tünan 11 Gençlik ve ödey Yazan: Adnan Önelçin Ne mutlu bize ki büyük Türk devrimini yaşıyoruz. Bu bizim en h'nynk kıvgacımızdır. Büyük day. Fime inamıyoruz. Onun — gibi akıcı, Fakıcı ve çoşkunuz. Elimizde çekiç, sapan, kalem büyük yarını harır. Tamıya — çalışıyaruz. — Gözlerimizi, klaklarımızı, gönüllerimizi Türk, çülüğün Kâbesi Ankara'ya çevir dik. — Oradan yeni bir enerji, yeni bir hız aldık. Büyük yarına doğru dev adımlarla koşuyoruz. Devrime — inamyoruz, İnandırı- Yor_ıı., Biz madem ki Türk'üz her geyi iz. Bu günlerde içimizi mzlatan bir yaramız var, Bu yaranın Bızısını galışıyoruz. — Devrim *e ülküye inanan içinde aykırı yollara var, dindirmeğe için — yaşayan büyük — yığın sapanlar da "İçim — sizlıyarak — söyliyorum. €vet maalcsef var. Fakat bunlar bir tarlaya ekilen tohumların mil, Yönda biti ve ea cılızlarıdır. Ne olsun bu kimseleri ülküye inandırmak gen n ae hluılçhı.îw. ödevidir. Bu Züppe: Bu insanlar medi 4 ı ilmt seriyeleri düşük olduğu Haiç kendilerini diğer kimselerden üstün tatatlar ve fikirlerinin doğralağun. dan - Büyük yığın için faydalarından — aiyade — sararları vardır. Komünist: (11) Bin * e arerreri, Pillık bir yığını için ne gülenç kelime, Bu- Ülküsüz insanlar: Bu h t insanlar aa L Savaç olduğunu bil. Onlar acuna yiyip Devrimi, — yadılmışları ü N » yapılanları Börmiyorlar mı? — İşitmiyorlar n? Hissetmiyorlar mı? Onlar kör düşünsünler, Gözlerimizi, kulakla. Tımızı, gönüllerimizi Türk'çülüğün Kübesi Ankara'ya çevirdik. Oradan yeni bir enorji, yeni bir hız aldık - Mutlaka muvaffak olaca. tüz kutlu olsun.. yazmağı faydalı buldum. Vi Sann baykırdığı hür ve şol katli sesi Frek — yapmak — tadımı Üllençlü ler de Kalbimde yard aşkanın küğisk di Ülküsünde bir erek ’“.u'lll—'.:q» ler de var, Blmlse | AEueya . relmmazıa Bizleri baykıttıyor. böyle gendieriz Bunlar birer mikroptur Uyan ey Türk evlâdı tmiyan genç. ler de var. Zira kendini bize kat Umumi neşriyat ve Yazı işleri müdürü: Hamdi Nüzhet İdarehanesiı —S : içinde Telgraf: İzmir - ANADOLU Telelen: 2716 - Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ; Yıllığı 1200, Altı aylığı 700, Üç Y aylığı 500 kuruştur. GENCLİK VE SAN'A: Benim Sonbaharım!, Sal) Odyak'a saypılarımla Bir vervi Bir mezar Ağlıyan bir gök yüzü Uçuşan kayaltılaş Karanlıklar pençesinde boğmuş göndüşü... Baykaş., Baykuşun çığlıkları Ve., Bir genç kızın Sarsık Haç kırık-ları.., Çakan Her yimşek Her gönlün saksısından Bir. çiçek Söküyaor., Ağaçlar, can Veren yapraklarını Karanlıkların koynuna döküyor... Ve.. Bu mevtimde geceler Dul bir kadın gibi Lstırabı heceler... Nihad Kürşad Surlnle JÜ e Gönül Acısı * N. Suna : ya O terkedince beni bilmem neden dökülür Son niyazdan bir râşe gözlerimin rengine.. Kalbim bu zalim dalga karmınında sökülür, Ve beğrım kanad açar bir özleyişe yine.. O solgun mehtabıydı sönmüş yıldızlarımın, O gönül baharının emsalziz kokusuydu.. Ne çare keybolacak bir gölge gibi yarın, Çünkü, bayal aşkının bülyalarına doydu.. 1. Şeyda Sevin B Koşma Bu kadar gamlanma, geniş ol bira; Biraz herşeyi hoş görüver de Böğ... Ne olur o güzel ederse çok naz?. Sen yosmalığına veriver de Beç... Bırak içlenmeyi bir yana ozan; Bitsin bu dertleniş, gel biraz canlan, Hiçbir bağ bilmiyen gönlünü sıkan Şu kara dağları yarıver de Böç... Nedendir başını sarmış böyle kar?, Sende de gençlik var, sende de can var.. Aldırma yaptığı / ezinçlere, var Etleğin belini kırıver de geç... Ozan!. Erdirirken sona koşmayı, At derdi.. Gönlünden taşır coşmayı: O eşi bulunmaz nezlı yosmayı lacecik belinden sarıver de Böç.u. Ğ İlkkânun 1935 .$. N. Ö — ——— Şimdi 9.12,935 Beni gurbet elinde yalnız bırakıb gittin.. Bu gülmemiş öksüzün bağrını Yakıb gittin. Seni mukaddes bilen, seni mabut tanıyan Gönlümü zülüflerin teline takıp gittin. Bir zamanlar bu yerde tatlı bir ahenk vardı Bu yeşil kıyılarda çağlıyanlar coşardı!. Durgün sular üstünde mehtab titrordi Üryan Bu yerin şiriyeti sevdalılara yardı. Şimdi senden uzakta.. İçerim yana yana, Kimsosiz, öksüz kalbim kanıyorken hlcrana, Yıkık mabede dönen bu yetde artık her an O demleri basretle anıyorum “,..a,, Cahid Uğurtan — .—— Gonca Gül B'!'“'M'Wııpuılulı Buılvıi'leı—vıı——uıııkm Hayatına doymadan topreğından söküldün Hangi el titrameden sana zehir içirdi. Gün geçtikçe sarardın, sarardıkça da soldun Matemzede bülbüle bir vefasız eş oldun Eleminle, hüznünle yapraklarını yoldun Hicranlı gönüllere yine hleranla doldun. Şimdi artık rahatsın ebedi mezarında Çünkü seni koklamak İstiyen olmuyacak Wuhruîıukhnh—“ Kalbim gözyaşlarımla haşredek dolmıyacak, Şefik Ungun — SIĞGARAM Sigeramın damanı halazonlar çizerek, Kanatlı kuşlar gibi havalarda yükselir. Demet, demet Vâleler, menekçeler dizerek Hayalimin önüne iİlham perlsi gelir. Dile gelmez kalemim kafam dumanlanmadan Şilr bahçelerinden gönca göller. deremem, Duman görünmez derler başta gteş yanmadan, Sigaramı yakmadan koşuğumu veremem. — TÜR Bir ilkbabar sabahı çıkmıştım ben bu yola Esrarlı bir ves geldi:. Nereye; Ey! Hayrolaf Uzun, uzün dinledim tekrarını bü sesin Ve bihayet haykırdım: Söyle, cin misin, nesin? Göğrümü o belirsiz. foryatlar tıkıyorda, Bilinmiyen bu teda rubumu sıkiyordu. Ben bu sonsuz yollarda avare dolaşırken Döşmüştüm bir ovaya ertesi günü erken! Nihayetsiz bir ufak ve koya mavilikler, Gözlerlmi karartan slmsiyah servilikler . . Böyle yalnız ovanın derinliğine dualdım, Gönlümü oyalıyan munla bir bayal uldım. Uğraşırken onunla böyle gürbet - ellerde, Birden kendimi buldom cennet gibi bir yerde, Coştum, taştım yolumda, oldum sanki büyük sel, Bu girdaplı yollardan geçmiştim ben pok güzel. Coşkun çağlıyan gibl hırçın hırçın akarken Yoluma mani oldun ve beni durdürdan sen! Artık sükün bulmuştum çünkü halim kalmadı, Senin cazip vücudan bent çekip almadı. Mahzun mahzun dönmüştüm geçtiğim o yollan, H. Avni Oşan Çünkü sarmadı beni sevgilimin kolları. Ne şimdi görüyordum ben sağımı, solumu, Kalbimi barap etti, söndü aşkımın mumu!.. Halil Ötügen Vals ve Aşk C Pa —İlk kımı geçen haftaki (Geuçlik ve San'at) sahifemizde çıkmıştır — — Bukadar benzeylif.. Boş Caddeler Tablat, gecenin zifiri karan- hığından sıyrılmış, dağ başları aydınlanmağa başlamıştı.. Sa- bah oluyor, sabah olayor.. Bir günün yorgunloğa, mstırabı din- miş, bir yenlsl —başlıyacak.. Taze ümltlerle açılan gözler bu günün de ıstirabını. kucaklıya- caklar.. Güöneş doğuyor; biruz sonra, yeniden başlıyacak hayat için aşıklarını dökecek, gözler ka: maşacak. Şehrin kalabalık halkı, her gün gibi bu sabah ta taze vmutlara bağlı gönüllerini din. liyerek — İşlerinin başına koşa oaklar.. — İştel Uzaktan uzağa düyolan horoz sesleri.. - Doğun güneşin İlk müjdecisi., Şehrin biraz sonra beş caddelerini dol. duracak sakinlerini iş başına . Çağırıyor, hayata davet ediyor, . Sokaklar henüz bomboş; kal- bim gibi, ne bir ayak sesi, ne bir yaylı var. Deniz aessiz ve Yazan: Erol Tekin Genç kız şiddetle İtlraz eti — Hayır bayır.. Fazla tevazu gösteriyorsunuz. — Yazılarırızın bepsini okudum. Bende bırak- tığı uyanışlar o kadar tesirli ki... O kodar tesirli ki?.. Genç kız. kolları arasında sıktığı erkeğin gözlerine baktı. Acı bir bakış. Istırabın gizlen- diği esrarlı bir gülüştü bu.. — Anlamadınız m?. — Beni evelden tanıdığınızı ve öyle rahamu tahlil ettiğinizi sannediyorum. Romancı gülümsemeğe çalıştı: — Sizi eskiden tanımadığıma emin misiniz?. — Hayır diyebilirim değil mi?, — Ne isterseniz söyliyebilir. Biniz.. Yalnız bugecekl tesadüf benim size k . Caz son bir tampo ile durdu. Nevin Soner'in kollarından sıy- rıldı. Parmaklarını sarı kıvrımlı saçlarının arasında gezdirdi. Et- rafına bakındı: — Bu akşam 0 kadar sıcak dâ yok.. Başım ağrıyor.. Neden acaba?. — Belki valste çok döndük.. — Hayır, hayır,-ondan değii.. Durdu. Gözleri bir Hind ku- dinının cerarlı oynak harekbi. lerlal andıran renkli işıkların kıvranışlarına daldı. Sonra bir- den mırıldandı: —Biraz balkona çıksak.. Beraber yürüdüler. Genç ro- mancı balkonun kapısını açtı. Nevin beyaz bir hayal gibi bu aralıktan dışarıya süzüldü, Yıldızlı, mehtaplı bir geceydi. İçerinin — gürültüsüle buranın seseleliği bir tezad teşkil edi. yorda. Röüzgürm kalbi birden dürüvermiş gibi... Söner sordu; B — Hava serince; üşüyor mu- sanuz, — Sonu 7 inci sahifede — “ Sayfa 5 Tenkid Vefa Çiçekleri Şüjri: Ahmed Vefa Aray İşte yenl yılın şilir - kitabla: ondan biri... Güzel bir kap içinde 48 cayfaya — sığdırılrmç yazılar. Şöirin bu pserini py- velkinden deha olgun ve gilş olarak bulacağız umüdile yap: rakları çevirib biran önce pku: makta eviyoruz., Ve tez — biti. riyoraz. Şiirlerin hemen çoğanda bir doraklama geçiriyoruz. -Aclam bozuklukları, — kaba ayaklar, akıcı olmuyan bir etil karşısın: da şülre genel bir büküm ver. meyl düşünüyoruaz. Dudakları: mızdan bir kelime istemeden dökülüyor.. , Zayıf,, Kitabını bunları kendlsina etin edene armağan veren Ah- med Vefe, aşkının kuvvetini kitabına — isim — yaptığı — şiirile anletmak İstemiş... Şa var ki orada şdir yalnız “Velfa çiçek- leris — kelimelerinin — alımına totulmuş. ....... Serv sen seni seveni Yarına biçilirken bu gönencin kefeni Mezarında açacak vefa — çl- çekleridir.. Eğer şâlrin seygide — vefası bir çiçekse mezarda ancak bir bahar açacak, yaşıyacak!.. Ne ozun ömürlü vefal.. “Gözlerin,, de ça bölge ne kadar bozuk.. Günlerdir bu perde gerlli kaldı, Günlerdir... Bokledim hlcrana saldı! Biren açılmadı, dedim HA- YALDI YAHUD DA — “Çocuksun!” derdi gözlerin! Hayal kelimesi bozük — bir Şiveyle kaba bir kalıba okıtıl- mış. ayak yapılmış. “Yahad da,, vezin doldurmak İiçin anlamsız olarak — gelmiş.. En orijinal bulduğumuz “Biz bizl bilerek* şilrinin ble kat'a: sını okuyalım. Gel kahkaha atarak Derdi derde katarak Mexzourlığa yatarak Müsiki söyliyelim.. Musiki söylemek için mezar- hğa yatan vefaya acımamak elden gelmiyor.. Bu kadar dü: tök bir zevki.. (Kendilerini bilmeden!..) Bu- nu yapsalardı belki bağışlardık.. (Ne mutlu ben bir. Türk'üm), (Bayrağım), (Anadolu), (Onlar)ı geçiyoruz - Yurd ve ulnssever şulr (Onlar) da Türk köylüsü- Dü oldukça güzel anlatmış. (Ağlaraa anan ağlar) tok — bir sesin mısralarda haykırışıdır Ne baban, ne — kardeşin, na kurın, ne çocuğun Ne bir akraban yanar.. Boşa gider umduğun; Ağlarsa anan ağlar, ağlaren aDan ağlar... (Ağlarsa anan ağlar yalan ağlar..) Atalar sözü 12 misra esin etmiş. Ne müatla!.. Kitabda ençok (Deli gönül)ü beğeniyoruz.. — Lirizmin içten gelen akıcı düygülerimi zevkle okoyoruz. Gözlerimizde — genç bir umudun kıvılcrmı yamıyor: Kafeste yaşıyan bir kuş gibisin. Sana bogün mahküm demeli gönül! Aşk denen beldenin bir garl- bisin, Sen niçin İstersin gözell gönül? Şairde neden bir şiire baş- larken ne söylüyeceğini, ne ya- zacağını tasarlamamış ve gelişi — Sonu 7 llı:] lqdı - üDA a Haai gayrlai - auypılas l r W f H Ve bi 'e ni