; ova al gd ansı ikümeti narasında atta ıcak en) — Paskal- teakip pazar- cak olan Avam iliz hükümeti- sat konferansı ta bulunması Hükümetin bu ak eden gayri r tarafından Imiş olan and- a malümat ve- nektedir. yöre, son ZA- ıgiliz iş adam- teşebbüslerine icaret yolunda atmak isteme- oskova iktisat remlinin takip |, propaganda " tedbir olarak 1wya ile ticare- ı, fakat strate- lelerin gönde- lerine müsaa- le ilâve edil- ETLER uamelesi meyen bir tı içinde na eski tipo tası Osman mektubu al- e Askeri mat- 1950 de e- m ise de ma- . Sadece «E- sandığımız ve- aları (o Genel yapılacağı yda görüşül- enüz karara kaydı altın- ndığı Genel afından İle- emekli aylık- n 900 lira a- Ka ne gibi uzun ine rağmen üz tekemmül Bu yüzden içindeyiz. kamın ehem- dikkatini cel- nleketleri rı konfe- 'i kaldı en) — Man- ın gazetesinin Pakistan hü- nağa teşebbüs mleketleri Baş- 'eransi» ndan bu konferansın eden geri bi- u kaydetmek- man bu konfe- aklarını bildir- tan da, Kara- rda bulunmak Iktisadi ablukanın demir perde memleketlerinde tesirleri BURUNURAMUB NN MZ NR Ham madde yokluğu yüzünden beş yıllık nlar gercekleş- ... tirilemedi, Rusyanın istediği malzeme Londra 19 (Nafen) — Mosko- vada, Sovyet iktisat uzmanları- nın başkanlığında, peyk memle- ketler temsilcilerinin toplantılar yaptıkları ve hür milletler tara- fından konulan ablukadan hu- sule gelen durumu inceledikeri bidirimektedir. Doğu Avrupa memleketlerinin hemen hemen hepsi de, iktsadi ablukanın tesiri altında kaldık- arından beş senelik pânlarını tamamlayamıyacaklarını Mos- kovaya bildirmişler, husule gele- cek gecikmenin izalesi için gere- ken tedbirlerin alınmasını İste- mişlerdir. Moskovada yapılan bu toplanttlarda ne gibi kararlara varıldığı bildirilmemektedir. Yalnız buraya gelen raporlara göre ham madde kıtlığı demir perde gerisinde iyice hissedil- meye başladığından peyk mem- leketlerdek! fabrikaların çoğun- da istihsal düşmeğe başlamıştır. Aynı zamanda işçilerin pasif mukavemeti de bu düşüklüğü şiddetlendirmektedir. Umumiyetle iyi haber alan çevreleede (belirtildiğine göre, Çekoslovakya ile diğer peyk memleketler, Rusyanın kendile- |» rinden İstediği malzemeyi zama nında temin edememişler ve ham madde buhranı devam et- tiği takdirde de bu sahada dü- zelme olmıyacağını belirtmişler- dir. Sovyet idarecilerinin, peyk memleketler sanayiine gereken ham maddeyi nasıl temin ede- ceği bilinmemektedir. Çünkü şu sırada Rusyanın da ham madde sıkıntısı çekmekte olduğuna işa ret olunmuştur. Bu ham madde ile ilgil ambargonun kaldırıl- masını hedef tutan Moskova ik- tisadi konferansı da müspet neticeler vermemiştir. Macar - Çekoslovak sınırında Rus tahşidatı Münih 19 (T.H.A. - Hür Avru- pa radyosu) — Macaristandan gelen haberlere göre, Çekoslo- vak - Macar hududu boyunca Karpat Ukraynasında son ZzA- manlarda Rus tahşidatı artmış, bu bölgeye yeniden 8 (JA 10 tü- men getirilmiştir. Bu kıtaların yakında Macaristana gönderile- ceği anlaşılmaktadır. Bunu be- lirten emarelerden biri son ay- larda Macar demiryolu kavu- şaklarında askeri trenlere ayrı- lan hususi hatların yeniden tan- zim edilmesidir. Ayrıca, Nireg- haza, Peç ve Nagyanija şehirleri civarında yabancı askeri birlik- leri için kışlalar inşa edildiği bildirilmektedir. Kızıl polisler halkın mücev- herlerini soyuyor Münih 19 (T.H.A. - Hür Avru- pa radyosu) — Romanyadan ge- len raporlara göre, halkın yaşa- mak için sattığı mücevherat Komünist Devlet teşkilâtları ta- rafından satın alınmaktadır. 30 Aralık caddesinde bulunan 1.C.S. Consignatia Devlet müessesesi- nin rejime karşı odukları şüphe edilen şahısların evlerinde araş- tırma yapmağa giden polislere mücevherattan anlayan eksper- Afmın halliniller temin ettiği bildirilmektedir. Bu «eksperler» komünist aleyh- tarı teslim edilemedi BRRRRURMAR NURAN ARZZN8 Romanyalıların evlerinde|dan tevkif edildiğini bildirmek- buldukları mücevherata gülünç! tedir. addedilen aşağı fgliatler tesbit etmektedir. Radyolara Komünist marşını çaldırıyorlar Münih 19 (T.H.A. - Hür Avru- pa radyosu) — Polonyadan bil- dirildiğine göre, Polonyadaki bütün fabrika ve müesseselerde Komünist müzik, marşlar ve propaganda neşriyatı yapan ho- parlörler tesis edilmiştir, Alman işgali altında Nazilerin yaptığı propagandadan farksız olan bu hoparlör programları Varşovada bulunan bir merkezden idare €- dildiğinden herkes dinlemek mecburiyetindedir. Buna Trağ- men idareci ve işçilerin bu prog- ramlara ehemmiyet vermedik- leri de ilâve edilmektedir. Bulgaristanda tevkifler Münih 19 (T.H.A. - Hür Avru- pa radyosu) — Bulgaristandan gelen haberler, Sofya - Eniajevo yolu Üstünde bulunan İngener- na Rabotilniça fabrikasında «devamlı sabotaj» hareketlerin- de bulunan 29 işçi polis tarafın- Kızılordu ile Bulgar işçileri çarpıştılar Münih 19 (T.H.A. - Hür Avru- pa rodyosu) — Bulgaristandan gelen haberlere göre, Plevnede 6 ncı İşçi taburuna mensup İşçi- lerle hudut kıtaları arasında vu- kubulan bir çarpışmada hudut kıtaları komutanı albay Avra- mof elddi bir şekilde yaralan- mıştır. Lofça'dan gelen takviye kıtalarının müdahalesile bastırı lan ayaklanmanın sebebi işçi taburlarının ordu mensuplarına nazaran gayet az yemek aldık- larıdır. Siyasi mevkuflar Sibiryaya sürülüyor Münih 19 (T.H.A. - Hür Avru- pa radyosu) — Polonyadan ge- len bir habere göre, Ştetin lima- nından Sibiryaya gönderilmek üzere bir çok mühim siyasi mev- kuflar vapurlara o bindiriliyor. Bu tedbirin Avrupada ko- pacak bir harb ihtimaline karşı alındığı sanılmaktadır. Filistinde çarpışma 3 İsrail askeri ölmüş, ikisi de yaralanmış Kahire 19 (T.HA.) — Ki Ab- ram gazetesinin bugün verdiği bir habere göre, Gazze mıntaka- sında Mısır - İsrail kuvvetleri a- rasında çarpışmalar vuku bul muştur. Gazetenin yazdığına göre çar- pışma sonunda 3 İsrail askeri ölmüş ve 2 si yaralanmıştır. Mısırlılar 2 ölü ve 2 yaralı ver- mişlerdir. Bu arada, Tel-Aviv radyosu- nun verdiği bir habere göre, İs- rall hudut devriyesi bir jeep o- tomobili içinde gezerken otomo- bil bir mayine çarparak 9 İsrail askerinin yaralanmasına sebep olmuştur. Amerikalı mühendi- sin karısı Stalin'e müracaat etti Londra 19 (Nafen) — Ameri- kalı bir mühendisin karısı olan bayan Herman Field, Staline bir telgraf çekmiş ve 1949 senesinin ağustos ayında demir perde gerisinde kaybolmuş olan koca- sının bulunmasını istemiştir. Bu Amerikalı mimar mühendis, Varşovadan Prag şehrine, Çek hava yollarına mensup bir u- çakla geldiği sıralarda kaybol- muş, o zamandanberi de Sovyet- ler bu adam hakkında hiç bir şey bilmediklerini tekrarlayıp dur- muşlardır. Valiyi ziyaret edenler Sovyet başkonsolosu ile Lüb- nan konsolosu dün Vali ve Be- lediye” başkanını Vilâyette 3i- yaret etmişlerdir. Yeni ticaret rejimi Tacirler, yalnız bir talepname tanzimini istiyorlar Yeni dış ticaret rejimine ait bir şikâyet bölge ticaret müdü- rü tarafından Bakanlığa akset- tirilerek, bu hususta muvakkat bir karar alınmıştır. Verilen malümata göre yeni rejim ak- reditif açılırken her İstatistik numarası için ayrı bir talepna- me yapılmasın; ve her numara için de bir imrariye tanzimini Amirdir. Halbuki bazı maddeler durumları itibariyle (muhtelif istatistik numarasını havidir ve böylece bir madde için muhte- Hf talepname ve imrariye tanzim etmek icap etmektedir. N Bankalar yeni rejimin bu mad desine göre tüccardan muhte- Uf talepname ve imrariye tan- zimini istemişler ve tüccarlar da bu müşkülâtı Ticaret Müdürlü- güne ,aksettirmişlerdir. 'Picaret Müdürünün Bakanlıkla teması- nı mütaakıp eskiden olduğu gibi muvakkaten liste usulünün tat- bikı, bir talepname tanzimi ile buna bir istatistik (numarası listesi ilâvesi kararlaşmıştır. Bu arada kanunun bu maddesinin tâdiline de geçileceği bildiril- miştir. Ticaret Bakanının tetkikleri Şehrimizde bulunan Ticaret ve Ekonomi Bakanı Prof. Muh- lis Ete dün sabah Ziraat ban- kası İstanbul şubesine giderek bir müddet kalmış, ilgililerle gö- rüşmüştür. Bakan mütaakiben sigortacılarla da görüşerek dert- lerini dinlemiştir. Bakanın bu akşam Ankaraya hareket etme- si muhtemeldir. - RECAİ SANAY namuslu kal, romik bir insan . Ben, namuslu amadığım gibi, amusiyle kaza- lamusiyle çekip kek olamamış; valde ne yap- 17... Hayır, ya- gibi kabul et- ' diye düşünü- ız kendisinin le iş bitmiyor- — hiç olmazsa " hayat yolu a- Mesudun da mdı; ki, hasta uğu şifayı bul- 6 bunca emek- İni. <Yolkasi.; ay evvel - onu . sürükleyen ©; hasta ruh; o bedbinlik, o ümit- sizlik, o kara düşünceler, o ha» yattan bezginlik, şimdi kendisi- nin de araya karışmış olmasiyle daha da katmerlenerek onu yi- ne aynı yolun yolcusu edecek diye korkuyordu!... İşte bütün endişesi bu #di.. Korkuyor, hem de çok korku- yordu bundan!... Ziyaretinden döndüğü hasta kadının bir suali de gihnine ta- kılmıştı, Artık bir hayli iyiliğe yüz tutmuş olan Mesudun an- nesi: «— Mesut gelmedi bugün; ni- çin acaba?7... Hasta filân olma- sın?...» Diye sormuştu. Genç kadın, onun endişesini giderecek bir cevap vermişti ama, kendisi için için endişelenmekten kendini alamamıştı. Çünkü, Mesut, öğ- , leye doğru evden sanatoryuma, annesine gitmek için çıkmıştı. Annesine yine beraber oturduk- larını hissettirmemek için, ziya- rete bir kaç saat ara İle ayrı ay- rı geliyorlardı her zaman... Hasta kadına, kendisinin aynı mahallede ihtiyar bir kadının evine geçtiğini söyledikten bir müddet sonra, — Mesuda da — işsiz güçsüz oğlunun şimdi ne yeyip ne içeceğini düşünerek Ü- sülmesin diye bir iş bulup ça- lışmağa başladığını söyletmiş; kadıncağıza kendi o hastalığın- dan başka hiçbir kurunu, üzün- tü bırakmamışlardı ortada. Has- taneden çıkacağı saman İse... elbet bir şey düşünecekler, ve- ziyetlerini ona izah etmenin bir yolunu, kolayını bulacaklardı o- zaman|... Dalgın dalgın yoluna devam eden genç kadının zihnine, ne- dense, dönüp dolaşıp hep aynı şey takılıyordu: Şimdiye kadar hiçbir siyaret günü annesini zi- yareti ihmal etmeyen Mesut ni- çin gelmemişti bugün, bu saate kadar?... Evden o, öğleye doğru; kendisi öğleden sonra çıktığı ve «Doğru anneme gidiyorum: de- | diği halde! Saat dördü geciyor-| du. Bundan sonra da gelmezdi artık! Belki bu merak edilecek bir şey değildi. Belki yolda birine rastlamış, bir iş ümidiyle bir yere gitmişti. Olabilir... İnsan hali... Evdeki pazar çarşıya uy- mayabilirdi... Fakat... o da çok vesvesell mi olmuştu ne! Garip bir his onu meraka düşürüyor- du böyle! Bu düşüncelerle yavaş yavaş yoluna devam ederken, arka- sında bir araba sesi ve çanı duydu. Yana çekilip arabaya yol verirken, gayri ihtiyari, gö- zÜü, otuz kırk adım kadar arka- smdan gelen bir yolcuya takıl- du Üstü başı hırpani denecek ka- dar pejmürde ve en aşağı bir ay — belki de daha fazla — berber yüzü görmemiş saçı sa- kalı, bıyığı birbirine Okarışmış bir genç adamdı bu... Genç kadın bu hırpani kılıklı genç adama takılan, hayretle a- çılan gözlerini bir kaç saniye ayıramadı ondan, Ve... bu mik- natışlanışla dehşet bürür gidi oldu yüzünü... Bir an, başı dön- müg gibi sarsılıp: sendeledi. göz ,(Arkası var)