- * rğ Başımızdan Geçenler.. <Z B | ——'İ &lan kurum başkanı, defterini açar, yüz çetecl *der. Bunda da, doğum a totulur. Eğer ayni Balgar efradı — yetiş: Beriye kalanlar, mütca- —q'-lılııdıı alınır. İçin de kurum başkanı, A Yokarı çu şekllde bir '“': | (xzı::ıü şu doğumlular. 4 istiklâli — yerefine j İ'“ Bamına savaşa davet e . Filân gün, (filân Ct |hı yerde bulunacak.- Müfrese — kumandanı Yavan'dır. İçtima ma- Yarımcaya kadar köyü: Çıkacak — efrada, taralı Münasib —görülen bir olarak seçilecektir.,, köy muhtarı, ihtilâl h bu emrini alır al- " ihtiyar — heyetini İ botlmaz- davet eder. OD Mi OPlanır ve nüfus def , v #çar, Celen emir da ğ İstenilen efrad, hemen Ve kendilerine; gün vazifeye gide- ' urlanınız! * Her emri alan, ica- liğa başlar. Günü Map * Hlâhlanır, beşeryüzden *g ak üzere bolden Böğde ku fişenk Bomba Na * anlır, &hbiye çan- M —'hlımıııı arkasına d h"ı kllisesinde ibtiyar bir |N ıılı günahlarını çı kendilerini günahlar: N.l'ıılı olarak, gide- | '—q Yerin uzaklığına göre, O İ ae tabah karanlıkların: M yola çıkarırdı. # kollardan genel top N gelen — çeteciler, Mi *tlâmlarlar. Beygirlere n İhtiyat cephanelerine | kadar her şeyin mev- n gören çeto ku: #lradı ve malzemeyi Olarak bir — tef tişten a. *? sonra dik ve kat'i toplantının gayesini * Emirlere burfı barfına 7.—'—'. Bır. vermemenin " kavaşalacak güzel h Uzükta — olmadığından Si ” Bulgar fedakârlığının yi amanlığının nereye a ve bu davada yü di Slmiz — ye İatinatsız m, büyük devletle- ı—ülırhl himaye et NADOLU X—_ "'76 Posta kutasu 405 E ŞERAİTİ: Mesriyelen Evvel ve Sonra.. maamamc n tiklerini söyler ve son söz olarak, — Mesihin — kendilerini cenmnette beklediklerini de an, latarak nutkonu bitirir ve he men, hedefe doğru harekete geçliledi. Müsodeme içio komiteci, her neye mal olursa olsun, mutlaka ©o müsademeyi verirdi. Bolgar komitecilerinin emir alan adetiydi. Geceleri sababa karşı, kargı: dakilerln dikkataız veya boş bulundakları bir taraf tan sıvı- şıb kaçarlardı. Bu adetlerindev hiç şaşmazlardı. Bazı defa da kaçmıya imkân bulamadan yakalandıkları — ve imba — edildikleri de — olardu. Fakat esasta, kaçmak İstemek, onların ber zaman için tutbik ettikleri bir kalde İdi. Kaçırmak, Imha etmek te tekib müfrezelerinin — neş'e ve gürürünü artıraa — vezifelerin dendi Çete, sabahu karşı dört tara- fim, şiddetli bir ateşla yokla mıya başlar, Ba ateş onlar İçin son eteştir. Onların bu bâli, riyaziyat düsturları gibl kat'i- Teşmişti. Heorkesin bildiği gibi, oyku, bilhassa sabaha kurgı fözle ve mücesir olarak — gelir ve © sautler içinde uykuya mu kavemet etmek İmküm pek aadır. Müsademe yerindeki ara zinin dalgaları, teş, çab, ağaç gibi manlalar da bu uykusuz lüğü tatmin edecek şekilde müsald ise, komitacı İçin kuaç: mak fırsatı elde edilmiş olur. Birçok defaler şiddetli ateşler ayakta yapılır. Çete — kaptanı ba ateşte yarımı saniyelik — blr fırsatı koçırmamak için baştan başa kulak ve dikkat — kesllir. Açtıkları, ateşe hangl — taraftın az mükabele - edildiğini veya hiç edilmediğini tarassud eder ve zayıf, aksak tarafımı — bulunca, avenesile birlikte, blir yılan gibi, oradan kayar gider. Musademede — askerleri avla- mak İçin meler yapılmazdı?. Dine imana neler söylenmez, oğır, yakası açılmadık ne kü: förler savurulmazdı? Bu küfür- lere, bu pla ve hakaret dola sözlere — dayanamıyan — zavallı Mehmedciklere karşılarındaki- lete bir terbiye vermek, bu hakaretin acısını çıkarmak İçin derhal ateşin şiddetini ertırmak isterler, Fakat böyle dakikala rında heyecana kapılır, köşe, bucaktan görünür ve bu görü- BÜŞ, Oaların aziz — canlarına malolurda. Her Bulgar çeteci, sır sakla- muwin ehbemmiyel ve zaruretİni İyice bilirdi, Gevezelik, boşbo ğgazlık, şöphe uyandıracak kü- çük bir söz derhal ölüm ceza- “gile karşılanırdı. Komlite nez dinde belkl herşeyi afledilebi- | lirdi. Ancak gevezelik, boşbo gazlık, affedilmez bir suçta ve bunu işliyenler bakkında mut lak sürette öÖlüm cezası tatbik edilirdi. Bu ceza, ya kurşona dizilmek, yahud asılmak suretile lofaz olunurdu. Komiteeller ta- rafından ölüm cezesına çarpı- lanlar arasında papazlar bile vardı, O tatihlerde eşkıya takt- binde baluümuş olan sllüb ar Yazan : M. Doğan Batu ilgar Komitecileri Nasıl Toplanır, Müsademe Yerinden Nasıl Kaçarlardı? kadaşlarımız, hatırlarlar. Müsademede veya her nerede olursa olsun, ele geçen her ko miteci Bulgar'da, yalvarımak, ağlamak, merhamet dilenmek gibi şeyler görülmezdi. Kalası bonları pek iyi uçurulen — bile vereceği cevab, ancak ve ancak; — Neznam! Den başka birşey - değildi. Hiddet, şiddet para etmezdi, Bana mukabil bazı soğakkan- hlıkla hareketin faydaları pö rülmüştü. Evleri Yıkılanlar Sızlanıyorlar.. —-. .—— Şarbay Dr. Behçet Uz'dan Bir Dilekleri.. İzmir belediyesi, Sinekli cad. desindeki bazı küçök evleri yıktırmaktadır. Burada oturan vatandaşlardan yöz kişilik bir grup dün erkekli, kadınlı, ço. cuklu, C H. Partisine geldi ve idarehanemizede uğrudı, ya na yakıla, derdini arlettı. Bunlür diyorlar ki: — Borada 170 hanelik blr mahalle — tahminen 800 1000 kişilik bir nüfus teşkil edi yoruz. Bir kısmımız, büyük zelzeleden sonra buraya yerleş mlİş, baraka değil, ev yaptırmış, elektiriğini, sayuna getirmiştir. Bir. kısmımız İse, Çayırlıbah- çe'dekl burakalacı belediye tara findan yıkılmak suretile buraya gelmiştir. ve onlar da bina yap tırmışlardır. Evlerimizin dörtte Öçü, taş ve kerpiç yapımdır. Ancak dörtte birlne (Baraka) nazarile bakılabilir. Evelce bir kaç ev yıktırılmıştı. Geçenlerde şarbay geldi. Bütün evlerin yıkılmasını - emretti: Bana sebeb olarak - denili- yor kl: — Çayırlıbahçe'den — gelen kısınımızın yeni evlerinde ve bü semtte sa yokmuş, elektirik Bibbiye arabası çıkamıyormuş.. Güzel, fakat bunlarda xa mabla — başarılacak — şeylerdir. Bize yavgın yerinde bir aren tahsle ediliyormuş. Görüyorsu: Duz, — fakirliğimiz, stırabımız yözümüzden, kılığımızdan akı- yor. Değli; buşka arsalarda çatı kurmak, hattâ blir emri vakl halinde eşyamızı bile naklet. mek küdretlce malik değiliz, içimizde yarı aç, akşama yiye- cok bulamıyan alleler bile var. dır. Merhamet İstiyoruz. Zaman, o zaman değildir. ANADOLU — Şarbay dok- tor bay Behçet Salih Uz'an bu hususta nazarı dikkatini eelbederiz. Zavallıların, vaziyeti, eldden vicdanı sızlatacak şekil- dedir. Bunların tatmin edilme- leri çok yerinde olacaktır. Çün- kü onların da söylediği — gibi “Zaman,, çok baziktir. Sığır Ihracatı İzmir — vapura ile Yunanla- tan'a 3000 koyun ve kuzu ve 857 suğır ibraç edilmlştir. Ü <A ae Kılavuz Için Dersler.. —10 — Meşhur — 1 ünlü, angın 2: (mahut anlamınıa) herkesce bi: lnen, hep bildiğimiz, hani şu bildiğimiz 3- (maruf an.) ta: nınmış Meçbul bilinmez, mış Şöhret — Lüo, 2-tanınmış hk 3 soyadı Meçbuliyet — L bellisizlik, karaolık 2 tanınmazlık Mütenekkiren — tunımsız, tanımsiz olarak, “tanımsızca İştihar etmek — tamumak, ün almak, ünsalmak. Nedim, divan devrioin önlü şalrlerindendir Herkee kendi gındır. Siz bu taraflarda iyli yol yapmakla — tanınmışsınızdır. Bilinmedik ne buyan kaldı? Onun lami bu tataflarda bilinmez Sonu bilinmez bir İşe girdi. Bakl zaman adamları, ön afattır, derlerdi. Sizin kendi şehrinizde bile tanınmışlığınız yok. Belifsizlik içinde yürümekten hoşlanmam. Çok çelıştı, bir çok başarılar elde etti, fakat türlü tanınmaz. hıktan kurtolumadı. Avrupa'da tanımsız doleşmağı teverim. Esbi Amerika Finana bakanı tammaz olurak İstanbul'a geldi. İzmir inciri bütün dünyada ün almıştır. Bütün tarihe ün salan Türk yızltüği. .. 1 bilinmedik 2 bellisiz. 3- tamınma köyünde &n Toplamak Kavramak Kapsamak Kavram Cam, cuma, ibtiva, Iştimal, Ahata gibi osmanlıcıların karşı- hıklarımı böyle tek olarak ya- gışımızın — sebebi, osmanlıcada bunların pek karışık — kullamıl masındandır. Bu kelimeleri ml. sallerle — ayırdetmek, bu kelimeleri osmavlıcadan çevir- miyerek yerinde — kullanmak daba doğrü olur. “Bütün iyilikleri nefsinde toplıyan...,, — sözünde toplamak kelimesi ile cemetmek, camli kelimelerini karşılıyoruz.. “Sözünüzü İyi —kavrıyama: dim!,, eüömlesinde — kavramak osmanlıca İbuta etmek karşılı gıdır. O balde kavrayışlı adam, ihatalı adam demektir. Bir kelimenin kavramı de- mek osmanlıca mefhumu de- mektir. Kapsayı ihtiva karşılığı kul- Taniyoruz. Kapsamak osmanlıca fm ve şümil olmak, İştimal anlamınadır. “Özgenlik, bütun yurddaşları kapsayan bir hak- tır.,, Bürriyet, bütün yurddaş- Tara şamtl bir haktır.,, “Ba kanunun içine aldığı bükümler..,, dediğimlede — o4 manlıca İhtiva ettiği sözünü karşılıyoruz. Nitekim içindeki- lerde mübteviyat demektir. *Kanunun bu mes'eleye şu- mulü yoktur.,, sözü “kanun b mes'eleyi kanun — kapsamoz.,, Yahud "bu — mes'ele konunun ve Mektebliler çlı Bıyık uınyı Bir Çocugun İstidadı E Yazan: Öğretmen Sabite A. Ülün ğ e üi Arabadan atlıyan yolcu genc kurtarıcılarına sıcaklıkla teşek- kür ederken Targud'un önünde eğildi: — Merdilğinizi unutamıya cağım, dedi, benlin için yaru- landığımıza çok eseflendim. Si zi arabamlu evinize kadar gö türeceğim: Hayvanlar uslanmış lardır, arkadaşlarınızdan birlel de onların idaresini eline ala rak yolu gösterirlerse hemen yaramızın İyl olmasına bakarız, Bir gene atıldı: — Sürücülüğü kolaylıkla ya porun, dedi, babam arabacıdır, ben de bu İçe alışkınım, Turgud'a saramamıya baka rak urabaya yerleştirdiler ve hiçbir aksasız (Arızasız) - evine kadar getirdiler, Beti, benzi soluk, çok acı duyduğu belli olan Turgnd'un yatırılmasına baktıktan — sonra yabancı yolcu, ev halkına ba: şından geçenleri anlatlı, gene delikonlıyı da gösterdiği büyük yüreklilikten dolayı tekrar övdü, durdü. Bir aralık: — Ben, dadi, bu yerin, bu toprağın bir evlâdı olan ressam Doğan Eren'im. Çokdandır gör- mediğim buraları görmiye gel dim, Turgud; bu adı. duyması İle bir hoş olmuşta. Dinmiyen &ı zıtna reğmen adela bağırdı: — Nasıl, dedi, uman nasıl! Ben âönlü, büyük bir vessamı: mız Dogan Eren'e mi bir hiz- mette bulandum! Doğan Erea uyandırdığı cöş kunluğu sevimli bir — gülüşle karşıladı, Türgüd'ün — başını okşıyarak: Hiç unutmıyacağım ki dostum dedi, siz ve arkadaşlarınız onun sağlığımı korudunuz. Bu sırada, kasabalarda her vakit olduğu gibi büdise hak- kında birşeyler öğrenmek İçin eve bir kalabalık sürüsü Üşüş: müştü. Bunların arasında doğ- ramacı Murad Yaşar da vardı. ——L02<X<X———— kapsamında değildir..,, şeklinde çevrilebilir. .'. Cereyan etmek — akmak, geç mek, geçmekte almak Cereyan — akım, akıntı, gidiş, bareket Cari — aker, yürüyen, yürür, geçer, »Ş0 sırada cereyan eden hâ diseler, , * Sözünün — karşılığı »ŞU sırada geçmekte olan bâ diseler..,, dir. «Bu hbâdlee dün cereyan etti., , cümlesindeki cereyan etti sözünü geçti veya oldu — diye çevirebiliriz. “Dünya ekonomislade yeni cereyanlar...* sözündekl cere yanlar'ın karşılığı akımlar'dır. aİşlerin gidişini beğenmiyo- rüm.., cümlesindeki — gidiş'de cereyan demektir. »İşlere Iyi bir yörüm vermek ,, şözünde — cereyan'ın Türkçesi yürüm'dür. Cereyanı mouvemeni karşılığı kullanınce bareket kelimesini alırız. üyen İşler, umuru carl, aa dkaiyir n Yürür (yabud) geçer kural'da kaidet cariye'nin karşılığı olur. Fakat her csri kelimesi türk: gçeye çevrilmek istemez: Mahı- carl doğredan doğruya bü ay demektir. yürüm, — ULUS -- | Yaşar usta döstleri arasında — sık sık gördüğü sayın ressamı heman tanıdı, ellerine sarılarak: — — Aman bayım, dedi, ka- — zaya ağrıyan — sizmidiniz? * Ünlü ressam Turgud'u gös. tererek: — Kazaya uğrıyan İşte! Dedi, bay, hayvanların bir. çekmesile — yeralanmıştır. Kendileri de kar- — tarıcılarımın ea yeğltidir. Yaşar Marad'ın yözü güldü, — o; öyledir, bilirim demek İster — gibi başını saladı, sonra: 4 — Hiç şeşmam, Demek bie sabd'atkâr bir san'alkârı kur- tardı, dedi. — Bir san'atkâr mı dedinle? — Bu gene adam bir san'atkâr mı? — — Sözün bütün anlamı ile — (Manası ile) bayım, $ Bünu gene doğramacı mo: — bilye ustası söylemişti. Doğan Ecen'e buktı, ounun — anlamak fstiyen bakışları karşısında Tor gad'ca tanıdığı bütün — çocak- — lak hayatıdı anlattı. 3 Doğan Eren de güldü. — Buna hiç şaşınam, dedi, bu topraklar daba nice nice başlar yetiştirir. Sonra — kendilerini — mazlaom bir çehre Hle dinliyen delikanlı- — ya döndü: — GCenc heykelitraşın eliut —— sıkalım, dedi, bugünlük onu — daha çok durarak yoranya ki- — yamam, İşte doktor da — geldi. —— Bu bafta içiode Ankara'ya dön: —— mezden eveel gene — geleca- gim, Yücelikler, esenlikler di. lerdin. Turgud'un yarneı çabucak İyi oldu. Ankuarta'ya — dönmezden — evvel kendisini görmeğe gelen — bay Doğsn Eren'i ayakta kar. —— gıladı, ona; 3 — San'at duygularınızı e- — vinçle baber aldım. Mobilyeci a Murad'la halkevint de gezdim l diye iltifat ctti. Turgud yüzü kızararak: — Oradaki İşlerimi pek ci- — hz bülmüş — olacaksınız, dedi. —— Doğan Eren: 4 — Clız mı? Hayir, hiç lı değil, böyle sanmayımız. Bun larda acemilik kokusu — gizlen- — miyorsa da kuyvetli — buluşlar, d * ) ? hele çok anlamlı — çizgiler ve ._' bilhassa renklerdekl uygunluk- lar gözden kaçmıyor. — İşinizi olgunlaştıranya İhtiyacınız var: dır, Torgud: 2 — Bütün İsteğim de budür, — dedi. Fakat resimden çok heye — koltraşlık şübeslnde yıoılıık İstiyorum. — Ahh! Heykeltraşlığı dahia — çok mu seviyorsunuz! ," — Evet çocukluğumdan be- ri de daha çok büu . san'at üs —— tünde çalışmıştır. — Bir tecrübe İzerli mey- —— dana getirdinle mi? Turgud: büyük bir masa üs- tünde duran beykeli işaret ede- rek: — Bakınız, dedi, lik olarak traş ettiğim bu ergen kız hey- kelini aasıl! buluyorsunuz? Doğan Eren bunu iyice yok- ladıktan sonra bayretten — hay- rete düştü: — Bu ötekilerden çok daha —— güzel, diyea adeta bağırdı. Bu; —— bir llk iş olmakla olgun, mü- — kemmel bir iş bile sayılabilir! Haağl uzmandan — (Mütahastıs- tan) dere aldınız? ğ — Birlcik artam mobilyeci Murad Yaşardı. Dön — benim — haklımda sirinle konuşan adamı. — — Arkası vez —