İ ADÖLÜ| Zi Haslran 5 ımı= Negtis Cenevre'ye giderse Italya sosyeteden çekilecek Ingiltere'de Negüs'e Coş- ; İzmır limş;ıı.ındaki ar.nştırma Muharrem Denizaltı'nın Ara$tırmaları Cevi M. Rahmi Balaban 43 Bu, saşırı bir mühayylle İa Iklşafının bir şimşek —çakımı vtesiri ml yaptı ? — Reel 'hayatta serl hücumlara — ve 'her türlü iteblikelere karşı düramıyacek ekilde mi kaldı ? İşte Alman Tuhunun 'bir ka irakteri daba: Eğer — bir şey #arta, — aradığından — Yazlasını bulor. Çünkâ recl “hayatın ikayneklacına kadar ;İder. KI bu hayet, bizsat hayatından — kaynar ve sürükler. Papalık, reformun kendisine baksızlık yaptığına kanidi. Pa palığın sözleri, o zaman tercih edilen — dil İle, Asya âdetine göre körcesine tercüme edili yordu. Kanaat gü merkezde idi ki bonlar, barfi harfine alınmaksızın, fazlamı — atılabilir. Fakat Alman ruhu cliddi ol- olmakla reform, — kelimelerin hepsini tam mâoalarile aldı. O böyle bepsini ciddi almakta baklı idi. Fakat şuoda haksz idi : Bu sözlerin — sabiplerinit bunları reform kadar - ciddi aldığına İnanmak Bu delma böyledir : Ciddt olan Alman, ecnebi ile birşeyi münakaşa ederken içi celddi alır. Öteki alayındadır. Kelimeler va ekepresyonları gibi. afak tefek geylere bü derecer ehemmiyet verilmesine, ecnebl bir türlü anlıyamaz. Bir Alman tarafından tekrar- işitince ecnebi, söyle miş olduğu şeyi bir daba söy lemek İstemez. Başka — şeyler söyler ve söylemekte devam eder. Bizl eniniyet ile, (Netlce sroma deliliği) ile ittiham eder. Ecnebinin — ekseriya — söylediği şey hakkında aydın bilgisi ; ve mubakemelerinde vkı bir takip olduğucu kabal — etmek de güçtür. İhtiva ettiği her mâ- Bayı alacak yerde, söylenen sözlerden yalnız kallin düşün- onun kendi onu döğünü almak: — Ecnebinin karakteri temelidir. Bötün ceki dini, böyle cid. diye alma taraı, ocu: Eski Atikatlarını seğlem tesls - etme, ve müstakbel — tehlikelerden koruma hususunda daha elddi olmağa mecbor etti Alman'ya mın bütün —Avrüpa üzerine tesir Jora — ettiğine ba ve ban- dan sonrakl vakıs, bir delildir. Bu suretle cskl akideler, avam Gzerindeki — tosirini — muhafaza €tti vo bilbassa bunların mü dafileri, evvelkinden çok daha ziyede, mülâhaza ve ciddiyet zihniyeti kazandılar. Alman reformu, (Neo — Lâ tla) memleketlerde ayni beye- canı ayandırarak, genişledi 'ini? Ba bapta gimdilik —“bir şey söylenemez. 'Çünkü henüöz ya pılma yölünda olan bir İş karşısındayız. Bununla beraber şanu - söyliyebiliriz ki —mençel Neo — Lâtin olan memleket lerin hiç birlade bu; — devlet dinl olarak tamınmamıştır. Bİ naenaleyh İdere eden — otorite Ho bu akide arssında bir ahenk edebilmek — için : edenlerde Alman ciddiyeti ve balkta da Alman büsoüniyetl bulanmak gerektir demek İcap edecek galiba... 'HL — Diğer bir bakımdan, din reformlle, Alman'ya ; ecne- bi üzerine ve sürekli bir tesle yaptı ; hem bu tesir, halk üzerine değli, aydın nnf üzerinedir. Bu tesir sayesinde dir ki ecnebi milletler yeni yeni şeyler yaratmağa muvaf fak oldualar. Reform; bi yeniliklerin — hazırlayıcısı — ve müjdeclal oldu. Geçen asırlarda, eski doktrin lerin höküm sürdüğü devirde, hür ve başlı başına bareket eden düşünce (Yant filozofi) : tesla Hakikati — bizzat kendisinden çıkarmak — itiyatında — değildi. Ancak — kilisenin — dokirininin. Datıl ve ne tarzda bir bakikat olduğunu gösteriyordu. Filozof1, biraz sonra, Alman protestan- ler nezdinde ayol yola saplandı: İnell'in kölesi oldu. Tıpkı ev velce kilise ile iskolastik ara snda olduğu gibi. Lâkin İnell'i tanımıyan veya İncil'e Alman'lar kadar hür: metkâr bulunmıyan — ecnebiler nezdinde : Hür düşünce, eski zaferinden —heyecan alıp - fev kattabia bir fman ile önlenmi yerek - daba kolay ve daha mükemmel lokişaf etti. Bunan- la beraber ecnebi, (Verstand— akıl) a, mahina bir rabıta - ile, bağlı kaldı ki ba akıl ; ahlâkı ve kültürsüz. kendi kendine Yakişaf eden tabif bir akıldır. Ve ecnebi (Akıl nazari — Ver- naft) da bizzat kendine daya- nan bir bakikat kayneğı bula mıiyarak — İskolastiklerin — kilise otoritesi, İlk protestan ilâhiyat- çılarının — İacil'i yerine ham olan bu kültürsüz aklın düstar (Makelm) lerini csxs aldı. Bu aklın öne sürdüğü maksimlerin doğruluğundan biç şüphe edil miyorda : Ancak edilen İtiraz- lara aatıl cevap verileceği ara- nılıyordu. — Sonu var — — AVRUPA'LI KADIN Kozmopolit VE MAHRACA asrt — Roman -- - örtmüş bulaonayordu. — Çirkin, fakat hep temlz! Dedi. Ve birder — Fakat... Dedi. Hiç pen- cere yok! Arkadan blr scs cevap verdi: — Bizim diyarda — pencere olmaz! Dedi. Öndrev — arkamına bakınca Anda'yı gördü. Çin'li hizmetçi, odanın köşesini göstererek: — Burada pencere yoktur. erler v bir “Yelma böyle baferli J. L Mortenden — Saat ona geldi miz.. He- men pencere ve kapular ka- psomalıdır. Burada sinek, siv: rlslnek hem çok, hem kor- kunçtar! Ana ayaklarındaki haflf ter- liklerle yalınayak gibl görünü yor, senki uçuyor gibi seri ba reketler yepıyordu. Öndrev banyosunu aldıktan sonra, — İstirabat için odasına girdi. Sabık dokter, valizlerin en- cok İki enat sonra — geleceğini söylediği için Ondrev bir şişe ldare | | almak üzere İstanbol'a gitmişti. Inebolu Vapurunu ve Cesedini Nasıl Bulmuşlar.. Hinle Mbtisilede. b li bolu vaparündüki — malları çı- kormak için Moharrem kaptan feminde birlel tarafından teşeb büslerde bulunulmuş ve araş tırma da yapılmıştı. Uzün müd dettenberi çalışmakta olan Ma barcem kaptan İşini bitirerek denizyolları daresinden hakkını Müharrem — kaptan — İnebolu vapuru üzerinde deniz altonda günlerce çalışmasını çöyle en Tatmıştır: “— Gerek batan vaparan sövarlal, gerekse hâdise eenesin da orada balunan İngiliz vapo rile Tstikbal şilebi mürettebatı min bana gösterdikleri 35 kulaç derinlikte günlerce uradık, bu lamadık. Hergün iki dalgıç İnl- yorduk. Dipde bazan bir tor pidoya, bazan bir yelkenliye tesadüf ediyorduk. Fakat Tae bola vapuru ortada yoktu. Iz mir Hmanı kazan biz kepçe arar durürken gösterilen yerden çok uzakta 26 kulaçta vapuru bulduk. Hemen yukurı çıkarak oraya iki şamandıra koydak ve İşe başladık. Geml tamamen devrilmiş oldu- günden ambarlarına girib, eşya çıkarmak mümkün olamıyordu. zamanda küçük bir el çadlam- ni da beraber getirmişti. Ba çantadan daha bafif bir eibise aldı, giydi, bir koltuğa otura tak bir elgara düumanlandırma Bâ başladı. Ana yerleri tanzim etti: Ondrev — pencereden - dişarı baktı. Ulu bir eğaç pencerenin başından — villânın — damini ge çerek uzamıştı. Blr dalı da pen- cereden tatulacak kadar yakın idi. Manzara gözel ve gerip İdi. zenkli, İrili ufaklı kelebekler vçoşayorlardı. - Birden bir kuş oçtu, bu kuş, küçük fakat ya rasaya — benzeyordu. Bir — dala konao bu kuş, bareketalz durdü, değirmi gözlerile Ondrev'e ba kıyordu. Sanki bu — kadını İlk defa gördüğünü farketmlş 1di! ©.- —— — Dinamitle gövdesini parçalıya rak boşaltmak İstedik, İdareden müsaade etmediler. Bonun öze- rine halatlarını, demirlerini, ça palarını aldık, Biz gemlde çalışırken garib bir hâdlee Ho karşılaştık. —Ar- kadaşım güvertede — dolaşırken ayağı yomuşek bir elame takıldı. Eğgilip bakınca bu clsmin par: maklık na takılmış bir genç kız cevedi olduğunu gör dü, Hemen bir balate bağlıya rek yukarı çıkerdık. Geml ba- talı uzun zaman geçtiği halde kızın vücudü biç bozulmamıştı. Bilmiyen onu uyuyor derdi. Cenedi zabıtaya teslim etmek üzere Krizmeye götürdük Oru dan Urla'ya sevkedilmek üzere vasıta beklerken bir yolcu oto büsü çıkageldi Şoföre cesedi teslim yolculardaa biri: — Benim de kayıp bir kar deşim görebilir. miyln? Diye sordu. zenne- ederken Yolcuyu cesedin — başına gö türdüler, örtüyü kaldırıp gös terdiler. Ne garip bir tesadüf, Kız, o yolcunun kardeşi değli mi imiş? Üzerlne atılıp ağla meğa, saçını başını yolmağa başladı. acı bir şekilde öttü! Öndrev pencereden — eğlidi, maksadı çebrl görmekti. Fakat şebir. gorünmiyordua. Ba saırada Ecbert girdi: - Güzel bir banyo uldım. Sen aşçıyı gördün mü? — Bana büunlar hırsız. in sanlar gibi görünüyorlar, Dik- kat lâzım! Otomoblil -hoşuma glttl. Bizim selef biran evvel elden çıkarmak İsteyor. Erberi'ln yarı açık yakasın- dan göğsünün kırmızıya yakın bir renkteki kılları görünüyorda. — Gerle önbeş dakikaya ka dür benl askeri mevkle kadar götürecek. Bunun İçin otomo- bil Yâzım, — Tubaf.. traş oluyorsan? — Gerle'ten evin bütün eş Ka ğ Ayaasız — masıl kun Sevgi Gösteriliyor. — Baştarafı 1ci sahifede — münasebetile gösterilen coşkun lak, Togiltere - İtalya gergioli: ginl artıracaktır. Diğer - taraf tan yapılan — nümayişler, Ingil tere'nin Habeşlstan'a karşı alâ kasını göstermekledir. — Eğer Negüs Habeşi müdüfan için Cenevre'ye giderse, İtelya Mil- letler cemiyetinden çekilecektir. Bu takdirde muhafazakârler, Taglltere İle - Italya arasında, Milletler cemiyeti harfcinde iki teraflı ble anlaşma iİçila müza- kereler yapılmasını kabul ede ceklerdir. Muhafazak ârların, Ne caşinin Cenevre'ye — gitmemesi İçin teşebbüsatta bulunocakları da söylenmektedir Londra 4 ( AA) — Hoebeş İmparatorunan İkamet edeceği sarayın elvarındu. bulunan Ha beş elçiliği etrafında kesif bir halk kitlesi Nogüs'ün muvasa- lâtını bekliyordu. Negüs geldiği vakit halk polla kordonunu yarmış ve Habeş İmparatorunu çılgınca — alkışlamıştır. Topara tor sürekli alkışlarına cevep vermek üzere yanınde oğla ve prensesler - olduğu balde sarm yın balkonuna çıkmış ve elile İşaret ederek halkı süküta da- yet etmiştir. Bunun üzerine prenses mik rafonun önüne gelerek İngilizce demiştir. ki: — “Gösterdiğiniz hüsnü ka- bu! bize — vazifemizi yapmak husulunda cesaret vermektedir.,, , Habeşlstanın Londra - elçiei Martin de: — İmparator. — gösterdiğiniz bösnü kabalden dolayı eize te- fekkür etmemi emir buyurda. Demişilr. Londra, 4 (Radyo) — Ha- beş İmparatoranun — eşyası ara- sında 22 bin altın İlrayı havl bir de sandık çıkmıştır. Londra 4 (Radyo) — Habeş Imparatorunun Londra'yı ziya- reti münasebetile yalaız üç ge- zete, bu münasebetle buşmakale ler yazmışlardır. Taymle gaze- tesi, Necaşi'ain bir deyletin tecavüzüne ve diğerlerinin te- reddüt ve karaitızlıklarına kor ban gittiğloi, Londa halkının; kendisine tezebürat yapmakla müzaharette bulundoğunu, bu nunla beraber Habeş mpara toranun mühlm eiyasi rol oy: nıyacak vaziyette bulunmadığını yazıyor. Deyli Telgraf gazetesi ise, Necaşl'nin Togiltere'de — bulun- sonra Madam Gris'ten eşyanın İlstesini alırsın, Doğrusu ben boraya geldiğim İçin çok bah tiyar ve memnunum! Sen biraz mutbağa bak. Eksik — birşey varsa aldıralım. Öğleden sonra birçok yerlere kart göndere ceğiz, sen de biraz briç oyna meğı öğrenirsin. Briç çok mü himdir. Ve bir sertabip zevcesi olmak ta başka bir ehemmiyeti balzdir.. Ciddi ve usule uygun olmak lâzımdır. Ondrev, bissiyatımı bolli et- meden — No lâzımsa öğreneceğim şöphe etme! Dedi. Yalmız - be- nim şahsi vazifelerim olduğunu de ünutme! — Ha.. Anladım. Malüm mubabirlik! Merak etme! Ondrev: “Beni rahat bırak ta — Şonu Va duğo sırada oyniyacağı rolün çok mübim olduğunu, Niyöz Kronikil gazetesi de Necaşinin Loudrayu gelmesinin siyas! mah- fillerde uyandırdığı telaş ve en: dişenin — manasını - anlamanın güç birşey olmuyacağını yeyı- yorlar. Londra 4 (Radyo) — Haha. şletan İmparatora Halle Selid- ye gazeteclleri kabul ederek bir beyanname okumuştur. Bu beyannamede ezcümle denili- yor ki: Müstevli memleketimize gel- di, iyi ellâhlanmamış ku lerimizi ve müdafasuz halkı: mizi mahvetti, Beynelmilel mu- ahedelerle resmen girişilen ta- ahhütlere, mükavelelere bağlı- liğımız vardır. Bu muahedelere dstinat öderek hakkımızı alaca- gunızden emin balanuyoruz, salhun ve hakkımızın iadeslol letiyoruz. Cihan salhünün mu- bafızı bulunan — mliletler ceml- yetine — güvenlivaraz. —Ona tti matazlık ve kayıtsızlık göster- meğe kimse müktedir değildir. Çünkü beynelmilel mukavele- ler hükümleri tatbik edilmezse kavvet, hakka - galebe çalar. Londra, & (A-A) — Siyast mahf iller, Habeş İmparatorunun Londra'ya gelmesi — dolayıslle halkın göstermiş - olduğu coş. kunlağan İogiliz - İtalyan ger- gloliğini artıracağını sanmakte dır. Hakikaten bugünkü nüma- Togiliz milletinin Habeş. Istan'a karşı besledikleri açıkça bir sevgidir. Ayni mahfiller, imparatorun Cenevre'ye gitmesi takdirinde İtalya'nın — Milletler cemiyetinden — çeklleceğini ve bu tekdirde Togiltere'nin, Italya Wle Cenevre dışında müzakere- lere girişeceğini söyloyorlar. Londra, 4 (A.A) — Habeş imparatoronun — Lomdra'ya gel- mesini gazeteler, umümiyetle iyi karşılamışlardır. Deyli Telg- raf gazetesi, halkın İmparatoru hürmet ve hararetle karşıladı. gını ve İmparatorun sulb ifa: deşini yanlış tefair etmiyeceğine emin bulandağanu yazıyor. Londra, 4 (A.A ) — Nece- #H'alo buraya gelmesini gazete- ler iyi bir surette karşılamış: lardır. Bununla beraber bü huasustaki — mütalcalarında İhti- rezlı davranmaktadırlar. İmpa- rzatoran Londra'ya gelmesi hâ- disesine makale tahale eden an- cak İki, üç gezetedir. Bunlar" dan Deyil Telgraf diyor ki: »Halle Selâsiyo'nin aramızda balunduğa — müddet — sarfında oynıyacağı rol çok müşküldür. Talihin kendisini düçar etmit olduğu akıbeti kabalde şimdiye kader göstermiş olduğa vekar kendisine karşı halkın hbürme: tial artırmakla beraber hakkın daki bu bürmet hissinin ifade- #inl yanlış tefelr etmiyeceğinin bir zımanı olacaktır.,, Nevs Bhronicle de diyor kü «Habeş İmparatorunun ba- raya gelmesinin resmi —mehar filde bale olduğu ve olmakt& devam edeceği telüş ve endişe" nin mandsını anlamak pek © kadar zor birşey değildir. Ha kın battı bareketine — gelint Necaşi'nin gelmesini hararcili plamıç olduğa söşlenieii