30 Kasım 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

30 Kasım 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 'Teşrinisani 1940 — AKŞAMDAN AKŞAMA keme «Vülgarizasyon» la «simplism» arasındaki fark Reşad Nuri Güntekin üstadımız, Gazetelerden birinde o müstear İsimle fıkralar yazdığınızı haber al- “ım. (Mademki bir takma ad kul- lanmağ; tensip etmişsiniz; nerede| o Büyük caddelerde ve hangi imza ile kalem oynattığı Bizi faşetmek hakkım kendimde görmüyorum.) Ben, hodbincesine Gerlerinizi alakayla okuyor, istifa- de ediyorum. Çalı kuşu Tomanınız- dan itibaren türkçeyi kullanışmız herkes hakkile örmek teşkil etti. Kimi doğrudan doğruya mukallidi- hiz olmağa yeltendi; — kimi de izin tecrübelerinizi neticesini ken- a 1 yanma da başka katmağa çalıştı. Herhalde meziye- niz inkâ. kabul etmez. Sizi bütün leriniz severler. Yakından tam- Yan biz meslektaşlarınız da, hattâ *sörlerinizde göründüğünden bile daha hamuleli olduğunuzu biliriz. Evvelk! sene — galiba «Anadolu Botlarin serlevhası altında — bü Seri neşretmiştiniz. Fıkraları ve mü- #lede kırıntılarını sıralamak su tile memleketin manevi mozayik yaratmınktaki tauvaffaki- Yelinize hayran olmuştum. Demir leblebi gibi cümleler kullanarak, bir İctimai tahlil yanmak gerçi güç bir İt, Foks #5 eğlenceli, en hikâyemsi tarzda Balka sunmak büsbütün marifettir. hi. İrenkleri . vülgarizasyon dedik. İri bu cesld yazıcılıkta sizi hakik İnd saymak lözem gelir, Föka: başka bir cihet var: ha üleerizaeyor ayrı, simplism ay- ir Birincisi iyi sey... Meselâ en okka dört yü: dirhem bir filozofun Fikir- ini o sayede âmmeye anlatabilir. Miz, Bu, kitabı okuyup kapadıktarı *nra, odadaki az tahsilli kızınıza: az; Muharrir diyor ki, - diye bur ipi kolay cümlelerle anlatmak © “ebilindendir: malim. Fakat simplism (bunun ifrata » Yani, «karşımdaki» ille analtacağım!ı kaygusile esas- TEE 1112, ir edibin romanını, hat- Kazetedeki mekalesini okurken, anedane çalışmalarilı ağu piyesleri haftalarca iyor. Hemeehrilerimizde değildir. wi, İsmi telâffuzlarına ek teren ihüyar ediyor” A Bu, tatbiki imkünaz bir a diz, Cünkü Roosevelt gibi bir zatın adı nasl telâffuz Ky Basi üzerinde bile ne müş” rami N ettiğiniz esul, , ilk hanımla İsmail görünse, yerâne gaye hasları ayni fikirleri, en basit, | “| Mahkeme şahidlerin dinlenmesinden sonra kararın tefhimi için muhake.|, Seyrüseferi kolaylaştırmak kaldırımların kenarları ve tramvay durak yerleri beyaza boyanıyor Geceleri büyük caddelerde seyrüse- feri kolaylaştırmak Üzere tramvay göçen caddelerin kaldırımlarının ke- narları tramvay İdared, tramvay geçmeyen diğer mühim ve kalabalık caddelerin kaldırımlarının kenarları da emniyet müdürlüğü tarafından boyanmağa (başlanmıştır. Trervay istasyonlarındaki elektrik direkleri yaya kalzırımlarının taşlar da bö- yanmaktadır. Nakliye © vasıtaların idare eden Işaret memurlamna beyaz renkte touşambalar giydirilmesi ka- rarlaştırılmıştır. Dün akşam musam- baların memurlara verilmesine baş- lanmıştır. eti Hayriyede işletme rı itibare İKUCÜK HABERLER İ a isimlerinde ik! is tarafından yakalanmış “ve ey ir. kdar balık çalarken yakalanarak dün yi mı edilmiş ve asliye Gi düneü cesa mahkemesinde muha' mesi yapılmıştır. Dinlenen gâhi Yakubun balik çaldığını söylemişler- dir. Mahkeme kendisinin teykifine göndermiştir. X Etem ve Mustafa isimlerinde izi İarkadaş; Sirkeclde bir vagondan bir İçuvnl şekeri aşirarak götürmek Üzere İken şimendifer bekçileri tarafından İ görülmüş ve zabıtaya testim edilmiş» i te. Polis, bı ta! ra dün tir. Asliye dördün tarafından bakların, | iştir. Çivi ihtikârından suçlu tacirin muhakemesine devam edildi Çivi Ihtikân yapmaktan suçlu ola- rak poliçe yakalatnn Kamiğin mu- hakemesine dün ns'iye sekizinci ceza mahkemesinde mevkuf olarak devam edilmişti. Dünkü celede dinlenen şahidler Kamiğin filhakika balyeler- le çiviyi deposunda saklıyarak satışa çıkarmadığını, yüksek flat verildiği takdirde satış yaptığını söylemişlerdir. meyi salı gününe bırakmıştır. Et naklinde kullanılacak! deniz motörleri Et nakliye işlerinde kullanılmak üzere Belediye tarafından Ilmanımız- daki atölyelerde yaptırılmakta olan deniz motörünün ikincisi dür Ayvan. sarayda Belediy» reis muavini B. LüY(J Üçüneli motör de bir ay sonra indirilecektir. Dün denize indirilen motör 30 & sunlari burada üç matörün inşasına 57 bir fedimlştir.. Ee nakline 'mah kamyon Belediyeye 84 bin liraya olmamalıdır. Anlamak için kafa patlatmamız icap eden fikirleriniz ve lügat karıştırma- mizi icap ettiren kelimeleriniz olun. ca da lüfen Türk kariinden esirge- meyiniz. e > * İyorlar. Bunun için İstanbul » |larıhin sabah manzarası d. “do | Nerede bir ay evvelki tenha sabah- 1 Tandeyuculuk yapmak su-|* Herkes erkencil | Yeri mallar pazarı Işıkları gizleme kararının tatbikinden! Işıkları gizleme kararının tatbikin- den sonra âdeta İstanbulun çehresi değişti. Karanlık gecelerin itiyadla- mıraız, ödetlerimiz, hâyatimiz üzerin- de tesirleri oldu. Artık İstanbul güneş batınca — derslerini bitirdik- ten sonru erkenden yalağına çeki- len muntazam bir talebe gibi biatin öz rengine, karanlığa bi nüyor ve sabaha kadar rahat rahat, mal mıpl uyuyor. Artık herkes mümkün old. ka- dar erkene" olmağa çalışıyor. Ak- şamları erkenden evlerine dönenler, sabahları da erkenden sokağa fırlır ls bomboş sokeklar... Nerede İsimdikiler? ... jken saatinde sokaklara ,Jlarda, yalnız işçilere, mümkündü. Halbuki şimdi bütün bir geceyi evde geçiren birçok seler, kadın erkek, çoluk, çocuk çafakla beraber sokağa fırlıyorlar. Hele hava güze' olursa... Bir tanıdığım vardı. Hazret göce- leri saat ikilere, üçlere kadar gezer dolaşırdı. Gündüzleri onun on 'bir buçuktan daha evvel sokağa çıktığı, karar vermiş ve Yakubu tevkifhaneye |senelerdenberi gürülmemişti. Zaten | görüldü. kendisi da söyler: €Ben delikanlılık şağımdanberi günün öğleden evvel ki zamanını oObilmem!...> vayda görünce . pek şaştım. A abin programını değiştirdiğini söylüyordu. Günün öğleden evve ki zamanını öğrenmişti. Karanlık gecelerden en ziyade memnun olgular, kocalarının gayet geç evlerine döndüğü: Jeden kadırlaydır. V sin altındadır. Can çi huy çıkmaz.» gibi sözler vardır amma eskiden evine gece yarısı dönen birçok erkekler şimdi hava kararır kararmaz bik tik kapılarını çalıp eserine giriyorlar, soyunup dökü- nüyarlar, tadyolahınn veya çilivgir solrslannır başına geçiyorlar. Eaki- den dışarıda, birahenede kurulan Yanıyor. Sokakların sabah manzarasının değişmesin, mukabil akşamları şeh- lerinde d: bis tebeddül göze çarpı" yar. Eskiden İstanbulun civcivki za- manı altı buçukla yedi buçuk arası idi. Be zamanda büyük meydanlar kalabalıklaşır tramvaylar tiklim tik- lm dolardı. Halbeki şimdi civcivli zaman beşten, hattâ dört buçuktan başlıyor, altıya kadar devam edi- Ateş böcekleri i hayatımızın birçok neticeleri olacağı şüphesizdir. Meselâ barlar, seler ve bu'gibi gece yerleri kadar rağbet görmiyecek Lâkin buna mukabil, bu işten son de- reçede kazananlar da var, Meselâ muhakkak ki son günlerde inhisar »kjsine nis- eniştır. Çünkü karankk klaşdı “kendi mevcudiyetlerini belli etmek, bu suretle çarpışmaktan. kurtulmuk için birçokları dudakları arsında yanmış bir sizara bulum- dermapı pek faydalı bir iş addedi- yor. Hattâ evine gidinceye kadar .İyor Çok kıymetli üstadımız; bu mü; dehalemi size karşı olan hakiki ve samimi hayranlığıma bağışlayınız. (V& - Nö) sigaranın birini söndürüp ötekini ya kanlar pek çok... Bunun için gece- leri — tıpkı bir ateşböceği sürüsü gibi —— bir takım kırmızı sigara ate- şi kafilesinin sağ tarafa, bir kafile- - İrayı , İFener bünlarmış... Sokağa çıktığımız derdi.! Geçen sabah onu erkenden tram»! k çüler kafalarını sağa sola oynatarak | birçok sofralar şimdi evlerde hazır. | sonra İstanbulun çehresi değişti Sokaklarda parlayan ates böcekleri - Lüpçüler ve yakın komşulara gösterilen itibar nin de aksi istikamete gittiğini gö rüyoruz. Yanıp sönen siğara at sanki etrafa: «Burada insan van Sakın çarpmayınız.> gibi ihtarda bulunuyor. Evvelki gece üç arkadaş sokağı. çıkıyorduk. Kapının önünde içimizden biri iz Haydi fenerleri yakalıml.. dedi. Halbuki birkaç dakika evvel elektrik feneri almadıklarını söyler imişlerdi. O halde hangi fenerleri ya kacaklardı? Baktım, bizim ahbaplar gara paketlerini çıkardılar. Da- İdaklarına yerleştirdikleri birer siga- şlediler. Meğer yakacakları zaman bunların hakikaten fener te- iri yaptıklarını gördüm. Tıpkı ge i sancak (tarafların Bir arkadaşımız katanlıkta kim- in kendisine çarpmaması İçin yü irürker el çırpmanın muvafık ola- cağım ileri sürüyordu. Bu esigara "feveri» bana daha pratik bir usul ibi geliyor... İnsan karanlıkta uzak» İtan Bir sigara ışığı görünce: «Aman İ İ birisi geliyor!» diye tertibat alıyor. Lüpçüler Karanlık gecelerin bir tesiri de İlüpçü denilen kimselerin üzerinde Eskiden tramvaylarda bir takım İüpçüler vardı. Me selâ söz akşam evinize dönerken ga- zelenizi açmış okuyorsunuz. Arka- nızda, sağınızda, solunuzdaki lüp- rü az zdeki serlevhaları, telgraf-! rı, haberleri okumağa çalışırlardı. di tramvaylard. i ışıklar bu çeşitten yetiie nihayet verdi. Müdür, yeni şekil hakkında izahat almak için Ankaraya gitti İstanbul Yerli mallar pazarları mü- dürü, pazarlara verilecek yeni şekli etrafında izahat almak üzere Ankara» ya gitmiştir. Kânımuoyvel ayının ip- tidasından itibaren toptan ve perü- kende yeni satış teşkilâtının tatbiki- ne geçilecektir. Yerli mallar pazarla- rı, yerii devlet mamülâtının toptan ve perakende satışlarını idare ede- cektir. Müdürlük, memleketin her ta- rafından siparişleri mutavassıtsız &la- cak ve mutarassıtaız tevzlatta buluna- caktır. Satışlarda asgari hadde inile- cek, devlet yerli mamülâtanı en ucuz #tatle satmak suretile pahalılığın önü- ne geçllmeğe çalışılacaktır. Buraya gelen haberlere göre SÜ- merbank umum müdürü tarafından hazırlanan ıslahat raporu İktisad Ve- kâleti tarafından tedkik “edilmiştir. Büsserbank Yerli mallar pazarı mü- dürü kânunuevvelin bidsyetinden #ti- baren tatbik edilecek yeni teşkilâtın #saslarını aldıktan sonra İstanbula dönecektir, Haklı şikâyetler Tramvay arızaya uğrayınca biletler yanar mı? 28 teşrinisani perşembe güni sant on dörde doğru, Orteköy tramyayındaki yolevları, 'Topha- ne ile Karaköy arasında «Yol ka- palıdır!» diye bağırarak indirdi- ler. «Şimdi ne olacak?» sualine i «Karaköyde e kontrollar inizi onlara imza- latır, uyni biletle yolunuza de- vam edersiniz.» cevabını yerdi, Bizimkinden evvel gelerek yolcu- larını indirmiş öç teamvay daha vardı, Merkss gibi ben de, bir kaza ih- » Tabir enizse “bunlaraz elşik eri» demeli... Meseli karan! ir sokaktan geçiyorsunuz. Bil.) mem kaç kuruş verip aldığınız. eman cezam çabuk bitmesiniş di- ye kendisini mümkün olduğu kadar az yormak İstediğiniz kıymetli, elektrik fenetinizi yakmışsınız. He men, bir iki saniye sonra arkanızla | ışık İüpçüleri peydahlanır. Sizin <lektrik fenerinizin ışığından istifade ederek ve adımlarını size uydura- vak yürümeğe başlarlar. Âdeta 80- kakları küçük bir kafile halinde, yaverlerle birlikte geçersiniz! Son zamanlarda yakın komşulara karşı gösterilen itibar ve ilfat da fazlalaştı. Artık herkes uzakta otu- ran ahbaplardan ziyade geveleri gitmek üzere pek yakın komşuları tercih ediyor (Ayni apartımanda ali östlü daireler arasındaki sami: | miyet büsbütün fazlalaşıyor. Gece-| leri karşılıklı yapılan müzababelerin | mevzuları da son derecede değişti. Eskiden Filânca yerde, falanca dük: | kânda görülen bir kumaştan, şık bir | iskarpinden, ( zarif bir çantadan| lüpç ilik ir, | hahaedilirdi. Şimdi: | — Azizim bir kutu kara boya al | İdim. Bütün beyaz perdeleri boya | dım... Mükemmel oldu. Meğer ben | de boyacılık da varmış da habe | rim yok. Böyle bir altın bilezikle! aç kalmam doğtusu, gibi cümleler le sözö başlanıyor. Misafirlikten dö- nülürken de çocukluğunuzu, genç | Miğinizi hatırlatan bir cümle izitiyor-i sunuz? | — Haydi kalkalım artık... Peneri yakıp çıkalım... Lâkin eskisi gibi mumlu fenerler değil, daha asri elektrik fenerleri yakılıyor ve sokağa çıkılıyor ». #imalini o düşünerek, OKaraköye doğru yürüdüm. Fakat orada manlesef hiç bir kontrolla karşıla- şamadım. İşin garibi, yolda kaza veya ârızaya delâlet edecek birşey görünmüyor; Beyoğlu elhetinden gelen tramvaylar da muntaza- man yollarına devam ediyorlardı. Sirkeciye kadar bir tek konteola raslamadan geldim. Halbuki... Böyle vaziyetlerde nasıl hare- ksk edilmesi Lâzim geldiğini an- İatacak bu «halbeki.yi tamamla” mayı tramvay İdaresine | bırakı- İhsan T, yoruz. T. ... Radyo gazetesinin pazar tatili Bir karilmiz yazıyor: Radyo programımıza ilhve cdi- len «Radyo gazetesis alâka 16 dileniyor, Fakat bu güzetenin pazar aksamları tatil yapmasına ne dersiniz? Günlük ( hâdiseleri dirleyteilerine bildirmek vazife sini üzerine alan bir gnzete haf- tanın bir günü susar mı? Günlük vakalar tali yapmadığına güre radyo gazetesinin de pazar #k- şamları tetil yapmaması tenp eder! * Balata oturan Rasim #sminde bir sai yemiş yüklü sandalile köprü gözünden geçerken Zühal 1s- minde bir motörün sadmesine uğra- mış, parçalanmıştır. Sandalcı etrat- tan yetişenler tarafından kurtarılmış- tar. #* Bulgaristan hükümetinin şehri- mizdeki ticaret mümessili alâkadar- iara müracaat etmiş, ham kauçuk satınalma teşebbüsünde bulunmuştur. Şehrimizde bir mikdar ham kauçuk bulunmaktadır. Yunanlılar da bu kau- çuklara talib olmuştur. Garson ve edebiyat Lokantacılar dert yanıyorlar; — Üstad aşçılar ihtiyarlıyorlar, wsslekten çekiliyorlar yahut öteki dünyaya n i yeni, genç. üstad aşçı nesli de yetiş- miyor. Aşçılık sanatı günden güne ölüyor. Aman buna bir çare bula- lam... Bir aşçı mektebi açalım! Öteki taraftan iyi servis yapan garson yetiştirmek için de bir «Gar- ton mektebi» açılması etnelerden- beri söylenir durur. Hattâ yolew salonundaki Rumen garsonları da sanatlarını İstanbullu mesleklaşla- inna öğretmek niyetile gelmişlerdi sanırım. Aşçı ve garson mektepleri hak- kında en son çıkan İstanbul Bele- diye mecmuasında bir yazı gözüme ilişti, Bu yazıda muhtelif memleket- lerdeki aşçı, garson ve otelcilik mekteplerinde okutulan derslerin, ve verilecek imtihanlarım uzun uzun bsteleri var. Listelere şöyle bir göz gezdirince insan otelci ve garson mektebi ted- tisatında edebiyata ne kadar yer verildiğini derbal anlıyor. Bir otelinin, yabut üstad bir gar- meselâ Goethe, Schiller, yahut D'Arnnunzio, Dante vesaire «1813 - 1848 e kadar İtalyan ro- mancılığı, Leopardi, Manzoni, Pal. leder?», #bir mezbahaya girişi», ) «Haydelberg şatosunun wkları!, .», «âma bir yolcunun âyesi..x, «bon nasıl otelci oldum?.» İnsan bunları okuduktan sonra düşmüyo:: Bu mektenler otelci, garson mu yeliştiriyor? Yoksa çsir, muharrir, edebiyatçı mı? Acaba bugün kendisini şair, muharrir, ede- biyatçı addedenlerin kaçı bu mek- teplere girecek olurlarsa (edebiyat imtihanında garson olabilecek dere- code bir muvaffakiyet gösterebile- ceklerdir? Bizde de böyle mektep» ler filin Avrupadaki, Amerikadaki nümunelerine bakılarak, onlardan plânlar, nizamnameler o getirtilerek açılır. Bunun için eğer bir gün İstanbul. da bir otelci, garson mektsbi acılır. sa belki de şöyle bir imtihan sahne- sine şahit olacağız: — Oğlum «Mavi ve siyah» tan Ondan — Ne? «Yazık oldu Söleyman efendiye...» mısram bilmiyor mu- sun? «Mavi ve siyah» daki «Baran İ elması» parçasım da yanlış oku- dun... Nafile nafile sen görson ola. mazsın... Kendine baska bir is bul, Hatta istersen edebiyata sülük et!.. Fakat garson olmak sevdasından Hikmet Feridun Es —— a Bazı talebeler kalıveha- nelerde yakalandı Dün Beyoğlu, Fatih ve Eminönü kazalarındaki kahvelerde buzı tale! ier yakalanmıpıtır. Bu taJe resleri alınmış ve mektep idarelerine piletrilmiştir. İlk defa kahvede pörü- len #alebeye mektep idareleri şiddetli ihtarda bulunacaklar, bir daha Kah- velerde girmamaları tenbih edile- cektir, tara riayet etmeyenlere birinci defn için tiç gün, ikinei defâ için bir hafta ve-üçüncü defa için da i verilecektir. Sm zamla b km ml di vo ki yana saç beş Sanem ii

Bu sayıdan diğer sayfalar: