14 Ekim 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

14 Ekim 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

k Sıyf'ı 6 —Başı Tinci sayfada— “yayız ve ordu kârargâhının yüksek görçevesinde birer misafir bulu- 'orTUZ, İntibalarımı — yasşımın — sonuna — bırakacak kadar sabir gösteremiye» “geğim. Türk ordusu, bugün, Türk diyarının, Türk milleticin ebedi- yete kadar tam bir emniyet ve /— gururla güvenebileceği bir tekâmüle ' ermiştir. Kendi ırki meziyetlerine ilâve edilen kuvvetli bir talim ve ' terbiye, esaslı. bir teçhizat ve tek- mik kudreti, onu maddi ve manevi bakımdan, dünyanın birinci sım! — orduları arasına sokmuştur. Türk ordusunun diğer her or- dadan yüksek bir hastsiyeti de, — kendine” has olan disiplin, itidal — ve basiretidir. Daha karargâhtan- itibaren içi: “ne girdiğinir bu hakiki muharebo — havası, tamı bir sükünet gösteriyor. — Hareketler tamamile muhakemeli, “tamamile otomatik bir şekilde in- - kişaf ediyor. Komutan subaya, su- * bay küçük zabite, o nefere emirler veriyor, tayyareler uçup dolaşıyor, toplar, seyyar hase Ku e 4 levazımı kolları bir mekik / gibi, kendilerine mahsus işaretleri O taşıyarak, öyle işliyorlar ki, mü- kemmel hazırlanmış bir makinenin Hie amuhtelif parçalarına benriyorlar. İlk intiban, seyyar bastanede Dünkü orda tıhhiyo teş- bugünkü arasındaki farkı — daha yakından bilenler hayret için. dedirler. Hususi hastaneler bile bu “kadar mükemmel olamazlar,. Sonra ilk notlarımı tesbit edi- yorum; Manevra tam bir harb tatbi- — katı ile inkişaf tadır. Br Manevrayı sevk ve idare eden börzat Örgeneral İzzettin Çalışlar'dır. Baş hakem, Korgeneral Kera. meddin Kocaman'ı mavi ve kırmızı — tarafta büyük bir faaliyet içinde — göse çarpıyor. Hakemler, — bazı komutanlar. Karmızı taraf kumandanı: Gene- “ral Bürhaneddin Denker. Mavi taraf kumandanı: General generallerimizden “Rasim Altuğ. Metin ve kat't kararlarını ha- rekât müdürüne anlatırken Türk — ordusunun bu güzide kumandanla- j Fının karşısında duyulan nihayetsiz itimad ve emniyet duygularını ta- — rif edemem. Bu notları tesbit ettikten sxn- — ma, biz de general İzzettin ve mai. — Ovalarda bayat / başladı. — yetinin misafiri olurak manevra — Bahasında ilerlemeğe başlıyoruz.. Güneş yavaş yavaş' yükseliyor. Çifiçiler / çalışıyorlar. Köylerden arariye doğe Tü bir akın var, Ufuklardan sesler geliyor; Gene tayyare faaliyoti. Biraz sonra, yol seviyesinden — aşağı, çukur araziye dikkat edince, buralardan küyvetlerin bizli hizli — yürüdüklerini gördüm. — Hattâ tamı teçhizatlı - olarak.. Atları, - topları “ile beraber geçiyorlar. Bir noktada dunduk. Burada, — bizim göremediğimiz, fakat komu- tanların buldukları — bir neferle, “örgencral konuştular.. Dinliyorum, Cümle halindeki bir emri, aynen generala tekrarla- dı. Anladım ki, beş kilometre ge- Tiden verilen bir emir 2-3 dakika içinde, kırmızı cephenin bu en — mzaktaki neterine kadar ağızdan — Aağıza yetişmiş.. Hem de aslını ay- “nen Mubafaza ederek. Ve bu em- — rin içindekiler de aynen tatbik — Olunarak. Bu arada bir süvarinin yıldı Orim sür'atile koştuğunu gördük. — sesler gelmeğe Emir götürüyor. Daha ileride arari içine daldık. Tamamile örtülmüş ve hiç belli olmyan yerlerden başladı. — Etrafıma — baktım. Bir kçomutan gösterdi: Z. — İfte orada, — Ne var? — Telefon.. » Yaklaştım. Neferler, sıkı Tun — dalıkların, ağaçlıkların altında te- efonlarnı kurmuşlar, konuşuyor, 0r ve veriyorlardı.. motosikletler uçuşu- öıdade sahra telsizleri n Yani, her li kuvvetleri | e müh | tibat tesis etmiş, Karargâhlar, bü- tün efrotla daimi temas ve muha- bere halinde ve vaziyete tamamile hâkim.. Bir taraftan da, yeni yeni tele- fon hatları çekiliyor ve biz bun. ları göremiyorduk. “Tayyara fanli yeti artııkça artıyordu. Yolda diğer bit müşahede de ha tesbit ettim: Bir noktada durduk. Etrafa bakıyoruz. Körgeneral başını çe- virdi ve bir meferle konuşmağa başladı: İki metre ötemizde, yolun ke- narında bir gözcü nefer, yaprak ve dallardan yaptığı sipere çekilmiş, hem generala cevap veriyor, henm de görlerini uzaklardan hiç ayıc tmıyordu, Onu görebilmek imkânı yoktu ve bu siper, ©o kadar mahirane hazırlanmıştı ki, çok hassas olan general bile; — Mükemmel -dedi- ente- ressan bir şey hazırlamış. Hep neferler neş'eli, sağ- lam ve dinç... Kahraman ço- cuklar, yorgunluk denilen şe- yi, alâkasızlık denilen neş'eyi sanki ömürlerinde tanımamış- lar.. Yürürken, çalışırken, at- larken, sıçrarken, gizlenirken, taarruz ederken hep ayni enerji ve kudreti gösteriyorlar. Artık faaliyet artmış bulu- nuyor ve biz de Torbalı'da Mavi tarafın karargâhındayız. Burada aldığımız malümat çok mühim: Gece Kırmızı taraf tayya- releri, Mavi taraf karargâhını bulmuşlar ve tam bir isabetle mütemadiyen — bombardıman etmişler. Farazi olarak anla- şılan, Mavi tarafın epeyce te- lefat verdiğidir.. Komutanlar, Türk tayyare- cilerinin gece uçuşlarında, her zamankinden fazla olarak gös- terdikleri muvallakıyeti' büyük takdirlerle karşıladılar. Orge- neral bana döndü. Memnun ve neş'eli bir ifade ile: — Kırmızı tayyareler, gece yarısından sonra Mavinin Tor- balı'daki ordugâhını bombar- dıman etmişler. Muvaffakıyet büyükl Dedi. Diğer komutanlar da, mavi taraf komutanı da dahil; — Evet «deniler- çok mu- vaffak uçuşlar ve isabetli bom- bardımanlar. Bu sırada, Hortuna köyü istikametinden gelen bir tay- yare, üstümüzde alçaldı ve yir- mi metre irtifadan raporunu atarak gene havalandı. Bu tayyare, mavi tarafa mensuptu. Getirdiği rapor ted- kik edildi. Kırmızı tarafın harekâtı hak- kında mâlümat veriyordu. Bun- da, kırmızı tarafın bir cephesi üzerinde hiçbir kuvvete rast gelmediği bildiriliyordu. Halbuki, bilâhare tesbit edildi ki, 2 alay, evet tam iki alay bu tayyarenin bildir- diği mıntakadan — yürüyerek kendi karargâhının gösterdiği hedefe doğru ilerlemiştir. Hat- tâ mavi tayyareler, 200 metre kadar alçaldıkları halde bu iki alaydan tek ferdi göreme- mişlerdir. Komutanlar; — Bu *dediler- ideal bir korunmadır. Esasen harekâtın bu ilk gün- lerinde bilhassa dikkat ve itina gösterilen cihet, ber iki taraf kuvvetlerinin, hava ta- rassut ve taarruzlarından ta- mamile gizlenerek kendilerine gösterilmiş olan mevkileri tu- lmeleridir. Ve bunda her tam bir harp havası içinde bulunduğumuzu sanıyoruz. Ayni zamanda, bu yürüyüşü yaparken, muhtemel bir kar- şılaşma taktirinde kuvvetlerin derhal yayıhp açılabilmesi ve harb kabul edebilmesi esası da düşünülüyordu. Bu sebeble- dir ki, irtibata ve tayyarelerle istikşaflara karşı fazla kıskanç- hk gösteriliyordu. Torbalı dibinde komutanlar heyeti konuşuyorlar.. Mavi ta- raf komutanı general Rasim, Örgeneral - İzzeddin Çalışlara izahat veriyor ve, İzmir ova- sına inmek için hangi arazi- den, ne şekilde akacağını an- latıyor ve düşmanın vaziyeti etrafındaki tahminlerini, aldığı raporların — neticelerini izah ediyor, Anlıyoruz ki, iki taraf artık biribirine epice yaklaşmışlardır ve harekât inkişaf halindedir. Biz Torbalı'dan ayrılırken mavi taraf sıhhi teşkilâtından bir kısmı da yola çıkmış bu- Tunuyordu. Buradan dağ yollarını tutu- yoruz. Köyler geçiyoruz: Yoğurtçular, Demirci, Ka- racaağaç ve saire.. Köylüler büyük bir gurur ve neş'e ile komutanları se- lâmlıyorlar. Ne olacak asker milletiz biz, ruhumuz, dama- rımız, tarihimiz asker.. Karşır dan nefer görünce yüreği çar- pıyor milletin... OÖrgeneral, her - geçtiğimiz yerde, kuvvetlerin kumandan- ları ile, neferlerle konuşuyor. Neferlerin verdikleri cevab- lar, tam bir şuur, tam bir idrak ve muhakeme taşıyör. Vazilelerini iyice kavramış ve ezberlemişler.. Köylere girdik, komutanlar, koylof rle oturdu ve onlarla konuştu. Köylülerin nemlenen gözlerinde nc bü- yük bir sevinç ve ifade vardı! Onlara mahsullerinden, mek- teblerinden, — işlerinden, ka- zançlarından, — herşeylerinden sordu. Ve sonra; — Unutmayın -Dedi- resmi geçide geleceksiniz. Sizi hep davet ediyorum. Gelin de or- dunuzu görün! Köylüler; — Geleceğiz, hepimiz ge- leceğizl Cevabını verdiler. Türk olur da ordusunu, hem de böyle or- duyu görmeğe gelmez olur mu? Şu ciheti kaydetmeği unut- mıyayım ki, mavi taraf, İzmir ovasına yapmak istediği inişte topçu ateşinin himayesini dü- şünüyordu. Buna muvalfak ola- bilecek mi, vaziyet ne netice verecek, bunu ancak yarın ve yarından sonraki manevralarda tesbit edeceğiz. Çünkü mavi taraf, arazi şartları üzerinde dikkatle duruyordu. — General Rasim, ayak üstünde erkânı harbına —mütemadiyen emir yazdırtıyor, bunlar, yıldırım gibi derhal alâkadar kıt'alara gidiyordu. Keza, kırmızı cephede de ayni faaliyet vardı. Komutan General Bürhaneddin Denker, biran evel sevkiyatını tamam- lamak için bütün tertibatı alı- yordu. Yolda bir köylüye sordum: — Baba buralarda hiç as- kerler gördün mü? Başını salladı: — Yok evlâd görmedim. Halbuki, kendi tarlasının ke- nırındı bır bolük asker yatı- Ka ANADOLU Dün manevra nasıl geçti ? haberi yoktu. Zemin seviyesindan aşağıda her nokta, her funda- hk ve sık ağaçlık, bir siper, bir tarassud mahalli, bir yol olmuş... Bir yerde, bize beş-on da- kikalık istirahat — müsaadesi lütfedildi. General — İzzettin, gene çalışmasında, Oturduk. Komutanlar ve subaylarla ko- nuşuyoruz. Muhaveremizin, as- kerce ve espri dolu öyle ci- betleri oldu ki, bunlardan bir ikisini muhakkak kaydedeceğim Bir Subay arkadaşının omu- zuna vurdu: — Hani yahu sigaran, as- kerlik öldü mü yoksa? Dedi. Diğer subay, sigara kutusunu uzattı: — Yok canım, ölmiyecek yegâne şey odur. p verdi. Meğer, bir komutan arkadaşlarına ara-sıra böyle söylermiş; — Ne diye ikramda bulun- | miyorsunuz, askerlik öldü mi ki?... Bu cümle içinde askerler arasındaki ikramın ne güzel ifadesi vardır?. Öğle yemi ını, ordugalıın temiz masasın Turk ordu- sunun, dolu, lemıı, sahi kaza- nından yidik. Akşam üzeri başta sayın Örgeneral İzzeddin'le değerli komutan arkadaşlarının, subay- larının ve Türk askerlerinin | nazik. centilmen, kıymetli ve yüksek muhitlerinden — aynlır- ken, cepheyi şu şekilde bırak- tığımı tahmin edebilirim: Maviler ve kırmızılar temasa gelmek üzere.. Belki bu gece, kimbilir tayyareler neler gör- düler. neler zaptettiler; Yarın, gene bu sütunlarda size manevra röporlajımı ya- zacağım. Orhan Rahmi Gökçe Almanya- - |Macaristan Göbels'in Macar ga- zetelerine beyanatı. Buda-Peşte, 13 (A.A) — General Göring Ui Macarsaz gazetesinin bir mümessiline aşağıdaki beyanatta bulunmuş- tur: — “General Gömböş'e son ihtiram vazifesini yalnız Füh- rer'in mümessili sıfatile değil ayni zamanda kendisine birçok baElırlı merbut bulunduğum aziz bir dost sıfatile yap- tığımı kaydetmek isterim. Gömböş için Alman top- rağı üzerinde ihtiram ve tazim merasiminin Macar'ların kal- binde iz bırakması, benim için büyük bir -sevinç olmuştur. Bu merasim çok samimi ol- muş ve hissedilerek yapılmıştır. Yeni Darani hükümetinin Almatıya ile sıkı münasebet- lere devam edeceğinden do- layı memnun oluyorum.,, London Derri Bükreş'te.. Bükreş, 13 (Radyo) — Lord London Derri, dün Romanya gazetecilerini kabul etmiş ve seyahati hakkında — malümat vermiştir. Çıbıkbarajı yolu İstanbul, 13 (Husust muha- birimizden) — Cumuriyet bay- ramında Ankara'nın Çıbıkba- rajı ile asfalt yolunun açılma pişdarlar | çarpışmağa başlamışlardır. Ve | | i | | İ | | İ İ | F de vaziyet düzelmiş dezildir— eyh Faiz, ordusunun ba şında kararı bekliyor. Yahudi gazeteleri, Arap'ların muvaffa- kıyetsizliğe uğradıklarını yazıyorlar. Kudüs, 13 (AA) — ajansından: Filistin'de bir huzur ve sü- kün havası eser gibidir. Altı aylık bir grevden sonra tak- riben iki yüz bin Arap tekrar işe başlamıya hazırlanmakta- dırlar, Bu sabah Kudüs, Hayfa ve Nablus'da büyük bir faaliyet görülmüştür. Mağazaların bir- çoğu şimdiden açılmıştır. Ame- le neş'e ve şetaret içinde iş- leri başına gitmektedirler. Cad- delerde büyük bir canlılık vardır. Resmi ve hususi nakil vasıtaları normal seyrini al- mıştır. Maamafih dün akşam bazı hâdiseler olmuştur. Bir yahudi polis memuru Akkâ yakıninde öldürülmüş ve petrol kuyu- sundan kaçan petrol Tamara yakıninde ateş almıştır. Kudüs, 13 (A.A) — Havas ajansından: Hangi taraf haklı? Royter Bütün Arap gazeteleri gre* vin muvaffakıyetle sona ınnq olmasından dolayı memnuni> yet izhar etmektedirler. Halbuki yahudi gazeteleri Arapların muvaffakıyetsizliğe uğramış ve çünkü -taleplerin den hiçbirinin kabul edilme- miş olduğunu yazmaktadırlar. Kudüs, 12 (A.A) — Umu: mi grevin son günü olan dün, Irak'ı Hayfa'ya bağlıyan pet- rol borusu kesilmiştir. Fışkr ran petrol alev almış ve bü- tün gece yanmıştır. Bir kişi ölmüş ve birçok kişi yaralan- mıştır. Kudüs, 13 (Rad, âsilerini idare edenf:rden Şeyll Faiz Gaveri, Maverai şeria hu- dutlarını geçmiş ve mühim miktarda silâh ve mühimma- tıda beraber almıştır. Şeyh Faiz, tahkik heyetinin kararını bekliyecek ve ona göre kat'i surette silâhlarını elinden bi- rıknuktır İtalya | müstem- lekât nazırı 'Rus-Mançuko hudu- Habeşistan'da. 'dundaki çarpışmalar İki taraf ta, hududu aşanın kendileri olmadıklarını iddia ediyorlar Hisnking, 12 (A.A) — Dün hudut boyunda Sovyet ve Mançuko hudud muhafızları arasında bir çarpışma olmuş- tur. Her iki tarafada takviye kuvvetleri gönderilmiştir. Sov- yet ve Mançuko kıtaatı şimdi birbirlerinden 400 metre me- safede bulunuyorlar. Vaziyet gergindir. Tokyo, 12 (AA) — Do- mei Ajansının — bildirdiğine göre Sovyet - Mançu hudu- dunda yeni bir hâdise cereyan etmiş ve bu hâdise esnasında Japon - Mançu hudut muha- fızları ile Sovyet kıtaları ara- sında tüfek ateşi teati olun- muştur. Japon - Mançu mu- hafızlarından 4 kişi ölmüş, 5 kişi yaralanmıştır. Diğer taraftan Duantung ordusu tarafından verilen bir habere göre S0 — kişilik bir Japon mülrezesi ile Sovyet müfrezeleri arasında bir çar- pışma olmuştur. Bu hâdiselerin cereyan et- tiği mıntakaya Japon yardım kuvvetleri gönderilmiştir. Moskova, 13 (A.A) — Tas ajansı bildiriyor: 25 kişiden mürekkep silâhlı bir Japon müfrezesi 11 Teş- rinievvelde Kaberovask'ta Sov- yet Mançu hududunun en ce- nubi bölgesinden Sovyet top- rağına girmiş ve Sovyet mu- hafızlarının yaklaştığını görünce bunlar üzerine mitralyöz ateşi açmıştır. Yarım saat süren bir müsademeden sonra Japon'lar geri çekilmiştir. Ayni tarihte yukarı Yancih bölgesindeki Salbakori köyü- nün doğu şimalinde Japon- Mançuri askerleri hudut top- rakları - içinde kazılmış bir siperden bir Sovyet devriyesi üzerine ateş açmışlar ve fakat devriyenin mukabelesi üzerine Mınçun toprağına wkilmiş—_ Habeş rüesası nazır- laratakdim edildi. Adis-Ababa, 13 (Radyo) — Müstemlekât mesai bakanları Adis-Ababa istasyonunda bü- yük merasimle karşılanmışlar- dır. Halk tarafından da lehte nümayişler yapılmıştır. Müstemlekât bakanı, mare- şallık dairesinde, birçok dev- letlerin müstemlekelerde yap- madıklarını İtalya'nın yapaca- ğını söylemiştir. Habeş rüesası da bakanlar ra takdim edilmişlerdir. Müs- temlekât — bakanı, — Mareşal Craçyani'nin — icraatına nazarı dikkati celbetmiş ve emniyet, itimat istemiştir. İhtilâf çıktı Sirk kapatıldı, vahşi Hayvanlar aç kaldı. İstanbul, 13 (Hususi muha- birimizden) — İzmir fuarında bulunduktan sonra buraya gel- miş olan Çekoslovakya'nın Kluski Sirki müdürü ile, bun- lanı para ile getirmiş olan müstecir Murad Türkmenoğlu arasında ihtilâf çıkmış, müs- tecir Sirki kapatmıştır. Sirk sahibi, lııyvınlınn aç kaldık- larını ve bu vaziyetin bir teh- like teşkil edebileceğini bi direrek hükümete müracaat etmiştir. Polonya Eski muharibleri. Varşova, 13 (Radyo)— Sa- B aai öömkil bir teşekkül vücuda getirik mişir. Bu teşekküle bütün Jsa” bık müharibler ve memleket münevverleri davet edilmiştir- Osman Yunus Hergün hastaları sabah saat 10 dan akşam altıy8 kadar kabul ve tedavi eder: P Adres; Kemeraltı Şamlı

Bu sayıdan diğer sayfalar: