öyfa — Birinci Fransova BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA 43 Çevi n: F. Şemseddin Benlivğlu Şarlken bir katır yükü altına mukabil sekizinci Hanri'nin kızını istedi.. Ayrı bir adam olan zinci Hanri'ye bu mağlübiyet çok ağır geldi; hiddetinden kıpkırmızı kesildi - ve güreşin tekrarlanmasını istedi. Fakat araya kraliçeler girdi, ve neti- cesi oldukça tehlikeli bir hâ- disenin önü alındı. VNihi)'d, kralların mülâkatı, filpî bir âyinle hitam buldu; iki devlet arasında daimi bir ’fl"l. birçok münadiler vasıta- sile halka ilân edildi! , Ve... Giderken İngilter- kıar .w;"' biraz sonra yerini zap- ;_ 'ecek olan güzel yılan An © Boleyni de beraber aldı! ral sekizinci Hanri, Gro: "!":' Yöolünü tuttu ve Şarlken'le '"“!“ki oldu. Şarlken siyah elbiseler içinde, şaşaasız ve debdebesiz fakat yirmi saatı glâmtlunı işletmekle meşgul- Şarlken, kral Hanri'den kı- Zanın desti izdivacını istedi ve Mukabilinde bir katır yükü anyol altını teklif etti. Gü- zel ve kârlı bir alışwveriş de- mektil Ki ubur yemek masasına Seçtikleri vakit, sekizinci Hanri YÇ besli piliç, iki tavşan yav- Tusu, Şarlken de kocaman bir Parça sığır etini ve bir koyun Unu yiyib yuttular! Bu "'ı'l.l birbîrlerinyi:ı sıhhat ve $erefine de beşer bardak şa- ;LWVırlamığı ihmal etme- | Şir Haa P köpüklerini bıyıkla- SA _ül"ken Şarlken: &.— Şimal sizin olacak, bana eeknuw” ve cenub düşe- ! Dedi. : Hüı.l“m. veçhile sekizinci . anri İngiltere ve Fransa kralı :T'.mm alacak, Şarlken de n':ı:zemği memleketler - üze- ö Üneşin batmıyacağını Ka a y mm ni ';'."“ kralı, birinci Fran- » Şaşaa ve depdebesinin, kaferlerinin, pehIiSın İngiliz talını mağlüb etmekliğin ce- Zasını çekmeğe mahkümdü. — 16— B'd“"'"ııdııun hiyaneti.. Sekizinci Hanri'nin küçük ve değirmi gözleri, Andre'de Tansova'nın başkumandanı ve Sâray nazırı olan prens dö -B“_'b“"'un gözlerinde derin ihtiras izleri görmüştü. Ve bur Tünçün de Fransova'ya: — Sevgili kardeşim.. Eğer benim tebaam arasında bu kıratta bir adani bulunsa, bu adamın başı iki omuzu Üze- ğ .""dî' uzun müddet taşımasına imkân olmıyacaktı. Demişti. Vakıa, bu sözler bir şaka demekti. Fransova'nın hoşuna gitmekle beraber, zihninde bir ükde peyda etmekteydi! He- tüz Dük dö Valva iken, ken- disinden dört yaş büyük olan Burlon tarafından sırtı bir- kaç defa yere - getirilmiş ve birçok hususlarda da emelle- Tinin önüne — geçilmişti, Kral olduktan sonra buuları unutan Tansova, bu cesur ve kahra- Man prensi, hükümetin en Yüksek mevküne çıkarmıştı. -Dük dö Burbon, hasta'ıklı İf prensesle, 11 inci Lür'nin Ve An dö Böju'nun kızile ev- seki- | İenmişti. Bu prens çok zen gindi. Fakat çocuk bırakma- dan ölmüştü. Kızın annesi, azametli An dö Böju hâlâ bu emlâke ve büyük bir eyalete sahipti ve dük üzerinde nüfuzu bakidi. Büyük servetin evlâtlarına kalması için, validei krali, dük dö Burbon'la evlenmeği dü- şünüyordu. Fakat dük, bizzat Madama, kadın cihetinden ta- lihsizliğini söylüyor ve ilk ka- rısının en çirkin bir kadın ol duğundan, ikincinin de bir ih- tiyar kadın olacağından ser- bestçe bahsediyordu. Halbuki dük- dö Burbon kralın hemşiresi Margriti, ve yahud dük Şatobryan'ın zev- cesi Fransovaz'ı almağı herşeye tercih ediyordu. DC Validei kralinin Romsrânten şatosunu ihata eden orman baştanbaşa karaltındaydı. Kral birinci Fransova bu şatodan çok hoşlanırdı. — Sonu var — — e n t ZABITAÂ: P MMMEmMarı rD Şişli kadın: Kuyumcular çarşısında Os- man kızı - Ayşe'nin şişli bir bastonla dolaştığı görülmüş ve kendisi zabıtaca tutulmuştur. Para çalmak: Gaziler caddesinde Hasan oğlu Ali'nin. dükkânından 12 lirasını çalan Mehimed - oğlu Fehmi tutulmuştur. Kumar oynamak; Gazi bulvarında eski Selâ: nik bankası önünde Ali oğlu Mehmed ile Ali zarla kumar aynarken görülerek yakalan- mışlardır. Bıçak taşımak: İkiçeşmelik catdldesinde Sa- lih oğlu Ali'de bir bıçak gö- rülmüş ve zabıtaca alınmıştır. Otomobil kazası Bayraklı'dan İzmir'e doğru giden Turgutlu kamyonunda bulunâan yolculardan Halil, mü- vazenesini kaybederek düşmüş ve yaralanmmıştır. Yaralı, mem- leket hastanesine kaldırılmıştır. Dövmüşler Kahramanlar mahallesinde 87 incti adada Mehmed oğlu Yaşar, dargın bulunduğu ka- rısı Cemile ile barışınak üzere evine gitmesinden kızan Ömer oğlu Salih ve Mehmed oğlu İbrahim taraflarından yumruk- la dövülmüştür. Vak'a faili tutuldu : Üç ay evel Menemen kaza- şının Aliağa nahiyesinde bir vak'a olmuş ve Salih oğlu Şükrü, Kocalı Şakir oğlu Ri- fat tarafından tabanca kurşu- nile sağ , kaburgası altından ağır suretle yara'.anmıştı.' Va- kanın faili o vakittenberi ara- nıyordu. — Rifat'ın, Kuşadasına bâğlı Selçuk nahiyesinde l.ıuî lunduğu duyulmuş ve kendisi orada yakalanmıştır. — Defterdar gitti Maliye Vekâletimce Anka- ra'ya çağırılan Deftardar İh- san Pırnar, dün Ankara eks- presile Ankara'ya — gitmiştir. Bu seyahatın, İzmir'de yapılt- cak yeni maliye teşkilâtile ıîfı- kadar olduğu kuüvvetle tahmin edilmektedir. Bir gazete, hazır- lanmalıyız, diyor.. 9 Temmnz 936 tarihli Greait Britain and the East dergi- sinden: Dünyanın istikbali, Alman- ya'nın komşularına ve komşu- | larının ona karşı takınacağı tavur ve güdeceği politikaya bağlı görüldüğü şu sırada, | bilhassa İngiltere'de Akdeniz meselesine büyük bir. ehemi: yet verilmektedir. Bereket versin, bu mesele- nin dostane bir şekilde halle- dilmesi için daha büyük ümit ler beslenebilir. Evvelâ, hoğaz- ların yeniden — askeril i mevzüu — Üzerinde * görüşmek üzere toplanan Montrö koön- | feransı, gayet iyi gitmektedir. Ortaya çıkan ve teferrüata aid olan bir takım mahzurlar or- tadan kaldırılmaz, Türkiye'nin yapmış olduğu dürüst ve ka- nuni hareket mükâfatlandırıl- maz ve ilgili devletler bu me- selede mesud bir istikbal ha- zırlıyacak bir neticeye ulaş- mazlarsa hayret etmek lâzım gelir. Akdenizle ilgili olan dev- letlerin bir “Akdeniz paktı,, etrafında toplanmaları husu- sunda yapılan teklif henüz - in- kişaf ve terakki göstermemiştir. Bu fikir, Avrupanın cenub şark memleketlerinden çıkmış ve Akdenizle alâkalı devletler tercihan İtalya da dahil oldu- ğu halde ve imkân olmazsa | İtalyasız — statükoyu —muhafa- za edebilmek için böyle bir pakt yapmayı düşünmüşlerdir. Bize öyle geliyor ki böyle bir pakt yapmak için, bugünlük, | fazla aceleye lüzum ve ihtiyaç yoktur. Yalnız, Türkiye ve Yu- | nanistan gibi memleketlerle felâket zamanlarında yapılmış olan bir takım anlaşmalar uza- | tılabilir. Büyük Britanya, Akdeniz- deki hayati durumunu, oldu- | ğu gibi tutmak emelinde bu- lunduğunu oçıkça söylemiştir. İngiltere'nin bu vaziyeti elde tutamıyacak — kadar kuvvetsiz alduğunu düşünmeğe de hiç- sebeb yoktur. Kisa bir müddet için, Ak- deniz — mes'eleleri hakkinda Avrupa kıtası üzerinde bozgunculuk dalgası geçti. Meselâ bu cümleden olarak, bir hücüm karşısında Malta- nın müdafaasına imkân bulun- madığı, orta Akdeniz'de İngi- liz filosunun tutunacağı —bir liman olmadığı ve hava - filo- larının deniz filolarını altede- ceği gibi sözler söylendi. Bir hayli ileri giden bu dedi-kodu- lardan bugün eser kalmamış- tır. Meselâ Malta hakkında söylenen sözlere sömürgeler bakanı ile amiral Sir Recer Keys'in verdiği kat'i cevaplar nikbin adamları - sevindirmiş, bozguncuları da ürkütmüştür. Malta'nın — boşaltılması la- kırdıları artık nihayet bulmuş ve böyle olduğu iyi olmuştur. Bununla beraber. biz. impa- torluk — yollarının — erniyetini yalnız Akdeniz devletlerile an- laşarak değil, elimizde bulu- nan bir takım kolaylıklardân- da istifade ederek daha ziyade pekiştirmeliyiz. Meselâ Kıb- rıs'tan, Malta'nın yerine değil, Malta'ya ilâve olarak istifade etmek mühim bir- noktadır. bir | y v B örüyor” İmanya, Akdeniz'de * vaziyeti nasıl g İngiltere - İtalya ve Fransa ile Eısya ve İngiltere- nin Akdeniz siyasetleri üzerinde Almanların fikri. Ka İngiliz dananması 11 temmüz 1936 — tarihli yol, herhangi bir başka se- Frankfurter Saytung gazetesi | bepten dolayı konferans aka- yazdığı bir başyazıda diyor ki: | Montrö'deki boğazlar kon- | ğazları kendi askeri memfaat- feransı çok yavaş - ilerlemek- bo- mete uğrıyacak * olursa, lerinin doğru bulduğu şekilde tedir. Bundan birkaç âay lönce | tahkim edebilmesidir. Türkiye hükümeti Cenevre'de boğazların yeniden tahkimini ileri sürdüğü zaman, cevvelâ bu teklifi her tarafta dostça karşılandı. Bu suüretle, esas mes'ele filen iyi bir çıgıra girmiş gibi görünüyordu. Türkiye boğazlar antlaşma- sını imzalıyanlardan İtalya gi- bi ehemmiyetli bir devletin henüz henüz görüşmelere ka: tılmamış — olmasına — rağmen mes'elenin halledilmiş olduğu telâkkisindedir. Ankara'dan gelen resmi ve yarıresmi akisler bu hususta hiçbir şüphe bırakmamaktadır. Tahkim edilmemiş boğazlar, Türkiye'nin müdafaa — siste- minde büyük bir gedik teşkil etmektedir. Bu gediği kapat- mak ise, Türk inisiyatifinin belli-başlı gayesini teşkil et- mişti. Türkiye'nin 1923 Lo- zan antlaşmasından beri Ak- denizde politika durumunun esaslı bir surette değiştiği mü- lâhazasına — dayanan iddiası sükütla yahut aynile — kabul edildi. Zaten Montrö'deki fi- kir ayrılıkları da bununla alâ- kadar değildir. Bugün Tür- kiye de bunu anlamaktadır. Türkiyenin — şimdi - tuttuğu Dergimiz, Kıbrıs'ın bir hava üssü haline getirilmesi için ne- ler yapılması gerektiği hakkın- daki salâhiyetli kimselerin mü- talealarını yazmıştı. Ayni ada- nın deniz üssü olabilmesi için ayni şekilde fikir ve mütale- alar yürütülebilir. Şurasını söyliyelim: Kıbrıs- tan pekâaz istifade edilmiştir: bugünkü haller ve şartlar için- de bu âdanın stratejik vaziye- tinden faydalanmamak - akıl- sızlık olur. İngillerc, Akdeniz'de mukad- deratın kendisine -bağışladığı Vaziyetin ehemmiyeti üzerinde pek eksik bir uyanıklık gös- termiştir. Bir takım diktatör: ler ise mukadderin kendilerine bağışlamadığı bir takım ni- metlerden ayâk diremek ve şedit davranmak - suretile fay- dalanmaktadırlar. — İmparator: luğun çuvalı ağır olabilir: Fa- kat bunu omuzda taşımak 2a- rüreti vardır. Bugün göründüğü şekilde işler iyi gidecek olufsa o za- man Âkdeniz mes'elesi yatışır ve Akdeniz - filosundan - bir Bu hâdiseler, Almanya'da bir seyircinin göstereceği dik- katle takip ed lmektedir. Bi- zim, boğazlardan geçiş etra- fındaki anlaşmazlıktan Avrupa sükünunu bozacak , yeni bir faktörün orlaya çıkmasından hiçbir memfaatimiz yoktur. Ortaya çıkan - fikir anlaş- mazlıkları, — büyük - Britanya ile Rusya arasındaki — eski tarihi rekabeti tekrar — bir- denbire ortaya atmış ol ması dolayisile ciddi bir ma- hİyet taşımaktadır. Taymis gazetesi yazdığı bir makalede “Şimdi Rusya çok daha tehlikeleşti,, demektedir. Makelede, Sovyetlerin iki yüzlü bir politika gütmekte oldukları, gayelerini dünya ih- tilâlinin teşkil ettiği izah edi- lerek, Stalin'in kurmağa mu- valfak olduğu askeri mevkie işaret — edilmekiedir. Kısaca bundan çıkan netice: Sovyetlere, boğazlardan Ak- denize istedikleri kadar gemi geçirmelerine müsaade edile- mez. Montrö'de görülen aykı- rılğın en büyüğünü de işin bu tarahı teşkil etmektedir. Bu talebe İngilizlerin itiraz- da bulunmaları - üzerine Litvi kısmını oradan çekmek düşü- nülebilir. Eğer bu inkişaflar gerçek- leşecek olursa ©o zaman bir kaç ay evelki kötü vaziyetle: rin tekrar başgöstermiyeceği- ni ummak için küçük değil, büyük sebepler bulunacaktır. Vaziyet ne olursa olsun, Ak- deniz'de İngiltere'nin kuvvet- lenmesi lâzım ve bu mühim imparatorluk işinde herhangi gecikme affedilmez bir suçtur. Artık, hiçbir esasa yaslanmı- yan birinin binlik politikası- na avdet etmeye imkân kal- mamıştır. İngiltere kendi — mevkiünin ne olduğunu anlamalı, öteki memleketler de bu mevkii ar- lamalıdırlar. Habeş mes'elesinde İngil- tere, bütün zecri tedbir taraf- tarı ve milletler cemiyetine mensup devletler gibi üzül- müştür. Bu, birinci devre idi. İkinci defa için hazırlığımız tamam olmalıdır. ve hazırlığı- mız tamam olacak - olursa bu birinci devrenin gösterdiği ne- tice tekrar görülmiyecektir. nofun konleransı - terketmek tehdidinde bulunduğu yalan- landı. Fakat konferansın pa- zartesi gününe bırakılmış - ol- mâst! hakikati, mümessillerin salâhiyetleri — tükendiğini — ve hükümetleri ile görüşmek 20- runda olduklarını göstermek- | tedir. Bir anlaşma yolu bulmak imkânı var mıdır? Bu yolun Karadeniz - etrafında yapılan münakaşa sıuhasında olması ihtimali vardır. Bu sahaya ge- lince, Rus talebine göre, Kar radeniz, ona kıyıi vt olan dev letlere aid bir deniz c alı» dır. Bu denizde kıyiları ol yan devletlere aid harb gemi- lerinin Rusya'ya tehlikesi do- kunmıyacak, muayyen bir nis- bette olmaları lâzımdır. Fakat politika bakımından bu kadar ehemmiyetli bir mes'elede, Rusya'nin bir Akdeniz dev- leti - olarak: ortaya çıkıp çık- maması ile ilgili olan gemi adet ve büyüklüğü keyfiyeti kolayca — halledilemiyecektir. Çünkü bu mes'ele yalnız İn- giltere için değil, Akdenizin diğer sabil devletleri ve hele konferansa — katılmamış - olan Italya için, çok can alacak bir noktayı ifade etmektedir. Boğazlar mes'elesinde bir İtalyan- İngiliz tesanüdü kur- mak için ap-açık olarak Lön- dra ile Roma arasında bir dip- lomasi oyununu oynamaktadır. Roma gazeteleri böyle bir için lâzım olan şartları gizle- memektedirler. Bu şartlar ise, İngiliz - İtalyan — gerginliği en ile yapılan yardım paktlarının bozulmasıdır. İtalyan gazeteleri, politikasının bir unsurundan başka birşey olmadıklarını, bu itibarla zaten kendiliğinden mer'ilikleri artık kalmadığım kaydetmektedirler. Londra, bu ve mutlak bir edeceğe benzemiyor. Brüksel- de toplanacak olan Lokarno konferansına İtalya'nın iştiraki « : | | tesanüdün meydana gelmesi — büyük bir ölçüyü bulduğu bir — sirada, Akdeniz memleketleri — bu paktların zecri tedbirler — tarzdaki görüşmelere durmadan — surette — itiraz — için gönderilmiş olan çağırı da — £ bunu ispat etmektedir. Bu arada da M. Pol Bon- kur Montrö'de Moskova ile Londra arasındaki an'aşmazlığı — | düzeltmeğe çalışıyor. . atletizm . .« . . birincilikleri 935-936 senesi büyük atle- tizm birinciliklerinin 26 tem- muzda yapılması kararlaştırıl- mıştır. Bölgenin atletizm ajanı tarafından İstanbul'a sipariş edilmiş olan sırık ve cirit gelmiştir. Mâniaların - tamiri ve saha pistinin tesviyesi haf- ta içinde sona erecektir. Müsabaka programı hafta içinde atletizm kurulu tarafın- dan — azırlanacaktır. Borsada seçim çimi- için hazırlıklara devam — edilmektedir. 1 Ağustosta yeni idare heyeti seçilecek ve başlıyacaktır. işe 3-