“ g- a , N Lamkhd H#—0 d c O ö0 adr W 5UU Ulu Gle U sEaf SÜ G SUO (8 18/6/ 936 maema . KA Ca 17 Çeviren: Birinci Fransova BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA F. Şemseddin Benlioğlu Birinci Fransova 50,000 asker 72 topla İtalya üzerine yürümeğe başladı.. Kral, bu münasebetle sara- yının silâhşörlerine, hassa ala- yına 15 Temmuzda Liyon'da hazır bulunmalarını emretti. 29 Martta, Diyan dö Poti: Normandiye âyanından Lüi dö | Breze ile evlendi. 2 Nisanda, biri ile Avusturya — Arşi ü Şarl arasında imzalanan sulh mua- hedesi münasebetile Paris'te büyük şenlikler yapıldı. Ayni zamanda, henüz beş yaşında bulunan sabık kralın küçük kizı Rene de henüz 15 yaşında bulunan Arşidük'e nişanlandı! 16 Nisanda da İngiltere kralı sekizinci Hanri'le Fransa kralı Birinci Fransova arasında kaydı hayat şartile sulh ilân edildi. Bu münasebetle de ye- üiden Yühant âyinler, şehlikler yapıldı. Paris, eğlenceden eğlenceye koşuyordu! 24 Nisanda, kral birinci Fransova, kraliçe Klod, Madam, Düşes d'Alanson ve saray erkânı Sen'de bir gemile Pa- ris'ten ayrıldılar. Kralın altın klaptan'la işlen- miş kırmızı bayrağını taşıyan sefine. bir sürü küçük sefine- ler tarafından takib edildiği halde Sen üzerinde ilerlemeğe başladı. Sahillere toplantdiş binlerce Fransız, kralın geçişini alkış- lamakta idiler. Kralın alayının arkasından da bir sürü yük kayıkları, ça- dırları, yiyecekleri ve hayvan- ları getirmekte idi. Kral hertarafta fevkalâde surette karşılandı. Her uğra- nılan yerde evvelâ ruhani bir âyin yapılıyor, sonra eğlence- ler, şenl'kler başlıyordu. Fransa kralinin gençliği ve güzelliği ile iftihar ediyordu! Şehrin suları azaldığı ve seyrüsefer kabiliyeti kalmadığı zaman, heyet arabalarla yoluna devama başladı. Kral, kraliçe- nin yanında oturduğu yerden, arabanın yolu kenarına diz çökerek tazimat arzeden köy- lüleri selâmlıyordu. Bu heyet seferine; gayet ağır bir yürüyüşle Nisan, Ma- yıs, Haziran aylarında - birer, Melün, Montero, Montargis, “Given, Bluaz'a uğradı, nihayet Ambruaz'a vardı. Kralını çok seven Ambruaz şehri, Paris'e bir ders verir | | | | | sova kuvvetlerini tesbit gibi hazineye mühim bir mik- tar para verdi. 3 Temmuzda birinci Fran- etti: 20,000 ücretli Alman, 3000 ücretli Karaçeteli, 12,000 sü- vari asker ve birkaç bin de Gaskonya - silâhşörleri vardı. Gaskonya'lılar, muhasara ve hücum işlerinde meharet sa- hibi addediliyorlardı. Bu kuv- vetlere, ölüm veya — servetten birini bulmağa azmetmiş ma- ceraperestlerden birçok kimse katılmıştı. Hasılı, birinci Fransova'nın kuvveti 72 top ve 50,000- as- kezden mürekkepii. Fransa'nın ' cü iyi” şövalye- lerinden birisi Fransova, toplarına çok bü- yük bir kıymet veriyordu. ** 4 Temmuzda, sabahleyin kral birinci Fransova kraliçe- nin önünde diz çöktü ve: — Milâno Düşesil Dedi, Şehrinizin / anahtarlarını size getireceğim, aşkınız için harba gidiyorum. Bayrağınızı bana veriniz ki, Milano sürleri üze- rine kendi ejimle dikeyim! Kraliçe Klod, Milâno dük- lüğüne mahsus bayrağı kocası krala verdi. Birinci Fransova, kraliçenin mavi damarları gö- rünen soluk renkli küçük elle- | rini öptü: kraliçe: — Benim çok asil zevcim, krahım! Sizi Allaha emanet ederim! Diye mırıldandı. Ve, kralın gidişini seyret- mek üzere yerinden kalkmak istedi; fakat kendisinde buka- dar bir kuvvet bulamadı! Kral Fransova, annesine de: — Sabırlı olunuz Madam'! Zaferle döneceğiml! Dedi. Ve son. olarak annesine: — Allahaismarladık Ma- dam.. Hemşire ve zevcesine: — Allahaısmarladık! Dedi. —Sonu var— Anasonlar yetişiyor Çeşme havalisinde yetişen anason mahsulü, busene çok verimli ve nefis olmuştur. İs- tihsalât henüz — başlamıştır. İstihsalât başlayınca, inhisar- lar idaresi, anason mübayea- sına başlıyacaktır. AVRUPALI KADIN VE MAHRACA KOZMOPOLİT ASRİ ROMAN 40 ' reisi Lon-Mak ta zevcelerile birlikte salona girdiler. Lon- Mak'ın zevcesi, kısa - boylu ve şişman bir kadındı; sanki İngiliz- değildi!. Biraz sonra kont amiral Hunferi Tamhil, azametli ve çok kibirli bir bahriyeli salonun - kapısında göründü. Yanında da çok sa- mimi dostlarından Laydi Hun- sey vardı. Bu kadın da gözlüklü idi! Frbert bu insanlara “Temas edeceğimiz muhitin birer tip- J. L. MORTENDEN leril,, diye yordu. Ondrev kocasına: — Ne düşünüyorsun? Diye sordu. Birkaç dakika daha geçti; erkekler, içlerinden hangisinin en evvel Öndreve — takdim edileceğini düşünüyorlar; ka- dınlar da Ondrev'e hayret ve tuhaf hislerle bakıyorlardı. Bu sırada sarışın ve yakı- şikh yüzbaşı Smit Trovere «salonun kapısından göründü ve: düşünerek — bakı- olan birinci | Memleket haberleri Bozdoğan, (Hususi) — Ay- dın Halkevi gösteri kolu, hal- kevi bandosile birlikte dün ilçemize gelerek (İkizler) piye- sini temsil etti. Temsilin ve- rildiği parti salonu tamamen dolmuştu . Birçok kimseler | temsili pencerelerden seyret- tiler. Bando da gündüz parkta, gece salonda halka birçok par- çalar çaldı. Gerek gösteri kolunu ve gerekse bandoyu halk çok alkışladı. Kol ve bando,> iki yıl önce de - ilçe- mize gelmiş ve (Mete) piye- sini temsil etmişti. Not: Kolun başkanile ko- nuştum. Bozdoğan halkının başta urbay Vefa Tarhan ol- mak üzere gösterdikleri ilgi ve yakınlıktan ve könuksever- likten ötürü açık teşekkürleri- üt yazınarır. dGledi, Bozdoğan — İlçemizde ba- yındırlık alaninda büyük ça- lışma vardır. Bozdoğan - Ka- vakdere yolu, Cumuriyet ma- hallesinde birleştirilmek üze- eli* Nazilli'de Belediyenin, halkı sinir- lendiren bir hareketi. Nazilli, (Hususi) — Uray; dünden itibaren parkın üç yerine (Buraya ailelerle aile ile gelenler girer, başkası gi- remez) diye levhalar asmış, evli ve bekârların yerlerini ayırmış ve tahdit etmiştir. Bu karar Nazilli gençliğini çok sinirlendirmiş, bir iki hâ- dise de olmuştur. Ben; Nazilli gençlerini çok haklı gördüm. Türkiye'de cu- murluk devrinde kadın, erkek diye bir ayrılık kalmamıştır. Kamutay'da erkeklerle kadın- Tarımızın yan -yana yer aldığı, yurd müdafaasında Türk gök- İerinde kadm uçmanlarımız dolaştığı - bugünde, — Nazilli urayının mazi rarını — derhal umarım, kaldıracağını — Asaletmeap ta teşrif bu- yurdular! Dedi. Rolf ve zevcesi Laydi Lans- ton hemen - yerlerinden fırla- dılar ve kapuya doğru yürü* düler ve bütün davetlilerin de gözleri kapıya döndü. Kapıda Laydi Bradınor gö- *ündü. Yanında !da maiyeti erkânı vardı. Laydi Bradmor parlak bir tuvaletle gelmişti. Kendisine azami derecede yaraşan açık renk bir rop giymişti. Salona girerken şahane bir azamet ve tebessüm ile şahsı tayin etmeden selâmlar verdi, Burada bir valii umuminin, bizzat İngiliz kralından daha fazla haşmet ve azamet sattığı ve satabildiği Laydi Bradmo- rün bu vaziyeti ile — anlaşılı- yordu, kokan bu ka- | Aydın'lılar Bozdoğan'da. Bozdoğan belediye reisi, muvaffakıyetli bir yoldaj iyi işler yapıyor. Aydıv'lı gençler Bozdoğan'da.. redir. Bu yolun iki tarafın- daki mezarlıklar kaldırılarak örnek zeytinliği, spor alamı ve stadyom — yaptırılacaktır. Bu cadde üzerindeki demirci dük- kânlarının da kaldırılması hu- susunda urayın — düşüncesini balk çok yerinde bulmuştur. Yalnız her bakımdan çok öne- aa bu şelan, ĞB z nırına ulaştırılması için il ge- acE karüjün' yardımı lâzimdır. Şarın içinde birçok evler kesilerek caddeler genişletti- rilmektedir . Uray - elektirik işini de ele almıştır. Evvelce de Bozdoğan'a çok hizmeti dokunan urbay Vefa Tarhan- dan neler yapmağı düşündü- ğünü sordum: — Bir otel, bir gazino.. Diğerlerini başarmağa çalışı- yoruz. Filhakika bir otele Boz- doğan'ın çok ihtiyacı vardır. Bozdoğan'da bugün oraya gi- ' den bir yabancının geceliye- ceği ne bir otel ve ne de bir kahve içilecek yeri yoktür. v Bozdoğan'da Bir zavallıyı burnunu, ku- laklarını keserek. gözle- rini oyarak öldürdüler. Bozdoğan, (Hususi) — İlçe- mize bağlı ( Eymir ) köyünde | çok feci blr cinayet olmuştur. Bu köyde oturan Tavas'lı Kö- se imam oğlu sağır ve dilsiz Ahdullah; Harmanbaşında tar- ha ile 14 yerinden yaralan- mak, gözü oyulmak, burnu ve kulakları kesilmek suretile ölü olarak bulunmuştur. Yapılan tahkikatta - katillerin; Abdul- lah'ın — bacanakları |Süleyman ve kardeşi Kadir ol- | duğu anlaşılmış ve vak'anın da bir miras işinden ileri geldiği öğrenilmiştir. Katiller adliyeye teslim edilmiştir. Tavas'lı Valii umumi de beraberdi. Bu zat, bacanağı Rali'ten de uzun ve zayifti. Saçları çok- tan ağarmıştı. Bu “adamın gençliğinde çok güzel bir er- kek olduğuna şüphe yoktu. Gözleri Ondrev'e iliştiği vakit, kibar bir tebessümle muhitin bu yeni simasını selâmladı. Bundan sonra, — davetliler yerlerine geçtiler, her davetli mevki ve rütbesine göre bir yer'aldı. Burada bu işe bü- yük bir ehemmiyet verilirdi. Lord Bradmor, Patrisya ta- rafından takip edildiği halde Öndrev'e doğru ilerledi ve: — Sizinle hasabile çok bah. tiyarım. Bayanım!Dedi. Yeğe- nim Rober sizden bize her zaman ve stayişle bahsetmişfir. Bunun için sizi, bu tesadüfü- müzden çok zaman evelden * el di ll İA ĞÜKZ lll ÇY CÇ çT İ eai ll eee ÜĞ » <A ĞY S li ee aa T ” Alman 49 Mevzuumuza yakından - te- mas eden ilimlere bir göz atalım. Ve her birinde ecne- bilerin hissesinin ne olduğunu arayalım. l — Devletlerin konstitüs- yonu ve hükümeti, sabit kai- delere malik, hür san'at ol- mak üzere telâkki ediliyor. Ecnebi ; eski kurun modelini örnek edinerek, bunu bizden önce tatbik etti. Fakat siyasetini hangi pren- sibe istinat ettirdi? Onun düşüncesi, iradesi, dili : So- nunu bulmuş, bitmiş, ölmüş bir unsur üzerine dayanmak- tadır. Şüphesiz ki ölmüş ve duraklamış şeylerden bulacağı bir san'ate ; kendi cemiyetleri için tahayyül ettikleri maka- nizmayı meydana getirecek bir (Statoko) ya dayanacak : Öyle bir san'at ki cemiyetin bütün hayatını, bir takım sa- bit çarklarla işleyen bir sis- tem meydana getirecek. Çar- kın biri, hepsi için işleyecek. Namütenahi kuvvetleri, mah- dut kuvvetler haline sokabile- cek bir san'at. Kendi menfe- atlerinden başka bir şey dü- şünmiyen vatandaşları, istemc- melerine rağmen dahi, umu- mi menfeat için çalıştırabil- mek san'ati. Ecnebi, bu prensibi binbir şekilde Aanlattı; ve bunun üstüne bir çok siyasi konsti- tüsyonlar kurdu. Anavatan, | onların bu doktrinlerini kabul etti. Ve hattâ her vakıt ol- duğu gibi ecnebiden daha ileri giderek daha büyük itina ile bir çok siyasi makanizma- lar meydana getirdi. İçtimai hâbiselerin tevali- sinde herhangi bir uygunsuz- luk görülünce bu politikacılar şöyle dediler : Makanizmanın çarklarından biri bozuk. Ve bu hal karşısında yal- Dniz bir ilâç biliyorlar : çarkı değiştirelim. Yerine baş- | ka takalım. Cemiyeti böyle tamamen mihaniki olarak telâkkide ne kadar ileri gidildi ise maka- nizmayı sadeleştirmekte de o kadar ilerilendi. Şöyle ki bü- tün çarklarda muadelet hasıl oldu ve hemen hepsi aynı madenden gibiydi. Şimdi en iyi politikacılar var. Ve bu iyi. Zira bir de böyle vazih ve muayyen - prensipler olmı- yaydı, fenalık, — şimdikinden elbet daha fazla olurdu. beri tanımakta bize yeğenim methetmekte çok — haklı imiş. Bunu da anlayorum! Sertabip Robert Karter'i bizzat Laydi Lanston takdim etti. Banger, genç doktora: — Oh ne âlâ... Sizinle iyi dostluk yapabileceğiz! Dedi. Söz Laydi Bradmor'un idi. İlk olarak Ondrev'e: — Rahayak'tan- memnun kaldığınızı sanıyorum, - sevgili Bayan! Dedi. K Öndrev arzı teşekkür - etti! Laydi Brabmor bu defa Er- bert'e döndü, ve: — Hoşgeldiniz azizim! Hem şirem sizin birçteki mehareti- nizden — bahsetti. Çarşamba günü Bayanınızla bialikte sizi —Sonu var— SİZİ İlîlletîn“ FihteninHitabesi Çevirel Rahmi Balaban Şiddetli emirler vermesile | bu politikanın değerli nokta- ları, terekki — edebiliyor | gibi gösteren yerleri vardır. | Hattâ gittikçe monarşileşen ! bir konstitüsyon tanzim edi- len yerlerde - hizmet ve fay- dası da görülmüştür. Amma yaptığı iş bu kadardır. Bun- dan öte de kudretsizliği gü- neş gibi aşikârdır. Hükümet makinenize, tasav- vur ettiğiniz bütün tekemmülü verdiğinizi kabul ede'im. En küçük parçasına kadar çark- larından her biri: - Sırasile kendi üst tarafındaki çarkın tesirile harekete gelmiş erdir. Bu takdirde bütün makineyi harekete — getirecek — kuvvet hani ? Bu en üst çarka karşı, di- ğer — çarkların — birbirlerile sürtüşmesinden doğacak mü- kavemeti izale edebilirsiniz. Ve en üst çarka : Ününe çıka- ak her engeci yenebilecek kudret verebilirsiniz. Bu halde ve meydana — getirdiğiniz — Şey, kudretli bir monarşi konsti- tüsyonudur. Fakat ilk ve en üst çarkı nasıl harekete getireceksiniz ? Bunu, bilâ istima, yalnız iyi- liği görecek ve istiyecek hale nasıl sokacaksınız ? En mo- todik bir tarzda - kurduğunuz bu makinenin, şimdi hareket- siz olan, bütün çarklarını (Daimi hareket)e nasıl geçire- çeksiniz ? Bazan şaşırıp kal- dığınız zamanlarınızda dedi- F d ğiniz gibi, makine, ilk hare-. — ketini bizzat kendisi mi ya- pacak ? İkiden biri: Hareketi, ya çarktan gelen kuvvet meyda- na getirecek. Yahut çarktan ğ müntakil olarak bütün maki- nede bulunacak — kuüvvetten doğacak. Birinci faraziyeyi ka- bul ederseniz : Bütün düşünce ve makanizmayı — mahveden batıl bir devre düşmüş olur- sunuz : Bütün makine, çarkı ancak, kendi kendini ne ka- dar harekete getirdi ise o kadar — harekete Halbuki makinenin harekete gelmesi için bu defa çarkın — (Bizatihi mütaharrik) - olması lâzımgelir. Eğer çark, (Biza- tihi mütaharrik) değilse - ki mahzur budur - her şeye rağ- men hareketsizlik bakidir. ' Üzüm satışları: Ç Aha Kİ 72 İnhisar idaresi 6 75 62 M. j, Taranto 10 S0 j. Taranta mah, « 5 Ş, Remzi n 5 Şınlak x. bira, 9 50 3 $ Gömel 8 8 197 516782 a İsıtır9 Zahire satışları: 4 Ç Cinsi K 8. YKD 350 Buğday 6715 . 616 278 Arpa 360 350 50 Ton bakla 43125 4 3125 50 B. pavruk K 3267 Kilo yapağ — 59 — G4 5 93 Kental palamut 550 —— 650 81 B. pamuk 42 S * dE — Devam edecek — — getirebilir. —— bizim göstermek — istediğimiz —