4 Ekim 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

4 Ekim 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'in papaz gü ıılıu. par: nto erkânı ve beraber, Paris halkı ü 'ldın sevilmiş değildi, ten, Fransova'ya karşı g d! bir dostluk nutku T l'ıdem. fakat, Paris'liler Zamanın sezarını büsbütün M sanıyorlardı. Kendi kral- | çok daha cana yakın ve |i *li buldular. Bunun için W bol, bol içtikten sonra; Pi P Yaşasın! , -HI Yışı! bî!t alkışladılar. Ama kimi yıyorlardı; herhalde Şarl- den ziyade kendi kralla- Akliırı Şırlken, kralın ken- ç€ tahsis ettiği ihtişamlı - *Ye girince, hususi kâtibi; Eğer Fransız'lar sizi esir mezlerse, ya delidirler, d da kördürler! Dedi. tlken gülerek: 5 Hem deli hem de kör- » merak etme! p Yabını verdi... " ınla beraber, endişeden a:; türlü kurlulımıyordu Si gün imparator kral darşuScn Dî.nıse götü- ç hatıra defterini impara- l!lırdncr. Şarlken deftere lle imza attı 'ın inayetile Roma'le ı, İspanya kralı, Si- kıılı. Avusturya arşi- Buıgonya dükü, Flander kontu, imparator se- Rlıl_ » impalr '. lün üzerine Fransova da aldı ve şu imzayı atbı: Anllı n ihsanile Vanves sinyoru ve Fransa kralı Ova,, k bir şönlik ve merasim ile kayınbiraderi " bir İ bir araya getirdi. * bu defa kraliçe ve Şa- 'in hemşiresi Eleonor be- Üeğildi. Düşes d'Etan'ı, ? lü olmasına rağmen “İR Seçkin buldu. Şarlken, » kız ve kadınlara qol: K 'düj | Bu - Framsiz'lar cidden , ç *damlar... Veliahdin sev- Kendisine ferah ferah İlç önne olabilir! G Tekten — kendisini ala- » Şarlken, böyle karşı: | -BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA Çeıııren F. Şom.nddiıı Benlioğlu Ikeıı, Fransız topraklarından Belçi. .Ya geçtiği vakit derin bir nefes aldı. Fransova, Düşes » d'Etan'ı imparatora takdim - ederken, yarı şaka yarı ciddi; — Kardeşim, dedi, Bu gü- zel kadın ne diyor biliyor mu: sunuz? Madrid muahedesi yır- tılmayınca sizi buradan bırak- mâmaklığımı söylüyor!. Dedi. ; İmparator da soğuk bir ta- vırla: — Eğer fikrini doğru ve iyi buluyorsanız hiç durmayı- nız, tatbik ediniz!. Cevabıni verdi. Kralın gözdesi, imparatorun eline âltın bir kaptan güzel kokular serpiyorken Şarlken yere bir şey düşürdü. Madam d'Etan eğilib - yerden büyük | birselimas aldı ve kendisine vermeğe teşebbüs etti, fıkak Şarlken: — Sizde kalsın Madam ha- tıram olsun! Mukabelesinde bulundu. Nihayet Şarlken Gand yo- lunü tuttu; birinci Fransova kendisine Amyene kadar refa- kat etti; Şarlken Fransiz'ların krallarına olan muhabbetini bir daha gördü. Kralın iki oğlu da, Şarlken'i tâ hududa kadar takib ' ettiler. Şarlken'in kalbi de ancak Fransız hududlarını -aştıktan sonra ferah bulabildi. Fransova'mın sefirleri, Şarl- ken'den Dük d'Angulem'ever- diği vadın yerine vetirilmesini bekliyorlardı. Fakat, Şarlken tebaasını - tedib için Fransız askerinin yardımına ihtiyaç ol- madığını görünce hiçbir vaidde bulunmadığını ileri sürdü... Paris'te de, kral birinci Fran- sova, çok kıymetli misafiri için yaptığı masrafları kapatmak için dört milyon eküyü nere- den bulacağımı düşünüyordu... — Sonu var — Fen kurbanla- rinin cenazeleri Şiddetli firtina yü. zünden getirilemedi. Racavig, (Islanda), 3 (Rad- yo) — Fransız Odosiyö muh- tibi ve Od nakliye sefinesi Dr. Şarko ve arkadaşlarının cenazelerini almak üzere ha- reketlerini talik etmişlerdir. Çünkü fırtına şiddetle devam etmekledir. N Yazan: Orhan Rahmi Gökçî ek ki yapayalnızsın.. | ::hıde kalmak ımk:mı | ldı') Ciheti — bilmiyorum. b“l köyü tercih etmiş- Ni “"lllığımı burada daha avutabileceğimi — san- t 6 yalnızlık, o — yal- Gelecek yıl seni İz- çalışalım, — Vali gider, — söylerim, 4 bakarız. 4 tekkür ederim. Hele enşelım de. ı z — Evet, hakkın var kizim.. Dışarıda rüzgâr ve soğuk artıyordu. Fakat oda sıcaktı.. Ansızın kapıda bir gölge b>- lirdi. Yahnayak geldiği için, merdivenleri çıkışı — duyulma- mıştı.. Rizan, — loşlukta iki si- yah parıltı gördü: Yanık Bekit'in -güzleri idiz Soluk benzinde, harükulâde güzelliklerile dikkati kendile- rine çekiyorlardı. Rizan'ın bü- tün kanı yüzünde toplanmıştı. Yüzbaşı da Rizan'ın bakışı üzerine başını çevirdi ve Be- ANADOLIJ sirinci Eratisova “Montro konferansı, bütün milletlerle siyasi münasebet lerimizi inkişaf ettirmiştir.,, Mevcud mes'elelerin harp ile halline imkân yoktur. Para kiymetinin istikrarı çok lâzımdır. Dahiliye Vekili ve parti genel sekreterimizin mühim nutku Cenevre, 3 (A.A) — Asamb. lenih toplantısında Şükrü Kaya aşağıdaki nütkü söylemiştir: — Türk beyeti murahhasası reiği arkadaşım ve döstum Dr. Aras yeni/Türkiye'nin in- kişafı ve yüksek asamblenizde yapılmakta olan müzakerelere mevzu teşkil eden mes'eleler bakkında Türk heyeti murah- hasasının görüşlerini anlatmağı Kemalist partisinin genel sek- reteri sıfatile bâna tevdi et- miştir. Herşeyden evel genel sek- reterliğin 1936 senesi mesai- sine dair hazırlamış olduğu çok beliğ rapor hakkındaki takdirlerimi bildirmek isterim. Türkiye'nin sakin ve emin adımlarla: yükseliş hareketle- rine devam ctmekte ve Türk milletinin de büyük Şeli etra- fında - toplanarak bu - yolda elinden gelen gayreti sarfeyle- mekte olduğunu memnuniyetle beyan eylerim. u bapta bilhassa şunu te- barüz ettirmek isterim ki, Dün- yada rejim siyaseti hakkında münakaşalar yapıldığı bir dev- rede memleketim dahilde de- mokrasi devletçilik ve lâyiklik akidelerine her zamandan zi- yade “bağlı bulunmakta ve Nasyonalizm inkılâbının pren- siplerine selâbetle Cumuriyetçi kalmaktadır. Memleket rejim- lerinin bir ihracat maddesi ve milletlerin. hukuku hükümra- nisine riayet esası istihkar edi- lerek bu rejimlerin bir tecâvüz mevzuü olabileceğini aklımız kabul etmez. Harici * siyaseti- miz hakkında Türkiye'nin bey- nelmilel taahhütlerine kat'iyen riayet ederek - ittifaklarına ve dostluklarına — sadıkane — bir tarzda bağlı kalarak “herkesle iyi münasebetler idame ettiğini ilâve etmeme lüzum yoktur. Montrö konferansında alâ- kadar memleketlerin göster- dikleri kıyasetli anlayış zihni- yetine karşı minnettar olarak bütün samimiyetimle beyan ederim ki, iyi münasebetleri- mizi bilâistisna bütün millet- lerle inkişafından dolayı mem: nunuz. Bu münasebetlerimiz neşredilimiş olan muhtelif ve- sikalarda görülmektedir. * Bu hususta topraklarımızın cenu- kir'i gördü. misin Yanık Bekir?.. fendim. — Şöyle yakın gel baka- yım.. Üşüyor musun, — hasta mı sın? — Ne üşüyorum, ne has- tayım.. Yüzbaşı tekrar evrakı aldı, Rizan ona bakıyordu; Bekir, birçok ;cylcı kaybet: miş gibi. Kırık, yorgün ve mustarip bir hali vardı. Bir aralık gözlerini Rizan'a dikti. Uzun uzun bakıştılar. O si- yah parıltıların içinde - sanki ince bir nem tabakası vardı. — Söyle bakalım evlâd, bu onbaşı neler yapmış? Bekir. onbaşıyı, isyan ve feveran dolu bir bakışla süzdü: | - — Onun yapmadığı ne var: ki? umda vurduğu sopının bu garbi kısmına mücayir olan mıntakalarda — yakında tatbik edileceği bildirilen ve esasen sevindirici olan ıslâhat haberi üzerinde durmaklığım ve Türk milletinin hemen ya- kıninde ikamet - etmekte olan kesif ve kütlevi Türk unsuru- nun hayati menfeatlerini, esa- sını bilmediği mezkür 1slâha- tın icabından — ehemmiyetle derpiş edip etmediği husu- sundaki endişelerine tercüman olmaklığım belki de lâzımdır. Milletler cemiyeti - paktının tadili hakkında da şunu de- mek isterim ki, bu husüsta telkinlerde — bulunmamın hiç değilse şimdilik faydalı ola- cağını zannetmiyorum. Maa- mafih bu paktı daha ziyade müessir. kılmak - için müuhtelif heyeti murahhasalar tarafın- dan yapılan — teklifleri lâyik oldukları ehemmiyetle nazarı dikkat ve itibara alarak tetkik etmenize bittabi mâni değildir. Bu münasebetle sülhe olan imanımızı teyid ederim. Mev- cud mes'eleleri harb ile hal. line -bizim fikrimizce imkân yoktur. İşte bunun içindir ki biz de herkes gibi bugün ih- timaller derpiş etmeğe mec- bür bulunmak ve bu ihtimal- lere sükün ile bakmakla be- raber sulhu bizzat kendisi için ve bir vasıta olarak değil bir gaye olarak sevmekteyiz. Ayni mülâhaza ile bize öyle geliyor ki silâhların -tahdidi için bu konferansın toplanması ancak bu konferansta yapılan müzakerelerin muvaffakıyetine daha müsait şeraitin ve zama- nın tesbitinden sonra muvaf- fak olacaktır. Bu bapta icab eden iptidai tetkiklere tevessül işile üçüncü komisyonun tavzifi tabiidir. Silâhlanma fikrini terketmek veya terkeder gözükmek müş- terek idealimize ve Milletler cemiyeti paktının ruhuna mu- halif bir Eırekelle bulunmak olur. Neslimizin mustarip ol- duğu ekonomik sıkıntıya ge- lince Türkiye bu husustaki te- zini her münasip - fırsatta bil- dirmiştir. Türkiye'nin mütalâ- ası şudur ki, bugünkü sıkıntı- lara herkesin biribirini istis- | mâar etmeğe çalışmasile değil, çürükleri duruyor.. — Neden?.. — İstediğini yaptırtmadım da ondan... Döğdü, — vurdu, kırdı da ne oldü. sanki! Kü- çüğü, garibi döğmek merd adam işi değildir. İnsan ya dengin., ya kendinden zorlu- » suna çalmalıdır. | | | | | | | | dişleri — Sen bu önbaşının ne- / sine mani oldun? — Nesine mi? Orasını hoca hanım söylesin.. y — Demek ki bu onbaşı, ilâç, milâç, büyü, müyü yap- tırtmış. Maksadı ne imiş? — Orasını bilmem.. Hoca hnnımdı gözü var olsa gerek.. ya, maymun — olup “ağaca çıkmak ister.. Yüzbaşı bir kahkaha attı. | Rizan, sanki bır sıtma nöbeti gö üaü fakat büyük kütlelerin, bi- naenaleyh bütün — milletlerin mübayea - kabiliyetlerini artır- mak ve bu maksatla onların istihsal -kudretlerinin inkişafı nisbetinde hayat seviyelerini yükseltmek için sarfolunacak müşterek mesaiyi tanzim ile çare bulunulabilir. Dünyanın dört gözle beklediği iyilik an- cak bu yolda idare olunacak mesainin Aahenginden doğa- bilir. Keza bütün paraların filen istikrarı için. para saha- sında teressüm eden hareketi büyük ümitlerle selâmlarız. Hemen hemen on sene. olu- yor ki bu sistem bizde kabul edilmiştir. Ve bunu tekrar ele almamıza mahal yoktur. — Fa- kat cekonomik vaziyetin - dü- zeltilmesi yolundaki gayretle- rin iyi tesirler yapabilmesi için müvazi bir hareketle iti- madın -tekrar teessüsünü ve beynelmilel kredinin — tekrar açılmasını ümid etmek lâzımdır. nu da ilâve etmeği fai- deden hali görmiyoruz ki, an- cak ve ancak bir,tek ve tak- sim kabul etmez itimad vir- dır. Bu itimad hem ekonomik- tir hem siyasidir. Öyle ki, mübadele ve siyasi emniyet mes'elesi beraber yürür. Bü- tün milletin de bihakkın mü- tecessis bulundukları beynel- milel ticaretin inkişafına karşı dikilen manialar ancak döviz müşkülâtından ve her memle- ketin kendi hayati menfaatle- rini korumak — kaygusundan tevellüt etmektedir. Binaenaleyh bu mabzurlar ancak siyasi huzurun para is- tikrarının ve beynelmilel kre- dinin temini ile ortadan kal- kabilir. Bu sahada tazyik ted- birleri ve nazari projeler bey- hudedir. Bugünkü vaziyetin vehame- tini kendimizden - saklamakla beraber nikbinliğimiz ve.mil- letlerin kıyasetine olan itima- dımızı biran kaybetmiyoruz. Ve bu gerek ekahomik gerek siyasi bakımdan derpiş edilen beynelmilel münasebetlerin kal- kınması eserine naçiz yardım- da bulunmağa bizi teşvik edi- yor. Bizim mucizeye ve for- müllerin mutlak tesirine inamı- mız yoktur. Bizim kanaatımız biribirine vura vura ona bakıyordu. — Sen neden mani oldun bunal.. — Bilmem, işte... Yanık Bekir bunu — söyler- ken, Rizan'a öyle derin ve öyle ıstırap dolu bir bakış fırlattı ki, Rizan başını eğdi ve gözlerini kapadı. Sonra, birdenbire kendini toparladı: — Yüzbaşı bey -Dedi- Be- kir çok iyi bir çocuktur. Fa- kat onu burada kimse anlıya- mamıştır. — Evet, ben de öyle an ladım kızim.. Bekir, bu sözleri duymamış gibi idi, Onbaşıya bâkıyordu. Dayanamadı; — Gördün mü onbaşı -dedi- kuyruğun kapana kıstı. kurtu- öyle istedim Çin'de vaziyet Japonya yeni Dileklerde bulundu, Şanghay, 2 (A.A) — Jar ponya'nın, salâhiyettar maha- fili yeniden aşağıdaki metali» batta bulunmuş olduğunu bil- dirmektedir; 1 — Birtakım Çin'li me- murlara yol verilmesi, "2 — Komünizme karşı müş- terek bir hareket icrası, Böyle bir hareket Japon kuvvetlerinin bilhasta Şimalt Çin'deki hareketin- tamamile serbest olmasını istilzam eder, 3 — Nankin hükümeti nez: dine Japonya'lı askerf-müşavir, 4 — Japonya ile Çin ve Mançuri arasında sivil hava münakalâtı tesisi, Nankin hükümeti bu meta- Kibatı reddederek çok azimkâ- rane hareket etmiştir. Japon diplomasi mahafili böyle bir harekete intizar etmemekte idi. Şanghay, 2 (AA) — Bir Japon bahriye -silâhendazını * öldürmüş olan iki Çin'li bu- radaki Çin muhakemelerinden biri tarafından idama mahküm edilmiştir. Diğer bir Çin'li beract etmiştir. İtalya imparatorluğu ve başvekilliği Roma, 3 (A.A) — İtalya krallığının bir - imparatorluk ve hükümet rcisliğinin de san- şöliyeliğe tahvili mevzuu bah- solmaktadır. - Yugoslavya elçimiz Belgrad, 3 (Radyo) — Tür- kiye büyük elçisi Ali Haydar, 20 gün mezuniyetle Viyana'ya CN RE D Gazoz şişeleri Bir kariimizin yazdığına gö- re, şehirde satılan gazoz şişe- lerinin çoğu eskidir, ağızları parça parçadır, çatlak vesai- redir. Bittabi bu hal, sıhhata aykındır nazarı dikkatı celbe- deriz. Mücellit Ali Rıza Yeni Kavaflar çar. şısı No. 34 şudur ki, şeamet dünyanın bu- gün içinde çırpındığı birçok buhranların tahfifini istihdaf eden bütün gayretlerin munta- zam bir şekilde ahenkleştiril. mesine mütevakkıltır. Şükrü Kaya'nın bu nutku çok alkışlanmıştır. İngiliz, Fransız, Balkan an- tanlı ve daha birçok murah- haslar Şükrü Kaya'yı gelib ye- rinden tebrik etmişlerdir. lursan, bir başka garip ara, | büul da kemiklerini kır, öfkeni çıkar.. Sırtından mavi urbanı atınca, gel karşıma dikil. Bekir öksürdü ve başka bir- şey söylemeden odadan çıktı. — Yüzbaşı Bey, zatıaliniz- den rica edeceğim, bana bir dakika müsaade buyurun, şu çocukla konuşacağım. - — Siz bilirsiniz kızım. Rizan odadan nasıl çıktığı- nin, merdivenleri nasil indiği- nin farkına varamadı. Bekir köşeyi dönüyordu. Arkasından seslendi: — Bekirl! Çocuk durdu ve onu bek- ledi. Rizan onun yanına ge- lnte ne söyliyeceğini şaşırdı: — Şimdi nereye gidiyorsun Bekir? var — 4/10/ 936 Hi

Bu sayıdan diğer sayfalar: