Yatağından kalktığı zaman fena halde üşüdü. Gece de bir taraftan, öteki tarafa dönerken oyurgüni kay- mağ, arkası saatlerce açıkta Kalmıştı; Pena halde beli ağrıyordu: - Ah bu ey sahibi... Ali bu ev sa- bibi... Güya apartımanına kalorifer yaptırmış. Halbuki her oda buz gibi. Apartıman değil, kör olasıca, Şimal kutbü... Böyle söylenerek musluğa gitti, gele tıraş oldu. Yüzünü yıkadı. Gi- Yindi. Bu soğuk kânunusvvel günün- de yalnızlığın, her zamankinden çok farin hissediyordu. Tam eli yaşmda Adi ve bekârdı. Yakın ellisindeki bir adama hiç de ihtiyar denilemezse de arkadaşları ona: «İhtiyar bekâr» adını takmışlar- dı. Saçları gümüş gibi beyazdı ve parlaktı. Yüzünde hayatını tahat ge- girmiş insanlara mahsus bir mâna okunuyordu. Vücudü çok muntazam- di. Zaten son seneler içinde, yaşının ilerlemesine rağmen, ufak tefek bazı aporlarla meşgul olmuştu. Arkadaşları (o kendisine; «İhtiyar r» diyorlardı amma © katiyen arlamak niyetinde değildi. Fuad Hamdi kendisin! hâlâ çok genç buluyor, macera yolunun, yorulmak bilmez bir koşucusu addediyordu. Sıhhatine pek ziyade itina ederdi. Ona nazaran gençlikle sıhhat öyle bir hazine idi ki bunun ancakıdamla damla kullanılması lâzımdı. O günü de evinden çıkarken sarın- dı, sarmalandı Paltosu pek şıktı, eşarpını bir das- tu «Bombay. dan getirmişti, Güzel bir Hint ipeklisi idi, Vakın Bobstii denilen tiple âlâkası hiç yoktu amma ağırbaşlılık ve refah İçinde bir şıklığı yardı. Sokağa çıktı. Hafif bir kar serpi- di böyle Puslu havalarda ç ürperti, içinde bir mâce- ra geçirmek hevesi bissederdi. İşte bugün de böyle idi Bu soğuk hava, bu kar serpintisi onda birisine sokulmak, yalnızlığını gidermek İhtiyacını uyandınyordu. Boş bir taksi bulmak düşüncesile biraz ilerideki sokağın başına doğru yürürken yanından genç bir kadın geçti, O kadar gö: alıcı idi ki Puadi Hamdi ona dikkatli dikkati! bakmak- tan kendini alamadı. Üşüdüğü yü- zünden belli idi, Küçük, biçimli, sivri burnunun ucu kıpkırmızı kesilmişti. Sırtında şık, kısa bir manto, ayakla- rında altar: kauçuk iskarpinler var- dı Genç kadın ona bakarken âşlna bir gülümseme İle dudakları kıvrılmıştı Fuad Hamdinin başınm içinde bir gimşek çaktı. Muhakkale ki bu kadını tanıyordu. Onu bundan evvel de bir kaç kere görmüş olacaktı. Lâkin nereden tanıdığını bir türlü bulup çikaramıyordu. Genç kadın biraz ilerlediği halde bir kere daha ona bakmış ve gülümses miş Fuad Hamdi arkadaşlarinın yanın-| da dalma: «Ben kaldırım âşıklığından | nefret öderim... Bir kadın takip et- mek!.. Ne kadar &di şey!» der dürür. du, Halbuki yirmi yaşındanberi bu kötü huydan vazgeçememişti. Her za- man: «Ben öyle şeylerden netret ede- rim» diye bahsettiği bu işte Adeta üstaddi. Geneiiğinde: «Küçük bir tobessü- müne mall olacağımı. o düşüncesile #aatiereo peşinde taban teptiği ka- dınlara rasgelmişti, Bu kar serpintisi içinde pkı 20 yaşında olduğu gibi biraz evvel ya- nından geçen genç kadının arkasına banbarşeye kasından.. Kadın bir takım büyük mağazalara girip çıkmıştı, Oda pe- ginden... İşle bu suretle tam iki bu- guk sanb dolaşıp durmuşlardı. Hele bir aralık yağmur da başladığı işin sıvalı Fuad Hamdinin başındaki fe- sin boyası çıkmıştı. Yağmur guları feslen geçerken bayanıyor, İsrmızi damlalar halinde Pund Hamdinin ya- Jedümiştir. Kemal Bekofun İdaresinde naklarından süzülüp çenesinde bir- leşiyordu. Fund şimdi bile bu Aşıkane taki bi düşündükçe kendi kendisine gü- Yümserdi. Lâkin işte güldüğü halde hAJA bu takip huyundan vazzeçemi- yordu, Kendi kendine: «Demek 20 yaşındanberi hiç değişmemişim. Hü- A gencim.» dedi, Fakat bu önünde giden genç kadin ne kadap hizli yü- lu, O önde, Fund Hamdi bir yokuşu çıkıyorlardı. Fokat bu gi- dişle Puad Hamdi dünyada genç ka- dma yetişemiyecekti, Yokuşu nefes nefese çıkıyordu. Daha şimdiden ka- dınla arasında epeyce bir mesafe peyda olmuştu. Tekrar yirmi ile yirmi beş yaş ara- sındaki zamanını hatırladı. Halbuki o vakitler bu yokuşu ne kadar çabuk, ne kadar hızlı çıkardı. En altından, en Üst kısmma kadar bu yokuru beş altı dakika içinde tırmanıyordu. Hal- buki şimdi! İşte çok hoşuna giden bir genç ka-| dın önünde ilezlediği halde ona yeti- şomiyordu. Fuad Hamei kendi ken- dine: - Tuhaf şey... dedi, ben ibtiyarla- mışım galiba... Eskisi gibi yürüyem!- yorum... Bu yokuşu nerede Ise dinle. ne dinlene çi çi Şu dik yokuş ona ihtiyarladığın Adeta ihtar ediyordu. İ Takip ettiği genç kadın şimdi göz-! den kaybolmuştu. Bu sırada yanın- dan bir taksi geçiyordu. Puad Ham- di onu durdurttu. Bindi. Yoluna de- vam etti, Otomobli yokuşun yukarı kısmına geldiği zaman Fuad Hamdi sağ taraf-| taki kaldırıma baktı. Biraz evvelki genç kadın yürümekte devam ediyor du. Fakat bu sefer yanında iriyan, sportmen tayırı: bir de'ikanlı vardı. Fund Hamdi dikkat etti. Genç ka- dinin yanındaki delikanlı ne kadar dinç adımlarla ilerliyordu, Sırtı dim- dikti, Fusd Hamdi dandı: İşte genç yürüyüşü diye buna derler. Ben yokuşun daha alt başm- da nefes nefese geldim... İhtiyarlamı- sım artık!.. İ İşine geldiği zaman gazetesini ma- sasının üzerinde buldu. Sahifeleri karıştırırken bir makale gözüne bişti.! Bu makalede bir doktorun gençlik hakkında fikirleri vardı. Su cümle Puadın gözüne ilişti: «Gençliğin en büyüke ölçüsü yürümektir. «İhliyar bekâr, gülümsedi: — Doğru... dedi. Hikmet Feridun Es Askeri liseler boks | müsabakaları Cumârtesi güni başlanan askeri U- seler boks müsabake'arına dün sabah Beyoğlu Halkevi salonunda devam kendi kendine murij-| çok muntazam gecen bu müsabaka- larda 53 kiloda Denizden Şerki - Ku- lellden Zekiye, 57 Kiloda Maltepeden| Çemal - Kuleliden Şefiğe, 61 kiloda| Denizden Sermed-Kuleliden Necmiye, 72 kiloda Denizden AN! - Maltepeden Bedriye, 19 kiloda Kuleliden Hayri - Maltepeden Aliye galib gelmişlerdir. Dünkü karşılaşmalarda 97, 61, 72 v8 'T9 kilo müsabakaları nihayet bul- muş va şampiyonları belli olmuştur.) Askeri ilseler boks şampiyonları gun- lardır: 57 kiloda Cemal (Maltepe) 6 » Sermed (Deniz) n » An (Deniz) * » Hayri (Kuleli) Müsabakalara önümüzdeki cumar- tesi günü yine Beyoğlu Halkey! salo- nunda devam edilecektir, i Basketbol müsabakaları! Basketbol ajanlığı tarafından ter-| tb edilen basketbol müsabakalarına | dün Eminönü Halkevinde deram edit-! miştir. Üçüncü kategoride Galatşsa- ray (A) « Galatasarıy (B) yi 38 Beyoğluspor - Kurd (A) yı 17-7, Kw İstandulsporu 47-17. İkinci katezori.! w tanbulspor - Kurtuluşu 48-18, birinci kategoride Galatasaray - Kur. | tuluşu 25-17 mağlüb etmişlerdi / Teirika No, 23 İett Lig maçları Günün mühim karşılaşmasında Fenerbahçe -Gı, $ arayı 2-Oyendi arkada ax) Beşiktaş - Kasımpaşaya, Süleymaniye - Beyoğluspora galip geldi İkinci devre Mg maçlarına dim Şe- yaf ve Fener stadlarında sabakalarla başlanmıştır. Hafta orta- a bozuk giden havalar dolayızlle dün- kü maçların da geçen defa olduğu gi- bi tehir edileceği kanaati hasıl olmuş- sa da havanın bir gece evvelden G0- na çekmesi sahaları oynanacak vazi- yete getirmiş ve müsabakaların her iki oxhada yapılması imkânı hasıl ol- muştur. Günün en mühim maçı Şerel sta- dında Fenerbahçe Ve Galatasaray ta- kımları arasında olduğundan bu sa- baya altı bine yakın büşük bir kala- balık toplanmıştı. Büyük bir bezuhü- rat altında yapılan bu karşılaşma çok sıkı olmuş ve neticede Fenerliler el lerini attıklarılki golle mağlüb etmeğe muvaffak olmuşlar- dır, Fenerbahçe - G. Saray Günlerdenberi hangi tarafın galib geleceği hakkında muhtelif tabmin- ler yürütülen fakat her karşılaşmala- a bu tahminleri altüst edecek nef ler alan Fenerbahçe - Galata- saray takımları dün İlk defn olarak bu tahminlere uygun netice ile saha- dan ayrıldılar, Fenerin avantajlı bu- Junduğu ve galib © gelmesi daha) mini değiştirerek açıklarla oynamaları kuvveti olduğu bakkırda, kanaat İZ-| akınlarını daha müessir bir hale sok- r edenler bu sefer yanılmadılar.| buğu için Galatasaray müdafaasi müş- Wi rakibini 2. g mağlüb Saat 15,15 de taraftarlarının teza- hüreti a nda sahaya çıkan takım- far şu şeklide dizildiler: Fenerbahçe: Cihad Ömer, Fikret, Esad - Fikret, Niyazi, Naci, Rebii, Taci, Lebib - İ Galatasaray: Osman - Uaruk. Ad-!bomba gibi bir şültle Galatasaray ağ- larına taktı. çoktanberi göremediğimiz bir güzellik- nan - Eşfak, Enver, Musa - Barbaros, Gündüz. Cemil, Salâhaddin, Saraflm. Hakem: Şazi Tezcan. Fener takımında Beşiktaştan Taci, Galatasaray takımında çoktanberi rahatsız. bulunduğundan sahada gö- rünmeyen Paruk oynuyordu, Müsaba- kaya bir bata evvel vefat eden Bo- durluln hatırasını hürmeten bir kika süküttan sonra başlanıldı. Gnla tasaray tarafından yapılan Uk akın rn asında kesildi. Dakika- yeti kendi leğine tağı fakat bunda ları görülüyordu. Müsabaka akınlarla ve süratli bir $ yordu. Zaman, zaman zuhur eden fir- Satlart her iki takımın o muhaeimleri Kaşırıyordu Fener muavin hattının daha şuurlu oynaması oyunu önüncü dakikadan Mübaren Galatasaray nısıf sahasina intikal ettirdi. Arkadan gördüğü yar dımlarla Galatasaray kalesine mer- kezden dalmağa çalışan Niyazi vel Besrinin hücumları çizel hir gününde! olan Galatasaray müdafaası karşısın. da netice vermiyordu. Penerin 10 dakika süren bu üstün- VÜRÜ yavaş, yavaş müessiriyetini kay- bedince Sarıkırmızılılar muksi Jara başladılar ve 20 »ei dakikadan sonra hükimiyet anlara intikal etti! Üstüste yaplıkları müteaddid akınlar- la Fener kalesini tazyik çenberi içine aldılar. Bu sırada Salâhaddinin ha-| rikulâde bir vole şütünü Cihad o nis-| botta güzel bir kurtarışla kornere at-) ta, Her iki oyuncunun İyi futbolden bir nümüne olan bu hâreketleri stadı dakikalarca alkıştan inletti Birinel devre neticesi akınlar ara- sında golsüz olarak berabere nihayet buldu. İKİNCİ DEVRE İkinci devreye Sarılâeiverdiiler bü-! yük bir enerji İle başladılar ve bunun si olarak oyunda Üstünlüğü tı — Ben, böylece bay Ascott'unjeaen hâdiseler de işte böyle muğ- lak ve türlü türlüdi felâketini geciktirmiş oluyorum. Basri, | Niyaziyi buldu, Niyazi nefis bir sıçra- oyuna başlayan Sarılâciverdiiler mun» yüzünden dakika kadar bu şekilde ve Fenerlile- uyun Galatusarayın tekrar canlanma. ol iarda Cem Galatasaray oyunenlarmin arasından yete sokan bu sayı Galatasaraylıların sonraki zamarunda eskisi gibi istekli oyuamadılar. Zaman, siman yaptık- ları akınlar müessir olamıyordu. Dev- km si küme Fenerliler gollerinden atarken min ettiler, Merkezden hücum slste- birini. külât çekiyordu. FENERİN BİRİNCİ GOLÜ 4 üncü dakikada Fener haf hattın- dan inkişaf eden seri bir akında top Rebiiye geçti. Bir Iki metre topu sü- ren Reblinin ortası kale yakınında yıştan sonra bu ortayı durdurumudan Bu sayı sahalarmızda te olmuştu. Gallbiyetin verdiği neşe ile tekrar tayum paslarla rakip kuleyi (asyik| ediyorlarıa da muhacimlerin acelesi retico alamıyorlardı. 15 ia mütemadi akınları alında geçen, mütsrazin şekle döküldü yeptıkları hücum- üzerine Pükat merkezden fazla farullü oynaması Galatasarayın sleyhine oluyor ve bu) hücumlar favul yüzünden akim ka- Liya: iu, FENERİN İKİNCİ GOLÜ 25 iel dakikada r Fener akı- nında topu elile kesen Faruk kale ya- kınında bir firikik atışına sebeb oldu. Niçazi önünde bir tahtaperde kuran l gok sıkı şütle takımının ikinel ü temin etti. nerin galebesini garanti bir vezi- maneviyatını kırdı. Maçın bundan (Devam, 7 nci sahifede) Birinci küme puan cetveli Takım O MG.B Besiktaş 1010 — Fener 10 Galatasaray 10 | Beyoğlu, 8. 10 Kasımpaşa 10 Ve'a 10 İst. 8por 10 Topkapı Bejkor 19 | Süleymaniye 10 Tefrika No, 159 Yemekten sonra, Garibin kız kar- deşi süslü elbiselerini giymiş, başın çiçeklerle donatmıştı. Garib sordu: — Bu hazırlığın kimin içindir? Gelin mil olacaksın bu gec zoksa?... Zeynep gülerek başını salladı; — Benim bir kardeşim vardı, Ölüm haberi geldi, Bugün nişanlım başka birine vazıyor. Düğün dernek olacak...! Bu gees onun kına gecesidir. Biz de onlara gidip eğleneceğiz. İstersen sn de benimle beraber gel! ..» Âşık Garib düğün evine giderken. Âşık Garib, kız kardeşinin teklifini kabul etmişti. Zeyneple birlikte dü- gün evine gidiyorlardı. sib yolda sörüyordu: — Ya benim gibi bit derboderi mec- 1ise sakmavlar, hakaret edarlerse?... Zeynep: — Meruk elma! dedi, Ben; — Kardeşimden habar getiren bu adam, bizim misafirimizdir, derim, Sana itlbar ederler... Hakaret — deği hürmek görürdün! Köşkün kapısına vardıkları zaman, Geribin kalbi yedi yıldanberi Ik defa büyle kopancasına çarpmağa, dirleri- win bağı çözülmeğe başlamıştı. Asık Garib evdeki sazı da yanına al. mugt. Yolda giderken Zeynebin sabrı tü- mişti, tekrar sordu: - Kardeşim Garib'i gerçekler gör- Gün mü? Yakında gelecek mi? Yoksa Dir yabancıyı kardeşime ml benset- tin? Garib, Şahsanemi görünceye ka- dar, abdetmişti, Kendini ne anasına, ne kız kardeşine, hamili hiç kimseye tanıtmıyacaktı. Yol üstünde sarı eline aldı. Zeynebe corap verdi Ben uğradım felek katına, Bakmalı kişinin mah zatına, Hr gelip aldı beni atına, Ya geldi, ya gelecektir bu Garib. Zeynep düğün evine varmadan — Yolün — ağlamağı başladı: Felek bir taş vurdu, yardı başımı, Ben de kaybettim hayat yoldaşımı. | Saklama gördüns» öz kardeşimi, Söyle, nerede şimdi, zavallı Garib? Âşık Garib, Zeynebe acıyordu. Te- dü Dedim ya, gelecek, bugün ya yarın, Göz yaşı dökmekte yoktur bir kârın! Gelince Âşığın yarasın sarın! Bugün ya yarım gelecektir Garih.. Zeypep düğün evine girdi, | Kapda birbirinden ayridılar. J Âşık Garib. düğün evine girmeğe çe- kinlyardu. raya çekmişti. Her hakareti göze alarak içeriye daldı. İ Garib içeri girince, davetlilerin iki Hiğer tarafta, yanl kapı dibinde de| baldırı çıplakların oturduğunu gör-! dü. Klbarların yanma sokulmadı. ka-| p: dibindeki kalababğa karıştı yel selim verip bir yere çöktü. l Bir kenarda kurulmuş yüksek ve seniş bir perde vardı. Kadınlar per, de arkasında oturmuştu. Şahtnnem de perde arkasında oturan kadınlar | srasında ellerine kına yakmış, süs- Jezmiş bir gelin halinde oturuyordu. | O dakikada Şahsanemin kalbi çarp- m balata 'nç kız, yanında duran hlumetçi. #ine döndü: ve — Akçe kiz, içimde bir ferahlık var, Yedi yıldanberi ilk defa bu ak. şam bu ferahlığı duyuyorum. Acaba sebebi nedir? Akçe kızın cevap vermesine meydan balina Yanındaki htyarlızdan iri — A kum, dedi, nikâhta keru; vardir, derler, Bu, atalar sözler. Keşke O budalayı bu kadar zaman beklemeseydin de, daha önce erlen- söydin: Şimdiys kadar KİLİ olurum! Me rai Şahsanem içini çekerek murldöndi: - Güzlerimin önünde, bürela de-| diğia o zavallı Garibin hayalini gö- rüyorum, hazım teyzel O burada, bu hazır bulunmasaydi ben bu ın bir günden sonra insan, va Yaran; Vakat. cânan kokusu onu © İSKENDER FAHREDDİN ferahlığı, bu neşeyi duymazdım. Akço kız şüpheye düştü. Uzakta oluran Zeynebi gördü. Aşk Garib geldiyse, kız kardeşinin haberi vardır. Bir kere gidip onn 40 rayım, Diyerek, Zeynebin yanına gitti. Zeynep, Akçe kın görünce: — Kimi arıyorsun? deği, Erzurum- İdan yeni gelen yolcuyu mu? Akçe kız: — Kimdir o yolcu? Diys sordu. Zeynep perdenin ara- sından birini gösterdi: —'Tâ kapının yanında oturan bal- dırı çıplaklar arasında bir yolcü var, O da tupkı kardeşim gibi hazin hazin saz çalıyor, Bu akşam Brsurumdan gelmiş. Yolda kardeşim Garivi gör- müş, #vimize götürdüm. Bu müjdeyi anama verdi, Zavallı kadıncağız s8 vincinden çıldıracaktı. Akçe kız perdenin arasından dik- katle baktı: — Bizurumda 842 şalri çoktur. Pa- kat, hele bir saz çalsın da dinliyelim. Ben Âşık Garibin sazını tanırım, Dedi. Zeynep: — Yolda gelirken bana sazlâ cevap irdi, Tıpkı kardeşimin sazı gibi ça- j hyor. Ben de şüpheye düştüm. Sen ne dersin bu işe, Akçe kız? dedi İ Axçe Kir, Zeynepten bu molümati Alnen Şalinnemin yanina döndü Zeynebin söylediklerini aynen anlattı, İ Sahsanem tekrar içini çekerek ! — Bumuma, yedi yıl önce bahçe- mizde onunla seviştiğimiz ve üzerine yaslanıp konuştuğumuz demlerde et- Tafa mis kokular sacan kir çiçekleri nin kokusu geliyor, Akçs kiz! Sen O gi hatırlarsm! O 2 babam birl bizbirtmize kavuşturmak 5 istemezâi: Sen bize bahçenin tenha crinde gizli yerler bulur, VİZ bir“ koruşturura o zaman se ların kokusunu sen de ! dur, Akçe kız! Eğer duymuşun- Amk Garib ba İ mesilste olmasaydı, ben bu lâtif koku. ları duş . Hele bir kalbime bak. | Yedi yıldanberi kalbim de ilk defa bü | kacar şiddetli çarpiyer Akçe kız, Şahsnnemin üzüldüğünü görünce dayanamadı* O halde ben haber göndereyim... bu gelen yolcu sazım çalan, Eğer o, j seli için şunları da söyliyerek yöcü-| Garib ise, çaldığı sazdan derhal an- arız. — Pekâlâ, Hemen uşaklardan birte ne söyle, Pukat, onu İneitmesinir Yalnız saz dep'i, maniler de söyleme- sini rica etsinler. Sazinı ve sözünü em, onun Âşık Garib olup ol- madığın: anlarım. Meraktan kurtulu- Tüm,” Akçe kız uşaklardan birine Banimi- nini sörlerini tekrarladı ve kapı di- binde oturan yoleuyu göstetdi. şak yavaşsa gitti: Ev sahibi sizden saz ç birkaç imani söylemenizi rica e 7e ayrıldığmı, bir tarafta, klbarinrın,! ye, Deriner, Garib Peki, dedi. Uşük gitti, Fakat, Gür rib çekiniyordu. Etrofında oturanla- sa sordu: Şu Kibarlar, benim saz çaldığını duyunca beni koruru musunuz? Ayaktakımları hep birden çevap verdiler: — Sen merak etme! Biz özni karu- Tuz. Sana karşı hiç kimse ağzı aça- maz. Zaten biz de senden biraz saz çalmanı rica edecektik. İsabet oldu Gi. ev sahibi bizden önce davrandı Âşık Garih sazı eline aldı: Gam içinde kalmışım, kayı hilâlim gel yetişi Kalmadı tende benim asla mecalim gel yetişi Hasretin kâr eylemiştir cana ey dilber senin, Şimdi gördüm çül yüzünle cemalin ” sel yetisi Kibarlar ve ayaktakımları, hamit bütün düğün halkı bir gırtlaktan ne- fes alıyormuş gibi susmuştu, Âşık Garib uzaktan sevgilisinin gül yüzünü görmekte gecikmemiyti. Ayaktakım- ları: > Devam. devam. Diye bağırdılar, Garib sazına ve şö- züne dev ,deki güneşin hararetini daha büyük'pek zarif bir batist rob giymiş, sa- - ak w Mevcudiye- | Kadının Zaferi 1. 0 Seyler Ma am e e ek Ma ll emini İl Müellifi: P. de Coulevain Tercüme eğen: (Vâ - Nü) e Kyk m tiyaç Mağ ir lm > e herkesten ih enine Ceren de, çehresi a Rİ il, on iyi im İZİ çiğ çe evyetlrmişİrol'un Parin «gelmeleri, markiz ey5eaz de kulakları iniimnelan| Ja; deha; inhat edecek. yerin orum olduğunu |tediğimizi yapmak hürriyetine me İkon! Sant Ara Kardar, Je o bir sevk alırordu.. a, 22, Veigar kendimi Parite © ileri sürdü. Bu davet oltasının ucurİlikiz... Ne desek olacak... Bari iti-İleğin muazzam bir memmsiydi “AR | , yatında hiç bimetmediği duy- Me erkek- , Ja, da. Berin'lann mekani teki. Bn zarlar. tenktdlerie;keyfimizi “ka: |val ve şerelin bir metesye vermek leg inni be beka ve gühlee Bilen enlem girik Mile yani tarı kitaplarında okuduğu in İyem, kadın diplometlğmın yaman ana Makidler çimenler e Sr . buluyordu. Napolili muzan- ebediyen kurtul sanların hafidlerini görmek!... Bulbir inceliğiydi nl mi gibi dokunuşul... — |nilerin çehre ifadelerile de sihirlen-| duğunu sanmışken, işte burada tasavvurlar, pek meşcebinceydi...| Tam zarfı kapamıştı ki, Dora, hami Tali i H > pri vnl miş gibiydi. Zaman zaman aşk, hid-| Yeniden onunla karşılaşıyordu. Avrupada oturması uzatmak, #Tİİ genç kadının odana, elinde bir t0-| büyük müşkllât çıkaracaktır. emi | Ağustosun ilk haftasında matma-|det hüzün ifade eden bu cenuplu| Demek o adam kont San'Anna bunlar için değerdi!... rar maktupla girdi, İri e evvelde dönmeği || Carroli'la annesi Karlabad'a git simala; son derecede alâkasını cel-Jimiş... Son zamanlarda Verga'larm 4, Nönesinin sıhhati de pek yerim) — Postaya verilecek bir şay var) vadetmiştiniz..— Şayet ebetinüzi tiler. Grupun mütebaki kısmı işe, |bodiyordu. bu derece uzun uzun bahsettikleri #e değildi. Doktorlar tatlı bir filim |mıp - diye ordu tutmazsanı”: küplere binecek... O- |lsvişreye, Lucerne'e marki Verga'la: |, Gerçi bir çok seferler Romanya, | 4alYan msilzadesi... Hölâne, bunu ve sökün tavsiye ediyorlardı. Bayan Ronald, zarfı uzmtarak: © İyuna gelmek onu çıldırır. Tabin:|on bulundukları Hötel Natlonal'a|Nepoliye, Floranınya gitmiş, İa.|öğznince şaşırdı kaldı Kadınların dimağlarında, markiz) — Evet... » dedi. teni bilim Şu Ronald silen, ve, indiler. yanların âdetâ renkli hissini veren | ,, OY! bir sürpriz içindeydi ki, ne Verga'nın teklifleri, | yavaş yavağ| — Henriye ne yazdığınızı anle-| hammülfersa derecede & mamuskâr| Bu küçük İsviçre şehri bayan Ro.|muikileri onun için yabancı bir şey |di?“ceğini bilemiyordu. Hatta biraz ainsi sinsi a rm b e .. Anladığımı isbat için bahse|dırlar... per evvelâ pek hazin göründü. |değildi. Volar en ii a, mma seyahat urup duruyorlardı. İbile tutuşmağı hazırım. — akat çok geçmeden çıkma, | bambaşkay, Anıstardamın gitikleri vakit, H-| — Söyleyin bakalım... Ne yazı|,, ipe marin beren kanatlar) arabayla, vaporla ae sa | deli ni için gizliden giz-|d0n!, farketmedi, Par ne, Amerikadaki kocasına, zarif | mişim? gezme eğlencelerine alıştı ve bunlar. |liye ve kendi kendiliğinden hazırla- ve ince müşahedelerie dolu mek- — Kış İtalyada geçirmek istedi.) — Pekâli... - dedi - İtirar et-|dan zevk duymağa başladı. Birkaç Bor muydu? te onu Hölâne'in karşısına getirine ) tuplarından birini “daha gönderdi inizi sadece... Ben de ayni şeyle sin. olmazIz desin bakalım... Gö-|gün içinde markiz Vera İle Hele | Bir akşam Hâlân'le bayan Vera |a” güreğinden sarılmış gibi sşrm Min, sale Gila vole Şaok'e yerle rürüz!,,. pe, civarda herkesin gıptasını cek-)otelin holünde oturmuşlar, ehbap-|gp, ve maden ee Gözlerinde i muhabbetli kelimeler * ve tâbirleri — A... Dora. İnsanların vücudunu O muayene|beden bir neşeli grupun ruhu me-İlarile | çene sahyorlardı. e Marki, — belirdi. beyik öld. Sonra da, kay halda çil iz erk ince damarlar, sasi gelirdi. Sebeizerbof. oteline, beklediği bir) gunu" Mein eğ adedi t geçinmek arzusundan bi vw. Biz ince teferruatı üzerinde gölün Üzerinde yahut dostu geldi gelmedi Zal tatile Keki Sd "Bay Rona iyok van kalır, t es silli, karlı bir dalın tepesinde e balm indi a veyozanala gizledi. YA yari