Benç yazar arka Brümsümyar daşlara bir soru: ——— Niçin Yazıyor ve Neşrediyorsunuz? ——— ... — | Soran; $, N. D, Yazı yazmak ve neş Tetmekten mis nedir? (Ntçin yazıyor ve — neşrediyorsunuz? Yünl; yazı yazmak ve neştetmek süretile — ulaşmak — İstediğiniz maksad veya ülkünüz nedir?.. (Geme arkadaşlar yazıyor ve neşrediyorlar; herkes gibi ben de ,Acaba bundan maksatları tedir? Acaba, niçin yazıyorlar, ve niçin neşrediyorlar?,, diye düşündüm. —Bunun — üzerine yazar arkadaşlara yukarıdaki soruyu sordum.. Aldığım ce vabları sırasiyle naklediyorum. | Karşılıklar: A. TURGUI GÖKKURD — Blsmark'tan evvel Cermen ful- hadı bir hayaldi, idealist kafa ler bunu bir bakikat yaptılar. Ben de idealistim. Benim de yazmak, neşretmekteki makin dun; her idenlist gibi, her fır Fattan İstifade ederek kabul ettiğim fikirlere, bitab etilğim okuyucular veya — dinleyicileri Tasndırmak, onları - İdeolojinin çemberine atmaktır. Bu düşüncelerimla — saklan Mmaz ve aa götürmez bir hakikat taralıdır. Idealim: Ben (Taraolstim); ve yarının büyük (Türk ittihadı)na — bu- günden İnanmış bulunuyorum. Genç olmam ve bugünün genç Tiğine dahil bulunmam dolayı- tdle genç arkadaşlarıma bu fırsatı bulünmaz bir. nlmet telâkki ederek bitab ediyorum. Ülküm (Pan Turanizm-Türk b!ıüğî) dir. Bizden evvel glden ler bunun için İnandılar, dö- Vüştüler ve öldüler.- Biz de lıııııınıuı İnanmıyuanları İnan ı'lınnııı, dövüşecek — ve seğlz, Başımızda giden (Büyük ha- yali), hakikat yapmalıyız. Ha Zır. misiniz?.. NIHAD KÜRŞAD — Doğ Tusü, şimdiye kadar, çok kerre niçin — yazdığımı düşündüm.. Amma, bir kere ölsan — niçin neşrettiğimi aklıma bile getir. medim.. Yazıyoram, çünkü; bu gückü yaşayışımda en çok zevk aldığım şeylerden birincisi oku » Maktır; İkincisi yazmak... Her- SORU: öle- kes düşünür, bissteder; ve bir duygunun, bir heyecanın eltında Zaman zamabp titrer.. —Bazıları, bu dayduklarını anlatamıyacak kadar hislerinin bükmü altın dadırlar.. Bazıları da — düşün- düklerini, hlesettiklerini etra: fındakllerine her aaat, her da- kika durmadan anlatırlar.. Ba- sıları İse, bütün heyecahnlarını, ttreyişlerini; elyah bir kalemle beyaz bir. küğıda yazmaktan tonsuz bir zevk duyurlar.. Ben bunlardanım İştel.. Bazı zaman İçimde, duydu: ğumu düyurmak, düşündüğümü anlatmak İsteği belirir.. O za Man öyle bir arkadeşım olma diği için bir güzete - sahifesine baş vüruram, Bak, neşrettiği min sebebi belki budur., Sonra.. Gene, belki bu yazılarım — bir Bazete sütununu doldurmaktan Heri gidemez... Fakat, bon söz Yeriyorum ve okoyaca ümid *lain ki, her geçen günde daha Özlü, daha olgun yazılar vere- Seğlm.. L ŞEYDA SEVİN — Yazı Yazmaktan maksadım aşkın ha- kikt klişesdai çizmektir. Çünkü; zevk İnsanı olarak — yara- Tilmışım, Onun İçindir ki, san'at L ,ı !l?,."f::m e (N MN | CZ A at : 'WIW YUİR wlı“ M l IIHHHI lllm LA m .. İzmir'e ——— Kapılmış gidiyorum kaderin ellvesine, Gönlümde bir hasret var kağnıların sesine, Kırlarının renkleri artık bitip soluyor, İzmir; güzel dağların sanki bulut oluyor, Antisemitizm Veya Yahudi Aleyhtarlığı.., Yazan: A- Turgut GCökkuri 1892 (La France Julve » Ya- budi Franse) adlı kitabın neşri, Fransız ulusu üzerinde derin akidler yapmıştı. Bu (Drey füs) meselesine gelinciye kadar za mao, zaman ef kârı umumiyeyi işgal etti. Daha sonraları bir derece yavaşladı. ve sükünet bulda Umumt harbin sonu, mll- letlerin sosyal bünyelerinde, bir takım değişikliklere sebeb oldu; 60 milyonluk Alman ülkesinde; (Nasyonal — sosyalisi) partisinin mevkli iktidara geçişi Fransa'da, bir derece yatışmış olan (Anti semitizm) cereyanını yenlden körükledi. Ve bu seler diğerine nisbeten daha çümullü, daha etraflı hatta bir kanun dahi- linde patlak verdi. Tarihin bu serseri camlasi, Alman dünya sından - İspanya'dan oldağu gibi - kovuldu. Bu hareketiyle Almenya hiç bir zaman suçlu görülmedi. Çünki bütün dünya anlamış- tır ki: Bu menfeatperest şebeke, gösyete İçlo, uluslar İçin bir teblike menbamdır. Onolar nlus: ların ekonomik — damerlarını emerek boşaltırlar. Gücüne sı- gndıkları, çatısı altında barın dıkları yardları zaman gelince, mebfast makabilinde çiğnemek. d: tereddüt etmezler - Sina cephesinde - olduğu gibi.. (Eroln) ve buna benzer uyuş torucu zehirlerin -komlayoncu loğunu yopmakla da sosyetele rin sosyal bünyelerini kemire- rek, içlerinde gizledikleri kin- lerini bu suretle tahakkuak eti rirler. Onlar aldatarak yaşarlar ve ömürleri riya içinde yuvar lanarak dolar. Bu bir mezbep, bir &istem halinde devam ede gelmiştir. Fakst bu parazitler larihte onlara çoğa mal olmuş tur. İsa'dan - ebedi sersezilik - bedduasını alan bu kavim, ken- di hatası İle yeryüzünde ayık fanması gereken bir mikrop telâkkisi uyandırmıştır. Bunun içindir. ki ( Cermen ) aleminde pek baklı olarak bir ( Alfred Rozenberg ), bir (Radol fYung) bir ( Melsler ) çıkmış, 60 mll- yonluk Almanya'ya ve dolayı. sıyla bütün dünyaya haykırmış, demiştir ki: “Yahudi, koh baslli gibidir. seni için İçin yer; yap tığı tahribatı sen küvvetli İken göztermez, zefiyet anından İstl. fade ederek baş kaldırır. ,, Bu antisemitizmin tarihçesiole, ta rihçesidir. Gelelim bize.. — İspanya'dan küavulop atamızın misafirper- verliğine, onun himayesine sığı- man bu toplulak o günden bu güne kadar içimizde dalma bir ayrılık halinde kal ve odebiyatı meslek benimsemedim ve onun bütün varlığını tek bir şey Çetrafında toplayabildim. Aşk ve - cinsi güzellik.. Evet. Ben yalnız vevmek ve sevilmek içia yaşı- yorum.. Fakat, bic kişi için değil.. Hayır.. Hayır.. Çünkü, düoyada mevcud ne kadar gü zellik varsa, hepsinin ayrı ayrı gönlümde yeri vardır. Netlce: Bu, taşkınca hayalimin uf kunda yer tutan yıldızlara bu derince züafiımı anlatabilmek için yezı yazar ve meşrediyorum.. Sev: mek, sevilmek ve bilbassa has- SANTEREZED TU K AÇA Türkü kem gözle görmüş, var olarak | ret... Bağlarında geçirdiğim birkaç yıllık bayatın Saadet bahçesinden bana çiçekler verdi. Kalbinıde duygulaşan ilk açkım İlk hislerim, Çocukluğum, tektebim, İzmir; 0 ne güzel gönlerdi. Senden uzakta bile kalbim senin olacak Seni düşündüğümde gözüm yaşla dolacak Hettâ çok uzaklarda ömrüm tükense bile Dadağımın alevi “İzmir,, diye solacak. Ercümend Tarcan İşçi Kız Çalışıyor önünde karanlık bir tezğâhın .. Dudaklarında sesi, kalbinden gelen “Ab,, ın.. Ve diyor: Budar emri Allabın.. klar soluyor, nefesi daralıyor.. Onun gibiler boğgün Bbir kucakta yatarken Ve.. Fakat onun kalbi her günden sz atarken Bir lokmanın uğruna varlığını satarken Alyanakler soluyor, nefesl daralıyor. Acun uluslurı arasında, me deniyet kervanına dahil. olmuş hemen her uluste, köycülük ilminin mühim bir yer tuttu ğunu göcüyoruz. Yapılması pek güç devrimler ya k scuna bir kere daha ssllliğini gösteren Türk ulusu, ecün terakki ala mında kendisine en önde, şerefli bir yer ayırabilmiştir. Ülkümüz, akışıınız acuna kar gı örnekliğimizi bir kat daha aritırabilmektir. Fakat bu ârtır. muayı yapabilmek — İçin, bütün Türk ulusunun muayyen bir ver Lğımızla kaynaşmaktan, harsı- mızı, davamızı kabülden - uzak dürmüştür. Bunun - içindir. ki içlerinden, nlce - süzi, Liber manlar - türemiş, — Arablstan çöllerinde Sina cephesinde açlık, binbir mahramiyet İçinde kan ve barutla savaşan mert aeker- lerimizi arkadan kahpece vura- cak ölüm pusuları kurmak İsto: tulşlerdir. Ey, Türk genci: Bu ve buna benzer bütün bhekikatler sana şunva öğrelmelidir ki, senin dos- tün yoktur. Sen, kendi kendi nin dosta olmalısın, Bilmeli sin ki sana bütün dünya düş mandır. Ve sen dışında olduğu kadar içinde yapıyan fırsat düş künlerinin de — mevcudiyetini unotmamalısın!... merhametini sana — silâh gibi kullanabilir. Sen dünü iyi bili yorsan, hiç bir zaman uyanık davranmaktan gerl kalmıyacak- sın. Eğer, aldanıp ta buzları mnutursan yarın şanlı, şerefli tarihine çok daha başka - Suzl, Liberman - ların kaydedildiğini göreceksln... İşte, eülrliğimin — yegâne hassası. Haekiki aşk.. Onu aelâ kaboul edemem.. Çünkü, o Za man bütün heyecanlarım söner; Allah göstermesin, Allah sak- hasın.. ERCÜMEND TARCAN — San'at ve san'atkârlık İddissın da değilim. Fikrimde — buolara ulaşmak için de bir düşünce şimdilik yok, Yalnız, maksa: dım, bir çok güzel hislerle dolu gençliğimin İnce ve hasıns he yecanlarını gu sahifelere aksel- tirmek, daha — doğrusü — içimi tdze açmaklır. Onlar, senin | Iıud Kürşad Gençlik Ve Koyculuk medenlyet seviyesine yükselmesi lâzımdır. Helbuki ulusumuzun yarıdan — fazlası, bu seviyeden aşağı olan, köylüden mürekkep- tir. Devlet Türk köycülüğü içte, elinden gelen herşeyi, yapıyor. Tabit birçok eksikleri de var dır. Bunların tamamlanması için, gene devletin ekslkelz yapabile- ceği devreyi mi beklemek lâ- sımdır?. bu imkânsızdır. Çünkü; devletin yapabileceği Iç vardır, bizde bunu tamamlamak üzere mü nevver zümrebin yapacağı İşler vardır. Hem artık ,,Allahtan rabmet, devlelten sadaka“ bek. liyen birer vatandaş kılığından ayrılmalıyız. Büu münasebetle şa noktanın da vüzüh kesbet- mesini İstiyorum, Geçenlerde “Akın,, gazetesl- nin 11.3.036 tarihli ve 124 No.lu sayısında, “Celöl Beyay- dın,, İmzalı, bir genç tarafın. dan, “Köy ve Köycülük,, ser- levhası altıuda yazılmış bir ya- zıyı okudum. Bu genç, yazısında: “Köyler, yanlız fikir değil her elhetten — yükselmelidir. Yollar yapılmalı, birçok 1aötehassısla: mımız buraları gezerek — konfe- ranslar vermeli, Ziraata ald öğ- retlei filimler gösterilmelidir.,, Diyor. Acaba bunlarin devlete yol mu gösteriyor?!. Yoksa, yazı olsun diye mi yazdı?. Yapılmalı, yükselmeli, — gösterilmeli — gibi kelimelerin manası baçşka ne olabilir. Vakın yolun yapılması, bir devlet işidir. Fakat köylüye, herhangi bir mevzu üzerinde, az bir çalışmadan sonra, kon- Terans vermemek iİçin, mutleka mütehassısa mı İhtyaç vardır?. Soura daha fazla verim sla bilmek İçin herhalde “Öğretlei filim göstermemiz Tâzım değil- dir. Çünkü; bir veya İki defa gösterilen öğretlel bir filimden, azami istifade edilemez. Filim unutulabilir. Balbaki köylüye, okuma zevkini açıladıktan son. ra, öğretici kitaplar armağan etsek, herhalde dahu İyi netl. eeler alırız. Bir kere kitab, her zaman onum arzusuna tabidir. İstediği — vukli, — anlıyabileceği tarzda yazılınış olan bu kitap- ların uçar, İstediği şeyi okuya: bilir. Bana öyle geliyor ki | ) ııyııs mlm ü (. TTTT ATTYUYUR. TT a ı":'::üvır JJ Iıh vgm H ) »llLınını"' ıdl u '(UL Wl Bir Köy Hatırası Tepenin üstünde bir zeytin oğacına dayaumış, bu şen Ana dola köyünün gürubunu sey rediyorum. Güneş — bulatlara son kızıllığını vermiş, batmak Özereydi. Ba kızıllıkla — sösle- nen bolatlar sevgilisi tarafın dan beğenilmek — İstenilen bir kız gibi kendini bırakmış, rüz gürm koynuna atılmak lstiyor. Amma, banl rüzgür?.. O güneşten önce yok olmuş. Koulaklarımda tatlı bir sex uğuldadı. Bu köyün küçük çobanı Abhmed'in, yanık kava hai seşiydi. Gerl döndüm.. Arkamda ha (if bir rözgürla dalgalanan bir pamuk tarlası var zannettim Fakat söyledim ya, tüzgür yok: ta. O balde yarı karanlıkta kımıldanan bu beyaz küme Abhmed'in — sürüsünden — baş! bir şey olamazdı, Serlondim: — Ahmedi Cevabı gelmeden kendi gel di... Birer taşa oturdak, Şimdi iki kişi, gurubu seyrediyorduk. Bilmem nereden açıldı. — Ahmed dedim. babam nasil şehld oldu?. Cevsp verdi.. — Benim bubam çok kah ramanca şehid düştü.. Methe- diyor demesinler diye kimseye anlatmadım.. Ammsa İstersen tana anlatayım.. — Anlai! Dedim. Hüözün lâ bir sesle başladı anltatmaya... . Senin Sizt'ne aslattığııı söyüye cektim, amma emibim ki kü çük çobanın bu anda yüreği burkulmuğa başlamıştır. Hem biliyorum ki onun an İstışı yanında benim yazım, güneşin yanında bir mam ola caktır. Ba kadaer yüksek şeyi yazırrla — düşürmek — İstemem. Yalmız şurası muhakkak ki ba anlatış bende derin bir yara bıraktı. Acı, hazin bir köy hatırası... Şimdi sana bitabediyorum küçük çobanım!. İşte yalmız bana anlattığına emin olduğan babanın - çebitli ginl ben de Iİçimde saklıyorum. Hattâ susüyor unutayorum. Fakat şunu bil ki, ne gürü bu, ne seni, ne de Cennetin Ayni ğenç yazısında: “H köyde açılacak okume odaları köylülerin ruhi ihtiyaçları t min edecek en büyük bir mücs sesedir. Köylülerin rubi Ihtiyaç larını okuma odaları mi temin edecektir? Yoksa — kitap miı?. Hem okuma odaları yapıldıktan sonra İçersinin boş kalması ih timali de vardır. Önun İçin okama odalarından evvel köy- lüye okuma zevklol aşılayabil meye çalışsak dabha iyi olacağı aşikârdır. Nihayet yazının en sonunda şunlar «Yoksa Türk ulusu ve köylüyü toprağının ne kadar münbit oldağanu çok yi bilir.* deniyor. Burada — ,Türk ulusu ve köylüsü* ll ne kastediliyor?. Türk ulusu ile Türk köylüsü, ayrı bic şey midirler?!.. “Mem. leketin efendisi olan köylü, Türk ulusundan aytı midir? Eğer Türk ulusu dense İdi bu. nun içine Türk köylüsü dabil olmıyacak mıydi?... Netlce olurak şuna — varmak Ketlyoram ki; Bu genç, madem ki böyle mlilli birşey üzerlnde kalem oynamıya kalktı, yazı- sında daha hesaplı davranacaktı. W M n! bi ılı ıım!:ğw 'İt' Hu Jit Yazıyorlar Yazıyor, önüne gelen yezı: yor, neye ve niçin? Tabiidir ki, verilesek cevabı. yazmağa (ü: gsum yoktar.. Ne ae — edeblyat ba veslle İle zenginleşiyor. Şu: DU da - söyliyeyim ki, sakın başka fikre zahip alarak kim- se darılmasın çünkü ben tenkiç yapıyor değilim. Tâkin düşü- nüyorum ve anlıyamadığım biş hakikat var ki, bir gezete ile istek — ve bislerini başkalarına anlatmak — İetiyenler 0 — kader” çoğalmış ki, bu edebiyattan çıkmış ta adetü <ne — diyeyim- birleinden sevgi — ve aşk dilem: mek gibi bir şekil almış, bun- lara bir de birbirlerine — şahsi hücumlarda bulananları 'e edersek, vaziyeti kendinl göste: rir. Bava “Edebiyat,, teknigini takıp kendilerini avatanlar da pek çok! Kimsenin şahsi hür. riyet ve İşlerine de — karışacak değilim; buma bakkım da yok- tar. Lâkin başkalarının İzzetl mefil İle oyayanların bu arada - “Edebi yazı,, diye ortaya koy- şlir parçaları biraz — yükseğe çık: mazsa, elbettekl İnsan — tecasür duyaer., Bundan başka, göze — çarpan diğer blc tarafta genç. lğe alt sahifelerin bu gibi, olmuyacak — yazılarla - doldurül: matıdır. Sonradan yersiz bir şikâyetle gevçliğin okumadığından bah: sederiz. Hep ayal — geyleri te- renanüm etmek, tabildie ki bir bikkinlik — verecekiir. Kaldı ki kapılarak yazanla: eterleri de böyle oluraa, buoları okumağa — katlanmak epeyce zordur. Cemiyetl düşünün, onuu İs- teklerine cevap vermek günün- deyiz. Nefslmize ait bayalleri ve bisleri blr kenura bırakalım, Onları otrafa saçmaktan duyu- lacak zevk çok cilıiz ve hiçtir. dukları yazı ve saçmadan her cinsine rın Bu akşam Baştarak'ta - Si Kerantlna'da Eştef, Ke- mer'de Kamer, — Eşrefpaşa'da Pşerefpaşa hastaneleri açıktır. eli a anacNiNi pamuk - terlalarını unutmıyaca- — ğım.. Zayallı çoban! müsterih ol!. Bu clhett C. Arktur — Ama köycülük İlminden aai miyormüş, zaten bü ilimden — anlıyan münevverimiz pekâz. Faket içimizde bir ihtiras, bir azim, kaynıyan milli bir aşk, — olduktan sonra biz Türk'ler, ne aşılmaz görünen tepeleri atladık. Ne (Türk öldü!.) Diyenlere di- rilerden daha zorla yumruklar endirdik. Buna da her balde — daba şuurlu bir bamle ile ba- şaracağız. Bunun için herhangi — bir milliyetperver gencin, Türk — köycülüğünde şöyle olmalı, böyle — yapılmalı diye milli ödevl üze- — riaden atması doğru değildir. Çünkü Türk köycülüğü aynı zamsuda bir gevçlik İşidir. Her — genç memlekette, köycülük ala; nında, çalışabilmek için kendi- — sise pokçok vesalt bulabilir. Meselâ; Halkevlerinin köycü- kolları, vilâyet köycülük büro- — ları, hattâ yüksek mekteplerde — kurulabilecek olan köyçülük kurumları, bize az zamanda pok çok İstifadeler temin edebilir. ler. Yeter ki, milliyetçilikte köy- cülüğün en önde gelen bir ödev — olduğunu takdir. edebilelim ve foanalım. F. Vecdet Erkun