24 Mayıs 1935 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

24 Mayıs 1935 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(lT Meşrutiyetten Evvel ve Sonra.. Başımızdan Geçenler.. Yazan : M. Doğan Batu ; İki Bulgar Komitecisi Selânik Osmanlı Bankasını Berhava Etmeğe Hazırlanıyorlar.. bir Birez Ha güyret; — şurada Yer daha — kaldı. | lamam!.. ğ g_" | kısa sapli, / zorlü kuvvetli darbelerle İşle- Arkadaşı — homurdanarak, k cevab verdi: ts8 yürmi arşın kalsın.. kazma daha İndirdi: Her Vuruşta, bazum daha İyor, göğsüm — daha Üşiyor arkadaşım!.. Kork- Jütüyor bu iş! Üyecek tabill.. İ p. Febrolsun Türklor! G Konüşmalar, yeraltında ! daracık, karanlık bir , » İki komiteci Bulgar | hiş a geçiyordu; Herlkisi de j q—lmıııaı. Yorulmak ', Ve arayı hiç kesmeden, kazıyorlardı. (Rumi) savaşından evel a. komltecileri, Tuna boy- s— Şipka dağlarım kana * r :—ü ve ihtilâlin şarkısını .—_löylıuhleıdi. Şimdi | o.,_, Çalışmalarını Make: k ..7' İntikal ettirmişlerdi.. uika Btlan, devamlı bareketler | $ !..ı"k tık patlak veriyor: B M bunların en şiddetilsi üt Ş " e şayumı, 319 yılında '!', *ğ’:“—!ııdı. lli M benimsiyen bir dev —Ğı:h"“ adamlar ndan d lî;:“lıiıı girdiği yere Hilal e * M B"lll komitecileri için N__'- bir ümlid kaynağı ol Nitekim bu beyanat- Bulgar . komiteclleri ine yeni bir çe- Vermiş ve İhtilâl hare- " daha geniş bir mik- k yoluna dökül- A |t £ | tmel | ©& |N Yoşa: ; ; 'ya anayurda bağ- !, YKÇÜ" parola İle, Makodon- hçap ecllerin sık sık bom- baskınları, hâdi- l.:’llıyurdı. komltecisi, Türk köy- H.ç,— 'ak yakıb yıkıyordu. h » demiryollarını, tren- “ la - uçuruyordu. ."ı,:.""" medeni aleme ve S -'" karşı ağtını açarak: k “ler, mazlam mlilleti 27:: * Ponta kuturu 405 E ŞERAİTİ: sAo'o" aylığı 700, Üç kuruştur. Kai se HBA UAAOi L kârane bir ağlayışla merbamet dileniyordu. Yani iki yözlü bir politika ve cinayete — dayanılı- yorda, Yukarıda kaydettiğimiz gibi 319 yılındakl ibülâl, o tarihe | kadar geçen hâdiselerin yapılan saldırışların en kudurmuşçası idi. Buba — bazırlık — yapılırken, Bulgar — papasları; — kiliselerde kolları #ıvamışlar (Bu uğur da ölecek olan Bulgar kahraman- larının (1) doğe ica cennete gi- deceklerini ve connettekl yer- lerini gördükten kırk gün sonra tekrar (dirileceklerini) söyliye- rek bütün Bulgarları; ( Mesih namına bomba ve tüfeğe sarı- larak savaşa davet) etmişlerdi. İşte, yer altında bir lâğımı kaza kaza konuşun bu iki çe- teci Bulgar'da ayni daveto ko şan fedatler (!) di. Cennet6 gitmek, yeri hazır- lamak ve kırk gün sonra tek- rar dünyaya gelmek, hem de din ve ihtllâl uğrunda büyük bir şeref kazanmak, azşey midi? Bu iki komitacı, Selânikte Osmanlı - bankasının temelleri- nin yanı başındaydılar. Çönkü onlara verilen vazife, bankayı berbava etmekti, O türihlerde osmanlı bunka sı, tahtakale civarında kordonua inen bir sokuğın başında 1di. 3 yola bakıyordu. Ve bu yol- lar beş altı metre genlşliğinde idi. Bankanın dışındaki sira ya- pılar arasında, afak boş bir dükkân Bu — dükkân sütçü bir Bulgar tarafından kiralanmıştı: Bir süt tenceresi, dört beş bardak, birkaç — fırancıla, Iki masa ve beş altı sandalya! Bu dükkânın yarısı bir tahta paravane İle ayrılmıştı. Purava: nanım arka kısmıns bakılımca, buradaki dıvarlar da — birçok raflar gürülüyordu. Bu rafların üzerinde bir ok. kalıkdan başlıyarak üç dört okka Dğa kadar sıralanmış, İçi dalma dola keşekâğıdları balunuyordu. Zemin, Malta taşı llo döşenmiş. Uzun, örtülü bir krevet, süt: çönün alelâde bekâr — yatağını teşkil ediyordu. Bu dükkâv, Osmanlı banka smı dinamitle uçurmak — için, Bulgar komite teşkilâtı tarafın- dan kiralanmıştı. Bankanın, civarındaki bina lar, kâmllen — ticarethanelerdi. Alle evleri yoktau. Bu - sütçü dükkânının müşterileri de he men bemen kâmilen Bulgar İşçilerinden buretti. Sabahleyla oradan — geçecek olan yabancı bit müşteri; her halde hoş bir çehre İle — karşı: lanmazdı. Dükkâna gelen amele kılıklı Bulgarlar, evvolü etrafı gözden geçirirlerdi. Nazarı dik- kati celbedecek birşey — gör- mezlerse — hemen dükkândan içeri girer; ya ellerinde bük. tükleri veya koyunlarında taşı. dıkları boş bir kese kâğıdını, — Allah muvaffak etsin! Diyerek sütçüye verirlerdi. Ba cümleyi, üdeta bir mırıltı halinde surfederlerdi. Boş kâ- Bdi alan sütçüde, büyü bir sökünetle hemen paravanın arkasmna giror, gelen — çahsın kıyafetine göre, ral lardaki dolu kese kâğıdlarından — bir tane- #ini alıb; — Gayret millerten! Covabı İle o amelenin eline tütuşturürdu. — Yanl boş kese kâğıdları, gelir, doluları çıkardı. Devam Edecek — Hillerinîöy- levinden Sonra.. ——7 4 * aa — — Başı 1 inci yüzde — soora büyük eiyasal mes'eleler hakkında Alman noktal naza rımı arzu edilen bütün teferrü: alı ile ortaya koymak İçin söz alanş ve bu sözlerdeki merd açıklık ve Ruyıştağın alkışlarını toplamıştır. Führer — huyatında verdiği söylevlerin en büyük ve en beliğile fikirlerini, hareketlerini ve Almanyanın İlerideki vazi. yetlni izah etmlştir. Berliner Tağeblat diyor ki: Ecnebi gündelik — düşüncesi İle evvelâ bizimle konuşmak detenirse blelm lehlmize gatlar yapılmıyacağını söyliye cektir. Fakat nihayet bu söy- levden beliğ bir surette mey- dana çıkan Alman vaziyetinin ara buluculuğunu ve İileri sü- rülen fikirlerla — zenginliğinin önünden kaçamıyacaktır. Bizlm politikamız bir uzlaşma politi- kasıdır ve kendi müdafasımızın temini hakkındaki — sarsılmaz azmimizle beraber derin barış hislerile doludur. Bu söylevden sonra kim bu İki şeyin birbi. rile tenakus halinde bulunpuk- larını söyliyebilir. Cermanya İse şöyle diyor: Führer izah edilebilecek her şey bakkında İzahat vereceği bakkındaki sözünü tatmuştur. Daha eyvvelden Berlin konuş- maları esnasında bile Bay Say- mon ve Eden'le açıkça konş: foru- muştu. Bagün de Almaaya'nın emniyeli bakkında elâstiki bir program çizmemiş, fakat hiçbir geyin değiştiremiyeceği ve Al. manya'nın kendi tarafından da: ba ileristne gidilmiyeceği vazih ve açık çizgilerle bunu belirt: miştir. Bütün hüsnü niyet sa- hibi adamlar Almanya'nın bü- tün düvpyaya uzattığı barışsever eli sıkabilirler. Her kim bu eli sıkınıktan kaçınırsa yalnız ha reketi bu adamın barış ve ada- let özerine oturtulmuş bir yeni Avrupa nizamının düşmanı ol- duğunu göstermiye kifayet ede- cektir. Berlin. 22 (AA) — B. Bit lerin söylevinden sonra -Rayliş- tağ başkamı B. Göring, Raylş- tağ tarafından İttifakla kabul edilmiş olan aşağıdakl karar türetini okumuştür ; — Rayiştağ kuramu Führer ve başbakan Hitler'in diyevini Yttifak Hle trevip ve Almanya: vi şerefini ve hukük — müsa vatını müdafan — ettiklerinden dolayı devlet başkanına ve hü: met erkânına minnet ve şük: ranını beyan eder, Tiyatro : Unutulan Adam.. —. Enm— Şohir tiyatrosu arti.tleri dün akşam şdir Nâzım Hikmet'in Unutulan adam İsalndeki telif piyeslni temsll ettiler, Eserin telif olması ve bahu- sus Nâzım Hikmet — gibi son devrin en büyük şâlri gibi te- lâkki edilen bir gencln kale- minden çıkmamı — tiyatroya bü- yük bir meraklı kitlesi doldur. muştu. Beman beman bir tek bBöş koltuk yoktu. Unutolan adam — şöhreti bü tün dünyaya yayılmış bir dok torun *başka bir tabir bulamı- yorüm biraz muğlak ve biraz dağınik kalan bir sergüzeşldir. Doktor ikinci karısının ken disini birlaci aslatanı İle aldar. masına mukabil ruhunun bütün elemlerini, içinla bütün'yesleri: ni kızına dökmiye çalışırken birdenbire kızının da birlsin. den gebe kaldığını öğreniyor ve evde kimsedin bulunmama: sından İstifade ederek kızının çocuğunu alırken genç kızın ölümüne — sebeb Bu ölüm — vak'ası; beş sene mahkümiyetini İotuç etmiş ve böş sene hayattan uyak ka- lan dünkü ursülusal doktor, herkes tarafından tamamile unu tulmuştar, Karıtı bile kendisini İbmal etmiş ve bibayet o da unutmuştur. Mahkümiyet müddetini biri. ren doktor - maballesine — dön düğü zaman kimsenin kendisini tanımadığını, battâ — evline ge- lnce eile ocağında kendi yerini alan aslstecinin bile kendisini tamımakta — güçlük — çekdiğini oluyor. doktorun görünce -Her halde — müellifin bildiği kat'iyyen bize söyleme diği bir rYubi halet — teslrile- hattâ evi de dahil olduğu halde bötün servetini kendisinl aldaton ve bunu İokâr etmiyen karı- sına birakiyor, yalaız — Önce kendisinden — bahsetmiş — olun mubtelif mecmualardan evinde artakalan bir kolleksiyon artı- ğimi alarak uzaklaşıyor. Bondan sonra bütün bayatı mecmma artıklarını okumakla, tababçı kahvelerinde — pinekle- mekle ve nibayet pek — nadır tesadüflerle ağzını açtığı zaman kabahatı - kendisini unutan İn- sanlığa yükletmekle geçecektir. İşte eser bundan ibarettir. Eser beyeti umumiyesi —ii barile fena değil, hattâ hiç fena değil.. Yalnız bllmem neden bazı noktaları var ki insana şâlrin dalgin — veyabud. tembel - bir zamanına rastlamış dedirtecek adar İbmal edilmişe benziyor. Faraza birinci perdede dokto. run maharetile gözleri açılacağı ve hattâ açıldığı. bize temin edilen bir çocuk görüyoruz. Bu çocuk sonra ne olmuştur, hiç haberimiz yok. Bütün ha- yatımı kazanmak gibi doktor. dan bahası ölçülmez bir İyilik görmüş olan bu çocuğun mü- teakıb tublolarda bir İşi, bir rolü, velinimetinin — hayatında bir İzl olamazını Idi? Sonru baba ile kız arasında geçen o karşılıklı itiraf suhnesinde genç kızın lürafatı ne kadar — hayır- lanmamış, — ne kadar tablodaki berber — sarı saçlı bir genç kızdan — bahsediyor. Ber bere mesleğini — terkettirecek, onu sabahçı kahvelerinde ge- celi gündüzlü içer bir adam vaziyetine düşürecek kadar mü- essir olan bir sarı saçlı genç Mektebliler İçin Büyük Hikâ | Bir Çocuğun İstidadı | Yazan: Öğretmen Sabite A. Ülün — -3 Hükümen: — Türgad — işine denebilecek kadar ladı, fakat güçlü emeğl çok türmedi. Şimdi İs6 karamuça- Yardan, tebeşir ve mum parça: ları üstüne de kaba kabn çeh reler yapmaktan başka birşeye yaramıyor,, diye söyleniyordu. Targad; babaşının — yanında hükümenin derd yanmalarımı dinlerken — kulaklarına — kadar kızarmış, başını yere — eğmişti. Ölkeli. kızğın halile sallanan fikin İyi güzel baş | demirci ise bu sözler karşısında oğlunun — kızaran — kulaklarını çekmek, bu - yaptıklarının ne demek olduğanu sormuk miş, hükümenin önüne geçmesi üzerline elini çekmiş, onun: — Darılmak, azarlamak ge- reksizdir, dediğlei İşltmiş, son- ra da: — Tüzel (Adliye) işlerladen birşey anlamamak bu küçüğün İete- ——— — — kız. kimdir? Doktoran kızımı? Eğer öyle ise müellifin bildiği ve hattâ İina elmeye çalıştığı bir noktayı seyircilerden aak- lumakta ne manba vardır? Bu sual silellesini bir kayli daha uzatmak ve hattâ İşi mev züun İntihabına kadar götüre- rek biraz fazlaca İhmal edilen zaman vahdeti gibi birçok nokta lara İlişmek mümkün... Eserin heyeti umumiyesi yu- karda da söy'ediğim gibi hiç fena değil. Seyirciyi vâ buş ta rafından yakalayıb sonunua ka dar sürükleyen heyecanlar, pa tetik noktalar hiç ek-ik olmu- yor. Mohakkak olan şu ki çâ- ir Nüzim Hikmet, tiyatroda iyi bir adımla İşe başlamıştır. Şâlr lerin bizde tabli olan dalğınlı: Bından, ihmalciliğinden birez kendIsini kurtarabilirse bundan sonraki eserleri daha mükem- mel, daha kusursuz olacaktır. ı.ı Temeil cidden kusursuz ve Darölbedayi — sanat'kârlarının bizi alıştırdıkları şekilde mü- kemmeldi. Galib; doktoz rolün- de başkasını — ramplase — erdiği halde esere hayat verecek ka- dar küyvetli oynıyordu. Doktorun üç muhtelif buyat safhasından her üçünü de ayrı ayrı yaşatmakta ayrı ayrı bir kudret gösterdi. Bayan Noyire, eserin en esasli kosurlarından birisini emşalsiz san'ati, pek ye- rinde pozlurı mimiklerile, yaşat mıya müvaffak oldu. — Diyebili. rim &i Bayan Neyire'den başka hangi san'etkâr olsaydı. kocası ile başbaşa kaldığı zaman ken: disine biç mukabele etmek im kânını — vermiyen o sabneleri dolduramaz, — Doktoru — kendi kendine boşluklara hitab eden bir adam vaziyetinde bıraka- bilirdi. Gene kız rolünde Bayan Ca hide bende çok iyi bir kamaş tesiri bıraktı. Sinemanın kap rizli teveccübünden sonra sah vedo karar kılan bü Bayan eğer sehnede yalaız - kendisi için, kendi arkadaşları oynadı ğinı zaDnetmiyerek orla yerde bir de seyirol kitlesi -balunda- ğunu hatırlıyacak olursa istik. balin çok iyi ümldlerinden biri olmıya namzed görünüyor. Bel- zadlıa Mahmud ve — Galib son tabloyu baştanbaşa kudretlerile yaşattılar. Hamdi Nüzhet elinde değil, hiçbir. vakit en $ küçük bir mahkeme üyeliğini — bile yapamıyacuek. daha doğru- su başaramıyacak olan bu ço- coğu İyisimi başka bir İşe ko- yun!.. Dediğine şaşmıştı. — Bu mut ve tebeşir par: — çalarını nereden — bülmuüştür acaba? — Burada — getirdiklerinden birşey bulunmadığına göre ber halde başka yerdendir. Demirel netası; oğlunun; san: — ki kendisine karşı — çevirdiği — oyunun sırrına ermek İstermiş gibl orasımı, burasını araştırdı; derken ceblerini tebeşirle dolu bulunca ona; — Çabuk ceblerini — boşalı! Diye sıkıştı, Kendisi de — yar: dım ederek bir. avuç — dolüusü yarı yarıya — yontulmıya — bile başlanmış tebeşirleri çıkarınca hükümen: — Görüyormnuz, a dedi, bu çocuk oymacılığı, kabartmacılığı; mahkeme ilâmla ımı, kararları, dava süretlerini kopye etmek- ten çok hoşlanıyor. Bana kalırsa onu bir hükümen yamaklığına vermekdense bir taşcı — çıraklı: Bına yerleştirmek daha doğrudur. Böyük bir iç mkimtullsi ço cuğunu beraber götürerek evine dönen Yavuz Balkan; karısını görünce: — İşte, dedi, bu koca bay: lezi, artık hökümenin bile ya- nında tutmak İstemediği bu dik kafalı çocuğu getitdim. — Aman Ulu Tanrım! yaptı. Acaba? — Kendisine verllen yazıları kopye edeceği yerde mumdan veya tebeşir parçalarından kü- çük küçük adamlar yapıyor, sonra koskoca - polla kâğıdlürı resimlerle doldurarak — bütün orada — çalışanları — oyalamakla güldürmekten başka bir - İşe yaramıyormuş. — Nasıl oldu da Targud'um böyle fena davranmaktan çekin- meden bükümeni bu kadar gü- eandirdin? — Artık hiçbir. şey gözet- meksizin onu öylece ceszalan- dıracağım ki kendisine bu kadur fedakârlıklarle bazırlıdığım bu yerl ağlıyarak — arattıracağım, yoptıklarınd — pişman — cttirece: glm... Evet kıymet bilmez kü: çök! Ben bhep senin İyiliğini istedim. Öğüdlerimi dinlemiyor- sun öyle mi? Şimdi seni komşumuz doğra- macı Yaşar ustanın yanına gö- türeceğim. Sen de bir. hükü- men olacağın yerde bir amele, bir işel olacaksın. Vadedilen büyük cezanın baş- langıcı Turgodü çok sevindirdi. Bir doğramacı yanmda tahtayı biç meğl öğrenmek şimdilik en böyük isteği idi. Fakat İşte çocugumu Üzecek, belki de ağlatacağım, — inadın- dan da döndüreceğim — sanıyla bekliyen babayı bu, çocukca- sına gizlenemiyen sevinç büs- bütün — gezaplandırdı. Cezayı gecikmeden vermiş olmak, bâ- 1â da küçüğgü zorla elişlerinin emeklerinden tiksiadirmek umu- da İile durmeadan — komşuları doğramacı ustası - Muürad Ya- şar'ın dükkânına gitdi. Doğramacı Murad Yaşar; be. cerikli, asta bir işçi Idi. Demirel: — Arkası var — No

Bu sayıdan diğer sayfalar: