* Yazal Vala! Kendisine Gök bayrak müellifi Leon Kahün Geçmiş, Hal Ve Gelecekten Hiçbir Şeyin Mechul Olmadığı Bir Sihirbazdır! sesti di Hafgrin bu sözlerim üzerine biddetinden kıp - kırmızı oldü, külâhını yere #tti ve bir adım vaya » Oturmakta — olduğum koltoğu bir tekme ile gerl fır latarak ayağa kalktim, geri fır ladim vo kılıtımı elime aldım İkimiz #rasında üç adım yer yu, ÂAyı derisi üze Yamış bize bakıyordu. Yendi ge len Viking'ler de bize bakmağa başladılar. — Hafgrin İki adım İleri atarak lik darbayı indirdi. Ger kılıcım İyi bir mal olmasa İdi, bu darba Önünde - parça, karça olacaktı! Fakat mukabil eketlmin sol omuzanda gök #ünün ortalarına kudar kırmız! bir Çizik hüsale — getirdiğini Bördüm, Hasteya: — İyi Habet ettirdin, fakat kâfi derecede kürvetli olmadı. Dedi. Buleyı Bözünü — bltirirken Hafgrin dizlerime bir. darba savurda, çevik bir bare ketle ba darbadan da kendimi Kürtardım. Yokes, boltası buca: Bimi tıraş edip gidecekti. Ken- dlsl de bir sağdan geri ile bir Manovra yapmek, bana sağ ta Talfını vermek İstedi, fakat geç Yaldı, bir kulağı İle yaş kıtmını abp — götüren kiliç darbamdan kendisini kurtara , Bu ikincl yaralanma, hesmımi *00 derecede biddetlendirdi; küv vetlle ve baltasımı havaya 4“""'" üzerlme saldırdı; ben * *00 ayağım üzerinde döne- Tek ayal hiddetle - saldırdım, *Yağımı ayağı oyağıma dolundı, 'b: Hafgrin yözükuyun düştü, İlası da toprağa saplandı. Çok Serl bir hareketle ayağımla sır- Tina bastim, kılıcı havaya kal İnün, Hasteyn; — Hafgrim maplü ptur. Tor- ;"' s'ı-lıdıoıı kılıncın — İle *zandığın yerine oturabilireln. Dedi, va Mekimi arkasından çekince ıl'l'—ll da iadirince, Haf Çim hemen yerinden fırladı Bene bana saldırmak İstedi; laden. ağzından köpükler ı.l:-ndııııı İki arkadaşı Olmağa tutmağa — ça :ı—'"" de mükavemete çalı: Yor, diğer bir. misafir de İle mağlüb ettin. Seninle tam " Savay İeterim. Vik (Kör ) İn methalinde - küçük — bir "de Var; Sendbolm derler () Jana seni gün doğuşandan ak. #a kadar — orada bekliyece Blm, — Senl orada fazla — bekler '*den göleceğim. İıı— İstorse seni kıyamete ka beklesin, — gitmiyecekein, Torvald gitmiyecesin ve .:::ı"llh'lı Hafgrim çık D Herkeş b İçeri yeni gl tözü söyliyen ve etek Hafgrim İle giren genç bir kıza baktı. Hafgrim hiçbir şey söylemeden çıktı, gliti. Viking (Korsan) lerin bepsl de ayukta gözleri inik ve külâhları elle rinde, genç — kızın tekrar böz söylemesini beklediler; bu kız böyük bir aihirbazdı, İktidarı çok büyüktü, kendisine geçmiş, bal ve gelecekten hiçbir şey meçbul değildi. Vala masa - etrafında yerleri- mlee oturmamızı İşaret — etil; tereddüd ettiğimizi görünce: — Vikingler, yeyip Içlalz , Nİj Kum adacığı Skandinav dillerinde Holha küçük ada de. mektir. Skandinavlar ölümle neti- cclenen dücllolarını — böyle adacık: Tarda yaparlardı. — Şonu Var — Yurdun — köşelerinden: Burnava İzmir vaporu —Marmura'nın mavi salarını yararak ilerliyor, İstanbol bir &le bulata — İçeri sinde yavaş yavaş kayboluyor da. Yaşlı gözlerim ona von bir tabassürle tekrar, tekrar baktı.. Bev orada pekçok sey- diğim şeyleri bırakmıştım. — İs tanbul'dan bu İik — ayrılışım- Bana o kadar acı geliyordu ki, ondan uzak yaşamağı İmkünuz zanoediyordum. Ey İstanbul'da — yaşayan Türk kadını!., Ey benim - aziz arkadaşlarım, ever, İstanbul bir cennet kadar göüzeldir. Ondan ozak yaşaımak, muhakkak ki, biraz değli, çok zordur. Fakat Andadolu'nun herhangi bir kö. şesine gitmek sizin gözlerinizi sıla yıldırmasın yurdün öyle canda yakın, öyle güzel parça ları vardır. ki, içinizi szlatan bu besretin acısını çarçabuk Avutur... ..l Eğge denizinde güzel bir kör. fezln iç kıyılarımı gçerçeveliyen İzmir'in çiçek ve meyve bağ çelerile süslenmiş şirin Burnava. sını gördük'ten sonra, ben de artık eski fikrimi değiştirdim. Büoraava şosesl yeşli bahçe lerin arasında bir — şirid gibi kıvrılarak ozamıp gidiyor. —Ba yolan iki tarafında meziden bin. bir hetıralar nakleden İbtiyar çıbat oğaçları kalın — dalla: dinlendirir gibi — durüyorlar, Bağ kuleleri mor dağların ye- ŞİL etekleri üzerlnde birer be yaz benek gibi göze çarpıyor. Yapreklarının — yeşillikleri buz lanmış zeytin ağaçları, buşka ble gözellik duygusm vertİyor. Birbirine uzak olmuyan - civar köyleri, bu köylere giden ve *önü ya bir bağa veya bir ala- DA açılan ağaçlıklı yolları, mey: valarile — tanınmış Pınarbaşısı, nar bahçelerile Ön veren do Banları, biribiri özerine dizil. miş beyoz çakıl taşlarını andı.- ran Naldöken'i ve daba bunlar BİbE tablatın gözelliklerlai u- Ban bütün bu seviinli köyle- rile gürbete çıkanları hiç çö tülmeyecek bir bağla kendine bağlıyor. Büyük bir mabedin yükşek divarlarına — benziyen başları dümanlı dağları bana o kadar ilâhi göründü ki İstanbul has- retinin yerinde içimde bu ye: - '—'—L-f-' Ki ÖÜ yanmm | qr AVULUREN YD Mausiİİ Üü Kahraman ——— — Büyük adsıza — Adsız Deli gibi Bir kudret heykeli gibi Rözgürlarla — dola-dola Rüzgür kanatlı Bir atlı gibi dalıyor yola.. Öyle bir akşam ki Gökten inen Bir kamçıyı andırıyor. yağmur Çılgın bir musiki çalıyor rüzgâr. ların orku; O giden Öyle bir adam ki: Mavi gözlerinde No sarı bir korku Yalaız — düşüncelerinin — yüreğinde toplanmış bir ateşi var; Ve onunlu beraber giden Görülmemiş güneşlerden, Başında tapıdığı Bir güneşi var.. Atımn alev yelesine uzanmış Dolu dizgin gidenin Amacıdır. dileği., Belki onun Dönmek için geriye Çekmiyecek ateş dizginleri bileği., O dönmiyocek.. O dönmiyecek. Yayından fırlıyan Bir alevli ok gibi Gid.gide O sönmiyecek, O sönmiyecek... Bir — istifham çemberinin ilk he cesinde Bu çamur gecesinde Görleri amacıma kakılı Yüzünde kan.. Heyyyy, kim bu gidea Belki adsız bir kahruman.. A. Turgud Gökkurd Eraz şil yurd köşeciğine karşı derin bir sevgi uyandı. Burnava'yı tanımadan önce, onan ssız kucağında yaşamak, itiraf ederim kl bana ne kadar tahbammül edilmez bir üzüntü vermişti. Fakat şimdi ondan ayrılmak evvelkinden daba sc gelecek.. Burnava, tpkı sehhar - bir kadın gibi gönülleri kendine çekiyor. Onun ber yerinde İn- ce, temlz, şirin bir kadın hali var.. Bazen sellerle çağlayan yağ: murları, yözlerce yoksalun ca- Bina süsamnış gibi köpürerek uğuldayan hırçın çayı, bir ölüm melodisini — andıran korkünç islıklar halindeki vahşl Tüzgâr: ları bile bana gene onun var lığı için, ayrı ayrı şeyler anla- tiyor. Rüzgürsız gecelerde onun bu eşsiz. güzelliğini bütün güurarile yüksekten seyreden ayın ba gölgelere bürünmüş aşk diya: rına bol bol nurdan aşıklarını serptlği kaç mehtaplı gecelerine şahid oldum. Esmer omuzlarına bulutlardan birer tül almış gibi Uzanan — dağlarında — kızarmış penbe şefakları, İzmir körlesi- nİn yeşli suları Özerine kam: ral saçlarını yuyan sarışın ak- şamları ne kadar bhoştur. Burnava, bir cennet kadar gözeldir. Onün bu çok Açlk olan girinliğini bize ne bir ressamın firçam, ne de yüksek bir şelrin — kalemi anlatabilir. Ondaki bu gözelliği, gönüllere açktan, şiirden daba yüksek, akştan İsba Yakıcı olan musikl akıtabilir. Gönül İsterdi ki bü: yük bir musikt üstadının bes teliyeceği yüksek — bir parça, :ı'ıılı'lı bu mini mini yuvasını, cazib Barnavasını tiriyen, akan, ıwım Döğmeler halinde çalaın, teren: nüm etsdin ve kalplerimizi son- SOZ Yaşataın.. Bürnava: Münevver Erol MOELİK Viz çe Şehitlikte ——— —— Şimdi göklerde değil, gönlümüzde gezersle; Yüksekten daha yüksek orlerden dahe ersln, Adın altın harflerle yazılacak sskereln, Mezarı güneşlerde kazılacak sskersin,, Ey bu hazin yollardan gelip geç Bir mana vermezse sana bu yazı vatanda;, taş, Bak, boralar, volkanlar ölüme baş eğiyor, Bak, ble âamm uğrunu bir buş yere değlyor. Ercümene Tarcan Senden Uzakta Seni wadığım saman İçimde ateş yanar, Kendime sorarım bu sevginin sonu yok maf Adını anarken neden İçerlim kaner Uğruna solaa gönül, ağlasam sana... Çok mu? Öksöz derim, kendime.. Sensiz geçen bugünler Bağlarda dolaşırım hazaa bülbülü gibi O anlarda çektiğim keder, gamlar hüzünler, Ab.. Rengiml soldurdu bir acak kölü gibi.. Mazi Dönüşü yok mezide kalan gözlerlöle ab; Gönlüm ki oca lâklo bir layan balindedir. Ne çıkar İstemeden İşlemiştem ben günâb, Geçmiş günlerin zevki yalnız hayalindedir.. Nuüsret Gençer - N. Suna — ya Sende sür bayatını gölgemin arkasından, Herşeyim hüsranımın yıpranmış yaprağıdır. Başka şey bilmiyorum hasretinde yasından Bir wtirep şarkısı olunca ah her B Şikâyet Çamların gölgesinde dolaşırken el, ele Birdenbire me oldu sana, beni terkettin? Gözümde çağlamakta olan ba taşkın sele, Neden cereyan verdin, sönra kaybolop gittin? I. Şeyda Sevin Benim ssedetlmi bozmak gerekti neden? No anladın, ve duydün gönlümü İncitmeden? Ey vefasız sevgillm, niçla hiç düşünmeden? Kalbime sarsılmıyan 1wtırabi. yerettin... Veda Yağmurlu bir güneşin akşa- mıni, bilmem, bir kere - olsun, uzaklardan,; dağların üzerlerine düşen elsten anlamak ve sey retmek İstediniz mi? Yağmurun şiddetlenmek Özere aldığı rın karanlığına, bir de akşa mınklal İlâve edin... Ba yağ murlu akşamların çamurlu, ka- ranlık yollarının seasiz köşele- rinde astılı bir fenerin sönük gözlere benzeyen ziyasımın kıy metioi ölçmek İmkâvını — bula bilmek te ne kadar güç?.. Gene etrafı kaplıyan — bulüt dalgalarının koyulaştığı — zirve- lerde blr ela; hafif hafif esen Tözgürin çok geçmeden yağıar dü; ni teriyor... — Alçak "l:l?ırı ı::lıı—lı:üı sebile ozanan karanlık dar — yollarda kaçışan köpeklerin acı acı bav layışları yakın bir felâketi ha ber veriyor. Akşamdan beri köyü derin bir süküt kaplamış, yalnız dal Baların rüzgârdan aldıkları ce saretle sahillerle boğuşmadadır. Köpeklerin ça kuranlık — için: deki vabşetl andıran vaziyetleri ne kudar da korkunçi. Yağmur, yavaş yavaş, biraz #onra şiddetleşiyor, gök gürül tüleri arasında köpek sesleri derbal keslldi... Ve zaman, ta: Blatın bu an'arında eğir ağır Beçliyor... . .. Yağmur biraz hızim kaybet- Miş gibi. Lükin bu yavaçlayış tekrar yapacağı temlaliğe bir hazırlanıştan başka nedir kil Karanlık yollarda, bir gölge, Çamurların içinde saoki bütün bu olan geyler bir. hiç imlş Bİbi lükaydi İle yürüyor. Islan: Nuri Cengiz miş ve uzün pantolonün paça- ları yarısma — kader — çamur içinde... Kendisini mecburi bir yürüyüşe sevkettiği — anlaşılan altı olmıyan ayakkaplarını eline almış, yörüyor. İleride — biran durduktan sonra onları da bir kenara fırlattı ve - fakat daha büyük bir kavvet kuybetmiş gibi yavaşladı... Ani bir gürültü boş göklerin içinde yuvarlandı, geçti, bir şimşek yamıp söndü. Saçları darmadağın, yırtık ca- ketinin altında perişan vaziyeti Hle onu gördüm. Ayaklarını sü rükler gibi yörüyen bu yolca kimdi?.. Onu teniyacak gibiyim! Da- şüncemi; fikrimi — kurcaladım, yaveş yavaş bi.şoyler — batırlar gibi. oldum: O da gençti, hayat onü 2a- meabibdan evvel — çöktürmüştü. Kimsesizliğin ve içkinin tesiri İle o, ümlidsiz bir ceryana ka- pılmıişti. Tstirabin. verdiği zevk İle herşeyden uzak ve — sesalz bir bayata delmişti. Onun bak. kında anladığım ve — bildiğim yeyler sade ve bunlardı. Fakat kimdi, nereden gelmişti?. Ona sonradan takılan delilik unvanı onu belki de bakikaten — deli yapmıştı... Bu gece gene sesiİzce İçmnle; ve klm bilir ne kadar ağır düşüncelerle, yapayalaın — yola koyulmuşta. Nereye gidiyordu, işi me Idi? Bu gidiş tekin de gildi. Son bir yesin kucağına atılmıştı. Artık bu Akgşam her peyden ve — hayattan — vazgeçer gibi bir hali vardı. — Karanlık. larda kayboldu gitti. Yeğmar şiddetini artırmadan — kondinl alamıyan bir bızla bütün gece Birkaç l“;. yağmurundan l f lfulh_ Sevgi Türküleri — ——— 4 Yıllık çamların gölgelediği — bir. kayanın üzerine elinda kobuzu, gecç bir ozun alur muş. Etrafa kayu bir veçim kokosu yayan rüzgür, bu gel elo seçlarile aynıyar... Ve, on4 diyar kl: K — “Çal ozanım çall.. Ka büzan — gevgi türkülerini — çar — gıran. , z Kobuszu eline alıyor; ve ca- göyor; — rüzgürin — sesile ormun da bu gevcla içli scsjle İnliyori — Ben de vevdim,.. Ben de - sevdiğimin — başına — çelenk ördüm, kıvrak söğüt dellarile., Benim de başımdan esti o sevdanın havası, Ben de düydüm koleğimda sevdiğlmin “Özen seni seviyorum,, deyen soslal... Sevginla — ölesine ulay: ü tm ki: — *Çal buzun — sevgi gırsm., Sarı işıklı günlerde; — onuünl İklmiz sasız, — uzun yollıh_ gerlinirdik.. Rözgârların elinde — çırpınan saçlarımız -Gönülleri: — miz gibi bübirine karışırdı. ——— Kolum belloi surar, eli da- glan saçlarımı tarardı.. Böyle: ce, sevmek ve serilimek çağının — beğinde, ben bölbüldüm, © ldü.. '.... “Çal —ozal çall.. Ko: bozüa — sevgi — türkülerini ça Çırsan,, , 4 Va... Akşam, gün çökerken, ba tepeye yükselir, bu - çamla- ma gölgelediği kayaya — gelir — otururduk . Günün kucağıdu sevgile düşerdi.. Ben dudamkları gacı saçla- — rında gezinirken — bu bareketi- — nlo sebebin! sorardım. ü Çırpınan kalbinin heyecanile —— düdakları dile gelir derdi ki: — Hauyatımda en sevdiğim geydir: Beni seven bir kalbin alaımda ttremesl.. $ — *“Çal ozanım - çal!.. Ko- büzün — sevgi — türkülerini — çe. — gını,, y .“Blı #kşam.. Gene.. Ahi. * Ocuünla — bulüşmak — İçin ba kuyaya gelmişken, baktım yok. tu.. Aradım yok... Kayanin özerinde miac, zam- bak defae — dallarit'e örülmüş — bir. demet vardı. - Aldım bü- —— demeti koklayarak onu bekle- dim.. “Okasen,, #lü “Nikolet, | beklediği gibi.. ozunım, çali. Ka: türkülerini çe İ a kanli bapı Hfkan — gömülürken, onun yensn — başı göksüme armuğa: ? ni olasa, ba çiçek demetini, göksüme basarkeo; gökte par: byan aya ve — yıldızlara ben de “Okasen,, gibi İaleme- ge başladım: “Ey ayın kendiae doğru çaktiği küçük yıldız.. Ben senl —— görüyoram. Saçlı küçüğüm ve- —— minle beraberdir.. Öyle zanne- — diyorum ki, Allah onu gök yüzüne almak istedi: Tâ ki gecenln — aydınlığı daha gözel olsan.,, M — “Kes ozanım kesl.. Ko Hazun sevgl değil elem türkü- — lerlal çağırıyor. artık.,, Ş 2 2 Meart 396 Nikad. Kürşad — sonre; huva gene kapalı.. Fakat — toprağın daldığı yele ve sesslx Hğe bürmet oder gibi gökler artık boşanmıyor vaş, bulullar, o dün taçsz mezarına — birkaçar damla yaş serperik — uzaklaşıp orlar. z gidiyi N yavaş yar — yolcü: —