| Danzig,Hitler'ci bir şehirdir! Şimdi söz herkesten zi- Dr. Kâzım — Kara Ali — Fenni hata yoktur. Ölüm başka sebep- lerle olmuştur. Dünkü nüshamızda Karşı- Avrupa Emniyeti.. e— İngiliz, Fransız, Bel. çika birliği kurula- caktır, deniliyor. Londradaki İngiliz — Fran- 50 Çrsireni Fi Şemseddin Benlioğla Kral, Diyan'ı önünde diz çökmüş görünce maziyi düşünmeğe başladı.. Kral, yerlere kadar ve say- gile iğildi, kraliçenin balmı- | mundan — yapılmışa benziyen iki elini de öptü ve bir müd- det de bu buz gibi elleri ısıt- mak için nefesile bohladı ve Sonra: — Mümkün değil! Dedi. Zayıf ve hahif, küçücük bir kadın olan kraliçe Klod, koca: sına söz söylemek için başını yukarı kaldırmak — mecburiye- tinde kalıyordu. Kral birinci Fransova da, karısını dinle- mek için eğiliyordu! Kraliçe, ağlar gibi bir sesle: — Şimdiye kadar sizden hiçbir şey istemedim; kendi lehime rica edilecek birçok şeyler olmamış değildir; fakat ben sizi hiçbir. veçhile tâciz etmek istemem. Benim bu hu- Susiyetimi nazarı itibara ala- rak bu ilk, bu en büyük ve belki de sonuncu ricamı ka> bul etmenizi rica ederim! Dedi. Kral, Klod'u kolları arasına aldı, bir koltuğa -Bir !)rbck gibi- oturttu ve kendisi oda içinde dolaşmağa başlaf![. Y_ı—: — Sevgilim, dedi. Bizi düş- manlar sarmıştır; her ınr.ı_ftnA hainler var, Sen Valiye gibi olanlar ilk fırsatta bizi mahva hazırdırlar. Bunlar bizim ha- (' yatımıza, çocuklarımızın *hı - larına, saadetlerine, hattâ ha- yatlarına kasd - için hazırdır- lar; emniyetimizi manasız mer- hametlerle tehlikeye düşürmek doğru olamaz. Bunlar sade şahıslarımıza değil, saltanat ve hükümetimize de dü?""[" dırlar; — bunları düşündünüz mü?, — Düşündüm, Sir! Eıhl âdil olmak için asıl mücrimle- rin kafasını ezmek lâzımdır! — Bunu ben de biliyorıfmı Fakat onları elde edemcdık;. Asıl mücrim kaçtı; fakat cü rüm şerikleri kaçamadılar. Fi- rarlarına meydan bıroknıı_d!m. — Benim muhterem - sırim, sizden hâkimin — kızını kabul buyurmanızı rica ederim. Kral birden durdu ve: — — Pekâlâ. Ricanızı yerine getiriyorum, fakat birşey va> detmiş değilim! Dedi. Diyan dö Puatiye, bıalşlan başa siyahlar gi nmiş olduğu halde kralın ayaklarına ka- pandı; fakat çok soğuk su- Tette kabul edilmişti. Henüz 24 Yaşında bulunan bu kadın, sarayın hep gğıel Olan kadınlarının en — güzc- liydi. — Kral; sükütu bozmuş olmak Şin: . — Madam, dedi. Size sa- rayda pekâz tesadüf cdıliyqu — Sir, sizden merhamet is- tiyorum! | Kral, bu diz çökerek yab Vâran güzel kadını, şişkin göğ: ü, müdevver kalçalarını, dikkat ve... İhtirasla seyredi- Yordu. Ve, bundan evvel Nor: İya'ya gittiği vakit, bu genç V€ güzel kızın şatosuna misa- fir olduğunu, orada kendisile ğini düşünüyordu. Fa> kat, kral, tâ o zamandanberi ü soğuk ve daha ziyade sa> kit duran genç ve güzel kız- dan ürkmüştü! Bir akşam da, sisli ve çimenli, fakat ucu bu- | cağı bulunmaz bir yolun s0- nunda, küçük bir köşkte yal- nız buluşmuşlardı. Bu batıra- | lar, unutulmaz hatıralardı. Diyan kendisine: — Sir, sizi sevenler pek çoktur; benden ne bekliyor- sunuz artık! Demişti. — Bir insan doyacak kadar sevildiğine inanır mı hiç? Son- ra.; Ben sevmiyorum ki?. Se- i en ziyade sevmek lü- ;:ılı?:ieı?ve ıcğıklidir! Aşk nedir biliyor musunuz?. Madam.. — Fakat sir, ben evli bir kadınım! — Şu halde... Bilmiyorsu- nuz demek, Çünkü ben, karı koca arasındaki münasebeto aşk ve sevmek veya sevilmek diyemem! Bunun haricinde aşk, baştan başa heyecan ve yaşamak demektir. Kalb bazı göğsünden - fırlı- yacak gibi çarpar; bazı da donmuş gibi durur: ağlarken güler, gülerken ağlar! Memnu bir aşkla sabahsız geceler ge- çirdiniz mi?. Yahud, kalbini- zin bütün kuvvetile sevdisiniz, arzu ettiğiniz âşıkın kalları arasında bir aşk gecesi yaşa- dınız mi?, . — Sonu var— Okıırlarıı; A;ıeîue!uı 1 Foça'yavapur seferi lâzım.. Bir kariimiz yazıyor: Büyük şehirlerde — çalışan- ların sıhhatları üzerine, yaz mevsiminin büyük tesiri oldu- ğuna şüphe yoktur. Yazın; deniz ve hava, sıhhat işinde en büyük rolü oynar. aBunu nazarı itibara alan İstanbul, cumartesi ve pazar — günleri Mudanya'ya vapur hareket et- tirmektedir. Bunlar sabah, İs tanbul'dan harcket ile akşamı İstanbul'a döner. Bu — suretle insan, haftanın bu iki günün- de, isterse, bir Bursa seyahati yapıp deniz havasından, Bur- sa'dan istifade edebilir. Yalova'ya ise ayrıca hergün vapur işlemektedir. Bunların sıhhate hizmetlerini şükranla kaydederiz. Taşıt araçları dev: letin elinde olunca elbette hal- ka böyle faydalı olacaktır. Bu yüce himmete ne kadar te- şekkür edilse azdır. Yalnız bu himmetin, İzmir- den de esirgenmemesi, hükü- metimizden rica ve istirhama değer bir iştir. İzmir de büyük bir şehirdir. Burada çalışan- ların haftada bir olsun böyle birşeye derin ihtiyaçları vudır. Her pazar Foça'ya kadar bir vapur çıkarmak, eşsiz körfe- zimizin bir sahilinden gidip öte sahilinden dönmek ne ka- dar iyi olur. Bundan başka - İnciraltına, binlerce lira sarfile iskele ya- pıldı; şimdi işlemeyor. Haftada iki üç gün buraya da küçük bir vapur tahrik edilse elbet çok faydalı olur. Bunların kendi işletme mas- raflarını çıkaracakları da çok ümitlidir. Hele halkın sıhha- tine hizmeti itibarile pek fay- dalı olacaktır. sız — Belçika toplantısı hak- kında daha bazı şüpheler var idiyse, dün ayni zamanda Brüksel, Paris ve Londra'da birden neşredilmiş olan teb- liğle zail olmuştur. Toplantı yapılacaktır. Esasen asıl so- rulan şey toplantının olup ol- mıyacağı değildir. Üç günden- beri bu nokta — malümdu. Müştereken alınmış - olan bu kararın tadil edilebilmesi için İngiliz diptomasisinin anlaşıl- maz bir döneklikte bulunması icabederdi. Fakat daha az malüm olan nokta, üç devletin konferansın programını tesbit eden bir tebliğin met'ni üze- rinde mutabık kalıp kalmıya- cakları idi. İngilterenin, Al- manya'nın — iştiraki olmadan Fransa ve Belçika ile görüş- meye karar vermek cür'etinde bulunmuş - olmasından ürke- rek, müşterek tebliğle, Nazi diplomasisinin tezlerine bo- yun eğen formüller koymak istediği söyleniyordu. Ve bu itibarla da Fransa ile İngiltere arasında her iki tarafın da ka- bul edebileceği bir metin bul- mak — güçlüğünden — kurtulu- yordü; Bu endişeler yerinde miydi? Ancak şunu söyliyebiliriz ki dün neşredilen — tebliğ Fran- sa'nın arzularını tamamen tat- 'min edecek mahiyettedir. Bu tebliğ, Londra cerma- nofil —mahfillerinin — ârzuları hilâfına, Londra ve onu takib- edecek olan Brüksel konfe- ranslarında “münakaşa esası,, olarak Alman “sulh plânı,mn alınacağından bahsetmemek- tedir. Ve böyle olması hayır- hdır. Gerçekten, 8 Nisan hangi başka bir plân yerine Alman plânını müzakerelere esas olmakta mânâ olmadık- tan başka, Avrupa her türlü yardımlaşma sistemini — kaldı rarak bunun yerine hiçbir mü- eyyidesi — olmiyan - bir saldırışmamak paktları sü, tüsü bırakan Alman plânı bütün müzakere esasları içinde en kötüsü olacaktı. Bu - iti- barla dünkü tebliği ona üstün bir mevki vermemiş olmasın- dan sevinmek lâzıtdır. Tebliğ eylül ayında Brük- selde toplanması - tasarlanan konferanstan da bahsetrşiyor. Boylece bu ikinci konferansın Almanya ve belki de İngilte- re'nin arzu ettiği gibi yalnız beş Lokarno devletinden mi mürekkep olacağı, yoksa Fran- sa'nın ve belki de İtalya'nın arzu edeceği daha başka dev- lJetlere mi şamil olacağı husu- sunda karar vermek serbesti- si İngiliz, Fransız ve Belçika devletleri için baki kalmakta: dır. Ve Londra'da toplanacak olan üç delegasyönun müza- kere sahasını halli çetin bir formülün önceden tahdid et- memesi çok arzu edilir birşey olacaktır. Tebliğ. “Alman plânı, nı ve müstakbel Brüksel konfe- ransını mesküt geçmesine kar- şılık, Alman kuvvet darbesin- den icabettirdiği neticeleri çı- karmak için Lokarno devlet- leri arasında 19 martta yapıl- ildir. Vicdanı | hataların yükü bulunan Cenev- ' ro müessesesi, Frabüiz — Alman “veğe “het | lar için müthiş bir ş ? | azabı teşkil edecektir. yade M. den'indir! Di SeLe M. Hitler Danzig nazi hükâmetinin başvurduğu kuvvet darbesinin uyandıracağı reaksiyonlar ne olacaktır? Mes'elenin mahiyeti pek bü- | yüktür. Amme hürriyeti namına son kalanların da ilgası ne ahlâk, ne de politika bakımından ka- bul edilir şeyler değildir. Ahlâk bakımından, Milletler | cemiyetinin, Danzig'li nazile- rin, milletlerarası kollektivite- nin himayesine emniyet edil: miş olan bir azlığı -Belki de bu bir çokluktur- şidde'li taz- yik etmelerine ses çıkarmadan müsaade etmesi mümkün de- üzerinde ağır tek - kusurları nasyonal-sosyalist olmamaktan ibaret bulunan yüzlerce ada- mın sopaya çekilmesine, hapıs edilmesine ve sürülmesine karşı hareketsiz kalırsa çok hazin bir manzara arzedecektir. Bü- tün bu işkenceler, ona mani olmağa çalışmamış olan insan- vicdan miş olan uzlaşmayı — ileri sür- mektedir. Bu noktanın zikre- | dilmesi Fransa'yı memnun ede- cektir. Gerçi, Almanya, Ren bölgesinde biçbir uzlaşma ted- birine yanaşmadığı takdirde bu uzlaşntada formüle edilen tehditleri tatbik etmek mevzu- bahs değildir. Bunu dü; mek zamanı artık - geçmiştir. Ve tebliğ sadece Fransa, İn- giltere ve Belçika'nın — “Vazi- yeti tetkik edeceklerini ve ile- ride bir hal şeklile -Avrupa sulhunu kuvvetlendirmek hu- susundaki arzularını — gerçek- leştirecek en iyi çareyi araş- tıracaklarını,, — söylemekle ik- tifa ediyor. Ancak, şimdi — girişilecek olan Avrupanın emniyetini or- ganize etmek işinin, Lokarno antlaşmasının çiğnenmesi ve Ren'in işgali ile milletarası vaziyette husulç getirilen mad- di ve müânevi değişiklikler hesaba katılarak yapılacağını zikretmek faydasız olmıyacaktı. Tebliğ de banu yapmaktadır. Bu nokta da memnuniyetle kaydedilecektir. Fransız, - İngiliz ve Belçika delegelerinin - karşılaşacakları güçlükler ne olursa olsun, bunların yarınki - toplantıları müşterek bir hüsnüniyet ve müşterek bir ihtiyatkârlık ha- vası içinde açılmakladır. Daha fena bir başlangıç ta kabildi. La Repüblik - Paris yaka'da Zeyneb namında bir kadının vaz'ı hamlinde, doktor Kâzım Kara Ali'nin tatbik ettiği forsepside fenni hata vukubulduğu ve neticede, ka- dının ve doğan yavrusunun öldüğü hakkında adliyeye bir öiklet. vokotulmualr. Dün adliyece — yaptırılan atopside, netice; bu -iddianın tamamile hilâfına — çıkmıştır. Yani, kadının doğum esna- sındaki ameliye tatbikatından ölmediği anlaşılmıştır. Vefat, doğrudan doğruya başka has- talık ve sebeplerle alâkadardır. Doktor Kâzım Kara Ali; İzmirtin yakından tanıdığı hâ- Şu halde harekete geçmek İzik ve kıymetli bir doktorudur, icabettiği şüphe götürmez,. Fakat bu nasıl kabildir? Bu meselede üç unsur göz önünde tutulmalidır: Danzig muhalefeti, Polonya ve Mil- letler cemiyeti. * « * Danzig muhalefetine güve- nilmemelidir. Nazi şiddetinin ne olduğu malümken, ve şeh- rin resmi ve yarı resmi poli- sinin M. Greiser'in başkanlı- ğındaki Nazi — hükümetinin elinde —bulunduğu — düşünü- lünce, halkın doğrudan doğ- ruya mukavemet etmesi ihti- malinin pek zayıf — olduğu kolayca takdir edilir.. Muha- lefet reislerinin, politika sah- nesinden kaybolmadan önce yapabilecekleri tek şey, Mil- letler cemiyetine son — bir şikâyette bulunmak o'abilir. Fakat bu formalite vaziyeti hiç değiştirecek değildir. * .. Ya kendi veya Milletler Ce- miyeti Danzig yüksek komi: serinin talebi üzerine müda- hale edebilecek olan Polonya, şimdilik hiç bir şey yapma- maya karar vermiş gibi görü- büyor. M. Bek onu, tamamile Alman politikasına tâbi kıl- mıştır. O, Polonya diploma- sisinin başında kaldıkça, Al- manya, halâ “ serbest . deni- len şehirde doğrudan doğruya Polonya menfaatlerine dokun- mamak şartiyle istediğini ya- kabilir. İmdi görülüyor ki, Berlin, Polonya'nın ekonomik menfaatlerine — dokunmamaya çok itina etmiştir, Hattâ ka- bildir ki, mahir bir pazarlık sayesinde, Danzig'de Polon- ya'nın ticari menfaatlerini ge- nişletmek bahasına Varşovâ'nın bitaraflığı satın almış olsun. Şu halde, şimeilik, Polonya, Danzig-de hürriyetlerin — ilga- sına seyirci kalmakta ve ha- rekete gelmeyi reddetmekte- tedir: M. Bek, halkın tasvibi- ne mazhar olmaz ve fikirleri onunla ayni olmıyan — general Ridz-Enigly tarafından da ten- kide uğrarsa belki o zaman vaziyet değişebilir. Fakat bu hâdise henüz bir emrivaki de- gildir. ve şimdiden hesaba ka- tılamaz. * .. Geriye Milletler cemiyeti ka- hyor. Normal olarak, milletler ce- miyeti, Polonya'dan müdahale etmesini isteyebilmelidir. Ve her halde, ya bu hususta teş- İddianın bu şekilde bir neti- ceye varmış olmasından biz de memnun kaldık. Bir dolandırıcı Su memuru oldu- ğunu söylemiş İkiçeşmelikte Kirpi soka- ğında bir dolandırıcılık vak'ası olmuştur. Ahmed oğlu Maci- din evine giden ve başında su kumpanyası memurlarınt mahsus şapka bulunan - bir şahıs, kendisinin su - şirketi memurlarından olduğunu ve su saatını muayene edeceğini söylemiştir. Saatı muayene et- tikten sonra: — Bu saat bozulmuş, ta- miri için birlira vereceksiniz. Demiştir. Macid, bozukluk ol- - madığından — bozdurmak — ve üzerini iade etmek üzere bir beş Tiralık vermiş ve — parayı alan şahıs, bir daha görün- memiştir. Zabıtaca dolandırıcı aranmaktadır. Çorakkapı imamı Dünkü nüshamızda Çarak- kapı camiinde imam hakkında bir vatandaşımızın şikâyeti var- dı. Dün cami imamile konuş- tuk. Bize, bu şikâyetin varid olmadığını, mevzunbahs şapka ve ayakkapları sadece minbe- rin pek yakınında bulunduğu için kaldırdığını söylemiştir. Bu meyanda, Çorakkapı ca- müne devam eden vatandaşlar da, bu zattan memnuniyetle bahsederek kendisinin vazife- perverliğini bildirmişlerdir. Bıçak taşıyanlar Kemer'de istasyon civarında Mustafa oğlu Halil, Fettah oğlu Ali ve Ömer oğlu Ah- met'in üzerlerinde birer bıçak görülmüş, zabıtaca alınmıştır. tesi vasıtasiyle, ya da mese- leyi tetkik için yakında çağ- rılacak olan konseyin organı vasıtasiyle bunu istiyecektir. Fakat Polonya'nın reddetmesi ihtimalinde ne yapabilecektir? J_ - M. Greiser'in tasvip edilme- — — mesi ve ana kanunun yeniden —— — tesisi için Berlin'de kâfi bir tazyik vasıtası bulu:ığnıdn'?* Hitler'ci olmuş olan Daüziz şehrini tesirli ekonomik ve mali tedbirlerle tehdit edebi- lecek midir? Milletler cemi- yetinin alacağı kararda İngil- tere'nin rolü bir kerre daha çok büyük olacaktır. Şimdi söz herkesten fazla bay Ede- n'indir. Bütün Avrupa onu kil edilmiş olân üçler komi- | bugün işbaşında bekliyor.