12 Eylül 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

12 Eylül 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çew'erı ANADOLU 12 /9/ 936 - n - MEMLEKET HABERLERİ BİrİnCİ Fransova —Aydın kurtuluşbayramı teza- BUYUK TARİHİ TEFRİKA hüratı çok parlak oldu. F Şemsoddin Bentioğlk) ral Birinci Fransova, artık eski zevkleri| bulamıyordu. Papa, imparatorla kral ara- | Anda kalmış Mökrmş, : daha doğrüsu heriki İtrafı idareye çalışıyordu. Gizli memur krala: | — Sir, dedi. Bizim Papa Sazretlerimiz malümu asilâne- Sti haliskan bir Mediçi'dir. anedanının menafiini her- #yden üstün tutar ve henüz ne yapacağını | S yaşında, öksüz kalmış bir | Yeğeni, Katerin vardır. Bu- za- Yallı öksüz kızın anne ve ba- Asını Ambuaz'da bizzat siz *vendirdiniz. Yani tben'le düşes dö Bolonyi... lparator Kal Milân dü- Asını teklif ediyor. Bu tahak- uk ederse, Papa'yı €n'in tarafında gı Mektir. Zatı U hususta eceğiz de- haşmetmeapları papa |bir pazarlığa girişemez misi- Niz?, ile şöyle Kral, vaktile yapılan izdivaç eğlen- Selerini hayalinde canlandırdı. Dük d'Urben diğer bir papa: hin, Onuncu Leon'un, diğer ir madiçinin yeğniydi. “—Onuncu Leon veliahdın vaf- fiz merasimini yapmak üzere Belmişti. Hem de tahtırevanla Relmişti; çünkü bir aşk talığı hasebile, yürüyemiyecek halde idil Memuru mahsus tekrar: — Sir, dedi. papa Shuncu Leon sağ olsaydı, binin muhakkak. — Monsiny anri d'Orlean'la evlenmesini , teklif edecekti! ANADOLU Günlük siyasal gâzete Merasiminin şaşaasını, has- Eğer Sahip ve başyazgamı Haydar Rüşdü ÖKTEM Umümü neşriyat »ve yazı işleri Hamdi Nüzhet müdürü: arehaneniz g zmir İkinci Beyler sokağı * Halk partisi binası içinde Telgraf: |: ANADOLU tlefan: Posta kutusu 405 ABON Yılhığa 1 hir 1200, alta aylığı 500 kur fabancı memleketler için abone ücreti 27 liradır Her yerde Sünn Hü A ll geçmiş nüshalar 25 kuruştur; Hai kuruştur ANADOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIR ŞA GOLLAT T CU da Şarl- | dük »dö bu — mediçiler, cetlerinin Floransa'da bir yar akduğun akıllarına getirmek istemezler.. Bu halin Aman satıcı mediçi hâ ik bir Buna bakmazlar da şündü ve sonra: — Haydi dostum rahat et Ben biraz d n. Ded ihtiyacında lak - kadın çiçeklerle dıvarları niyordu. ve tesmedilmiş arasında kral gezi- Avdan' heslzi dönmüz hem yorgun hem de durgün Halbuki Fontanhlö'nün dıva ları, kubbeleri hep hissiyatı tahrik edecek nakışlarla süslü idi. Süleyman Kanuni'nin hedi- ye etmiş halıları üzerinde enfes nedi- meler vardı. İngiliz kralı sekizinci Han- rinin çok cazib bulduğu Fran- sız dilberi artık birinci Fran- sovayı eğlendiriyor gibi idi. Gerek Hanri'nin ve gerek Şarlkenin sefir ve ajanları, birinci Fransova'nın fazla ve safa ile artık yıpranmış olduklarını. bildiri- yorlardı. Kralın, yeniden bir eğlen: ceye - hazırlandığı bir sırada nedimeleri: — Sir Monsiyor sekizinci zevk Kardinal at geliyor! Haberini ver- Kral bu haberden hiç mem- nun — olmadı; hazırlanmış olan lara mütcessir bir tavırla , Vet — Bizim başvekil kadar sa- | lak ve sakar adam görmedim, en biçimsiz zaman intihabında bihakkin ustadır, dedi İki nazik ve sevimli baş sü- | tunların arasından göründü, | bunlar, Krahn kızları Madlen | eğleniniz! â?.? CEDOSE Yazan: Orhan Rahmi Gökçe — Ben daha neler bilirim VaAlma., Göreceksin, sana da Teler hazırlıyacağım? atma'nın yüzü pembeleşti. Özleri, şükran dolu bir ba- #a Rizan'a çevrildi. Fakat c;'ncnk devam etmedi. Heye- ! ve neş'eesi birdenbire "mınlıı İçini çekti: İ Bırakmazlar ki -Diye mı- dndı- hani bir bıraksalar!.. Zan saatine baktı: X"kîıbuçukluu — Mekteb — vakti İsek fena olmaz! vi’d:htar hayretle başını çe- geldi.. — Mekteb vakti mil.. — Öyle ya, saat sekizbuçuk.. | ve-Margürik idi. Kral-bünlara | baktı ve saçlarını okşadı: — Buyin övülgideniyeee ğim. Siz, ben olmadan gidiniz, Dedi.. - Sonu var - ekir Muhtar daki — saatini gözattı — Amma da yaptın ha hoca hanıml!. Saat sekizbuçuk değil, tam birbuçuk.. Senin saat durmuş olsa gerek. Rizan güldü: - Yok canim! Benim saat alafrangadır da ondan!.. Muhtarın karısı - alafranga kuşağının aralığın- çıkardı. ve bir sözünü duyunca yerinden kalk- | tı, Riza'nın yanına kadar geldi. Eğildi, Rizan'ın bileğindeki saate baktı: Hani neresi alafranga bunun! *Dedi- bu saat, bildiğimiz saatlerden a hoca hanım!.. bizim HK IK Yukarlda ViçLİ yardıu açılmız meratieei, ve yeni belediye reisi nutuk irat ederlerken Aydın, (Hususi) tvı:.hurx.llu, Aydın kurtuluş bayramı, er taraf bayrak ve işikla geceli gündüz- donatılarak olduğu enfes Türk | te ııı—I etti. Tıı lar atık h B.nr:L çekme merasimi »aıııll bütün verildi. oyunları tertib edildi. Gec leri gelen ailelerin ti rak ettikleri bir gardenpari Aydın, ondört yıl evel tek evin kurtulamadığı iken şimdi Ege bölgesinin en mamur, muştur. Bayram esnasında Süreyya biçki ve dikiş yurdu da törenle açılmıştır. Törende Vali vekili İhsan Kâhya Halkevi bandosu da bulunmuştur. Nazilli'de kurtuluş bayramı bir harabe en güzel bir şehri vl- oğlu ile Ödemiş ve Nazilli oyuncuları bir arada Nazilli, (Hususi) — Kurtuluş bayramımız büyük bir tören$ ve tezahüratla kutlulandı. Ordunun şehre girişi temsil edildi. Cu meydanında toplanıldı, — gece fener — alayları tertip edildi. Davul, zurnalar, çalındı. Her taraf donatıldı ve ri atıldı. Bu meyanda Ödemiş takımı ile bir maç 1 Nazilli 5S Eylül takımı kazandı. Nazilli takımı üç ay evel Ödemiş'e gitmiş, 11 golle mağlüp olmuştu. Bu defa takımımız, Halkevi himayesindeki Gençler birliği takı- | mından 8 oyuncu ile takviye edilmiş ve teknik bir oyun gös- riyet hava fişekle: | İ , yapılmış e oyuau 2- ermiştir. tes'it | Bü yüklerin Sandıklı'ya are heyetli, fotoğrafilerin talik edildiği salonda B klı, (Hususi) — |» Paşbakan a kendi dukları Heykelin açılma merasimi ve heykeli yapan genç Akhisar, (Hususi) — Marmara'da xıpı['ın Atatürk heykeline ait haberleri vermiştim. Türk çok Aydın'da kültür işleri Aydın, (Hususi) Aydın. san'at okulur zevat, Akhisar'ın il talebelerin — imtihanları dün kültür direktörlüğünde yapıl- | miş, 20 ilkmek- tep mezu Bu yıl Aydın san'at okuluna 55 ta- lebe alınacaktır. 935 - 936 senesi ders yılım- da ilimizde mevcut (106) ilk okulda (8539) erkek 4143 kız olmak 12682 — talebe okumuştür. Tam dereceli ilk okullar. dan 386 erkek 115 kız olmak üzere 501 talebe şahadetna- me almıştır. 3 yıllık köy okullarını da 366 kız 129 erkek olarak 495 talebe bitirmiştir. imtihanlara 1 girmiştir. üzere Heykel, san'atkârına aittir ve çok be i gele ç bir det namında Cras anmuştur. | İki kışı öldü Sebeb bir Teneke suduür. Denizli'nin Sarayköy kaza- cinayet — olmuştur. kmak köyünden Sa * pazarına gelen [bınhıııı Sa- da bir rayköy'de çeşmeden su almak- ta olan bir çocuğun su dolu ellerini - yıkamış ve bu yüzden çocuğun ağa- beysi Kâzım'la kavga etmiştir. İbrahim bıçakla Kâzım'ı ve | | ' tenekesinde Kâzım da tabanca kurşunile | İbrahim'i müteaddit yerlerin- den yaralıyarak - birbirini öl- | dürmüşlerdir. Kâzım, Saray- köyde herkesin tanıdığı fırıncı | Tevfiğ'in oğludur. Rizan gülmemek için ken- | bakışta insanda hiç te iyi fi- Muhtar, karı- | kirler vermiyen -biri girdi ve sının yaptığı gafı anlamışlı: — Ülen avrat -Dedi- onun alafranga dediği şey - başka | şey.. Sen hiç tavanda kabak | görmedin mi? Muhtarın karısının y L kiloluk iri ve yuvar mat gibi kızardı.. dini zor tuttu. başı gözüktü, Gözleri - tered: düt ve korku içinde idi. Bel- ki de “o, bu yüzü açık, bu çocuk denecek şehir kızından | çekiniyordu. Rizan onu derhal tanıdı: — Fatma'nın anlattığı mah- lük! Diye mırıldandı ve kaşlarını çatarak dik dik baktı. Onbaşı aldırış etmedi, ona doğru ağır, “. Merdivenlerde bir ses duy- du. Mektebi açıp ta, çocuk: ları, dağılmış kuşlar gibi yu- | vaya topladığının ertesi günü idi, Elleri acıyordu. Muhtarın bir arkadaşı ve ken- tırnakları Gözlerinin içinde — küstahça bir parıltlı, — karanlıkta — açılıp sönen bir deniz (eneri gibi, yanıp — kayboluyor, — açılıyor, kapanıyordu. İnce, fakat duyuldu. — Siz kimsiniz! Bunu söyliyen Rizandı. Cöz- leri, iki yeşil kırbaç gibi kat şısındakinin — yüzüne inmişti. | kızı ile disi, bu mezbeleyi temizlemişlerdi. Her geçen bir kere uzakta bakıyor ve uzaklaşı- ile dirvp yüksek bir ses yarda: Kapı Mavi çuha elbisesinin yakaları omu- yurulmadan — açıldı dlük- e" kurmizı ; işaeli: zunda onbaşı apuleti ile, bir onun arkasından da muhtarın | sert adımlarla yürümek istedi. | | | Tekrar bağırdı: — Siz kimsiniz ve ne isti- yorsunuz?.. Onbaşının, siyah, — yağlı, uçları koyun boynuzu gibi kavrılmış biyıklarına giden el- leri, omuz dibine bir balta ile vurulmuş gibi düştü. Yüzü, karmakarışık bir kül bulamacı * gibi oldu. Bir adım kildi; geri çe — Ben mi -Diye kekeledi- | »ben, ha! Rizan bir hamlede onun karşısına dikildi. Şimdi yirmi santim mesafe ile göz-göze gelmişlerdi. Rizan, hayatında hiçbir gün bu kadar derin ve içten gelen bir asabiyete ka pıldiğini hatırlamıyordu. Kaş ları çatılınış, kilitlen- mişti. Dişlerinin — arasından keskin bir. fısıltı ile, ıslık ça- lar gibi cevab verdi: — Evet, sen kimsin?.. çenesi Onbaşı kendisini toplamağa ! çalışıyördu.. Muhtara - bakti. Muhtar şimdi, kaçacak, sığı- nacak delik arıyan ihtiyar bir andırıyordu.. Ondan meded yoktu. Başındaki fese | sardığı üstlüğü düzeltir gibi idi. Onbaşı nihayet cesaret etti: fareyi — Ben onbaşıyım... - Ne istiyorsun? - Hiç!.. — Öyle ise, çık dışarıyal.. Haydi!.. Marrrrş bakayıml.. Ve Rizan bunu söyler söyle- mez, parmağını onbaşının bı- yıklarına doğru uzattı: — Bunları ayağa kaldırmak marifet değil!.. İşin varsa, ka- piya vuracaksın ve — ben izin | verince gireceksin.. Anladın mr onbaşıl, :Burası hapishane :de ğgil, mekteb çatısıdır. Onbaşı, bu son tokatın al- tında hiddetlenmiş — gibiydi. Gözlerini çocuklara çevirdi... — Sonu var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: