8 B.8 G& N n 6 G a İ - ıf . gp u geç e ea v $- SA4 KU R aa > “Niun ülküsüz gençler 4 Yazan: A, Turgut Gökkurd Bir Fransz darbımeselt; (La verite ne peut jamals etre as 'e repetee - Hakikat e ka dar tekrar edilse, azdır) der. Biribirimizi neye aldatalım; bu da bir hakikettir. Ve me ka: dar başa vürülsa, bir bakikat için tekrar edilmeye değer san Dederim. O da şu: Bougünün bir kışım gençleri ver ki: Yaşamanın — manasını takdir - edememiştir. Haranı Unutmuş, davasını — kaybetmiş ülkösüz kimselerden, (dejenere) olmuş tiplerden ibarettir. — Bu- gönün bu kısım gençleri x VINI İmel yüzyılın sonlarına —doğra Cermen dünyasında görülmüş (Vaymar) gönlerlni yaşıyorlar. *Kadın, açk her doygünün üz töünde, bükim bir - vaziyettedir. Bu kımım gençlik ki: Şaursoz bir gidişe uymuş, belirsiz. bir hedefe yol alıyor. Bu - kısım gençlik ki; İdeal bir genç ol. maktan çıkfaış, zevkperest bir bâl almıştır. Onda, mukaddes heyecanlar bile dümura oğra- taıp, İradesiz, İdaresl başka el lerde, canlı bir robota olmuş: tor. Halba ki, bence bir insa nn heyecansızlığı düygülarile alâkasızlığını İfade eder. - Duy- gölarile alâkasızlık İse, yuur tuzluk içinde bunulmaktan ibu- Tettir. İşte, bu kabil gençlik bütün -büyük heyecanları- bir Çıplak etin vahşi gözellipinde, veya aşk öleminin etzafında Pervone kesllmekte buluyor. Bu çençlik unutayor ki: ya Tın bütün dünya gençliğinden daha mes'üaliyetli bir yükü sır tında taşıyacak.. Bu kisim genç İk onutuyor ki, bitmiş değil, henüz başlıyan çetla bir. ödev kargısındadır. Ve nihayet ya- Tının önündedir. Biz, uşka, et, sinir İhtirasına kalbimizde, kafamızda yer ver: Miyoruz; —İçimiz insancımızın dünyasıdır. Oradu zevklerin pa tü kırilmiş, yalnız, bir (scvgi), Bir de Çinan) var. Sevgi, bü lün bir vatana âld, İnan, bütün bir Türk milletinin her yön- den Östün olması için çalışmak, Tüzımgelirer, döğüşmek, sonra da ölmektir. Ne acı... Onlar bunu — anlı Yamıyorlar, Erkekliğini kaybet. Miş tam manaslle kadınlaşmış, Yalaız dadağında (roj) w, ya Bağında allığı ve podrası eksik.. Bir kısım gençlik 'ki: Okumi- Yor, döşünmüyor, bir mef kâ Teye hizmet etmiyor. Şu var: Bu insan döküntüleri, İnsanla Tin, okuyanların, düşünenlerin nda götürdükleri ideal bir hukikat yapmayı is. Üyenlerin yolunda, evgel olu Yorlar. İnce belli, geniş takma omuz &, top seçli, tam — manaslle * Süppe - kılıklı zavallılar? Sizi hüla önümüzde görecek miyle?! Ya siz... Dudaklarında yet Biş İki buçuk milletin — dilini 'uşad, ana diline yani Türk İlliye- kıymet vermiyen, onun konuşmayı bir güçlük adde &n sözde Törk kısı! -Kozmo :""l— mücsseselerden aldığınız İkir gıdası ve terbiye size za y STomizda yaşamak — hakkı *Tmiyor. Gidin... Beynelmilel H.lııııı kaynaştığı, yaşayış şart Di beğendiğiniz terbiye kal. lertal, oihayet dilial benlm K İniz diyara gidin.. Biliniz * tİzin için artık merhamet Ymuyoruz. Ve bir gün ge k'*. Iyi bilka, içimizde yanan taoçtan bir yamruk kozmopolit Ca Onlara Acınır Onlara acınır, doğrudor, “an lara acınıyor da onun İçin acınız* dedim. Onlar, kendilerini, sin- lerinin kemal bulup geçmesine ve bir «Goethe nin bir. -Dlck- mes in meşbur olmaya baçla diği yaşlarına kadar avunub doracaklardır. Belki de daha Heri giderek, *“ber büyük - dâbi ayni sinde moşbür olmaz ya, ben belki orla çağlarımda, yahat ihtiyarlığımda lamimi dünyaya tamıtabilirim,, diye düşüneceklerdir ve düşü nürler de.. İşte ben böyle mu- hakeme edenlerin - acındığını söylüyorum. Onlar ki bugün gazetenin taman kâğıtları üzerinde, çini mürekkeplerle yazılan şiirlerinin, bilbassa İmzalarının gesiri altın dadırlar; bundan kendilerine büyük bir haz payı ayırırlar ve oralara geçebilmek için de şiir lerini yazarlar (!) Onların ken dilerini yarınki — mütefekkirler arasında görmek tabayyülâtı da bügünkünün aynıdır. *Namık Kemal-, -Dicknes- ilk çağlarında şöyle — çalışırlar. mıiş, veya ga şekilde fatidatları gözükürmüş. Onlar gibi çalış mak veya — kendilerinin — her bareketlerlni onların kabiliyet lerile bir tatmak, Şu şekilde istırabları varmış. Tstırab olanca onunkilerine ben- zetmek. Onlar gibl âşık olmak. O dühilerin bazıları ilk çağ larında etraflarında alâka uyan dıramazlarınış.. Koendi becerik siz şahslyetlerine olan alâkasız- Lğr o ban dabilerinkiyle bir totmağa çalışırsak avananlara acımamak elden gelmez Başta da denildiği gibi, mu vaffakıyet günü son denemlere kadar beklencir. ve dalma ayal Ihtiyaç doğrulap uzar glder. Şaybt İçlerinden — birl — bu malihülyalığının arkasından ha: kikatı görebildiyso, hayatta tat tuğu yolün kendisi için boş oldoğana anlar, bu boşluğun pek tabildir ki, sstıraplar kaplar, tekrar harle duygülarla kaleme sarılıb, gayret, artık olmalıyım, huyatımın sonuna yaklaştım, ol şimdi artık — tamnabilmeliyim. Malümduür ki - yıllardan — aonra hakikat, gün gibi aydınlanacak, kıymetin anlaşılacak, fakat ben; ben ise, bundan mahrum kalu- ceğım. Kalem, kâğt..., Sayın N. Kürşad, -Metafizik. görüş ve düşönceleri- -Kübizm diye tavalf eden arkadaşına yazdığın cevapta o türlü ede- bi(!) cereyanların. —© sayfaya geçmesini —arza — etmemekten evvel, o sayfanın boğulmaması için yukarıda bahsolunan bas saları göz Önüne getirmeni İs terlin.. İ 4. 0. ZM TSüRüL S L ZALYERMNIK SAA kızlar, davamıza yabancı kalmış, içimize ayrılık getirmiş o kısım gençlik; size İnecek... Ve dizl ezecek!. O gün af yok, iş İşten geç miş olacak, acımaksızın bir. va. rüşma başlıyacak.. Tâ ki, içi. mizde sizin — kırattakiler can bulmasın! Bonuola, İstiyoruz ki Bıı;nıı aramızda göremediğimiz bütünlük, birlik- yorm, bir hakikat gösterelin.. Ve biz hay kırdığımız. zaman akelsodamız UY [44'! l y Üti söylemek isterim: Ve nlce şaheserler çıktı Küçük öykü Gençliğinln bütün kuvvetl ile bhayatını kazanmığa — başla dığı gündenberi geçirdiği *02- suz mücadelelerden, urun uza dıya hirpalaamış bir halde, ve mazinla kendisine yaşattığı acı batıraları unutmak için en ni hayet doğduğu çehri terketmişti. Anadolunun sessiz bir köşesini aradı ve buldu. Oraya geldiği Din haftasında elindeki bir miktar parası İle bir bahçe sa tin almış ve kendi — çalışması Hle afak bir çifilik sabibi ol muşta, Geldiğinin dördüncü sinde burada tanıştığı Zehra'yı (Hüzeyin ağanın İsrarı İle)almış buyatını değiştirmiş've evlenmişti. Genç, gü el karısı Emine koca snı delice — seviyordu. Üç yaş- larındaki oğulları Fikret, iri el yah gözleri ve yaşından bek leomiyen zekâsı e onların ssa- detine çözülmez hir bağ olmuşta. (Nsomi) haftada bir kasabaya İnerek işlerini görmeği ve bu arada da dostları İle görüşmeyl İtiyad halino getirmişti. Köy- deki seesiz hayatı onun en mes'ad anlarımı İhtiva ediyordu. Son kasabaya İndiği çarşamba günü, pek yakın olan bir dos tüdu görmeğe — gittiği zaman onu dükkânında bulamamıştı. Belki gelir, ümldi İle biraz bek- ledi fakat başka — işlerini gör- mek İçin dükkândan ayrılırken dostunun beyecan ve telâş İçinde, seri adımlar İle tozla yolon kenarından kendine doğru gel diğini gördü. Heyecan ve telâ şiola neden İleri geldiğini sor: mağa cesaret edemeden hayretle onu baktı. Hüseyin #ğa heyecanlı sesini, biraz düzeltmek ister — gibi al çaltarak söylendi: — Harb, harbe girdik diye- rek sözüne devam etti: — Kaymakamdan geliyoram; ma. kere — çağrılacak — birçok Bımıf efradının, hazırlanması içla emir almış. — Birazdan ilân edecek Ve bu sözünü bitirmemişti ki, L Koca Sinan'a —ij Dünya san'at çaheserlerinden — olan, * ZEğimedeki Selimiye camiinin mihrabı önünde diz çör kerok ve ellerimi onun nurlu kubbesine kaldırarak şöyle Yurdun T vW h;lll ı UKUN “:II"X D —sb- Ey Ulu Tanrım! Tükenmez hazinelerinden bir zerre A olan çu Sinana verdiğin san'at kudreti ne kadar uludur,, Sana ermiş dediler, ve hakikaten erdin; San'at göklerinin en üstüne kanad gerdin; O eşala küdretinle zaten bir saheserdin, sen — şabeserden.. Sinan!. Sinav!. Gönüller tiriyor derla derin, Karşısında durunca bu ölmez eserlerin., Slinan!, Sinan!. daracık bir mezar mıdır yerin? Hayır.. Sesin geliyor ,Ar” ın doğduğu yerden.; Sen “Ar,ın ateşiyle kaynıyarak yaşadın; Bugün İncelik seven gönüllerdedir. yâdın; Tinel bir varlık gibi yükselir ber dem adın, Göklere uzattığın yüce minsrelerden.. Sami N, Özerdim — .— Herşeyden önce Değerli öğretmenim - Roşad Yılancı » ya Gerçek ben arzuların her vasfından öksüzüm Fakat şova bilfa ki bugân gibi yarın da Ne <Tana> nın şehvetle sarhoş akşamlarında Ne de «Parla> in sefil hayatındadır gözüm. Gerçek yalmız istirab saramakta benliğimi Lükin bir ümld bana geleceğe bak diyor Tosnın ki döstlerim yine en tatlı demi Bir sevgili hasreti değll “Yard, um veriyor. I. Şeyda Sevin Sİ #eşleri İle zurnaların — çatlak fnililleri yökseldi... O hâlâ söy leniyordu: — Larb, harb!. Harb devam ediyor... — Yedi uydanberi ateş bi dört kerre girenler urasında kurtu. lanlar pekaz... Necmi büyük yararlıklar — göstermiş, hayatı her defasında ateş yağmurun- dan mocize İle kurtulmuştu. Son ateş hattına girdiği gece #İsten İatifade ederek düşmana yaptıkları bir baskında — başın dan aldğı yaradan kulaklarını, biraz da müvarenesini gaybot mişti. Doktorların bütün gay retlerine reğmen sağır - kalan Necmi, kasabaya döndüğü gün oDU tanımamışlardı. Oğlunun ölümü, yarım kalan hayatını büsbütün zehirlemiş ve onu tamamen herşeye İsyan kâr yapmıştı.. Günden güce Çöken ba vücud biray geçmedi; ble sabubı, bir babar bayatı ta blatın sonsuz 'Yeşilliklerine ka: vöşun kuşlar etrafın sessizliğini bozarken ©o bayata gözlerini kepamış ve yavrasunun yanına Böçetmişti... Emliac çukurlaşan gözlerinde eski saadatia sevincini gözyaş larına bırakmıştı. Birkaç hafta onu evinde arayanlar bulama- Mışlardı... Bir akşam üzeri, onu bâki elbiselerile cepheye — hareket eden efrad arasında görenler, Parlıyan gözlerinin — derinilkle. Tinde vatanın sesine cevab ver. miye çalışan gözyaşlarını siler ken görmüşlerdi. Muzaf fer Ali Türk genci! Sina cephesinde Yahudi ca susları, nSuzl Hlberman. » “Düsya nezarında Yahudi lik ve masonluk.“ Adlhı — kitepları — okumağı mnutma! Onlarda birçok ha- kikatler öğreneceksin. —Oku ve okgr. Bü - senin uluüsal ödevindir. * M — ” DKD Sinan'ın şaheseri ARNTTETTETTTNTUUN TT d O9 | S AA I Turan - Ağobeyim'e « Bir buyrak ultında toplauna cağız Çocuklar; bir bayrak al ftında toplanacak, onun gölge: tindo göklerin sonsuzluğuna ba kıp, muraları alevden — çarkılar söyliyeceğiz. Önümüzden bükül. mez bilekleri, korkusuz yürek. leri ile yüzleri güneşten yanmış gençler gidecek. Gideceğiz : Milyonlarla... Ve bo gidiş bir dönüş olacak. Ve belki de bir subah tanyerinden batıya bakan imaolı gözleri ile ofakları kollıyan bir kırğız kızı haykıracak : (Geliyorlar!. Gell. yorlar!.) deyecek. Milyonlar, milyonları karşı layacak! Gözler, gözleri bulacak kalpler, kalplerin olacak.. Ve sonra kocamış — İbtiyarlar bu &eç dönüşün nurla yüzlerine verdiği &eltemle batıdan gelen torunlarını azarlıyacak, onlara: (Oğal, oğal bu kadar geç ml olacaktıf) diyecekler. Biz, geç yerine getirilmiş bir ödevin atancıyla önümüze ba karken onlar gene masum, ma tum gülecekler, gene bizl alfe decekler, gene bizl sevecekler.. Kollar, kolları saracak; baş lar, başlara verecek ve bu mut la birleşişin bayramı - kutlala macak. İçlerladeki neş'enin ışık larını döken milyonlarca gü meşli gözler bir ebediyeti görür gibi, Albayrağın büyük -Gök bayrağı selâmleyışım — seyrede cekler.. .. Bir bayrak ultunda toplana cağız çocaklar.. Bir bayrak al tında toplanacak, onun gölg> ainde göklerin sonsuzluğana ba kıp musraları alevden - şarkılar söyliyeceğiz. Önümüzden bükülmez bilek leri, korkusuz yürekleri ile yüz: lerl göüneşten yanmış gençler, eu ! "ııım 4 '-Sîî._ .-k Ht ll |Gene yazan arka- daşlara bir soru: nni Niçin Yazıyor ve Neşrediyorsunuz? —— o — Soran: $, N. Ö, Soru — Yazı yazmak ve neşretmekten — gayeniz — nedir? (Niçin yazıyar ve neşrediyor. tunuz? Yani; — yezı yazmak ve neşretmek süretile blaşmek Tatediğiniz. maktead veya ülkü- nüz nedir?) Karçılıklar (Devam) Şefik Uogun — Bu sualin cevabı İçin bir an düşündüm; şimdiye kadar yazan ve neşre- denler bu İşi nliçin yaptılar? Ber halde sırf - karınlı do- yürmak — voya, edebiyata yenl bir eser kazandırmak maksadile doğll.. O halde, her — yazılan, bilhassa —yazılan ve neşredilem yazıların bir maksadı, bir gayesl yardır. Herkes muayyen bir fikrl ya başkasına aşılamak, voya herkesin göremediği tabli güzelliklerden — dayduğa, hlasi- yatını tatlı bir iİfade İle gene karpısındakilere düuyurmak, an- Tatmmak içla yazılı ı neşreder, İşte ben de kendi düşünce ve dayaşlarımı buşkalarına an- letsbilmek, daha doğrusu bu açılan çığırda beraber çalışmca: gemiz arkadaşlara blr. örcek olmak, bu edebiyat kervanına katılabilmek ümldile yazar ve neşrederim. Tavzih Geçen haftaki — soyfamızda, (Yazıyorlar) — başlıklı — yazının İmzacı unatolmuştur. — (Muzal- fer Ali) olacaktır. geçecek. Ve biz onlarla : Mil yonlarla, yarının evrensel Tu- ren ni kuracuğız. Lâmia Gökkurd Alaşehir Halkevi Faaliyeti MAT Alaşehir halkevi erkânı Kinlik köylüleri bir arada Alaşehir (özel) 1047 mülusa ve üç yözü mütecaviz hanesl olan Kinlik, sayılı böyük köy lerimizdendir. Üç dersaneli bir mektobli ve 120 müdavim ta lebesi — vardır. Üç dersaneyi idare eden yalnız bir. muallim dir. İkinecl bir öğretmene çok Ihtiyaç vardır. Bunu hlsseden köylü bir svenedenberi mütesd: dit yerlere müracsatlar yapmış ve bir muallim iİlâvesi, iİle kad. ronun İkiye iblâğı İstenmiştir. Balkevimizin köycülük kolu Klinlik'e bir seyahat yapmış ve sağlık İşyarı Salim Nebel, diş doktoru Myhlle — Ulutaş, zirzat fen memoaru Şahap Batur ve Baytar Hüseyin beraber git mişler. Köycülük kolu K. baş kanı Kinlik'lilere — hitaben bir söylev vermiş ve komlta sek- reteri Halle Unalda bir notük töylemiştir. Bilhasan öğretmen Sadi coşkun bir hitabe ile köy. x ceyerm ae e Başkan ilçebey köylü ile bas bihal yapmış ve köylülerin di- leklerini, ayn ayrı dinlemiştir. Sağlık İşyarı köyde bazı bi ları parasız musyene etmiş ve Hlâçları köycülük K .K, tara- fiından bedeva — verilmiştir. Diş doktoru Muhlis 120 talebenin dişine bakımış, fazla süt dişle rini çekmliş ve çürüklerine İlâç yapmıştır. Zirsat fen memuru zirsat bakkında baytar da Hayven hastalıkları hakkında dera ver: miştir. Köycülük kola kafile: Bİne — İştirak eden spor kolu bir ekzersiz yöpmış, musiki kola milli havaler çalaış ve köylü ile şehirli karışık olmak üzere milli oyunlar oynanmış ve mektep — talebelerine bir marş öğretilmiştir. Akşam tem- sİl kola zengin programla bir Müsamere vermiİştir. Köylü çok memnun kalmış ve baddinden fazla konük - eeyerlik