de üniforma vardır. Reksistler kendilerini şöyle takdim ederler: — Reks öyle bir hareket- tir ki kuvvet ve köklerini halk- tan almış ve Belçika'lıların umumi arzu ve temayülünün eseridir. Henüz 29 yaşında bulunan Reks lideri Leon Degrel son intihabatta bir nutkunda da: — Belçika'yı bir faşizm usul ve istibdadına sürükliye- ceğini zannetmeyiniz, Belçika, diğer memleketlerde yapılan bu gibi tecrübelere boyun eğ- miyecek kadar hürriyetperver ve müterakkidir. Biz, bir hareket, bir ruhuz, ki milletin içtimat ihtiyaçların- dan — doğmuş — bulunuyoruz! Demiştir. Leon Degrel — istikbalden emindir; “Bunun için de halka: — Bir gün gelip te kralın 29 yaşında bir vatandaşı hü- kümetin idaresi etrafında mü- daveleiefkârda bulunmak üzere davet ettiğini gördüğünüz za- man bunu harükulâde bir hâ- dise telâkki — etmemelisiniz! Diye hitabetmiştir. Leon Degrel kimdir? 29 yaşında bir hukuk müdavimi, Âilesinin ilk Belçika'lı ferdi- dir! Degrel'in babası Belçika tabiiyetine — girmezden evel Fransız idi. Bizzat Leon Deg- relde bir Fransız kızı ile ni- şanlıdır! Belçika katolik par- tisinin aleyhinde — olmasına rağmen -katoliktir. Reks, gıdııııenlırmn aley- hine bir harekettir; daha doğ- rusu parlamentarizmin — siyasi fırıldaklar addedilmesine aleyh tardır. Meb'uslardan bir kıs- mınin teşril kudret ve masu- niyetlerini — şahsi istifadeler uğrunda kullanması Reks ha- reketinin | doğmasına ve kuv- vetlenmesine en büyük âmil olmuştur. Reksistler arasında yaşlı | | can, yeni bir hızla kutlula- * malıyız!.. —H ne Nali Mobilya, karoseri imalatı i Satış mahalli: Hilâl kereste fabrikası keresteciler.- nkü vaziyetleri nedir? Iİki genç liderden biri filozoftur. V! asıl lider istikbalden emindir. Reks hareketi nasıl doğdu! Liderin aslı, nesli- Su'd rolleri Almanya-Fransa arasında hakemlik imiş ( adam yok denebilir. Reis Leon Degr&l gibi partinin diğer bir lideri Jüje Strel'de 25 yaşında ve maruf bir filozoftur! Bu genç filozof: — Birçok liderler birşeyler yapmak, memleketi anarşiden kurtarmak istediler; fakat yol seçmediler, hedefi bulamadılar. Milletin müşterek ruhu bekle- yemez: İşte Reks — bundan doğdu! Reks kütlenin, milli ruhun Reksistlerin lideri nutuk söylüyor hedefi, arzusu, ümidi demek- tir! Diyor. Maten gazetesi muhabiri- nin yaptığı şu mülâkatı ara- dan 3-4 ay geçmesine rağmen nakledersek Reksi daha iyi arlamış oluruz. — Ne mi istiyorum? Bu- yurunuz: Korparatizmi - tesis! bir siyasetçiyi, milli sahanın her noktasına hâkim bırak- mak hem gülünç hem de feci olur! Bir çiftçi, kendisine mah- sus bir kanunu her halde bir hukuk mensubu — meb'ustan fazla bilir! *“Ben, bütün milli safha ve sahaların ademi merkeziyetine taraftarım. Müstebit bir hü- kümete aleyhtarım., — Kiliseye karşı mesleği- niz?, — Ben bir katolikim; fa- kat hükümet işi ile kilisenin alâkası yoktur; kilise belki medeniyete hadimdir, fakat siyasetle alâkası kat'iyyen ol- mamalıdır! — İçtimat noktai nazardan hareketinizin mesnedi? — İktısadi bir kanun olan “Sınıfların birbirine tesanüdü, hareketimizin meb'de ve mün- tehasıdır. “Karl Marl Marks, a göre, sınıfların mücadelesi en büyük bir Fenalıktır. İnsanlar birbirini sevmeğe mecbur ve memurdur. birbirile boğuşma- ğa değil! — Sınıfların tesanüdünü ne suretle temin edebileceksiniz? demmş“!hmxmwwmşw. GURGENLER ZINGAL BULUNUR Rutubet ve sıcalıta katiyen şeklini değiştirmez kereste ararsanız ZINGAL GÜRGENİ ALINIZ in ideal kereste GÜRGEND’ 29 10/ 9361 — Bir “İş mukavelesir bunup ahkâmını - tatbik İ hususi bir heyeti hâkime * cude getirmek istiyorum. — Haüâreketiniz, Valan v Flaman mıdr?. — Ne birisi, ne de diğ! Sade - Belçika'lı - hareketid Reks bir kuş gibi iki kanâ dır. Birisi Valon, diğeri F manl Fakat bir başı vard Belçikal — Anti parlâmenter olt ğunuza göre namzetliğinizi ! ye koydunuz? — Reks, parlâmentoya © zar anasırı def ve yerlerini | mak için girmiştir. Bence p! lâmento, en eski şeklini malı sadece kontrol ve b ceyi tasdik için mevcut malıdır. "Ben, Partide akı bir | siplin taraftarıyım. — Fırkâ mensub — meb'uslar, — birü mevki pasoya, malik oldıık! halde benim emrimle seyal ederler. — Bu, bir demıgoiidiıl — Olsun! Halk- tarafındı intihab edilen halka en yak olmalı, halkla daima teii etmelidir. Eğer böyle yapm saydık, — Liyej - Şarl Rot Mons'ta sosyalistler arasındi 30,000 taraftarı hareketimi| cezbedebilir miydik? — İktısadi programınızdi bir iki nokta. — Mücadele — noktasındi bankerler — aleyhtanyım, m suliyeti şahsiyeye gelince, m€ keziyet aleyhindeyim. Hak mellüğün fakirler lebine lemesini isterim; bir mikd toprağa malik olan bir çil hükümet içinde mühim istikrar ve sükün âmilidir! — Harici siyasetiniz?.. — Fransa ile Almanya a) sında hakem rolünü yapmâ — Reks'in istikbali?, — Bir, nihayet iki se kadar reiskâra geçmek ihti cındayız. Bu, bizim için t hayal değildir. Altı ay için sekiz âyan 21 meb'us kılı dık! Biri Fransızca diğeri Klamanca iki yevmi gazet miz var. — Taraltarlarımız | hamlede bir milyon frank t min etmişlerdir. Hiçbir tan yardım görmeden mize yürümek mümkündür. | k R Td. Jon